yazgan tarafından postalanan herşey
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Sedat Ergin [email protected] cumhuriyetine doğru Korku cumhuriyetine doğru giderken... 14 Şubat Cumartesi 2009 Hiç şüphe yok ki, karşımızda bir organizasyon var. Organizasyonun kimlerden oluştuğu, kaç kişi oldukları konusunda bir bilgimiz yok. Ama üç aşağı beş yukarı bir tahmin yürütebiliyoruz. En azından organizasyonun yürüttüğü operasyonların sonuçlarına bakarak, taktik ve stratejik amaçlarını pekâlâ okuyabiliyoruz. Hemen belirtelim, karşımızda yüksek bir siyasi zekâ var. Bu arada, organizasyonun teknolojiye hâkimiyetinin mükemmel olduğunu, özellikle bir odada yapılan konuşmaları uzaktan ya da yakından kaydedebilecek teknolojiye sahip olduğunu anlıyoruz. Kayıt tamamlandığında, bantlar genellikle internette seçilmiş bazı sitelere gönderiliyor. Konuşmaların, bu sitelerde yayına konmak suretiyle basına ve oradan da kamuoyuna ulaşması hedefleniyor. Her kayıt, algılamaları yeniden formatlıyor Organizasyonun dinlemeye odaklandığı hedefler, eski YÖK Başkanı ve bazı savcılar gibi istisnalar bir tarafa bırakılırsa, daha çok, emekli komutanlar, muvazzaf subaylar ya da onların yakınları olarak karşımıza çıkıyor. Kayda aldığı son hedefler, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ve eski Jandarma Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Eruygur. İlginç olan nokta, kamuoyuna deşifre edilen her kayıt, o sırada Türk kamuoyunun gündemini meşgul eden çok önemli güncel bir konuya ilişkin algıların yeni baştan formatlanmasına yol açıyor. Örneğin, Eruygur’un eşinin konuşması, emekli Orgeneral Hurşit Tolon’un serbest bırakılmasına yapılan itirazı karara bağlayacak olan mahkemeyi birden projektör altına sokuyor. Ya da CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın’ın emekli diplomat ve askerlerin buluştuğu Encümen-i Daniş adlı istişare grubunun üyesi olduğu, Orgeneral Karadayı’nın sızdırılan bir başka konuşması üzerinden kamuoyuna duyuruluyor. Böylelikle askerlerle bağlantılı bir Karayalçın görüntüsü çiziliyor, CHP’li adayın seçim kampanyasına hasar verilmek isteniyor. Karayalçın hedef alınıyor, ama organizasyonun bugüne dek AKP’li herhangi bir şahsiyetin konuşmasını deşifre ettiğine tanık olunmuş değil. Arkadaşlar çok seçiciler, sizin anlayacağınız... Organizasyonun sıkı bir arşivi var Daha ilginç olan, güncel bir olayın tartışması sürerken hemen bir bandın ortaya sürülebilmesi. Bu da, aslında organizasyonun sıkı bir arşivinin olduğunu, o anki ihtiyaca karşılık veren bir bandın hemen servise sokulabildiğini gösteriyor. Tabii, bu yapılırken topluma “Her an hepinizle ilgili bir bandı servis edebiliriz” mesajı da verilmiş oluyor. Böylelikle bir korku dalgasının yavaş yavaş toplumun pek çok katmanına yayılması sağlanıyor. Bu kayıtlara herhangi bir davaya ilişkin hiçbir soruşturma dosyasında rastlamıyorsunuz. Buradan yola çıkarak, kayıtların hukuk dışı yollardan elde edildiği sonucuna varıyorsunuz. Yok eğer hâkim izniyle yapılan bir izleme faaliyetinin sonucu ise bu kayıtların sızdırılmış olması yine suç. Özetle neresinden bakarsanız bakın, hukuk karşısında suç işleniyor. Hükümetin kayıtsızlığı vahim bir durum Vahim olan, ABD’de ya da herhangi bir AB ülkesinde uygulansa büyük tepki yaratacak olan bu yöntemin Türk basınında kanıksanmaya başlanmış olması, hukuk dışı yollardan elde edilen bu kayıtların gazetelerin birinci sayfalarında yer bulabilmesi. Daha da vahimi, hükümetin bu durumu tam bir kayıtsızlık içinde izliyor olması. Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı’nın suskunlukları yadırganacak boyutlarda. Ancak “Korku Cumhuriyetleri”nde karşılaşılabilecek bir durum yaşanıyor. Afrika ülkelerinde, Ortadoğu’daki istibdat rejimlerinde bile karşılaşılmayan bir sindirme yöntemi uygulanıyor. Türkiye, AKP hükümetinin idaresi altında bir “Korku Cumhuriyeti”ne dönüşüyor adım adım...
