Borana Karşı! tarafından postalanan herşey
-
Düşünce özgürlüğü mü?Bırakın savsatayı.
Taylan Abi,ben bir hukukçuyum.Hukukun olduğu bir yerde keyfiyet yoktur.Beni germesi için bir neden yok.Gelin sizinle düşünce özgürlüğünü konuşalım.O zaman anlarsınız neden size bu kadar tepki verdiğimi.
-
Düşünce özgürlüğü mü?Bırakın savsatayı.
Taylan Abi inanın ki uslubünüz hiç hoş değil,ben de şimdi bu uslübü kullanırsam asıl korkak olan sizsiniz ki bana ÖM ile bile atamıyorsunuz.Ben sizden istiyorum.Neden vermiyorsunuz?Bakarsınız ben de bunları bir suç unsuru olarak görürüm.Ne dersiniz?
-
Düşünce özgürlüğü mü?Bırakın savsatayı.
Taylan Abi ben sizin okuyun,öğrenin dediklerinizi sizden çok daha iyi biliyorum.Neden mi?Çok basit.Sizin gibi düşünceyi bir suç görenler yüzünden.Eğer bana bu iletileri atmazsanız,emin olun burada ''düşünce özgürlüğü''adı altında verilen tüm başlıklarda sizi bir düşünce korkaklığı ile suçlayacağım.
-
İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?
O zaman ÖM ile bana atın.Taylan Abi bekliyorum.O zaman kimse ile papazda olmazsınız.
-
Düşünce özgürlüğü mü?Bırakın savsatayı.
Düşünce özgürlüğü nedir?Kişinin kendi düşündüklerini yazması ne zaman suça dönüşür.Ve düşünenler kimlerdir.Forumu misafir olarak takip ettiğim zaman yazılarından etkilendiğim arkadaşlar şu an burada yazmıyor.Gerekçelerini de daha yeni öğrendim.Taylan Abi zaten demokrasinin sınırlarını det edinen biri olarak yazılanları gerekli mercilere iletmiş.Şimdi merak ettim;kim bu şikayet edilenler?Neden hala bazı düşünceleri bir yerlere havale etme gereği hissediyoruz?Düşünce özgür mü?
-
İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?
Ben bu forumu takip eden biri değilim,kimler olduğunu tahmin falan da etmiyorum;siz benim cahilliğimi dert edinmeyi bırakın da verin o haddini aşan yazıları.Eğer bu sefer de bu yazıları vermezseniz sizi korkak biri olarak tanımlayacağım.Verin ki bizde burada ne yazıp ne yazmayacağımızı bilelim.Bekliyorum.
-
İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?
Cahilliğime verip de şu haddini aşan yazıları verir misiniz?
-
İŞKENCE!nedir?İŞKENCE'siz yapamıyormuyuz?
Az önce profilinize baktım.Siz düşüncelerini beğenmediğiniz arkadaşların iletilerini genelkurmaya postalayan bir anlayış ile mi yazdınız bütün bunları?
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
Bu tartışmanın seyri pek hoşuma gitmedi.alio_1 islam dedi,kendi çözümünü ifade etti.Bunu uzatmanın bir anlamı yok.Varsa çözüm önerileriniz bekliyorum.İslam değilse de yazın siz de ne olduğunu.Saygılar!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Mavi olmayan gökyüzü,sanırım sana bir özür borcum var.ÖM ye cevap yazmayınca ben size şımarık falan demişti.Umarım beni mazur görürsünüz.Hastaymışsınız.Karadenizli rahatsız olduğunuzu söyledi.Çok geçmiş olsun. En kısa zamanda iyileşmeniz dileğiyle,tekrar özür dilerim.Saygılar.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Evde yokuz,bence hiç uğraşma.Dün yasak vardı diyenlere,olur mu diyenler uslüp değiştirip,farklı yazıyorlar
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Dediğiniz arkadaşın yazılarında buna örnek göremedim.Lütfen bir zahmet bölücülük ifade eden iletieri bana gösterin.Yavaş yavaş asılsız iddialar da bulunduğunuzu düşünmeye başladım.Ben göremedim,buyrun siz gösterin.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Konu başlığı Kürt sorunu ise burda tartışılan bu olacak.Şimdi tek taraflı demeniz için bir kere burada tartışanların diğer taraf dediğiniz terörü göğe çıkarmaları gerek.Ben daha buna rastlamadım.Geldiğimden beri forumda açılan tüm başlıkları okudum,yine göremedim.Burada tartışılan zaten birey değil,sistem olacaktır.Değil mi?Varsa dikkatimden kaçan bölücü iletiler gösterin ki ben de haklısınız diyeyim.
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
İslamda evlat edinme konusunda size katılıyorum,halihazırda din zaten aile ve aileye ait olanı güçlendirmeye çalışır.Tüm dinler insan eksenlidir.Belki de bizde çocuklarımıza bu şekilde sahip çıkabiliriz.
