Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Borana Karşı!

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    58
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Borana Karşı! tarafından postalanan herşey

  1. Diyarbakır surlarında kaçışırdı tüm düşler.Silah sesleri sarıverirdi gece ansızın.Dicle bizim için deniz,babalarımız için bereketti.Kürtçe tek bildiğimiz dil iken,okul sıralarında bozuklaşan bir Kürtçe ve kendimiz kadar yakın olan bir Türkçe.Doğuda çocuk olmak çoğu zaman çaresizliği bile kaderden saymaktır.Göçe uğramışsa,Diyarbakır sokakalarında hayat satmaktır.Doğuda çocuk olmak ben olmaktı.
  2. ŞARK RAPORU 04:15 29 Ağustos 2005 Cumhuriyet’ in ilanını takip eden yıllarda ülkenin doğusunda çok sayıda Kürt isyanı yaşanır. 1925 Şeyh Sait, 1930 Ağrı en önemli isyanlardır. Dünyada yaşanan büyük ekonomik bunalımın etkileri, Türkiye’de de ziyadesiyle hissedilmektedir. Celal Bayar, 1932 yılında İktisat Bakanlığı'na böyle bir ortamda getirilir. Sürekli meydana gelen isyanlar nedeniyle, 1935’de ‘Tunceli Vilayetinin İdaresine İlişkin Kanun’ çıkarılır. Kanuna göre bölgeye, Dördüncü Umum Müfettişi sıfatıyla, olağanüstü yetkilere sahip askeri bir vali atanır. Valinin bölgede yaşayanları ‘göç ettirme yetkisi’ bile bulunmaktadır. Bakanlığının 4. yılında, Bakanlık personelinin ve bizzat Celal Bayar’ın, bölgede yaptıkları incelemeler sonucunda bir Şark Raporu hazırlanır. Raporun, Cumhurbaşkanı Atatürk ve Başbakan İsmet İnönü isteği üzerine hazırlandığı tahmin edilmektedir. Bayar, Şark Raporu'nu Birincikanun (Aralık) 1936’da, ‘gayet mahrem ve zata mahsus’ ibaresiyle makama takdim eder. Sn. Nurşen Mazıcı’nın Bayar’ın Başbakanlık dönemini araştırırken gün ışığına çıkarttığı, bölgenin iktisadi ve siyasi vaziyetini ortaya koyan rapor şöyle başlıyor: “Doğu illeri, bizim rejimimize gelinceye kadar kati bir tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir. Şarkta, bugün için dahi tamamen yerleştiğ imiz iddia olunamaz. Dayanacağımız en mühim kuvvet ordumuz ve jandarmamızdır” ! Raporda ; devlet cihazının tam olarak kurulamadığının, düzgün bir şekilde yürüyemediğinin de altı çiziliyor. Bölgede çalışan bürokratların yetersizliğinden söz ediliyor. Hükümet binalarının perişanlığına, memurlar için ikametgah inşasının çok mühim bir mesele olduğuna değiniliyor. ''Devlet otoritesinin tesisi için ikametgahların yapılması zarurettir'' deniliyor. Lojman şart! Önemli bir tespitte şu: ''Bölgede yaşayanlara, yabancı bir unsur oldukları, resmi ağızdan ifade edildiği takdirde, elde edilecek sonuç bir tepkiden ibaret olabilir”. Yani, bölgede yaşayanlara “Kürt dememek lazım” diyor! Kürt oldukları için bazı vatandaşların okutturulmadıkları, devlet işlerine karıştırılmadıkları belirtiliyor, bu vatandaşları anavatana bağlamak için nasıl bir sistem takip edileceğini, görevli memurların da bilmedikleri ifade ediliyor! Rapor; “Bölgede yaşayan vatandaşları sisteme bağlamanın yollarını bulmalıyız ” diyor. Görevli memurların, kişisel görüşlerine ve keyfiyetine göre bölgeyi yönetmelerinin önüne, bu şekilde geçilebileceğine dikkat çekiliyor! Toprak dağıtımının bölgede yaşayanları devlete ve anavatana bağlayabilmenin en temel yolu olduğu ehemmiyetle vurgulanıyor. Ancak toprak dağıtımının, sorunun çözümü için tek başına yeterli olmadığı belirtilmekte ve kredi vererek üretim imkanlarını arttırmak için mekanizmalar geliştirmesi gerektiği, ayrı ca yetiştirilen ürünlerin satışını sağlayacak bir sistemin kurulması da önerilmektedir. Devletle, bölge halkının kaynaşmasının, bu yolla gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Bölge halkını devlete bağlayabilmenin bir diğer yolu olarak da, muhitteki nüfuz sahibi zorba takımı ve derebeylerin aileleri ile birlikte iç vatana nakledilmesi önerilmektedir. Nakil mutlaka şarttır diyor! Şark Raporu; isyanlardan sonra bölgede Türklük ve Kürtlük ihtirasının şahlandığından söz ediyor. İsyan edenleri cezalandırmak için kullanılan şiddetin manasını anlaşılır ve yerinde buluyor ancak isyandan sonra bölgede fark gözetmeksizin idareyi sürdürmek için bir ilerleme kaydedilmediğini de vurguluyor. Rapor, bölge halkına farklı muamele yapıldığını, ayrımcılık yapıldığını tespit ediyor! Bölgeye ilişkin en eski rapor olduğunu tahmin ettiğimiz bu belgeyi, köşe yazısında özetlemek mümkün değil. Ancak, 70 yıldır dile getirilen pek çok sorunun, yaklaşımın günümüze kadar intikal ettiği anlaşılmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca, DoğuKürt sorunu, hep ekonomik geri kalmışlıkla açıklanmaya çalışıldı. Ancak, sorun hep askeri önlemlerle çözülmek istendi. 82 yıllık Cumhuriyetin yarısına yakın bir sürenin, bölgeyi anavatana bağlamak, için yapılan düşük yoğunluklu savaşlarla geçtiği, bir türlü itiraf edilememektedir. Askeri çözüm yerine, sivil inisiyatifin geliştirilmesini, siyasi ve iktisadi çözümlerin devreye sokulmasını, AKP hükümeti sağlayabilecek midir? Yanıtlanması gereken esas soru budur.(BİRGÜN)
  3. Aile kurumunu güçlendirmek,gerçekten oldukça yerinde bir çözüm.Aile ve ailevi değerlerin olmadığı toplumlarda çocuklar birer suçlu durumundadır.Aile ve ailevi değerlerin olmadığı toplumlarda çocuklar vurdumduymaz,yanlış olandır. İslam reçetesi de dinin aile hayatına verdiği önem açısından bir çözüm olarak sunulabilir.Çalışmalarımızda en çok karşımıza çıkan ailevi değerlerden yoksun olan çocukların kadere dönüşen çaresizliği.Teşekkür ederim.
  4. Hoşbulduk değerli arkadaşım,bizim olan dünyanın rengi olan çocuklarımızı biz de seviyoruz.Önerilerinizi de eklerseniz çok sevinirim.
  5. O düşmanlık tohumları geçmiş üzerinden kurulan bugünü zehir eden ve yarını okunmaz kılandır.Faşizmin olduğu yerde insan yoktur.Kendimizi dost bilerek,kendimizi haklı kılarak yapılacak düşmanlık,fayda değil zarar verir sadece.
  6. Kürt sorunu başlığında yazılanları okudum yukardaki iletileri görünce.Vicdan deniliyor savunmalarda.Mavi olmayan gökyüzünün örnek verdiği Uğur Kaymaz bir çocuktu.Arkadaşımız bunu örnek verince insan üzerinden siyaset yapmakla suçlanmış.Acaba diye düşündüm,mavi olmayan gökyüzü neler yazdı ki,yazdıkları terör ile çürütülmeye çalışılmış.Okudum,gördüğüm sadece bu sorunu anlatan,taraf tutmayan ve oldukça duyarlı,saygılı bir arkadaşımız.PKK doğru olan değildir,ama PKK olgusunu red eden birinin yazdıklarını PKK ile çürütmeye çalışmak.İşte bu vicdani olan değildir.
  7. Borana Karşı!