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Evet, karşımızdaki güç şimdilik ABD , ileride ABD ikinci sıraya düşerse o zaman başka bir süper güç olacaktır, bizi hem içimizden hem dışımızdan yönetmeye çalışan. Bugün Fethullah Gülen de R.Tayyip Erdoğan da, diğer siyasi parti yöneticileri de hepsi bu ülkenin ve milletimizin iyiliği için çalışan insanlar olduğu gibi, Gülen-Erdoğan safında yer alanların "Ergenekoncu" diye "terörist" diye suçladığı "ULUSALCI-KEMALİST" güçler de bu ülkenin ve bu milletin iyiliği için çalışan insanlar bence. Her iki grubun içinde de suç işleyenler muhakkak var ve bunlar, toplumda düşmanlığa yol açacak "YARGISIZ İNFAZ" sayılacak TUTUKLU yargılama yoluna sapmadan hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde, ASLA İNTİKAMCI GÖRÜNMEDEN yargılanmalı ve HIZLA cezalandırmalıdır. Her iki grubun siyasi ve fikri önderleri bir araya gelip ülke ve millet çıkarları doğrultusunda ortak çalışmalar yapmalıdırlar. ÖNDERLERE halkı bölecek seviyede düşmanca suçlamalar yakışmıyor.
-
Cami avlusuna bebek yerine dede bırakılıyor
Demek ki hükümetimiz sosyal yardımları yanlış yere, yanlış kişilere yapıyor o zaman. Halka seçim zamanları yaklaşınca kömür dağıtmak çoktan beri moda olmuştu ama, iktidar partisinin milletvekili çıkaramadığı illerde, evinde elektiriği ve suyu bile doğru dürüst olmayan ailelere çamaşır ve bulaşık makinaları, buzdolapları dağıtılmaya başlandı. Eğer oydan başka da değerli şeylerin olduğuna inananlar varsa hükümette (mesela Allah rızası gibi), o zaman bu cami avlularına bırakıldığı söylenen dedelere, bırakılmasa da toplumumuzun içinde çok sayıda olduğunu bildiğimiz yardıma ve bakıma muhtaç yaşlılara PARASIZ HUZUREVİ imkanı getirilmelidir.
-
Terör örgütünde Kürtçe kanal öfkesi
Türkiye'de kürtçe yayın yapan bir devlet televizyonunun olması bazı yönlerden iyi, bazı yönlerden de kötü sonuçlar verecek gib görünüyor. Eğer Türkçe bilmediği gibi, okuma yazması da olmayan vatandaşlarımız kurmançi şivesini biliyorlarsa, bu TV'yi izlemek suretiyle bir ölçüde bilgi ve düşüncelerini geliştirerek bilincsizlikten kurtulmaya doğru gideceklerdir. Bilgili insandan değil, bilgisizden kork derler. (Tabiki istisnalar hariç) Ama, şimdi ülkemizde zaten kendilerinin Türk olmadığına, Kürtlerin ayrı bir millet olduğuna inandırılmış büyük bir kitle var. Bunların çoğu PKK'ya karşı da olsa Anayasamızdaki birleştirici anlamdaki Türk kimliğinden haberleri olmadığı veya eğitilmedikleri için, kendilerini "Kürt" diye ayrı bir millete mensup sayıyorlar. Böyle olmakla birlikte bu vatandaşlarımız, ülkemizdeki yüzlerce Türkçe yayın yapan TV , radyo ve gazete sayesinde yavaş yavaş Türkçeye ağırlık vererek, ortak kimliğimiz olan Türklüğün dili içinde Türkleşiyorlardı. TRT ŞEŞ'le birlikte artık bu Türkleşme yavaşlayacak veya, "kürtçe eğitim" gibi yeni verilecek imkanlarla tersine dönerek bir etnik grubu Kürtleşmeye yönelterek, yeni milli kimlik yaratılmış olacak. Böylece devletimiz kendi eliyle içindeki halkı iki millete bölmüş olarak, ülke içinde önce "özerk", sonra da "bağımsız" yeni bir devlet kurma isteklerini de kamçılamış olacak. Şimdiki gidişat da maalesef onu gösteriyor.
-
TC vatandaşlarının "Ben Türk değilim, kürdüm, lazım, çerkezim...vb. " demesi iyi bir şey mi?
