
emrahh
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
26 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
emrahh tarafından postalanan herşey
-
Forumdaki son yazımdır.Foruma artık yazmayacağım.
emrahh şurada bir başlık gönderdi: Öneri ve Eleştirileriniz
Forumdaki son yazımdır.Foruma artık yazmayacağım. Belki merak eden olur diye yazıyorum.Sebebi adminden ban uyarısı almış olmamdır. Uyarı veya tehdit altında yazmak gibi bir üslubum olmadığını bildiririm. Herkese sevgiler saygılar, -
Nasıl yani cansız maddelerden canlı madde oluşturan hatta oluşturmakla da kalmayıp gelişimine evrimine katkıda bulunan yani esasen zor olanı yapan evrendeki oluşumlar aktiviteler asıl kolay olan canlılığı ortadan kaldırma konusunda başarısız olmaya mahkumlar mı diyorsun. Dünyadaki yaşamı canlılığı ortadan kaldırmaya muktedir olamayan oluşumların aktivitelerin dünyadaki hayatı ve canlılığı meydana getirdiğini nasıl izah edceksin bakalım. Hayat verici oluşum ve aktivitelerin hayatı canlılığı ortadan kaldırabilecek özelliklere de güçte olması gerekmez mi? Zor olanı yani cansız maddeye hayat vermeyi çok rahatlıkla kabullenebilen bir düşünce kolay olanı yani yaşamın yeryüzünden kalkmasını mı zor ve imkansız buluyor? Bu oluşum ve aktivitelerin güçsüzlüğünü yetersizliğini kabul ettiği taktirde bu yetersiz ve güçsüz oluşumların cansız maddeden canlı maddeyi oluşturmasını da izah edemeyecektir.
-
Ateist felsefe Allahı reddeder zaten reddettiği Allahın kural ve kaidelerinin kendi yaşamında yeralmasını kabul etmez.Aynı şekilde reddettiği Allahtan bir korkusu da yoktur bir beklentisi de.Öldükten sonraki bir hayata da inanmamaktadır.Dolayısıyla cennet ile mükafatlandırılmayı da ummamaktadır cehennem ile cezalandırılmamayı da.Ona göre elindeki tek varlık tesadüfler sonucunda ulaştığı bu dünya hayatıdır.Herşey doğumu ile başlayıp ölümü ile bitecektir.İnsan olarak görüp göreceği tek hayat budur.Kendisini sorgulayacak yargılayacak insanüstü bir makam ve mevki yoktur.Yani fiillerinde serbesttir hürdür. Bu şekilde düşünen bir insanın veya toplumun hayatta gidebileceği iki yön vardır.Birincisi kişinin hırs ve tamahkarlığının esiri olarak kendisi dışındakileri düşünmemesi en iyiye en güzele en rahata en çoka sahip olmak istemesi en güçlü olmak istemesi belki de tüm bunların sonunda insanların yöneteni hakimi yani bir anlamda ilahı olmayı istemek.Bunun için hırsla gayretle çeşitli hile dalavere ve yöntemlerle kendisi dışındakileri insan olduklarını unutarak ezmesi sömürmesi onların sırtından geçinmesi gerekmektedir. İkincisinde ise yamyamın da bir yazısında değindiği gibi insanların ve toplumların empati yaparak diğer insanlarla birlik olarak onları da düşünerek insanca bir yaşama kavuşma arzusu.Bunda ise kişinin hırs ve çıkarları ikinci planda kalmıştır.Temel düşünce toplumun refahı ve mutluluğudur.Kişi ne kadar çok gayretli çalışmaya ve kazanmaya hevesli olursa olsun sonuçya kazanacağı toplumun diğer üyelerinden çok farklı olmayacaktır.Az üreten de çok üreten de pastadan eşit pay alacaktır.Bu ise insanlardaki gayret etme çalışma üretme kazanma isteğini yok edecektir.Çok çalışan az kazanabileceği gibi az çalışan da çok kazanabilecektir. Zannederim buraya yazdığım iki görüş sizlere yabancı gelmedi.Evet bunların birincisi kapitalizm ikincisi ise sosyalizmdir.Kapitalizm ve sosyalizm ateizmin nurtopu gibi olmayan sevimsiz iki çocuğudur.Bunların her ikisi de ateizmin şevkatli kucağında büyümüş ve gürbüzleşmişlerdir. Gelelim bu görüşlerin sonuçlarına Allah korkusu ve sevgisi olmadan güçlünün güçsüzü ezdiği bu ortamda insanların hırs ve çıkarı doğrultusunda evet sermaye birikmiş üretim olmuş fakat müthiş adaletsiz bir gelir dağılımı olmuştur.Sermayenin üretimin kazancın çok büyük bir kısmı nüfusun çok küçük bir kısmına tekabül eden ezen sınıfın elinde olmuştur.Oysaki nüfusun büyük bir kısmı ise pastadan küçük bir dilimle yetinmek zorunda kalmıştır.İnsanların bir kısmı öğle yemeğini londrada akşam yemeğini venedikte yerken diğer bir kısmı ise barınacak bir yer dahi bulamamaktaydılar. Empati yaparak karşısındakileri de düşünen modelde ise insanlar empati yapmaktan çalışmayı üretmeyi hırsı gayreti unutmuşlar.Şaka bir yana insanlar bu modelde kendisini daha fazla çalışmaya motive edici bir unsur bulamadıkları için herhalukarda herkesle eşit kazanca sahip olacakları için fazla gayretkar olamamışlar ve geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru sistem iflas etmiştir.Evet bu modelde insanlar eşitlikçi ve paylaşımcıydı fakat ortada bölüşülecek bir pasta kalmamıştı. Allaha karşı korku ve sevgi beslemeyen Allahı ve kurallarını reddeden ateizmin şevkatli kollarında büyüyüp gelişen her iki sistemde ne yazık ki insanların aradığı mutluluğu ve refahı üretemediler.Ateizm belki kendisi bir ideoloji değildi ama meydana gelen bu ideolojiler ateist düşüncenin kaçınılmaz sonucuydu.
-
%99 unun yokolduğunu söylediğin canlıların kalanını bile saymaya kalktığında milyonlarca belkide milyarlarca canlı türünün halen yaşamını devam ettirdiğini görürsün. Benim bahsettiğim başka birşey.Hayatın canlılığın tamamen yokolması.İçinde canlı olmayan bir dünya.Madem tesadüfler sonucunda cansız maddelerden hayatın başladığı iddia ediliyor.Pekala benzer tesadüfler sonucunda geçen bu milyarlarca yıl içinde tüm canlılar yokolup tekrar cansız bir dünya meydana gelebilirdi. Örnek vermek gerekirse mesela ortamdaki hava bileşiminin hiçbir canlının yaşayamayacapı bir hale gelmesi.Ya da suyun yeryüzünden çekilmesi gibi.Veya atmosferin parçalanarak yok olması gibi.Ya da yeryüzünün yaşanmayacak derecede aşırı sıcak ya da aşırı soğuk olması gibi.Örnekleri artırmak mümkün. Cansız maddeden canlı madde ortaya çıkardığı düşünülen tesadüfler iş yaşayan canlı bir dünyadan yaşamın olmadığı cansız dünyaya dönüştürmeye gelince milyarlarca yıldır ne tasadüfse tesadüfen ortadan kaybolmuşar.
