lena tarafından postalanan herşey
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Iste burda yaniliyoesunuz, bilimin yaptigi kadastorofalardan din dogmustur, ve bu dinlerin ALLAHLARIYLA peyganberler konusuyor herhalde itiraz etmezsiniz. Bu durumu en acik net sekilde mahabata anlatiyor ama biz sabit fikirden kurtulamiyoruz nedense. Nevsehirde yeralti sehirleri milatdan evvele dayaniyor lezerle korudorkar tavanlar kaymak gibi su sizdirmiycak sekilde düzenlenmis yörenin halki beyaz meleklerin iyi siyah meleklerin kötü oldugu hikayelerini anlatirlar hepsininde gökten geldiklerini ilave ederler, daha neler var fakat anliyana.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Ejnebi teknoloji kesiflerini hazmedemiyince kapanma inanclarina döndük, su kapanma konusunu sümerlerden ele alalim, kimlerin kapanma mecburiyeti emredilmis arastirin bir kere, sonra günümüze kadar takip edin yanliz mezapotomyayi, 4 dinin tanrisinin bile ayni tanri olduguna inanmakta süpheye düsersin.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Sizin verdiyiniz örneklere bakicak olursak islam aglemi hiristiyan agleminden daha ileri teknolojisimi var diye süpheye düsüyor insan, yahutda kötü yönetim sözkonusu oluveriyor, efendim birakin diyer yönetimleri devletimizde son 30 senede dinimizde görmediyimiz türban olayini yasiyoruz, istiklal savasinda bile kadinlarimiz türbanli deyildi, ah bosuna tartisiyoruz her sey ortada kullandigimiz her teknoloji ejnebi bulusu.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Yanlis anlayislarla mevzuyu yokusa sürmeye gerek yok, hic bir din bilime karsi deyildir dinleri kulanan tarikat liderleri menfi sebeblerden dolayi deyistirirler, 20 sene evvel alman tarlkatlarindan bir toplum televizyonlarini kirmisti, gene alman tarikatindan bir gurup amarikada at arabalarinla yasamakda elektoronik cihaz kullanmamakdadir. Bu örnekleri dünya capinda cogaltabiliriz, yararli olacak insanlari inanc nedeniyle toplumda azinlik durumuna getiren kisi rahat yasarken ekmek calan kisi topluma zararli kisi oluyor, iste inanclar fertleri nasil karsi karsiya getiriyor.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Ben sizi kizdiracak kadar detaya inmedim ama yeri gelmisken konusalim, cumhuriyetden sonra tc. de felsefe yokken iki teyzem ingilterde okudu burda hizmet verdi biri hayatda ankarada canli sahit, dünyada bizlerden bir iki bilim adamindan baska sayabilirmisin sayarsan bende yobazligi kabul ederim. Dünyada % 10 üstünde dine inanan doktor göster gene yobazligi kabul ederim canim kardesim. saygilarimi iletirim
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Peki ne olucak bu gidisat, merterde iki arkadasim tesettüt giyimi imalatindan tirilyoner oldular evelden dinimiz böylemi idi. Ben bunlara katiyen dinle ilgili olduklarina inanmiyorum eh bunlardanda bilim insani cikmaz bence.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Deyerli arkadasim gecmisde cok deyerli bilim adamlarini disari kacirdik duymusunuzdur, simdi de dahi cikabilicek genc beyinleri inanclar mucibince firenliyoruz. Bu nasil olucak, yeterince destek ve kaynak yok birde beyinleri programliyoruz.