Zıplanacak içerik

yazgan

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

yazgan tarafından postalanan herşey

  1. Derin devletin 1949'dan sonraki tarihini üç bölüme ayırmak mümkün: 1949-1999 arası ABD emrinde faili meçhul cinayetlerin işlendiği, darbelerin yapıldığı Kontrgerilla dönemi, 1999-2004 arası ABD desteğinden koptuğu için Kemalizme ve bağımsızlıkçı, ulusalcı sivil-sosyal çalışmalar dönemi, 2004'ten bugüne kadar devam eden İsrail yönlendirmesi, ABD emrinde F-tipi emniyetçiler ve yandaş medya destekçileri dönemi. Şu anda derin devlet yeni yapılanmasıyla işbaşında ve orta dönemdeki bağımsızlıkçı-ulusalcı-kemalist bir anlayışa yönelmeye çalışanlarla onları destekleyen aydınları tasfiye edip sindirmekle meşgul.
  2. İki yıla yakın bir zaman geçti, içeri atılasnların kaçta kaçı mahkumiyet aldı? Kaç tanesi delil yetersizliğinden tahliye edildi? Henüz %0, yalnız eskiden mahkumiyet almış İbrahim Şahin ve Alpaslan Aslan var, benim bildiğim. Onların suçlu olduğu belli, ama mahkumiyet almamış olanlar aylar sonra niçin salıveriliyor, eğer suçluysalar? Ben onlarla beraber değildim, o yüzden iki kişi hariç diğerlerinin suç işlediğini bilmediğim için onların peşin suçlu addedilmesini hukuka olduğu kadar, insafa, iz'ana ve İslam'a da uygun bulmuyorum. Acaba siz onlarla beraber miydiniz ki onların suçlu olduğundan o kadar eminsiniz?
  3. Derin devlet oluşturanlar nasıl eskiden kemalist geçinenler idiyse, bugün de ABD işbirlikçisi İslamcı-şeriatçı (bazen liberal demokrat) gözükenler. Bunların tabiiki hiçbiri ülkeye hizmet edemez, sadece ABD'ye ve İsrail'e hizmet ederler. Dünkü derin devletçiler de öyleydi, bugünküler de öyle. ABD'nin BOP prejisinde Türkiye'ye Ilımlı Şeriat İmparatorluğu rölü verileceğine inanıyorlar. Ülkeye hizmet edecek olan güçler; ister kemalist, laik, ulusalcı veya milliyetçi olsun; ister dindar, dinci veya şeriatçı olsun; isterse liberal, batıcı-marksist olsun; diğer gruptaki güçlerle irtibata geçip kimseyi dışlamadan, Türkiyenin bütünleşmesini sağlamaya çalışanlardır. Mahkemelerin varlığını kanıtlamadığı , aksine "polisin ETÖ diye isimlendirdiği" dediği bir Ergenekon Terör Örgütü var kabul edip, onun üyesi diye bazı insanları suçlamak ülkemizi iki cepheye bölmektedir.
  4. Hemen suçlama beni, "ezber ve kalıplaşmış laflar" diye, arkadaşım. Ben sizin gibi düşünenleri "Türk düşmanı" diye suçlamadım, yazıya lütfen bir kez daha bakın. Ama "bölücü-ırkçı" ifadesini kullandıysam, onda da amacı suçlamak değil. Çünkü ülkemizin ikiye bölünmesini isteyen ve "güney doğuda Kürdistan kurulsun, biz Kürt ırkından geliyoruz, Türk sayılmayız, Türk başka bir ırkın adıdır." diyenler yok mu? Onları kastediyorum bu ifadeyle. Onlar açıkça "bölünmek"ten ve "ırk"ın çok önemli olduğundan bahsemiş olmuyorlar mı o sözleriyle? Yine de o düşünceler bana göre yanlış bile olsa, onları düşüncelerinden dolayı "suçlamadığımı" tekrar etmek istiyorum. Herkesin düşüncesi kendisine göre doğrudur çünkü.
