Zıplanacak içerik

lena

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

lena tarafından postalanan herşey

  1. lena şurada bir başlık gönderdi: Bilim Dünyası
    Nasa uzmanları, ocak ayının sonunda Mars gezegenine bir asteroidin carpabileceğini düşünüyor. Nasa nın gök cisimlerini inceliyen özel birimi NEOP, söz konusu asteroidin yörüngesinin önceden kestirilmesinin zor olduğubu, bununla birlikte 75 de bir ihtimalle 30 ocak ta kızıl gezegene çarpabilceğini ve mars yüzünde bir kilometre çapındakrater oluşabileceğini açıkladı. ASTEROİDİN Mars a çarpmaması halinde ise dünya nın yakınından geçebileceği belirtilen açıklamada, asterodin dünya için tehlike yaratıp yaratmayacağının henüz söylenemeyeceği kaydedildi. 2007 WD5 adı verilen asteroid 50 metre çapında çarpması halinde, 1908 de sibirya da parçalanan gök cismi tunguska nın yarattığı etkiye benzer bir etki yapabileceği düşünülüyor.
  2. Bıravo tam yerinde yazmışsın.
  3. Yani şöyle bir durum teşkil ediyor insan DNA sına kitap yazdırıyor olmaz böyle şey, evreni her kimse başlangıcına sebeb olan evrende adresimizin bile olmadığı 40 bin kilometrelik dünyada kitap yazdırıyor ve bir çokda kendisine inanmamız için dinler getiriyor, yoksa zekamızdan şüphemi ediceyiz.
  4. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Evrende karadelik dehşeti. http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/...p?galeriid=2379
  5. lena şurada cevap verdi: lena başlık Bilim Dünyası
    Hadi hepimize kolay gelsin marduk tespit edildi dünyadaki hazırlık ve hareketlilikde bunu gösteriyor zaten. 1976: Zecheria Sitchin'in 12. Gezegen kitabı piyasaya çıktı. 1979: Zecharia Sitchin'in kitabının piyasaya çıkmasından 3 yıl sonra Amerikan Astronomi Birliği Planet X projesini başlattı. 1981: Pluto'nun yörüngesinde saptanan düzensizlikler üzerine 10. gezegenin var olup olmaması üzerine araştırmalar başlatıldı. 1982: NASA RESMİ olarak 10. gezegenin varlığını KABUL ETTİ. 1983: Nibiru NASA'ya ait IRAS uydusu ile 10. gezegen ilk defa GÖRÜLDÜ 1998: 1970'li yılların başında gönderilen uzay araçlarının uzaklaşma hızlarındaki azalmalar dikkat çekti.90'lı yılların başında bunun nedeni anlaşılamadı.Bu sene ise bunun 2001 KX76'nın(yani Niburu/marduk´un) çekim gücünden kaynaklandığı öğrenildi. Şubat 2001: Kuiper Kuşağı çevresinde dolanan CR105 isimli kuyrukluyıldızın yörüngesindeki belirgin düzensizlikler üzerinde çalışmalar başlatıldı. Düzensizliklere orada büyük bir gezegenin sebep olacağı sonucuna varıldı. 11 Nisan 2001: National Optical Astronomy Observatory tarafından onuncu gezegen,KX76 olarak onaylandı(yani ismini değiştirmişler) 2001: Deep Ecliptic Survey isimli proje kapsamında Nibiru'nun ilk dijital resimleri çekildi (Tucson yakınlarındaki (AZ) Kitt Peak Ulusal Gözlemevi ve Şili'deki Cerro Tololo Inter-American Gözlemevi) 2001: Nibiru'nun albedosu, rengi ve diğer özellikleri saptandı (6.5-metrelik Magellan Teleskopu ile Las Campanas'taki gözlemevinde).(Şili) 2003: 10. Gezegenin yaklaşmasının etkisiyle dünyanın her tarafında çeşitli büyüklüklerde depremler olmaya başladı. Can kaybına yolaçmayan bu depremlerin sayıları artmaya başladı. 1980'li yılların ortalarından itibaren meydana gelen Güneş'teki anormallikler sebebi anlaşılamamıştı. Nibiru'nun etkisi ile Güneş'teki değişiklikler dünyadaki tüm güneş gözlemevlerinde incelenmeye başlandı. 17 Nisan 2003: 2001 KX76'nin ismi Ixion olarak değiştirildi.
