arman tarafından postalanan herşey
-
Üstündekinin ihtiyacı...
Havalar ısınacak yakında .. Artık benimle basket maçı yapmaya ihtiyacı olabilir..
-
ALTIN PORTAKAL VERİYORUZ...
Madenimin aldığı portakalı soyuyor ve yarısını yiyiyorum..
-
ASLINDA HİÇBİRŞEYE İNANMAMAKTA BİRŞEYE İNANIYOR OLMAKMIDIR?
Müslümanlar arasında şöyle bir niyet vardır.. Kendi amelleriyle ilgilenirler ve özellikle ateistlerle tartışmaktan kaçınırlar.. Eğer onlarla tartışmak durumunda kalırlarsada bunu '' vay efenim sen dinsizsin Allah belanı versin '' tarzında yapmazlar.. Hani belki onlarında hidayete ermelerinde bizimde bir rolumuz olurda bizede sevap yazılırmı düşüncesiyle iyiniyetle yaklaşırlar. Çoğu ateistte inançları sorgulamak ve çelişkilerine cevap aramak amacıyla tartışmalara girerler ki o kimseler ne bir saygısızlık ne de inananların değerlerine çamur atmak gafletinde bulunmazlar. Fakattt.. Her iki taraftada uç kesimler vardır. Öyle sözde müslümanlarımız var ki lafa geldiklerinde mangalda kül bırakmazlar ramazanda oruç tutmuyor diye bazı zavallı çocukları döverler bol bol tekbir getirirler başkada bişi bilmezler.. Bu tipler bırakın namazı Cumaya bile gitmezler gitselerde gösteri ve olay çıkarmak amacıyla giderler en ufak bir tartışmada '' Vay dinsiz senin kelleni vurmalı '' tarzı bir yaklaşımla sanki kendileri dört dörtlük müslümanlarmış gibi karşısındakilerin hak ve hukukuna tacizde bulunmaktan kaçınmazlar. Bir de öyle ateistler vardır ki.. Tek amaçları inançları küçümsemek inananlarla dalga geçmek maksatları tartışmak ve fikir alışverişinde bulunmak değil sadece ve sadece '' bakın ufacık beynimin minicik kullanma oranıyla herşeye cevap verebiliyorum '' egolarını tatmin etmektir.. Bu forumda bunlardan da çok gördük görüyoruzda.. Burada peygamberlere mi hakaret edilmedi Allaha Kitaba Ve forumdaki herkese küfreden ateistimiz bile oldu..( hatırlayanlar bilir ) Karışıklık burada başlıyor işte .. Kimse kimsenin samimiyetine ve iyiniyetine güvenmiyor.. Güvenmeside çok zor.. Çünkü burası sanal ortam.. En doğrusu bu tür fikirlerin yüz yüze tartışılması olacaktır.. Derin mevzuları klavye arkasına geçipde tartışmanın henüz hiç bir faydasını görmedim ben bu yaşıma kadar..
-
ben geldimmm
arman şurada cevap verdi: angel_25 başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin..
-
Tarihin en kanlı örgütü pkk
abdullah öcalana'A GÖRE ATATÜRK VE YUNANLILAR Terörist abdullah öcalan'ın 30 Nisan 1998 günü Atina'daki pkk'nın balkan temsilciliğinin açılışına gönderdiği mesajda; Türkiye'ye ve Türk halkına ağır hakaretlerde bulunduğu, yunanlılara hayranlık beslediği, Yunanistan'ın 1919-1922 batı Anadolu işgalini desteklediği, bu işgal sırasında Yunan Ordusu'nun Türk halkına yaptığı katliamı görmemezlikten geldiği öğrenilmiştir. Söz konusu metinde öcalan'ın özetle şu görüşlere yer verdiği anlaşılmıştır: "Sizlere yabancı olmayan ve son ulusal kurtuluş savaşınızla birçok benzerlikler taşıyan savaşımızın içinde bulunduğu bu kritik döneme ... Barbarlığın hakim olduğu ve geçtiği yerlerde her şeyi yok eden, dünyamızın en zengin medeniyetine sahip bir bölge olan Anadolu'yu halklara mezar etmiş olan yabancı işgal gücü Türkiye'nin, bugün yürüttüğü özel bir savaşla kürt halkının soykırımını tamamlayarak rolünü bitirmeyi amaçladığını bilmemiz gerekiyor ... Ayrıca, Demirel'in Hakkari'ye yaptığı son ziyareti sırasında kullandığı bazı ifadelerle, bu gezisini Mustafa Kemal'in 1922 yılı ağustos ayında yunan nüfusunun soykırımı amacıyla başlatmış olduğu saldırıdan önceki duruma benzetmesine dikkatinizi çekmek istiyorum. Türkiye'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak geleceğe yönelik tek bir adım atmadığı bilinmektedir. Ege konusunda ise gittikçe