Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl 2007 SECIMLERI SONRASI OLUSAN TABLO SONRASI DEGISIK SENARYOLAR YAZILIYOR.. ISTE BUNLARDAN BIRI... 'Ücuncu Dunya Savasi Turkiye'den cikabilir' baslikli yazi, Le Monde ve Stern'de de yayimlandi. Iste o ilginc yazi: Ucuncu Dunya Savasi, Turkiye'den cikabilir... Turkiye, son ve buyuk bir hesaplasmaya dogru gidiyor. Bu ulke korkuldugu gibi irka ya da dine dayali bir bolunme yasamadi. Daha korkunc ve daha temel bir bolunmeyle sakatlandi. Cumhuriyet boyunca suren "kulturel bolunme" artik iyice keskinlesti. Simdi bir yanda, ayakkabilarini sokak kapisinin onunde cikaran, kadinlarinin basini orttugu, erkeklerinin sokaga pijamayla da cikabildigi, erkek cocuklarinin kahveye gittigi, kizlarinin tam bir baski altinda yasadigi, turkuyle arabesk arasi bir muzikten hoslanan, belki de hic kitap okumamis, hic dansetmemis, hic kari koca birlikte lokantaya gitmemis, hic tiyatro seyretmemis, evlerinde floresan lamba yakan, iyi egitim alamamis, dini inanclari kuvvetli kalabalik bir kitle var. Diger yanda ise kiz lisesiyle Robert Kolej yelpazesinde egitim gormus, bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dansetmis, sinemaya giden, cok fazla olmasa da kitap okumus, muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan, evi nispeten daha zevkli dosenmis, kizlarin flortune izin verilmese bile goz yumulan, Allah'a inanan ama ibadete pek aldirmayan, kadinlarinin basini ortmedigi, Sarabin kalitesinden pek anlamasa da kadin erkek bir arada gidilen bir gezmede icki de icmis, gazetelere bakan, magazin haberlerini zleyen, kendini birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden, entelektuel duzeyi cok yuksek olmasa da okumus yazmis, Bati standartlarina yakin bir grup var. Bu iki grubun yasam tarzi birbirinden kopuk. Onlari, Bati'daki siniflar arasinda ortak bir zevk yaratan kilise muzigi, dini resimler, Incil'in sinemalara bile yansimis hikayeleri gibi birlestirecek kulturel bir zemin yok. Hayatlari, zevkleri, inanislari birbirinden farkli. Hatta birbirine dusmanca. Birinci grup Cumhuriyet boyunca horlanmis, asagilanmis, itilip kakilmis. Simdi bu grup siyasal olarak orgutlendi. Kalabaliklar. Ve her secimi kazanacak siyasi bir gucleri var artik. Ikinci grup ise azinlikta. Ve artik bir daha secim kazanma ihtimalleri yok. Bu noktada da tarihi bir paradoks ortaya cikiyor. Daha Batili olan "ikinci grup", Bati'nin siyasi degerlerini kabul ederse bir daha asla iktidari ele geciremeyecegini bildigi icin Bati'ya ve Bati'nin demokratik degerlerine dusman oluyor. Yasam tarzi olarak Bati'ya dusman olan kesim ise iktidari ancak Bati'nin kriterlerini kabul ederek ele gecirebilecegini bildigi icin Bati'yla iliskileri gelistirmek ve demokrasiyi kabullenmek istiyor. Bu kulturel parcalanmada "ordu" onemli bir role sahip. Eger, birinci grubu desteklerse ve Bati'nin demokrasisi burada kabul gorurse, ordu da iktidarini kaybedecek. Aslinda birinci grubun cocuklarindan olusan ordu,kendi iktidarini surdurebilmek icin, kendisine benzemeyen ikinci grupla isbirligi yapiyor. Bir anlamda kendi koklerine ihanet ediyor. Bu iki grup siyasi iktidar icin son kez carpismakuzere hareketlenmis gozukuyorlar. Birinci grup