Anayasamıza göre "TC vatandaşı olan herkes Türktür" dendiği halde neden bütün TC vatandaşları "Ben Türküm" demiyor, yoksa bu anayasayı mı kabul etmiyorlar? Anlamış değilim. Ayrıca günümüzde çok önemli siyasetçi ve yazarlar arasında da bu şekilde düşünen, konuşan ve yazanlar çoğalmaya başladı. Hatta bölücülüğe samimi olarak ve kesin bir ifadeyle "karşı" olduğunu söyleyen siyasi parti temsilcileri de (hatta en çok da başbakanımız R.T.Erdoğan) söze "Türkler, kürtler, lazlar, çerkezler..." diye başlayıp devam eden cümleler kurarak Türkiye'deki MİLLETİ birkaç parçaya "BÖLMÜŞ" olmuyorlar mı? Böyle yaparak, eğer ülkemizde Türklerden başka milletlerin de TC vatandaşı olarak yaşadığını söyüyorsak, devletimizin kurucusu Atatürk'ü EN BÜYÜK BÖLÜCÜ" ilan etmiş olmuyor muyuz? Çünkü Atatürk, konu ile ilgili her sözünde biliyorsunuz hep "Türk" sözünü kullanmış, "Türk milleti zekidir, çalışkandır" ve benzeri sözler söyleyerek, hep Türkleri övmüş ve yüceltmeye çalışmış. Ama şimdi bazıları , "Atatürk neden Kürtler de, Çerkezler de çok çalışkan ve zekidir" dememiş diye ona kızmaya başlamaz mı? "Ne mutlu Türküm diyene" demiş de "Ne mutlu kürdüm, Çerkezim, Lazım" dememiş diye yeni nesillerin artık Atatürke kızması ve onu ırkçı sayması mı amaçlanıyor acaba?
-
Davos - Erdoğan - Peres
Nasıl Davos'taki politikanın 86 yaşındaki tilkisi Şimon Perez'in hazırladığı oyun sahneye konup, Ortadoğu'da İsrail ve ABD aleyhine tehlikeli bir şekilde siyasi gücünü arttıran İran'ın yerine, ABD'nin emrinden çıkamayan bir Türkiye'nin Arapların gözünde "kahraman " olması sağlanmışsa; aynı şekilde şimdi de İsrail'in kara kuvvetleri komutanı diliyle Türkiye'ye bir bilinçli sataşma yapıldı. Türkiye'nin İsrail'e vereceği nota ile bu imaj daha da pekişecek. Böylece Arap kamu oylarının sempati desteğine sahip olmakla birlikte ABD ve İsrail ile ilişkilerini hiçbir zaman bozmayı göze alamayacak, tam tersine onlarla iyi geçinmenin ülke çıkarına olduğunu düşünen iktidarlar tarafından yönetilen bir Türkiye ön planda kalarak İran tehlişkesi uzaklaştırılmış olacaktır.
-
İSLAM ZERDÜŞTİĞİLİN ARAPSAL MEZHEBİMİ?
Tahrif edilmiş dinlerde tabiki bir çok hüküm ve anlayış, o dinlerin kuruluş dönemlerindeki halinden epey uzaklaşmış veya tamamen değişmiş olsa da bazı hüküm, anlayış ve ögeler de değişmeden kalabilmiştir. Ama bu değişmeyen yönler ile değişenler karışık halde olduğu için, daha sonra Tanrının yeni dinleri insanlara gönderilmiştir. Bu şekilde değişenlerin yerine yeni ögeler gelirken, değişmemiş eski ögeler yeni kitapta da "tekrar edilmiştir". Kur'an'da da bu şekilde, eski dinlerde olan bir çok hüküm veya öge tekrar edilmiş halde bulunmaktadır. Bunlar, tahrif edilmemiş olan hükümleri içerir. Yani "tahrif edilmiş din" demek, tamamı bozulmuş veya değişmiş din demek değildir. Bugün, Kur'an'ın orijinali elimizde olduğu halde bile, müslüman dünyasında Kur'an'ın dışında, ona uymayan, (çoğu uydurma) hadislere dayandırılan bir İslam'ın mevcut olduğu düşünülürse, KUR'AN'IN DEĞİL-ama- UYGULANAN GELENEKSEL İSLAM'IN da, İslam'ın tahrif edilmiş şekli olduğunu söyleyebiliriz.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Hükümete muhalif olan medya, AKP'yi destekleyenleri, evet, "yandaş" diye suçluyor. Ben ise, o medyanın hükümete gerçekten yandaş olduğunu kabul etmekle birlikte, buna saygı duyuyorum. Muhalif olmak nasıl bir hak ise yandaş olmak da o kadar doğal bir demokratik haktır. Hükümete muhalif medyaya gelince, onlar tam anlamıyla herhangi bir tarafa yandaş değiller, çoğunlukla. Çünkü muhalefet partileri olarak mecliste bulunan CHP ve MHP'nin liderlerini beğenmedikleri için o partilere "yandaş" olamıyorlar. Bu bakımdan "onlar da yandaş", derken neyin yandaşı olduğunu iyice belirtmek lazım. Onlar belki, diğer medya ve polis teşkilatının "Ergenekon" adını verdiği davanın yürütülüş biçimine karşı çıkanlara "yandaş" oluyorlar.