daha saldırgan bir hal almaktadır. kürt ve yunan halklarının tarihini ve aynı düşmandan kaynaklanan aynı tehlikelerle karşı karşıya olduğumuzu dikkate aldığımızda, birleşmemiz, halklarımızın kardeşliğini pekiştirmemiz, demokratik birliği işlememiz gerekmektedir. Diğer halkların siyasi çözümlere faşistçe karşı çıkmalarına boyun eğdiğimiz taktirde, tüm balkan, Kafkas ve Ortadoğu halkları çok şey kaybedeceğiz. Tarih sürecinde bu bölgeler dayanışma içinde bulundukları zamanlar medeniyet kaynağı olmuşlardır. Ne zaman Cengiz Han'ın ve Atilla'nın barbar saldırılarına boyun eğmişlerse çöküntüler başlamıştır." Bölücü terör örgütü lideri abdullah öcalan'ın, Yunanistan meclis başkan başyardımcısına gönderdiği mektupta da "kürdistan halkı şahsında pkk, Yunanistan'ın Türkiye üzerindeki tüm haklarını kabul etmekte ve bunların gerçekleşmesi için her türlü çabayı göstermektedir" dediği görülmektedir. 1937 yılında doğan, 1977 yılından beri milletvekili, 1981 yılından itibaren ise meclis başkan yardımcılığı görevini sürdüren Panagiotis Kritikos, Türk düşmanlığı ile ünlenen biri. Hukuk ve ekonomi eğitimi gören Kritikos'a kurye ile gönderilen mektubun elden teslim edilemediği taktirde kurye tarafından p1. Davaki 14 Nikaia adresine teslim edilmesi istenmiş. Mektubun bir kısmı şöyledir: "başkanı olduğum pkk hareketinin temeli 10 ağustos 1921 tarihli Sevr Antlaşmasına dayanmaktadır. Lozan antlaşması ile inkar edilen bu hakların kazanılması için başlattığım mücadele sizin de esirgemeyeceğinize inandığım yardımınızla güçlenerek devam edecektir. Her türlü çağdaş hakları sınırlayan ve baskı altında tutan Türkiye cumhuriyeti Devleti'nin, Yunanistan'ın bazı toprak haklarını çiğnediğini biliyorum: partim adına bu haklarınızı geri almanız için her türlü yardımı yapmaya hazır olduğumuzu ve ....... Belirtmekten şeref duyarım. 1919 - 1922 yılları arasında yunanlıların, 1919 - 1938 tarihleri arasında da kürtlerin soykırıma uğratılmış olması kürt ve yunan halklarının dostluğunda ve işbirliğinde bir başka gerekçedir. Sizin, Yunanistan – pkk ilişkisini istenilen noktaya getireceğinizden ve dolayısıyla ortak düşman Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı sürdürdüğümüz mücadelede daha başarılı olacağımıza inanıyorum. Özellikle pkk'yı Kürt halkının temsilcisi olarak görmek istemeyen .......... Devletlerini ikna etmeniz hususunda yardımlarınızı esirgemeyeceğinizi biliyorum." Türkçe kaleme alındığı, öcalan'ın mektubun sonuna el yazısıyla adını yazdığını ve imzaladığını da belirtmektedirler. Terörist öcalan, İmralı’da ise Atatürk’e övgüler yağdırıyor, yunanlıları, Türkiye’de, Türk ve Kürt Savaşı çıkarmakla suçluyor.
-
GECE KUŞUNDAN HERKESE SELAMLAR
arman şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımŞiirlerimi takip ettiğini bilmiyordum.. Bu aralar yeni şiirlerim yok ama bakalım olur heralde zamanla.
-
İŞKENCE İNSANLIK AYIBIDIR!
Bir terörist bir okula bomba yerleştiriyor (zaman ayarlı olabilir ) Yakalanıyor ama kimse bombayı hangi okula yerleştirdiğini bilmiyor ve teröristinde söylemeye niyeti yok.. Zamanda sınırlı.. Nasıl konuşturursunuz ?
-
Tarihten yapraklar
Ohoo senin haberin yokmuydu Sevenleriyle sevmeyenleriyle dopdolu bir clubum var tabi.. Bir daha ki senaryomda sana da acaip bir rolum var ona göre hocam..
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
Dürüstlüğünü , anlayışını , sevecenliğini , sayarsam bitiremem..
- Tarihin en kanlı örgütü pkk
-
Tarihin en kanlı örgütü pkk
Bu şeriatçı takiyeci sıfatların PKK hakkında konuşmaları benim hep midemi bulandırıyor çünkü aslında onları destekliyorlar ama bir türlü söyleyemiyorlar... Benzin lazım olacak ... Kahrolsun teröre bilerek ve bilmeyerek destek veren zihniyet.
