Zıplanacak içerik

instantkarma

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

instantkarma tarafından postalanan herşey

  1. Sayın. Sarıgöl, Determinizmi eleştirmişsiniz ama maalesef kafasını gözünü yararak. Şöyle ki; Tanrı zar atmaz derken Einstein’nın savunduğu hala Laplace’nin şeytanıydı ama bu görüşe en fazla karşı çıkan Heisenberg, Bohr gibi kuantum mekanikçileri olmuştur. Kuantum mekaniği yönünden işi çıkmaza sokan ise gözlem araçlarımızın yetersizliğidir. Çünkü, Determinizm dediğimiz şey hesaplanabilirliği içerir.( Belirlenimcilik, Gerekircilik ) Bir olay ileri doğru kesin ve net hesaplanamaz ise problem vardır. Bu durumda, çeşitli olasılıklar doğar. Kuantumcuların yaptığı da sadece bu olasılıkları hesaplamaktır. Yani diyelim ki atom bombasını attığınızda az da olsa patlamama olasılığı da vardır. Bunu kesin olarak hesaplayabilen Külli bir irade ( evrensel bilinç, zeka ) varsa da yoksa da mutlak anlamda Determizm yine geçerlidir Ancak, insanların yaptığı bilim için konuşuyorsak, Determinizm yara almıştır. Öte yandan, Evrim için söyledikleriniz için de bu kural geçerlidir. Yani, düşük olasılıklı görülen bir mutasyonun gerçekleşmesi için bile yeterince zaman ( milyarlarca yıl ) geçmiştir, belki bu uzun zaman içerisinde tüm diğer olasılıkların gerçekleşmesi de mümkün olmuştur. Bu durumda, biz hesaplayamasak ta, hesaplayabilen bir irade olsa da olmasa da mutlak anlamda Determinizm yine geçerli olur. Bunun yanı sıra doğadaki birçok olay kaotik karakterdedir. Belli olayların ( hava tahmini, depremler, bir sigara dumanının havada hareketi ) ileriye dönük hesaplanabilmesinde en yeni ve güçlü bilgisayarlara rağmen sıkıntılar olabilmektedir. Ayrıca, bu durumlar, geriye doğru, yani sonuçtan sebebe ulaşma yönünde de yani nedensellik, tersinirlik açısından da bilim yönünden Determinizmi tehlikeye sokar. Ancak, bunları hesaplayabilen bir Külli irade olsa da olmasa da mutlak anlamda Determinizm yine geçerli olur. Einstein'nın Özel Görelilik Teorisi'ne göre ışık hızına ulaşan bir madde için zaman yavaş akar. Genel Görelilik Teorisi'ne göre ise, Kara delikler civarındaki bir madde için zaman yavaşlar. Einstein, Işık hızından büyük hızların mümkün olduğunu matematiksel olarak kanıtlamıştır. Işık hızından büyük hızlarda ise zaman tersine akar. Bu durumda , ışık hızından daha büyük hızlarda hareket eden bir cisim ( Takyon ) için neden-sonuç ilişkileri tersine döner ve hesaplar arap saçına döner, bizim açımızdan Determinizm zorlanır. Bu halde de biz henüz hesaplayamasak ta bunları hesaplayabilen bir Külli irade olsun olmasın mutlak anlamda Determinizm geçerli olur. Velhasıl, hesaplanamazlık Tanrının varlığını kanıtlamaz. Deney araçlarımızın ve bilgisayarların geliştirilmesiyle birlikte bu hesaplanamazlık durumu ortadan kaldırılabilir ve insanlar açısından da Determinizm geçerliliğini sürdürür. Saygılarımla. NOT: Evrilen görüş için suyu örnek vermeniz biraz alakasız olmuş.