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
Değerli Hırçın karadenizli, Aile ve sosyo-ekonomi ve siyasi yapı.Bunlar birbirinden bağımsız olmayan,birbirini etkileyen çok önemli olgular zinciri.Çok yerinde tespitler.Teşekkür ederim.Galiba bu konuda çalışmalarda yer almışsınız.Mavi derken mavi olmayan gökyüzünü kast ediyosunuz galiba.En kısa zamanda ulaşacağım.Tekrar teşekkür ederim.
-
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ!
Daha önceki iletilerinizde bu vardı.
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
ZEYTİNBURNU KENT KONSEYİ SOSYAL KONULAR ÇALIŞMA GRUBU RAPORU Sosyal konular başlığı altında sokak çocuklarının ve sokakta yaşayan çocukların durumlarını konu alan bir çalışma yaptık. Aile içi şiddet, özürlüler, yaşlılar vb hususlar önemli ve öncelikli konularımız arasındadır. Bu konularda bundan sonraki aşamalarda ayrıntılı bir çalışma yapacağız. SOKAK ÇOCUĞU KİMDİR? Genellikle sokak çocukları iki ana gruba ayrılarak ele alınmaktadır. Bunlar; sokak çocuğu, yani evi olmayan sokakta yaşayan çocuklar ile sokakta çalışıp akşam evine dönen, yani bir evi ve ailesi olan, akşamları düzenli olmasa da evine dönen çocuklar olarak gruplandırılmaktadır. Sokaktaki çocukların sokağa iniş nedeni büyük oranda ekonomik olmakla beraber, aile içi şiddet, cinsel ve fiziksel istismar, sosyal destek sistemlerinin yetersizliği, ailenin bakabileceğinden fazla çocuğa sahip olması, sevgisizlik, ihmal, çocukların akranlarıyla birlikte eğitim kurumlarından yararlanamamasını sıralayabiliriz. Bu sorunlara genel bir bakış açısı getirildiğinde kaynağın büyük oranda yoksulluk ve yetişkinlerin olumsuz tutumlarından kaynaklandığı görülmektedir. SOKAKTA YAŞAYAN ÇOCUKLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ • Başta yaşama, gelişme, sağlık ve eğitim hakkı olmak üzere tanımlanmış hiçbir haktan yararlanamamaktadır. • Aile veya aile yerine geçebilecek kurumlarla ilişkileri sınırlı veya tamamen kopmuş konumda ve ailenin sunması gereken güvenlik, psikolojik doyum, yardımlaşma gibi bazı gereksinimlerini çevreden veya akran gruplarından sağlamaktadır. • Eğitim sürecine girmemiş veya eğitim sürecinden erken ayrılmış çocuklardır. (Okul terkleri çok yaygın olan bu çocukların yoğunlukla ilköğretim 4. sınıfta okulu terk ediyor olmaları dikkat çekicidir). • Sokakta bulunmaları nedeniyle fiziksel, duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimleri risk ve tehlike altındadır. • Uçucu ve uyarıcı madde kullanım alışkanlığı yüksektir. Madde kullanımı; fiziksel, psikolojik ve sosyal bir bağımlılık sağlamakta ve madde kullanımı çocuklar açısından sosyal ve grupsal kabul için gerekli görülebilmektedir. • Sokakta örnek aldıkları ve ilişki kurdukları kişilerin suçla ilişkilerinin yoğunluğu nedeni ile bu çocukların da suç işleme olasılıkları veya suça maruz kalma olasılıkları yüksektir. • Sokak çocukları gelişim alanında risk taşımakta ve bu alanlara ilişkin dayanıklılık ve başa çıkma becerileri geliştirmektedirler: Fiziksel gelişimleri risk altındadır: Barınma (soğukta kalma, yeterli şekilde korumayan giysiler), güvenlik (çeteler, suç işleyenler, yetişkin evsizler tarafından fiziksel şiddete maruz kalma) ve beslenmeye (yeterli ve dengeli beslenememe) ilişkin riskler ile hastalıklar, uçucu ve uyarıcı madde kullanma gibi riskler taşımaktadırlar. Bu risklere karşı becerililiği ve grup içinde kaynakların paylaşılmasını, güvenlik konusunda da grup üyelerinin yardımlaşması ve dayanışmasını geliştirmişlerdir. Duygusal gelişimleri risk altındadır: Sokak çocukları için en büyük duygusal risk; sağlıklı bir yetişkinle olumlu bir ilişkinin yitirilmesi veya hiç olmamasıdır. Sokak çocuklarının sokaklarda yaşamaya başlamadan önceki hayat tarzlarında da bu tür bir ilişkinin olmaması da çocuğu sokağa iten faktörlerden birisidir. Sokak çocukları bu yitimlerin üstesinden akran gruplarıyla kurduğu dostluk bağlarıyla gelebilmektedir. Duygusal alanda bir diğer risk ise duygusal tutarlılığın az oluşu, kaygı ve depresyonun sıklıkla görülmesidir. Bu riskle başa çıkmada daha çok özgürlük duyumuna vurgu yapmaktadır. Sosyal gelişimleri risk altındadır: Sosyal kimlik gelişiminde bu çocuklar daha çok, fırsatçılık, dolandırıcılık, hırsızlık, gibi olumsuz örneklerle karşılaşmakta ve toplumun birçok kesimince reddedilmekte veya ahlaksız ve suça eğilimli olarak görülmektedir. Bu riske ilişkin ise akran grupları ile yardımlaşma, destek ve paylaşma ile savunu oluşturmuşlardır. .....(alıntı)
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Dediğniz bir dinde ki hoşgörüdür,İslam özünde devleti de inancı da taşır.Laiklik siz de takdir edersiniz kiİdin ve devlet işlerinin ayrılmasıdır.