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Sayın arkadaşım, henüz beraat eden yok ama, henüz ceza almış olan da yok. Eğer ceza alacaksa bu tutuklanan kişiler, o zaman tutuklu yargılanmış olmalarında hiçbir mahzur yok. Siz de biliyorsunuz ki ceza almama ihtimalleri de var. Ve bu itimal gerçekleşirse; aylardır hatta bazıları bir yıldan fazla bir zamandır içeride tutuklu olarak yatmakta olan bu zanlılar, hukuken suçlu sayılmadığı halde EĞER BERAAT EDERLERSE, haksız yere YARGISIZ İNFAZ şeklinde cezalandırılmış olmayacaklar mı? Bu durum ise, (EĞER BERAAT EDERLERSE)ülkemizde bu haksız yere tutuklu kaldıktan sonra beraat edenleri seven insanları, kendilerini Ergenekon Terör Örgütü sempatizanı diye değerlendiren AKP, DTP ve liberalizm yanlılarına karşı düşmanca duygular beslemeye yöneltmez mi? Ülkemiz insanları ne yazık ki hızla, ERGENEKONCULAR - ERDOĞANCILAR diye birbirine düşman iki kampa bölünmekte. ABD'li stratejistlerin, 2011 yılında Türkiye'de bir iç savaş başlayacağına dair tahminleri acaba doğru mu çıkacak?
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Tanıyanlara göre ’köyün Asenası’ 14 Şubat 2009 Saygı ÖZTÜRK-Soner GÜREL/ANKARA İbrahim Şahin’e ait olduğu iddia edilen ifadeler üzerine, Genelkurmay’ın sert bir açıklamayla "TSK’da böyle biri yok" dediği Fatma Cengiz, Yozgat’ın Poyrazlı Köyü’nden. Köy muhtarı onu, "Ne dediğini bilmez, kendini önemli göstermeye çalışan biriydi. Babası MHP’li olduğundan ’albay’ diye anılırdı" diye anlatıyor. İlkokul diploması alamayan Cengiz’in, zaman zaman Özel Harekát üniformasıyla dolaştığını söyleyen tanıyanlar, "Sevgilisi şehit olunca da psikolojisi iyice bozuldu" diyorlar. SUSURLUK hükümlüsü İbrahim Şahin’in ifadelerinde adı geçen ve Genelkurmay Başkanlığı açıklamasına konu olan Ergenekon sanıklarından Fatma Cengiz’in, Yozgat’ın Boğazlıyan İlçesi’ne bağlı Poyrazlı Köyü nüfusuna kayıtlı olduğu ve kendisini ’Asena’ adıyla tanıttığı ortaya çıktı. Köy Muhtarı Durak Cankılıç, Cengiz’le ilgili şunları anlattı: Ne dediğini bilmez ilkokulu bitiremedi "Kendisi köylümüz. İşçi emeklisi babası Hasan Cengiz MHP’liydi. Bu yüzden köyde ’Albay Hasan’ olarak tanınırdı. Kızı da babasından esinlenip ’Asena’ adını kullanıyordu. İlkokul mezunu bile olmayan, ne dediğinin, ne konuştuğunun farkında olmayan birisi. Fatma’nın kendisini önemli biri gibi gösterme çabaları vardı. Onun sözlerinin önemsenmesine köylülerimiz de şaşırdı." Bazen Özel Harekát üniforması giyerdi Köy muhtarının böyle anlattığı, sadece 5’inci sınıfa kadar okuyan Cengiz, ilköğretim diploması alamadı. Kendisini koyu bir ’vatansever’ olarak tanıtan Cengiz’i yakından tanıyanlar, zaman zaman emniyet özel harekát timlerinin giydiği üniformayla dolaştığını belirtiyorlar. Cengiz ailesi, 10 yıl önce bu köyden Kayseri’ye göç etti. Cengiz, Kayseri’de Sahabiye Mahallesi’nde iki katlı gecekondu tipi, kömürle ısınan bir evde annesi ve erkek kardeşi ile birlikte yaşadı. İşçi baba Hasan Cengiz, dört yıl önce yakalandığı akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Ailesine 570 TL dul ve yetim aylığı bıraktı. Sevgilisi şehit oldu psikolojisi bozuldu Babasını kaybeden Fatma Cengiz, Kayseri’de sık sık iş değiştirdi, düzenli bir işi ve geliri olamadı. Cengiz’in bu dönemde erkek arkadaşını askere gönderdiğini anlatan bir komşusu, şunları anlattı: "Bir süre sonra Fatma’nın askerdeki arkadaşının şehit olduğu haberi Kayseri’de duyuldu. Fatma Cengiz’in bu haberden sonra psikolojisi bozuldu. Arkadaşının ölümü onu çok üzdü. Terör örgütü PKK’ya karşı sert konuşmalar