  6. Bütün vidyodaki konuşmaları izleyin lütfen. http://www.uzmantv.com/uzayli-ziyaretciler...-ile-mi-geliyor
  7. lena şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Atlantis okyonusundada karadelik bulmuşlar bu tufanın sebebi ve uzay savaşıdır. Bilim adamları, Atlas okyanusunun ortasında keşfedilen tuhaf “kara deliği” incelemeye başladı. İngiliz araştırmacılar, “deliğin”, arzın merkezinin oluşumu ve bileşenleri hakkında kıymetli bilgiler sağlayacağını düşünüyor. İngiltere Okyanus bilimi Merkezinden jeologlar ve okyanus bilimcileri, araştırmalarına başlamadan önce açıklama yaparak, yer kabuğunda devasa bir krater olarak tanımladıkları “deliğin” çapının, 3 bin ila 4 bin metre olduğunu belirttiler. Uzmanlar, 4900 metre derinlikte, iki tektonik tabaka arasındaki hareketlerle oluşmuş çukuru “arz yüzeyinde açılmış yara” olarak tanımlıyor. Bu devasa çukur, bilim insanlarını şaşırtmış bulunuyor. Çünkü, bu tür çukurlar genellikle volkanik magmayla doludur. İngiltere’deki Durham üniversitesinden Profesör Roger Searle başkanlığındaki 12 kişilik ekibin okyanus ortasında teknedeki çalışması 6 hafta sürecek. Çalışmalarda, yüksek çözünürlükle kamerayla donatılmış özel bir robot kullanılacak. Bölgeyi arşınlayacak olan robot, çukurdan numune toplayacak. Araştırma sonuçlarının yayınlanması birkaç yılı bulacak. NTVMSNBC
  8. Belki bu link sizi tatmin eder, big bang ın sesini kayıt eden makina yıllar evvel yapıldı. -------------------------------------------------------------------------------- http://astsun.astro.virginia.edu/~dmw8f/index.php
  9. YESHUA: İyi anladık yazdıklarınızı da neden yanlız dünyayı seçmiş Allah, diyer gezegenlerde neden insan yaratmamış, bende bu hususda sizden cevap alamıyacağımı düşünüyorum.
  10. lena şurada cevap verdi: gezgin95 başlık Bilim Dünyası
    İlk insanın nerede hangi galeksi sisteminde başladığını biliyormusunuz ki böyle bir düşünceyle bu başlığı açtınız, halbuki evrim ve yaratılışdaki tartışmaların sonuca bağlanması çok zor, fakat oluşmuş bir forumun ileri hamlesi çok zor bu devamlı aranmış müdafa edilmiştir genel görüş ve gözlemlerde bir kaç hayvanın geriye dönüş yaptığı bilinmektedir örneyin uçan kelebeyin kozo haline dönüşmesi gibi. Gene bu günkü teknoloji geçmişdeki teknolojiyi keşfediyor, herhangi bir forum un kıromozlarını 120 tane olarak pimpon topu gibi düşünürsek istenilen yerlerdeki topları çıkarırsak o vücutdaki uvuzları arzu edilen duruma getiririz.
  11. lena şurada cevap verdi: lena başlık Bilim Dünyası
    Mademki yam_yam a katılıyorsunuz ışığı bile kaçırmıyan karadeliklerin dönüşünü ve çekiminin de tokyon enerjisi olmadığını idda edebilirsiniz öyleyse.
  12. lena şurada cevap verdi: lena başlık Bilim Dünyası
    Hiç uzağa gitmeye lüzum yok nevşehirdeki üç tane yeraltı şehirlerini araştırın tavan duvarlar lezerle kaymak gibi su geçirmez şekilde yapıldığını bilim adamları kesin karar aldı, demekki o tarihlerde teknoloji varmışki bir şeylerden kaçıp yeraltına sığınmışlar.