  2. Sn.Hanif42 Bey, Şimdi birader, kalan miras a olsun, verilen oranlarla hesabı yapmışsın zaten yazalım: (16/24+4/24+4/24+3/24)a=(27/24)a=(24/24)a+(3/24)a = a + 0,125a =1,125a etmez mi? Eder! Oysa, kalan miras a idi. Peki, bu ilave 0.125a nerden çıkıyor? Sorun burda zaten! a=108.000 YTL aldın mı, bu ilave=(3/24)a = 0,125*108.000' dan olur sana 13500 YTL var mı bu para ortada yok! Şimdi Ömer ne yapmış ona bakalım: (16/24+4/24+4/24+3/24)a=(27/24)a=(24/24)a+(3/24)a = a + 0,125a =1,125a = (27/24)a eşitliğinin her iki tarafını 24/27 ile çarpmış buna hakkımız var mı? Var! Bu durumda eşitlik değişmez. Çarpalım bakalım ne olacak? (24/27)(16/24+4/24+4/24+3/24)a=(24/27)a=((24/24)a+(3/24)a)(24/27) = (a + 0,125a)(24/27) = (1,125a)*(24/27) =(27/24)(24/27)a =a Ne değişti? Eşitlik değişmedi ama eşit olan değerler değişti. Kurana göre 1.125a dağıtılacaktı ama ortada olmayan bir 0,125a vardı, yani 13500 YTL, şimdi ne oldu? Kuranın verdiği oranlar değiştirilmiş oldu. Buna cesaret eden kim, yani Kuranın koyduğu hükümlerle haraket etmeyen şahıs kim? Bütün müslümanların saygı duyduğu 2.halife Hz.Ömer! Neden böyle bir işleme gerek duymuş olduğu da ortada; Kuranın yanlış oranları! Şimdi, Ömer, eğer Kuranın Allahtan geldiğine inanıyorsa, o halde; 1-eğer hatayı görmüşse şüphesini dile getiremiyor çünkü toplumsal baskı çok, böyle bir şey söylemek ölüm getirir kendisine belki ve belki de bütün müslümanlar gibi "vardır bir hikmeti" deyip geçiyor. 2-ya da matematiği tam bilmediğinden yaptığı hesabı doğru sanıyor. Çünkü, Ömer de samimiyetle inanıyor Kuranın Allahtan geldiğine ve belki de bütün müslümanlar gibi "vardır bir hikmeti" deyip geçiyor. 3-ya da toplumsal statüsünü kaybetmek istemiyor nefsi galip geliyor ki gerçekten inanıyorsa bu zayıf bir ihtimal. 4-belki, yapabilse Kuranı değiştirecek, ama onu yapamıyor, çünkü Kuranda bir harfi bile değiştirilemez diye hüküm var, elini kolunu bağlıyor ki gerçekten inanıyorsa bu da zayıf bir ihtimal. Kuran, halife Osman döneminde bir araya getirilip toparlandığına ve diğer nüshaları yaktırıldığına göre, bu ayet üzerinde düzeltme yapılmamış olması da 1. ve/veya 2. ihtimali kuvvetlendiriyor ve burada da bu hesabın apaçık ortada olmasına rağmen müslümanların anlayamamasını açıklıyor. Herkese saygılar ve sevgiler.