-
Sen öyle bir varlığın egemenliğini reddettiğinde özgür olduğunu mu düiünüyorsun? Bahsettiğin anlamda özgürlük diye birşey yok ya Allahın kulu olursun ya da şeytanın maskarası.Allahın yörüngesinden çıktığın anda şeytanın çekim alanına girersin. Ha ikinciyi birinciye yeğ tutarım diyorsan o da senin bileceğin iş...
-
Bir an için hayata Allah'a ve Allah'ın bildirdiklerine inanmayanların ,evrenin yaratılmamış ve her daim var olduğunu ve dünyadaki hayatın tesadüfler sonucunda ortam şartlarının uygun hale gelmesiyle başladığını ileri sürenlerin gözüyle baksaydım anlayamayacağım sorulardan bazıları şunlar olabilirdi? Eğer dünyada hayat bir yaratıcı güç olmadan tesadüfler sonucunda oluşsaydı -ki ilk canlılardan bu yana milyarlarca yıl geçtiği iddia ediliyor- aynı tesadüfler -ki eğer varsa yok edici imha edici kaosa sürükleyen tesadüflerin oluşma olasılığının var edici hayat verici tesadüflerin oluşma olasılığına göre oldukça yüksek olmasından hareketle-milyarlarca yıldır dünyadaki canlılığı yoketmedi?Bir an için hayat verici ve yokedici tesadüflerin eşit olduğunu varsaysak bile bu taktirde dünyada bu tesadüfler sonucuna göre bazen canlılığın olduğu bazen de cansızlığın hüküm sürdüğü bir gezegen olması gerekmez mi? Nasıl oluyor da hayat hala kesintisiz olarak canlılığını devam ettirebiliyor? Sorumun ikinci kısmına yetersiz de olsa bir cevap geldi fakat bu kısmına hala bir cevap alabilmiş değilim.
-
Dünyadaki adaletsizliklerin, sefaletin ve kötülüklerin neden kaynaklandığını az çok hepimiz biliyoruz. Yaşamın kuralıdır bu : "Güçlü olan güçsüzü ezer." Bunun en kolay örneğini hayvanlar aleminde görürsün. Av ve avcı ilişkisi. Bunu senin yazından aldım.Peki bunun hangi düşünceye ait olduğunu biliyormusun? Ve adı ne ise bu düşüncenin darwin gibi insan yaşamında da geçerli olduğunu düşünüyormusun?Buna göre üstün olan ırkların ayakta kalacağını zayıf ırkların tarihten silineceğini düşünüyormusun? Yukarıdaki yazılanlardan anladığım kadarıyla düşünüyor ve kabul ediyorsun.O halde bu düşüncedeki birine şu soru rahatlıkla sorulabilir. Yaşamın kuralı olarak güçlü olan güçsüzü ezmişdir.Biri av olmuştur biri de avcı.Bunu böyle kabul ettikten sonra nijerliler için üzülüp sızlanmanın alemi nedir? Sana bir de hikaye anlatayım.Belki ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Vaktin birinde bir kilsenin çanına bir karga dadanır.Gidip gelip kilisenin çanına pislemeye başlar.Kilisenin zangocu bu durumdan rahatsız olur ve kargaya bir oyun oynamaya karar verir. Bir gün kilisenin çanının üzerine bir kapta şarap koyar.Karga yine o gün oraya geldiğinde kaptaki şarabı içer.Tabi sonra şarabın etkisiyle olduğu yerde sızakalır. Zangoç çana çıkar ve kargayı sızdığı yerden aldıktan sonra ona dönüp şöyle der; Hristiyan olsan gelip bu kilisenin çanına pislemezsin der.Müslüman olsan gelip bu şarabı içmezsin.Sen nesin diye sorar.
-
Sorumun cevabını aldığımı düşünmüyorum. Sorumu tekrar ediyorum. Niçin ezerek sömürerek en rahat ,en güçlü,en iyi yaşayan olmak varken insanca yaşamak yolunu seçeyim. Çünkü ateist düşünceye göre acımaya başladığında sen acınacak duruma düşersin.Güçlü olmak ayakta kalmak için acımamak insaflı olmamak durumundasın. Dünyadaki insan yaşamanın kalitesi artacağından bahsediyorsun ama ateizmin bir amacı olmadığını ve güçlü güçsüzü ezer felsefesini kabul ettiğini söylüyorsun.Empati yapmak yani kendini karşındakinin mesela güçsüz olanın yerine koymak bu felsefede yoktur. Mesela bir çitanın vah zavallı ceylan ben onu yersem yazık olacak hayvana demesi mümkün mü?Ya da ateist felsefede birinin karayip adalarında tatilini yapmak varken empati yapıpta bu paranın bir kısmını fakir insanlara vereyim de tatilimi akdenizde yapayım demesi mümkün mü?Bunu yaptığı taktirde kendi lüksünden feragat edecek.kaldı ki bu şekilde davranmaya devam ettiği taktirde belki de acınacak duruma düşecek. Nerede kaldı güçlü olmak için ezme felsefesi.Nerdede kaldı güçlü olan ayakta kalır felsefesi.Yani ateizmi reddediyorsun.İnsanların ezerek sömürerek değil de kendisini diğerinin yerine koyarak yani diğerkamlık yaparak insan yaşamının kalitesinin artacağını söylüyorsun. Bilerek veya bilmeyerek teist felsefenin etkisinde hareket ediyorsun.Belki de teizmden ateizme geçiş yaptığın için oradaki güzellikleri zihninden beyninden atamamışsın.Ateist olduğunu zannettiğin dönemde dahi teizmin güzelliklerini savunuyorsun.
-
Sevgili yamyam Ben insan olmaktan bahsediyorum, insanın doğasından bahsediyorum, sosyalleşmeden, bunun gereği olarak da insanca yaşamdan bahsediyorum. demişsin. Peki güçlünün güçsüzü ezmesini peşinen kabul etmişsen orada insanca yaşamı ayakta tutabilmek mümkün olabilir mi? Madem doğal seleksiyon var güçlü olan güçsüzü ezer.Güçlü olan ayakta kalır.Güçsüz olan yokolur.Madem ayakta kalmak için ezmen gerekiyor tüm bunlar gerçekse insanca yaşamak için tek bir gerekçe gösterebilirmisin? Tabi ateist felsefe içinde kalman kaydıyla.