  13. Bunda merak edilicek bir sorun yok en azından tahmin veya hayel edemiyoruz, çünkü en elverişli işleri yapabilecek fiziki foruma sahibiz dolayısıylada zekilik konusuda beraberinde geliyor.
  14. Ne kadar güzel yazmış ve düşünmüşsün, hilkat garibesi ve sakat eksik uzuvlu doğan çocuklarda tesadüf deyildir mi bilinçli mi oluyor, suçu oraya buraya atsakda atmasakda işte tesadüf demek oluyor.
  15. Sevgili kıral düşünün bir kere bizler insanlar akıllı bir hayvanız bu anlamı bir çok bilim insanı kabul eder ve dile getirir sebebini tartışalım, kozmik enerjiden oluşan ruhumuz da hayvanlarla paralel bağlantılar çok, pekiyi zeka ve fikir pozusyonuylamı ayrılıyoruz onlardan sorusuna evet demek gerekir, nedenini araştıralım insanın fizik yapısı madde üstündeki her eylemi yapmaya yatkın oluşundan dolayımı yaratan insana ayrıcalık tanıyıpda fikir vermiştir. Halbuki keops piramitinin son kapısını açtıklarında pırofösörlerden birinin sızdırdığı haberde insanlara zekayı uzaylıların verdiyini ve piramitin hizasında akdenizin başladığı noktadan 18 kilometre ilerde devasa bir heykelin varlığından bahsedildiyini söylemişti bu heykeli cıkardılar boyutları hakkında bilgi verilmedi, demekki insan denen hayvanın fiziki konumu maddeye şekil vericek konumda olmasına karşın zeka düzeyi bir hayvandan farksızmış. Kozmik dağılım beyin hususunda hayvanlarla eşit kompozizosyonda buna toplumdan uzak yaşıyan kıllı insan gibi olan varlık yeti de dahil. Halbuki evrenin ilk oluşumunda bir kaza da olabilidi ve evren başlamasınla yok olması muhtemeldi bu fikirleri kabul etmiycek bir kişi göremiyorum yani resmen tesadüfdür kimbilir başka evrenlerde böyle kazalar oluşmuştur belkide, biliyormusun kıral inanc ve bilim fizik kuralları hepsi evrenin soğumuş durumunla ele alınmıştır sen benim bu evrenin milyarlarca sıcaklık ve muğazzam bir ışıkla başladığını hiç bir fizik kitabında okudunmu ben okumadım bu benim fikrim benim teorim ainştayin bile bahsedmez bu durumdan son görünümle dehası çok yüksek seviyededir. Burda bir konu ve soru var yaratan neden kendini yarattı ve niçin bu konu anlaşılmadıkçada boşuna kürek çekeriz iyi tatiller kıral.
  16. Kıral: idda edilen yaratıcı dünyada aramamız uygun olmamakla beraber evrende de aramak olumsuz neticeler zincirine bağlı, çünkü evrende mükkemmel deyil hem çarpışmalar hemde tesadüfler hakim durumda bunları hepimiz görüyoruz. Geriye ne kaldı kainat mevzusu bu mevzuğatı tahminler teorilerle ve düşüncelerle bilgimiz zaviyesinden deyerlendirmeye çalışıyoruz dolayısıyla da yaratıcıyı kainatda aramamız gerekiyor, ama ordada tesadüfler zincirleri hakimse netice gene olumsuzdur. Sonra sizin savunmanız kayıtsız şartsız ve ispatsız olarak yaratıcının kesin varlığını kabul etmenizdir, nasıl oluştuğu hakkında savunucu bir açıklamanızda yok, gene hangi sebeblerden dolayı var olduğunu da açıklamıyorsunuz bilmem anlatabildimmi.
  17. Bilimde kutsal inanışlarda büyük kıyametin seneryolarını belirtmişler, bu duruma bakarak sistemi ele alırsak her var oluşun sonu olduğunu biliyoruz, öyleyse yaratıcınında sonu olduğunu söylemek zamanı geldi sanırım sevgili kıral, mademki sistem onun parçası o da bu sisteme mahkum demektir.
