Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. Ateizm sadece inanmam diyorsa sen ne yapıyorsun burada, bir kelimeden ibaret ''inanmam'' yaz geçsin gitsin hepsi buysa. Her toplumun her inancı seni niye ilgilendiriyor ki, bilim sana git bu toplumlardaki inançlarla savaş mı dedi sana? Madem Ateistliği kabul ettiremiyorsun yapacağın şey ortada meraba, havanda niye su dövüyorsun?
  2. Keşke sadece kalp gözün kapalı olsaydı meraba!
  3. Anlaşıldı. İnancın iç yüzünü dünyada demek bir siz ateistler grubu biliyorsunuz.Tanrı'nın olmadığını kanıtladınız ama bir siz mi biliyorsunuz dünyada, inananların hepsi desenize karanlıkta, çok üzülüyor olmalısınız bu duruma, vicdanınız el vermediğinden insanları aydınlatma, bilgilendirme misyonunu kendinize şiar edinerek çalışıyorsunuz bütün gücünüzle. Oskarlık bir hikaye meraba. İnsanlar istediği dine, fikre inanmakta özgürler yasalarla düzenlenmiştir bu malumunuz, bir dindar sizin özgürlük alanınıza girerse, aynı şekilde bir Ateist de aynısını yaparsa, düşüncesini dayatırsa bu suç olarak kabul edilmiş.Sizin mücadelenize pek de gerek yok meraba, insanlar bırakın kendi karanlıklarında kalsınlar. Bahsettiğiniz dayatma durumu Ateistlerin düşünce yapıları için de geçerli, bakın şurada birkaç Ateist dahi inananlar ve inançları için çok sert tavırlar, olumsuz bakışlar ortaya koyarken ellerinde gelse dünyadan inançları silme güdüleriyle yazı yazarken, bir başkası da inançlı olarak sizin düşüncenizin hakim olmaması, inancını gereği gibi yaşamak amacıyla, sizin dayatmalarınızın hakim olmasına engel olmak için de mücadele edebilir. Bu şekilde bir tehlikenin boyutu sınırlı tabiki, aydınlanmayı bekleyenler daha fazla dünyada, hakim olamadılar aydınlanmış Ateistler hâlâ dünyaya, bir ara Lenin, Stalin, Maho geçti dünyadan... Demek inançlıların inancına saygılısınız ama inançlılar işin iç yüzünü bilmiyor, zeki olan sizsiniz Ateist olduğunuz için ve buna da saygı diyorsunuz öyle mi? Önce bir anlayın kendinizi meraba, sonra belki aydınlatabilirsiniz başkalarını...
  4. Sayın meraba tepki sebebinizi, karşı çıktığınız noktayı insanların inançlarını dayatma anlayışları şeklinde belirtmişsiniz.Tamam da kardeşim ilk cümleniz ne diyor,zaten dünya görüşün bir yanılgı, siz inanç başlıklı konularda yazı yazerken asıl karşı çıktınız noktanın farkında değilsiniz, yazdığın yazılarda Tanrı inancının yanlışlığından, değersizliğinden bahset miyor musun, derdi insanların inançlarının ne olduğuyla ilgili olmayan insan, derdi sadece inançların dayatılması olan insan o kadar yazıda inananların inançlarıyla niye uğraşsın söyler misin? Kim neye inanırsa inansın beni ilgilendirmez beni ilgilendiren, inançların dayatılması mantığıyla yazı yazan sizin yazdıklarınızı yazmaz meraba. Hem kim neye tapıyor, inanıyor, ne kadar ibadet ediyor beni ilgilendirmez diyeceksin hem de inancınız hurafe,ibadetleriniz anlamsız, Tanrı yok, ben inançsızım, bilimsel düşünüyorum, siz inançlısınız, bilimden anlamazsınız v.b. düşüncelerinin kabulü için çaba sarfedeceksin; sizce de bir tuhaflık,tutarsızlık yok mu bu düşünce yapısında, söylenenle yapılan arasında meraba? Muhabbetle...
  5. Ne denebilir ki dile gelmiş bir şiir akarken gönle dize dize... ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi gör- meden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz dü- şünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tut- mak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de? Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi- diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka- tından? Dönelim...Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır...Olsun dönelim biz yine de. Bi- lincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dö- nelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece. Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa? Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va- rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya... Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal- gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım? Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yü- reğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi ka- ranlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım...Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle? Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok ko- nuşuyorlar ki...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı...Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri ko- nuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya... Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik sesten -hele de güncel ve kof- her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür...Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de. Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrünün karşısında. İstemenin kuralı yoktur, de, açıklaması sınırı suçu yoktur; istemek ya- şamın kendiliğinden sonucudur, ne haklı ne haksız, ne yerinde ne yersiz... Biz hepimiz dikenli tellerle sarılıyız, her ilişkide bir par- çamız kalır ve bölüne bölüne biteriz de. En büyük hü- nerimiz kendimize karşı olmak, aykırı yaşamaktır, acı kaynaklarımızı ellerimizle yaratarak...Kıyılarımız duy- gularımızın boyunda, derinliğimiz aklımızın ölçüsündedir; ufuklarımızsa sisler içinde...O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pen- cereye...Nasıl gizleriz ağız dil vermez bir geceye? Ve nedir ki gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla. Dünya bir testidir, de, Ömür hanım, ömür bir su...Sızar iğneucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için. Ve bir gün ölümün balkonundan... dökülür toprağa el içi kadar bir su. Yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık...Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de... Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni. Değişik şeyler söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım ömrümün ka- lıplarından. Beni duy ve anla. Yağmur dindi Ömür hanım. Gökyüzü masmavi gülümsedi yine. Doğa aynı oyununu oynuyor bizimle. Umudun ucunu gösteriyor usulca, iyimserliğin ışığını süzüyor mavi atlasından. Ne aldanış! Bulutların rengi mavi-beyaz mıdır, kurşuni-külrengi mi yoksa? Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşı- maktan. Delilik mi dedin? Kim bilir...Belki de yerde sü- rünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki? Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kı- rıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın so- kaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım? Ankara, Güz/1983 (ŞÜKRÜ ERBAŞ)
  6. Lanet okuyasım var hayata, dünyaya, teselli namına söylenecek bütün beylik cümlelerin alâsına...
  7. ''Tutunanlar, tutunamayanları anlayamazlar.''
