berceste tarafından postalanan herşey
-
Aaaa!.. HANİ "FAİZ HARAM" İDİ?... (Kadının tesettürü Kuran-ı kerim'de tanımlanarak tartışmaya açıktır... Ama faiz kılıçtan keskin bir konudur...)
Sevgili Dipnot bende sizi merak ediyorsum nerelerdesiniz diye... Yeni konu arayısları içindeymişsiniz galiba Onun yada bunun ne yaptıgı , ne de yapacagı hiç birşeyi değiştirmez bizler için salt gerçek faizin haram oluşudur... Bırakın artık kişiler ile islamı kıyas içerisine girmeye...
-
SEZAİ KARAKOÇ
SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı kolayarak girelim kelimeler ülkesine Bir anda yükselen bir bülbül sesi -Erken erken karlar ortasında Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta- Bana geri getirir eski günleri ...Paslanmış demir bir kapı açılır Küf tutmuş kilitler gıcırdarken Ta karanlıklar içinde birden Bir türkü gibi yükselirsin sen Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken Söyleyemediğim ateşten kelimeleri Şuuraltım patlamış bir bomba gibi Saçar ortalığa zamanın Ağaran saçın toz toprağını Bana ne Paris'ten Newyork'tan Londra'dan Moskova'dan Pekin'den Senin yanında Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu Geceme gündüzüme Gözlerin Lale Devrinden bir pencere Ellerin Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den Kucağıma dökülen Altın leylak *** Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma Kimi ırmaklardan yansıma Kimi kayalardan kırpılma Kimi öteki dünyadan bir çarpılma İçi ölümle dolu Dönen bir huni Doğarken güneş Kesilmiş ölü yüzlerden Bir mozayik minyatürlerden Dokunur tenimize Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay Ve birden senin sesin gelir dört yandan Menekşe kokulu sütunlardan Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan Gözlerine ait belgeler sunulur Ey aşkın kutlu kitabı Uçarı hayallere yataklık eden Peri bacalarının yasağı Gönlümün celladı acı mezmur Bana bıraktığın yazıt bu mudur Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi Senden bir gök Senden yıldızlar ördüler Ateş böcekleri O gece dört yanıma Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı Sen bir anne gibi tuttun ufukları Ve çocuklar gülle anne arasında Seninle güller arasında Tuhaf bir ışık bulup eridiler Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler Aramızdaki sırra Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar Gençlik monologları Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından Bana getiren Yasamız vardı Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben
-
en iyi üç film?
suan aklıma gelenler.... esaretin bedeli hayat güzeldir can dostum
-
Necip Fazıl Kısakürek
En iyi şairlerimizden biridir... Üstad ile ilgili ne desem az... GECEYE ŞİİR Kalbim bir çiçektir, gündüzler ölgün; Gelin, gelin, onu açın geceler! Beni yadedermiş gibi, bütün gün Ötün kulağımda, çın çın geceler! Geceler çekmeyin benim için hüzün, Gelin siz, ruhumu tenimden süzün; Bırakın naşımı yerde gündüzün, Gölgemi alın da kaçın geceler!
-
en korkunç filim hangisi?
Seed of Chucky
-
EN İYİ FİLM MÜZİKLERİ...........
Türk filmlerinden en iyi müzik ÇALIKUŞU... Benim için vazgeçilmez....
-
İslam'da Boşanma ( TALAK)
Ele avuca gelen iddialar ortaya koyamıyor sadece bol keseden atıyorsun... Sana ne cvp versek bos... O açıdan en iyisi sana cvp vermemek olacaktır...
-
..::SOL YANIM AĞRIYOR ANNE::. .
