Zıplanacak içerik

karçiçeği_m

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

karçiçeği_m tarafından postalanan herşey

  1. benim hatırladığım kadarıyla ilk okulda hepimiz mandaline portakal götürür sınıfta yerdik onları.gerçi öğretmenimiz her sınıfta yapılmasına rağmen bizim yapmamıza pek müsade etmezdi ama yinede yapmışız işte... sonuç:şimdide iş yerlerimize götürüp yesek hiç fena olmaz şaka bir yana haklısın yabancı ülke sermayelerine katkıda bulunacağımıza ülkemizdeki firmaları kalkındırsak çok daha iyi olur.umarım herkes hemfikir olur bu konuda. sevgiler....
  2. bu yazıyı sizinle paylamak istedim anlatılmak istenen çok net ifade edilmiş zaten.başka yoruma ne hacet Kürtler'i öldürmedik... Ermeniler'i de kesmedik... Peki Sarıkamış'taki doksan bin Türk'ü ne yaptık? Bunun bir cevaba ihtiyacı yok mu?" İşte yürek burkan bir tarih kesiti. Sabah'tan Mehmet Altan, 90. yılında Sarıkamış'ta yaşanan faciayı köşesine taşıdı. İşte yürek burkan bir tarih kesiti "Bu topraklarda doksan bin Türk öldürüldü" Geçen yıl bu tarihlerde, "90. yılda 90 bin şehit anılıyor" girişiminin temsilcisi Prof. Dr. Bingür Sönmez'in "zaman geçirilirse, Sarıkamış'ta yitirdiğimiz insanlarımızın şehitliklerinin de tamamıyla kaybolacağını" hatırlatan mektubunda ne deniyordu: "Bildiğiniz gibi 1914'te yaşanan bu dram 22 Aralık 1914'te başlayıp 5 Ocak 1915'te bitmiş ve tarihte örneği olmayan bir mağlubiyet yaşanmış ve 150 bin mevcutlu 3. Ordu'nun yüzde 95'i, yüksekliği 3150 metreye varan Allahuekber ve Soğanlı Dağları'nda karlar altında kalmıştır. Eklediğim CD'de göreceğiniz gibi mart ayı geldiğinde toplanan şehitler ya toplu mezarlara defnedilmiş ya da kurda-kuşa yem olmaması için bir araya toplanıp üzerlerine taş yığılmıştır. Bu CD'de bulunan 1914'te Ruslar tarafından çekilmiş filmdeki görüntüler çok hazindir. ....Sarıkamış Dayanışma Grubu olarak tek arzumuz Enver Paşa'ya hesap sormamak için üzeri karlarla örtülen 90 bin şehidi Çanakkale Şehitleri düzeyinde anmak, Sarıkamış'a bir 1914 Sarıkamış Harekat Müzesi kurmak ve ilginin devamını sağlamak için her yıl 22 Aralık-5 Ocak arasında Allahuekber ve Soğanlı yürüyüşleri yapmak." "Enver Paşa'ya hesap sormamak için üzeri karlarla örtülen doksan bin şehit..." Tek bir kurşun atmadan doksan bin askerimizi dondurarak öldüren anlayış neden doksan yıldır sorgulanmadı? Bu topraklarda "Kürtler'in" ya da "Ermeniler'in" öldürüldüğünün söylendiğini duyunca ayağa kalkmak ile "doksan bin Türk'ün öldürülmesi" konusunu bu kadar sessiz geçiştirmek arasında utanç verici bir çelişki yok mu? Neden Sarıkamış faciası doksan yıl boyunca sessizce geçiştirildi? Enver Paşa ve takipçilerinin gerçeği hayasızca saptırıp, inanılmaz ölçülerde baskı yapmalarından tabii... Düşünün ki, Türkiye'nin elinde bu dönemden kalma bir tek resim var... Diğerlerinin hepsi Rus arşivinde... Tek bir satır yazılmaması için öyle bir baskı yapılmış ki... Konuyla ilgili hiçbir şey yazılmasın diye topyekun bir basın yasağı konmuş... Enver Paşa bu hezimeti Saray'a bir zafer olarak bildiren telgrafları bu baskıya ve yasağa güvenerek çekebilmiş... Doksan bin Türk'ü Allahuekber Dağları'nda