  8. Bu yazı bir dostumun bilgisayar açıkken benden habersiz kaleme aldığı bir yazıdır Tengeriin, kendisi de sizin gibi nüktedan bir doğaya sahip,latife yapmış yazı yazarak, cevabınız olursa iletirim kendisine...
  9. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    ''kahvehane''ye eskiden ''kıraathane'' derlermiş, ''kıraat'' da okumak anlamına geldiğinden kitap okunan,edebi sohbetlerin yapıldığı, ozanların atıştığı yermiş galiba eskiden, ''kıraathane'' gitmiş, doğası bozulmuş ''kahvehane'' olmuş, kahveevi... Mantık yürütmede ciddi sıkıntılarınız var, diyen siz zat-ı muhterem: ''Bilim insan etkinliğidir, dolayısıyla Ateisttir., Bilim laiktir de, herhangi bir dini ciddiye alıp da incelemez, Evrenin amacı nedir sorusuna, üstün zekanızın ortaya koyduğu üstün mantık anlayışınızla verdiğiniz: Evrimde, olduğu gibi, doğada kanunlar vardır.'' şeklinde derin analiz ve bilgi birikimi içeren cevaplarınızın mantıki seviyesini mantıktan anlayan okuyuculara havale ediyorum, size anlatmaya çalışmayacağım, mantığınızın düzeyi ortada,ne söylediğinizin farkında olsaydınız, mantık fukarası bu cümleleri kurmadan önce düşünürdünüz, bir ton bilginiz olsa ne fayda! Ben yazımın herhangi bir yerinde ''Bilim Tanrı etkinliğidir, bilim laik değildir, bilim teisttir,deisttir, pagandır v.s. demedim.Sözün kısası bilim, Tanrı odaklı düşünceleri inceler, dini konular bilimin inceleme alanındadır demedim, siz üstün anlayışınızla bunu böyle anladınız, bilimi Ateist yaptınız, laik yaptınız, bilimin medeni hâlinden ne zaman bahsedecek diye beklenti içine girmiştim. Söylediklerinizi anlamadığım zannında olan sizsiniz Tengeriin, sizin ne dediğinizi anlamasa dahi sizin gibi düşündüğü için yazınızı beğenecek, tasvip edecek/eden arkadaşlarınızla karıştırmayın beni. ''Evrenin amacı nedir, madde neden canlı oluşturma gereği duymuştur?'' sorum/sorularıma verdiğiniz ilk cevap: Kimse evrenin amaçsız, kör tesadüflerle oluştuğunu iddia etmiyor ki zaten? Bakın, evrimden tutun doğanın mekanizmaları vardır, kanunları vardır. Ha tamam siz bu kanunları birinin koyduğunu hayal ediyorsunuz ama gerek yok. Şeklindeydi, ''Neden gerek yok?'' sorusunu sormadım ama yazılarınızdan neden yok olması gerektiği, bilimin amaçla uğraşmaması,doğanın özünde var olması, doğanın sadece işliyor, olması türündeki açıklamalarınız sorunun size göre bilimsel cevabı niteliğinde. Benim sorumun bilimsel bir cevabının olmadığını, bilimin bu konuyla ilgili herhangi bir araştırma imkanının olmadığını bilimsel uyumluluk içinde söylemek, yerine sırf Tanrı fikrine doğru gidiyor sorunun cevabı bağnazlığından absürt bir mantıkla zorlama ve bilimsel olmayan cevaplar verme peşine düştünüz. Bilim evrende bir tasarı olduğunu kabul etmez ne demek yahu, kabul ederse Tanrı'yı da kabul etmek zorunda zorunda kalır mantığının ilkokul düzeyinde dahi olmadığını anlamak için 2-3 bin kitap okumaya gerek yok sanırım. Bilim evrende bir tasarının olup olmadığını inceleyemiyor ki ''Evrende tasarı vardır.'' düşüncesini incelesin, çürütsün? Bilim metafizik konular içinde yer alan, daha doğrusu inceleme alanı içinde olmadığı için felsefi alanda anlam bulan Tanrı, ruh olgularını inceleyemediği için kalkıp da ''Bilim kanıtlamıştır ki Tanrı da yoktur, ruh da yoktur.''mantığını, tezini mi savunmaktadır,; yoksa Tanrı, ruh inceleme alanı dışında olduğu için, bunu ilke olarak kabul ettiği için bilimsel olarak Tanrı'nın,ruhun varlığı ve yokluğu konusunda hiçbir çalışma, veri yoktur bilimin konusu, alanı dışındadır mı der? Sizin sizin gibi bilimsel düşündüğü iddiasında olanların çarpıttığı, ya da farkında olmadan yanlış anladığı nokta da burası Tengeriin. Bilimi Ateist felsefenin savunucusu, Tanrı fikriyle savaşan bir mevki, çalışma alanı olarak algıladığınız için bilime yüklendiğiniz anlam ve bilimsel verilere yakıştırdığınız yorum da anlayışınız doğrultusunda olmaktadır, bu yaklaşımı inancı doğrultusunda herkes sergilemektedir esasında, Evrenin bir amacı yoktur, evrende