-
Bir an için hayata Allah'a ve Allah'ın bildirdiklerine inanmayanların ,evrenin yaratılmamış ve her daim var olduğunu ve dünyadaki hayatın tesadüfler sonucunda ortam şartlarının uygun hale gelmesiyle başladığını ileri sürenlerin gözüyle baksaydım anlayamayacağım sorulardan bazıları şunlar olabilirdi? Eğer dünyada hayat bir yaratıcı güç olmadan tesadüfler sonucunda oluşsaydı -ki ilk canlılardan bu yana milyarlarca yıl geçtiği iddia ediliyor- aynı tesadüfler -ki eğer varsa yok edici imha edici kaosa sürükleyen tesadüflerin oluşma olasılığının var edici hayat verici tesadüflerin oluşma olasılığına göre oldukça yüksek olmasından hareketle-milyarlarca yıldır dünyadaki canlılığı yoketmedi?Bir an için hayat verici ve yokedici tesadüflerin eşit olduğunu varsaysak bile bu taktirde dünyada bu tesadüfler sonucuna göre bazen canlılığın olduğu bazen de cansızlığın hüküm sürdüğü bir gezegen olması gerekmez mi? Nasıl oluyor da hayat hala kesintisiz olarak canlılığını devam ettirebiliyor? Tarihi kayıtlardan anladığımız kadarıyla insanlık tarihi kendini Allah'ın veya Yaratıcının gönderdiği uyarıcı ve müjdeleyici kişi yani elçi olduğunu iddia eden pek çok kişilerle dolu.Hazreti Nuh,Hazreti İbrahim,Hazreti Musa, Hazreti İsa,Hazreti Muhammed bunlardan birkaçı. Bir başka sorum ise bir an için evrenin yaratılmamış ve her zaman varolduğunu dünyadaki hayatın ise tesadüfler sonucunda meydana geldiğini düşünseydim şöyle olurdu? Tarihteki elçi olduğunu iddia eden bunca insanlar durup dururken sebepsiz yere niçin insanları Yaratıcıya kulluk etmeye çağırıyorlardı.Niçin bunlar da eğer Allah,imtihan,dünya hayatı,ahiret hayatı, cennet,cehennem,melekler,cinler ve benzeri dini varlılar yok olmuş olsaydı bu insanlar nasıl bir hayal gücüne sahipler di ki var olmayan bir şeyi nasıl bu kadar detaylandırabildiler.Niçin diğer insanlar gibi dünya hayatının eğlencesine kapılmadılar da böyle bir iddia ile ortaya çıktılar.Hem de pek çoğunun iddialarına pek çok kişi katılmadığı halde bu iddialarını ölünceye dek sürdürdüler?Mesela niçin bunlar insanların pek çoğuna zor gelen haramdan sakınmayı ve ibadetleri getirdi.Niçin daha kolay daha rahat yollar varken böyle meşakketli zor elem ve ızdırap dolu yolu seçtiler?Üstelik de hepsinin verdiği bilgiler de tornadan çıkmışcasına birbirine benziyordu.Yok hayır onlar bu şekilde insanların zaaflarından faydalanarak dünyada hükümranlığını saltanatını sürüyorlardı diyen varsa sorum şu.Amaçları buysa niçin bu insanlar da diğer bazı insanlar gibi kendilerinin ilahlığını ilan edip daha kolay ve daha kibirli yolu seçmediler.Ya da niçin kan dökücü zalim hükümdarlar gibi olmadılar.Ya da niçin zenginlik içinde yüzen zalimler gibi olmadılar.Niçin insanların kibirlenen böbürlenen üst tabaka olduğunu iddia edenlerini değil de fakir zayıf ve güçsüzlerini kendilerine arkadaş edindiler? Aslında niçinler pek çok ama yazacaklarım şimdilik bu kadar? Herkese saygılar.
-
Kürşatotçu demiş ki; zira irade edeceğini öncesiz olarak bilmek; öncesiz olarak irade etmek manasına gelmez mi? Cevap; gelmez. Kürşat otçu demiş ki; Allaha zalim dememek için çok sözler söylendi ancak allahın savunulmaya ihtiyacı yoktur. Allah'ın savunulmaya ihtiyacı olmaması Allah'a iftira atılmasını da gerektirmez.Sürekli alemdeki kötülüklerin müsebbibi olarak Allah'ı gösterdin ve onu zalim ilan ettin. Oysa ki şimdiye kadar okuduğum yazılarında alemdeki iyiliklerin ve güzelliklerin de müsebbibi olarak hiç Allah'ı göstermedin. Bu konudaki söylediklerine katılmamış olmakla birlikte senin düşüncene göre alemdeki iyiliklerin ve güzelliklerin de bir müsebbibi yok mu? Kürşat otçu demiş ki; öncesiz öncesinde birşey olmayan demektir. başlangıçsz ise başladığı bir an yok demek Yine kendinle çelişiyor kendi kendini yalanlıyorsun kürşat. Başlangıcı olan bir Allahtan bahsediyorsun ve onun öncesiz bir ilime sahip olduğunu söylüyorsun.Yani ilminin öncesinde birşey olmadığını söylüyorsun. Başlangıcı olan bir ilahı kabul ediyorsun.O halde bu ilah kendi kendini yaratamaz.Böyle düşünürsen kendinle çelişirsin.Kendi kendini yaratan bir ilah zaten var demektir ve başlangıçsız demektir.Zaten saçma da bir düşünce. Geriye bir şık kalıyor başlangıcı olan ilahı başka bir varlığın yaratması.Bu taktirde ise başlangıcı olan bu ilahının öncesiz ilminden bahsedemeyiz.Çünkü bundan önce başlangıcı olan ilahı yaratan bir varlık vardı senin düşüncene göre. Yani her halukarda ikisinin de yanlış olduğuna inandığım -insanın özgür iradesi yoktur- ve -allahın varlığının başlangıcı- düşüncelerinden en az birini terketmen lazım. Çünkü biribirini yalanlayan iki düşünceyi aynı anda savunamazsın.
-
Öncesiz ve başlangıçsız kavramları arasındaki farkı açıklayabilirmisin?Bu iki kelime tam olarak ne anlama geliyorlar?
-
Kürşat otçu bak şimdi kendi kendinle bir açmaz içindesin fakat farkında değilsin.Buradan peşinen söylüyorum.Ne insanın özgür iradesi yoktur açıklamanı nede Allahın başlangıcı olduğu şeklindeki açıklamanı zerre kadar kayda değer dikkate değer bulmuyorum bunu bilesin. Düştüğün çelişkiyi gördüğün zaman yaptığın hatayı/hataları kabul edersin umarım. Diyorsun ki; İnsanın özgür iradesi yoktur.Herşey ilmi ezeli ile yani Allahın öncesiz ilmi ile nedensiz olarak belirlenmiştir. Daha sonra da yine burada Allahın varlığının başlangıcı olduğunu iddia ediyorsun. Bak şimdi kürşat iyi dinle. Eğer söylediğin gibi Allahın varlığının başlangıcı olduğuna inanıyorsan.Yani başlangıcı olan bir Allaha inanıyorsan nasıl olurda başlangıcı olan bir varlığın ilmi ezeliye yani başlangıçsız bir ilme sahip olduğunu iddia edebiliyorsun. Yok eğer diyorsan ki Allahın ezeli ilmi vardır.Bu taktirde ezeli ilme sahip olan Allahın başlangıcının olduğunu nasıl iddia edebiliyorsun? Başlangıcı olanın ezeli sıfatı olabilir mi sence?
