Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Dogrucudavut

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.698
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

Dogrucudavut tarafından postalanan herşey

  1. Ne demek istediğini bağırmadan anlatabilecek kadar okuma yazma bildiğine eminim. diyorsun ve bu da önceki iletileri okumadığını gösteriyor. Öyle bir şey yok. Biz tartışmalarımızı fikirler üzerinden yapıyoruz sadece, kişiler üzerinden değil. Bunlara karşı olan herkes bölücüdür mü demek istiyorsun yani? Ciddi bir devletin dış politika çizgisi iktidarlara göre büyük farklar göstermez. İç politikada ise, Anayasa’ya aykırı olmamak üzere farklı anlayışlar geliştirilebilir. Bu cümle, siyasi partilerin görüşleri arasındaki farklarının tam anlamıyla bilmeyen ilkokul çocuklarına ait olabilir ancak. Onun için sana yakıştıramadım doğrusu. Ekmeğin karneyle alındığı yıllar, dünyada bir çok ekonominin çöktüğü 2. dünya savaşı belasının olduğu yıllardı. İsmet İnönü, dahiyane dış siyaseti ile Türkiye’yi bu savaşa sokmamıştır. Bunu bizim büyüklerimiz de anlattı ama bunu sebebinin askere alınan büyük babamın ekmek yiyebilmesi için olduğunun da bilincindeydiler. Ayrıca, o dönemde İsmet İnönü’nün CHP’si henüz kendisini '' ortanın solu '' olarak tanımlamamıştı. Öncelikle, '' Atatürk’ün partisi '' diye yafta olmaz. Bu konuda Bekir de seni uyarmıştı hatırlarsan. '' Yafta '' kötü anlamı olan, mesela hırsız, uğursuz gibi bir etiketlendirme anlamına gelir. PKK terörü sorunu yüzünden, bir çok parti, Kürt hakları konusunda iyi niyetle veya art niyetle yanlışlar yapmış olabilir. Başka başlıklarda, bunları da eleştiriyoruz zaten. Görmedinse çok ısrar edersen bulur gösteririm. Bu işler öyle kolay işler değil. İspanya hala ETA ile uğraşıyor misal. Bu konuda sana katılıyorum. Türkiye hiçbir dönem ne iç siyasette, ne de dış siyasette bu kadar onursuz olmamıştı. Onu ben çözmüş ve ilgili başlıklarda nacizane görüşümü yazmıştım. Okumadıysan, ve eğer bilmek istersen sana tekrar da söyleyebilirim. Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanmaktadır. Önemli olan, bu oyunları bertaraf etme yönünde tavır alabilmek ya da en azından bu tavırı alabilenleri görebilmektir. Bugün, CHP, MHP, Saadet gibi partiler bu çizgidedir.
  2. Ben röportaj yaptığımda kendisiyle bu cümlelerin devamını da söylemişti bana * Türkiye vatandaşlığı Anayasa'da yer alsın. Gerçi yer alıyor ama Türkiye vatandaşlığına '' Türk '' deniyor anayasada, denilmesin. * Kürtçe eğitim ve öğretim dili olarak kabul edilsin. Anayasa'da yer alsın. Hatta resmi dil olsun. * Ateşkes devam etsin. Koşulsuz bir genel af ilan edilsin. Ordu operasyon yapmasın, bazı PKK'lar beni dinlemezse elimden bir şey gelmez tabii. Onlar da affedilsin canım n'olacak * Akil adamlar geçiş döneminde inisiyatif alsın Sabah, Taraf, Yeni Şafak, Zaman'dan akil adamlar insiyatif alabilir mesela. * Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK'lılar dahil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun. Mesela, DTP Kürdistan bayrağı açabilsin. Çocukları örgütleyip, askere polise serbestçe saldırtabilsin. * Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit kaldırılsın. Kendim için istiyorsam namerdim, hatta, Abdulah Öcalana İstanbul'da Çırağan sarayının kral dairesi tahsis edilsin. * Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin. Böylece, federasyonun yolu açılsın. Sonrası Allah kerim... * Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun. PKK affedilsin ama JİTEM'ciler zindanlarda çürütülsün. * Koruculuk kaldırılsın. Tüm Kürtler PKK'lı olsun. * Toprak reformu yapılsın. Ama Ahmet Türk gibi ağaların topraklarına zinhar dokunulmasın.