  18. Kıral cezalıyım burda yazılarım konturol edilmeden foruma verilmiyor, konuya dönelim bu hususdaki düşünceleri aktarıyoruz burda. Evet mekan konusu gerçekten ilginç, ya mekan karanlık şekilde evvelden vardı ise ve bilemediyimiz bir ısıyla kendini koruyordu big bang da bunun içinde patlamayla başladı genişlediyi müddetçede sorunu yok demek çünkü mekanın ölçülerinden habersisiz, mekan sınırlı ise bu hızlı genişlemeyle bir gün sınırları zorlıyacağız şimdiki tahminler 70 bin milyar ışık yılı genişlediyimizi tahmin ediyorlar, eyer sınıra eriştiyimizde genişleme devam ederse ille mekan dışında bir yerleri zorlıyacağız. Gene anti bir düşünce ile mutlak sıfırda olay ufku oluşmuşsa bu olayı tetikliyen başlangıç unsuru ne olabilir dolayısıyla yokluk devreye giriyor ve o zaman da yokluk olabilmesi için varlıktaki gibi enerji kütlesi olması gerkli bu bize göre anti madde demekki ortaya iki kutup çıkıyor iki kutupda olunca big bang ın başlaması doğal görülüyor. Yüksek ısı etkisi: yukarda dediyim gibi evrenin her yerinde radyosyonun olduğu kanıtlandı ilk patlamadaki milyarlarca derece olan sıcaklık gazlar ısının tesiriyle oluşan tahammül edilemiycek kadar ışık, ve soğumaya başladıkça ışığın da azalmasıyla oluşan galeksiler ve fizik kurallarının devreye girmesi milyarlarca sene sürmüştür ve arta kalanlar güneşlerin ısısı hağla soğmamış galeksiler bu arada yeni cisimleşen gaz bulutlarıda takibe alınmıştır, şimdi evrenin ısısı + 2 derecedir. Mekanın patlamayla oluşması buda düşünce örneyidir ama o zamanda acaba yokluktamıyız düşüncesi ağırlık basıcak ve olabilirde çünkü varlık nasıl enerji ile besleniyorsa yokluğunda enerjiyle beslemesi gerekiyor aksi takdirde yokluk kabul edilemez olması gerekiyor.
  19. Yukarda belirtilen düşüncelere ben katılmıyorum, big bang a fizik kuantum gözüyle bakılıp hesab yapılıcaksa patlamayı gerçekleştiren elemantın büyüklüyü söz konusu deyil toplu iyne veya futbol topu kadar olsun olay bu deyil patlamayla beraber kendi genişliyeceyi mekanıda beraberindemi getirdi yoksa evveldenmi vardı, kuantum teorisi mademki bir matamatik rakkamlarla ölçüm vasıtasıdır bunu bu şekilde alıp düşünmemiz gerekli deyilmidir. Her ne şekilde mekan beraber veya vardı ise ikinci soru bu mekanı patlama sırasındaki milyarlarca derecelik ısıya dayanabilmesi konusu karşımızda birde çok yüksek derecede tahmin edemediyimiz ışık konumu vardır, ve milyarlarca sene evren ışıl ışıldı ve bu günden çok daha sıcaklık vardı, ışık kaybolup ısı düşüncede patlıyan süper novalar yaydıkları tozlardan etkilenen diyer güneş sistemlerindeki gezegenlerde hayat başlamaya başladı, kimse ilk patlamayla hayatın başladığını hayel etmesin.
  20. Kıral doğru söylüyor yaratılmıştır, görmüyormusunuz insan ırkının kaç türü vardır renkleri tipleri kültürleri bunlar hepsi yaratılmıştır evrim le pek alakalı deyil, Tanrı deuz bile ona öyretildiyi gibi insan yaratmıştır sümer tanrısı marduk da açın okuyun.