ekonomik olarak da guclu artik, Anadolu'da uretim yapiyor, "devletle" arasi iyi olmadigi icin malini dis dunyaya satiyor. Para kazaniyor. Siyasi orgutunu destekliyor. Ikinci grup parasal guc olarak da kuvvetli degil. Dis dunyayla is yapan, disardan borclanan buyuk burjuvazi, Turkiye'nin ancak demokrasiyle normallesebilecegin e inanan entelektuel kesim, devletin yapisinin degismesi ve dunyayla butunlesmesi gerektigini dusunen bir grup burokrat, birinci grubun destekcileri. Yargi, ordu, burokrasinin onemli bir kismi ikinci grubun arkasinda. Ikinci grup, siyasetle, demokrasiyle iktidari elinde tutmasinin mumkun olmadigini kavradigindan simdi siyaset ve demokrasi disinda bir cozumun pesinde. Cumhurbaskani secimi kavganin keskinligini ve iki tarafin niyetlerini acikca ortaya koydu. Ordu destekli ikinci grup artik secim de istemiyor. Ve darbe soylentileri gittikce artiyor. Cuntalardan soz ediliyor. Peki, darbe olursa ne olur? Yasam tarzi Bati'ya daha yakin olan grup orduyla birlikte iktidara gelir ve Bati'nin destegini kaybeder. Avrupa buna kesinlikle karsi cikar. Amerika her zamanki pragmatizmiyle, Kuzey Irak ve Ortadogu politikalarini desteklemesi karsiliginda darbeyi kabullenebilir aslinda. Ama Amerika'nin onunde de ciddi bir engel var. "Demokrasi getirecegim" diye Irak'i isgal eden bir ulke, dunyaya ve kendi kamuoyuna Turkiye'deki "darbeyi" niye destekledigini aciklayamaz. Ve Irak faciasindan sonra ikinci bir "zorlamayi" gerceklestirecek gucu yok. Istese de istemese de darbeye karsi cikacak. Silahini ve parasini Bati'dan alan bir ordu ve ulke, Bati'dan koptugunda ne yapacak? Sanirim uzun zamandir bunu dusunuyorlar ve korkarim bunun cevabini buldular. Turkiye'de darbe olursa, tarihte bugune kadar hic gerceklesmemis yeni bir olusumla karsilasacak dunya. Turkiye, olasi bir darbeden sonra, Rusya ve Iran'la ortaklik kurmak isteyecek. Silahi, enerjiyi ve parayi bu iki ulkeden alacak. Rusya'yla Iran'in elindeki dogal gaz, petrol ve nukleer guc, Turkiye'yi bir sureligine de olsa ayakta tutmaya yeter. Ama Rusya, Turkiye, Iran bloku dunyanin butun dengelerini degistirir. Ortadogu'nun kontrolunu tumuyle ele gecirir. Avrupa'yi kucuk kitasina hapseder. Kafkaslar'i, Afganistan'i, Pakistan'i kendi gucune katar. Musluman dunyayla yakin bir iliski kurar. Petrol kaynaklarina egemen olur. Cin'le isbirligi yapabilir. Bu gelisme, Avrupa, Amerika ve biraz da Japonya'dan olusan "Bati"nin dunyadaki etkinligini inanilmaz bir bicimde azaltir. Yeni blok asker, enerji ve para acisindan cok guclenir. Boylece, Turkiye'deki catlama dunyada buyuk bir catlamaya yol acar. Eger Ucuncu Dunya Savasi cikacaksa, sanirim, bu catlamadan cikar. "Asla boyle bir sey olmaz" diyebilirsiniz... Niye olmayacagina dair elinizde cok kuvvetli veriler varsa, soyleyin. Ama, ya olursa... Ki bana cok mumkun geliyor. O zaman ne yapacaksiniz? Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da... Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "basogretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nin da... Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da... Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu. Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti.
Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. cok güzel bir analiz ,üzerinde hepimizin düsünmesi gereken vede bu gercegi tartismalarimizin hareretli köselerinde ip uclari yeterince var, böyle bir catismayi isteyen varmi yok tabiki yok,, fikirlerinden taviz veren varmi tabiki yok.! Türkiyemizin icinde bulundugu noktayi bunu iktidar partisi ,yillarin gizlice yapilan büyük örgütlenmesini gün isigina cikarmasina vesile olmustur,,ve önümüzde duruyor ,, asil sivil muhtira dedikleride bu yani herkes kabullenecek tipis tipis seriati bekliyorlar kabullenmemizi , toplaya bildikleri en kösede en ucra kösede dahi yapilan calismalarla ,bu kadar gücle beklemeye cekildiler.? acaba yeterlimi bu güc, iste Abd,i abyi düsündüren seneryoda bu ya ellerinden ilimli islam gelmeyipte kayar giderse ,Türkiye karsi bloka onlarin dertleri o .? bu yazida onun icin makaleye alinmis tarihe gecsin diye yoksa üzüntüleri biz degiliz.!! öyle ya karsi sivil muhtirada duruyor hemde bütün ihtisamiyla bunlarki toplama degil. ücüncü dünya savasi gercegide bu.? yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl Batinin koltukalti destekleri ile palazlanan dinci kesim iktidari elinde tutabilmek ugruna hertürlü siyasi ve siyasi olmayan oyunlari oynayacaktir.Onlar icin Türkiyenin parcalanmasi asla bir sorun degildir cünkü Türkiye Cumhuriyeti Laiktir ve dinci kesim ise Laiklige tamamen karsidir bunu legal yolla degistiremiyen dinci kesim ancak ülkede gözü olan dis güclerle ic güclerinde destegini alarak isbirligi icine girmistir.AB nin Türkiyeye yaptigi dayatmalari geceleri uyumadan mecliste yasalar cikartarak harfiyen uygulayan yönetim AB ve ABD olmadan amaclarina ulasamaz.ABD-AB ve Israil üclüsü Türkiyeyi avuclarinin icine almislardir.Özellikle su son bes yil icersinde Türkiye hayati konularda boyunduruk altina sokulmustur. Türkiyede en korkulabilecek olusum bir ic savastir,ABD nin Irana saldirisi ile Türkiyede ic savasa gidis süreci hizlanacaktir.AKP yönetiminin kayitsiz sartsiz batiya teslim olmasinin stratejik acidan Türkiyeyi ne kadar büyük bir tehlikenin esigine getirmis oldugunu önümüzdeki dönemde daha etkili bir sekildeyasayacagiz.Türkiyedeki Laik sisteme yapilan saldirilar ülkedeki ic savas olasilignida arttirmaktadir.Bu savasi körükleyenler dinci ideolojilerini bir türlü gerceklestiremeyen kesimdir.B
Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl 2007 SECIMLERI SONRASI OLUSAN TABLO SONRASI DEGISIK SENARYOLAR YAZILIYOR.. ISTE BUNLARDAN BIRI... 'Ücuncu Dunya Savasi Turkiye'den cikabilir' baslikli yazi, Le Monde ve Stern'de de yayimlandi. Iste o ilginc yazi: . . . Bugun Turkiye'de kamplasan ve bolunen insanlarin da... Turkiye'yi Avrupa disina itmeye calisan, eski bir imparatorluk olmanin bir yaniyla cok gorkemli, bir yaniyla cok zayif mirasina sahip olan bir ulkeye kustahca davranan, isbirligi yerine "basogretmenlik" yapmaya kalkan Avrupa'nin da... Turkiye politikasinda "ikili" oynayip, kurnazlik ettigini sanan Amerika'nin da... Bu senaryoyu bir dusunmesini isterim dogrusu. Turkiye'de yaklastigi gorulen kanli bir catismanin butun dunyayi yakmasi sandiginiz kadar uzak bir ihtimal degil. Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanin patlamasiyla baslamisti. bu habere ancak gülüne bilir.... bu anlatılan 1. ve 2. gurup yıllardan beri bereber nasıl yaşadaıysa daha da iyi yaşayacağı inacındayım. bu tür haberler maksatlı olarak yapılmış ve birilerinin verdiği pisikolojik savaştır. türkiyeyi şidetli guruplara bölmek,12 eylül politikası'nı uygulamak artık bilsinlerki türk halkı uyandı bu numaraları artık yemezler...
Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl Yazar bu habere ancak gülüne bilir.... bu anlatılan 1. ve 2. gurup yıllardan beri bereber nasıl yaşadaıysa daha da iyi yaşayacağı inacındayım.bu tür haberler maksatlı olarak yapılmış ve birilerinin verdiği pisikolojik savaştır. türkiyeyi şidetli guruplara bölmek,12 eylül politikası'nı uygulamak artık bilsinlerki türk halkı uyandı bu numaraları artık yemezler... Eminim yazının ana mesajını ve temasını anlayıp dinlemeden söylediniz... Herzamanki gibi sizi anlayabiliyorum... Gülünç olan bu aslında... Nedenmi?... Bakın; Batı insanı, akıl ve bilimde ileri... Bencillikte de bir o kadar ileri... İslam coğrafyasını sömürülecek bir harita gibi gören Batı egemeni, Türkiye'nin 'Aydınlanması' na da karşı çıkarak, ülkemizde dinciliği destekliyor... kısacası... En insanlaşmış gibi görünen Batılı insanın, kendi toplumu dışında kalanlara bakışı, acımasız bir çelişki felaketinin ta kendisidir!.. Irak bu yolda bir kanlı laboratuvar!.. Ben sizin gibi düşünmezdim... Ama şunu çok iyi biliyorum... En insallaşmış insan karşısında gülünç duruma düşme böyle ciddi bir konu karşısında gülmesi değilde nedir?...
Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2007 18 yıl İslam coğrafyasını sömürülecek bir harita gibi gören Batı egemeni, Türkiye'nin 'Aydınlanması' na da karşı çıkarak, ülkemizde dinciliği destekliyor... Yazınızı gayet çok iyi okudum ve gerçekten içten gülesim geldi,sizi anlaya biliyorum sevgili dostum. Yoksa avrupa ülkemize hizmet etmek içinmi MİSYONERLİK yapıyorlar... misyonerlerin yaptıkları faliyetleri biliyorsunuz sanırım,misyonerliğe tekrar geri dönmemize gerek yok bence. Madem, avrupa islamı destekliyor ,neden heryerde misyonerlik çalışmaları yapılıyor? akp ye destek veriyor diye bilirsiniz, fakat siz akp'nin islam'a hizmet ettiğinmi düşünüyorsunuz!? isterseniz akp nin avrupa ve hristiyan alamine yaptıkları hizmetleri tekrar yazabilirim.... yada siz akp nin islam adına ne yaptığını yazabilirseniz yazın... Nasıl bir çelişki, hem dinciliğ destekliyor,hemde miyonerlik yapıyor?? saygılar..
Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2007 18 yıl Amerikanin bölgesel stratejisi kendisine kayitsiz sartsiz boyun egmis isbirlikcileri sayesinde tikir tikir yürümektedir.Yugoslavya trajedisinden sonra Afganistan ve Irak trajedisi baslatilmis ve daha sona ermeden Suriye ve Iran tehdit edilmeye baslanmistir.Terör örgütlerini kendi saflarina alarak paramiliter gücler halinde Iran ve Türkiye'de operasyonlar düzenleten Amerika Irani tehdit ederken ayni zamanda Türkiyeyide tehdit etmektedir.PKK ya sakin vurmaya kalkma diye beyan üstüne beyan veren Amerika ayni zamanda AKP yönetiminin en. büyük müttefikidir.(Kime karsi müttefik diye sorarsaniz cevab;Atatürkclüge ve onun yilmaz savunucusu TSK ya karsi.)Daha dün milleti Irak bölünemez diyenler bugün ise Irakin yok oldugunu kabule yanasmiyorlar.Irak diye bir ülke yok artik bölünmüs ve adlari ilerde aciklanacak olan bölgeler var.Örnek Yugoslavyadir.Bir basbakan düsününki kendisininkidedahil Türkiyede bilmem ne kadar etnik grup oldugunu ve bunlarin dil kültür ve kimlikleri oldugunu Türk sözü degilde Türkiyeli denmesinin gerekliligini söyleyebiliyor ve daha dün AB nin Türkiyeye dayattigi etnik kökenlierin haklari dayatmasini aynen tekrarliyor.Bu bölücülüktür ve Türkiye Cumhuriyeti basbakani ve onun etrafindaki bir takim adamlar tarfindan acik acik dile getiriliyor.Yani PKK uzantis bir parti üyesinin AKP yi savunmasinin nedenini nasil aciklayabilirsinizki. Rusya Cin ve Iran arasindaki yakinlasma Hazar'i hedef alan ABD ve müttefiklerini durdurmaya yönelik.Hazar'a yönelecek ve Gürcistan,Türkiye,Azerbaycan tarafindan desteklenecek ABD müdahalesi;Rus Iran tarihi ittifakini parcalayabilecegi gibi Rusyayi Karadeniz ve Hazardan uzaklastirabilir.Bugüne kadar Güney Kafkaslari denetim altina almayi önceleyen ABD stratejisi Hazardaki savasin siddetine paralel olarak Rusyayi Kuzey kafkaslardan uzaklastirmaya dönük girisimlerle kendini gösterecek.Bu cercevedeDagistan kritik bir catisma alani olarak öne cikarken,Cecenistanin bagimsizlik savasinin ABD nin terörle mücadele kapsamindan cikmasi ve Cecen mücadelesinin yeniden ivme kazanmasi ihtimal dahilinde. Bütün bu olusumlar cercevesinde TürkiYe üerinde yogunlastirilacak politikalar ile Türkiye bir ic savas dönemini takiben asil savasa dahil olmaktan kacinamiyacaktir. saygilarla
Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 17 yıl benim turkiyem sapasaglam yerinde duruyor valla korkmaya gerek duymuyorum cunku ben galiba kalabaligin yanindayim sizlere gore. yani kendi senaryosunu yazanlarin yanindayim. baskasinin senaryosunda oynayanlarin degil...
Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 17 yıl Yazar benim turkiyem sapasaglam yerinde duruyor vallakorkmaya gerek duymuyorum cunku ben galiba kalabaligin yanindayim sizlere gore. yani kendi senaryosunu yazanlarin yanindayim. baskasinin senaryosunda oynayanlarin degil... Siz rahat olun... Size zaten ihtiyaç yok.. Laf ola torba dola işte (Altyapı olmayınca söz havada kalır misali...)
Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2007 17 yıl benim turkiyem sapasaglam yerinde duruyor vallakorkmaya gerek duymuyorum cunku ben galiba kalabaligin yanindayim sizlere gore. yani kendi senaryosunu yazanlarin yanindayim. baskasinin senaryosunda oynayanlarin degil... dipnot: ihtiyac varmi diye sormuyorum ki zaten
Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2007 17 yıl Bakın; Batı insanı, akıl ve bilimde ileri... Bencillikte de bir o kadar ileri... İslam coğrafyasını sömürülecek bir harita gibi gören Batı egemeni, Türkiye'nin 'Aydınlanması' na da karşı çıkarak, ülkemizde dinciliği destekliyor... Batı insanı, akıl ve bilimde ileri... Bencillikte de bir o kadar ileri... batinin bati olmasini saglayan ticaret,te bir okadar acimasiz.? unutmayalim bati ,, acimasiz ticareti,onurlu terbiye ahlak sinirlarina icine cekecektir önümüzdeki yüzyilda,, ya bizler önümüzdeki yüzyilda hangi hedefleri gerceklestirecegiz.? yoksa bizlere bir müslümanlik yetecekmi.? yetecekse kurallar ne olacak.? nedersiniz. yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2007 17 yıl Yazar yoksa bizlere bir müslümanlik yetecekmi.?yetecekse kurallar ne olacak.? yamyam frankfurt
Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2007 17 yıl 3.Dünya Savaşı nerede çıkacak çok mu önemli..? Adı üstünde Dünya Savaşı.. Nerede çıkacağı çok ta önemli değil,sonuçta tüm dünya ve insanları etkileyecek,tarihi kökünden değiştirecek bir savaş..Ha nereden çıkacağı konusunda bir fikir yürütmek gerekirse;Bence gelişmemiş ve nükleer silahlara sahip olan bir ülkeden çıkacak.Şu anda Dünya üzerinde bir çok ülke bu silahlara sahip.Fakat sahip olmakla kullanabilmek çok ayrı.. Bunun bilincinde olan gelişmiş ülkeler nükleer silahı ilk kullanan olamazlar.Bu hataya düşecek olan geri kalmış ülkelerden başkası olamaz.Ben size 3 ülke ismi vereyim: *Pakistan.. *Hindistan.. Ve Amerika saldırısı gerçekleşirse köşeye sıkıştığını hissetmesi halinde İran.. Bunlar haricinde,Türkiye'nin sebep olması için herhangi bir süper gücün Türkiye'yi işgal etmesi yeterli olacaktır.. Saygılar..