kırdırdıktan sonra geldiği Erzurum'dan karısı Naciye Sultan'a çektiği telgrafta köpeğinin durumunu sormayı da ihmal etmemiş... Tabii gencecik insanları orada dondurarak öldürüp, bu dehşeti de unutturmanın ardında, geçen yıl Bingür Sönmez'in gönderdiği Alptekin Müderrisoğlu'nun "Sarıkamış Dramı" adlı kitabından öğrendiğimiz bir "dış boyut" var... Sarıkamış'ta ölüme teslim edilen binlerce çocuğun dramının bir adım öncesinde Osmanlı Genelkurmayı'nın Almanlar'a teslimi yer alıyor. 1913'te General Liman Von Sanders başkanlığında 42 subaydan oluşan Alman Heyeti'ne birer üst rütbe verilmekle kalınmamış, Türk üniformaları da giydirilmiş. Böylece Almanya'da tümgeneral olan Liman Von Sanders mareşalliğe yükselmiş ve ordunun komutasını ele almış. Nitekim, Çanakkale Savaşları'nı da o yönetmiş. Osmanlı Genelkurmayı'nı yabancı ordu komutanlarına teslim etmekle kalmayan Enver Paşa, gene Almanlar'ın kışkırttığı pantürkist akımın hevesiyle çocuklarımızı Sarıkamış'ta dondurarak öldürmüş... Bu, Almanlar'ın çok işine gelmiş... Çünkü Rusya'nın üzerine gönderilen Osmanlı Ordusu, Doğu Avrupa'da Almanlar'a karşı savaşan Ruslar'ın oradan kuvvet çekmesine sebep olmuş. Sarıkamış Dramı bu yıl da anılıyor... Bugün ve yarın Kars'ta çeşitli anma faaliyetleri var... İlkel ve hamasi bir milliyetçiliği belki de en çok utandırması gereken konu Sarıkamış... Kürtler'i öldürmedik... Ermeniler'i de kesmedik... Peki Sarıkamış'taki doksan bin Türk'ü ne yaptık? Ve neden bu trajediyi tam doksan yıl boyunca görmezden geldik? Bunun bir cevaba ihtiyacı yok mu?
  3. BİR KARSLI OLARAK EMİN OL SENDEN DAHA ÇOK YAKMIŞTIR BENİ BU ATEŞ
  4. HAİN DEDİĞİN ARKADAN VURANDIR SENDE BİRAZ ABARTIYORSUN BE MADE TAMAM ADAM DÖRT DÖRTLÜK BİR İŞ YAPMADI HİÇ BİR ŞEKİLDE TASVİPTE ETMİYORUM AMA HAİNDİR DİYİPTE ÇIKMAMAK LAZIM İŞİN İÇİNDEN. ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR BELKİDE ONU ANLAMAK İÇİN O ATEŞE DÜŞMEK GEREKİRDİ.....
  5. karçiçeği_m şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Sabahtan Uğradım Ben Bir Figana Sabahtan Uğradım Ben Bir Figana Bülbül Ağlar Ağlar Güle Getirir Bakın şu Feleğin Çürük İşine Her Bir Cefasını Kula Getirir Depreştirme Benim Dertlerim Tamam Muhabbet Şirindir Vermiyor Aman Üstümüzde Dönen Çark İle Devran Felek Bizi Halden Hale Getirir Pir Sultan Abdal’ım Sözlerim Haktır Hakk Diyen Kullardan Hiç Şüphem Yoktur Cehennemde Ateş Olmaz Nar Yoktur Herkes Ateşini Bile Götürür Pir Sultan Abdal
  6. SULARDA GÜNEŞ OLMAK I Kıyıda kum çakıl yosun. Gidenlerden Boşuna değil martıların hırçınlığı Köprülerin altından geçen sular var ya Kürsülerde lafını ettiğimiz Biraz da köprülerin üstünden akmalı II Yeşilin sarıya dönüşü korkutmasın seni Morarıp silinmesin maviliklerin Kırmızının akıp gitmesi damarlarından İşimiz kolay değil o denli Kargaların içgdüsel ölmezliğine inat İnsanca ölebilmeli III Ne ilkyaz bulutlarında yıkanan Bir mezar taşının uzun ömürlü Ne kış güneşinde silkinen selvisin Bir mezarlık değilsin anıların gömüldüğü Yeşilin bitkiselliğini sürdürmeye gelmedin IV En güzel sarılara düşsel Bir ayçiçeği güneşte tek başına Bir de karanlık sularda güneş olmak Bu daha güzel RIFAT ILGAZ