-
Tarihin en kanlı örgütü pkk
Oldu o zaman .. İçinizden bir Neo çıkıp Matrixe karşı mücadelesini versin. Hayır yani öyle bi anlatıyon ki resmen Film Kurgusu.. Siz niye hala sol örgütlerin işlediği cinayetlere caevap veremiyorsunuz.. Ne kadar komik.. Birileri savcı öldürür aman canım olur insanlık halidir savcı onu sinirlendirdiği için öldürmüştür o kadar kusur kadı kızında da bulunur tarzı kargaların güleceği bir savunma saregiler , birileri halkın içinde bomba patlatır aman efenim o kadar olur sonuçta onlar özgürlük adına mücadele veriyorlar diye yine gülünç savunmalar içine girersiniz.. Siz önce döktüğünüz masum kanlarının hakkını verin. Sonuçta ne kadar yazarsak yazalım HALK kararını çoktan vermiştir ve komünizmin ruhuna çoktan fatihalar okunmuştur. Bu topraklar üzerinde böyle bir sistemin egemen olabileceği hayaline kapılmak hayalperestlikten başka bişi değildir. Kabul edin. Halk sizi sevmiyor. Sevmiyecekte çünkü ellerinizden kan damlamakta hala . Daha öncede söylediğim gibi önce içinizdeki cani anlayıştan kurtulun sonra Halkın karşısına çıkın.
-
Armanca...
Ona ay ışığında rastladım, kırılgan ve mahzun Nasıl oldu bilmiyorum, tüm benliğim oldu onun Yanlız sana fısıldadı usulca sihirli sesim Aklımdan geçirdiğim tüm kelimelerim Issız güneşim, takatim ve özlemim..
-
Üstündekinin ihtiyacı...
Korumaya ...
-
Armanca...
Ölüme nişanlıydım dünyaya geldiğimde Annem babam mutlu bende gözyaşı Büyüdüm çocuk oldum arkadaşlar buldum Bilirsiniz ilk çocukluk telaşı Delikanlı olunca savrulup durdum Sonunda sığınacak bir dost buldum Fırtınalı rüzgarlı zamanlardan kurtuldum Hiç dinmedi içimdeki bu duygu savaşı Ateşten sözlerim var söylesem seni yakar Ya sussam saklı tutsam beni yaralar Buğulanmış camlara yazılmış gizli laflar Sordum kendime nereye kadar ?
-
SEN BU FORUMUN......
Forumun gurbetçi arkadaşlarından birisin..
-
Armanca...
Ya üzdüğüm içn affet .. Son yazdığım şiir eski bir şiirimdi ..
-
Tarihin en kanlı örgütü pkk
Bişi uydurduğum yok be tania... Sizlerin yaptığı gibi işime gelen sitelerden alıntı yaptım.. Elbette ki ispatı olamaz tıpkı sizin kendi mesnetsiz iddalarınızın ispatı olmadığı gibi.. Demek ki neymiş ? İspatlanmamış öngörülerimizi körü körüne sanki ispatlanmışçasına savunmamak lazımmış.. Yukarıdaki ileti sonuçta bir alıntıdır. Sitemini ne güzel belirtmişsin .. Evet sistemin istediği gibi davranmmıyorsan solcu damgasını yiyorsun.. Tıpkı teröristlere terörist dediğimiz zaman siz sayın! solculardan faşist damgası yediğimiz gibi.. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri komünist sistem asla bu milletin başına getirilememiştir .. Getirilmesi de imkansızdır. Çünkü HALK istemiyor...Bu sistemi ise sonuna kadar eleştirelim tamam ama sanki bunun alternatifi komünizmiş gibi davranmakla komik olmakta bazı kesimler... pkk nın sol örgütlerden destek almadığını onlarla parallelik göstermediğini nerden biliyorsun ? Sonuçta daha yakın zamana kadar dhkp/c ve tkpml militanlarının canlı bombalarının dehşetlerini kimi zamanda beceriksizce kendilerini havaya uçuruşlarını hep beraber seyretmedik mi ? Bu terör değilmidir ? Daha düne kadar hizbullahçıların bomba dolu kamyonetleriyle etrafı havaya uçurmalarını hep beraber yaşamadık mı ? Fikriniz ne kadar doğru olursa olsun ancak lafta kalıyor .. İş yaptırıma geldiği zaman elinize yüzünüze bulaştırıyorsunuz.. Fikir mücadelesi terörist eylemlerle gerçekleştirilmez.Önce kendi inandığınız sistemin içinizdeki canilerini ve çürük elmalarını temizleyin.. Halkın karşısına tertemiz çıkın ki Halk sizden ürkmesin.. Neden bu devletin başına geçemiyoruz sorusunun cevabını kendi içinizde arayın .. Fazla uzağa bakmayın.
-
Armanca...
Bugün kafam bozuk Kelimelerim kopuk kopuk Senin gibi beni kimse sevmedi Ama sende değildi istediğim soluk Ait olmak istedim birine Saçlarımı okşayan ellere Senin gibi kimse saçlarımı okşamadı Ama sende değildi yüreğim yinede Bugün her zamankinden kötüyüm Celladı bendim ilişkimizin üzgünüm Senin gibi kimse başını yaslamadı göğsüme Canlı taklidi yapıyorum ama inan ölüyüm Bana hüzün vermek seni rahatlatacaksa Seni üzdüğüm kelimeler beni parçalayacaksa Sal o zaman onları üstüme haklısın Beni senin gibi kimse sevmedi, sen bende saklısın .
