made in turkey! tarafından postalanan herşey
-
VATAN HAİNİ
VATAN HAİNİ "Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla, bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un 66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira. "Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ." Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan, vatan tırnaklarıysa ağalarınızın, vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa, ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan, vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması, topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
-
OTOBİYOGRAFİ
OTOBİYOGRAFİ 1902'de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir otuzumda asılmamı istediler kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya Lenin'i görmedim nöbetini tuttum tabutunun başında 924'te 961'de ziyaret ettim anıt kabri kitaplarıdır partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında da ezilmedim 951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün 52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile aldattım kadınlarımı konuşmadım arkasından dostlarımın içtim ama akşamcı olmadım hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzmemek için ama durup dururken de yalan söylemedim bindim tirene uçağa otomobile çoğunluk binemiyor operaya gittim çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye ama kahve falına baktırdığım oldu yazılarım otuz kırk dilde basılır Türkiye'mde Türkçemle yasak kansere yakalanmadım daha yakalanmam de şart değil başbakan fakan olacağım da yok meraklısı da değilim bu işin bir de harbe girmedim sığınaklara da inmedim gece yarıları yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında ama sevdalandım altmışıma yakın sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha kim bilir
-
NÂZIM HİKMET RAN
NÂZIM HİKMET RAN 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirdi. Hamidiye Kruvazörü'nde güverte subayı iken, sağlık nedeniyle askerlikten ayrıldı, bu arada ilk şiirlerini yayımladı. 1921 başlarında Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Anadolu'ya geçti, Bolu'da öğretmen olarak görevlendirildi. Daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'ne (KUTV) yazıldı. Burada siyasal bilimler ve iktisat okudu. 1924'te yurda döndü. Aydınlık Gazetesinde yayınlanan yazı ve şiirleri yüzünden on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği'ne gitti. 1928 Af Kanunu'ndan yararlanıp tekrar yurda döndü. Resimli Ay dergisinde çalışmaya başladı. 1932'de yeniden dört yıl hapse mahkûm olduysa da, bu kez Onuncu Yıl Affı'ndan yararlandı. Gazetecilik yaptı, film stüdyolarında çalıştı. 1938'de orduyu ve donanmayı isyana teşvik ettiği iddiasıyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Çankırı ve Bursa cezaevlerinde yattı. 1950'de özgürlüğüne kavuştuysa da sürekli olarak izlenmekten kurtulamadı; kitaplarını yayınlatma, oyunlarını oynatma olanağı bulamadı. Askere alınması kararlaştırılınca Romanya üzerinden tekrar Moskova'ya gitti. 1951'de T.C. yurttaşlığından çıkarıldı. 3 Haziran 1963'te bir kalp krizi sonucu yaşama veda etti. Moskova'da Novodeviçye Mezarlığı'nda toprağa verildi.
-
3 haziran 1963........
Ben, bir insan, ben, Türk şairi komünist Nâzım Hikmet ben, tepeden tırnağa iman, tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret ben...
-
aşkım...:)))
made in turkey! şurada yorum gönderdi made in turkey!'nın blog başlığı içinde made in turkey!'s Blogya mustafa özarslanın beyhude kasetinden bi parça mutlaka dinle süper.......... hem musti benim aşkım...
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
çiçekler için teşekkürler arkadaşlar............... buda benden size gelsin.........
-
Angelflower__İyiKi DoĞDuN
mutlu yıllar
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımBağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... CAN YÜCEL buda benim içimden geldi canımcım...............