  7. SEN BU FORUMUN EN BED AVATARLISISIN.....
  8. I. Dünya Savaşı başladığı zaman Osmanlı Devleti’nin ne gibi bir tavır alacağı merak edilmekteydi. Çünkü Osmanlı Devleti coğrafî bakımdan önemli bir mevkideydi. Rusya’nın Akdenize inebileceği tek yol olan boğazları elinde tutması sebebiyle büyük devletlerin ilgisini çekiyordu. Bu sırada ülkeye İttihat ve Terakki Partisi hakim olup bu partinin liderleri olan Enver, Talat ve Cemal paşalar iktidarı ellerinde tutmaktaydılar. Enver Paşa hemen Almanya’nın yanında savaşa katılmak arzusunda, Talat Paşa ise tereddüt içerisinde idi. Almanya’nın savaşı kazanacağından emin olan Enver ve arkadaşları savaş sonunda Balkan savaşında ve 93 Harbinde kaybettiğimiz toprakları geri almayı ummaktaydılar. Başlangıçta Osmanlı Devletini üçlü ittifaka kabul etmeyen Almanya, sonradan boğazları kontrol altında tutmak ve savaş cephesini genişleterek rakiplerinin gücünü dağıtmak niyetiyle Türkiye’nin kendi yanında savaşa girmesi için yoğun bir çaba içerisine girdi. Bu çabalarının semeresini almakta gecikmedi ve 2 Ağustos 1914’te Enver Paşa Almanya ile gizli bir antlaşma imzaladı. Antlaşmadan sadece Sadrazam Said Halim Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Paşa ve Meclis Başkanı Halil Bey’in haberi vardı. Bunların dışında ne meclis ne padişah ve ne de diğer hükümet üyeleri haberdardı. Bu antlaşmanın ikinci maddesine göre, Almanya’nın savaşa girmesi halinde Osmanlı Devleti’nin de savaşa katılması gerekiyordu. Ancak Osmanlı hükümeti hemen savaşa girmeyip, sadece seferberlik ilan etti. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesi birbirini takip eden iki oldu bitti ile gerçekleşecekti. Bu cümleden olarak İngilizler’den kaçan 2 Alman savaş gemisi Çanakkale Boğazı’nı geçerek Türkiye’ye sığındı. İngilizler tarafsızlığını ilan etmiş olan Osmanlı Devleti’nden bu gemilerin Türk sularından çıkarılmasını istediler. Ancak 11 Ağustos sabahı gemilerin Marmara Denizi’ne girmesine müsaade eden Osmanlı Hükümeti bu gemileri satın alınmış olarak gösterdi. Nitekim çeşitli kaynak ve hatıratlarda değişik biçimde anlatılmasına rağmen bir süre sonra bu gemiler Türk bayrağı altında Karadeniz’e açılarak Rus limanlarını topa tuttular. (29 Ekim 1914) olaydan sadece Enver, Talat ve Cemal Paşaların haberi vardı. Böylece Osmanlı Devleti fiilen savaşa girmiş oldu. Enver Paşa I. Dünya savaşında Almanlar yanında yer alıp, yeryüzündeki son Türk İmparatorluğunun başını yemiştir. Dünya görüşünden ve fikir çilesinden mahrum olan ittihatçıların Almanlara olan yakınlığı ve tarafsız kalabilmemiz imkanı varken Almanlar yanında savaşa katılmaları mevzuu incelenirken Almanya’nın İmparatorluğumuzla alakalı niyetlerinin bilinmesinde fayda vardır. Bu husus çeşitli Alman gazete ve dergileriyle kitaplarında