-
KUR'AN MUCİZELERİ
DAĞLARIN GÖREVİ Kuran'da dağların önemli bir jeolojik işlevine dikkat çekilmektedir: Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık... (Enbiya Suresi, 31) Dikkat edilirse ayette, dağların yeryüzündeki sarsıntıları önleyici özelliğinin olduğu haber verilmektedir. Kuran'ın indirildiği dönemde hiçbir insan tarafından bilinmeyen bu gerçek, günümüzde modern jeolojinin bulguları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Eskiden dağların sadece yeryüzünün yüzeyinde kalan yükseltiler olduğu düşünülmekteydi. Ancak bilim adamları dağların sadece yüzey yükseltileri olmadıklarını, dağ kökü adı verilen kısımları ile kimi zaman kendi boylarının 10-15 katı kadar yerin altına doğru uzandıklarını fark ettiler. Bu özellikleriyle dağlar, tıpkı bir çivinin ya da kazığın çadırı sıkıca yere bağlamasına benzer bir role sahiptir. Örneğin zirvesi yeryüzünden yaklaşık 9 km yukarıda olan Everest Dağı'nın 125 km'den fazla kökü vardır.24 -Dağların toprak seviyesinin oldukça derinlerinde kökleri vardır.25 -Şematik kesit. Kazık şeklindeki dağların toprağın içerisine iyice yerleşmiş kökleri vardır.26 -Dağların derin kökleri dolayısıyla şekil olarak kazıklara benzediklerini gösteren diğer bir resim.27 Ayrıca dağlar, yeryüzü kabuğunu oluşturan çok büyük tabakaların hareketleri ve çarpışmaları sonucunda meydana gelir. İki tabaka çarpıştığı zaman daha dayanıklı olanı ötekinin altına girer. Üstte kalan tabaka kıvrılarak yükselir ve dağları meydana getirir. Altta kalan tabaka ise yer altında ilerleyerek aşağıya doğru derin bir uzantı meydana getirir. Dolayısıyla daha evvel de belirttiğimiz gibi dağların yeryüzünde gördüğümüz kütleleri kadar, yer altına doğru ilerleyen derin bir uzantıları daha vardır. Bilimsel bir kaynakta dağların bu yapısı şöyle tarif edilir: Kıtaların daha kalın olduğu dağlık bölgelerde yer kabuğu mantoya derinlemesine saplanır.28 Dünyaca ünlü deniz altı jeologlarından biri olan Prof. Siaveda ise, dağların yeryüzüne kökler şeklinde saplı olduklarından bahsederken, şöyle bir yorumda bulunmuştur: Kıtalardaki dağlar ve okyanuslardaki dağlar arasındaki temel fark materyalindedir... Fakat her ikisinde de dağları destekleyen kökler vardır. Kıtalardaki dağlarda, hafif ve yoğunluğu az madde yerin içine doğru kök olarak uzanır. Okyanuslardaki dağlarda da, dağı kök gibi destekleyen hafif madde vardır… Köklerin fonksiyonu, Arşimed kanununa göre dağları desteklemek içindir.29 Ayrıca Amerikan Bilim Akademisi eski Başkanı Frank Press'in, dünya çapında pek çok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Earth (Dünya) adlı kitabında, dağların kazık şeklinde oldukları ve yeryüzüne derinlemesine gömülü oldukları ifade edilmektedir.30 Başka Kuran ayetlerinde ise, dağların bu işlevine, "kazık" benzetmesi yapılarak şöyle işaret edilir: Biz, yeryüzünü bir döşek kılmadık mı? Dağları da birer kazık? (Nebe Suresi, 6-7) Yine bir başka ayette Allah, "Dağlarını dikip-oturttu" (Naziat Suresi, 32) şeklinde bildirmektedir. Bu ayette geçen "ersayha" kelimesi "köklü kıldı, sabit yaptı, demirledi, yere çaktı" anlamlarına gelmektedir. Bu özellikleri sayesinde dağlar, yeryüzü tabakalarının birleşim noktalarında yer üstüne ve yer altına doğru uzanarak bu tabakaları birbirine perçinler. Bu şekilde, yerkabuğunu sabitleyerek magma tabakası üzerinde ya da kendi tabakaları arasında kaymasını engeller. Kısacası dağları, tahtaları birarada tutan çivilere benzetebiliriz. Dağların sabitlenme etkisi, bilimsel literatürde izostasi olarak adlandırılmaktadır. İzostasi, manto tabakasının yukarı doğru uyguladığı kuvvetle, yerkabuğunun aşağı doğru uyguladığı kuvvet arasındaki dengedir. Dağlar erozyon, toprak kayması veya buzulların erimesi gibi nedenlerle ağırlık kaybederken, buzulların oluşumu, volkanik patlamalar veya toprak oluşumu nedeniyle ağırlık kazanabilirler. Bu nedenle, dağlar hafiflediklerinde sıvıların uyguladığı kaldırma kuvvetiyle aşağıdan yukarı itilir; ya da ağırlaştıklarında yerçekimi nedeniyle manto içine gömülürler. Yerkabuğu