yapıyordu" dedi. Kayseri’de asgari ücretle bir çantacıda çalışıyordu 1974 doğumlu Fatma Cengiz’in, Kayseri’deki yerel radyoda Abdullah Öcalan’ın idam cezasının uygulanmamasına tepki göstererek, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli’ye ağır küfürler ettiği ve bu yüzden radyonun kapatılmasına da yol açtığı iddia ideliyor. Son olarak asgari ücretli olarak Kayseri’de bir çantacıda çalıştığı belirlenen ve belirli bir işi olmayan Fatma Cengiz’in, etrafına güvenlik mensuplarıyla yakın ilişkilerinden söz ettiği, şehit aileleri, gazi ve Kafkas derneklerine, Türk Ocağı’na gidip geldiği, bu kuruluşların etkinliklerinde sunuculuk ve ateşli konuşmalar yaptığı da saptandı
-
Ergenekon operasyonlarına ABD ve İsrail neden destek veriyor?
Ergenekon operasyonlarına ABD ve İsrail neden destek veriyor?
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
"Yandaş" sözünü de bir aşağılama gibi alıp gocunmamak gerek. Çünkü o söz ile kestedilen, kendi hür irade ve düşünceleri ile AKP hükümetini "kraldan fazla kralcı" bir tavırla destekleyen basın mensuplarıdır. Eğer AKP, ülkenin bir kesimini (Atatürkçü,laik,ulusalcı olduklarını vurgulayanları ve hükümete sert eleştiri yapanları) ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARI diye damgalayıp, hemen TUTUKLAYARAK-PEŞİN CEZALANDIRMAYA çalışırken iyi bir şey yapmış oluyorsa, o zaman "yandaş" sözü de olumlu anlamda bir sıfat sayılmalı.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Devlet içinde yapılanarak "cinayet, provakasyon, kargaşa vb." eylemleri gerçekleştirenler, aynı zamanda gerçekten "vatansever" de olsalar, MUTLAKA cezalarını çekmeliler. Bu tip kişiler devlet içinden de en kısa zamanda çıkarılmalı, devlet içindeki "gizli görevlilerin" de yaptıklarından sorumlu olması sağlanmalıdır. Bugün, ülkemizde F-Tipi Emniyetçilerin ve AKP'yi destekleyen medya mensuplarının "ergenekon" adını verdiği dava durdurulsun diyen yok. Bizim dediğimiz dava , "gereksiz tutuklamalarla" yapılmasın. Herkes yargılansın, gerekirse genel kurmay başkanı, başbakan, yargıtay başsavcısı, anayasa başkanı, hatta cumhurbaşkanı bile... Ama TUTUKSUZ OLARAK. Yargılama bittikten sonra, mahkum olanlar gerekirse ömür boyu hapis yatsın. Tekrar ediyorum; isterse bu kişiler en kahraman , ulusalcı veya Atatürkçü insanlar olsun, eğer suç işlemişlerse-ki işleyebilirler- cezaları ne ise en kısa zamanda verilmeli. Ama YARGILAMADAN- TUTUKLANARAK, aylarca ve hatta yıllarca MAHKÛM OLMADAN CEZALANDIRILMASINLAR.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Siz, CİA ve Mossad'ın Türkiye'ye ayrıcalık tanıyıp, bizi kendi halimize bıraktığını mı düşünüyorsunuz? Demek, biz o kadar bağımsız bir ülkeyiz... 1950'li yıllarda MİT mensuplarından bir çoğunun maaşlarının bile CİA tarafından ödendiğini söyleyen ABD ajanlarının anılarında yazdıklarından haberiniz olmayabilir. 12 Eylül darbesi yapıldığında ABD'den önemli birinin "Bizim çocuklar işi bitirdi." diye bir arkadaşına olayı yorumladığını mutlaka duymuşsunuzdur. 1960 darbesinden önce Adnan Menderes'in Rusya ile stratejik önemde anlaşmalar yapmaya çalıştığını, askeri darbenin ardından Türkiye'nin tekrar ABD'ye bağlı kaldığını birçok yerde okumuşsunuzdur. NATO'nun bütün üye ülkelerinde ABD tarafın kurulan, İtalya'daki adı "gladyo" olan, Türkiye'de ise Özel Harp Dairesi adıyla bilinen örgütün TSK'dan ziyade ABD'nin hesabına ülkemizde 1980 öncesi bir iç savaş çıkarıp sağ ve sol grupların her ikisine de silah temin ettiğini, bir çok provokasyonlar yaptığını her halde siz de mutlaka bilirsiniz. Bugün dünyadaki hangi ülke başka ülkelerin istihbarat faaliyetlerinden korunmuş kalabilir ki? Ama CİA, Mossad gibi örgütler Ortadoğu'da ve bizim ülkemizde daha fazla etkin olabilecek güçteler. Bu güçlerini kullanarak kendi ülkelerinin menfaatlerini korumak istemediklerini sanıyorsanız, bu gerçekten çok ilginç.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