  3. Prof. Dawkins’e kendisiyle dalga geçtiği için kızmış 2 Ekim 2008 Sefa KAPLAN Prof. Dawkins’e kendisiyle dalga geçtiği için kızmış HY veya Adnan Hoca olarak da bilinen Adnan Oktar’ın, ünlü bilim insanı Prof. Richard Dawkins’e neden öfkelendiği anlaşıldı. Prof. Dawkins, sitesinde yayımladığı bir yazıda, Adnan Oktar’ın milyonlarca lira harcayarak bastırdığı ve bütün dünyaya dağıttığı "Atlas of Creation-Yaradılış Atlası" kitabındaki vahim hatalarla dalga geçiyor. Kamuoyunda "Adnan Hoca" olarak bilinen, yazdığı kitaplarda "HY" müstearını kullanan Adnan Oktar’ın Oxford Üniversitesi’nin ünlü bilim insanlarından Prof. Richard Dawkins’e neden kızdığı anlaşıldı. Prof. Dawkins, sitesinde yer alan bir yazıda, Adnan Oktar’ın milyonlarca lira harcayarak bastırıp bütün dünyaya dağıttığı altı kiloluk "Atlas of Creation-Yaradılış Atlası" isimli kitabındaki vahim hatalarla dalga geçiyor. Prof. Dawkins, www.richarddawkins.net isimli sitede yer alan "Zehirli Yılanlar, Kaygan Yılanbalıkları ve HY" başıklı yazısında, bir sabah posta kutusunda söz konusu kitabı bulduğunu belirterek, evrimin yalan olduğunu savunan kitabı incelemeye başladığını anlatıyor ve şunları söylüyor: "On bir dilde yayımlanan kitabın tezi, evrimin yalan olduğu. Kitap büyük, 700 sayfadan fazla, renkli, kuşe kağıda basılı, gösteriş yapmak için kahve masası üzerine koyulacak cinsten. Böyle bir kitabı üretmenin maliyeti fazlasıyla yüksek olsa gerek ve insan kendini bunun bunca dilde ve bu kadar fazla nüsha halinde üretimi ve dağıtımı için harcanan paranın nereden geldiğini merak etmeden edemiyor (Çeviri: Kutluhan Çelik)." Prof. Dawkins daha sonra Adnan Oktar’ın kitabında yer alan çarpıcı bir fotoğrafı örnek veriyor. /_np/0326/6560326.jpg Kitabın 244. sayfasında yer alan fotoğraf, Adnan Oktar tarafından evrimin olmadığına kanıt olarak gösteriliyor. Ancak, basit bir şey unutulmuş. Fotoğraftaki böcek, bir oltanın iğnesine takılmış vaziyette. Yani? Yanisini Prof. Dawkins de merak ediyor ve bunun balık avlamakta kullanılan plastik bir yem olduğunu fark ediyor. Sitesinde, yemi üreten kişiye de link veriliyor. http://www.grahamowengallery.com/fishing/more-fly-tying.html. Bu durumda, Adnan Oktar’ın, neden "kişilik haklarını ihlál eder nitelikteki yazılar" nedeniyle siteye erişimi engellemeye kalkıştığı daha net bir biçimde anlaşılıyor. Hele, Prof. Dawkins’in şu sözleri, Oktar’ı tam anlamıyla çileden çıkartmış olmalı: "Bu kitabın pahalı ve ışıltılı üretimiyle içeriğinin ’nefes kesen anlamsızlığı’nı bağdaştırmakta aciz kalıyorum. Acaba gerçekten anlamsızlık mı, yoksa basit bir tembellik mi - ya da çoğunluğu Müslüman yaradılışçılar olan hedef kitlenin cehalet ve aptallığının alaycı farkındalığı mı? Ve para nereden geliyor?" http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10025774...33&sz=61366
  4. Sn.Demirefe, "Akıllı Tasarım" ya da düşündüğünüz anlamda dinden bahsettiğimi nerden çıkardınız? Yazımı gerçekten sonuna kadar okudunuz mu? Doğal ki, determinizm konusunu, açtığınız o başlıkta da tartışabiliriz. Ancak, burada tartışmanın, bütün arkadaşların yararına olacağını düşünüyorum. Saygılarımla.