Kesinlikle katılıyorum...Çok hüzünlendim ben ya paylaşımın için tşk..Radikal
-
Beğendiğiniz Afişler
- SEZAİ KARAKOÇ
İLK Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdiler Sana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresinden Yürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresinden Denize karsı küçüle küçüle giden evleri İnce ince karşılardın olağan karşılardın Şen dünya içinde sen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen Seni çağırıyorum geç gel ağlayan son bakireler içinden Kadınlar taş heykeller gibi gelip gecer sarı kayalardan Hangisine baksam sen kımıldar sen seslenirsin içerlerden Çekil karşımdan sultanı cariyelerde aramak körlügü diyorum Körlük güneşe ve gözlerime doğru gelen Sen bir el uzanışıyla aydınlanan yeni ay mısın Geyik resimleriyle kabarık her köşen Geyik derisinde akan ilk nehir Bir el uzanışıyla İlk sokağın ağzında kaybolursan ağlayacağım Leylaklarla akrepler gözlerine bakıp insan olurlarsa Çocuk cennetinde günahların ilkini sen işliyorsun demektir Suna Parlayan denizler gürültüsüz şiirler kapanan kapılar sana gök taşlarını getiriyorlar Seni sayıklıyor Denemesi yanlış yapılmış ilk ok- Türban konusuna gerçek yönden bakmalıyız.
Başörtü takanlar siyasi simge amacıyla takıyormus...Amaçları vss çok farklıymıs.. O kızlar okula gitmesin , evde otursun daha mı iyi? Amaç sadece inaçlı insanları mahrumiyet içerisinde bırakmak... Ve bu olay kadın - erkek eşitliginin olmadıgının da bir kanıtı bence... Aynı zihniyette ki erkekler rahatca okurken bir bayan niye bir başörtüsü için okuyamıyor?? Yada o kişi basını açsa zihniyeti de mi değişecek? Başörtüyü çıkarınca onunla birlikte o zihniyette mi siliniyor acaba? HAYIR!! Demek ki burada başörtünün siyasi olup olmaması değil önemli olan kişinin başörtü takıyor olması malesef... Ben siyasi simge olduguna asla hak vermiyorum..Ama gercekten var diyelim ..O zamanda derim ki o kişiler okusun , öğrensin ki o düüncelerden arınsınlarr..Evlere kapatarak insanlara birşeyler ögretemezsiniz... Sadece çatışma ve huzursuzluk ortamı yaratırsınız...- İslam'da Boşanma ( TALAK)
Tamamen ciddiye alınmaması gerekn bir yazı... Ama sana kısaca söyle diyebilirim ki ; Asla kadın akıl olarak erkekten düşüktür diye bir mevzu yoktur ki Allah-u Teala Kuran-ı Kerimde Ancak takva ile üstünlük olacagını buyurmustur... Kadınların oy hakkı vs..okuma çalışma hakkı yok demişsin...Be kardeşim sen hiç mi açıp siyer okumadın şayet okusaydın Hz.HAticenin hayatında bunların ne denli oldugunu görecektin...Hz.Hatice tam bir iş kadınıydı ve sosyal biriydi...Peygamberimiz de asla karsısına cıkmamıstır.. Ve ilk inen ayetlerde Allahu Teala ''ikra''...''OKU'' diyordu...VE islamda ilim kadına da erkege de farzdır..Ve Peygamberimiz ''ilim çinde de olsa gidiniz '' buyurmustur... Miraz mevzusuna gelince ise bunun kısaca acıklaası su dur ki , erkeklerin bakmak ile yukumlu oldugu aileleri ve daha fazla yukumlulukleri vardır vs... İslamda kadının boşanma hakkı yokture lafı ise tam bir komedi..Gerçekten beni çok güldürdünüz.. Günümüzde ki dini nikahlarda bile bu soruluyor bayanlara bosanma hakkı istiyormusunuz diye..Bu hak vardır alıp almamak bayanlara kalmıstır... Komik olmayın lütfen...- Basın ve Çarpıtmaları
By_x_men Radikal07 nin foruma gönderdigi şiiri kaçıncı kez yazıyorsunuz bilmem farkındamısınz? Kendinize göre olan dogruları konusun , yazın , çizin ama yorumdan ziyade arkadasın yazıdgı her yazının altına aynı replikleri geçmeniz de ne derece hos acaba? Kişiler yanlış yapabilirler ve uyarılarını alırlar ama bir insanın uzerine bu kadar gidilmez... Neyse ya ben niye yazıyorum ki...Anlayan olacak mı sanki... Selam ve dua ile...- Beğendiğiniz Afişler
Aslında bu filmden çok hoslandıgım söylenemez ama bu afiş gerçekten çok hoş- Beğendiğiniz Afişler
- Beğendiğiniz Afişler
- Beğendiğiniz Afişler
- Beklentiler...