üzerinde bu iki kuvvet arasındaki denge, izostasi sayesinde sağlanır. Dağların bu dengeleyici özelliği bilimsel bir kaynakta şöyle aktarılmaktadır: G. B. Airy, 1855'te yerkabuğunun su üstünde yüzen, keresteden yapılmış sallara benzetilebileceğini söylemiştir. Kalın kereste parçaları ince parçalara kıyasla su yüzeyinin daha üstünde yüzerler. Benzer olarak yerkabuğunun kalın kısımları da bir sıvı veya daha yoğun olan alt tabakalar üzerinde yüzecektir. Airy, dağların, düzlüklerde olmayan daha az yoğun kayalardan derin köklere sahip olduğunu savunuyordu. Airy, çalışmalarını yayınladıktan dört yıl sonra, J. H. Pratt alternatif bir hipotez sundu... Bu hipotezle dağlar altındaki kaya kolonlarının, düzlükler altındaki kaya kolonlarına göre daha uzun olmalarından ötürü, daha az yoğun olmaları gerekiyordu. Airy ve Pratt'in hipotezlerinin her ikisi de yüzeydeki düzensizliklerin, yerkabuğunun belirgin kısımlarındaki (dağlar ve düzlükler) kayaların yoğunluklarındaki farklarla dengelendiğini belirtmişlerdir. Bu denge durumu, "izostasi" olarak tarif edilmektedir.31 Bugün biliyoruz ki, yeryüzünün kayalık olan dış katmanı, derin faylarla kırılmıştır ve erimiş magma üzerinde yüzen plakalar halinde parçalanmıştır. Dünya'nın kendi ekseni çevresindeki dönüş hızının çok yüksek olmasından ötürü, yüzen plakalar eğer dağların sabitleştirici etkisi olmasaydı, hareket halinde olacaklardı. Böyle bir durumda yeryüzü üzerinde toprak birikmeyebilir, toprakta hiç su depolanmayabilir, hiçbir bitki filizlenmeyebilir, hiçbir yol, ev inşa edilemeyebilirdi; kısacası Dünya üzerinde hayat mümkün olmayabilirdi. Ancak Allah'ın rahmetiyle dağlar tıpkı çiviler gibi görev yaparak, yeryüzündeki hareketliliği büyük ölçüde engellerler. Görüldüğü gibi, modern jeolojik ve sismik araştırmalar sonucunda keşfedilen dağların çok hayati bir işlevi, yüzyıllar önce indirilmiş olan Kuran-ı Kerim'de Allah'ın yaratmasındaki üstün hikmete bir örnek olarak verilmiştir. Bir ayette şöyle buyrulur: ... Arzda da, sizi sarsıntıya uğratır diye sarsılmaz dağlar bıraktı... (Lokman Suresi, 10)
-
Tarihin en kanlı örgütü pkk
PKK ile sol örgütler kapıştı PKK ve DHKPC arasındaki çatışma bazı sol grupları da kapsayarak büyüyor. PKK aldığı bir kararla DHKP-C, Türkiye Komünist Partisi ve Kızıl Bayrak adlı sol grupları kendi bulunduğu alanlarda çalıştırmayacağını bildirdi. PKK kendisinin kullandığı "Yurtseverler" adını TKP'nin kullanması nedeni ile bu gruba karşı da zor kullanacağını açıkladı. Geçen yıldan beri devam eden çatışmaların PKK'nın bu kararı alması ile birlikte daha da büyüyeceği bildiriliyor. DHKPC ve PKK arasındaki çatışmaların merkezini ise Diyarbakır oluşturuyor. Bir süreden beri DHKPC Diyarbakır'da yoğun bir faaliyet yürütmeye çalışıyor. PKK ise DHKP-C'nin Diyarbakır'da çalışmasını istemiyor. HABER MERKEZİ pkk = sol AŞIRI SOL UNSURLARIN İLİŞKİLİ OLDUĞU LEGAL KURULUŞLAR İnsan Hakları derneği “İnsan hak ve özgürlüğünü korumak” amacıyla kurulan dernek, her türlü yıkıcı ve bölücü örgütü desteklemekte olup yapacağı faaliyetleri şöyle sıralar: · Yurdumuzda insan hakları ile ilgili uygulamaları araştırmak, saptamak, kişilere, kamuoyuna ve ilgili mercilere duyurmak. · İnsan hakları konusunda bilimsel inceleme ve araştırmalar yapmak, yaptırmak ve bu alandaki gelişmeleri izlemek ve kamuoyuna duyurmak. · Derneğin amacına uygun olarak açık oturumlar, konferanslar, seminerler, paneller, sempozyumlar, her türlü toplantı ve gösteriler yapmak, konserler düzenlemek, sergiler açmak, yayınlar yapmak, yarışmalar düzenlemek, ödüller koymak, vakıflar kurmak, Dernek Tüzüğünün 2. maddesindeki amacını gerçekleştirmek için iktisadi işletmeler kurmak. · Hükümlü, tutuklu ve gözetim altında bulunanların ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal görüş ve inanç ayrımı gözetmeksizin, yaşamlarının insan onuruna yaraşır koşullar içinde geçmesi doğrultusunda araştırmalar ve saptamalar yapmak ve bu konularda kamuoyunu aydınlatmak. · Aynı amacı taşıyan öteki kuruluşlarla işbirliği