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Ayin kütlesi dünyanin geveletesyonuna uygun deyil ayi zaptedemez, icinin üst kabugun dan 5 mil altinda kisim kisim 50 millik bosluklar bulunmakda ilk atilan sonar uydusu aya kondugunda 2 saat can gibi ötmüstür bu da gösteriyorki icinin dolu olmadigini. Iyi bir mimarda bos bir planeti uzay gemisine cevirebilir cünkü enerji sorunu yoktur, görünmüyen kismi hic bir zaman günesi görmez günes sistenimim iki gezegeninde ters dönen ay vardir. Üstünde ucan bir cisme bende teloskopumla 1980 yazinda rasladim ayni olayi alman astironomu kitabinda belirtdi, ayin ic kisimlarinda yasam mevcut, 25 sene ara verilisinin sebebi var.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Bundan seneler evvel nasadan calinmis bilgi ve fotaraflarda appola kac oldugunu unuttugum un ana medülünün ayin arkasindan gecerken cektigi resimler de cok büyük üc kollu iki makinanin tozu dumana katarak iki kirater de calistigini gördüm, genis aeaziyi kapsiyan foto da catlak veya bunu andiran iz görünmüyordu, ayin karanlik kisminin neresi oldugunu da bilemem.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Öyleyse biraz gerceklere dönelim islamin basladigi günlere. KURAN TARİHİ İsa'dan sonra 600 yıllarına gelindiğinde, insanlık büyük sosyal çalkantılar içindeydi. Savaşlar, istilalar, sınıf kavgaları, ruhbanlık, yanlış inançlar ve totemcilikle insan hayatının hemen her safhasında sosyal bir kargaşa vardı. Bunların belki de en fazla yaşandığı bölge, Ortadoğu idi. Bu yüzden, son peygamber olarak kabul edilen Hz Muhammed yine bu bölgede ortaya çıktı. 571 yılında Mekke’de doğan Hz Muhammed’e, 610 yıllarından itibaren Kuran Ayetleri bildirilmeye başlandı. İlk olarak “Yaratan Rabbinin Adıyla Oku” ayetiyle başlayan Kuran’ın bildirilişi yaklaşık 22 yıl 3 ay sürdü. Bunun yaklaşık 12 yılı aşkın kısmı Mekke’de, 10 yıla yakın kısmı ise Medine’de bildirildi. Kuran Ayetleri bildirildiği zaman Hz Muhammed bunu Vahiy Katipleri denilen görevlilere yazdırıyordu. Bunların sayısı 42 kişiydi. Ayetler, ince deriler, yassı taşlar, hurma dalları, deve ve koyun kürek kemikleri, parşömen ve kağıt, Mısır papirüsü, balmumlanmış ipek muşamba ve tahta, çanak, çömlek parçalarına yazılıyordu. Bu arada, Hz Peygamber’in bütün yakın arkadaşları imkanları nispetinde ayetleri ezberliyor ve yakınlarına da ezberletiyorlardı. Hz Muhammed, kendi sözleri ile Kuran Ayetleri karışmasın diye, kendisinden Kuran dışında bir şey yazılmasını yasaklamıştı. Bu yüzden ancak birkaç önemli konuşması Sahabeler tarafından yazılabilmişti. Hz Peygamber’in vefatından sonra Kuran ayetlerinin tek bir kitap haline getirilmesi gündeme geldi. Kuran, Hz Muhammed’in vefatından kısa süre önce tamamlanmıştı. Kuran’ı ezberleyen ve yazanların tamamına yakını da Hz Ebubekir döneminde hayattaydı. Onların da ölmeleri durumunda Kuran’ın kaybolacağından endişe eden Hz Ömer’in ısrarıyla Kuran’ın toparlanması için çalışmalara başlandı. Hz Muhammed’den sonra 2 yıl kadar Müslümanları yöneten Hz Ebubekir zamanında Kuran toplandı ve tek bir nüsha haline getirildi. Daha sonra halife olan Hz Osman zamanında ise Kuran nüshaları çoğaltılarak, önemli İslam kentlerine gönderildi. Burada şu konuya dikkat çekmekte yarar vardır. Günümüzde Kuran hakkında pek çok iddialar bulunmakla birlikte, bilimsel ve tarihsel olarak Kuran’ın orjinalliği konusunda Müslüman ve Batılı araştırmacılar ittifak içindedir. Bunun da ötesinde esas olan Kuran’ın içindeki bilgiler ve kurallardır. İnanmayan bir kişiye, Kuran’ın Allah sözü olduğunu ispat etmeye gerek yoktur. Her bilgi ve kural, öncelikle akılcılık ve bilimselliğiyle değer taşır. Kaynak: Dünya'da ve Türkiye'de Siyasal İslamcılık, Dr Abdullah Manaz. --------------------------------------------------------------------------------
-
SADECE MERAK..
