Zıplanacak içerik

arman

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

arman tarafından postalanan herşey

  1. Hoşgeldin onbirayın sultanı sefalar getirdin hepimize..
  2. Böyle hoşgelişe can kurban Yalnız çok hızlı gördüm seni az dursan Buram buram muhabbet kokuyorsun be üstad Ha bu arada benim adımda arman...
  3. arman şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Sabah yeli ılgıt ılgıt eserken Seher vakti bir güzele vuruldum Al dudakta inci dişi bu dünyada yok bir eşi Seher vakti bir güzele vuruldum Mor menekşe nergis dizmiş boynuna Kuşluk vakti aldı beni koynuna Cıvıldaşır dudu kuşu sanki bülbülün ötüşü Seher vakti bir güzele vuruldum Aynalı kemer ince bele Bu can kurban tatlı dile Seher vakti bir güzele vuruldum BARIŞ MANÇO
  4. SENİ SEVMENİN SAKINCASI YOK FAKAT Yetmiyor işte olmayınca, ne bir dokunuş ne aldığım tat...
  5. Ne zaman biri şu tavlama lafını kullansa hemen aklıma kız tavlası gelir ... Varmi oynayan ?
  6. arman şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    Bir chat odasına ihtiyacınız var gibi ))
  7. arman şurada cevap verdi: Piraye başlık Güncel Konular
    Bu aralar onu bulması çok zor .. Bence namus iyiniyetin olduğu her yerde var.
  8. Siz neden bahsediyorsunuz kuzum ?
  9. Bir insanın saçı karışsın sakalı karışsın ama aklı ve mantığı karışmasın yoksa aziz gibi süper zeka bir duruma düşeriz mazallah. Adam önce ayeti gösterek iftiraların en yüzsüzlerinden birini atmaya çalışarak güya peygamberimize ve eshabına ensest sapıkları yakıştırması yapmaya çalıştı bende arkadaşı bir güzel silkeleyerek( alıştım bu din düşmanlarını silkelemeye ya ) ensestin tarifini yaptım arkadaş bozuldu çünkü ensest tarifi arkadaşın bozuk mantığını çürütmekteydi baktıki sıkışıyo süper zeki arkadaşımız bu kez de akraba evliliği minderine kaçtı ve güya Kuranın akraba evliliğini destekledğini ve bu yüzden sakat çocukların doğumuna sebebiyet verdiğini anlatmaya çalıştı kendi bozuk mantığıyla e ben de arkadaşa yine şefkatli ve iyiniyetli bir öğretmenin öğrencisine yaklaşımı gibi kuranın akraba evliliklerini desteklemediğini sadece 1.derece yakınlarla evlenmeyi yaskladığını ve bunun dışında kalan yakınlarla evlenmeyi helal kıldığını anlattım ayrıca sakat çocukların doğumlarının akraba evlilikleri yüzünden değil kan uyuşmazlığı ve genetik çatışmaların sonucunda gerçekleştiğini adres göstererk kanıtladım e ben bu arkadaşın öğrenmesi için bu kadar uğraştım ama nafile insan kötüniyetli olmasın bi kere gerçekleri gözüne soksanız dahi o sadece kendi morarmış rengini gördüğü için elbet gurur ypacak ve saçmalamaya devam edicek Allah ıslah etsin artık ne diyiim ..
  10. arman şurada cevap verdi: mistik başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Hayır yani benim merak ettiğim mesela ülkemizde ki bir çok banka müslüman kişi ve kuruluşların değil hal böyleyken bu bankalara faizle para yatırmak doğrumudur değilmidir onu bilemiyorum ...
  11. Hoşgeldin niye geldin ama neyse geç şurda bak boş bir yer var keyfine bak...
  12. Ben anladımda sen anlamamazlığa veriyorsun sorularımın cevaplarını alamadım ama kusura bakma önce sormalıydım Down sendromu ne demektir biliyormusun diye :=) Neyse aziz sen de bence ne demek istediğimi anlamışsın bir daha saçmalarken burda akıllı adamların olduğunu unutma ...