  5. Çok yakın zamana kadar pozitif bilimlerin ilgilendiği alanlar ve Determinizm, doğrusallığın ( lineerlik ) geçerli olduğu, daha doğrusu çok büyük hatalara yol açmadan varsayılabildiği alanlardır.Oysa, nedensellik, gerekircilik ve belirlenimciliği içeren determinizim, nonlineer fonksiyonların geçerli olduğu, analitik olmayan fiziksel durumlarda yerini Kaosa bırakır. Nonlineer fonksiyonların geçerli olduğu analitik olmayan fiziksel durumlarda, ölçmede belirsizliğin etkisi çok büyük olur. Herhangi bir fiziksel olayı açıklamak için yaptığımız matematiksel modellemede, analitik çözümün olabilmesi yani başlangıç ve sınır koşullarının etkisinin makul ölçülerde sınırlı olabilmesi için lineer denklemlerle ifade edilmesi gerekir.( Dinamik sistemler ) Lineer fonksiyonlar, gerçek fiziksel durumun ihmal ve kabullerle elde edilmiş Lineer olmayan fonksiyonların özel halidir. Pratikte işe yararlar. Ancak, bir bilardo topunun masada nereye çarpacağını hesaplayamamak, üç gün sonrasının hava durumunu doğru tahmin edememek ya da bir dünya savaşının sonuçlarını öngörememek gibi olgular, kaygı verici değilse bile, determinizmin verdiği huzura gölge düşürecek kadar hayal kırıcıdır.İnsanlar günlük yaşamdaki bu kaotik etkinin çok eskiden beri farkındaydı. Kaosun bir bilim haline gelmesi için bu yüzyılı beklemek gerekiyordu. Bu gibi durumları modelleyen lineer olmayan fonksiyonların çözümü ancak sayısal yolla ( tekrarlama= iterasyon yöntemi) bilgisayarlar sayesinde yapılabilir. Çözümün olabilmesi için de başlangıç değerlerinin çok iyi bir kesinlikle belirlenmesi gerekir yani başlangıç koşullarındaki çok küçük değişim, sistemin davranışında çok büyük fark yaratabilir Dinamik ( lineer ) sistemlerde istenilen şey, dinamik kural dediğimiz diferensiyel denklemin (ya da denklem sisteminin) çözümünü bulmaktır. Buna matematikte tersinme (inverse) problemi diyoruz. Cebir, analiz ve diferensiyel denklem kuramlarımız çoğunlukla tersinme problemleriyle uğraşır. Öte yandan, bütün problemleri çözen bir tersinme kuralı yoktur. Bu gün, belli iterasyonlarla “kaotik grafikler” çizen bilgisayarlarımız, başka bir bilgisayarın çizdiği “kaotik grafiklere” bakarak iterasyon kuralını ve kuralın başlangıcını çıkarmayı başaramamıştır. Bu nedenle analitik olmayan fiziksel durumlardaki problemler kendi içlerinde birbirine benzer sınıflara ayrılıp, her sınıf için ayrı ayrı çözüm yöntemleri geliştirilir. Örneğin, bütün diferensiyel denklemleri çözen bir tek yöntem yoktur. Bunun yerine, her diferensiyel denklem sınıfı için ayrı ayrı çözüm yöntemleri aranır. Kaotik sistemler için de benzer şeyin olması gerekir. Matematikçiler, Çinde kanat çırpan kelebeğin nasıl olup da Teksas’ta kasırga yaratacağını açıklayan matematiksel modelden çok, Teksasta olan kasırgayı Çin’de hangi kelebeğin hangi kanat çırpışıyla yarattığını bilmek isterler. Günün birinde kaos bir bilim olacaksa, matematikçiler o kelebeği bulmak zorundadır. Bulunamazsa gerekircilik, nedensellik iflas eder. Kaos teorisinin ardında yatan yaklaşım, özellikle