Hep merak edegelmisimdir bu güne kadar, ikinci ve takip eden hanimlar devamli bir evvelkinden genc olmaktadir neden, duyulmusmudur acaba ilk esinden daha yasli bir hanim nikahina almistir filanca kisi diye.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
sevgili kiral hicde gülünc biri deyilim ve de sabit fikirli de deyilim, hepsi uzun olucagindan okunmuyacagini da biliyorum onun icin bölüm ler halinde aktariyorum marduga da geliyoruz. her iki kelime de aynı olguyu farklı ses değerleri ile anlatmaktadır. Değişik dil veya lehçelere sahip eski toplumlarda da benzer durumlar varolmuş olmalıdır. Yahudi Tapınak görevlileri eskiden, yazıtları anlayamadıkları zaman, onları ters yönden okumaya; kelime köklerini bulmaya ve okuma zorluklarını aşmaya çalışırlarmış; bu herhalde yukardaki durumdan ötürü başvurulan bir yoldu. Babil metinlerinde, Hammurabi yasalarının önsöz ve sonsözünde , Sümerlerde adına rastlamadığımız, Marduk okunuşlu bir tanrıyla karşılaşırız. Üstelik Marduk, Babil için, sıradan bir tanrı değil, Sümer Yaratılış’ında yer almış , hatta bir bakıma asıl yaratıcı tanrıdır; EA-Enki’nin büyük oğludur ve EA, tüm ‘karabaşlar’ üzerindeki Enlil’liğe Marduk’u tayin etmiş; “igigi”ler, büyük tanrılar arasında Marduk’u yüceltmişti. Böylesine önemli bir Babil tanrısının kutsal kitaplara ve eski Sümer tabletlerine bir şekilde yansımış olması gerekliydi ama, Marduk yazımlı bir tanrıya, ne Sümer tabletlerinde , ne de Eski Ahit’te rastlarız; bunun bulunması gerekliydi. Babil metinlerinin Marduk’u, Sümer dilinde A-mar-utu olarak yazılıyordu. Utu ise, Babil Güneş tanrısı Şamaş’ın karşılığıdır. Doğal olarak Marduk, kelime kelime Güneş’in Oğlu’ demekti. Büyük oğul olduğuna göre, bunun doğru Sümer yazımı da En-a-mar-utu olmalı idi ve Eski Ahit onu Namrut olarak okuyup aktarmış olmalıdır:Demek ki, Babil Marduk’u şimdiki bölge topluluklarının zalim ve gaddar yönleriyle tanıdığı Nemrut’ dan başkası değildi. Böylece eski Ahit ve Babil kaynakları üzerinden Sümer yaratılışına kadar inebiliyor ve Nemrut’un Sümer başlangıç dönemine uzanan eski bir tanrı(yunan öğretisinde ‘ikinci kuşak tanrılar’) olduğunu anlıyoruz. Eski Ahit, Amar(utu=şamaş) yazımlarından samara, amara, semiramis, samaritin , Mari, Martu gibi topluluk ve şahıs isimleri de üretebilmiştir. Kavramların içeriksel anlamından hareket eden çalışmaların uzmanlarımız tarafından yeterince ele alınmış olduğunu söyleyemeyiz. Bazı bilim adamlarımızın, tarihe, tarihte ‘binlerce yıl yaşayan’ şahsiyetler konusuna, nerede ise dinbilginleriyle aynı temelde ve fakat tersten yaklaşmaları; tarih secerelerini adeta günümüzün isim-soyisim kanunları çerçevesinde ele almaları ise