  13. Süper zeki arkadaşım azizamca Down sendromu çocuklarının akraba evliliklerinden mi yoksa normal evlilklerden mi meydana geldiğini biliyormusun ? Ayrıca daha öncede sorduğum ama cevap alamadığım soruyu bir daha sorayım. Normal evliliklerden meydana gelen sakat çocuklar neden sakat doğarlar? Ve neden akraba evliliklerinin hepsinde sakat çocuk doğumlaı gözükmez. İstersen sağlık bakanlığının sitesine bi giriver :=)
  14. arman şurada cevap verdi: mistik başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Bak işte Faiz konusunda sana katıldığım noktalar var bende faizin günümüze uyarlanmış halinin haram olup olmadığu konusunda çelişkideyim zaten hayret ki senle ortak bir noktada buluştuk sonunda ne olur iyiniyetli yaklaşsanız konularada adam gibi tartışsak..
  15. arman şurada cevap verdi: mistik başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Ne o ayetleri görünce canın mı sıkılıyor ?
  16. Sen ne kadar da küçüldün böyle önce Kuranda bilimsellik yok dedin var dedik önüne sayfalarca yazıtlar sunduk şimdi de bu bilimsellik değildir ilahiyatçılar bilimselliği Kurana uydurmaya çalışıyorlar diyorsun Alooooo tak! tak! tak! kimse var mı orada ? Dolumu orası ? Azizamca denilen süper zeki! arkadaşım bilim ne zamandan beri senin ya da senin gibilerin tekelinde oldu bakiim? Siz mi karar veriyorsunuz bilimin tanımına eğer öyleyse yüzyıllar boyu müslüman oldukları halde onlarca buluş yapmış bilimadamlarını nerene koyacaksın ? İsimlerini sayıpda seni daha fazla komik duruma düşürmeyeyim istersen sen iyisimi yazdıklarıma somut cevaplar ver veremiyorsanda fazla ıkınma çok ses çıkıyor çünkü... Akraba evliliği meselesine gelince ne olur önce bir araştırma yap ondan sonra sazanlaşçaksan sazanlaş. İnsan bi araştırır ama siz tembelsiniz herşeyi bizden bekliyorsunuz eh yazayım madem Türkiyede meydana gelen sakat çock doğumları oranı yüzde yedilerde seyretmekte ve bu yüzde yedinin yüzde 2,5 ila 3 civarı akraba evliliklerinden dğer geri kalanları ise normal evliliklerden yani senin o sığ anlayışına göre sakat doğum oranı sadece akraba evliliklerinden kaynaklanmıyr ayrıca ben akraba evliliği yaptıkları halde sağlıklı çocukları olan aileleri de tanıyorum o zaman sormazlarmı bunlar niye sağlam doğdu diye ? Olacak ama aziz ha gayret sende az da olsa ümit var...
  17. arman şurada bir başlık gönderdi: Forum Oyunları
    Üstünüzde ki şahısın neye ihtiyacı olabilir
  18. Matrix filmini ilk kez seyrettiğimde çok şaşırmıştım çünkü adamlar sanki birebir yaşam ve ölüm hakkındaki düşüncelerimi okumuşcasına düşündüklerime çok benzer bir film yapmışlardı. Ben her zaman için rüyada olduğumuzu düşünmüşümdür yani şu anda var olan bizler ve herşey asıl olan bizlerin rüyada ki görüntüleri gibiyiz ve asıl olan bizler bambaşka bir yerde uyumaktayız ve mahşer günü herkes uyandırılacak tabii bu sadece benim fantastizimimden kaynaklı bir hayal, inancımlada paralellik göstermekte ve açıkcası ben dinimde ölümden sonraki hayat için ne deniyorsa ona inanmaktayım daha fazlasını düşünmem zaten benim için bir fayda sağlamayacktır.