de bilim felsefesi açısından bugün pozitif bilim olarak nitelendirdiğimiz şey, batı uygarlığının ve düşünüş biçiminin bir ürünüdür. Bu yaklaşımın en belirgin özelliği, analitik oluşu yani parçadan tüme yönelmesi (tümevarım) Tümevarım yaklaşımının tam tersi ise tümdengelim, yani bütüne bakarak daha alt olgular hakkında çıkarsamalar yapmaktır.. Genel anlamda tümevarımı Batı düşüncesinin, tümdengelimi ise Doğu düşüncesinin ürünü olarak nitelendirmek mümkündür.Kaos ya da karmaşıklık teorisi ise, bu anlamda bir Doğu-Batı sentezi olarak görülebilir. Kaos teorisinin Doğu öğretilerindeki karşılığı belki de Karma yasası ve Samsaradır. Doğu öğretilerindeki Karma yasası, kısaca, her yaşamın, önceki yaşamlarda yapılan hareketlerin sonucu olarak belirlenmesi esasına dayanır. Yani, kişinin yaptığı hiçbir hareket sonuçsuz kalmayacak ve kişinin mukadderatının belirlenmesinde bir neden oluşturacaktır. Hiçbir neden, herhangi bir sonuç yaratmadan yok olup gitmez. Bu durum, Samsara denilen doğum-ölüm-döngüsü içerisinde tekrarlanır.Dolayısıyla Samsarayı esas alan Doğu öğretilerinde her yaşam ve her yaşamdaki koşullar, önceki yaşamlarda yapılan hareketlerin bir bileşkesi olarak meydana gelmekte olup, o yaşamda yapılacak hareketler de bir sonraki yaşamı ve koşullarını belirleyici bir etken olacaktır.( Fraktal fonksiyonlar )Daha kısa olarak ifade etmek gerekirse, Doğu’nun karma yasası bir Türk atasözüyle tek cümleyle şöyle ifade edilebilir: “Ne ekersen onu biçersin.”Bunu devam ettirirsek; Düşünce eken davranış biçer, Davranış eken alışkanlık eker, Alışkanlık eken huy eker, Huy eken yazgı( kader ) eker. Buradan demek ki yazgımızı biz yapıyoruz anlamı çıkar yani yazgımızın kendi düşüncelerimizin ürünü olduğu yargısına varabiliriz. Bu durum insanın özgürlüğü kavramını da tartışmalı hale getirir.şöyle ki; bir karar verme durumunda olduğumuz zaman, diyelim ki iki durum arasından herhangi birini seçme olasılığımız aynı olmyacaktır. Diğer yandan, huy yani dolayısıyla yazgı ( kader) oluşturan ilk düşüncemizle yaptığımız davranıştan sonra, ikinci durumda alışkanlık oluşturmayacak şekilde farklı bir düşünce üreterek davranmak, bizi Karma oluşturmaktan dolayısıyla Samsara döngüsünden kurtuluşumuzun yolunu açar. Düşüncemizin, dolayısıyla, beynimizdeki nöronların arasındaki elektriksel aktivitedeki belirsizlik, elektriksel sinyalleri taşıyan parçacıklardaki madde-enerji etkileşimi dolayısıyla evrendeki Higgs alanı ile etkileşimi nedeniyle Big-bang ve öncesi durumlara kadar dayandırılabilecek şekilde tüm evrenle bütünleşebilmek, iki durumdan birini seçme olasılığını, %50-%50 eşit duruma getirebilir. Bu ise, insanın gerçek özgürlüğü demektir. “Aydınlanma” denen bu kaotik durum, Doğu dinlerindeki meditasyon uygulamalarıyla binlerce yıldır sağlanabilmektedir. Bu duruma erişebilenler için evrenin ve yazgımızın deterministik olduğu yani belirlenebilir olduğu öne sürülemez. Bu kaotik yaşantının tadına varabilen insan için de, ateizmin de, teizmin de, agnostizmin de hiçbir anlam ve önemi yoktur. Saygılar.