-
Sevgili Kürşat buna şöyle bir örnek vereceğim.Bir sınıfta çalışkan bir öğrenci var.Buna soruyorum sınava çalıştın mı diyorum.O da diyorki hemde nasıl sular seller gibi.Bende o sırada yandaki başka bir öğrenciye o çalışkan öğrencinin sınavdan güzel bir not alacağını söylüyorum.Ve o öğrenci sınavdan güzel bir not alıyor.Sonuç olarak ben o öğrencinin sınavdan iyi bir not alacağını bilmiş oluyorum.Peki ben o öğrenciyi sınava çok iyi hazırlanması konusunda zorladım mı bir cebrim oldu mu? Hayır.O biliyor ki sınava çalışırsa güzel notlar alacak.İradesini kullanarak sınava çalıştı.Yani benim bir etkim olmadan bu sonuca ulaştı. Bu ve buna benzer örnekler gösteriyor ki bir şeyi önceden bilmek o şeyi bizzat zorla yaptırdığın anlamına gelmiyor.Esasen bilim ve cebretmek apayrı şeylerdir. Yani birşeyi zorla cebren yaptırmadan da o işin failinin ne yapacağı Allah tarafından önceden bilinebilir.
-
Sevgili yamyam seni daha önceki bazı yazılarından ateist olarak tanıyordum.Ancak bu konudaki yazında islama dahası hiç bir dine inanmayan birisi olarak insanın özgür iradesi olmadığına İslamın kaynaklarını delil olarak göstermenize şaşırdım doğrusu.Daha sonra duyduğum şaşkınlık delil olarak gösterdiğin İslami kaynakları Hz. Muhammed'in uydurması şeklinde değerlendirdiğinde bir kat daha arttı. Ateist olduğunu söyleyen birisinin Kuran-ı Kerimi Hz. Muhammedin uydurduğunu söylemesi beni fazlaca şaşırtmaz.Ama herhangi bir konuda delil olarak İslami kaynakları düşüncelerine kanıt olarak göstermesi ziyadesiyle şaşırtır. Bu konuda sizden eğer varsa ki olduğunu zannetmiyorum çünkü içinde Allah geçen bir konu ,kanıt olarak ateist kaynakları göstermeni arzu ediyorum.Yok eğer söylediğin gibi İslami kaynakları referans alarak insanın özgür iradesi yoktur düşüncesine sahip isen ateizmden teizme geçişini (özgür irade konusunda anlaşamasak dahi ) yani İslam ile müşerref oluşunu tebrik etmek istiyorum.Hayır benim inancım yoktu hala da yok ben islam inancına göre olayı anlatmaya çalışıyorum diyorsan ateist birinin bir konunun açıklığa kavuşmasında dini referanslara sarılmasını yadırgıyorum doğrusu.Dahası ateizmin kader Allah'ın cebri ile mi yoksa insanın özgür iradesi ile mi oluyor diye bir sorunu olduğunu da zannetmiyorum.Ayrıca Ateizme göre Allah yok ise insanların fiillerini olmayan bir varlığın nasıl belirlediği konusunda bizleri bilgilendirmeni de beklerim. Sevgili Kürşat; ben bunları kitapta genişçe açıkladım bu isnad olayıdır esasen kuranda çokvardır bu. ancak bunu bilmeyen insanın kafsı karışıyor. aslında basitir şöyle: bakın bu ayetlerde fiiller kullara isnad ediliyor. aslında kurana göre insanların fiillerini allah yaratır. ancak burada kulun bu eylemi yaptığının söylenmesi de yanlış olmaz. mesela şu anda klavyede yazma işini allah varediyor. ancak bu olaya ben yazadım da denebilir ve bu söylem benim hür olduğum anlamına gelmez. kuranda böyle ayet çoktur. bunu daha iyi anlamanız için benim daha evvelden yaptığım şu araştırmaya bakınız. -- İsnad prensibi ile alakalı daha evvel detaylı bilgi verdik. Aşağıda vereceğim ayetleri, sırayla okuyun ve işlerin bazen Allah’a, bazen kullara isnad edildiğini göreceksiniz. Bu konu çok ince olup, en az bilinen hususlardandır. Çoğu kişi bu mevzuyu bilmediği için kaderi inkar eder. demişsin.Bu yazında kısmen doğruları yakaladığını müşahede ediyorum.Doğrudur Kuran-ı Kerim'de işler bazen Allah' a bazen kullara isnad edilir.Bu konuda pek çok ayet var.Dediğin gibi Allaha isnad edilen işlerde var.Bunu da inkar edemeyiz.Gördüğün gibi kula da isnad var.Ancak sen yazılarında hep bu kısmı görmezden gelerek insanın özgür iradesi olmadığını , sürekli insanları Allahın zorla bir yöne doğru cebrettiğini ispat etmeye çalışıyorsun. Bence her iki istikametteki yani hem Allah'a isnad edilen hemde kula isnad edilen ayetler incelenerek bu mekanizmanın araştırılması yoluna gidilmesi (ki bunu başaramayabiliriz de) bizi doğru cavaba daha çok yaklaştırır.Ama bu cevabın içinde hiçbir şekilde kulun özgür iradesi olmadığı ibaresi yeralmaz ve yine bu cevabın içinde Allah'ın adaletsiz ve/veya zalim gaddar olduğu ibaresi hiçbir şekilde yeralmaz.