yapmak. DHKP/C örgütünün propagandasını yapmak ve fikirlerini tanıtarak yaymak, bu sayede örgüte taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. TİYAD (Tutuklu İnsanlara Yardım Derneği) Devletin, cezaevlerindeki gücünü azaltmak amacıyla kurulmuştur.DHKP/C ile irtibatlıdır. Cezaevi bulunan hemen her ilde örgütlenmiştir. Genel Başkanı ise A. Ercan GÖKOĞLU'dur. MARMARA TİYAD (Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri, İnsan Hakları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) 18.10.1996 tarihinde kurulmuştur. TİYAD ile paralel faaliyet göstermektedir. Dernek kurucuları genelde DHKP/C mensubu veya sempatizanlarıdır. ANADOLU TİYAD (Anadolu Tutuklu Aileleri ve İnsan Hakları ile Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) 03.01.1997 tarihinde kurulmuştur.TİYAD ile paralel faaliyet göstermekte olup dernek kurucuları genelde DHKP/C mensubu veya sempatizanlarıdır. HHB (Halkın Hukuk Bürosu) 1989 yılında örgüt sempatizanı Avukatlar tarafından "Halk İçin Adalet" fikirleri doğrultusunda kurulmuş ve adını ilk kez Devrimci Sol Ana Davasında duyurmuştur. DHKP/C ile irtibatlıdır. Güvenlik kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonlarda yakalanan örgüt mensuplarının savunmalarını üstlenip, sorgulanmalarına katılarak güvenlik güçlerinin çalışmalarını engellemek veya sekteye uğratmak, yaptığı eylem ve faaliyetlerden dolayı pişmanlık duyan ve örgütsel faaliyetlerden ayrılmak isteyen militanlar üzerinde baskı yaparak onları tekrar örgütsel mücadeleye çekmek amacıyla kurulmuştur. HHB mensubu avukatların, cezaevleri ile dışarıda bulunan militanlar arasında kuryelik yaptıkları da bilinmektedir. YAKAD (Yakınları Kaybolmuş Aileler Derneği) Güvenlik güçlerinin sözde adam kaçırarak kayıtsız şekilde adam öldürdüğü (Yargısız İnfaz) iddiaları ile kamuoyunda destek bulmak ve örgütün propagandasını yapmak amacıyla kurulan derneğin kamuoyunda bilinen ismi Cumartesi Anneleridir. HÖP (Haklar ve Özgürlükler Platformu) Hukuki niteliği olmayan bir oluşumdur. Aşırı sol görüşlüler ve bu görüşteki illegal örgüt mensuplarına Türkiye Devletinin keyfi uygulamalar yaptığını gerekçe göstererek kamuoyunu bilinçlendirmeye ve DHKP/C örgütünün propagandasını yapmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. DHKP/C ve diğer terör örgütlerinin görüşleri doğrultusunda faaliyet gösteren diğer oluşumlarla birlikte hareket eder. Aylık olarak yayınlanan "Haklar ve Özgürlükler Bülteni" isimli yayın organı ile illegal örgütleri ve faaliyetlerini meşru gösterici yayınlar yapmaktadır. DHKP/C örgütünün Demokratik Alan Örgütlenmesi kapsamına giren tüm faaliyetleri HÖP tarafından organize edilmektedir. DETUDAP (Devrimci Tutsaklarla Dayanışma ve Mücadele Platformu) 21.09.1995 tarihinde Haklar ve Özgürlükler Platformu, Demokratik Mücadele Platformu, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Tutsak Aileleri Platformu, Özgürlük İçin Mücadele Platformu, Özgürlük Mahkumlarıyla Dayanışma Komitelerinin katılımıyla kurulan, hukuki bir dayanağı olmayıp illegal bir yapı ihtiva eden platformdur. Cezaevlerinde bulunan yasadışı örgütlere mensup tutuklu ve hükümlülere destek vermek, cezaevlerinde meydana gelen açlık grevi, ölüm orucu gibi eylemlere dışarıdan destek sağlamak, kamuoyu oluşturmak, medyanın ilgisini olaylar üzerinde yoğunlaştırmak, amacıyla oluşturulmuştur. Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin kötü muamele gördüğü gerekçesiyle sık sık basın açıklaması ve gösteri yürüyüşü yapmak, cezaevlerinde bulunan şahıslar ve ailelerine destek olmak amacıyla eğlence geceleri, kampanyalar ve bağışlar düzenleyerek elde ettiği geliri cezaevlerine aktarmak gibi faaliyetlerde bulunmaktadır. TÖDEF (Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu) 1991 Yılında kurulan ve yasal kimliği olmayan bir oluşumdur. Üniversite öğrencilerinin sorunlarını bahane ederek gösteri, yürüyüş, boykot ve işgal türü eylemlerle taraftar toplamak, yüksek öğrenim gençliğinden DHKP/C örgütüne taban oluşturmak amacını