  6. Vermiyorum kardeşim miras falan, ben kadı değilmiyim, vermiyorum işte! Hadi bakim... allah allah ya!
  7. Beynimizin Yalnızca % 10’unu Kullandığımız Söylencesi Öncelikle yorumunuzun başında belirttiğiniz varsayıma göz atalım isterseniz: “Beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız.” Yaklaşık bir asır önce ortaya atılan bu iddianın kaynağı bazı bilim insanlarının söylem ve bulgularının yanlış yorumlanıp çarpıtılmasına dayanıyor. Bugün, sinir bilim ve beyin görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler öyle gösteriyor ki, beynimizdeki tüm sinirler çeşitli eylemler sırasında aktive oluyor. Daha açık bir deyişle, kullanmadığımız herhangi bir sinir ağı bulunmuyor. Konuyla ilgili bir başka yaklaşımsa sinir hücrelerinin herhangi bir uyarıcı almadıklarında dejenere olarak işlevselliklerini kaybediyor olma özellikleri. Örneğin, görsel sistem. Gelişmenin erken dönemlerinde göz sinirleri yeterli uyarıcıya maruz bırakılmadıklarında görme yetisi kayboluyor. Benzer şekilde, eğer ki beynimizde kullanılmayan sinir ağları bulunsaydı, işlevselliklerini kaybetmiş olmalarını beklememiz gerekirdi. Fizyolojik kanıtlar bir yana, iddia evrimle de uyuşmuyor. Aktif olmayan, hayatta kalma mücadelemize katılmayan sinir ağları içeren büyük bir beyin evrimsel gelişimle de bağdaşmıyor.
  8. Anlaşıldı yine sorularıma cevap vermekten kaçıp mugalata yapmışsın
  9. Sn.Evdeyokuz, Şimdi, o zaman Matematik pozitifse, ben de sana belirsizliğin olmadığı bir sayı söyleyeyim: Sonsuz belirli bir sayıdır ve işlem yapılabilir. Belirsiz değildir. Ben sana sonsuz ytl vereyim, sen de bana sonsuz+8000 ytl ver o zaman ( bu arada matematikte sonsuz+8000=sonsuzdur ) Şu anda matematik kurallarına göre davrandık ve iki sayının sonsuzluk durumunda birbirine hem eşit olduğunu hem de olmadığını gösterdik. Zaten Feynman da belirsizlik için aynı durumun geçerli olduğunu göstermiş! Yani senin pozitif matematiğinde bu durumu normal karşılıyorsun da burda niye karşılamıyorsun? Üstelik de daha 1400 yıldır eğitimsiz müslümanların dahi miras paylaştırmada başarıyla tatbik ettiği basit Avliyeyi bile kavrayamıyorsun. Öyle bakkal matematiğiyle olmuyor bu işler. Bu durumdayken zaten Allahı kavramanı hiç beklemiyorum. Saygılarımla.
  10. Sn.Evdeyokuz, Şimdi, o zaman Matematik pozitifse, ben de sana belirsizliğin olmadığı bir sayı söyleyeyim: Sonsuz belirli bir sayıdır ve işlem yapılabilir. Belirsiz değildir. Ben sana sonsuz ytl vereyim, sen de bana sonsuz+8000 ytl ver o zaman ( bu arada matematikte sonsuz+8000=sonsuzdur ) Şu anda matematik kurallarına göre davrandık ve iki sayının sonsuzluk durumunda birbirine hem eşit olduğunu hem de olmadığını gösterdik. Zaten Feynman da belirsizlik için aynı durumun geçerli olduğunu göstermiş! Yani senin pozitif matematiğinde bu durumu normal karşılıyorsun da burda niye karşılamıyorsun? Üstelik de daha 1400 yıldır eğitimsiz müslümanların dahi miras paylaştırmada başarıyla tatbik ettiği Avliyeyi bile kavrayamıyorsun. Bu durumdayken zaten Allahı kavramanı hiç beklemiyorum. Saygılarımla.
  11. Kadir gecesi kutlu olsun.
  12. Bakın Sn Brain, O şahıs şunu diyor: Klasik Matematik hatalıdır. O halde, Kuran'da matematik hatası yoktur ve Alio1nun, Hanif2nin gayet net açıkladığı Avliye doğrudur. Sizse laf kalabalığı yapıyorsunuz. Bana diyebiliyor musunuz mesela x-y'nin hamiltonyeni alınamaz? HAYIR ******
  13. Sn.Evdeyokuz, Brain ve Demirefe görüyorum ki SnÖyle Değilin olaya getirdiği açıklamayı çürütememişsiniz boş konuşup duruyorsunuz. İcraat görelim icraat! Avl gayet normal oluyor işte gayet açık!