  19. Hayır yani kralım hiç değilse bilgileri paylaşalım istedim . Ben şimdiye dek ateist arkadaşların copy paste li iddalarına her zaman sağlam cevaplar vermiştim sende öyle... Birazda biz copy paste yapalım arkadaşlar cevap versin bakalım )
  20. GÜNEŞ, AY VE YILDIZLARIN YAPILARINDAKİ FARKLILIK Sizin üstünüze sapasağlam yedi-gök bina ettik. Parıldadıkça parıldayan bir kandil (Güneş) kıldık. (Nebe Suresi, 12-13) Bilindiği gibi Güneş, Güneş Sistemi'ndeki tek ışık kaynağıdır. Teknolojik imkanların gelişmesiyle birlikte, astronomlar Ay'ın bir ışık kaynağı olmadığını, sadece Güneş'ten gelen ışığı yansıttığını keşfetmişlerdir. Yukarıdaki ayette geçen "kandil" ifadesi de, Arapçada ısı ve ışık kaynağı olan Güneş'i en mükemmel şekilde tarif eden "sirac" kelimesidir. Allah Kuran'da Ay, Güneş ve yıldızlar gibi gök cisimlerinden bahsederken farklı kelimeler kullanmaktadır. Bunlardan Güneş ve Ay'ın yapıları arasındaki farklılık Kuran'da şöyle ifade edilmiştir: Ve Ay'ı bunlar içinde bir nur kılmış, Güneş'i de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır. (Nuh Suresi, 16) Yukarıdaki ayette Ay için ışık (Arapça "nur"), Güneş için kandil (Arapça "sirac") kelimeleri kullanılmıştır. Bu kelimelerden Ay için kullanılan, ışığı yansıtan, parlak, hareketsiz bir kitleyi ifade eder. Güneş için kullanılan kelime ise, sürekli yanma halinde olan, ısı ve ışık kaynağı, gökteki bir oluşum anlamına gelmektedir. Diğer taraftan "yıldız" kelimesi Arapçada "beliren, ortaya çıkan, görünen" anlamlarına gelen "neceme" kökünden türemiştir. Ayrıca yıldız aşağıdaki ayetteki gibi, ışığıyla karanlıkları delen, parıldayan, kendi kendini tüketen ve yanan anlamlarına işaret eden "sakib" kelimesiyle de nitelendirilmiştir: (Karanlığı) Delen yıldızdır. (Tarık Suresi, 3) Günümüzde Ay'ın kendi ışığını yaymadığı, Güneş'ten gelen ışığı yansıttığı bilinmektedir. Güneş ve yıldızların ise kendi ışıklarını yaydıklarını biliyoruz. Kuran'da bu gerçekler insanların gök cisimleri ile ilgili bilgilerin çok kısıtlı olduğu bir dönemde yani bundan 14 asır evvel bildirilmiştir
  21. EVRENDEKİ MÜKEMMEL DENGE O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman'ın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir. (Mülk Suresi, 3-4) Evrendeki milyarlarca yıldız ve galaksi mükemmel bir uyum içinde kendileri için tespit edilmiş yörüngelerinde hareket ederler. Yıldızlar, gezegenler ve uydular hem kendi etraflarında, hem de bağlı oldukları sistemlerle birlikte dönerler. Hatta bazen içinde 200-300 milyar yıldız bulunan galaksiler birbirlerinin içinden geçip giderler. Bu geçişte, evrendeki büyük düzeni bozacak herhangi bir çarpışma olmaz. Evrende hız kavramı, Dünya ölçüleriyle karşılaştırıldığında kavranması güç boyutlardadır. Milyarlarca, trilyonlarca ton ağırlığındaki yıldızlar, gezegenler ve sayısal değerleri ancak matematikçilerin anlayabileceği büyüklükteki galaksiler ve galaksi kümeleri uzay içinde olağanüstü bir süratle hareket ederler. Örneğin, Dünya saatte 1.670 km hızla kendi ekseni çevresinde döner. Bugün en hızlı merminin saatte ortalama 1.800 km'lik bir sürate sahip olduğu düşünülürse, Dünya'nın dev boyutlarına rağmen süratinin ne denli büyük olduğu anlaşılır. Dünya'nın Güneş etrafındaki hızı