gütmektedir. TÖDEF’e bağlı olarak ; AYÖ-DER : Ankara Yüksek Öğrenim Gençliği İle Dayanışma Derneği (Kapalı) İYÖ-DER : İstanbul Yüksek Öğrenim Gençliği İle Dayanışma Derneği (Kapalı) KÜYO-DER: Kütahya Yüksek Öğrenim Derneği (Kapalı) AÜÖD : Anadolu Üniversitesi Öğrenci Derneği UL-DER : Uludağ Üniversitesi Öğrenci Derneği EYÖ-DER : Ege Yüksek Öğrenim Gençliği İle Dayanışma Derneği adı altında faaliyetlerini yürütmektedirler. AKSM (Anadolu Kültür Sanat Merkezi) DHKP/C örgütünün silahlı mücadelesini haklı göstermek ve sadece bu şekilde mücadele etmeyip, halka yönelik bir oluşum ve bir halk hareketi olduğunu göstermek amacıyla kurulmuştur. DHKP/C örgütünün fikirlerini kamuoyuna yayarak tanıtmak ve örgüte taban oluşturup eleman temin etmek için özellikle gençliğe yönelik Tiyatro ve Müzik toplulukları, Fotoğraf ve Spor Kolları oluşturmak, Saz ve Folklor Kursları düzenlemek gibi etkinlikleri bulunmaktadır. EKSM (Ege Kültür Sanat Merkezi) İzmir ilinde DHKP/C örgütü adına faaliyet göstermektedir. EKM (Ekin Kültür Merkezi) Ankara ilinde DHKP/C örgütü adına faaliyet göstermektedir. İKM (İdil Kültür Merkezi) İstanbul ilinde DHKP/C örgütü adına faaliyet göstermektedir. Grup Yorum: DHKP/C örgütünün propagandasını yapmak ve fikirlerini tanıtarak yaymak, bu sayede örgüte taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Grup Ekin: DHKP/C örgütünün propagandasını yapmak ve fikirlerini tanıtarak yaymak, bu sayede örgüte taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Grup Ezgininin Günlüğü: DHKP/C örgütünün propagandasını yapmak ve DHKP/C fikirlerini tanıtarak yaymak, bu sayede örgüte taban oluşturmak amacıyla Balıkesir ilinde üniversite öğrencilerinden oluşan bir grup tarafından mahalli olarak kurulmuştur. Grup Ada : DHKP/C örgütünün propagandasını yapmak ve fikirlerini tanıtarak yaymak, bu sayede örgüte taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Grup Günışığı : Ege Kültür Sanat Merkezi bünyesinde kurulmuştur. Grup Karadeniz : DHKP/C örgütü mensubu Suat KAYA isimli şahıs tarafından Samsun'da kurulmuştur. Grup Kızıldere : Mahir ÇAYAN ve arkadaşları anısına kurulmuştur. Halk Amatör Sanatçılar Derneği: TKP/Kıvılcım ile irtibatlıdır. Demokratik Kadınlar Derneği: TKP/Kıvılcım ile irtibatlıdır. Demokratik Tekstil Sendikası: TKP/Kıvılcım ile irtibatlıdır. İşçi Sağlığı Derneği:TKP/İşçinin sesi ile irtibatlıdır. İngiltere Türkiyeli İlericiler Birliği: TKP/İşçinin sesi ile irtibatlıdır. İngiltere Türkiyeli Öğrenciler Federasyonu: TKP/İşçinin sesi ile irtibatlıdır. Londra İşçi Birliği: TKP/İşçinin sesi ile irtibatlıdır. İngiltere Türkiye Folklor derneği; TKP/İşçinin sesi ile irtibatlıdır. Pir Sultan Abdal Dernekleri;Genellikle bütün sol örgütler tarafından kullanılmak istenmektedir. Hacı Bektaşi Veli Kültür ve Tanıtma Dernekleri: Genellikle bütün sol örgütler tarafından kullanılmak istenmektedir. Cemevleri: Genellikle bütün sol örgütler tarafından kullanılmak istenmektedir. Halkevleri: Genellikle bütün sol örgütler tarafından kullanılmak istenmektedir. Pahalılık ve İşsizlikle Mücadele Derneği(PİM-DER): 16 Haziran örgütü ile irtibatlıdır. Demokratik Kadınlar Derneği: 16 Haziran örgütü ile irtibatlıdır. Yapı Sanat Evi : TİKB ile irtibatlıdır. Ekin Sanat Derneği: TKEP/L ile irtibatlıdır. Genç Emekçiler Derneği: TKEP/L ile irtibatlıdır. Emekçi Kadınlar Birliği: TKEP/L ile irtibatlıdır. Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat Vakfı : Devrimci yol örgütü ile irtibatlıdır. Göçmen İşçiler Kültür Derneği(GİK-DER): MLKP ile irtibatlıdır.Yurt dışında faaliyet gösterir (Siyasi sığınma,sahte pasaport temini,vs.). Bilim Eğitim Estetik Kültür ve Sanat Vakfı(BEK-SAV): MLKP ile irtibatlıdır. Üniversiteli Öğrenciler Platformu(ÜOP): MLKP ile irtibatlıdır. Demokratik Mücadele Platformu: MLKP ile irtibatlıdır. Cezaevleri, Sosyalist basının problemleri, öğrenci problemleri konularını işler. Devrimci Sosyalist Basın Platformu: MLKP ile irtibatlıdır. Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Platformu: MLKP ile irtibatlıdır.