    Mem İle Zin

    Bu sevda masalını okurken önce kalbim Dicle de çarptı kalbim.Kıyılarında geçen çocukluğum,annemin sıcacık kürtçesi.Sonra benim için ağlayan bir sevgili.Var mıydı acaba?Ah keşke olsaydı,sunabilseydim ona bende bir parça aşk.Blogları gezerken başlığı ile ilgimi çekti.Teşekkür ederim.Gerçek olan sevgiyi bana hatırlattığın için...
  8. Genç Sivillerden değilim ama onları Atatürk ilanı düşman etmekte ezbere olandır.Barış açin açılan bir başlıkta DTP yi görmek,onca mesajı PKK ile ilişkilendirmek!İşte asıl ezber!
  9. Ne kadar da öfkelisiniz Ermenilere. Faşizm bu olsa gerek.
  10. çok teşekkür ederim,sizin güzelliğiniz.

  11. İslamın özünde laiklik vardır cümlenizi neye dayanarak sarfettiniz?
  12. Sokağı dinlemek.sokakta çocukluğumu aramak için bu forumdayım.Ve tüm duyarlı arkadaşlarımızı çocuklarımız için çözümleri ile bekliyoruz. Çocukları herkes sever değil mi? Bir taraftan eksilen diğer taraftan artandır sevgi yığınında çocuk. Bu çocuğu da seviyor musunuz?
  13. Hayat DİRENMEKTİR kendi olana ve kendinden kaçana.
  14. Denilir ki;ölümler ne zaman kutsallaşır, cevap verir bir çocuk; büyüklerde öfkeye dönüştüğü zaman. mavi olmayan gökyüzü sağol!
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.