"Ergenekon var" demek başka, "ülkede bir derin devlet var" demek başka bir şey. Biliyorsunuz Silivri Cezaevinde görülmekte olan bu davada görevli mahkemenin son aldığı kararlardan birinde, devlet içinde yapılandığı söz konusu edilen çeteye "ergenekon" terör örgütü demek yasaklandı. Bunun yerine aynı mahkeme, "Türk Emniyet Teşkilatının Ergenekon Terör Örgütü adını verdiği" ifadesini kullanmaya başladı. Ama "yandaş medya" ise bu mahkeme kararına uymayıp ETÖ demeye devam etmiyor mu?
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Bu dava fos çıkarsa, eski milli derin devlet yerinde kalmış olmayacak. Zaten AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte ABD ve İsrail'e bağlı yeni derin devletimiz oluşturulmaya başlanmıştı. Ergenekon tutuklamaları başladığından beri de bu dış güdümlü F-Tipi yeni derin devlet üstünlüğü ele geçirmiş bulunuyor. Sonunda onlar amacına yine de varmış olacaklar. Onların en önemli amaçlarından biri de ülkedeki Atatürkçü-laik-ulusalcı çevreleri mağdur etmek suretiyle, bir taraftan mazlumun yanında yer alan milletimizin desteğini o tarafa yöneltmek, bir taraftan da artık Hamas'ı (lafla da olsa) savunmaya başlayan AKP'yi gözden ve iktidardan düşürmektir. AKP ise, ya bu oyunu anlayamadığı için onlara alet olarak malum operasyonları destekliyor, ya da bu oyunu engellemeye gücü yetmediği için ses çıkaramıyor. Tam tersine onların emrine girerek Türk ordusunu yıpratmaya çalışıyor. Diğer taraftan bu gidişle hemen hepsinin beraat edeceği anlaşılan ergenekon zanlıları, yargılanma başlamadan TUTUKLANMAK suretiyle peşinen CEZALANDIRILMIŞ olacaklar. Sonunda beraat etseler bile... Tam bir "yargısız infaz" yani.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Ergenekon konusundaki akıl hocalarını sayarken, niçin en başta "Taraf , Star ve Yeni Şafak" yazarlarından bahsetmiyorsunuz acaba? Tayyar Şafak, Fehmi Koru ve Ahmet Altan adındaki kişiler, kimleri Ergenekoncu diye niteleseler, hemen en yakın zamanda bir dalga geliyor ve ne ilginç tesadüftür ki o kişiler hemen "tutuklanarak" önce "infaz ediliyor", sonra da "yargılanmaya" başlıyor. Buna ne dersiniz ?
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Arkadaslar eger Amerikan emperyalizmine karsi durmak IP ve onun saltanat lideri Dogu Perincek ile özdesleniyorsa, demekki bizler gercektende ne yasiyorsak hak etmisiz. IP ve Dogu Perincek'in her konuda ne kadar gülünc ve ciddiyetsiz oldugunu bilmeyen yok iken, emperyalizme karsi mücadelede onu kendimize örrnek ve önder aliyoruz. Inanilacak gibi degil dogrusu. Ya arkadaslar neden bu partiyi ve liderini dogru dürüst arastimiyoruzda, ne derse inaniyoruz? daha düne kadar onun en büyük düsmani Atatürk'tü! Daha düne kadar mitinglere kizil bayrakla gidiyordu! daha düne kadar Kürt'lerin kurtulusu bagimsizlikla olur diyordu! Daha düne kadar Türkiye icin Mustafa kemal diktatörlügü diyordu! Ve hatta Türkiye'yi Ermeni olaylarindan dolayi en keskin elestirenlerdendi. Apo'nun yanina gidip kendisine ve terörüstlerine gül verdiginidemi unuttuk cok cabuk? Simdi dün söylediklerinin tümünü unutup en keskin Türkcü ve Atatürkcü oldu ve bizlerde hepimiz ona inaniyoruz. Aglayimmi güleyimmi bizim bu halimize vallahi bilmiyorum. Doğu Perincek ve İşçi Partisi eski çizgisini bırakıp, eski hatalarının analizini yaparak gerekçelerini samimi bir şekilde açıklamış ve Atatürkçü- Türk milliyetçiliği çizgisini benimsemişse bundan dolayı sevinmek, ayrıca onlara destek olmak lazımdır. Ağlamak ya da gülmek değil...