-
Kurşatotçu burada da diğer ispatladığını sandıklarına benzer hatalar yapmışsın.Burada bu olayı niçin A noktasında kesiyorsun?B yönünden A noktasına gelene kadar sonsuz sayıda A noktası var.A yı da bi nokta değilde B gibi sonsuza giden bir yön olarak alırsan bu taktirde B yönünden A yönüne sonsuz sayıda olaylar zincirinin gerçekleşebileceğini farkedersin. Burada anlatmak istediğim düşüncendeki tutarsızlıklardır.Yalnız yukarıdaki yazdıklarım evrenin yaratılmamış olduğunu ispat etmeye de yaramaz bu da biline.Kaldı ki seni bu anlattıklarının evrenin yaratılıdığını ispatla da bir alakası yok. Evrenin yaratıldığı konusunda ise seninle ve yaratılış düşüncesindekilerle hemfikirim.Ancak bunu ispat etme gereğini duymuyorum.Herşey bu kadar açık seçik ortada iken kainatın kendisi Aziz ve Kerim olan Allah tarafından yaratıldığını bu kadar haykırıyor iken bunu ispat etme ihtiyacını hiç mi hiç duymuyorum.Dileyen dilediğini düşünmekte özgürdür.Allahın insanlara verdiği özgür iradeyi ne benim ne de bir başkasının gespetmeye hakkı yok.Dahası Allahın gönül hoşnutluğu ile olmayan zorlama inanca ve amele de rızası yok. Özgür iradenin güzelliği de burada.Allah ile kul arasında karşılıklı sevgiye rızaya dayanan bir dostluk.Allahtan razı olanlar ve Allahın razı oldukları. Bunun yanında ise Allaha açıkça cephe alanlar ve bunların dümen suyuna girip Allahın cezalandırmayacağına ölüp de dirilinmeyeceğine hatta Allahın olmadığına ,olamayacağına inandırılarak bir ömrü heder edenler ,bir ömrü heba edenler. Konuyu fazla uzatmayayım. Herkese Saygılar,
-
Umarım Kursatotcu ile yazışmamda kullandığım cümleler bir yanlış anlamaya yolaçmamıştır okuyanların kafalarında. Aslında bu konuya yazıp yazmama konusunda epey düşündüm.İnsanlar söylediklerimi yanlış yorumlar mı diye. Aslında benim burada anlatmak istediğim konu Kurstaotcunun ispatladığını düşündüğü konulardaki (mesela insanın özgür iradesinin olmadığı ve benzeri konularda) temel aldığı düşüncelerin çürük ve mesnetten yoksun olması. Yoksa uzayın veya kainatın veya evrenin ne dersek diyelim haddinin hududunun veya sınırının olup olmadığı veya var ise sınırları hakkında ahkam kesmek değil.Bunun bilgileri kim ne derse desin kim hangi hükmü verirse versin Allah-u Teala'nın katındadır.İlmi Allah-u Teala katında olan ve cüzi bir kısmı bizlere bildirilmiş olan bu ve buna benzer konular hakkında bilgi sahibi olmanın bir avantaj olmadığı gibi bilgisiz olmanın da bir dezavantaj olmadığı düşüncesindeyim. Biraz önce de söylediğim gibi gayem Kursatotcunun bu ispatında (ve daha önceki bazı başka ispatladığını düşündüklerinde)kendimce gördüğüm tutarsızlıları gözönüne sermek.
-
Cinler de imtihan için yeryüzünde oldukları için onların da iyileri kötüleri olabilir.Ama hepsini iblis şeytan diye nitelemek son derece yanlış. İblis yani şeytan cinlerden olmakla birlikte Allaha itaatsizliği neticesinde kovulmuş aşağılanmış ve ademoğullarına kıyamete kadar musallat olması için mühlet verilmiş bir şer odağıdır.Amacı insanları da kendisi gibi Allaha karşı itaatsizleştirmek kendi hükmü altına almak ve neticesinde ehl-i cehennem yapmaktır. Cinler ise insanlardan önce yaratılmış ve halen soyları devam eden bizlerin duyu organlarımızla müşahede edemediğimiz varlıklardır.Uzun yıllar yaşadıklarını ve çok hızlı hareket ettiklerini okumuştum.Kimilerini Uzun müddet yaşamaları ve çok hızlı hareket etmelerinden dolayı elde ettikleri zamansal ve mekansal bilgileri birinin ruhuymuş izlenimi vererek kullandıklarını da okumuştum.Hatta bazılarının bunları kahinlerle de paylaştığını okumuştum.Bazılarının ise başka galaksilerden gelen yaşam formları izlenimi vererek insanları etkilediğini okumuştum.Bazı reenkarnasyon aldatmacalarına adlarının karıştıklarını da duydum. Kuran-ı kerimde ise iyi olanlarının kuran-ı kerimi dinleyip kavimlerini uyarmak için kavimlerine geri döndükleri bildirilir.Yine Kuran-ı kerimde bizim beyinsiz diye sözettikleri varlığın iblis olduğu düşünülmektedir.
-
m Selam kürşat kursat: selam kursat: çoksinirliyimya m tam turkish media ya yazıyrdum msn yi açtın buradan sana da göndereyim m Düşün bakalım sonsuz bir cisimden sonlu bir parça koparabilirmisin.Eğer o cisim gerçekten sonsuzsa yani kendisinden başka hiçbirşey hiç bir madde hiç bir boşluk yok ise yani kenarları köşeleri sınırları yüzeyleri yok ise? kursat: koparamazsın m sen koparmışsın yazında kursat: ancak delil öyle ben o delili başkasından aldım kursat: kindiden kursat: yani zaten delil cisimlerin sonsuz olamayacağını kanıtlıyor m önce uzayı sonsuz bir cisim kabul edelim ve ondan sonlu bir parça kopardığımızı varsayalım. bu parçayı (mesela 10 metrekare) kopardığızda geriye kalan sonlu mu yoksa sonsuz mudur? m ama burada kabul etmişsin başlangıçta kursat: delil gereği kursat: bir yere varmak için m ama ortada bir yanlışlık var bence m delilin tam açıklayamıyor olayı m yukarıda yazdığım sebepten dolayı kursat: süperdelil
-
Sevgili Donna yazdıklarından anladığım kadarıyla sorularından en azından bir kısmına cevap vereyim.O kadar çok soruyu bir arada sormuşsun ki sorduğun sorular biraz girftleşmiş içiçe geçmiş. O kadar yuce bir varlik kendi kendine yetemiyor mu? bunca kainati yaratip kontrol etmek ona nasil birsey hissettiriyor? demişsin. O kadar yüce bir varlığın kendi kendine yetip de bu alami yaratmaması sence bencillik egoistlik benmerkexcilik olmaz mı idi?Düşün hiç bir rakibi olmayan hiçbir alternatifi olmayan kendisinden daha güçlüsü olmayan dahası kendisinden başkası olmayan Allah senin de dediğin gibi pekala kendi kendine yeter.Ama o taktirde akla hayale gelebilecek gelemiyecek herşeyi ama herşeyi örneksiz bir şekilde yaratma kabiliyetinde olan yani yaratma kudreti bulunan Allah ben varım ,hep ben varım ,hep ben olacağım, benim haricimde hiçbirşey olmayacak deseydi yaratılabilecek olan kainatı yani içinde bizlerinde