bilahare açıklanmıştır ki, bu yazılanlar tek kelime ile korkunçtur. Ve bu korkunç ifşaat, Almanya İmparatoru’nun Enver’e gösterdiği yakın alakanın sebeplerini bütün açıklığı ile ortaya koymaktadır. Devlet-i Aliyye’yi Balkan komitacılarından öğrendikleri usullerle idareye kalkan İttihat ve Terakki başındaki gafiller Almanların bu korkunç niyetlerinden habersiz bir halde 14 Aralık 1913 Pazar günü “Alman Heyeti Askeriyye-i Islahiyyesi”ni yurda getirmişler ve İtilaf-ı Müselles” denilen İngiltere, Fransa, Rusya devletlerinin protestolarına rağmen, zamanla bu askeri mütehassısları daha da artırarak orduyu Alman subayları eline teslim edivermişlerdir. Ordunun ıslahı gayesiyle yapıldığı yazılıp söylenen bu hareketin gaflet mi, ihanet mi, yoksa iddia edildiği gibi hizmet mi olduğu geleceğin gerçek tarihçisinin himmetine kalmıştır. Devlet-i Âliyye’nin başına çöreklenen İttihatçı üç çılgından biri olan Enver Paşa, I. Dünya Savaşı’nın mesulleri arasındadır ve bu adamın askerî değeri, bizzat dostlarınca da itiraf edildiği gibi sıfırdır. Tecrübe ve tahsilden mahrum olan bu haline rağmen Napolyonluğuna inanıp aldığı çılgınca kararlarla nice büyük felaketlere yol açan Enver Paşa adlı gafilin müthiş çılgınlıklarından biri de Kafkas Cephesindeki meşhur Sarıkamış harekatıdır. Yüzbin kişilik ordumuzun Ardahan-Sarıkamış hattına taarruzu, Onbirinci Kolordumuzun geri püskürtülmesine, Dokuzuncu Kolordunun geri çekilmeyerek esir olmasına yol açmış, Onuncu Kolorduyu zorla Sarıkamış’a sevk eden Enver Paşa’nın bu çılgınlığı 90 bin Türk evladının hayatına mal olmuştur. I. Dünya Savaşı’nda Moskof ordusuna Doğu Anadolu kapılarını açan adam Sarıkamış harekatının kahramanı (!!!) Enver Paşa, harekat sonunda Moskof’un karargahımıza çok yaklaştığını yaralı bir askerden duyduğu an, son süratle kaçıp soluğu evvela Erzurum’da, sonra da İstanbul’da almıştır. Rusları yeni bir cephede oyalamak ve böylece Almanlar’ın işini kolaylaştırmak gayesiyle girişildiği söylenen Enver Paşa’nın Sarıkamış Harekatı tarihimize “facia” olarak geçmiş ve Napolyonluğuna inanan Enver’in “çılgınlığı” şeklinde yazılagelmiştir. Neticede savaş 4 yıl sürdü. Karada, havada ve denizde çok şiddetli çarpışmalar oldu. Çok insan öldü. Kan döküldü. Birçok kentler yıkıldı ŞİMDİ ENVER PAŞA VATANİ İÇİNMİ BUNLARI YAPTI YANİ KENDİNCE OSMANLININ KÖTÜ GİDİŞİNE BİR UMUT OLAYIM İSTEDİ ORASI BİLİNMEZ.BELKİ HATAN HAİNİ DEĞİL AMA İYİ BİR DEVLET ADAMIDA DEĞİL BİLE BİLE İKİ DEFA FELAKETE SÜRÜKLEDİ BİZLERİ.DEVLET ADAMI VASFI TAŞIMASI İÇİN GELECEĞİ AZDA OLSA GÖRME YETENEĞİ OLMALI BİR İNSANDA.ALMAN HAYRANI OLDUĞU İÇİN GİRİLEN 1.DÜNYA SAVAŞIMI YOKSA O DONDURUCU SOĞUKLARDA 90.000 ASKERİMİZİ BİLE BİLE ÖLÜME GÖTÜRMESİ Mİ BU DEVLET ADAMI OLMA VASFINI PERÇİMLİYOR TARTIŞILIR.... SEVGİLER....