her şeye değer! Bay J. L. Huot, eserinde; «Kiş’in kırallarından birisi, çoban Etena büyük olasılıkla mitolojiktir, fakat ötekiler gerçek tablet yazılarıyla da onaylanlanmıştır, örneğin Mebaragesi gibi. Sorun şurdadır ki, Lagaş veya Ur kıraliyet mezarlarında veya öteki yerlerde bulunan tabletlerde varlığı belirtilen bir çok kıralın adı, Sümer Kıraliyet Listesinde yer almamaktadır. ” Gılgamış’ı En-mer-kar olarak da okuyan Bay Huot, yine de ısrarla listede yazılmış ‘isim’ arayışını sürdürmeye devam eder. Oysa Sümer toplumundaki ‘isim’, günümüzdeki anlamıyla bir isim değildir. Orada, bütün eski topluluklarda olduğu gibi, ’bağımsız’ birey adı değil, genel olarak konum veya bireyin aidi bulunduğu toplum birimin tanımı bulunur; bu tanım, eğer istenirse, ‘ad’; bölge, tapılan tanrı, kutsal ve haram hayvan veya bitki isimleri ya da , renk ayırımlarıyla belirlenir. Orada her şey, eski insan toplumunun doğallığına uygun olarak, yürürlükteki ilişki biçimlerine göre anlam kazanıp şekillenir.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Kiral: gitme devam et yazmaya bak neler öyreniceksin, deyisime acik olmaliyiz hepimiz Öte yandan, özellikle yazının ilk gelişme dönemlerinde, yazı sistemlerinin oturması sürecinde, birbirinden kopye edilerek yenilerin yazılması sırasında, eski kavramların her seferinde başlangıçtaki şekilde okunamamış olması da ciddi bir olasılıktır. Ölçüm ve değer birimlerinin değişme süreci geçirmesinin, Sümer Kıraliyet Listesinde tarih ve rakamların farklı şekillerde okunması sonucunu doğurduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. Yeri geldiğinde “3 ay, 1/2 gün’ diye not düşen dikkatli tablet yazarları, yine de, eski rakamları onbinlerce, yüzbinlerce yıl olarak okumaktan kurtulamazlar. Ayrıca biliyoruz ki, her farklı toplum birimin kendine has değer ölçüleri vardı; farklı topluluk yazıcılarının bunları dönüştürme işlemini nasıl yapmış olduklarını bilemiyoruz. Tamamen şekillerden oluşan fikir-yazıdan, heceli alfabeye doğru geçiş; kelime veya hece ifade eden şekil-desenlerin farklı dillerdeki ses değerinin değişik olması; aynı dönemlerde farklı birimlerce yazının sağdan sola doğru veya tersi bir sistemle yazılıp okunması; bir dilden ötekine aktarımda ses veya anlam tercümesine başvurulduğunda karşılaşılan zorluklar, eski toplum yazıcılarının ciddi bir sorunu idi. Sesdeğersel alfabetik dönüştürme, trancription, farklı dildeki bir kelimenin bir başka dilde yazımı, bugünkü dünyamızın bile üstesinden henüz gelemediği zorluklar taşır. Eski yazıcılar, En-ki’nin 40 ismi ve 15 sıfatı bulunduğunu yazmışlardı. Aynı tanrı ad yazımları bile bazan farklı ses değerleriyle ifade ediliyordu