  5. Artık derin devletle işbirliği içinde olanlar, Kemalistler, ulusalcılar değil. Biliyorsunuz derin devlet hiç bir zaman ABD'siz olamaz, CİA'sız olamaz. Şimdi onlarla işbirliğinde olanlar F-Tipi emniyetçiler, F-tipi sözde hukuk görevlileri ve ülkedeki yandaş medya. En arka plandaki güç ise İSRAİL. Ergenekon operasyonlarının arkasındaki güçler onlar. Operasyonlarda içeri atılanların %1'i eski katil derin devletçilerden ise, geri kalan %99'u da suçsuz -fakat- Kemalist Türk milliyetçileri maalesef.
  6. Türk etnik kimliğini kimler dayatıyor? Ona iyi bakmak lazım. "Türk, bir etnik kimliğin adıdır, ülkemizde Türk'ten başka milletler de vardır" diyenler mi, yoksa "Türk, bir etnik kimlik değildir, bir ırkın değil bir milletin adıdır, ülkemizdeki çeşitli etnik gruplara ait insanların hepsini içine alan bir üst kimliktir. Hepimiz Türküz." diyenler mi, etnik kimliği dayatanlar?
  7. Evet Atatürk ırkçı bir yaklaşımla söylememiştir o meşhur sözünü; tam tersine, onun milliyetçiliğin birleştirici olduğu için, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm vatandaşlarını ırklar üstü bir kimlikle, "TÜRK" adıyla birleştirmek ve hepsinin eşit olduğunu göstermek için yapmıştır. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Ama şunu da eklemek istiyorum ki, Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözünden, sadece, ülkemizdeki bölücü-ırkçı anlayış sahipleri rahatsız oluyor.
  8. Derin devlet eskiden de vardı, şimdi de var. 1999 yılına kadar ABD'nin emrinde çalışan gizli güçlerden oluşuyordu, faili meçhulleri işleyenler de onlar, darbelerin ardındaki ve içindeki güçler de onlardı. 1999'dan sonra ise, ABD ülkemizdeki siyasi otorite ile kendi emelleri doğrultusunda stratejik bir ittifak oluşturarak, eski kontr-gerilla güçlerini desteksiz bıraktı. Onlar da bunun üzerine kendi aralarında yeni bir yol çizme gereğini duyarak, artık Atatürkçü - milliyetçi ve bağımsızlıkçı bir anlayış etrafında sivil güçlerin de katılacağı geniş bir platform oluşturmaya çalıştılar. İşte ABD bundan çok rahatsız olduğu içindir ki, artık onları kendi başlarına ve desteksiz bırakmanın yetmeyeceğini, özellikle onların içindeki ulusalcıların sindirilmesi, ezilmesi gerektiğini düşünüp, malum operasyonlara start verdi. Böylece ABD'de yaşayan "TÜRKİYE'Lİ DİNİ LİDERLE" de işbirliği yapılarak CİA'nın, TSK'ya ve tüm Atatürkçü Türk milliyetçilerine-ulusalcılara yönelik, onları Ergenekon dağları ardına mahkûm etme amacını güden operasyonları başladı. Tarihte Ergenekon'dan 400 yıl sonra çıkıp düşmanlara dünyayı dar eden bu millet, artık 400 yıl beklemeden gerekeni yapacak güçtedir. Bunu tüm Türk düşmanlarının iyi bilmesi gerekiyor.
  9. Kürt sorunu, aslında Türk sorununun bir parçasıdır. Türk kimliği neyi ifade etmektedir? Türk, bir ırkın adı olup, sayın başbakanımızın dediği gibi, ülkemizdeki insanlardan sadece bir kısmını mı karşılıyor; yoksa Atatürk'ün dediği gibi TC vatandaşı olan her insanı mı ifade ediyor? Önce bu sorulara cevap vermek gerekiyor.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.