bir tasarım yoktur, önermesi sizin mantığınıza göre bilim neden-sonuç ilişkisi içinde inceleme yaptığından, bir amacın olup olmadığıyla ilgilenmediğinden, eğer bilim tasarıyı kabul ederse Tanrı'yı da kabul etmek zorunda kalır gibi komik bir mantıkla bilimsel olmayan, sadece sizin gibi düşünen sizin düşüncenizde olan felsefi bir yaklaşımdır Tengeriin, bunu anlamanızı beklemiyorum, okuyan arkadaşlar için yazdım. Ben evrende bir tasarımın olduğu, onu tasarlayan bir gücün, bu güç everenin kendisi de olabilir ve ben bilinçli olduğu kanısındayım. Bu düşüncem bilimsel olarak kanıtlanmış mı, tabi ki hayır, felsefi çerçevede anlam bulan düşüncem, inancım. Siz Tengeriin evrende bir tasarım yoktur, evrenin bir amacı yoktur derken, düşüncenizin bilimsel bilgi olmadığını, bu düşüncenin de sizin felsefi görüşünüz olduğunu kavrayacak kadar düşünürsünüz umarım, isterseniz düşünmeyin bana ne. Evrende bir tasarım yokmuş, bu da bilimsel bilgiymiş, niye çünki bilim Tanrı^yı kabul etmek istemediği için, tasarım düşüncesi de Tanrı düşüncesine dayandığı için, bilim kabul etmez, bu ne ya? Çarpık mantık örneği bir metin Tengeriin: Kek örneği: Arkadaşlarına ikram etmek için ... üzümlü kek yapmıştır. Arkadaşı sorar, yahu niye yaptın, ne gerek vardı? ...cevap verir, doğasında var. Gel otur şuraya keki oluşturan malzemeler ilgili sana iki ay bilgi verebilirim. Arkadaşı:Höönkkkkk!!!Sen keki yaparken bir şeyler mi içtin...? Ben sana niye yaptın diyorum sen bana, kekin malzemelerinden bahsediyorsun? Ben size evrenin amacı var mıdır diyorum, bir amaç aramaya gerek yok, doğa işler, doğasında var, doğada kanunlar var, zaten bilim Tasarıyı kabul etmez, niye bilim ateistti, laiktir de ondan. ''Leyla İle Mecnun'' da bile rastlamadım... İlkel beyinlerimiz evrenin sırrını çözebilmiş değil, evrenin büyüsü bozulmuş değil Tengeriin, ilkel olmayan bir beyin bunu çok kolay anlar.
  10. Sayın Tengerin yukarıda saydıklarının hepsini birarada bulunduran bir canlı örneği verebilir misin. Gerçekten bilgine güvendiğim için soruyorum merakımı gidermeni bekliyorum. kafama şu da takılmıyor değil hani, hepsine ayrı bir yetenek veren Allah bizlerede diğer canlılara oranla akıl üstünlüğü vermiş ve bu akılla yukarıda saydığın eksiklikleri tamamlayacağımız aşikardır ve tamamlayabiliyoruz. (dürbün örneği; uzağı yakın eder ya da uçak; istediğin yere uçabilirsin) Allahın insanlara verdiği akılla bulunmuş icat edilmiş şeyler. Hangi canlı türü bunları yapabilir söyler misin. Bak sanada bir akıl vermiş ki bunları idrak edebilesin diye, hiç şüphem yok sana verdiği akıldan çünkü yukarıdakileri araştırıp bulabiliyorsun ve yorum yapabiliyorsun. Biraz daha gayret göstermen gerektiğini de vurgulamam icap etti, yazdıklarını analiz ettim sadece ve vardığım sonuç beni nedense hiç şaşırtmadı. Herşeyi tamamiyle insana vermiş olsaydı, herkes kendini Tanrı ilan etmeye kalkardı herhalde. Verilen akılla eksikleri tamamlamak bize düşüyor yani senin anlayacağın...
  11. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Dostum bilimin dünya dışında yaşam, canlı olduğu araştırmalarına çok güzel örneksin. Kavramlarla bu kadar oynama, sonra sana ne denildiğini, kendinin ne dediğini anlayamazsın, yazıların da buna örnek mahiyette. Durun sizin anlatıklarınızı anlamış olayım da cahillikten kurtulmuş olayım: ''Tanrı yoktur, evrende bir tasarım yoktur, bilim Ateisttir, hatta laiktir.'' Madde aşkına, kurtuldum cahillikten, size sonsuz minnettarım Tengeriin, madde sizden razı olsun. Bilime o kadar uzağım ki bilemezsiniz, bilmiyorsunuz da zaten. Geçen gün Cumhuriyet gazetesinde okumuştum: Cern'de çalışacak bilim adamlarını seçerken kapıya badigart koymuşlar, Ateist ve laik olmayanları içeri almamışlar, eee haklılar sonuçta bilim Ateist ve Laik... Çok bilgilisiniz çok, siz bile bunun farkında değilsiniz Tengeriin.
  12. Bugün ben görmek isteyip de uzun zamandır göremediğim birinin hasretini yaşıyorum, yaşadım derinden, sarsılarak, çaresizce...