  9. YORUMSUZ Sarıkamış Harekâtı Birinci Dünya Savaşında felâketle neticelenen askerî harekât. Osmanlı Devleti harbe; 1878’den beri Rus işgalinde bulunan Kars, Sarıkamış, Ardahan gibi doğu illerimizi geri almak, Doğu Avrupa’da Ruslarla harp hâlinde olan Almanlara yardım etmek, kazanılacak bir zaferle Kafkaslar ve Orta-Asya’daki Türk illerinin kapısını açmak maksatlarıyla, başta Enver Paşa olmak üzere, iktidarda bulunan İttihatçılar tarafından sokuldu. Türk bayrağı çekilip, Yavuz ve Midilli adı verilen iki Alman zırhlısı, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombardıman etti. Rusya da buna karşılık olarak 30 Ekim 1914 tarihinde Türkiye’ye taarruz etti. Rus-Kafkas ordusu, Karadeniz’den Ağrı Dağındaki hudut üzerinden yedi kol hâlindeki saldırısıyla Pasinler’e kadar ilerledi. Rus ordusunun taarruzu, Köprüköy’de durduruldu. Üçüncü ordu, 3-9 Kasım 1914 günlerinde meydana gelen Köprüköy Meydan Muharebesinde Rus ordusunu yendi. Üçüncü Ordu Komutanı, mevsim şartlarını dikkate alıp, ayrıca askerin kaput başta olmak üzere, giyim ve iâşesinin yetersizliğini, top ve süvari atlarının azlığını hesaba katarak, sıcağı sıcağına düşmanı takip etmedi. Köprüköy Meydan Muharebesinin raporlarını alan, yarbaylıktan paşalığa terfi ettirilen Harbiye Nazırı (Millî Savunma Bakanı) Enver Paşa, Alman kurmay ve generalleriyle Erzurum’a geldi. Enver Paşa, Erzurum ve Köprüköy’de birer taburu teftiş etmişti; ancak ordu birliklerinin tamamı hakkında yeterli bilgiye sahip değildi. Üstelik, ordu kumandanı Hasan İzzet Paşanın, bu mevsimde harekât yapılamayacağı, taarruzun bahara bırakılması tavsiyesine karşılık, onu vazifesinden azletti ve taarruza karar verdi. Üçüncü Ordu Komutanlığı vazifesini de üzerine alan Enver Paşa, 18 Aralık 1914 tarihinde, kıtalara, taarruz emrini verdi. Taarruza iştirak eden birliklerin büyük bir kısmı, özellikle Arabistan’dan geri çekilen ve Güneydoğu Anadolu’dan sevk edilenler, sıcak iklime alışık olup, teçhizatları yönünden kış şartlarına hazırlıksızdı. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular), 24 Aralık 1914 günü -39 derece soğukta Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhâta) Harekâtına başladı. Ayrıca, gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti. Üçüncü Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak, Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler. Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayriresmî Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine; 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak: “Telefon konuşmalarını durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak, Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri, Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık bulunacaktır!” haberini gönderiyordu. Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 150 000 kişilik ordunun 90 000’i (veya 60 000’i) donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklarla mahvoldu. Sarıkamış İstasyonuna giren Enver Paşa, bu felaket karşısında, Üçüncü Orduyu yüzüstü bırakıp, İstanbul’a döndü. Bu harekâtta Ruslar, 32 000 kayıp verdiler. Sarıkamış Harekâtı; kuşatma harekâtıyla düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan, başarılı bir plândı. Ancak, stratejinin faktörlerinden zaman iyi değerlendirilmediği, kuvvetler de böyle bir harekâtı yapacak şekilde teçhizatlandırılmadığı için başarısızlıkla sonuçlandı. Ordunun kış şartlarına hazır olmaması ve olumsuz iklim şartları sebebiyle ikmal ve iaşe hizmetlerinin yapılmayışı, kıtalarda açlığa, hayvanların telef olmasına, dolayısıyla birliklerin dağılmasına sebep oldu. Enver Paşanın şuursuzca verdiği gece taarruzu emirleri, kayıpları daha da arttırdı. Sarıkamış Harekâtı sonunda, Doğu Anadolu kapıları, Ruslara açıldı. 13 Mayıs 1915’te Ermenilerin işbirliği yaptığı Rus kuvvetleri, önce Van’a, bilâhare Muş ve Bitlis’e girdi. Ermenilerin harp esnasında Ruslara yaptıkları büyük hizmetin karşılığı olarak, bu illerin valilikleri, Ermenilere verildi. Harpten sonra, Ermeni-Rus işbirliği sonunda, bölge halkına karşı müthiş bir soykırıma girişildi. Van Gölünün ortalarına kayıklarla taşınıp öldürülen, suya dökülen çocuk, kadın, genç ve ihtiyar Türklerin sayısı, kesin olarak tespit edilmemesine rağmen, çok fazladır. Esasen, bu harp sırasında Ermeni Komitacıları, hemen her tarafta isyana hazırlanarak, birçok yerde depolar dolusu silah ve cephane biriktirdiler. Bu silah, teçhizat ve destekle katliam yapıp, Doğu Anadolu’yu harabeye çevirdiler.