-
Media Forum Cafe
Geçin mutfaktan alın.. Kafanıza göre takılın.. Ben yokum bugün.
-
GECE KUŞUNDAN HERKESE SELAMLAR
arman şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin..
-
zamansız bir an
Bıçak kullanmam ( gerek yok) Çiçeğide kullanmam ( ona hiç gerek yok ) ...
-
KUR'AN MUCİZELERİ
KORUNMUŞ TAVAN Kuran'da Allah, gökyüzünün son derece önemli bir özelliğine şöyle dikkat çeker: Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32) Ayette belirtilen gökyüzünün bu özelliği, 20. yüzyıldaki bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Dünya'yı çepeçevre kuşatan atmosfer, canlılığın devamı için son derece hayati işlevleri yerine getirir. Dünya'ya doğru yaklaşan irili ufaklı pek çok gök taşını eriterek yok eder ve bunların yeryüzüne düşerek canlılara büyük zararlar vermesini engeller. Atmosfer, bunun yanı sıra, uzaydan gelen ve canlılar için zararlı olan ışınları da filtre eder. Atmosferin bu özelliğinin en çarpıcı yönü, atmosferin sadece zararsız orandaki ışınları, yani görünür ışık, kızıl ötesi ışınlar ve radyo dalgalarını geçirmesidir. Bunların tümü yaşam için gerekli ışınlardır. Örneğin atmosfer tarafından belirli oranda geçmesine izin verilen ultraviyole ışınları, bitkilerin fotosentez yapmaları ve dolayısıyla tüm canlıların hayatta kalmaları açısından büyük önem taşır. Güneş tarafından yayılan şiddetli ultraviyole ışınlarının büyük bölümü, atmosferin ozon tabakasında süzülür ve Dünya yüzeyine yaşam için gerekli olan az bir kısmı ulaşır. Atmosferin koruyucu özelliği bunlarla da kalmaz. Dünya, uzayın ortalama eksi 270 C derecelik dondurucu soğuğundan yine atmosfer sayesinde korunur. Dünya'yı zararlı etkilerden koruyan, yalnızca atmosfer değildir. Atmosferin yanı sıra "Van Allen Kuşakları" denilen ve Dünya'nın manyetik alanından kaynaklanan bir tabaka da, gezegenimize gelen zararlı ışınlara karşı bir kalkan görevi görür. Güneş'ten ve diğer yıldızlardan sürekli olarak yayılan bu ışınlar, insanlar için öldürücü etkiye sahiptir. Özellikle Güneş'te sık sık meydana gelen ve "parlama" adı verilen enerji patlamaları, Van Allen Kuşakları olmasa, Dünya'daki tüm yaşamı yok edebilecek güçtedir. Dünya'nın manyetik alanının oluşturduğu manyetosfer tabakası, yeryüzünü gök taşlarından, zararlı kozmik ışın ve parçacıklardan koruyan bir kalkan gibidir. Yandaki resimde Van Allen Kuşakları adı da verilen bu manyetosfer tabakası görülmektedir. Dünya'nın on binlerce kilometre uzağındaki bu kuşaklar, yeryüzündeki canlıları uzaydan gelebilecek öldürücü enerjiden korumaktadır. Tüm bu bilimsel bulgular, Dünya'nın özel bir şekilde korunduğunu kanıtlamaktadır. Önemli olan, bu korunmanın "gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık" ayetiyle 1400 sene önce Kuran'da haber verilmiş olmasıdır. Van Allen Kuşakları'nın yaşamımız açısından önemini Dr. Hugh Ross şöyle anlatmaktadır: Dünya, Güneş Sistemi'ndeki gezegenler arasında en yüksek yoğunluğa sahiptir. Bu geniş nikel-demir çekirdeği büyük bir manyetik alandan sorumludur. Bu manyetik alan Van Allen radyasyon koruyucu tabakasını meydana getirir. Bu tabaka yeryüzünü radyasyon bombardımanından korur. Eğer bu koruyucu tabaka olmasaydı, Dünya'da hayat mümkün olmazdı. Manyetik alanı olan ve kayalık bölgelerden oluşan diğer tek gezegen Merkür'dür. Fakat bu manyetik alanın gücü Dünya'nınkinden 100 kat daha azdır. Van-Allen radyasyon koruyucu tabakası Dünya'ya özeldir.21 Geçtiğimiz yıllarda tespit edilen bir parlamada açığa çıkan enerjinin, Hiroşima'ya atılanın benzeri 100 milyar atom bombasına eş değer olduğu hesaplanmıştır. Parlamadan 58 saat sonra pusulaların ibrelerinde aşırı hareketler gözlenmiş, Dünya atmosferinin 250 km üstünde sıcaklık sıçrama yapıp 2.500 0C'ye yükselmiştir. Kısacası, Dünya'nın üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelere karşı koruyan mükemmel bir sistem işler. İşte Dünya'yı çevreleyen gökyüzünün bu koruyucu kalkan özelliğini, Allah bizlere yüzyıllar öncesinden Kuran'da bildirmiştir.