Sadece anlaşılmak istiyorum... Hayatımda en üzüldüğüm ve beni yıpratan şey yanlış anlaşılmaktır Birde suan İzmirden uzaktayım memleketime acilen dönmek istiyorum- SEZAİ KARAKOÇ
SEVGİ 1. Ah benim sevgim çiçek örneği Çarpılmışların kinini yeniler Beni alnımdan vurmak ister Saraların iftiraların gençliği Bilirim geçmektir sevgi Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden Çünkü çocuklar geçer Ölümün en yumuşak en ayarlı yerinden Zarif vakitlerin seçkin kadınları Hazırlardı kızlıklarında (doğum)ları Kaçmakla kurtulamadıkları Arada uyguladıkları 2. Çölden farklı olmayan bu korku Çocukların bu korkudan olur neşeleri Siyah sepete baktıkça her biri Sıcak hoşluğunu anlarlar ölmenin O gün gün ışığından mahrum Mahrum bırakılmış genç kızlar Anneleriyle parka çıkarlar Anneleriyle anneleriyle anneleriyle- SEZAİ KARAKOÇ
RÜZGÂR Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım! Gelin duvağından kopan bir rüzgâr... Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım; Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar... O ceviz dalları, o asma, o dut, Gül gül, mektup mektup büyüyen umut... Yangından yangına arda kalmış tut. Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.- SEZAİ KARAKOÇ
MASAL Doğuda bir baba vardı Batı gelmeden önce Onun oğullari batıya vardı Birinci oğul batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul masmavi şafağin rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin bilmediği bir yere Baba bunu havanın ansızın kabaran gözyaşından anladı Öcünü alsın diye kardeşini yolladı İkinci oğul Batı ülkesinde Gezerken bir ırmak kıyısında Bir kıza rastladı dağların tazeliginde Bal arılarının taşıdığı tozlardan Ayna hamurundan ay yankısından Samanyolu aydınlığından inci korkusundan Gül tütününden doğmuş sanki Anne doğurmamış da gök doğurmuş onu Saçlarını güneş destelemiş Yıllarca peşinden koştu onun Kavuşamadı ama ona Batı bir uçurum gibi girdi aralarına Sonra bir kış günü soğuk bir rüzgâr Alıp götürdü onu Ve ikinci oğulu Sivri uçurumların ucunda Buldular onulmaz çılgınlıkların avucunda Baba yağmurlardan anladı bunu Yağmur suları aci ve buruktu İşin künhüne varsın diye Yolladı üçüncü oğlunu Üçüncü oğul Batıda Çok aç kaldı ezildi yıkıldı Ama bir iş buldu bir gün bir mağazada Açlığı gidince kardeşlerini arayacaktı Fakat batinin büyüsü ağır bastı İş çoktu kardeşlerini aramaya vakit bulamadı Sonra büsbütün unuttu onları Şef oldu buyruğunda birçok kişi Kravat bağlamasını öğrendi geceleri Gün geldi mağazası oldu onu parmakla gösterdiler Patron oldu ama hala uşaktı Ruhunda uşaklık yuva yapmıştı çünkü Bir gün bir hemşehrisi onu tanıdı bir gazinoda Ondan hesap sordu o da Sırf utançtan babasına Bir çek gönderdi onunla Baba bu kağıdın neye yarayacağını bilemedi Yırttı ve oynasınlar diye