Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERXAN

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    41
  • Katılım

  • Son Ziyaret

ERXAN tarafından postalanan herşey

  1. ERXAN doğum gününüz kutlu olsun!

  2. Kapatılma davası süren bir partinin devleti yönetmeye devam etmesi sizce doğru mu?...Bugün bir kamu görevlisi hakkında dava açılsa, o görevliye dava sonuçlanıncaya kadar görevden el çektirilir. Tabii bu durum AKP nin hatası değil ama ortada bir tuhaflık olduğu açık..Bu şuna benziyor: Ehliyetsiz bir sürücü hakkında yasal işlem yapıyorsunuz ama diğer yandan aynı sürücünün araç kullanmasına seyirci kalıyorsunuz.
  3. Bu ABD işbirlikçisi sözde islamcılar da çok komik... Hem Atatürk'ü Türkiye'den silmek için yapmadıları ******* kalmaz, sonra da Atatürk'ten dem vurup kendilerine malzeme ararlar...Saçmalığın da, saptırmanın da ölçüsü yok!..Atatürk'ü anlamak için önce Atatürk devrimlerini, ilkelerini içinize sindireceksiniz. Aydınlanma ruhunu, kulluktan yurttaşlığa geçiş bilincini yaşayacaksınız. Kılık kıyafet devriminden önceki çarşaflı resimler sizi kurtarmaz...Ama komik duruma düşürdüğü bir gerçek.
  4. Lenin ve partisi öncülüğünde Rusya işçi sınıfı Avrupa?nın en geri ülkesi konumundan, dünyanın en gelişmiş ülkesini, SSCB?yi Ekim sayesinde yarattı. Devrim sonrası işçi sınıfı yüzlerce değil, binlerce kent yarattı. Ortaçağın yaşam biçimini sürdüren halklar uygarlıkla tanıştı. Dahası Sovyetler Birliği sınırları içinde işsizlik, evsizlik, yoksulluk, açlık gibi kapitalizme özgü kavramlar ortadan kaldırıldı. Bugün bir işçi için hayal olan ?bir ev, bir araba, bir yazlık? Sovyet işçi sınıfı için sıradan bir kazanımdı. Eğitim, sağlık ve temel gereksinim maddeleri devlet tarafından en iyi ve kaliteli şekilde sağlanırken, Sovyet yurttaşları dünyanın en güzel tiyatrolarında, en güzel sergi salonlarında, en güzel konser salonlarında insanoğlunun o güne kadar yarattığı tüm güzelliklerden yararlandı. Çocuklar doğumundan itibaren devletin sağladığı güvencelerle, hayal kurmaya zaman bulabildiler. Kurdukları hayallerde kozmonot olmak, müzisyen olmak, devasa yapılara imza atan mühendisler, mimarlar olmak vardı. Ve bu hayallerinin gerçekleşebileceği bir ülkede yaşıyorlardı. Kapitalist ülkelerdeki yaşıtları sokaklarda çalışırken, daha küçük yaşlardan itibaren tüm Sovyet vatandaşları devlet okullarında en iyi eğitimi aldı. Sporcular, bilim adamları, sanatçılar ilk kez özgür bir ortamda yaratmanın ve ilerlemenin coşkusuyla hâlâ hakkını herkesin teslim ettiği nice başarılara imza attı. İnsanoğlu uzayla Sovyetler Birliği sayesinde tanışırken, uzay araştırmaları her zaman barışçıl amaçlarla gerçekleştirildi. Ama bu kazanımların hiçbir zaman ellerinden alınmayacağına inanmışlardı. Kazanımlarını korumada, onları kazanmak için yaptıkları kadar ısrarlı davranmadılar. Bunca kazanımın bir anda ellerinden uçup gideceğini hayal bile edemediler. Bugün eski Sovyetler Birliği ülkelerinde üretim yarı yarıya azalmış, işçi sınıfının yarattığı fabrikalar, devasa tesisler hiç pahasına emperyalizmin ve mafya sermayesinin eline geçmiş durumda. Rusya?da 20 milyon insan açlık sınırının altında, nüfusun yüzde 34?ü yoksulluk sınırının altında yaşarken, Moskova sokakları evsizlerle dolu. 91 yılında en zengin yüzde 10, tüm ulusal gelirin yüzde 19?una sahipken, bugün bu oran yüzde 40?lara ulaştı. Mafya kapitalizmi ülkeyi uyuşturucuya boğarken, uyuşturucu kullanımı, fuhuş, mafya terörü ve AIDS gibi belalar sosyalizmin insanlarını avucunun içine almış. Rusya ve diğer eski Sovyet cumhuriyetlerinin nüfusu azalıyor. Çünkü sağlık hizmetlerinin felç olduğu ülkede bebek ölümleri had safhaya varırken, ortalama insan ömrü 8-10 yıl kısalıyor. Sıcacık evlerinde piyano çalıp şarkı söyleyen sosyalizmin insanları, bugün soğuk sokaklarda yatıyor, dileniyor. Daha önce tanışmadıkları kavramlarla her geçen gün daha fazla tanışıyorlar. Elektrik, telefon, su faturaları, ücretli toplu taşıma. Ve artık yeni yetme burjuvazinin zevksizlik mekanları haline gelen tiyatro, konser, sergi salonlarına uzaktan bakıyorlar. Emperyalizmin gemi azıya aldığı bugünlerde insanoğlu sosyalizme ne kadar da muhtaç. İnsanlık size teşekkür borçlu, Vladimir İlyiç Ulyanov. İnsanlık size teşekkür borçlu Komünist Parti ve Rusya işçi sınıfı. İnsanlığa yeryüzünde de cennetin, hem de insan eliyle yaratılabileceğini gösterdiğiniz için...
  5. abdülselaö Sizin yorumunuz üzerine yorum yazdım ama size hitaben yazmadım. Sık sık dile getirildiği için genel olarak yazdım... Çünkü bu beni çok rahatsız eden, gerçek haramzadelerin üzerini örten bir konu...
  6. Türkiye'yi yönetenlerin villaları, gemileri, servetleri, yaptığı, ettiği her şey helal!.. Ona ses çıkarmayın ama iş vatandaşın bir umutla aldığı milli piyango biletine gelince kul hakkı, haram!...Asıl kul hakkı yiyenler tepemizde...
  7. ERXAN