ki; eski Sümer sözcüklerinin tersten veya farklı ses değerleriyle okunarak kalıcı hale gelen sözcüklere de sahibiz. Örneğin Sümer (Ş)uruppak yerleşimi günümüzde Fara; Nippur ise Niffer olarak biliniyor. O halde, Sümerologların (p) olarak okuduklarını Semitler (f) olarak ; Fara’da ise üstelik hecesel bakımdan sağdan sola doğru okuyorlardı. Eski Yunan Platon’u da Arap dünyasında aynı nedenle Eflatun halini almıştır. Burada, Sümerologlarımızın yanlış okuma olasılığını da gözden uzak tutmamak gerekir. Bazı eski yazı sistemlerinde sadece sessiz harfler nakşedilerek, sesli harflerin kullanımı okuyucuya bırakılıyordu. Örneğin RK olarak yazılmış kelimeyi, ErEk, UrUk veya Arak, hatta (L)ArAk olarak okumak okuyucunun bilgi ve becerisine bağlıdır. Yazıldığı sırada, günlük kullanım seslerini herkes bildiği için sorun oluşturmayan bu durumun zamanla ciddi okunma güçlükleri çıkarması kaçınılmazdı. Sümerologların Uruk veya Larak olarak okudukları RK yazımı Eski ahitte, şimdiki yazıya Erek sesleriyle aktarılmaktadır ki, bunun şimdiki IrAk olduğunu biliyoruz. Bay Schmokel, kitabında, bir yerde Sümerce ‘Etemen-enki’ sözcüğünü ‘Enki’nin Sarayı’ olarak okuyup çevirmişti; kitabının bir başka bölümde ise “Enlil’in sarayı”nı ‘ Nemetti-enlil’ olarak okumuştur. Burada bay Schmokel, Sümer saray sözcüğünü , hecesel olarak bir kez sağdan başlayarak, bir de soldan başlayarak okumakta; her seferinde aynı ‘saray’ anlamını bulmakta; fakat her seferinde de farklı bir sözcük kullanmaktadır. Bay Schmokel farketmemiş olsa da, bu, eski tabletlerde kelimelerin, bazan nasıl yazılmış ve okunmuş olduklarını gösteriyor. Bütün bunlar, eski yazıtları anlamaya yönelik okuma çalışmasının güçlüklerini kısmen ifade ederler. Sümer’de İnanna olan Babil’in İştar’ı tarafından ‘seçildiği’ kendisine vahyedilen Assubanipal-I de, yazıcılar tanrısı Nebo'nun bilge düzenlemesiyle yazılmış eski şekil yazıları yeni yazıya nasıl dönüştürdüğünü; kopya yazıların doğruluğunu nasıl araştırdığını; karşılaştırmalı doğrulamayı nasıl yaptığını ve bu yetkinliğe erişebilmek için nasıl ciddi bir eğitimden geçmiş olduğunu şöyle anlatmıştı: “Tablet üzerine yazma sanatının tüm sırlarını ve özelliklerini öğrendim. Yerin ve göğün halinin nasıl yorumlanacağını biliyorum. Bilginlerin toplantılarında tartışıyorum. Çarpma ve bölmede en karışık, zor meseleleri bile çözebilecek çaptayım. Tufan döneminden kalan tamamıyla anlaşılmaz bir taş çizimine şöyle bir göz atmam veya Sümer-Akad dönemlerinin çözülmesi çok zor yazılarını bir okumam yeter. ” Günümüzde Fıransızca OTAN kelimesi, İngilizcede NATO olarak yazılıyor; her iki kelime
-
SADECE MERAK..
Bende öyle yaptim ya siz nasil yapiyorsunuz.