bulunduğu alemi yaratmasaydı sence o taktirde yaratılabilecek olanlara karşı adaletsiz egoist becil benmerkezci sadece kendini düşünen olmayacakmıydı.O burada yaratan olarak bencil ve egoist davranmamış,yaratma kudretini sergileyerek bizleri yani tüm yaratılmışları yaratarak adaletini lütufkarlığını keremini cömertliğini göstermiştir.Allah kendi dışında hiçbirşeyi yaratmadan da tek olarak kalabilirdi.Bundan aciz değil.Ve yaratılanalara da hiç bir şekilde hiçbir ihtiyacı yok.Buna ibadet de dahil.Ancak yaratıcının ,yaratma kudretinin sahibinin olduğu yerde yaratılanında olması noktasında hak üzere ve adaletli davranarak kainatı yaratmıştır. Bu sebeplerden dolayı Allahın içindekilerle birlikte kainatı yaratmasıni bir ihtiyaç olarak değil de adaletinin digerkamlığının lütufkarlığının kereminin cömertliğinin nişanesi olarak görmeni temenni ederim. Burada yeri gelmişken bir noktaya değinmek istiyorum. Evladinizi boyle imtahan edebilir misiniz? Bir tepsi mis gibi kek pisirip masanin ustune koyup "eger onu yersen seni sokaga atarim" deyip, cocugunuz nefsine yenik dusup sozunuzu dinlemezse onu sokaga atabilir misiniz? Kopegimizi egitmeye calisiyoruz bir turlu dedigimizi yapmiyor naapariz? Atese atip yakar miyiz hayvani.diye sormuşsun. Bunların çok daha ziyadesinin insanlar -en azından bazıları - tarafından yapıldığını hatta 12 yaşındaki kıza akla hayale gelmeyecek ********* muameleler yapıldığını sen kendin yazmışken ve bunlardan şikayetçiyken ve bunları aramızda bulunan insanlar yaparken, Allahı insanların dahi yapamayacağı cezalandırmaları yapıyor diyerek eleştirmeni anlayabilmiş değilim.Yani bahsettiğin bu cezalandırmaları ve daha fazlasını senin de söylediğin gibi insanlar pekala yapmaktalar.Lütfen kendinle çelişme.Hem Atese atip yakar miyiz hayvani veya eger onu yersen seni sokaga atarim" deyip, cocugunuz nefsine yenik dusup sozunuzu dinlemezse onu sokaga atabilir misiniz? diye soruyorsun.Hem de insanların çirkinliklerinden kötülüklerinden dem vuruyorsun.Bu ne? Perhiz.Bu ne? Lahana turşusu.İnsanlar köpeğini ateşe atıp yakamıyorsa çocuğunu sokağa atamıyorsa o halde onların kötü olduklarını çirkin işler yaptıklarını nasıl iddia edebiliyor ve insanlardan niçin şikayetçi oluyorsun? Gelelim Allahın niçin kötüleri ve kötülükleri çirkinlikleri de yarattığı konusuna Eger iyilik ve dogruluksa bizi oyle yaratmaya muktedir degil mi zaten? O "OL" diyince olduran degil mi? Bir lafiyla hersey mukemmel olabilecekken neden cirkinliklere de "OL" dedi? Seytani da yaratan o . Seytan daha sonradan kotu oldu deniyor hep. Tamam olabilir. Buna neden izin veriyor? Seytanin canini bir lafiyla alamiyor mu? O 12 yasinda kiza onu yapan insani yonlendiren Seytani saf disi edemez mi? demişsin. Allah senin de değindiğin gibi murad etseydi kainatı ve özelde insanları tamamen hidayette yaratabilirdi.Bir diğer seçenek bütün insanları dalalette yaratabilirdi.Eminim hem fikirizdir ki bu konuda niçin böyle yaptın şeklinde Allahı sorgulayabilecek dahası cezalandırabilecek ne bir mevki ne de bir makam yok. O halde soruyorum? Eğer Allah tamamen kendi dediklerini yapacak kendi dediklerine uyacak kendisine asla asi olmayacak Allaha tabi ve diğer yaratılmışlarla tamamen uyum içinde olan adeta programlanmış robotlar ordusu gibi insanlar yaratmış olsaydı.Asıl o zaman Adaletsiz olmayacak mıydı?Asıl o zaman adaletsiz zorba ve cebbar bir şekilde kendine bağlı asla kendine asi olamayacak birer kukla yaratmış olmayacakmıydı.Asıl o zaman o varlıkların Allaha karşı gelme Allaha isyan etme özgürlüklerini elinden almış ve dahası bu asiliklerden isyanlardan korkmuş çekinmiş görüntüsünde zavallı bir varlık olmayacakmıydı? Ya da tam tersi tüm insanları dalalette yaratsaydı tüm insanları aşağılık vahşi zorba gaddar zalim yaratsaydı ve cehhennemine atsaydı.Bu taktirde kendi hür özgür iradesi ile Allaha bağlı iyi olmayı iyi bir yaşam sürmeyi cennetlik olmayı dileyebilecek insanları yaratmadığı için zalim ve gaddar bir ilah olmayacakmıydı? Allahın yarattığı herşeyde bir denge vardır.İnsanlara da ifrat ve tefrit arasında dengede bulunmalarını emretmektedir.Orta yolda ilerlemelerini emretmektedir.Onun yaptıklarında ne bir hata ne bir kusur bulamazsın.O herşeyi kararında yaratmıştır.Ne eksik ne fazla. Senin arzuladığın gibi iyiliklerle güzelliklerle dolu çirkinliklerin olmadığı bir mekan hiç mi yok.Buyrun Cennet hiç bir kötülük hiçbir kötü söz hiçbir fena çirkin işin olmadığı herkesin birbirine selam dediği bir mekan.Herşeyin en güzelinin en alasının olduğu bir mekan.Cennet hak yolda dünyada yaşanan sıkıntıların ezaların cefaların karşılığnının alındığı bir mekandır. Peki kötüleri kötülükleri çirkinlikleri yarattı da yapılan bu kötülükler ilanihaye karşılıksız mı kalacak.Buyrun cehennem.Cehennem haksız yolda dünyada yaşanan saltanatın zorbalığın gaddarlığın zalimliğin debdebeli şaşaalı yaşamın karşılığıdır. Yani hiçbirine haksızlık da yapılmış değildir.Birisi kısa olan dünya hayatında isyankar olup debdebeli şaşaalı bir hayatı seçmiştir.Birisi de Allaha tabi olup baskı zulüm ve cefaya maruz kalmıştır. Sonu olmayacak olan ahiret hayatında ise birisi eza ve ceza mekanı olan cehennemi seçmiştir.Diğeri ise ferahlık hoşluk saadet mekanı olan cenneti seçmiştir.Kişiler seçimde özgür bırakılmışlardır. Yani sence Allah özgür iradesini kullanamayan adeta birer robot kukla olan programlanmış bireyler yaratmış olsaydı daha mı adaletli olacaktı.Onlara olmak istediklerini olma özgürlüğünü tanımayıp zorbaca gaddarca kendi istediği gibi olmalarını emretmiş olsaydı (ilah olmadığı halde ilahlığını zorla kabul ettiren kabul etmediği taktirde ölümle cezalandıran nemrut firavun ve niceleri gibi) daha mı adaletli olacaktı.Esaretin köleliğin olduğu tek bir görüşün dayatıldığı zorla dikte edildiği özgürlüğün olmadığı yerde ne adaletten ne hakdan ne hukuktan bahsedilemez.