  10. karçiçeği_m şurada cevap verdi: asterix başlık Şiir Forumu
    KARASEVDA Bir kere sevdaya tutulmaya gor; Ateslere yandiginin resmidir. Asik dedigin, Mecnun misali kor; Ne bilsin alemde ne mevsimidir. Dunya bir yana, o hayal bir yana; Bir mesaledir pervaneyim ona. Altinda bir omur done dolana Agladigim yer penceresi midir? Bir koseye mahzun cekilen icin, Yemekten icmekten kesilen icin, Sensiz uykuyu haram bilen icin, Ayrilik olumun diger ismidir Cahit Sıtkı TARANCI
  11. ÇIĞLIKLAR BİLEKLERİMİ KESMEZDİ Yılları düşünmezdim önceleri dönüp duran mevsimleri. koşmak bilyeli kaydırağımın sırtında, simsiyah asfaltta kayan mağrur çocukluğumdu. yaprakların sarısı hüzündü belki, ayaklarımın altında incinen. sarının titrek sesine, sokulup sarılmazdım önceleri. çiçeklere üzülmezdim, solacaklarına. avuçlarımı yakmazdı kopardığım sümbüller. şubatta günün, saçaklarda kılıç gibi sarkan buzunu, gecelerime yakıştırmazdım, uykularıma. nar gibi köpüren sobanın kollarında, daha duymamıştım, bir insan yenilgisi olduğunu soğuğun. eskiden içim üşümezdi ağustosta misafirlige giderdi ölenler, beklerdim. herşey inandığım bir gülüş kadar sıcaktı. güneş kızgıın kızgın eşinirken önceleri, damarlarıma kutuplar yürümezdi. çığlıklar bileklerimi kesmezdi, kanımla yazmazdım duvarlara veda mektubumu eskiden sadece leylekler göçerdi, turnalar. içim katarların geçişini beklemezdi göklerde içim kuşlara karışıp gitmezdi. limanlar yaşlanmazdı gidenlerin ardından. yollar uçurumlardan düşmezdi. önceleri, unutmak ölmekten daha uzak değildi. önceleri, kararan bir kent akşamına sokak lambaları gibi serpilmezdim. yalnız kalmazdım sokak lambaları gibi. sesime tellerin feryadı göçmemişti daha, önceleri çocuktum. Aydın ÖZTÜRK
  12. GECEYİ SANA YAZDIM Geceyi sana yazdim, sizimi sana Tutundum kusen sesine, teline tutundum Caktim atesi sesime, atesi tenime Ayaydinlik sana yandim Gulen yuzune yandim Yanarim sana Sensizim, sana kostum iklimler boyu Uykular, yanan liman uykular haram Bir vapur gecer, dalgasinda savrulan ben Don yurek yurduma Gurbet tenime don Yanarim sana... Aydın ÖZTÜRK
  13. herşey değişiyor kim demiş aynı kalacak diye.kaldıki bu bir siyasi parti oy toplamak adına değişken olmak zorunda.keşke chp de Atatürk'ün partisi olarak kalmayı başarabilseydi.solda adamakıllı bir parti kalmadı bence.kimin neyi savunduğu bile belli değil.sanki sadece muhalefet olmak yetiyor gibi fazlası için emek harcanmıyor. ama ne olursa olsun Atatürk'ün partisine bu karalama yapılmamalıdır.
  14. güzel yürekli dostum gerçi sen emekliye ayrıldın artık gelmeyeceksin belki foruma ama yinede herşey gönlünce olsun.....