-
Kadınlar İçin Ne Dediler
Güzel kadın gözü, iyi kadın gönlü okşar.Her ikisine kavuşmak büyük sanstır. » NAPOLEON Kadın her şeyi affeder fakat asla unutmaz. » CONFICIUS Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar. » A.DUMAS FILS Kadını güzel yapan Allah, sevimli yapan şeytandır. » VICTOR HUGO Erkeklere sevgilerini sık söyleyen kadınlar en az seven kadınlardır. » SHAKESPEARE Bir uygarlığın seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadının hayat şartlarına bakın. » STUART MILL Kadınlar kendilerini sevenler için değil, onlara hükmedenler için can verirler. » HALiDE EDiP ADIVAR Krallar da kadınlar da kendileri için yapılan her şeyin bir borç ödemesi olduğuna inanırlar. » BALZAC Seven bir kadin icin sevdigi erkegin yuzu, ona tipki denizin denizciye gorundugu gibi gorunur. » HONORE DE BALZAC Bir kadin, eger bir erkek onun eline dusmeden once kucagina dusebilseydi daha cazibeli olurdu. » AMBROSE BIERCE Modasi hic gecmeyen birkac seyden biri de disi bir kadindir. » RALSTON Tanri, kadinlari agzi laf yapan yakisikli erkeklerden korusun. » HONORE DE BALZAC Kadinlarin erdemi, erkegin en buyuk kesfidir. » CORNELIA OTIS SKINNER Bir kadina guzel oldugunu soylemeyin; ona baska bir kadinin onun gibi olamadigini soyleyin ve goreceksiniz ki buun kapilar size acilacak. » JULES RENARD Guzel bir kadin, gorenleri kibarca cildirtan bir resim gibidir. » RALPH WALDO EMERSON Zeki bir kadin hazinedir. Guzel ve zeki bir kadin guctur. » GEORGE MEREDITH Bir kaninin yuzundeki ifade, uzerindeki giysiden cok daha onemlidir. » DALE CARNEGIE Bir kadin icin, soyle bir bakilmak bile gozden kacirilmaktan daha iyidir. » MAE WEST Eger bir kadin yeterince hirsli, kararli ve yetenekliyse, yapamayacagi hic bir sey yoktur. » HELEN LAWRENSON Dunya kadinsiz varolamaz. Gelecek bizim elimizde. » JOAN COLLINS Kadinlar butun dunyada ikinci sinif yaratik olarak gorulurler, ama dunyayi bir arada tutanlarda onlardir. » PAM BROWN Kadinlar insalara daha yumusak davranir. Biz insanlara cocuk eldivenleriyle dokunuruz. » SHIRLEY CAESAR Kadinlar basarilarini elde ettikleri zenginliklerle degil, cevrelerinde biriktirdikleri sevgiyle olcerler. » LINDA MCFARLANE Her zaman suna inandim: Bir kaninin basarisi baska bir kadinin basarisini hazirlar. » GLORIA VANDERBILT Kadinlar omuz omuza siralandiklarinda aradan kimse gecemez. » LINDA MCFARLANE Kahraman erkekler nasil da yakip yiktilar. Kahraman kadinlar nasil da hayata dondurduler. » PAMELA DUGDALE Kadin tam bir dairedir. Icinde yaratma, besleme ve donusturme gucleri vardir. » DIANE MARIECHILD
-
Zor Meslek Kadınlık
Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı. Annem, "Geç oldu" dedi "zaten yorgunum, ben yatıyorum. " Annem kalktı, mutfağa gitti. Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı kaldırdı.Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çay koydu. Şekerliğe baktı, dibinde az kalmış, üstüne ekledi. Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diye de eti aşağıya koydu. Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üstündekileri topladı.Telefonu şarja koydu, telefon defterini kapatıp yerine koydu. Sonra çamaşır makinesinden ıslak çamaşırları çıkarıp astı ve makineyi tekrar doldurdu. Banyodaki çöp sepetini boşalttı. Islak bir havluyu kurusun diye duş perdesinin borusuna astı. Bir gömlek ütüledi,kopuk düğmesini dikti. Çiçekleri suladı. Esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu.Çalışma masasının yanından geçerken durdu, öğretmene tezkere yazdı, okul gezisi için para sayıp ayırdı, eğildi, sandalyenin altına girmiş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu. Bakkaldan alınacakları not etti, notu da çantasına koydu. Sonra gitti, 3\'ü 1 arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı,dişlerini fırçaladı. Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü. Tırnaklarına baktı, törpüledi. İçeriden "sen yatmaya gitmemiş miydin " diye seslenen babama "şimdi gidiyorum" deyip köpeğin su kabını doldurdu. Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı.Kardeşimin odasına gitti, oğlan uyumuş, lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları toplayıp sepete attı. Bana geldi, "haydi yat artık, biraz da yarın çalışırsın " dedi. Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazırladı. 6 maddelik acil işler listesine 3 madde daha ekledi. Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi. İşte o sırada babam televizyonu kapattı, ortaya öylece bir "ben yatıyorum " dedi ve gitti yattı. Sizce bu işte bir gariplik yok mu? Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyor musunuz? ÇÜNKÜ BİZİM YAPIMIZ UZUN ÇEKİŞLİ (ve işimizi bitirmeden öyle çabuk çabuk ölemeyiz)!