ise merminin yaklaşık 60 katıdır: Saatte 108.000 km. (Böylesine büyük bir süratle yol alabilen bir araç yapılabilseydi, Dünya'nın çevresini 22 dakikada dolaşacaktı.) Verdiğimiz bu sayılar sadece Dünya içindir. Güneş Sistemi ise daha da ilginçtir. Bu sistemin sürati mantık sınırlarını zorlayacak derecede yüksektir. Evrende sistemler büyüdükçe sürat artar. Güneş Sistemi'nin galaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati, saatte tam 720.000 km'dir. Yaklaşık 200 milyar yıldızı bünyesinde bulunduran "Samanyolu Galaksisi"nin uzay içindeki hızı ise saatte 950.000 km'dir. Kuşkusuz ki böylesine karmaşık ve hızlı bir sistem içinde dev kazaların oluşma ihtimali son derece yüksektir. Ancak böyle bir durum olmaz ve biz yaşamımızı güven içinde sürdürürüz. Çünkü evrendeki herşey Allah'ın koyduğu kusursuz dengeye göre işlemektedir. İşte bu sebeple ayette bildirildiği gibi tüm bu sistem içinde hiçbir "çelişki ve uygunsuzluk" yoktur.
  22. GÖKLERLE YER ARASINDAKİLERİN YARATILIŞI Kuran'da, göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların yaratılışı ile ilgili pek çok ayet bulunmaktadır: Biz, gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini hakkın dışında (herhangi bir amaçla) yaratmadık. Hiç şüphesiz o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (onlara karşı) güzel davranışlarla davran. (Hicr Suresi, 85) Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında olanların tümü O'nundur. (Taha Suresi, 6) Biz, bir 'oyun ve oyalanma konusu' olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. (Enbiya Suresi, 16) Bilim adamları başlangıçta sıcak bir gaz kütlesinin yoğunlaştığını, daha sonra bu kütlenin parçalara ayrılarak galaktik maddeleri, daha sonra yıldızları ve gezegenleri oluşturduklarını ifade etmektedirler. Diğer bir deyişle Dünya ve aynı zamanda bütün yıldızlar, birleşik bir gaz kütlesinden ayrılan parçalardır. Bu parçalardan bir kısmı güneşleri, gezegenleri meydana getirmiş, böylece pek çok Güneş Sistemleri ve galaksiler ortaya çıkmıştır. Daha önceki bölümlerde de açıkladığımız gibi evren "ratk" (Füzyon: Birbirine yapışık, birleşik) halindeyken, "fatk" (parçalara ayrılmıştır) olmuştur. Kuran'da evrenin oluşumu, bilimsel açıklamaları tasdikleyen, en uygun kelimelerle anlatılmaktadır.6 Her bölünme, ayrılma olduğunda ise, uzayda yeni oluşan temel cisimlerin dışında birkaç parça dışarıda kalmıştır. Bu fazla parçaların bilimsel adı, "yıldızlar arası galaktik madde"dir. Yıldızlararası madde %60 Hidrojen, %38 Helyum ve %2 de diğer elementlerden oluşmaktadır. Yıldızlararası maddenin %99'u gaz, %1'i de ağır elementlerin 0,0001-0,001 çaplı toz zerrelerinden oluşmaktadır.7 Bilim adamları bu maddeleri, astrofizikteki ölçümler açısından çok önemli görmektedirler. Bu maddeler toz, duman ya da gaz olarak değerlendirilebilecek kadar incedirler. Ancak bu maddelerin tamamı düşünüldüğünde, uzaydaki galaksilerin toplamından daha fazla bir kütle söz konusu olmaktadır. Yıldızlar arası bu galaktik maddelerin varlığı ilk kez 1920'de keşfedilmesine rağmen, yukarıdaki ayetlerde "ikisinin arasındakiler, ikisinin arasındaki şeyler" olarak çevrilen "ma beynehuma" ifadesi ile, Kuran'da bu parçaların varlığına yüzyıllar öncesinden dikkat çekilmiştir.