  13. Pulp Fiction(Ucuz Roman) film müziği...
  14. İnanıp inanmamanız konusunda neyin doğru olduğunu ancak siz hissedebilir, anlayabilirsiniz. Aşkın yoğunluğuna göre erkeğin ve kadının doğasındaki davranışlar farklı düzeylerde değişik şekillere bürünebilmekte. Bir erkek bir kadını kara sevda derecesinde seviyorsa, onun Mecnun'u olmuşsa bu süreçte gözü hiçbir şey görmez, bu hâl değişebilir mi, evet değişebilir, Mecnun'un bu hâli geçerse gözü başka Leyla'lara yönelebilir, bu olasılıklar var.
  15. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Yani anlamış olmam, evet Tengeriiin çok haklısın, dediklerinin hepsi de doğru, dostum ben de Ateistim, sana canı gönülden katılıyorum, zaten bilim de öyle diyor, öyle demiyorsa da,diyor bizce, önemli olan bu, deseydim sizin ezberinizi sorularla bölmeseydim, nazarınızda anlamış olma iltifatına layık olacaktım Tengeeeriiin. He, heee bilim Ateisttir maddenin de hiçbir amacının olmadığını ''Maddenin Amaçsızlığı Kanunu'' çok güzel kanıtlamıştır. Bilimin metafizik konuları inceleme alanının dışında bırakması, metafizik konuları yok saydığı manasına gelmez, bilimin bu somutla uğraşma anlayışı bilim için ''Ateisttir'' gibi felsefi bir düşünceyi ifade eden terim kullanılarak, kelime kendi bağlamından koparılıp, başka bir anlam yüklenerek, çarpıtılarak anlatılmaz. Bilim Ateistmiş... Yok yanlış biliyorsun, ben geçen gün Cuma namazında gördüm... Ve yazınız yazdıklarımda dikkat çektiğim soru,noktalara cevap olmaktan çok bir ezberin anlatılan kişinin de ezberi olması ısrarından başka bir şey ifade etmiyor. Bir konuda Tanrı fikrine açık kapı kalmaması için mantığınızı(!) o kadar zorluyorsunuz ki ortaya çıkan durumun nasıl bir hâl aldığını fark etmiyorsunuz bile Tengeriin. Ben çoğu zaman sorularımı bilmediğim bir konunun cevabını almak için değil, konuştuğum kişiyi düşündüğüm, dikkat ettiğim noktada düşündürmek,düşünmesini amaçlamak için sorarım, Ben aldım kendi cevabımı, sizin sınırınız belli Tengeriin, kolay gelsin.
  16. O pankartı oraya asanların, bu şekilde bir pankart asma fikrini düşünen, destekleyenlerin içinde eminim ki oruç tutmayan da vardır. İnandığı dinin inanç anlayışından bihaber olanların cahilliğinin sonuç olduğu işgüzarlık örneği.
  17. FUZULİ

    Windows 8 internete sızdı

    39,99 dolar ne yahu? Sanki bütün maliyeti en ince ayrıntısına kadar hesaplayıp ticaretin ahlâkî kâr ilkeleri gereğine aşırı dikkat ederek 39,99 dolar fiyatını belirlediler? Pantolon alacaksın, 49,99 lira; tişört alacaksın 24,99 lira, ah şu ticari zeka!..
  18. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Peki, evrenin amacı neymiş, madde hangi amaçla, bilinçle evrendeki gözlemlediğimiz, yaşadığımız yapıyı inşa etmiş açıklar mısınız?Evrende işleyen fizik, kimya, biyolojik yasaların varlığı bu kanunların amacını açıklamaz Tengeriin. Binip gezdiğiniz otomobilin belli kanunlara dayanılarak, belli malzemelerin bir araya getirilerek yapılmış olması o otomobilin ''niçin?'' yapıldığını açıklamaz? Ben size otomobil yapılırken hangi kanunlardan, malzemelerden yararlanılmıştır, sorusunu sormuyorum; otomobil hangi amaçla yapılmıştır, yapanı var mıdır, kimdir, diye soruyorum. Sizin bu soruya verdiğiniz cevap ise yukarıda işlettiğiniz mantıktan hareketle, otomobili bilimsel kanunlar ve madde oluşturmuştur, manasında bir cevaba karşılık geliyor. Yanlış mı, evren amaçsız tesadüflerle oluşmamıştır, işleyen kanunları vardır, kanunlar oluşturmuştur, şeklinde, sanki ben size evrende işleyen sistemler(kanunlar) var mı diye sordum da buna yanıt verdiniz, verdiğiniz yanıtın üzerinde birazcık düşünce faaliyetine girerseniz, söylediğinizle sorduğum soru arasındaki bilgi, anlam kopukluğunu anlamamak için sebep yok diye düşünüyorum. Bakın ben bu düzenin amacını Tanrı belirlemiştir, demiyorum, madem bilimsek konuşuyorsunuz, konuşuyoruz olayın özü bilim penceresinden nedir, ne değildir, bilim ne demektedir,konuyla ilgili söylediği nedir sorularının peşindeyiz. Bilim evrenin(maddenin) amacını ortaya koymuş, derdi neymiş maddenin de bizi var etmiş söyleyin de kafa patlatmasın o kadar bilim adamı, onlar bulamadı daha da? İ Şuraya yazdıklarınız bahsettiğiniz varlık ve sistemlerin bir amacının olmamasından çok şu an bilmediğimiz ama bir amacının varlığı fikrini daha çok destekler. Samanyolu galaksisinde sadece dünyada bildiğimiz manada yaşam var ve biz sadece dünya denen gezegende varız.Neden Ay'da, Jüpiter'de, Satrün'de dünya şartları yok, Güneş neden Dünya'ya 150 milyon km uzaklıkta, derdi ne,Dünya'nın bizim yaşamamız için neden belli oranlarda yaşamsal gazları barındıran atmosferi var, bu soruları sormak, cevap aramak anlamsız mı,neden bu düzen, sistem var, sebebi ne? Bu sorulara verdiğiniz ''Yani hiçbir şey, herhangi bir amaç için tasarlanarak oluşturulmamıştır.'' cevabının hiçbir bilimsel