-
aŞK üSTüNE........
Seninle Olmanın En Güzel Yanı......... Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek... Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni.. Ama sen hiç benimle olmadın ki... YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN...
-
Gerçek Dostlara
ya bi insan daha ne ister ki .......inan yazdıklarını okurken gözlerim dolu dolu oldu......iyiki tanıdım seni canım kardeşim iyi ki....işte dost dediğin senin gibi olmalı yürekten seven ............umudun hiç eksik olmasın canım benim............feriğine kavuşman dileğimle..... seni sewiyorum....... sağlık olduğu sürece o dostlar evlerine hep gelecekler...........
-
Kazım Koyuncu
tsira Bahçedeydim gül gördüm Tsira kız kurbanın olayım Koparmak istiyordum , koparamadım Nanaia kız kurbanın olayım Kırlangıçlar gibi Senin sevdan sardı beni Tsira kurbanın olayım Sen gülden daha güzelsin Bu yüzden tüm sözlerim , övgülerim Tsira kurbanın olayım _______________________ hayde Hayde gidelum hayde Dağa k'arayemişa Elun nişanlisina Ben nasil deyim hayde Çiktum çami budadum Endurdum yarisina Boyle sevdami olur Girsun yerun dibina K'izilağaç fidani Tepeden budanur mi İnsan sevduği yardan Bu k'adar utanur mi Endum dere duzina Aşlamayi aşladum Sevdaluk eyi şeydur Ben da yeni başladum ___________ Ou Nana Ase çanguri kaxtkuatuna Skan do çkimi gacirebana Ou nana Dida voi nana Çanguri si mu segilebuna Vegigadve gancirebaba Ou nana Dida voi nana Dudi opilari mabuna Sakmektesi ginimartuna Ou nana Dida voi nana ________________ Ateşlerde Ateşlerde yanmış bu can ile Nerelere gidem ben nerelere Yüreğime saplanmış bu hançerle Nerelere gidem ben nerelere Söyle a canım söyle Nerelere gidem ben nerelere Bağırsam duyar mısın sesimi Savursam kendimi rüzgara Sihirli düşlerden geçsem Bulur muyum yine kendimi
-
Kaybettiklerimiz.
temem........
-
Kaybettiklerimiz.
"Akıcı uslup diye buna derim işte .. İzninle Armance çalıyom ben bu güzel yazıyı .. ............ " abi süpersin ne diyim...... insanlığımızı kaybettik daha ne olsun......
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
hahahhahahh....aldım çiçein hepsini............. sıradki ezanda sewipte kavuşamayanlaar gelsin.........madem.....
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
made in turkey! şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımTABE CANEM benimde kulaklarım çınladı zaten..... sağol bidenem.....sağolun....... hoş geldin diloşum ........kendi topiğimden çıkıp senin hoş geldin topiğine yazacam....... tam yerinden denedin......... ay sen ne kadar kibar bi beyfendisin ole..........şu kolonyanın gözelliğine bakar mısınız ....ama ben ona kıyıp kullanamam ki...hep sakliyiciğim....takımımın kolonyasını..........bende size çay neyim ikram ederdimde evde bişey kalmamış kusura bakmayın... hepinizi sewiyorum....
-
aŞK üSTüNE........
okuma nezaketinde bulunduğun için ben teşekkür ederim.....
-
SADECE ANLAYANLARA...
HAKANBARANYILDIRIM saygılar..............
-
aşkım...:)))
sen giderken........