Gönderi tarihi: 4 Ağustos , 2007 17 yıl Yazar Sevgili taurusmutis... Her zaman olduğu gibi düşünce ve paylaşımlarına çok değer veriyor ve saygı duyuyorum.... Ama konu ile ilgili olarak başka açıdan bakıldığından başka bir senaryoylada karşı karşıya kalabiliriz... Bakın bugün; BM verileri, temiz su kaynaklarının küresel ısınmaya bağlı yağış azlığı, buharlaşma, ölçüsüz-bilinçsiz tüketim ile kirlilik yüzünden azaldığını gösterir ve bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına tüketimin yıllık 8 bin ile 10 bin metreküp arasında olması gerekirken 2025'te 2 milyar, 2050'de ise 7 milyar insanın susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. Yapılan araştırmalarda, gelecekte su ihtiyacı yüzünden gerilimin tırmanacağı bölgeler arasında İsrail, Ürdün ve Filistin (Ürdün Irmağı); Çin ve Hindistan (Bramaputra Nehri); Hindistan ve Bangladeş (Ganj Nehri); Amazon Nehri'nin geçtiği tüm ülkeler ile Etiyopya ve Mısır (Nil Nehri) gösteriliyor. Ancak risk haritasında, su kıtlığının en çok hissedileceği yer Ortadoğu olarak gözüküyor. Hızlı nüfus artışı ve iklim değişikliklerinin bölgede suya ihtiyacı sürekli artırması; 2050'lerde önce kriz, sonra da yeni çatışmaların çıkma olasılığını güçlendiriyor. Buna karşılık, İsrail'in Nil Nehri ile ilgili projelerini bilen Mısır, silahlı kuvvetlerinde bataklık savaşları konusunda asker eğiterek önlem alıyor ve böylece Nil'in çıkış noktasında nehrin akışını engelleyecek bir durum oluşması halinde, savaşa giren ve üstünlük kuran ilk birlik olmayı hedefliyor. Yine BOP'un gizli gündemini oluşturan su sorunu ve yeni su havzalarına açılım doğrultusunda İsrail'in şimdiki Irak topraklarına doğru yayılımı veya yeni işgallerle bölgedeki suyun kendine aktarılması için çabalama olasılığının da ileride gündeme gelmesi bekleniyor. Kısacası bugün Ortadoğu'da petrol adına gerçekleştirilen işgallerin rotasının, yakın gelecekte suya dönme olasılığı yükseliyor. Kişi başına 1430 metreküp yıllık tüketimiyle su fakiri olan ve 2030'da 80 milyona ulaşması beklenen nüfusuyla tüketimin 1100 metreküpe gerileyeceği öngörülen Türkiye için durum nedir? Bilindiği gibi, hem AB hem de BM, Fırat ve Dicle'yi "uluslararası su" kabul etme eğilimindedir. Aynı zamanda Suriye, GAP nedeniyle "mağdur" gösterilerek ileride yaşanabilecek gerilime kapı aralanmaktadır. BM 2006 Su Raporu'nda, 2025'ten itibaren Türkiye'deki su sıkıntısının üst noktaya ulaşacağı ve 2040'larda ise elindeki su rezervleri nedeniyle Türkiye'ye savaş açılacağı öngörülmektedir. Aynı dönemde, Suriye ve Irak'ta da büyük su kıtlığı yaşanacağı; Dicle ve Fırat'ın öneminin daha da artacağı ve Suriye'nin "uluslararası su" kapsamında değerlendirdiği bu iki kaynaktan ötürü Türkiye ile savaş ihtimalinin yüksek olduğu vurgulanmaktadır. Yine Suriye'nin Asi Nehri ile ilgili olarak, kendi topraklarındaki sulanamaz nitelikteki bölgeleri, sulanan alan şeklinde gösterip kullanımı yüksek rakamlara taşıyarak daha fazla hak talep etmesi, ileride yaşanabilecek sorunlardan biri olarak belirtilmektedir. Sonuçta Türkiye, hem coğrafi konumu ve küresel ısınmanın etkileri nedeniyle hem de küresel-emperyalist sermaye aracılığıyla, olası su savaşlarının tam ortasında kalmaya; hatta tehdit edilmeye ve savaş açılmaya "uygun" bir durumdadır. Enerji savaşlarının yerini gelecekte su savaşlarının alacağı düşünülürse Türkiye bundan en çok etkilenecek ülkelerin başında gelmektedir. Bu anlamda Türkiye'nin, gerek kaynakların akılcı kullanımı ile ilgili gerekse çatışma riskine dönük bir öngörü ve kapsamlı politikasının olup olmadığı da tartışmalıdır... Sevgi ve saygılarımla...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.