  3. Çarpışma, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK'lı teröristleri arasındadır. Türkiye'deki Kürtler ile Türkler arasında değil. Siyasi uyuşmazlık, Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Ermeni diasporası arasındadır. Türkiye'deki Ermeniler ile Türkler arasında değil. PKK bahane edilip, Kürtler potansiyel düşman ilan edilemeyeceği gibi, sözde Ermeni soykırımını iddia eden diaspora ve Ermenistan devleti bahane edilerek, Türkiye 'deki Ermeniler potansiyel düşman ilan edilemez. Nihal Atsız edilir diyor. Yanlış nerede sizce ?
  4. AB'nin PKK'ya yaptığı yardımlar hiç engellenebilmiş miydi peki ? Bunların hesabını AKP'den soracaksınız. AKP sadece, DTP'li belediyelere değil, kendinden olmayan her belediyeye aynı muameleyi yapıyor. Bkz. Artvin'deki sel felaketi Karadeniz ve İç Anadolu'nun bir çok köyünde hala elektrik, asfaltlı yol yok ama. Güneydoğu'ya da yapılmadığı doğru değil. Vergi verirsen, yol, su, elektrik olarak geri döner değil mi ? Türkiye'de bordro mahkumlarından başka gerçekten vergi veren kimse var mı ? Ama buna rağmen Karadenizin bir çok köyüne yapılmayan asfaltlar, Güneydoğuya yapılıyor. Köyler değil mezralar yıkıldı. Bunu da sebebi, hem bazılarının desteklediği PKK'nın militanlarının bu mezralarda konuçlanıp, askeri daha kolay vurabilmesinin engellenmesi, hem de PKK'ya karşı halkın daha güvenli bölgelere aktarılması.
  5. Sert cevap verdiysem siz kusura bakmayın. Burada, 3'e karşı tek olarak cevap yetiştirmek de zor tabii. Şimdi, meseleyi sakince ele alırsak, 1944'deki şiddet içerikli gösteriler, Nihal Atsız'ın bahsettiği bu çarpışmanın hiç de kalemle sınırlı kalmayacağının göstergesi olmuştur. Nasıl ki, bugün Fethullahçıları, Kürtleri ABD kullanıyorsa, o dönem de Türkçüler, Hitler Almanyası tarafından kullanılmaya müsaitti. Türkiye Nato'ya girdikten sonra ise, yani soğuk savaş döneminde, onları etkin biçimde kullanabilen ABD oldu. Söylemek istediklerimin özeti bu. Nihal Atsızın fikirlerine tekrar dönersek, mesela, Kurtuluş savaşımızda ilk kurşunu atan Hasan Tahsin'den tutun Rauf Orbay'a, Atatürk'ün yakın koruması Kılıç Ali'ye kadar Çerkes kökenlileri düşman ilan etmek tutarsızlıktır. Ya da İstiklal Marşımızın yazarı Arnavut kökenli M.Akif Ersoy için de aynı şeyler söylenebilir. Doğru olan, hangi ırktan olursa olsun etnik milliyetçilik yapanlara iyi gözle bakmamaktır. Zaten, Ermeni meselesi de Kürt meselesi de etnik milliyetçiliğin ürünleridir.