-
Gerçek Dostlara
Hani, diyorum da, insanin gercekten mükemmel bir dostu olsa... "Onu", söyle, icine sindire-sindire, kocaman bir sarilsa... yok. yüreklilikle söylediginiz. "Canim benim! dediginiz... Telefonda bile saatlerce konuştugunuz, sicacik biri... özlediginizde, hayal kurdugunuzda yaninizda o var mi? Sizi hic yalniz birakmayan biri... Cesur, sempatik, azimli, kararli,.. Arayan, soran,"Seni özlüyorum"diyen biri. Böyle bir canli ile her şeyi konusabilir, paylasabilirsiniz. Yaniltmaz! Anlayisla karsilar her seyi... Hatalari, günahlari-sevaplari, her bir seyi konusabilirsiniz onunla. bir arayis icinde olmaniza gerek yoktur. O kendiliginden cika gelir zaten. Bir gün bir bakarsiniz karsinizda... Bir de bakmisiniz simsicak sohbetler, derin konular, sirlar, paylasimlar... Kimseye söyleyemediginizi, en yakininiza anlatamadığınizi, gecmisteki izleri, gelecegedairlerinizi, sadece ona anlatir olursunuz. Kadin, erkek Bir dost bulun! Ama gercek olsun. Aradiginda isinizi degil, sizi soran... Kötü gününüzde ev sahibi, iyi gününüzde kiraciniz olsun. Anlatsin, konussun, acik-secik, korkmadan yasasin. Güvensin! Cinsiyeti olmasin! Bir kartal kadar hasin, bir maymun kadar saklaban, bir ceylan kadar narin olsun. Dogrulari söylesin. degil gözleriyle ve kalpten konussun. Yasasin! Doya-doya yasasin, doya-doya yasatsin. Beyninden değil, yüreginden versin. "Olsun varsin! Paylasirim." desin. Bir dostunuz olsun. Sizi ve benliginizdekileri paylaşsın... Dost olsun! Ama... Gercek bir dost.. D O S T C A K A L I N.........
-
Eski sevgilinin SMS mesajlarına alternatif cevaplar!
Eski sevgilinin SMS mesajlarına alternatif cevaplar! - gerçekten unuttun mu? - sen de kimsin? - seni hala seviyorum! - performansına her zaman saygı duymuşumdur zaten - seni hala özlüyorum... - tütün bas geçer - nasıl gidiyor hayat? -senden sonra bayağı bi güzelleşti, sağol - "mesaj attığınız kişinin ilgi alanı dışındasınız, lütfen daha sonra -tekrar denemeyiniz... naş naşınız..." - birbirimizin kalbini kırdık, yeniden bir araya gelip o kırık kalpleri onaralım! - benimkinin kaskosu vardı - biliyorum hala sevip arzuluyorsun beni, sadece farkında değilsin. Ya da farkında olmak istemiyorsun. - allah belanı versin - seni unutamadım! - sevgilinden ayrıldın da mesaj atacak birini mi arıyorsun? - salaksın sen! - evet, o cevabı yazdığım için salağım, bırak bir cevap yazmayı, okumadan silmem gerekirdi... - sen varsın ve hep olacaksın! - yazık, bir malsın ve hep öyle kalacaksın... - dün gece rüyamda seni gördüm... erol bize ne oldu böyle? - bir dahakine iyi örtün de uyu... - gece rüyamda gördüm seni, çok korktum, başına bir şey gelmedi di'mi? -başıma gelen en kötü şey sendin! - dün seni rüyamda gördüm, bir mesaj atayım dedim... - ancak rüyanda görürsün zaten, öptüm! - dün gece seni rüyamda gördüm... - görebileceğin tek yerde görmüşşün zaten - barutcan dön artık, tükendim tükendim tükenmeleri oynuyorum. Bittim. - sayın abonemiz kafasını ......iniz kullanıcı son 7 aydır kapsama alanınız dışında bulunmaktadır. Hırtcell olarak şu üç günlük dünyada, daha nice potansiyel eski sevgililer olduğunu hatırlatır, en yakın zamanda engin denizlere açılmanızı temenni ederiz. Hayırlı günlaaaaarrr - hayatım, pişmanım, geri dönmek istiyorum! - tek yön güzelim burası hadi naş naş!... - senin gibisini bir daha bulamadım - bunun beni ilgilendiren kısmı nedir? - bu akşam işin var mı? - mesaj attığınız kişiye şu an ulaşılamıyor. lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz! - buldun mu bari bir kazma? - senden daha kazmasını bulamadım kusura bakma...
-
Seni Seviyorum demeyin..