değeri, geçerliliği, anlamı, gözlemlenenle mantıki tutarlılığı yoktur. Yazınızın başlangıcında evrenin hem amacı var, tesadüflerle oluşmamıştır dediniz, buraya geldiniz, tam tersi bir düşünceyi savunma çabasının içine girdiniz. Şimdi diyeceksiniz ki ne alaka, ben dedim ya evrende işleyen kanunlar var diye, ben de yukarıda ne dedim takrar bakın. , Evrendeki birçok sistemin maddenin tasarımı olduğuna da inanmıyorsunuz bu durumda, maddenin amaçsız devinimi mi diyorsunuz bu duruma? Bilim, evrenin maddenin bir tasarımı veya amaçsız bir devinimi sonrasında olduğuyla ilgili bir sonuç ortaya koydu mu? Şu önümüzde duran bilgisayar, bir amaç için birileri tarafından yapıldı, madde evreni hangi amaç ve niyetle bu şekilde yaptı var mı cevabınız? Dur söyleyim, ''Evet, var, maddenin doğasında var.'' Evet bilgisayarın doğasında da ''Bilgisayar oluşturma vardı.'' öylesine ortaya çıktı zaten. Siz Ateist olan adı da ''Bilim'' olan arkadaşınızla adı bilim olan ''bilim'' faaliyetini karıştırdınız galiba Tengeriin? Bilimin metafizik, felsefi düşünceleri incelemiyor olması, bunu kendine ilke edinmiş olması Bilimin felsefi bir düşünce olan ''Ateizm''i bilimsel ilke olarak kabul ettiği, bilimin bilimsel felsefesinin ''Ateizm'' olduğu anlamına gelmez. Ateizm bir felsefi düşünce değil sizin yaklaşımınıza göre bu durumda, bilimsel bir teori, kanun, Ateizm kanunu! Ben de bilimin insan etkinliği olduğunu düşünüyordum, teyit ettiğiniz teşekkürler.Bilim bir insan etkinliği olduğu için ''Ateisttir'' önermeniz absürt komedi dizilerinde kullanılan ironik replikleri hatırlattı bana, teşekkürler tebessüm ettirdiğiniz için ayrıca. Ben Tanrı etkinliği olarak savunmuş olmalıyım bilmediğim bir yazımda ve demiş olmalıyım ki hayır kardeşim, bilim Tanrı'nın bilinci,düşünceleriyle hareket eder, nereden çıkarttın insan etkinliği, Ateist olduğunu, bilim bal gibi de Müslümandır hem de radikâl. Maddenin doğasında canlı oluşturma bilgisinin olması, DNA'nın içinde canlının çeşitli bilgilerinin olması gibi misal. Madde neden canlı oluşturdu, doğasında neden canlı oluşturma özelliği var, şeklindeydi diğer ifadeyle sorum? Siz bunu doğasında var diyerek açıkladınız, çok bilimsel ve su götürmez bir açıklama oldu bu, sizce tabi. Misafir gelecek, hazırlık yapmış güzel bir üzümlü kek yapmışsınız, arkadaşınız geliyor diyor ki,'' Tengeriin yahu neden kek yaptın ki?'' siz de cevap veriyorsunuz ''Yahu bu sorulacak soru mu arkadaşım, kekin doğasında var bu.'' Siz keki yaparken arkadaşlarınıza ikram etme niyetiyle yaptınız keki; madde neden canlı oluşturdu, doğasında var. Ne demek istediğinizi anladığımı anlamayıp, anlamadığım düşüncesinden zevk alma fantaziniz de beni güldürdü, teşekkürler Tengeriin.
  19. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    O kadar fazla cevap verdim ki bakmakla görmenin arasındaki farka çok güzel örnek teşkil ediyor yazdıkların.
  20. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Doğanın kendisi zaten doğaüstü değil mi, düşününce şaşırtan, aklı afallatan, hayretler içinde bırakan bir şekilde.Yani diyorsunuz ki ''Bilim, Tanrı yok.'' demektedir, ben de buna ''yok artık!'' diyorum. Önermeniz bilimsel değil,bilimin kurabileceği bir cümle değil günümüz şartları itibariyle, siz öyle görmek istediğiniz için öyle yazdınız. Bilim evrenin amaçsız, sadece kör tesadüflerden oluştuğunu da kanıtlamadı, evrendeki neden-sonuç ilişkisini çözmüş olması neden bu neden sonuç ilişkisinin var olduğunu çözdüğü anlamına gelmez, bilimin evrende bir amaç göremiyor olması, evrendeki sadece neden- sonuçla ilgileniyor olması evrende bir amaçlı sistemin, tasarımın olmadığına delil değildir, bu işin içinde sadece madde olsa bile. Bilim agnostik değildir, peki bilim ateist midir, Hıristiyan mıdır, Müslüman mıdır,Zerdüşt müdür?''Bilim agnostik değildir.'' düşüncenizin hiçbir geçerli temeli yok, verdiğiniz örnekler de konu bağlamının dışında.Bilim dediğimiz faaliyet, bilgisine ulaşamadığı bir konuyla ilgili kesinlik düzeyinde ''Bu şudur, şu budur.'' demez siz de biliyorsunuz,agnostik kavram olarak da inanç bağlamında bilimin kesinlik düzeyinde ortaya koyamadığı bilgiler, konular için doğruluğu ve yanlışlığı değerlendirmesinde eşit mesafede durmayı savunan,bu anlamı içeren bir kavramdır, bilim ulaşabildiği bilgiyi ortaya koyar gerisi insanın akıl faaliyetine, alacağı tavra bağlıdır agnostik olmak gibi, semavi bir dine inanmayı devam ettirmek, ateist olmayı tercih etmek gibi. Peki bugün bilim Tanrı olgusuyla ilgili net bilgiler ortaya koyamıyor diye niçin yokluğunu bilimsel olarak düşünmemiz gerekiyor Sn. Tengeriin, sizin mantığınıza göre ki yukarıdaki mantık doğru, Tanrı fikrine gelince mantığınız tersyüz oluyor. ''...''Bugün için cevap verememiş olabilir ama bu gidipte "Haa o zaman Allah yaratmıştır!" mantığına götürmez bizi.''cümlenizden