-
GÜL ERİVAN'A GİTSİN Mİ ?
Bu hala var olan işgal veya haksızlıkları nasıl yenebileceğimizi hiç düşündünüz mü?
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Öncelikle PKK söylemleri dediğiniz söylemlerin kim tarafından ifade edildiğini örneklerle gösterin.O zaman bende diyeceğim ki evet siz haklısınız. İlginç bir yaklaşımınız var,Diyarbakırlı çocuktan rahatsız oluyorsunuz.Neden diye soruyorsunuz;ama nedenlerinizde bile kendi anlayışınız var. Bende Diyarbakırlıyım.Bu sürekli insanları rahatsız etti.Yurt dışında yaşamadığım öteki kavramını Ankarada çok yaşadım. Dağlara çıkmayı bir tarafa bırakın,vicdanınız varsa Uğur Kaymaz neden öldürüldü sorusuna kendinizce yanıtlar bulmak yerine,gidin öğrenin.12 yaşında ki çocuğun ölümü medyada size ezberletilen ölüm değil,o ölüm keyfi olan ölümdür.
-
Doğuda ÇOCUK,KADIN ve İNSAN olmak........
Diyarbakır surlarında kaçışırdı tüm düşler.Silah sesleri sarıverirdi gece ansızın.Dicle bizim için deniz,babalarımız için bereketti.Kürtçe tek bildiğimiz dil iken,okul sıralarında bozuklaşan bir Kürtçe ve kendimiz kadar yakın olan bir Türkçe.Doğuda çocuk olmak çoğu zaman çaresizliği bile kaderden saymaktır.Göçe uğramışsa,Diyarbakır sokakalarında hayat satmaktır.Doğuda çocuk olmak ben olmaktı.
-
CELAL BAYAR’IN „ŞARK RAPORU“
ŞARK RAPORU 04:15 29 Ağustos 2005 Cumhuriyet’ in ilanını takip eden yıllarda ülkenin doğusunda çok sayıda Kürt isyanı yaşanır. 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı en önemli isyanlardır. Dünyada yaşanan büyük ekonomik bunalımın etkileri, Türkiye’de de ziyadesiyle hissedilmektedir. Celal Bayar, 1932 yılında İktisat Bakanlığı'na böyle bir ortamda getirilir. Sürekli meydana gelen isyanlar nedeniyle, 1935’de ‘Tunceli Vilayetinin İdaresine İlişkin Kanun’ çıkarılır. Kanuna göre bölgeye, Dördüncü Umum Müfettişi sıfatıyla, olağanüstü yetkilere sahip askeri bir vali atanır. Valinin bölgede yaşayanları ‘göç ettirme yetkisi’ bile bulunmaktadır. Bakanlığının 4. yılında, Bakanlık personelinin ve bizzat Celal Bayar’ın, bölgede yaptıkları incelemeler sonucunda bir Şark Raporu hazırlanır. Raporun, Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü isteği üzerine hazırlandığı tahmin edilmektedir. Bayar, Şark Raporu'nu Birincikanun (Aralık) 1936’da, ‘gayet mahrem ve zata mahsus’ ibaresiyle makama takdim eder. Sn. Nurşen Mazıcı’nın Bayar’ın Başbakanlık dönemini araştırırken gün ışığına çıkarttığı, bölgenin iktisadi ve siyasi vaziyetini ortaya koyan rapor şöyle başlıyor: “Doğu illeri, bizim rejimimize gelinceye kadar kati bir tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir. Şarkta, bugün için dahi tamamen yerleştiğ imiz iddia olunamaz. Dayanacağımız en mühim kuvvet ordumuz ve jandarmamızdır” ! Raporda ; devlet cihazının tam olarak kurulamadığının, düzgün bir şekilde yürüyemediğinin de altı çiziliyor. Bölgede çalışan bürokratların yetersizliğinden söz ediliyor. Hükümet binalarının perişanlığına, memurlar için ikametgah inşasının çok mühim bir mesele olduğuna değiniliyor. ''Devlet otoritesinin tesisi için ikametgahların yapılması zarurettir'' deniliyor. Lojman şart! Önemli bir tespitte şu: ''Bölgede yaşayanlara, yabancı bir unsur oldukları, resmi ağızdan ifade edildiği takdirde, elde edilecek sonuç bir tepkiden ibaret olabilir”. Yani, bölgede