Ask; en yalin biçimde anlatilan tek kavramdir o, adi kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmaniza gerek yoktur, "Asik oldum" dediginiz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlikla anlayabilir, çünkü askin dili tektir. Ask cesaret ister, kocaman bir yürek ister. Nedir bu ask denilen sey, elle tutulmaz gözle görülmez birsey ise nedir bu yasanan somut acilar,güzellikler? Ask hayata karsi islenilen en dogru suç ortakligidir, Ask hayatin tek düzeligine, bütün siradanligina en soylu baskaldiridir. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakismaz. Ve elbette Aski suçlamak, yargilamak, karalamak inkar etmek de asla yakisik olmaz. Ask hayatin bize hazirladigi en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçirecegi hiç belli degildir. Daha ne oldugunu bile anlayamadan onun hükümdarligina giriverirsiniz... Askin zamanini biz ayarlayabilseydik eger ve kime neden asik oldugumuzu anlayabilseydik,askin sirrini da çözerdik herhalde. Ama o zaman da askin insani alip götüren büyüsü tamamen kaybolurdu. Ask hayata karsi islenen en güzel ve en dogru suç ortakIigidir, ask hayatin bütün tekdüzeligine, bütün siradanIigina en soylu baskaldiridir. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakismaz. Ve elbette yasanilan aski suçlamak ,yargilamak, karalamak, inkar etmek de aska yakisik kalmaz. Bu önce haksizlik, kendinize saygisizlik olur. Insan sonuna kadar savunmali askini, karsilik görmesede, aci çekecegini hissetsede, yarin terkedilecegini bilsede, ailesini karsisina alacagini bilsede taviz vermemeli askindan, "Seni Seviyorum" diyebilmeli gögsünü gere gere. Ask iste o zaman asktir. Ve bunun dogrusu yanlisi yoktur, zaten askin kendisi dogrudur, kime karsi duyuluyorsa bu ask, dogru insanda iste o dur. Askin zamani yoktur, hep hazirliksiz yakalar insani. Evli olmaniz, sevgilinizin olmasi, bir ayriligin taze yaralarini kurutmaya calismaniz,basliliktan korkmaniz, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda degildir. Iste ask bütün bunlara tek basiniza karsi gelebilme yurekliligidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu... Askin ne zaman gelebilecegi belli olmadigi gibi, ne zaman gidecegi de hiç belli degildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir baska göze bakmaya, bir baska tene dokunmaya baslamasi o kadar da zor degildir...Asktan degil, onun kaçmasindan korkun ve dogruluguna yanlisligina bakmadan sonuna kadar savun askini. Biliyor musunuz , hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve dogru olan tek guzellik ASK.!!. Lütfen ona haksizlik etmeyin .. Askina sana asikk olana sahip çik ve onu kaybetme "SENI SEVIYORUM" Demek Için Geç Kalma ; Sevgiyle Kal ...
-
aŞK üSTüNE........
Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi… Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne… … Sen bulanıklaşsan da, gözüm hep ufuktaki yalnız haberciyi gördü… Buğulanmış cama çarparken yağmur damlaları, ben çizdim bir kâlp içine iki bedeni… Zamanın bilmem hangi köşesindeydik hatırlamıyorum. İşime gelmeyen buluşmalardan kaçmadım sen varsın diye… Çam diplerinde petunyaları kuruturken ellerimizde, sen bana SENİ SEVİYORUM derken bile bakamıyordum gözlerine. Utancımdan … alışık olmadığımdan belki … belki de o öpülesi dudaklarından ayıramam dudaklarımı diye, korkumdan.. Farkına varamadım gerçeklerin.. Gözlerine saklanmış hainliği sezseydim eğer; … eğer, denizlerden çaldığın dalganın, bir mühür gibi yüreğime leke yapacağını çözebilseydim, mayasız öperdim seni.. Özüm’süz … … Güzel kelimeler istiyordum senden … Ay ışıklarıyla yıkanmış, okuyunca en çirkin anlarımın anlamlaştığı, okuyunca