Verdiğin lingteki yazı şu;
"Konu evrim olunca nedense bütün teist arkadaşlarımız birden biyoloji uzmanı kesiliyorlar. Hatta öyle ki "Hadi getirin kanıtlarınızı, tek tek çürüteceğim" diyecek kadar da ileri gidebiliyorlar. Öyle ya, hazretler bilmem kaç yıl biyoloji okumuşlar (!), adeta bilimsel (!) yayınları hatim etmişler, ortaya koydukları bilimsel tezlerle de evrimi çürütmüşlerdir. Güler misiiiin, ağlar mısın?
........................................
Evrim karşıtı söylemlerin amacı bilimsel gerçeklere karşı toplumda bir kuşku uyandırmak ve evrimin tartışmalı olduğu izlenimini yaratmaktır. Çoğu aydınlarımız bile, 'evrimin tartışmalı olduğuna' inanmaktadır. Peki dünyanın döndüğü tartışmalı mıdır? Hayır. Evrim de dünyanın döndüğü, dünyanın yuvarlak olduğu kadar gerçektir. Yaradılışçılar kafa karıştırarak bu gerçeği gizlemeye, bu gerçeğin okullarda okutulmasının önüne geçerek bilimsel düşünemeyen, kaderine razı, itaatkâr kişilerden oluşan bir toplum oluşturmaya çalışmaktadırlar. Bu yaklaşımlarında da bir ölçüde başarılı olmuşlardır.
Evrim söz konusu olduğunda evrim süreci ile evrim olgusu arasındaki farkı iyi anlamalıyız. Evrim süreci evrimin oluşundaki süreçtir. Bir toplumdaki gen ve genotip frekanslarının zamana bağlı değişimi, farklı toplumlarda farklı genetik yapıların oluşması ve türlerin oluşması evrim sürecini belirler. Evrim kuramı ise evrim sürecini açıklamaya çalışır. Bir insanda yaklaşık 30 bin gen olduğu insan genom projesindeki çalışmalar ile kesinlik kazandı. Bir meyve sineğinde 10 bin gen olduğu tahmin ediliyor. Evrim süreci, değişen çevre koşullarında gen frekanslarındaki değişim ise bu kadar gende olabilecek değişimleri izlemenin ne kadar güç bir uğraş olduğunu görülebilir. Evrimsel biyologlar arasında olan evrim sürecinin nasıl olduğu konusundaki tartışmaları alıp çarpıtarak bağlam dışı olarak kullanıp 'Evrim kuramı konusunda biyologlar arasında fikir birliği yok, zira evrim kuramı yanlıştır' şeklinde bir sonuca varmak yaradılışçıların her zaman kullandığı bir yaklaşımdır.
Kanıt bolluğu
Evrim olgusu ise, yani evrimin gerçekten olduğu, canlıların ortak bir atadan türeyerek bugünkü konumlarına geldiği, yeryüzündeki yaşamın ortak bir geçmişi paylaştığı olgusudur. Bugün Kopernik, Kepler ve Galileo'nun Dünya'nın Güneş sistemi hakkındaki savları nasıl gerçeklik taşıyorsa, canlıların bir evrim geçirdiği de o denli gerçeklik taşıyor. Kopernik'in kuramı ilk kez ortaya atıldığında kutsal kitaplarda anlatılanlara uymadığı için din adamları tarafından yasaklanmıştı. Oysa bugün ne Dünya'nın Güneş'in etrafında dönen bir gezegen olduğundan ne de Dünya'nın yuvarlak olduğundan aklı başında hiç kimse kuşku duymaz. Evrim olgusunu gösteren bilimsel kanıtlar, Dünya'nın yuvarlak olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar kadar çoktur. Bu nedenle de aklı başında hiçbir biyolog canlıların bir evrim sonucu ortaya çıktığı olgusunu yadsımaz. Buna göre bilimde, Dünya'nın 4 milyar yaşından fazla olduğu, yeryüzünde ilk yaşam belirtilerinin yaklaşık 3.5 milyar yıl önce ortaya çıktığı, ilk ökaryotik hücreli canlıların yaklaşık 1.6 milyar yıl önce çıktığı, yaklaşık 600 milyon yıl önce de omurgasızların yaygınlaştığı, yaklaşık 450 milyon yıl önce ilk balık türlerinin ortaya çıktığı, yaklaşık 370 milyon yıl önce amfibilerin, 340 milyon yıl önce sürüngenlerin, 200 milyon yıl önce memelilerin, 150 milyon yıl önce de kuşların ortaya çıktığı tartışma götürmeyen olgulardır.
Buna göre neredeyse tam bir kesinlikle ifade edebiliriz ki günümüzden 300 milyon yıl önce yeryüzünde insan yaşamıyordu, kuşlar ve memeliler de yaşamıyorlardı. Bu olgular biyokimya, moleküler biyoloji, genetik ve jeoloji gibi bağımsız bilim dallarınca da doğrulanmıştır. Bu durumda canlıların ayrı ayrı, birdenbire yaratıldığını ve bugüne kadar değişmediklerini öne sürmek, biyoloji, kimya ve fizikteki bilgilerimizi reddetmek anlamına gelmektedir.
Dünya'nın Güneş'in çevresinde döndüğünü nasıl biliyorsak, canlıların evrim geçirdiğini de artık öyle biliyoruz.
Prof. Dr. Aykut Kence: ODTÜ Biyoloji Bölümü öğretim üyesi
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=157180 (Lütfen tüm yazıyı okuyunuz)
Şimdi sen gel de, bunu bizim teist arkadaşlarımıza anlat... Anlamazlar... A-N-L-A-M-A-Z-L-A-R.......
Zira onlar akademik bir kariyeri olmayan, asıl uzmanlık alanı "motor" lar olan sapık bir adamın peşine takılmışlar, kulaklarını tıkayıp "Bla bla bla...Evrim yoktur... Evrim teorisi çürümüştür... Bla bla bla" diye tutturmuşlardır... Onlar için Prof olmuş, ordinaryus olmuş önemi yoktur. Zira bu akademik kariyeri olmayan, asıl uzmanlık alanı "motor" lar olan şahıs, yıllarını bu işe adamış bilim adamlarından daha iyi bilmektedir.
Yine bu teist arkadaşlarımıza göre bütün bilim adamları, dini (özellikle de İslam'ı) dünya üzerinden silmeye yemin etmiş ideoloji delisi insanlardır (!). (Vah ki vah)... Onların sözlerine inanmamak gerekir... Aslında onlar da evrimin olmadığını bilmektedirler ama (Peh peh peh), amaç dini yok etmek olunca her yol mubahtır. O yüzden bütün bilim adamları insanları "evrim" diye diye kandırmaya çalışır...
Öfffff... İçim karardı yahu... Teist olmak da ne zormuş be arkadaş... Sırf "evrime inanmayacağım" diye uydurdukları şeylere bakar mısınız..."
Bu iletinize cevabım o iletinizin hemen altındadır..
Sen bana kanıt için ling verecektin..
Hani nerede..??
Ben bu lingte birtek kanıt göremiyorum..