    Darbe olsa...

    En güzeli geldikleri gibi gitmeleri ama gözden kaçan şu var: AKP ABD nin işbaşına getirdiği bir iktidar. Zaten AKP nin bugüne kadar iktidarını sürdürebilmiş olması da bu desteğe bağlı...Ama eğer benim gündelik yaşamıma, yediğime içtiğime karışılacaksa, dinsel dogmalar topluma dikte edilecekse, başı açık kadınlara, namaz kılmayanlara/oruç tutmayanlara dolaylı/dolaysız baskı yapılacaksa (ki zamanla öyle olacak gibi) durum değişir...
  8. Türbanı insan hakları sorunu olarak görenler çok yanılıyorlar...Türbanın arkasında emparyalist güçler ve onların her daim işbirlikçisi tarikatlar var. Türban siyasal islamın laik cumhuriyeti yıkmaya dönük bir Truva Atı'dır. Yoksa o kadar masum olsaydı şimdiye kadar üniversitelerde çoktan serbest olurdu. Ama göründüğü gibi masum değil..
  9. ERXAN

    Auswitch

    Auswitch'in Külleri isimli bir kitap okumuştum..Gerçekten benim için, her insan için de öyle olmalı, tüylerimi diken diken eden bir yer...Milyonlarca masum insanı, çoluk çocuk demeden, sırf Yahudi diye (bu arada başka kurbanlar da oldu tabii) sistemli bir şekilde katletmek...İşte soykırım bu!...
  10. Evet, ben de linki göremiyorum...
  11. Silahsız bir insanı, sırtından vurdular....
  12. Anladığım kadarıyla Nevroz Şizofrenden daha kompleks, sanki teşhisi daha zor gibi geldi. Çünkü nevrozun belirtileri gündelik hayatın sıkıntılarıyla boğuşan pek çok insan için çok olağan...
  13. Hayatta hiç bir olayın tek bir nedeni yoktur. Her olay bir kaç nedenin bir araya gelmesi sonucu gerçekleşir. Ama bu nedenlerden ancak biri baskın çıkar ve etkisi belirleyici olur. Osmanlı'nın yıkılması ise biri dış ve diğeri buna bağlı olarak, iç etkenden kaynaklanır. Dış etken Avrupa'nın coğrafi keşiflerle okyanuslara açılması ve Akdeniz'in ve dolayısıyla Osmanlı'nın ticari egemenliğinin gölgelenmesidir. (Çünkü 16 yy. da Osmanlı Akdenizde tek egemendi.) Bu da mali sıkıntaları tetiklemiştir. Buna bağlı olarak da ekonomik gerileme başlamış bu da Anadolu'da başıbozukluğun (Celali isyanları) ve sofuluğun yükselmesine neden olmuştur..Bilimsel/teknik gelişmelerden uzak kalan Osmanlı zamanla çağının gerisine düşmüştür.(Sadece 2 örnek: Matbaanın Avrupa'dan yaklaşık 250 yıl sonra açılması, Takuyiddin'nin açtığı modern rasathanenin yobazların kışkırtmasıyla topa tutulması vs...). Bu durum da Osmanlı devletinin emparyalist ülkelerin kucağına düşmesini hızlandırmıştır....Daha çok şey eklenebilir Osmanlının sonu hakkında, ben kabaca özetledim. Ama Osmanlı'yı 'Materyalizm ve Darwinizm Yıkmıştır !!!' iddiası (saçmalığı) ancak HY da yerini bulur. Hiç bir akademisyen tarihçi bunu ciddiye almaz.