hareketle bilim bugün Tanrı bilgisine ulaşamamış olabilir ama bu gidip de:''Haaa o zaman Tanrı yoktur.'' mantığına götürmez bizi.'' demek sizin mantığınızla aynı mantık değerini içerir, Tengeriin, fark edilmesi dileğiyle. O enerjinin doğası ne demek Tengerrin, bilimsel anlamı nedir bunun söyler misiniz, maddenin doğasında canlı oluşturma bilgisinin olmasının anlamı nedir, üzerinde düşünmek gerekemiyor galiba, neden-sonuçla nasıl oluştuğunu anlayıp bunu isteyen, tetikleyen amaç olacak soruya gelince de ''Yaaaa maddenin işi işte, doğasında var.'' açıklaması inkâr edilemeycek derecede bilimsel bir açıklama hakkını teslim etmek lazım. Ayrıca şurada yazdığınız hikayede güzelmiş, hem inaçları doğmatik olması, deney dışı kalması yönüyle eleştirirsiniz hem de aynı tavrı siz sergilersizniz, şurada yazdıklarınızı hangi labaratuarda deneyimlediler Tengeriin, siz de vardınız bu deneyler yapılırken galiba, sanki o zamanda yaşadınız, Homosapienslerden oradan geliyorsunuz buraya... Sorumun cevabı bu mu?Maddenin doğasında var?Çok bilimsel! Bizi var kılan(!) maddenin doğasında neden maddeye inandırma fikri daha güçlü değil de madde üstü bir güce taptırma, onun varlığını kabul ettrime anlayışı daha fazla?
  21. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Öncelikle tekrardan hoşgeldiniz Sn. Tengeriin. Yazınızın sadece alıntıladığım bu kısmıyla ilgili düşüncemi belirtme isteği uyandı,katılmadığım, aklıma yatmayan yönler buldum kendimce... Alıntıladığım cümlerinizdeki ''Tanrı'nın yokluğu''yle alakalı mantıkî önermeniz tuhaf geldi bana mantıki ve bilimsel açıdan. Önce şunu tesbit etmemiz gerekir kanımca, bilim ''Tanrı'' olgusuyla ilgili herhangi bir araştırma yaptı mı, yapıyor mu, ''Tanrı'' düşüncesiyle ilgileniyor mu? Cevabı siz vermişsiniz ikinci cümlenizde, bilimin deneyimleyebileceği, gözlemleyebileceği bir olgu/kavram/şey olmadığını vurgulayarak ve en son noktada bilimin ''Tanrı'' kavramı/olgusuyla herhangi bir araştırma, inceleme yapamaması, dolayısıyla araştırma yapamadığı bir konuyla ilgili de hiçbir bulguya ulaşmasının da düşünelimeyeceğinden, hiçbir bulguya ulaşılamamış olması gerekçesiyle ''Öyle bir 'şey(Tanrı)' yoktur.'' sonucuna varmışsınız.. Sizce bu mantık bilimsel ve mantıki akıl yürütme kurallarının içinde doğal karşılanacak, kabul edilecek bir mantık mı, aynı şekilde çıkarım yapılan düşünce için de geçerli? Bilim; ''Tanrı'' fikrini araştıramadığı, herhangi bir bilimsel faaliyet yürütemediği için ''Tanrı'' yoktur sonucuna ne zaman varmıştır, ''Tanrı yoktur.'' bilgisi bilimsel midir başka bir ifadeyle, ''Tanrı yoktur.'' düşüncesi bilimsel bir bilgi olarak bilime dayanılarak savunulabilir mi?Herhâlde bu soruya bilimsel olarak verilecek cevap: ''Evet, bilim Tanrı'nın varlığı yokluğuyla ilgili bir araştırma yapmamıştır, yapamıyor da, dolayısıyla, Tanrı vardır veya yoktur, düşüncesi bilimsel olarak söylenemez.'' Aynı şekilde bilim; maddenin asıl varlık sebebi nedir, evrendeki bu enerji(madde) nasıl var olmuştur, neden vardır, bunun cevabını verebilmiş midir, hayır. ''Asıl sorun, insanların İnançsızlığı olumsuzlaması ve İnanç denilen sanrılar yumağını ululamaları...'' bu cümlenizdeki anlam tam tersi durum için de geçerli Sn. Tengeriin... İnanç meselesiyle ilgili olarak evrenin, içinde dünya ve biz canlıların varlık sebebiyle ilgili Tanrı odaklı ve Tanrısız ''madde'' odaklı bakış açılarında aklımda beliren birçok soru var. Siz ''Tanrı''yı devre dışı bırakan bir düşünceye sahip olduğunuz için size ''madde'' odaklı olan bakış açısında aklıma takılan bir soruyu/soruları soracağım? Evren maddeden, ötesinde enerjiden oluşuyor değil mi?Bu enerji; neden bir gaz bulutu veya şekilsiz, sistemsiz, bir toz, bulut veya öylesine bir enerji görüntüsü içinde olmak yerine gördüğümüz evren halinde, içinde milyarlarca yıldıza, gezegene, dünyaya, içinde bize, diğer canlılara dönüşme gereğini duymuş, maddenin bir niyeti, aklı mı var? Biraz daha ayrıntıya inecek olursam ''Tanrı'' fikrinin dışında bakıyorum yine olaya, biz de maddeyiz, maddenin öylesine oluşturduğu bir şekiliz diyelim, bizi oluşturan asıl enerji(madde) bizi neden bir madde üstü bir güce inanma ihtiyacıyla var kıldı,madde kendine inandırma, tapındırma fikrini daha güçlü kılamaz mıydı, tanrı fikrinin oluşmasına sebep olan metafizik alanı, acizliği bizde neden oluşturmuş olabilir? Maddeden başka bir gerçeklik, maddeden öte bir düşünce alanı yoksa neden madde ötesine kadar fikir yürütebiliyoruz,bizdeki bu zihinsel yapıyı var eden de sonuçta maddedir, başka bir güç yoksa, madde kendi gücüne inandırmak yerine kendini de aşan bir hayal alanı oluşturup insanın o hayala inanmasının daha kolay olduğu bir sistem var ediyor hem de amaçsız ne kadar da ilginç değil mi,aynı ''Tanrı'' odaklı düşüncede, görünmeyen Tanrı'nın sınav fikri gibi. Muhabbetle efendim...