-
TÜRKIYE'DE DERIN DEVLETE KARSIYIM VEYA HAYIR DESTEKLIYORUM
Derin devlet her ülkede vardır. Türkiye'de de olmalıdır. Yalnız , bu derin devlet yabancı ülkelerin emrine girmiş güçlerden oluşursa, ülke sömürge haline gelir. Bu güç hem olmalı, hem de kendi devletinin emrinde olmalı. Yaptıklarının da hesabını vermekle mükellef olmalı. İttihat ve Terakki döneminde Almanların menfeaatine daha çok hizmet eden Osmanlı derin devleti "İttihat Ve Terakki Partisi", ülkenin istilacılar tarafından çiğnenmesine yol açtı. 1919-1938 arasında ise Türk milletinin ve resmi T.C.'nin emrinde olan "derin devlet"imiz, Atatürk sonrası ABD'nin emrinde yeniden yapılandırılmış ve maalesef daha çok onların menfaatına çalışmıştır. 1999-2004 arasında ise yeniden milli bir güç olarak ve yabancılardan bağımsız bir şekilde "kemalist" bir çizgide toparlanmaya çalışmış ise de, bugün gördüğümüz gibi ABD-İsrail ortak gücünün başlattığı "ergenekon" saldırısına maruz kalmış, CİA ve MOSSAD'ın desteğinde/emrindeki F-Tipi güvenlikçilerin "teknik takibi ya da ortam dinlemeleriyle" elde edilen konuşmalar "yandaş medya" tarafından servis edilerek yürütülen "psikolojik savaş" neticesi de , oldukça derin yaralar almıştır. Ama, ABD'nin Türkiye'de kurduğu "yeni derin devlete" henüz teslim olmamıştır. Savaş devam etmektedir, bir-iki yıl içinde kimin galip geleceğini sağ kalanlar görecektir. İnşallah Türk milleti, tarihte olduğu gibi tekrar istiklaline kavuşur.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Sayı "dünyahepimizin", "Ben ne AKP'liyim nede Ergenekon ( derin devlet) taraftariyim. Ben Türkiye'de derin devletin tümüyle yok edilmesi taraftariyim, sonunda kime kadar gidilecekse gidilsin ve herkes haddini bilsinki ülkem aydinliga kavusssun. Ülkede olan olaylar sayilamayacak kadar cok, bakiyorsunuz PKK'yi 30 yili askin yok edemiyoruz (etmek istemiyoruz), bir cok dönemlerde devlet PKK iliskisi oldugu iddaa ediliyor. Diger taraftan sayisiz faili mechul cinayetler, resmi merciler tarafindan tutuklanmalarina ragmen sonradan yerlri hala belli olmayan kayiplar, belirli insanlarin fislendikten sonra birden ortadan kaldirilmalari, yani yargisiz infaz, ....." diye devam eden sözlerinize tamamen katılıyorum. Gerçekten, devlet içinde örgütlenmiş ne kadar çete varsa hepsinin bir an önce ortaya çıkarılması ve en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini; hükümetin, yargının ve TSK'nın eşgüdüm içinde çalışarak artık bundan sonra bu tür yapılanmaların ebediyyen imkansız hale getirilmesinin şart olduğunu düşünüyorum. Ama bu konuda yapılan çalışmalara (operasyon ve yargılamalar) ve bu çalışamaların yapılış tarzına bakınca, hiç de umutlu olamıyorum. Bana göre maalesef bu yargılamaların sonunda bir iki kiş dışında kimse ceza almayacak. Haksız yere Ergenekoncu diye içeri atılanlarla birlikte, varsa gerçek suçlular da beraat edecekler. İçeri atılmayan ve hatta tutuksuz olarak bile yargılanmayan asıl büyük suçlular ise baş tacı edilenler listesinde yer almaya devam edecekler. İnşallah yanılırım.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Haklısınız. Özür dilerim. İyi düşünmeden hemen sizin hakkınızda hüküm verdiğim için büyük yanılgıya düştüm. Genelde bu ergenekon operasyonlarını destekleyen ve savunanlar AKP'li olduğu için, sizi de onlardan zannettim. (Aslında ben de 2004'e kadar AKP'liydim.)