  14. Yanlış hatırlamıyorsam bu olay Turgut Özakman'ın Şu Çılgın Türkler isimli kitabında da geçiyor.
  15. Yazdıklarınıza (alıntı da olabilir) katılıyorum. Dostoyevski'yi de severim Tolstoy'u da...İkisinin de pek çok romanını okudum. Bununla birlikte Dostoyevski'nin yere ayrıdır bende. Çünkü daha 15-16 yaşındayken Suç ve Ceza ile Budala'yı okumuş ve çok sevmiştim. Raskolnikov hala tartışmasız baş roman kahramanımdır..Bu arada Karamazov Kardeşler romanında ilgimi çeken bölümlerden birisi, romandaki ermiş Zosima Dede'nin cesedinin bir gün içinde kokmaya başlaması ve bunun dindar çevrede yarattığı şaşkınlık olmuştu. Burada verilmek istenen mesajı (eğer varsa) çözemedim ama sanki mistisizme bir dokundurma gibi algıladım.
  16. Kutlu olsun!.... Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. İşte bütün mesele bu anayasal ilkeyi hayata geçirebilmekte...
  17. Tanrı düşüncesi çağlar boyunca insanoğlunun beyni sokulmuş bir saplantıdan başka bir şey değildir. Daha kundaktayken bile bir "yaradan"la şartlandırılan, bütün hayatı boyunca var olduğuna, boyun eğilmesi gerektiğine inandırılan ve bunu bir dogma olarak içine sindirmiş nesiller için tabii ki Allah vardır!...Ama yalnızca beyinlerde bir imge olarak. İnsanın kendi yeteneklerini, daha üstün kabul ettiği bir güce devretmesi ve kendine yabancılaşmasıdır aslında tüm mesele..
  18. AKP iktidarının derdi operasyon yapmak değil halkı oyalamak. Herhalde Başbakan şöyle düşünüyor olsa gerek: "Ben bir ay daha oyaladıktan sonra nasıl olsa kış bastıracak o zaman operasyon zaten istesek de mümkün olmayacak"..Ben samimi olarak AKP hükümetinin böyle düşündüğüne inanıyorum...Çünkü bunlar art niyetli olmasalar tezkereyi aylar öncesinden meclisten geçirir ve askere buyrun size yetki derlerdi...Hadi, 22 Temmuz seçiminden önce mazeretleri vardı diyelim...Peki, şimdi mazeret var mı?...YOK!...
  19. Gelincik, Atatürk'e atfedilen o söz 70 li yılların başında yükselen sol hareketin önünü kesmek için uydurulumuş bir sözdür...Atatürk'ün söylev ve demeçleri tüm tarihçiler ve tanıklarca tescil edilmiştir ve hiç bir bilimsel kaynak yada tanık bu iddiayı kanıtlayamamıştır. Olay daha çok siyasidir...Üstelik Atatürk kurtuluş savaşını verirken Lenin'le yazışmış ve Bolşeviklerin maddi ve manevi desteğini almıştır ve bu dostluk Atatürk ölene kadar sürmüştür. Atatürk komünist değildi ama ona düşman da değildi...O'nun ölümünden sonra ise Türkiye Atatürk'ün bağımsızlıkçı politikasından, siyasi alt yapısından uzaklaştırılıp kuru bir laikçiliğe indirgendi. Oysa Atatürk ilke ve devrimleri bir bütündü..Türkiye ABD yörüngesi olunca da komunizm düşmanlığı başladı ve ABD nasıl bir Türkiye görmek istediyse öyle olduk ve hala ABD nin *******
  20. ERXAN