  23. "GÖKLERLE YER"İN BİRBİRİNDEN AYRILMASI Kuran'da göklerin yaratılışı hakkında bilgi verilen bir başka ayet ise şöyledir: O inkar edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Ayetin "birbiriyle bitişik" olarak tercüme edilen "ratk" kelimesi, Arapça sözlüklerde "birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumda, kaynaşmış" anlamlarına gelir. Yani tam bir bütün oluşturan iki maddeyi tanımlamak için bu kelime kullanılır. Ayette geçen "ayırdık" ifadesi ise Arapça "fatk" fiilidir ki, bu fiil bitişik durumdaki bir nesneyi yarıp, parçalayıp dışarı çıkması anlamına gelir. Örneğin tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması Arapçada bu fiille ifade edilir. Şimdi ayete tekrar bakalım. Ayette göklerle yerin birbiriyle bitişik, yani "ratk" durumunda olduğu bir durumdan bahsediliyor. Ardından bu ikisi "fatk" fiili ile ayrılıyorlar. Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor. Gerçekten de Big Bang'in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir noktada toplandığını görürüz. Diğer bir deyişle herşey, hatta henüz yaratılmamış olan "gökler ve yer" bile bu noktanın içinde, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumdadırlar. Ardından bu nokta şiddetli bir patlamayla yarılıp ayrılmaktadır
  24. arman şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    SICAK DUMANDAN YARATILIŞ Bugün bilim adamları yıldızların dumandan -sıcak bir gaz bulutundan- oluşumunu gözlemleyebilmektedirler. Sıcak gaz kütlesinden oluşum, aynı zamanda evrenin yaratılışı için de geçerlidir. Kuran'da da evrenin yaratılışı, bu bilimsel bulguları tasdik edecek şekilde tarif edilmiştir: Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler. (Fussilet Suresi, 10-11) Yukarıdaki ayette "gök" olarak çevrilen "sema" kelimesi ile tüm evren kastedilmektedir. Ayette "duman" olarak çevrilen "duhanun" kelimesi de, bugün bilim adamlarının kabul ettiği, evrenin şekillenmesinden önceki maddeyi -evrenin yaratılışındaki söz konusu kozmik ve sıcak bir dumanı- tarif etmektedir. (Mahdi La'li, A Comprehensive Exploration of the Scientific Mireacles in Holy Qur'an, Trafford, Kanada, 2003, ss. 35-38.) Katı maddelere bağlı uçan parçacıklar içeren, sıcak gaz halinde bir kütle olan bu duman şekli, ayette geçen kelimeyle tam olarak tarif edilmektedir. Görüldüğü gibi Kuran'da evrenin bu aşamadaki görünümünü tarif eden en uygun kelime kullanılmıştır. Bilim adamları ise evrenin, duman halindeki sıcak bir gaz kütlesinden oluştuğunu 20. yüzyılda keşfetmişlerdir.5 Ayrıca "Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi." ifadesindeki "sonra" olarak çevrilen "sümme" kelimesinin "bunun üzerine, bundan başka, ayrıca, üstelik, yine, bir daha" gibi diğer anlamları bulunmaktadır. Burada da "sümme" kelimesi" bir zaman ifadesi olarak değil, ek açıklama olarak kullanılmaktadır. (Ebu'l-A'lâ Mevdûdî, Tefhimu'l Kur'an; http://www.enfal.de/tefhim/) Evrenin yaratılışı ile ilgili böyle bir bilginin Kuran'da bildirilmiş olması, kuşkusuz Kuran"ın bilimsel alandaki bir mucizesidir.