  21. Aslında ilim le dinleri bir arada düşünerek bir sonuca varabiliriz, gerçekler şöyle başladı big bang patladığında evren muğazzam bir ışık ve 8 milyara yakın bir sıcaklık derececesiyle yayılmaya başladı bu ışık ve ısı halinde hiç bir varlık oluşamaz vede yaşıyamazdı yani evrenle beraber yaratılış olmadı, daha sonra soğumaya başlayıp ışıkda kaybuldukdan sonra patlıyan süper novalar evrene toz vs. ler yaymaya başlıyınca bunlardan etkilenen gezegenler o günün sıcaklık ve toprağının azot durumuna göre canlılar oluşmaya başladı gelişen zekalı varlıklarda uzun deneyimlerden geçerek zekileştiler ve gezegen ve galeksiler arası seyyahatlarla yaratılışa elverişli gezegenler bulunca da dev insan ve hayvanlar yarattılar, dini bölümlerde yaratılış metinlerindede görüp okuduk fakat nedense biz bunlara Allah gözüyle baktık detaylara girmeye luzum yok gerçeyi aramak gerekirse big bang ın öncesinde kaldı öyle deyilmi.
  22. lena şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Allah yanliz dünya denen gezegende vardir, diyer gezegenlerde olmadgi kesindir.
  23. lena şurada cevap verdi: lena başlık Bilim Dünyası
    4-5 sene bekle görürsün
  24. lena şurada cevap verdi: lena başlık Bilim Dünyası
    Okunmaya deyer alinti. HANS von AIBERG'İN YENİ YAZILARI - 73 : “Nuh Tufanı” Selam sevgideğerler Selam Hanifcandaşlar Germen sagaları Dünya tarihinde oldukça yeni sayılırsa da, aslında TUFAN öncesine dayanan köklü bir geçmişin uzantısıdır, kalıntısıdır. Eğer Tevrat ve yan kitaplarını inceleme olanağınız olduysa özellikle "Nuh Tufanı" ile ilgili bölümde şu ipuçları bulunmaktadır. 1. Noah (Nuh) HİÇBİR İNSAN BENZERLİĞİNDE DEĞİLDİ. (YYy geni) Ne oğullarından biri Nuh'a benziyordu ne de Magami kavminden biri Nuh'un görünüşüne benzemiyordu. O sadece Enuh (İdris) benzerliğindeydi. (Ayrıca piyasada bulunan Hz. İdris'in kitabı çalışmasında da bu destekleri bulacaksınız.) 2. Tufan öncesi hayvanlardan seçilmiş birer çift ve Nuh'a itaat eden Magami Kavmi ve ............. Kuzeyden de TUZ RENKLİ SAÇLARI VE SEDEF renkli tenli bir çift insanı gemisine aldı. Onlar da hiç bir ırk benzerliğinde değillerdi. Gözleri deniz mavisiydi..... Onlar deniz araçlarını yapan ve yüzdüren tek ırk idi. Kendilerine Garman derlerdi.... Onların dini de Vedd ve Suvağa tanrılardı. Onlar (o çift) putlarını terk etmişlerdi. Ülkelerine velah kendilerine velah'lı derlerdi. Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, (Sıcak iklimde BUZ bilmeyen, fakat TUZ diyerek onların kuzeyli Albino ırkından bir mümin çift olduğunu, bunların Dünya’da, NUH'un gemisi (ki planı Gökseldir) dışında yegane denizci kültürüne ve KAPTANLIK bilgisine sahip olduğunu ve KUZEYDE yaşadıklarını anlıyoruz. Mavi göz'ün o güne kadar görülmediği de vurgulanmış. Oysa Nuh öncesi ırklar pek çeşitli ve mutant idiler (üç kollu, 8 parmaklı vb.) Mutlaka açık renk gözlü türler de olmalıdır. Onlar ülkelerine Velah (Walhalla mı? emin değilim) kendilerine Garman (Ğılman mı???) diyorlarmış. Vedda