-
Sevgili Kürşat Mesela ben şu an bu yazıyı yazıyorum, bunu yazacağımı ben yazmadan önce de değişmez ilmiyle biliyordu: soru: peki isteseydi benim bu yazıyı yazma eylemimi varetmeyebilir miydi? bazı safdiller "tabi ki isteseydi bu fiili, eylemi varetmeyebilirdi" diye atılacaklardır, onlara sorum şu: bu takdirde sizin de değişmez dediğiniz Onun ilminde değişiklik olmuş olmuyor mu? ve O cahil olmuş olmuyor mu? çünkü O değişmez ilminde bu yazıyı yazacağımı biliyordu, eğer bu yazıyı ben yazmayacak olursam allah yanlış bilmiş olur ki buna cahillik denir. yaaaaaa yani dan dun sallamayla bu işler olmaz). Bu konunun bana ithafen yazılmış olduğunu düşündüm.Çünkü seninle sohbetimizde burada kalmıştık ve orada bununla neyi kastetiğin açık değildi. Sevgili kürşat bu bir faraziyedir.Sonuç olarak sen bu yazıyı yazdın ve Allah da sen bunu yazmadan önce de bilmekteydi.Eğer sen bu yazıyı yazmayacak olsaydın onu da bilirdi.Mesela bu yazıyı yazdığın sırada bu yazıyı yazmayıpta kitap okuyacak olsaydın kitap okuyacağını bilmiş olacaktı.Sonuç olarak Allah senin yapacağın tüm fiilleri önceden bilmektedir.Söylediğin akıl yürütmenin ciddiye alınacak bir tarafı yok. Bir de Allah , alemin yaratılması veya senin deyiminle varlığa gelişi (her ne demekse) ve zaman ile ilgili düşüncelerine gelince; allah alemi yoktan mı yarattı evet derseniz şununda soruyorum allah alemi sonradan mı yarattı cevap verin evet sonradan yarattı derseniz sorum şu neyden sonra? derseniz ki kendisinden sonra, o vakit siz şunu demiş oluyorsunuz: allah vardı hiçbirşey yoktu sonra allah alemi yarattı, bunu mu diyorsunuz ha, evet derseniz şu mana çıkar: allah vardı ve önce yaratmadı, böyle bir geçti, sonra yarattı, bunu demiş oluyorsunuz. yok öyle yok böyle desenizde dediğiniz laf buraya varıyor. bunu diyorsanız sorum şu: allahın varlığıyla alemin arasında sonlu süre mi geçti sonsuz süre mi geçti? sonsuz süre derseniz, sonsuz sürenin sonuna varılamaz, dolayısıyla böyle olsaydı alemin( allahtan başka herşey ) varlığa gelmemesi gerekirdi , halbuki alem varlıktadır dolayısıyla siz şunu demeye mecbur oluyorsunuz: allah ile alemin varlığa gelişi arasında sonlu bir zaman geçti demeye mecbursunuz. bir sonlu zamandan bahsedebilmek için sonlu zaman diliminin başının ve sonunun belli olması gerekir. bunun sonuna siz alemin varlığa gelmesi diyorsunuz, başına ise allahın varlığını düşündüğünüze göre siz bu lafla aslında allahın varlığının başlangıcını savunmuş oluyorsunuz. şeklinde birşeyler yazmışsın. Alemin yaratılması ,başlangıcı ,veya sonu ,ne zaman yaratıldığı,yaratıldığında zaman varmıydı,yoksa zaman da alem ile birlikte mi yaratıldı , Allah gökte midir ,her an her yerdemidir,sınırları varmıdır sınırsızmıdır,alemin içindemidir,alemin dışındamıdır yoksa alemin kendisimidir,bir mekanda mıdır mekandan münezzehmidir gibi soruların cevaplarını İlahlıkla veya alemin yaratılması fiiliyle zerre kadar alakası bulunmayan bizlerin bilmesi sence mümkünmüdür ya da en azından kolaymıdır? Allahtan başkasının zannederim ki bilemeyeceği bu konularda fikir sahibi olduğun izlenimi veriyorsun.Haşa fiillerinde ve hiçbir şeyde Allahın ortağı olmadığına göre haşa yine bu fiiller esnasında en azından gözlemci dahi olmadığına göre sana Allahtan bir hüccet de inmediğine göre bu iddialı düşüncelerindeki dayanağın nedir? Bir taraftan insanları gerekli olup olmadığı tartışılır bu konularla meşgul ederken diğer taraftan aslında var olan özgür iradeleri olmadığına inandırmaya çalışarak ne yapmaya çalıştığını anlayabilmiş değilim.
-
Sevgili kurstaotcu sana bir başka soru; Öncelikle şunu bir açıklığa kavuşturmak istiyorum.Sonra sualimi soracağım. İnsanın özgür iradesi yoktur.Allah'ın cebri vardır diyorsun.Biliyorsun ki,bazı insanlar hayatlarının tamamında Allahın uyulduğu taktirde uyan kişi için faydalı olacağını bildirdiği (ya da senin deyiminle cebrettiği) tarzda bir hayat sürer ve cennetlik olurlar.Bir kısım insanlar ise Allahın uyulmamasını tavsiye buyurduğu uyulduğu taktirde uyan kişinin sonunun hüsran olacağını bildirdiği (yine senin deyiminle cebrettiği) bir hayat sürer ve cehennemlik olur. Bir kısım insanlar ise uzun yıllar allahın tavsiye buyurduğu şekilde yaşamasına rağmen ömrünün kalan son bölümünü kötü ameller ile geçirerek küfr içinde ölür ve cehennemlik olur. Yine bunun tam tersi bir kısım insanlar ise uzun yıllar kötü ameller işleyerek ve inançsız bir şekilde yaşar.Fakat sonradan yaşadığı hayatın kendisi için yararsız olduğunu düşünür ve Allahın tavsiye buyurduğu yaşam biçimini seçer bu şekilde yaşar ve cennetlik olur. Allahın cebrediyor derken neyi kastediyorsun?Bu dört şıkkın hepsinde Allahın cebri mi sözkonusudur?Yani alttaki iki şıkta da Allahın cebri mi sözkonusudur?Eğer böyleyse senin söylemine göre Allah insanları sonuç itibariyle cennetlik veya cehennemlik olarak yarattığını hayat süresince yaşanan dalgalanmaların (Allahın istediği yöne veya tersine) sonuca tesirinin olmadığını sonuçta herhalukarda önceden irademiz dışında belirlenen sonumuzun bizi beklediğini mi iddia ediyorsun? Geleyim asıl soruma; Eğer yukarıdaki sualime cavabın evet ise ben bu satırları yazarken ya da sen bu satırları okurken yaşamakta olan insanlar cehennemlik ya da cennetlik olduklarını biliyorlar mı?Cevabın evet ise sorularım sonra gelecek.Cevabın hayır ise yani bu insanlar cennetlik veya cehennemlik olduklarını bilmiyor iseler bu insanlar ne hal üzere bulunsunlar.Bu insanlara bir tavsiyen varmıdır?Bu insanlar ne yapmalıdırlar? Ya da şunu mu söylüyorsun?Bu işler tavsiyeyle olmaz onlar zaten kendilerine cebren iradeleri dışında biçilmiş olan görevi ifa etmekle meşguller.Benim burada yazdıklarım veya senin orada yazdıkların bu insanların zorla yaşamak zorunda bırakıldıkları hayatı etkilemez mi diyorsun? Bir diğer sorum neden Allah bizi dünya hayatını yaşamak zorunsa bırakmış?Nasıl olsa nedensiz ve cebri olarak kimimizi cennetlik ve kimimizi cehennemlik yaratmış.Nasıl olsa ona sorgu sual sormak hesap sormak kimsenin haddine değil.Sizi cehhenemlik seçtim girin cehhennemime sizi de cennetlik seçtim girin cennetime diyebilecekken niçin göstermelik bir dünya hayatı da girmiş işin içine.Yaratıp yaratıp imtihan falan olmadan kimini cennetine koyar kimini cehennemine koyardı.Üstelik bir de kendi foyasını ortaya çıkaran bir kursatotcuyu da yaratmışken.Hadi herkes yuttu bu numarayı diyelim.Kursatotcu ortaya cıkardı.Simdi ne olacak.Kursatotcu bugün olduğu gibi yarın da davacı olursa ne olacak.Yani sonuç olarak göstermelik bir dünya hayatını ve yanında da bütün foyasını ortaya çıkaran bir de kürşatotcuyu niye yaratmış ta kendini foyası ortaya çıktığı için sıkıntıya sokmuş.Nasıl olsa kendine sorgu sual yok.Hesap soracak veya kendini cezalandırabilecek de birisi yok.Keyif benim değil mi siz siz siz direk cennete siz siz siz de direk cehenneme dememiş.Diyebilirsiniz ki insanları kandırırım özgür iradeleri varmış zannederler.O halde kursatotcuyu neden yaratmıs ki bütün foyasını (haşa) ortaya döküyor? Yoksa dünya hayatını da mı ilmi ezelisi ile nedensiz (!) olarak yaratmış? Herkese saygılar.