    İnsanlık Tarihi

    Yakın zamanda İmge yayınlarından UNESCO nun dev tarih incelemesi çıkıyor: İnsanlık Tarihi * İnsanlık Tarihi Cilt 1 - Tarihöncesi ve Uygarlığın Başlangıcı / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 2 - MÖ Üçüncü Bin Yıl?dan MÖ Yedinci Yüzyıl?a / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 3 - MÖ Yedinci Yüzyıl?dan MS Yedinci Yüzyıl?a / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 4 - Yedinci Yüzyıl?dan On Altıncı Yüzyıl?a / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 5 - On Altıncı Yüzyıl?dan On Sekizinci Yüzyıl?a / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 6 - On Dokuzuncu Yüzyıl / UNESCO * İnsanlık Tarihi Cilt 7 - Yirmici Yüzyıl / UNESCO
  21. Atatürk bence ideolojik olarak sağ ya da sol görüşe sahip bir insan değildi. Ama dünya görüşü ve devrimleri her zaman solun sahipleneceği bir nitelik taşıyordu. Atatürk'ün politikaları da, o zaman ismi konmamış olsa da sol politikalardı: Halkçılığı, devrimciliği, devletçiliği, cumhuriyetçiliği, laikliği...Milliyetçiliği ise anti-emparyalist ve ümmet toplumundan millet yaratmaya dönük bir nitelik taşıyordu. Atatürk'ün Türklük konusundaki övücü konuşmaları hep, Türk olduğu halde Türklük bilinci taşımayan, eğitimsiz bir halka yeni bir kimlik verme gayretidir. Asla şovenist değildir...Ona göre Türkler en az diğer uluslar kadar başı dik ve saygındır. Ayrıca kuracağı yeni devlet modeli "ulus devlet" olduğundan Türklük çok önemliydi..Diğer bir nokta, Atatürk ilke ve devrimlerinin Türkiye'de sağ iktidarların egemen olduğu 1950 lerden beri erezyona uğratılması ise bir rastlantı olmasa gerek...Çünkü sağcı iktidarlar, sınıfsal konumu (Menderes toprak ağasıydı ve 1945 de CHP nin toprak reformu girişimine karşı çıktığı için CHP den ayrılıp DP yi kurmuştu...Ayrıca sermaye sınıfımız da Batı sermayesinin acenteliğini/komisyonculuğunu yapan işbirlikçi sermayeydi; bugün de farklı değil.) itibariyle her zaman emparyalizmin işbirlikçisi olmuşladır. Ve onların iktidarından ve politikalarından bu yana ülkemizin bugün geldiği nokta ortada: İktisadi, siyasi, askeri neredeyse her alanda ABD ye bağımlı bir ülke...Daha yazacak çok şey var ama gerek yok..
  22. Şu Diyanet İşlerine bütçeden her sene dünya kadar para gider bir türlü düzelmez....
  23. ERXAN

    Biri bizi gözetliyor..