ve suvağa dini (Vidd,Suva acaba Edda Saga mı???) putlarına tapıyorlarmış ama sonradan NUH'a bir şekilde uymuşlar ve tanımadan iman etmişler. Hatta kaptanlık yapmak üzere, tıpkı birer çift hayvanın gemiye binmesi gibi- bir inisiyatif ile Nuh'un müminlerine katılmışlar. (Diyebiliriz.) Tufan sonrası bu ırkın çoğalarak yeniden Jedi (Cudi/Cedd ATA dağından) KUZEYE tufan suları içdenizinin çekilmesini izleyerek ALTAY-Tanrı dağları doruklarını atlama taşı "Adacıklar" olarak kullanıp gittiklerini de öğreniyoruz. Daha sonra aynı yoldan kuzeye öteki ırklar yeni göçler tertipleyerek bunları hegemonyası altında köle diye çalıştırmayı düşünürler. Belki de Ergenekon diyebileceğimiz bir tutsaklık döneminden sonra bu ırk kuzeyden batıya ve doğuya iki kola ayrılır. (Germenistik davranışlarda bu çatallaşma hep vardır. Örneğin yakın tarihte Gotlar, Ostrogot ve Vizigot olarak ikiye ayrılmışlardır. Ondan önce Germen ve Teuton ikili ayrımı var. Teutonlar (Tört ongur=4üncü oğullar) baskın dominant olmadığından Kuzeybatıdan silinirler ve yerlerini Germenler ve Teutonca'nın yerini alan Ari dil (Şimdiki germen dilleri) baskın olur. Teuton'lar ise Ural bölgesinde saf ırk olarak kalırlar (Şimdiki Ural finleri bunların/teutonların tek kalıntısıdır.) Öte yandan NUH SONRASI İLK kuzeye giden ırkların Finliler + Türkler'den ibaret URALTAY (ural-Altay) ırkı olduğunu biliyoruz. Daha sonra bu ırk aynı göç yollarından gelen ve Arice konuşan yeni göç dalgasıyla buluşur. Bunlar aslında Teutonların ana ırkıdır. Fakat resesif olduklarından bu dalgadan çoğu FİNLİ, etkilenip melezleşme yoluyla da SLAV diyalektini konuşan bir birlik oluştururlar. Bundan etkilenmeyenler ise (Şimdiki Finland Suomi/Eston=Estöton) bataklıklara (Balçık/Baltik) kaçarlar (Su, göl adamı=Suomi şimdiki Finlandiya'nın özgün ismi) kendilerini korurken, Altay'daki sarışın ikinci dal ise bir kısmı KAFKASYA'ya kaçarak (Kuman'ları ve Saka'ları/İskit anımsayınız) sarışınlıklarını korurlar, ama daha sonraki transkafkasya akınlar yüzünden ve resesif özelliklerinden dolayı dillerini koruyamazlar. Dillerini koruyan ırk Altay doğusuna kaçar ve Finlilerle TIPATIP aynıdırlar. Ne var ki, zamanla YAMM (Kenan, Nuh'un boğulan oğlunun, karısı ve çocukları) ırkı yani Mongollar ya da çok heceli konuşan Çinliler ile bir karışım olur ve dominant olan mongolizm sonucu Moğol ırkı (Tunguz vb.) olarak ortaya çıkarlar. Turan ırkının resesif oluşu tarihte büyük sorun olmuştur. Orijinallerini kaybetmişlerdir (Finliler dışında). Kaldı ki Finlilerin de ne kadar asimile olduğunu diğer örneklerinden anlayabiliriz. Türk ırkı bundan da şanssızdır. Hatta yakın zamanda Macarlar (Üç Finli kabile 7 Türk kabile) matematiksel olarak Türkleşeceğine MACARlaşmıştır. Tamamı Balkar (Bulgar/Altınordu) ırkından olan Bulgarların, aralarındaki çok az sayıdaki SLAVLARA asimile olduğunu görüyoruz. Bugünkü bulgarlar içinde Slav kanı, aslında bir havuza damlatılmış mavi mürekkep kadar bile yok. Ama