  22. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Konumuz metafiziğin referansı mıydı, bunu mu tartışıyorduk Sn. meraba, ''Evrende metafizik konu yoktur.'' dediniz,ben de vardırı, metafiziğin çalışma alanını anlatmaya çalıştım, siz yine başka yerlerdesiniz.Aynı dili konuşup da ne söylendiğinin anlaşılmaması üzüntü verici, eğitim sistemimizin hatası olarak görüyorum ilk olarak. Gırgır tavrına gelince, bu forumda hiç bu kadar ciddiyetsiz bir tartışma üslubu sergilememiştim birçok kişiyle çok sert tartışmalar yapmama rağmen. Metafizik bilime karşı olan, bilime karşıt tezler üreten bir felsefi düşünce alanı değildir, tekrar edeyim.Bilimsel düşünen biri metafizik düşünemez şeklinde bir mantık, yanlış bir mantıktır, metafizik, bilime alternatif bilgi üretme dalı(alanı) değildir. Konumuzla ilgili olarak bilim, ''Ölümden sonra hayatın olmadığı bilgisini'' deney, gözlem,araştırmayla ortaya koymuş da; metafizik de buna mukabil ''Hayır, ölümden sonra hayat vardır.'' düşüncesini sadece akıl yürütme düzeyinde karşı tez olarak savunuyor gibi bir durum yok ortada. Ölümden sonra hayatın olup olmadığı konusu bilimin inceleme alanına somut olarak giremediği için konu itibariyle ''metafizik'' bir konudur,incelenemeyen cevap bekleyen metafizik alana giren bir konuyla ilgili düşünce üretme faaliyetine girersiniz, bu faaliyet yadırganan, bilimsel olarak hiçe sayılan, yok sayılan bir faaliyet değildir, felsefe yapmaktır bunun adı. Ölümden sonra hayatın olmadığına dair bir bilimsel tez,bilgi, yasa ortaya konmuşsa bilgi verin şu teori, şu yasa bunu söylüyor deyin de konu metafizik felsefî konu olmaktan çıksın, bilimsel bir veri yoksa metafizik felsefi düzeyinde düşünce üretmeye bilimsel olarak karşı çıkamazsınız, bilime bakışınız bilimsel değil meraba. Muhabbetle...
  23. Kusura bakmayın arkadaşlar da güleyim mi ağlayayım mı şaşırdım, yorumlarınızı okuyunca. Kuran bulmaca mı bilmece mi, şifreler mi var içinde? Dayı'ya sormuştum, bilmek için Dayı mı olmak gerek diye, anlamak için dennize, omar mı olmak gerek, demek ki ben anlamak için yaratılmadım, verilen akılla anladığım bu, anlamam istenmemiş veya yanlış anlamam için yanlış anlamaya meyilli bir zihin verilmiş olabilir. Ki ben bütün araştırma, inceleme ve tefekkür faaliyetlerime rağmen ben bile anlamıyorsam, ezbere inanan, düşünmeden inananın yaptığı yanlışları,şirkini, günahlarını, farkında olmadığı riyakârlığı hoş karşılıyorum. Doğru yolu bulmak, doğru anlamak her insana nasip edilmiyor demek ki? Muhabbetle...
  24. FUZULİ

    Ölümden sonra hayat!