    Halkın büyük bir kesimi için televizyon gerçekten "***** kutusu"..
  24. Meral Tamer, referandum öncesi yapılan kampanyayı 'belgesi'ni yayımladı. Belediye'den referanduma "evet" çekleri MERAL TAMER - MİLLİYET Elimizde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş'ın imzasıyla Bağcılar'da evlere 2 hafta önce dağıtılan alışveriş kuponları var. 10 aralık tarihine kadar geçerli. Migros, Kiler, Tansaş, Şok ve Kim mağazalarında kullanılabiliyor. CHP'nin yeni Bağcılar İlçe Başkanı Zeki Çetin iletti bize bu kuponları. Hatta kuponların verildiği Gülsiyen Özdemir'i, asistanım Özlem'le buluşturdu da... Gülsiyen Hanım'a 25'er YTL'lik 4 kupon verilmiş. Çünkü 3 çocuğuyla birlikte yaşıyor. Eşinden ayrılmış. Yaşam koşulları çok zor, ama referandumda evet demeye de, bu alışveriş kuponlarını kullanmaya da hiç niyetli değil. Faturada ad ve telefon! Özlem, kuponlardan biriyle alışveriş yapmak için Kiler'e gitti. Alışverişten önce kuponun onaylanması gerekiyormuş. Kasada kuponun üzerindeki seri numarası bilgisayara giriliyor ve kredi kartı slibi gibi bir fiş çıkıyorsa, çekinizin onaylandığı anlaşılıyor. Alışverişiniz bitince kasalardan birinde para yerine o fişi ve kuponunuzu veriyorsunuz. Ancak kasiyer hanım, faturanızı size vermeden önce üzerine mutlaka isminizi ve telefon numaranızı not ediyor. Bir kopyası da kendisinde kalıyor. AKP bunu hep yapıyor AKP'li belediyelerin alışveriş kuponları yeni değil. Bugüne kadar gerek genel seçimler, gerekse yerel seçimler öncesinde kupon dağıtım işlemi yoğunlaşıyordu. Yeni ve ilk olan, referandum için de aynı yönteme başvurulmuş olması. Alışveriş kuponları, bir karton koruyucunun içinde. İç kapakta Dr. Kadir Topbaş imzalı şu yazı yer alıyor: "Bizler, geçmişten bugüne yardımlaşma ve paylaşma geleneğini yaşatan bir milletin çocuklarıyız. Anayurdumuz Horasan'da yardım odaları yapılırdı. Yardım etmek isteyen odaya yardımı bırakır, ihtiyacı olan da oradan alırdı. Alan el ile veren el birbirini görmezdi. Biz, hepimiz bu güzel şehirde yaşayan 14 milyonluk bir aileyiz. Ailemizden bazılarının refah ve bolluk, bazılarının ise yokluk ve keder içinde yaşaması bize mutluluk getirmez. İşte bu yüzden, bu kentteki her ihtiyaç sahibine ulaşmak ve karşılaştıkları her türlü zorlukta yanlarında olmak için çalışıyoruz. Umudum, ihtiyaç sahibi olup da elimizi uzatamadığımız hiç kimsenin kalmaması." Yeşil alana referandum Başbakan Erdoğan, Bayram öncesi CNN Türk'te katıldığı canlı yayında "Türkiye'nin artık referandumlara alışması gerek. Referandum, sadece siyasi konularla sınırlı olmayacak. Yerel olarak referandum yapılabilecek bir çerçeve oluşturulabilir," demiş, hatta örnek de vermişti: "Mesela kalkıyor birisi, parası-pulu var yüklü. Yeşil alan olan arsasını imara açayım diyor. Bu işi de bağlar mı, bağlar. Ama halka sorsan, halk böyle bir şeyi istemez. Halkın sahibi olduğu bir yer, halkın iradesi olmadan birilerine peşkeş çekiliyor." Şimdi benim kafam iyice karışmış durumda! Zira o yeşil alanları imara açanlar, cebi dolu arsa sahiplerine peşkeş çekenler, yine AKP'li belediyeler; hatta büyükşehir belediyeleri... Tayyip Bey AKP'li belediyelerin bu tasarruflarını, referanduma gitmeden durdurmaktan aciz mi? Belediyelere geçiremediği sözü, yine belediyeler aracılığıyla dağıttırdığı alışveriş kuponlarıyla halka referandumda mı söyletecek? [email protected]
  25. Ölüm gerçekten çok acı, soğuk ve kabul edilmesi zor bir durum...ama bir o kadar da gerçek!...O kadar gerçek ki, doğmak kadar doğal ve yaşamsal. Yaşamsal, çünkü kaynakların kıt olduğu bir dünyada ister insan olsun, ister hayvan tüm canlılar ölerek doğaya ve yeni doğacak nesillere hizmet ediyorlar; yaşamsal döngüyü sürdürüyorlar. Ölümsüz bir dünya büyük felaket olurdu...Ama insanlar bence ölümü düşünmeden doya doya yaşamalı, ölenle de ölünmüyor. Zaman tüm acıların üzerine perde değilse bile tül çekerek acımızı hafifletiyor...Aklıma Nazım Hikmet'in o müthiş güzel şiiri geldi...Yaşamaya dair...Aynı adla üç şiirdir ve üçü de birbirinden güzel: http://www.siraze.net/antoloji/nazim/yasamayadair.htm
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.