Slavlaşmışlardır. (Kan testleri ya da genetik haritaları tamamen TÜRK kanıdır.) Pekala Turanlılara ne oldu? Onlar da maalesef şu bizim eskiden nefretle tanıdığımız RUSLAR. Başta kalan tüm Slavlar olarak Slavca konuşuyorlar... Onlar içinden kendini korumuş Turanlılar da vardı: Hungar(ongurlar) ırkı. Hunlular... Doğudakiler mongollaşırken, batıdakiler kendilerini korudular. (Attila dönemine kadar) Hunluların ALTAY bölümünden ise sonradan Köktürk adını almış yeni bir millet ortaya çıkıyor. (Asıl adları ONGUS=Oğullar, Oğuzlar... Ongur da Fince OĞUL demek zaten)Bu millet de üçe bölünüyor. Doğu Göktürkleri fizyolojik olarak Çin-Mongol ırkına asimile olurken, batı Göktürkler de Kuman+Kıpçak adını alıyorlar. Kimi yerde Oğuzca, kimi yerde Kıpçakça ana dil oluyor. Örneğin: Kayı boyu Oğuzca konuşurken hemen yanındaki Karesi beyliği Kıpçakça konuşuyordu. İzmir'deki Çaka beyliğinin de Kumanca konuştuğunu biliyoruz. (Onlara eğemen olan Anadolu Selçukluları ise Oğuzca konuşuyorlardı) Finlilerin de böyle bir ayrımı var: a) RUN'LAR: Run, Runlan'lar, İngilizcedeki ROOT gibi kök demek. Bu kelimeden türeyen Skandinav alfabesini ve latince ekiyle RUNİK deyimini anımsayınız. Bu alfabenin diğer versiyonu taaaaa Göktürk alfabesidir.) RUS'lar: Rus: Aslı Ruslan(ki halen bu ismi çocuklarına verirler) Ruslan UYOU, İKİNCİL demek. Ya da köle demek (Skandinav:Kölelelerin kurtuluş ülkesi demek, Slave/Almanca Sklawe köle demek) Tam 43 ÇUD (Ruslan ve Runlan kabilelerinin ortak adı) kabileleri, köleliğin rövanşı olmak üzere sadece 6 (şimdi slav dediğimiz) kabileyi eline geçirir. Sonuç ise dramatik: Tümü resesif olduklarından, 43/6 oranında tersine SLAVCAYA yenilirler iken TURAN IRKI olarak fiziklerini korurlar... Acıdır ama, Ruslar TURAN (URALTAY) ırkıdır, sadece Bulgarlar gibi (Kuzeyden Macar ovasına inen üç Fin kabilesi, 7 Türk kabilesini asimile etmiştir örneği gibi) dillerini yitirmişlerdir. Bugün İvan ve Nataşa maalesef TURAN ırkının ta kendisidir. Benim kökenim Norsemann/Norsk da TURANLIDIR, ama Teutonca yerine Germence konuşmaktayız. Her nedense ARİ dilleri, içine girdikleri tüm dilleri asimile etmiş ve kendi önplana çıkmıştır. Sadece BİR TEK KUŞAK sonra Kurtbars (Kurt+pars) HAN, adını KUBRATZ (Slavca) olarak değiştirmiştir. Selçuklu, Farsça'ya asimile olmuş, ama durumu Karahanlı kurtarmış ve Türkmenler Farsça değil, Türkçe'yi korumuşlardır. Resulullah'ı rüyasında görerek Müslüman olan ve Abdülkerim adını alan Saltuk Buğra Han eğer emir olunduğu gibi TÜRKÇE anadil yerine ARAPÇA'yı kabul etseydi, bugün ve ŞİMDİ BİZLER ARAPÇA konuşacaktık. Türkçe ise Yenisey, Selenga, Orkhun dolaylarında birer kitabe olarak kalacaktı. Karahanlı'nın gözden kaçan önemi şu: Karahanlı'lar BUGÜN MÜSLÜMAN OLAN TÜM TÜRKLERİN (Kazar, Kırgız, Özbek, Sincan-Türkeli vb.) TAMAMININ TÜRKÇE'Yİ ANA DİL OLARAK korumasına ve konuşmasına etken olan TAMPONUN ta kendisidir.O rüya doğru ise, RESULULLAH TÜRKÇEYİ korumuştur. (Selçuklu Keykubat ve Keyhüsrevleri gibi Farsça'ya