  6. Sizi kastetmemiştim. Lütfen alınmayın.
  7. Bu dediklerinizin doğru olup olmadığı, Türk mlleti tanımını ne olarak gördüğünüze bağlıdır. Nihal Atsız'ın millet tanımı, kana, soya, ırka dayalı Alman millet anlayışı ile aynıdır. Siz bunu kabul ediyor musunuz ? 80 öncesinden bahsetmiştim. Ayrıcaa, Ülkücülerin beni konuşturup konuşturmamasını hangi anlamda sordunuz ? Höt deyip, dizimi titretmeyip tahammül etmeleri anlamında mı ? Yoksa, bir kuyruk acım olduğunu düşünerek mi ? Ya da en vahimi Türk ırkından başka bir ırktan olduğumu mu düşündünüz ?
  8. Dostum, biraz acele etmişsin cevap yetiştirmek için. İnsanlara en büyük iyilik, akıllarını kullanmayı öğretmektir.
  9. Nasıl da korkuturmuşuz diye birileri kendi adına pay çıkarmasın şimdi
  10. Türkçülüğün evrimi (!) Atatürk'ün bir ulus olmayı kastettiği '' Ne mutlu Türküm diyene '' sözünü, Türkçülüğün ilk döneminde Nihal Atsız düşüncesi, '' Ne mutlu Türk ırkından olana '' diye yorumlanmış, ayrıştırıcı ve bölücü olduğundan bu görüş yasaklanınca da, Nihal Atsız'ın ölmeden önceki son dönemlerinde; '' Ne mutlu kendini etnik Türk kültürüne ait sayana '' gibi, görünüşte dışlamayıcı, birleştirici bir anlama çekilmiştir. Tabii, bunun da hoşgörülmesinin altında, soğuk savaş dönemi, Türkiye'de ABD'ci derin devlet/Gladyo/Kontrgerilla tarafından sola karşı Türkçülerin/Ülkücülerin kullanılması yatar.
  11. Zamanında, ABD ve onun destekçisi hükümetler, senin de sırtını sıvazlayıp salsaydı sokaklara sen de hhööööttt diyip, diz titretirdin. Dava ne davası mı ? Tabii ki, hhöööött davası
  12. Bu bakış erkeksi bir bakış mı, kadınsı mı çözemedim doğrusu
  13. Kesinlikle katılıyorum. Bu konuyu gündeme getiren milletvekiline de, ona destek veren milletvekillerine de, konuyu buraya taşıyan Tengeerin Bosig arkadaşımıza da teşekkür ediyorum, böyle bir önemli konu hakkındaki duyarlılıkları için. İçinde bulunduğumuz dönemde, Lozan ve sonuçları hakkında yapılan dezenformasyon ve çarpıtmalar o kadar fazla ki...O nedenle, Lozan zaferimiz sadece bayram olarak kutlanmakla kalmamalı aynı zamanda herkes tarafından tarihimizin bu kesiti doğru olarak bilinmeli ve tam olarak anlaşılmalıdır. Çünkü, Lozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedidir. Unutulmamalı, unutturulması, çarpıtılması engellenmelidir.
  14. Seçim sonuçlarına göre konuşuyorum. Seçim sonuçları yeteri kadar güvenilir bir araştırma sayılır herhalde, sizce de. Eğer, Güneydoğu halkı bu farkı görebilselerdi ya da CHP aleyhindeki; gibi propogandalardan etkilenmeseydi, oyunu CHP’ye verirdi. Hangi cümlemden böyle bir anlam çıkardınız merak ettim doğrusu ? Bunlar sağ partilerde de var. Onlarda parti içi demokrasisinin var olduğunu iddia edemezsiniz herhalde. Ama bunlara rağmen o partilerde oy kaybı yok. Demek ki, CHPnin oy kaybının bunlarla ilgisi yok. Ergenekon'a inanırsınız, o hayal olmaz ama Gladyo dediğimizde hayal olur öyle mi ? Ayrıca, konuyu işçi haklarından yine '' Kürt meselesi ''ne getirdiniz ya helal olsun size. Ben, mesela iş kolu sendikacılığının geliştirilmesi gerekliliğinden bahsedecektim ama sizin derdiniz sadece CHP'ye vurmak.