-
ALLAH NİYE KENDİSİNE TAPMAMIZI İSTİYOR?
emrahh şurada cevap verdi: heyt be başlık Dini Konular - Din - Dinler
heyt be demiş ki; niye allah ona tapmamızı istiyor.acaba allah kendini tatmin etmek için mi bizleri yarattı?yani niye?öyle duruyodu.hadi ben bi şeyler yaratıyım mı dedi?niye bizi yarattı?kendisine tapmamız için mi?buna ihtiyacımı var ki Tapmamızı mı istiyor?Eğer öyle olsaydı başta iblis olmak üzere nice isyankarları nice iman etmeyenleri nice ibadet etmeyenleri yaratmazdı.Eğer öyle olsaydı kuranı kerimde de bildirildiği üzere tüm insanlığı (hatta bunlara cinleri de katabilirsin) hidayet üzere tek bir ümmet yaratırdı. Bu da demek oluyor ki Allah'ın asileri ,iman etmeyenleri ,ibadet etmeyenleri de yaratmasından (ki ibadete muhtaç olsaydı bunları yaratmazdı) anlıyoruz ki Allah'ın kendisine ibadet etmemize kendisini ilah kabul edinmemize ihtiyacı yok.Yukarı da da belirttiğim gibi böyle bir ihtiyaç içinde olsa idi tamamımızı imanda hidayette yaratırdı. -
Sevgili Kürşat otcu konuları karmaşıklaştırmada daldan dala atlamada üzerinize yok gibi.Henüz sorduğum soruya açık net doğru dürüst bir cevap bile alamamışken.Henuz kader konusunda bir neticeye varamamışken yeni konuların perdelerini açmaya çalışıyorsunuz.Böyle kaçamak cevaplarla tartışmada sonuça alınabilir mi sizce? Soruma basitçe evet veya hayır cevabı verebilirdin ama sen kacamak bir "bakınız allahın duygusu yoktur merhameti acıması sevgisi kini yoktur tekrar söylüyorum allah seçici değildir ona şunu veriyim buna vermiyim şeklinde bir tercih yapmış değildir dediğim yerlerde geniş açıklama var" cevabı veriyorsun. Kaldı ki biraz önceki yazında "ezeli ilmine göre, ezeli olanın nedeni olmadığından bu işlerin nedeni yoktur yani niye öyle de bu niye böyle değil diye sorduğunda alacağın cevap sadece şudur: nedensizlik! hiçbir sebep yok" cevabı vermişsin.Burada düştüğün hatayı ya da oynadığın kelime oyununu sana bildireyim.Allahın ilminin ezeli olduğunu ve ezeli olanın nedeni olmadığını bildirmişsin.İyi de ezeli olan senin de söylediğin gibi Allahın ilmi.Yoksa Allahın ilmi ile yarattıkları da Allahın ilmi gibi ezeli dolayısıyla nedensizdir diyemeyiz.Mesela ölümün olması için doğumun olması.Gecenin olması için gündüzün olması,İhtiyarlığın olması için gençliğin olması.Yaratılanın olması için yaratan olması,mazlumun olması için zalimin olması gibi. Tüm buradakiler gibi Allahın ilmi ile yaratılan cennet ve cehennem , cennetlik olmak ve cehennemlik olmak da nedensiz değildir..Bunların sebebi de özgür irademizle işlediğimiz amellerimizdir. Bu şekilde kaçamak cevaplar ,konuyu dallandırıp budaklandırma ya da kelime oyunları gibi yollara sapmaya devam etmeniz durumunda.Art niyetli olduğunuz konusundaki düşüncelerimi kesinleştirip tartışmaya nokta koyacağımı bilmenizi isterim.
-
Sevgili kursat msn ye seni eklediğimde online değildin oy üzden burada yazıyorum.ezeli ilmine göre dediğin sanırım Allahın ezeli ilmine göre.Kastettiğin bu olmalı. Verdiğin cevap ise nedensizlik diyorsun.Ben bu cevabı benim şıklarımdaki rasgele ile benzeştiriyorum. Ben cevabımı yaklaşık olarak aldım. Söylediklerine göre ben şu sonuçları çıkardım doğrumu? Yani Allah nedensiz sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak adeta programlanmış robotlar gibi kimini cehennemlik olarak kimini cennetlik olarak dünyada yaşatıyor.Yani Allah sebepsiz yere iradesiz kullar yaratarak kimini cennete sevkediyor kimini cehenneme.Yani Allah sebepsiz yere kimilerini cezalandırıyor.Kimilerinisebepsiz yere mükafatlandırıyor. Yine bunlara göre (benim görüşüm değil) senin sözlerinden çıkardığım sonuç Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık zalim gaddar cabbar acımasız vicdansız insafı olmayan sebepsiz nedensiz yere kimilerine ceza veren adaletsiz bir ilah öyle mi? Yine Allah ismi ile ismini telaffuz ettiğimiz ezeli ve ebedi varlık kimi kullarından hiç bir ibadet görmeden hiç bir şükür görmeden hiçbir hamdu sena görmeden(gerçekte-çünkü söylediğine göre bunlar cebri yapılıyor.Kulun hür iradesi olmadan adeta programlanmış bir robot gibi) anlamsız nedensiz sebepsiz yere bol keseden mükafat dağıtan bir bonkör öyle mi??