  25. arman şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Kuranı Kerimi bilimsellikten uzak olmakla suçlayanlar için bir küçük araştırma örneğidir bu şimdi bazı arkadaşlar elbette bana ''kendince gidipde hiç bir bilimsel dayanağı olmayan yerlerden alıp alıp copy paste yapmışsın'' diyecekler o arkadaşlar şimdiden aşağıda yazılı bilgilere cevap verebilmeleri için bol şans dilerim zira buna çok ihtiyaçları olacak.Buyrun okuyun arkadaşlar EVRENİN VAROLUŞU 20. yüzyılın ortalarına dek hakim olan görüş, evrenin sonsuz boyutlara sahip olduğu, sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da var olacağı şeklindeydi. "Statik (durağan) evren modeli" adı verilen bu anlayışa göre, evren için herhangi bir başlangıç veya son söz konusu değildi. Materyalist felsefenin de temelini oluşturan bu görüş, evreni sabit, durağan ve değişmez bir maddeler bütünü olarak kabul ederken, bir Yaratıcının varlığını da reddediyordu. Oysa 20. yüzyılda gelişen bilim ve teknoloji, materyalistlere zemin sağlayan durağan evren modeli gibi ilkel anlayışları kökünden yıkmıştır. 21. yüzyılın başlarında olduğumuz şu dönemde, evrenin bir başlangıcı olduğu, yok iken bir anda büyük bir patlamayla var olduğu modern fizik tarafından pek çok deney, gözlem ve hesapla ispatlanmış durumdadır. Ayrıca, evrenin, materyalistlerin iddia ettikleri gibi sabit ve durağan olmadığı, tam tersine sürekli bir hareket ve değişim içinde olduğu, genişlediği de saptanmıştır. Bugün bu gerçekler bütün bilim dünyası tarafından kabul edilmektedir. Kuran-ı Kerim'de evrenin ortaya çıkışı şöyle açıklanır: O gökleri ve yeri yoktan var edendir... (Enam Suresi, 101) Kuran'da verilen bu bilgi, çağdaş bilimin bulgularıyla tam bir uyum içindedir. Başta da belirttiğimiz gibi astrofiziğin ulaştığı kesin sonuç, tüm evrenin madde ve zaman boyutlarıyla birlikte, bir sıfır anında, büyük bir patlamayla var olduğudur. "Büyük Patlama", orijinal adıyla "Big Bang" teorisi, tüm evrenin yaklaşık 15 milyar yıl önce tek bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana geldiğini kanıtlamıştır. Big Bang'den önce madde diye bir şey yoktur. Maddenin, enerjinin, hatta zamanın dahi bulunmadığı, tamamen metafizik olarak tanımlanabilecek bir yokluk ortamında, madde, enerji ve zaman bir anda yaratılmıştır. Modern fiziğin ortaya koyduğu bu büyük gerçek, Kuran'da bize 1400 yıl önceden haber verilmektedir. EVRENİN GENİŞLEMESİ Astronomi biliminin henüz gelişmemiş olduğu bir dönemde, 14 asır önce indirilen Kuran-ı Kerim'de evrenin genişlediğinden şöyle bahsedilir: Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47) Yukarıdaki ayette geçen "sema (gök)" kelimesi Kuran'ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye "Şüphesiz Biz genişleticiyiz (genişleteniz/genişletmekte olanız)" olarak çevrilen Arapça "inna le musiune" ifadesindeki "musi'une" kelimesi, "genişletmek" anlamına gelen "evsea" fiilinden türemiştir. "Le" ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek "çok fazla" anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade "Biz göğü veya evreni çok fazla genişletiyoruz" anlamı taşımaktadır. Bilimin bugün varmış olduğu sonuç da Kuran'da bize bildirilenle aynıdır.1 20. yüzyılın başlarına dek bilim dünyasında hakim olan tek görüş, "evrenin durağan bir yapıya sahip olduğu ve sonsuzdan beri süregeldiği" şeklindeydi. Ancak, günümüz teknolojisi sayesinde gerçekleştirilen araştırma, gözlem ve hesaplamalar evrenin bir başlangıcı olduğunu ve sürekli olarak "genişlediğini" ortaya koydu. Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, 20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar. Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Bu buluş astronomi tarihinin en büyük keşiflerinden biri sayılmaktadır. Hubble bu incelemeler sırasında yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma fark edilmişti. Kısacası yıldızlar sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar. Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Herşeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren ise, sürekli "genişleyen" bir evren anlamına gelmekteydi. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllardaki gözlemlerle de kesinlik kazandı. Konuyu daha iyi anlamak için, evreni şişirilen bir balonun yüzeyi gibi düşünmek mümkündür. Balonun yüzeyindeki noktaların balon şiştikçe birbirlerinden uzaklaşmaları gibi, evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar. Aslında bu gerçek 20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri sayılan Albert Einstein tarafından da teorik olarak keşfedilmişti. Fakat Einstein, o devrin genel kabul gören "durağan evren modeli" ile ters düşmemek için, bu buluşunu bir kenara bırakmıştı. Einstein bu davranışını daha sonra, "hayatının en büyük hatası" olarak adlandıracaktı.2 Bu bilimsel gerçek, henüz hiçbir insan tarafından bilinmezken, Kuran'da asırlar önce açıklanmıştır. Çünkü Kuran, tüm evrenin yaratıcısı ve hakimi olan Allah'ın sözüdür. EVRENİN SONU VE BIG CRUNCH Evrenin yaratılışı, önceki konuda da belirttiğimiz gibi Big Bang denilen büyük bir patlama ile başlamıştır ve o zamandan beri evren genişlemektedir. Bilim adamları evrenin kütlesi yeterli miktara ulaştığında, çekim kuvvetleri nedeni ile bu genişlemenin duracağını ve bunun evrenin kendi içine çökmeye, büzülmeye başlamasına sebep olacağını bildirmektedirler.3 Büzülen evrenin de, sonunda "Big Crunch" (Büyük Çöküş) denilen çok yüksek bir ısı ve sıkışma ile sonuçlanacağını ifade etmektedirler. Bu ise, bildiğimiz tüm yaşam şekillerinin yok olması anlamına gelmektedir. Stanford Üniversitesi'nde fizik profesörü olan Renata Kallosh ve Andrei Linde'nin bu konu ile ilgili yaptığı açıklamalar ise şöyledir: Evrenin akıbeti küçülmeye ve yok olmaya doğru gidiyor. Gördüğümüz ve daha uzaklardaki göremediğimiz herşey bir protondan bile küçük bir nokta şeklinde küçülecek. Sanki kara delik içindeymişsiniz gibi.... Kara enerjinin en iyi tarifinin şu açıklama olduğunu bulduk: Aşama aşama negatif hale gelen bu kara enerji, evrenin dengesinin değişmesine sebep olacak ve büzülüp çökecek... Fizikçiler kara enerjinin, negatif enerjiye dönüşeceğini ve evrenin yakın bir gelecekte büzüleceğini biliyorlar... Fakat bugün görüyoruz ki, biz bu olayın başlangıcında değiliz, ama evrenimizin hayat sirkülasyonunun ortasında olabiliriz.4 Big Crunch olarak ifade edilen bu bilimsel varsayıma, Kuran'da şöyle işaret edilmektedir: Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız. (Enbiya Suresi, 104) Bir başka ayette ise göklerin bu durumu şöyle tarif edilmektedir: Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67) Big Crunch teorisine göre başlangıçta olduğu gibi önce yavaşça, fakat gittikçe hız kazanarak evren çökmeye başlayacaktır. Tüm bunların devamında ise, evren sonsuz yoğunluk ve sonsuz ısıda, sonsuz küçüklükte bir nokta haline gelecektir. Tarif edilen bu bilimsel teori, Kuran ayetleri ile paralellik içindedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.