  15. Yine haklılaştırmak olarak algılamazsanız bir tespit daha yapacağım : Türkçülükle Kürtçülüğü karşılaştırırsak, Kürtçülüğün tüm dönemlerde ayrıştırıcı, bölücü olduğunu görürüz. Türkçülük ise, Nihal Atsız dönemi ayrıştırıcı, bölücü olduğundan yasaklanmıştır. Daha sonraki dönemler, Türkçülük evrim geçirmiş, etnik milliyetçilik söylemlerinden ziyade, kültürel milliyetçilik söylemlerini geliştirmiş ve açıktan etnik milliyetçilik yapamadıklarından yasaklanamamıştır. Yani, Atatürk'ün bir ulus olmayı kastettiği '' Ne mutlu Türküm diyene '' sözünü, Türkçülüğün ilk döneminde Nihal Atsız düşüncesi, '' Ne mutlu Türk ırkından olana '' diye yorumlanmış, ayrıştırıcı ve bölücü olduğundan bu görüş yasaklanınca da, Nihal Atsız'ın ölmeden önceki son dönemlerinde; '' Ne mutlu kendini etnik Türk kültürüne ait sayana '' gibi görünüşte dışlamayıcı, birleştirici bir anlama çekilmiştir. Tabii, bunun da hoşgörülmesinin altında, soğuk savaş dönemi, Türkiye'de ABD'ci derin devlet/Gladyo/Kontrgerilla tarafından sola karşı Türkçülerin kullanılması yatar.
  16. Haklı bir yasaktır demiş miyim ? Eğer, sizce bir olayın, olgunun nedenlerini göstermek onu haklılaştırmak ise, PKK terörünün -kendinize göre- nedenlerini her fırsatta göstermeye çalışan sizler, ne yapmış oluyorsunuz acaba ?
  17. Sanki hakaret etmişim gibi cevap vermişsin, '' hoop, bana mı dedin ?'' gibi... '' Milliyetçi-Muhafazakar '' yelpazesi de hayli geniş hani. Mesela, Melih Gökçek'e de sorunca da aynı senin dediğini diyor. O konuda da iftira attılar Kemal Kılıçdaroğluna , yani yetki elinde, SSK müdürü olduğu zamanlar hakkında. Onlar da fos çıktı. İyi ya işte, biz de siyaseti kokutanlardan bahsediyoruz. Kirli siyaset yapanları, iftira atanları gösteriyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu’nu sevmeyebilirsin, siyasi görüşüne/duruşuna katılmayabilirsin, çakma erkeksi tripler atmadığı, '' ağır abi '' olmadığı, efendi adam olduğu için küçümseyebilirsin ama bir iftira var ortada ve ben bu konuda senin yorumunu alamadım henüz: Bu iftirayı hoş görüyor musun ? Nasıl olsa, iftira atılan şahıs '' solcunun teki, ona mübahtır '' diye mi düşünüyorsun ? Öte yandan, diğer bir başlıklarda, Alperenlere, Ülkücülere iftira atıldığını düşünüp onları cansiperane savunmuştun. O zaman senin haksizlıklara tepkin konusunda bir çifte standartın olduğundan bahsetme hakkımız doğmaz mı ? Alperenciysen de, Ülkücüysen de ve onları '' kokmuş siyaset '' dışında görüyorsan da, bunu yandan yandan değil, göğsünü gere gere savunabilmelisin tabi, ama oralarda bunu savunup bu başlıkta siyasi görüşlerin, partilerin tümünü Alperen ve Ülkücüleri de kapsayacak şekilde kokmuş ilan etmek çelişki olmuyor mu ? 25 yıl öncesi her şey güzeldi ha ? Yaşını bilmiyorum ama 25 yıl önce bir siyasi görüşün var mıydı yani ? Terör meselesinin bu ülkenin politikasına büyük etkileri malum. PKK’nın ekmeğine yağ sürenler de belli. Buradan nereye gelmek istiyorsun, '' tüm partiler terörün bitmesini istemiyor '' mu demek istiyorsun ? Diyeceğini açık açık yazsan da biz de ne demek istediğini tahmin etmeyle uğraşmasak, tartışmalar yanlış anlamalar üzerine yürümese.