    Metafizik, bilimsel bilgileri inkâr edip bir konuyla ilgili bilimsel bilgiler yerine afâki karşıt teoriler üreten, kendini bilimin yerine koyan bir felsefi düşünce alanı değil. ''ruh'' konusu metafiziğin inceleme, fikir yürütme başlıklarından biri.''ruh''la ilgili bilimsel veriler üzerine geriye kalan somut olmayan, incelenemeyen kısmıyla ilgili fikir üretme,mantıken doğrulara ulaşma faaliyetidir. Bilim ''ruh''un mahiyetini ortaya koyduysa, bilimin verilerinin sınırında metafizik susar, bilim bilindik manada dinlerin öngördüğü ruhun olmadığını ispatlamışsa, metafizik felsefe kalkıp da yok kardeşim, biz inanmıyoruz, bizim teorimiz dinlerin de söylediği gibi, ölümsüz bir ruhun varlığıdır demez, ilkelerine aykırıdır bu yaklaşım, metafiziği bu şekilde bilimsel bilgilere, teorilere karşı hayali tez üreten felsefi faaliyet olarak algılamak isteyen varsa, buna katılmadığımı söyleyeyim. Ben ''metafizik'' kavramını en basit tanımıyla ''madde ötesi'' anlamında kullanırım, bu başlık altında da aynı anlamda kullandım.Madde ötesi de şu anlam ifade ediyor bende, metafizik kavramıyla uyumlu olarak, bilimin inceleyebildiği, bilgi ortaya koyduğu sınırın dışında kalan, bilimin inceleme yapamadığı alan demektir benim için de. Tanrı, ruh gibi kavramlar da bu bağlamda metafizik felsefenin konusu, bilim bu alanla ilgili net bilgiler ortaya koyana kadar, bilimin ortaya çıkardığı bilgilerin ötesinde bizim de günlük hayatta her zaman yaptığımız gibi felsefi düşünme başlar, metafizik de bu noktada fikir üretmeye başlar, bilimsel bilgilerle uyumu, mantığı elden bırakmayarak. Siz meraba, en başta evrende metafizik bir konu olmadığı iddiasında bulundunuz, bu metafiziği, felsefeyi, bu olguların gerçekliğini yok saymaktır, gözünü kapatmaktır, kafanda kurguladığın gibi dünyayı da öyle zannetmek yanılgısından, önyargısından doğar.Sizin kadar yanlışında ısrar eden biriyle, seviyeli bir tartışma yürütmek çok zor, gırgıra vurmamın sebebi de bu, siz yazdıklarınızın gülünç olduğunun zerre farkında değilsiniz. ''Metafizik'' diye bir felsefi başlığın varlığını inkar edemezsiniz, ben uydurmadım bunu, litaratürde var, ''metafizik'' var demem bilimin yerine metafizik fikirleri koyduğum anlamına gelmemeli, siz inatla böyle anlıyorsunuz, değişik bir algılama şekliniz var.Ben bilimsel düşüncelere karşı sanki ''Metafizik'' fikirleri savunuyorum da siz hemmen savunmaya geçip ''Metafizik konu yoktur, yani metafizik diye bir şey yoktur.'' gibi gülünç bir tavır sergiliyorsunuz, anlamıyorsunuz. ''Metafizik'' kavramı için internetten alıntı yaptığınız tanım için doğru dedim, sizin yanlışınız metafiziğe yüklediğiniz kendi anlamında, metafizik fizik ötesi anlamında kullanılıyor diye , fizik bilimlerini, maddeyi inkar ettiği anlamını çıkarıyorsunuz, yanlış olan bu, anlamadığınız noktalardan biri de bu. Ben bilimsel bilgilere karşı çıkan, bilimin ortaya koyduğu bilgilere karşı soyut, temelsiz, doğruluğu ıspatlanmamış bilgileri bilimsel bilgilere karşı savunan biri değilim.Bilimsel bilgilerle birlikte ötesinde felsefi düşünmekten, tartışmaktan büyük zevk alırım. Bütün tartışmalarda size karşı çıkışımın sebebi ise şu:Siz kendi fikirlerinizin yorumsuz, kesin bilimsel bilgiler olduğu zannındasınız.Bilimin bilgi ortaya koymadığı alanla ilgili olarak herkes gibi siz de felsefe yapıp fikir üretiyor, bir düşünceye inanıyorsunuz, bu düşüncenizin de bilimin düşüncesi olduğu, bilimin öyle söylediği yanılgısındanız.Bilimsel bilgilerden çıkardığınız yorumlar, bilime katı yaklaşımınız başlı başına bir facia meraba. Bilimsel konuşuyorsanız bilimin durduğu yerde durmasını bilmelisiniz, bilimin bir şey söylemediği bir alanla ilgili kendi fikirlerinizi bilimselmiş gibi sunmak gaflettir. Ayrıca siz bilimin askeri,badigardı, temsilcisi değilsiniz, sanki bilim size görev verdi, benim adıma git şu forumda aklına geleni söyle, kim söyletiyor derlerse de, arkamda bilim var, de mi dedi? Bilimsel bilgilerle konuşmak, kendi felsefeni bilimim yerine koyup, kendi yorumunu bilimsel bilgi gibi sunma gafletinde olmak demek değildir meraba. Biraz bilim alabilir miyim abi, bir kilo yeterli...
  25. Dennise, dennise... Türkçe cümlede anlam konusuna göre incele dennise. İnanmayanlar için cehennemi yarattık, cümlesiyle; cehennem için insanlar yarattık, cümlesi arasında epey bir anlam farklılığı vardır. Türkçe sınavı...Öğretmen ve idare diyor ki sınavdan önce öğrencilere, sınavı geçemeyenler sınıfta kalacak, bir başka öğretmen geliyor o da diyor ki sınıfa, bir kısmınızı bu yıl bıraktık haberiniz olsun. Sınav öncesinde sınav sonucuna göre sınıfta kalma sonucuyla, sınav öncesinde bir kısmının sınıfta bırakılmış olması aynı olur mu, dennise? Bir kısmınızı cehennem için yarattık, kulağınız duymaz, gözünüz görmez... ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz sözüyle; kulağıyla duymayanlar, gözüyle görmeyenler, doğru yolu tercih etmeyenler için cehennem var sözü aynı mı? Çok farklı dennise, çok farklı... Allah'ın kimin cehenneme kimin cennete gideceğini bilmesi ayrı konu, cehenneme girmesi için önceden cehennemlik yaratılmış insanların olması apayrı bir konu. Muhabbetle...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.