  15. aydın efesi sende hoş gelmişsin....
  16. hoşgeldin arkadaşım ve ne güzel bir başlangıç yapmışsın böyle. doğum gününmüş bugün.nice senelere herşey gönlünce olsun...tüm forum adına bu çiçekler benden sana gelsin...
  17. seni bulanık görüyorum hala ayılamamışım sanırım.....
  18. az sonra kahvaltı yapacağım
  19. karçiçeği_m şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    KOKU
  20. Eledim Eledim Höllük Eledim Eledim Eledim Höllük Eledim, Aynalı Beşikte Canan Bebek Beledim. Büyüttüm Besledim Asker Eyledim, Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare, Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare. Bir Güzel Simâdır Aklımı Alan, Aşkın Sevdasını Canan Sineme Saran. Bizi Kınamasın Ehl-İ Din Oğlan. Gitti De Gelmedi Canan Buna Ne Çare, Yandı Ciğerim De Canan Buna Ne Çare. Erzurum-Muharrem Akkuş-Yücel Paşmakçı
  21. karçiçeği_m şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Müzik Cafe
    Zaman Oldu Öyle Bir Zamana Düştük Küfrün Adı İman Oldu Doğru Dürüst Gider İken Hakkın Yolu Duman Oldu Koyun Sesi Kurdun Sesi Bir Çıkıyor Neyin Nesi Adamın Adam Sevmesi Geçti Hayli Zaman Oldu Dost Rüzgarı Kesti Hızı Okşadı Gitti Camızı Daha Dünün Suratsızı Şimdi Kaşı Keman Oldu Irgat Koşar Ekmek Zalım Ele Geçmez De Bakalım Der Mahsuni Benim Halım Korkarım Ki Yaman Olur Aşık Mahsuni Şerif
  22. KALBİM DİNAMİT KUYUSU Beni, gözlerin götürür Gözlerin Aşkla, acıyla... Kuşatmışlar Sesimi, soluğumu Kesilmiş Tuz-ekmek payım Vurgunum Ve darda, Gözaltındayım. Dal, kor keser Penceremde açarsa Kuş, vurulur Üzerimden uçarsa. Ve hal böyle böyle, Yol bu yöndeyken Gelir, Ki her gelişinde Daha da içten Gelir, Soluk soluğa Benim olursun. Amansız sarmasında Kollarımın Esrik, Çığlık çığlığa Erir, kar gibi vücudun... Nicedir, ***** ağzında Bir salgın, Bir deprem gibi künyemiz. Nicedir, Başımıza zindan dünyamız. Biz ki Yarınıyız halkın, Umudu, yüzakıyız, Hıncı, namusu... Şafakları, Taa şafakları Hey canım, Kalbim Dinamit kuyusu... AHMED ARİF
  23. TÜM FORUM AİLESİNİN YENİ YILINI KUTLUYOR SAĞLIK VE MUTLULUK DİLİYORUM.BU ÇİÇEKLER HEPİNİZE GELSİN...
  24. ÇİÇEKLERİ UMUDUMUZUN Çok olun, çocuklar, çok olun, yüzlerce olun, binlerce olun, onbinlerce. Daha çok olun, daha çok olun, yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun. Bu dünya ne tek tek yaşamakta, bu dünya ne rakının, ne şarabın içinde, bu dünya ne parada, ne pulda, ne kalleşlikte, ne zulümde. Bu dünya aşkın içinde, alın terinde. Çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele, yaşayın dünyayı doya doya, açın kapıları, camları güneşe, ne yeise kapılın, ne korkuya, çok olun, çocuklar, çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele. Mutlu olmak varken bu dünyada, geceler geldi dayandı kapımıza, olduk acımızla sarmaş dolaş, bekledik düşümüzle koyun koyuna. Çok olun, çocuklar, çok olun, yapraklar kadar, balıklar kadar çok olun, el ele verin, çocuklar, el ele, bütün gündüzler sizin olsun, yaşayın dünyayı doya doya. Çocuklar, çiçekleri umudumuzun. A.KADİR
  25. hoşgeldin çağrı.herşey iyi hoşta avatarın çok kötü beeee sevgiler

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.