  18. "yaşanan afetlere karşı herkes haddini bilecek" ifadesi iki anlama da gelebilir; birincisi : '' İşte bize oy vermediniz, Allah da size felaket verdi '' şeklinde skolastik bakış. ikincisi de : '' bize oy vermezseniz, işte böyle felaketlerde yardım alamazsınız '' gibi antidemokratik, faşizan bakış.
  19. Evet, Atatürk öldüğünden yani 1938’den, despotluk olarak gösterdiğiniz 1946 seçimine kadar bir despotluk örneği bekliyoruz hala, sabırla… Hukukçu sizsiniz, madem o makaleyi gündeme getirdiniz, Hakan Albayrak’ın makalesindeki hangi ifadeden, neden ceza aldığını da siz göstermelisiniz. Onu da bizahmet bulup getirin de, bakalım ceza saçma mıymış doğru mu ? İlgili yasayı yorumlayamazsak da sorarız bir avukat arkadaşımıza olur biter. Danıştaydan Anayasa Mahkemesi başkanı seçilebiliyor da, Askeri yargıtaydan 2 üye seçildiğinde mi oligarşi oluyor ? Kim seçiyor ? Cumhurbaşkanı, peki… 12 Eylül öncesindeki, yani 1961 anayasası ile gelen Cumhuriyet senatosundan neden bahsetmiyorsunuz ? Siyasi partilerin önerdiği adaylar arasından Cumhurbaşkanları senatör seçmiyor muydu ? Böylece, Anayasa mahkemesine abuk subuk davaların taşınması önlenmiyor muydu ? Yani, 80 öncesine kadar, yine halkın seçtiği senatörlerin, meclisin geçirmek istediği anayasaya uygun olmayan yasaları elekten geçirmesi de mi oligarşiydi ? Bir şey eleştirilecekse, doğru taraftan bakılması gerekir.
  20. İlgili paragraf şu : '' Köpekler ve türbanlıların giremediği mekanlar da Müslümanlara baskı yapılmadığının bariz göstergesidir…İmam Hatip Lisesi Mezunlarına polis olma yolunu kapatan düzenleme de öyleydi. '' Eğer, güzel Türkçemizin olanaklarından yararlanıp, '' bazı, kimi '' gibi belirtme sıfatları kullanılsaydı bunları yazmazdım elbet. '' Köpekler ve türbanlıların giremediği mekanlar da bazı Müslümanlara baskı yapılmadığının bariz göstergesidir…İmam Hatip Lisesi Mezunlarına polis olma yolunu kapatan düzenleme de öyleydi. '' cümlesi meram anlatmaya daha uygun olurdu. Kullanılan veya kullanılmayan kelimelerin, noktalama işaretlerinin cümlelere kattığı anlamlar önemlidir. Sizi türban takmış olarak düşünemiyorum tabii...
  21. Ahlaksızlığı sadece cinayet ve kapkaççılık, hırsızlık bağlamında ele almak eksik olur. Öte yandan sadece bir etnik grup üzerinden konuşmak da yanlış olur. 80 sonrası, Türk toplumunun genelinde, özellikle Özal dönemiyle başlayan bir ahlaki gerileme yaşanmıştır. Bunun ana sebebi, sosyal politikaların eksik olduğu vahşi bir kapitalizmle kalınmayıp, '' köşe dönme '' kültürü ile '' benim memurum işini bilir '' anlayışının da beraberinde yerleştirilmesidir. '' Olmak '' yerine '' sahip olma ''nın ön plana çıkarıldığı ortamlarda ahlaki çöküşün ortaya çıkması kaçınılmaz olur.