  14. Sn BrainSlapper, Feynman için söylenilen ( evdeyokumun söylediği )bu sıfatlar hakaret değilmi aşşalama değilmi küçük düşürme dğilmi iftira değilmi soruyorum size hangi birini yalanlayacaksınız?? çözebildinizmiki Sn.Öyle Değilin söyledikleri ispatı çürütebildinizmi diyebildinizmi şurası yanlış?? cevap verin bilime ne kadar kapalı olduğunuzu herkes görüyor Adam ispatlamış işte hata yok! olamazda! (haşa) Kuranda eksik yanlış olamaz siz beyhude uğraş içerisindeniz çevirin bakalım gözünüzü kainata bir eksik bulabilecekmisiniz, bulamassınız çünkü Allah-u Teala herşeyi mükemmel yaratmıştır.
  15. Anlayamadığınız bir şey olduğunda neden kabul etmiyorsunuz bu yok mu demektir feynmanı küçük düşürerek nereye varacaksınız. Çok yazık çook...
  16. Hocam, Kusura bakmayın, haklısınız bizim daha bilmediğimiz neler var ilimdeki gelişmeler Kuranı haklı çıkaracaktır inşaallah, Newton da kütle değişmez diyordu ama Einsten kütlenin sürekli değiştiğini Kurandaki gibi kanıtlamıştı. “Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„ (Zariyat Suresi, 47) Kurandaki miras paylaşımının ancak Feynman tarafından açıklanabilmesi de Kuranın evrensel ve değişmez olduğuna sadece bir örnektir. Allaha emanet olun! Saygılar.
  17. Sn. Değil Öyle, Gördüğünüz gibi problem çözülmüş. Bizleri neden kandırmaya çalışıp yeryüzünde bozgunculuk yapıyorsunuz? Neden cevab vermiyorsunuz?
  18. Matematikçi Alfred Renyi, şöyle demişti: "İnsanın var olmayan şeyler hakkında var olanlardan daha çok şey bilmesi ne gizemli değil mi?". Matematikçi matematik hakkında gerçek dünyadan fazla şey bilir.
  19. Sayın Demirefe, Adam ispatlamış işte! yapabiliyorsan buyur çürüt! Öyle körü körüne olmaz demekle olmaz bu işler!Matematiğin kuralları her zaman geçerli değilmiş demekki, ne de olsa kul yapısı! Siz Allah (CC) tan daha iyi mi bileceksin? Hüsrana uğrayanlardan olmayın sonra! Teşekkürler Sn.Değil Öyle!
  20. Ya hakkaten doğru! Benim de şimiye kadar şüphelerim vardı ama....Şüphesiz Kuran-ı Kerim Allah kelamıdır, O hiç bir şeyi eksik bırakmamıştır. 4 - Nisa Suresi Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla... 11. Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. 12. Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeşi varsa, bu kardeşlerden herbirine altıda bir düşer. Kardeşler bundan fazla ise bu takdirde onlar, yapılmış bulunan vasiyet ve borç ödendikten sonra üçte bire ortaktırlar. Kimseye zarar verilmemelidir. Allah'tan bir öneridir bu. Allah Alîm'dir, Halîm'dir. 18. Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, "işte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık Anlayana.....
  21. Selam, Kuantum Düşünce nedir? Sadece pozitiflik, iyimserlik midir? Köklerinde ne vardır? Neden kuantum? Biraz açabilir miniz? Sevgiler, saygılar.
  22. Bir süredir meditasyon yapıyorum. Acaba bu forumda meditasyon yapan var mı? Yoksa, yapmayanlar ne düşünüyorlar? Meditasyon yapanlar deneyimlerimizi paylaşmak istermisinz?
  23. instantkarma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Hayvanlar Alemi
    eee. noolmuş?
  24. 2/3+1/6+1/6+1/8 = 16/24+4/24+4/24+3/21=27/24 = 1,125 olur ki bu da aslında 1 olmalıydı., yani hesabınız baştan yanlış!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.