yaşayanlara “Kürt dememek lazım” diyor! Kürt oldukları için bazı vatandaşların okutturulmadıkları, devlet işlerine karıştırılmadıkları belirtiliyor, bu vatandaşları anavatana bağlamak için nasıl bir sistem takip edileceğini, görevli memurların da bilmedikleri ifade ediliyor! Rapor; “Bölgede yaşayan vatandaşları sisteme bağlamanın yollarını bulmalıyız ” diyor. Görevli memurların, kişisel görüşlerine ve keyfiyetine göre bölgeyi yönetmelerinin önüne, bu şekilde geçilebileceğine dikkat çekiliyor! Toprak dağıtımının bölgede yaşayanları devlete ve anavatana bağlayabilmenin en temel yolu olduğu ehemmiyetle vurgulanıyor. Ancak toprak dağıtımının, sorunun çözümü için tek başına yeterli olmadığı belirtilmekte ve kredi vererek üretim imkanlarını arttırmak için mekanizmalar geliştirmesi gerektiği, ayrı ca yetiştirilen ürünlerin satışını sağlayacak bir sistemin kurulması da önerilmektedir. Devletle, bölge halkının kaynaşmasının, bu yolla gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Bölge halkını devlete bağlayabilmenin bir diğer yolu olarak da, muhitteki nüfuz sahibi zorba takımı ve derebeylerin aileleri ile birlikte iç vatana nakledilmesi önerilmektedir. Nakil mutlaka şarttır diyor! Şark Raporu; isyanlardan sonra bölgede Türklük ve Kürtlük ihtirasının şahlandığından söz ediyor. İsyan edenleri cezalandırmak için kullanılan şiddetin manasını anlaşılır ve yerinde buluyor ancak isyandan sonra bölgede fark gözetmeksizin idareyi sürdürmek için bir ilerleme kaydedilmediğini de vurguluyor. Rapor, bölge halkına farklı muamele yapıldığını, ayrımcılık yapıldığını tespit ediyor! Bölgeye ilişkin en eski rapor olduğunu tahmin ettiğimiz bu belgeyi, köşe yazısında özetlemek mümkün değil. Ancak, 70 yıldır dile getirilen pek çok sorunun, yaklaşımın günümüze kadar intikal ettiği anlaşılmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca, DoğuKürt sorunu, hep ekonomik geri kalmışlıkla açıklanmaya çalışıldı. Ancak, sorun hep askeri önlemlerle çözülmek istendi. 82 yıllık Cumhuriyetin yarısına yakın bir sürenin, bölgeyi anavatana bağlamak, için yapılan düşük yoğunluklu savaşlarla geçtiği, bir türlü itiraf edilememektedir. Askeri çözüm yerine, sivil inisiyatifin geliştirilmesini, siyasi ve iktisadi çözümlerin devreye sokulmasını, AKP hükümeti sağlayabilecek midir? Yanıtlanması gereken esas soru budur.(BİRGÜN)
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
Aile kurumunu güçlendirmek,gerçekten oldukça yerinde bir çözüm.Aile ve ailevi değerlerin olmadığı toplumlarda çocuklar birer suçlu durumundadır.Aile ve ailevi değerlerin olmadığı toplumlarda çocuklar vurdumduymaz,yanlış olandır. İslam reçetesi de dinin aile hayatına verdiği önem açısından bir çözüm olarak sunulabilir.Çalışmalarımızda en çok karşımıza çıkan ailevi değerlerden yoksun olan çocukların kadere dönüşen çaresizliği.Teşekkür ederim.
-
SOKAĞI DİNLEMEK!SOKAKTA ÇOCUKLUĞUMU ARAMAK!
Hoşbulduk değerli arkadaşım,bizim olan dünyanın rengi olan çocuklarımızı biz de seviyoruz.Önerilerinizi de eklerseniz çok sevinirim.
-
GÜL ERİVAN'A GİTSİN Mİ ?
O düşmanlık tohumları geçmiş üzerinden kurulan bugünü zehir eden ve yarını okunmaz kılandır.Faşizmin olduğu yerde insan yoktur.Kendimizi dost bilerek,kendimizi haklı kılarak yapılacak düşmanlık,fayda değil zarar verir sadece.