asimile olmamıştır). Elbette YESEVİ'nin erenlerinin TÜRKÇE konuşmaları EMRİNİ de hiç unutmayalım. Edda Sagaları aslında Fin Sagalarının devamıdır. Daha sonra iyice Germenleşerek (Germanistic characteristic) ta Trubadur'lara, Yuvarlak Masa şövalyelerine kadar uzayagelmişlerdir. Bunları yazmamın nedeni, efsanelere/myth'lere hem TÜMDEN GELİMLİ, hem de TÜMEVARIMLI bakılmalı ve de KUR'AN'IN TÜM BİLGİLERİ İÇİNDE SAKLADIĞINI UNUTMAMALIYIZ hatırlatmasıydı. Atlantis >>> Nuh Tufanı olunca tüm batık kıtalar da bunun söylenceleridir gibi... Son olarak tufan nasıl oluştu? Jüpiter'in Yafes (Nuh'un oğlunun adı/Japeth olarak geçer) bölgesinde bir anafor biçiminde göz vardır. Matematiksel büyüklük ve kimyasal yapı (Velikovsky bunu kanıtlar) olarak tıpatıp AYNI olan VENÜS gezegeni, bir denge-novası olarak Jüpiter'den kopar ve Jüpiter'in dönme yönüne göre "Dış gezegenlere" doğru değil, iç gezegenlere doğru fırlar. (Tietz- Baade sayısına göre Merkür ile Dünya arasına oturmak zorundadır.) Jüpiter ile Mars arasındaki bir gezegeni (Astreoid kuşağı) parçalar ve Mars'da izler bırakır (Kanallar) ve Dünya'ya yönelir. O sırada NUH'a bilinen emir gelir. Bir gemi yap! Bu yakın geçiş sırasındaki kozmik catışmalar ve gelgitler sonucu, tüm Dünya’da denizler yükselir, Himalaya'ların dorukları bile ADA mensebesinde kalır. "Gökyüzü suyunu tut, yeryüzü suyunu yut" emri gelene kadar, tüm Dünya bir okyanus gezegeni olur. Ve en önemlisi, Dünya’nın DİMDİK (90 açı derecesi) olan ekseni 23 derece kadar eğilir (Mevsimler oluşması) Bunu nereden biliyoruz? Çünkü VENÜS tersine dönen tek gezegen. (Güneş sistemi düzlemi ve plakasında tüm gezegenler aynı yönde dönerler -Venüs dışında-). Venüs çapı VERİ olduğunda, Jüpiter'in kendi çevresinde dönme hızımızı bildiğimizde ve NOVA'nın sürecini astronomik olarak hesapladığımızda, Venüs'ün şimdiki yerine oturması demek, impulsmoment cinsinden, Dünya’nın aksından 1/16 oranında (360 derecenin 16 kesiri >>> yaklaşık >>> 22,5 yerine 23 derece) eğim gösteriyor. Küçük fazlalık ise Dünya’nın kutuplardan basık olması nedeniyle oluşmak zorunda. (Velikovsky'nin “Çarpışan Dünyalar” (Worlds in Collision) adlı kitabında bu sırlar var. Immanuel Velikovsky karşı bağ(lantın)ın yani Zero-N'in bir zaman gezmenidir. Dolayısıyla KUTUPLAR yer değiştirdi ve bir çok yerde iklim değişti. Bugün Antarktika'da eski dev adamların ve bazı dinozorların kalıntıları (ki özkızım bunun tanığıdır) var... Ve Bugün Yakut ülkesi TROPİK bir Mammut cennetiydi. Sibirya tropik idi. Çad gölü ise BUGÜNKÜ Antarktika'nın yerindeydi. Madagaskar ve bunun parçası olan Dekkan yarımadasıyla Güney Amerika tamamen Afrika'yla bitişikti... Tufan evrensel çapta olmuş ve SEÇİLMİŞ (Yapay seleksiyon) canlılara bir ilahi transatlantik ile ırkın devamını sağlamıştır. Rabbi Zıdni İlmi. (Agenda)
  25. Senin kadar bizde devletimizi dinimizi korumakla mükkellefiz, incelemek arastirmakda her vatandasin hakkidir.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.