köpek yavrularına attı Bu yüklü çeki İyice yaşlanmıştı ama Vazgeçmedi koyduğundan kafasına Dördüncü oğlunu gönderdi Batıya Dördüncü oğul okudu bilgin oldu Kendi oymak ve ülkesini Kendi görenek ve ülküsünü Günü geçmiş bir uygarlığa yordu Kendisi bulmuştu gerçek uygarlığı Batı bilginleri bunu kutladı O da silindi gitti binlercesi gibi Baba bunu da öğrendi sihirli tabiat diliyle Kara bir süt akmıştı bir gün evin kutlu koyunundan Beşinci oğul bir şairdi Babanın git demesine gerek kalmadan Geldi ve batının ruhunu sezdi Büyük şiirler tasarladı trajik ve ağır Batının uçarılığına ve doğunun kaderine dair Topladı tomarlarını geri dönmek istedi Çöllerde tekrar ede ede şiirlerini Kum gibi eridi gitti yollarda Sıra altıncı oğulda O da daha batı kapılarında görünür görünmez Alıştırdılar tatlı zehirli sulara Içkiler içti Kaldırım taşlarını saymaya kalktı Ev sokak ayırmadi Geceyi gündüzle karıştırdı Kendisi de bir gün karıştı karanlıklara Baba ölmüştü acısından bu ara Yedinci oğul büyümüştü baka baka ağaçlara Baharın yazın güzün kışın sırrına ermişti ağaçlarda Bir alinyazısı gibiydi kuruyan yapraklar onda Bir de o talihini denemek istedi Bir şafak vakti Batıya erdi En büyük Batı kentinin en büyük meydanında Durdu ve tanrıya yakardı önce Kendisini değistiremesinler diye Sonra ansızın ona bir ilham geldi Ve başladı oymaya olduğu yeri Başına toplandı ve baktılar Batılılar O aldırmadı bakışlara Kazdı durmadan kazdı Sonra yarı beline kadar girdi çukura Kalabalık büyümüş çok büyümüştü O zaman dönüp konuştu : Batılılar ! Bilmeden Altı oğlunu yuttuğunuz Bir babanın yedinci oğluyum ben Gömülmek istiyorum buraya hiç değişmeden Babam öldü acılarından kardeşlerimin Ruhunu üzmek istemem babamın Gömün beni değiştirmeden Doğulu olarak ölmek istiyorum ben Sizin bir tek ama büyük bir gücünüz var : Karşınızdakini değistirmek Beni öldürseniz de çıkmam buradan Kemiklerim değişecek toz ve toprak olacak belki Fakat değişmeyecek ruhum Onu kandırmak için boşuna dil döktüler Açlıktan dolayı çıkar diye günlerce beklediler O gün gün eridi ama çıkmadı dayandı Bu acıdan yer yarıldı gök yarıldı O nurdan bir sütuna döndü göğe uzandı Batı bu sütunu ortadan kaldırmaktan aciz kaldı Hâlâ onu ziyaret ederler şifa bulurlar En onulmaz yarası olanlar Ta kalblerinden vurulmuş olanlar Yüreğinde insanlıktan bir iz tasıyanlar- ORDU İLİNİN TARİHÇESİ
Bu türküyü çookk severim ORDUNUN DERELERİ Ordunun dereleri Aksa yukarı aksa, Vermem seni ellere Ordu üstüme kalsa Sürmelim aman. Oy Mehmedim Mehmedim, Sana küsüm demedim, Beni sana geçmişler, Vallahi ben demedim. Sürmelim aman. Ordunun dereleri, Kara yosun bağlıyor, Kalk gidelim sevdiğim, Annen evde ağlıyor Sürmelim aman.- TÜRKiYEM
- GIRESUN
- BURSA
- SEZAİ KARAKOÇ
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.