  22. Adaletsizliğe bakarmısınız ? Asıl hapse atılmaları gerekenler, kendilerini görüntüleyenlere ceza aldırtıyor.
  23. Dostum, devlet başka bir seçenek sunamadı doğru. Belki de sunamazdı, tartışılır. Önemli olan göç ettirdiği yada göç eden insanlara sahip çıkmasıydı. Bu işin başka bir yönü. Ama Başbakanın bahsettiği bunlar değil, aklınca '' laik kesim'' e gönderme yapıyor farkındaysan. Münevver cinayetini işleyenlerin göç eden Kürtler olduğunu iddia etmiyorsan tabi.
  24. Son yıllara kadar bu isimlerden haberi olan var mıydı ? Nasıl ki, Osmanlı döneminde Türkler arasında Türk ismi olmayıp Ahmet, Hasan gibi Müslüman isimleri alınageldiyse ve ancak Cumhuriyetle beraber otantik Türk isimleri gündeme geldiyse, Osmanlı zamanından beri Kürtler de Müslüman isimleri alagelmiş, son yıllarda Türkiye'de yükselen Kürt milliyetçiliği bu otantik Kürt isimlerini üretmiştir. Bu isimler o nedenle, yani Kürtçülükle özdeşleştiği için yasaklanmıştır.
  25. Buna ne diyeceksiniz bakalım : Almanya'da Göç Yasası sertleştiriliyor Federal Alman hükümeti göçmenlerin topluma uyumunu hızlandırma hedefi çerçevesinde yeni yasal adımlar atmaya hazırlanıyor. Basına yansıyan planlara göre "entegrasyon karşıtı" göçmenler sınırdışı edilecek. Frankfurter Rundschau gazetesinin bugünkü sayısında yer alan habere göre Alman federal hükümeti, Avrupa Birliği’nin ilgili düzenlemeleri çerçevesinde 400 sayfalık bir kanun paketi hazırladı. Yeni düzenlemeler çerçevesinde yabancılar ve göçmenlerle ilgili bazı maddelerin sertleştirilmesi öngörülüyor. Düşmanca tavırlara sınırdışı “Uyum karşıtı” davranışlar gösteren göçmenler sınırdışı edilecek. Taslağa göre aile mensuplarının Alman toplumuna uyumunu engelleyen “düşmanca tavırlar”, sınırdışı uygulaması için yeterli görülecek. Yine sözkonusu taslağa göre, kin ve nefret kışkırtıcılığı yapan, toplumun belli kesimlerini aşağılayıp hakaret eden göçmenler de sınırdışı edilebilecek. Kursa katılmayana 1000 Euro ceza Frankfurter Rundschau gazetesi, federal hükümetin planları arasında entegrasyon kurslarına katılmayan göçmenlere 1.000 Euro’ya kadar para cezasının verilmesinin de bulunduğunu yazdı. Alman İçişleri Bakanı göçmenlerden „uyum“ istedi Berlin’de düzenlenen bir sempozyoma katılan Alman İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, “Uyumun başarılı olmasını istiyorsak, bunun göçmenlerin sorumluluğu olduğunu açık bir şekilde belirtmemiz gerekiyor“ dedi. Schauble, göçmenlerin uyumu için çabalarını sürdüreceklerini dile getirdi… Almanya göçmen siyasetini değerlendiriyor Alman basınında göçmenlere ilişkin detaylar sergilenirken, gözler özellikle Türk ve Müslüman göçmenlere yöneliyor. Almanya'da göçmenler çoğalıyor Alman hükümeti bu yıl altıncı kez Almanya’da yaşayan yabancıların ve göçmenlerin durumuna ilişkin bir rapor yayınladı. Rapor, Almanya’da yaşayan yabancıların sayısında düşüş olduğunu, buna karşın ülkedeki göçmen sayısında ise belirgin bir artış olduğunu gözler önüne seriyor… ABHaber, 26-02-2007 00:00 (TSİ)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.