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Tabii ki tartışacağız, eleştireceğiz; ama kimseyi peşin suçlu ilan etmeden. Yandaş medyanın gazına gelmeden... Hukuk herkese dokunacak ama, haytında hiçbir hukuki suç işlememiş saygın Prof veya yaşlı- genç yazarların tutuksuz yargılanmasının, aylarca hapiste tutulduktan sonra salıverilmesi karşısında, veya beraat etmesi karşısında da susmayacağız, hep birlikte. "Haksızlık karşısında susan nedir?" Eğer toplumu kışkırtmak için yapılmıyorsa bu yüzlerce insanı mahkum etmeden bazılarını hattâ yıllarca hapiste tutmak, ne için yapılıyor Allah aşkına? Keşke gerçek derindevletçi suçluları cezalandırmak için yapılsa bu tutuklamalar ve hapiste masum insanların hayatlarını karartmalar !.. Ama maalesef öyle değil. Maksat üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Yani Susurluk, Ergenekon, Derin devlet, Kontr-gerilla... ne derseniz deyin, maksat onları cezalandırmak değil, milleti kışkırtmak ve birbirine düşman iki kitle yaratmak. Göreceksiniz bu gidişle, o tutuklanalardan veya henüz dışarıda gezen ve hiç tutuklanmayacak olan gerçek suçlular asla ceza almayacak !... Olan kurunun yanında yanan yaşlara, yani aylarca veya yıllarca hapiste tutuklu kaldıktan sonra beraat eden masumlara olmuş olacak. Ve o mazlumların yüzünden acı çekenlere olacak.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Şimdi yapılan hukuksuzlukları, bir intikam ateşiyle hoş gördüğünüzü anlıyoruz. Biz eski hukusuzlukları eleştirdik. Bizim seçtiklerimiz imza atmadı, 28 Şubat kararlarının altına. Sizin seçtikleriniz attı o imzayı. İsrail'le yapılan anlaşmalar da sizin yere göğe sığdıramadığınız iktidarlar zamanında daha bir hayat buldu. Bugün olan hukuksuzluklar ve zulümler yüzünden millet hızla ikiye bölünüyor, farketmiyor musunuz? Eskiden alevi-sünni, Türk-kürt, laik-şeriatçı diye bölemedikleri bu milleti bugün birileri Ergenekoncular-Erdoğancılar diye bölmekte. Korkuyorum bu milleti bölerek zayıflatmak isteyenler bu sefer başarılı olacaklar.
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Benim kastettiğim, bugün sizlerin (veya Emniyetin) Ergenekon adını verdiği davada yargılanan, ama daha önce mahkûm olmuş İbrahim Şahin ve Alpaslan Aslan gibi kişilerle onların yakın çalışma arkadaşı birkaç kişi. Bunlar bana göre cinayetler de işlemişler ama sonradan Kemalizme sığınmaya çalışmaktadırlar. Bu dönemde arkalarında ABD gibi bir güç kalmamıştı. (Çünkü ABD artık iktidar ile işbirliğine girerek Ortadoğu'da İsrail'in varlığını güvenceye almıştı. Bakmayın siz Davos'taki kuru gürültülere. Şimdiye kadar İsrail'le yapılan angi anlaşmayı gözden geçirdi hükümetimiz?) 28 Şubat'ın meşhur generali Çevik Bir nerelerde acaba haberiniz varmı? O, post modern darbeci değil miydi yoksa?
-
ERGENEKON=?SUSURLUK=?GLADYO=?ULUSALCILIK?
Siz Susurluk kazasından önceki yapılanmayı derin devlet saymıyor musunuz? Ayrıca adını zikrettiğim o iki kişinin, Ergenekon adını verdiğiniz davaya dahil edilmesinden önceki mahkumiyetleri iptal mi edildi? Böyle bir üst mahkeme veya yargıtay kararı var mı? O kişiler bu davada mahkûm olmasalar bile önceki mahkûmiyetleri geçerli şu durumda. Ben onun için mezkûr şahıslar hakkında"suçlu" ifadesini kullandım. Siz peki, iki yıldan beri içeride tutulan ve daha neyle suçlandıkları bile henüz kendilerine söylenmemiş yüzlerce kişiyi suçlu görmüyorsanız eğer, onların tümüne karşı neden menfi bir önyargı içindesiniz?