dokunduğun gözlerimin mızmızlaştığı … … Kulağımın arkasına fısıldanmış güzel kelimeler biriktirmiştim ben sana oysa… terk edip gitmeseydin ansızın; duyacaktın … Ben çırpınırken bir kaşık suyun derinliğinde boğulmamak için, sen görünce beni böyle çaresiz, beni böyle çırılçıplak; tutup çıkarırsın diye uzatmıştım ellerimi..Sen, biraz yukardan ifrit dolu yüreğinle bakıp gülmüştün hâlime.Oysa ben susmanı bekliyordum.. birde ıslak bedenimi sarmanı… bir “NEYİN VAR SENİN” e öyle ihtiyaç duymuştum ki o an; anlatmak istedim, ama sen … yoktun..! … Yıllar geçti aradan.. ve farkında olmadan… Adımlarım daha büyük, daha hızlı ve daha sağlam… Yokluğunda büyüttüğüm acılarımı her gün tazelemek zoruma gitmeye başladı. Ve hasretinin bitime uğraması gerekti. Eylüldü.. hüzün mevsimiydi.. nasıl unuturdum seni? Yaprakların salına salına karıştığı toprağı öpüyordum, “Vatanım” diye değil! Sen dön diye… … -Köylü kız- büyüsü bozulduğunda ben öğretmen olmuştum.. Hani rüyalarımın en güzel sahnesinde seyrederken, göz yaşlarımı tutamadığım … hani en mateminde gecenin; üzerimde bir hamal gibi taşıdığım sensizlik yükünü atmak istediğimde, düşünüp de derinlere daldığım…. Hatırladın mı? Saçlarım; senin bildiğin kadar sıradan değil artık.. Gözlerime durulmayı öğrettim.. Dudaklarıma kilit vurdum konuşmasın diye.. Yüreğimdeki seni her gece zindana attım bensizliğin acısını, sensizliğin acısını çektiğim gibi çek diye! ! … Gitme Sevgili! Sokak aralarında yitirdiğim aklımı geri ver bana.. yüreğim yüreğinde.. Böyle kuru bir beden ne işe yarar sensiz.. Ya dünümü ver, yada hakkımı! çok mu arzu ettiklerim? Hayatının kısa film akropollerinde hiç mi karem yok? Senaryoda figüran olarak ölmek istemiyorum.. al beni de gözlerine… … Gözünle gördüğün her seksiyonda bir sahtekârlık, her parselinde acı ve göz yaşı… Güzel kelimelerinden duymak istiyordum bir ikindi çayı ertesinde.. Dudaklarından dökülmedikten sonra, adıma yazılan mektupların ne albenisi var ki? … Evlendim…Soğuk duvarlarında, gece lâmbasının aydınlattığı kadar görebildiğim dünyanın eşiğinde, bedenimi saran başka kolları sen zannedip doyasıya, hissedilmeyen kokunu sineye çektiğim günler aklıma geldi.. Evlendin…İkinci sayfa haber bültenlerinden öğrenmek istemezdim… Bilmek isterdim yerime koyduğun biblonu… Kim bilir hangi Can sırada bekliyordu Yanmak için… Farkında olmadan işlediğin günahın bedelini ödeyeceksin demiştim … Yüreğimi yüreğine koymuş olsaydın farkına varırdın süzülmemiş gerçeklerin… Arsız gönül kuşun konmuştu bir başka evin bir başka penceresine…Açar mıydı? … … Yıllar geçti aradan … farkında olmadan. Cebimde kimsenin göremediği bir öfke saklı sevdiğim… Çıkardığımda dağ dayanmaz ki gönlün dayansın? Ben, kaybolmuşluğun sefasını sürerken, sen, bensizliğin nedametini çekiyorsun… Hissediyorum bunu…Ne ektin ki biçesin? Beni arıyorsan; Yokum! ! Sisle çevirdiğin bu evren, artık benim olmadığı kadar, seninde değil! ! Zaman hızla akıp gidiyor.. Yıllar sonra bugün, bakıp da halime gülmeyeceğim… Gözlerime durulmayı öğrettim… Dudaklarım, dudaklarında güneşe selam çakmayacak artık.. Erkekçe, namusluca çekip gideceğim gözlerinin önünden; Arkasına bile bakmadan… … Dur! ! Yaklaşma… Yollarına toz olduğum sevgili! ! Dudak büktüğüm gidişine… Yüz eskittiğim zamanla.. Ey Yüreğimi yüreğine bir kez olsun konuk edemediğim sevgili! ! ! Dokunma ellerime.. O eller ki, zamanın bir köşesinde, okul kaçışlarının heyecanıyla atan kâlpleri bir bedene dolduran; sonra Tek can ile kenetlenip kaderin vahametini inadıyla kıran eller… … Git.. Varlığın, yokluğuna özdeş şimdi… Yazıyorum birkaç dakika ağlamışlığın ve gözyaşının üstüne…
-
aŞK üSTüNE........
Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel eylül gününde Boğaz'ı seninle seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez. Hani sana okuduğum kitapların konularını ve kişiliklerini anlatıyorum ya "Kürk Mantolu Madonna"nın erkek kahramanı geldi aklıma bugün. Kitabı sana anlatırken, hissettiklerimi dile döküşüm ve adama nasıl sinir olduğumu hatırladım sana sinir olurken. Aşık olduğu kadını evinin işleri bitince yanına almayı düşünen bir adam. O evin inşaat işleriyle uğraşırken kadıncağız Almanya'da hastalıktan ölüverdi. Bu garibim de aşkından gözleri kör, kadını mutlu etmek için evi güzelleştirmeye çalışıyor, kadının öldüğünden habersiz bir şekilde. Aşkın boya badanaya ihtiyacı yok ki. Sonrada bir ömür boyu terkedildiğini düşünerek mutsuz yaşadı. Ama ille de boyayacağım diyorsan ben yanındayken boya. Benim öyle "benden uzak olsanda mutlu ol", "gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin", "sabret aşkım sabret" gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya "Endamın yeter" diye biz onu söyleyelim. Ben seni öyle ilahi bir aşkla seviyorum ki anlatmaya kalksam, kelimelere döksem ifade edememekten korkuyorum. Ya da dile dökülenin basitleşmesinden. Ben eğer becerebilsem parmaklarımla kaburgalarımı ayırıp seni içimdeki buğuda saklarım. Uykunun en derin yerinde birden uyanınca seni yanımda görmek, pişirdiklerimin güzel olduklarını gözlerinden okumak, kış gecesinde söylenmeden patlatılmış mısırı paylaşmak, televizyondaki filmi seyretmek için demlenmiş çayı birlikte içmek, hastalıklarda sevgiyle sıkılmış limonata içirmek, kahvenin telvesinde yazanları birlikte yaşamak, sabahın kör saatinde çıplak denize girmek, emanet alınmış bir motorsikletle gezintiler yapmak, sırtıma dolanmış kollarınla güneşi batırmak, bizim batırdığımız güneşin doğduğu ülkedeki insanların hayatları hakkında abuk hikayeler uydurmak, bozuk musluk yüzünden kavga etmek, ne kadar rahat adamsın ne kadar telaşlı kadınsınlarla başlayan cümlelerle tartışmak, hayatı-hayatın getirdiklerinin tümünü seninle paylaşmak. Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Hani geçen akşam trafik kazası yüzünden ölmüş birini görmüştük. Üzerini örtmüşlerdi de sadece ayakkabıları görünüyordu. Ben çok etkilenmiştim de sen "adamı tanımıyorsun bile" diyerek etkilenmemin sebebini anlamamıştın. İlk düşündüğüm hayatın çok mu değerli olduğu yoksa düşünmeye değmeyecek kadar basit mi olduğu hakkında aklım karışmıştı. Ne zaman ölümle karşılaşsam aynı karmaşık duyguları hissederim zaten de sevince insanın içi daha çok acıyor. Öleni tanıman gerekmiyor ölüm karşısında. Orada yatan sende olabilirdin bende. Seni düşünmek bile istemiyorum. Kendimi öldükten sonra düşünemeyeceğime göre sana acı çektirmek istemiyorum. Eee diyeceksin. Eee si ölüm var, eve gitme süresince bile ertelenemiyor seni yolun ortasında yakalayıveriyor ve bulduğu yerde götürüyor. Bu yol kıyısında bize göre zamansız bir kaza olabilir, deniz gezmesinde söylenenler söylenmeden gelebilir, yaşanacakları beklemeden de... Yaşamak istediklerini söylemeden... Bir akşam denizden dönerken aynı duygu karmaşasını hissederek, sana telefon açıp "Hayatı benimle paylaşır mısın" diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbirşey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar. Bugün seni çook özledim de yinede söylemedim bu yüzden. Orada yatan bende olabilirdim. Bırak işlerini de ben söylemeden kendin gel.