-
SADECE MERAK..
bilimselci: Harukulade anlatmisiniz, eyitim eyitim diye bagiranlar ne düsünücek merak ediyorum
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Sizin arastirmalariniz dinlerin dünyanin gecirdiyi felaketlerden sonra ciktigina dayanmiyor, halbuki gercekler sizin düsündüyünüz gibi deyil. Belkide o zamanlar allah kavramida deyisik anlam ifade ediyordu günümüze gelene kadar ilaveler deyisiklikler olmustur. Neticede dinleri bir kac tane olmus tufana bagliyabiliriz, simdi yazinin baslamasinla kayalara kil tabletlere neler yazilmis bakalim. Kutsal Tufan anlatımları (2) Gök-Anu tanrının “Tufan’ı hiç unutmayacağı” üzerine verdiği söz, günümüzden beş bin yıl kadar önce tabletlere kaydedilmeye başlanmıştı. Enki’nin gizlice ve mırıldanarak Sümer tanrılarının aldıkları Tufan kararını açıkladığı Şuruppak duvarı, günümüzde Yahudilerin hala kaderlerine ağladıkları Ağlama Duvarı olmalı. İnsanlığı böylesine derinden etkilemiş bir konuyu, yanlışlar yapma pahasına ele almak gerekiyordu. Geçmiş insan tarihinin dehlizleri içinde düşe-kalka ve fakat insanbilim ibrişimlerini takip ederek 5-6 bin yılı anlamak, doğrudan doğruya, dinsel saflaşmayla belirmeye başlayan şu andaki dünya durumunu da anlamaya çalışmak demektir. Eski tarih aktarım biçimi kabul edilmesi gereken sözlü Sümer ilahileri, doğal olarak, yazının henüz yaratılmamış ve kullanılmıyor olduğu dönemler de de vardı. Kuran’ın ezber-hatmi nasıl mümkün ise, şarkılar biçimli Sümer ilahileri de nesilden nesile öyle aktarılıyordu. Yazının kullanımıyla birlikte, eski ilahiler de önce taşlara ve giderek kil tabletlere kaydedilmeye başlanmış olmalıdır; fakat anımsandığı biçim ve içerikle! Eski Sümer yazılarını değerlendirirken, hemen başlangıçta iki önemli noktayla karşılaşırız: Önce, taş ve kil tabletlere kazılmış kavramların, başlangıçtaki anlamlarının değişmiş olma olasılığı. Toplumsal gelişmeye bağlı doğal bir olgu olarak bir çok kavramın anlam değiştirme süreci geçirebileceğini biliyoruz. Tablet yazıcılar kavram söylenişini muhafaza etmiş olsalar bile anlam kaymasını önleyemezlerdi; yazıcılar, ister istemez, kavramı, yaşadıkları çağda tanıdıkları yeni anlamıyla aktarıyorlardı.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Yazdiklariniz benim anlatmak istediyim gayeden uzak, bu alemin sahibi nasil basladi bilemem ama onunda sonunun olucagi kesin, tabi benim fikrimce.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Bu durum el yapisi ucak araba deyil, hepimizin inandigi allah yapisi, ama görülüyorki her olusum yok olusa dogru kosuyor, bu durum düzensizliktir, mükemmellik olusumun devamliligidir.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Bakin sevgili kardesim duzen tabiki var ama mükemmel deyil hesap olsaydi sizin dediginiz gibi mükemmel olurdu her sey. patliyan günesleride gördünüz. Yaratanin belki bizim galeksimizden bile haberi yoktur nerde kaldiki dunyamizla urasicak. Biz ucsuz bucaksiz fezada kayibiz zaten yerimiz belli deyil.
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
Zaten astoromi bilgisi olan dinleri daha iyi anlar. teseküre hacet yoktu.
-
DİNDEKİ ÇELİŞKİLER
Akli olmayan doganin eseri oldugumuz mukemmel olmayasimizdan belli deyilmi.
-
DİNDEKİ ÇELİŞKİLER
Nekadar güzel izzah etmissin xlark tarih boyunca bir cok dine inandik peyganberlerine inandik kitablarina inandik, bunlar evrensel tek bir allahin lsimi hayir olamaz bize bu dinleri indiren idare eden zeki varliklardan öteye gecemez evrensel allah tektir izzahi görülmesi anlamamiz mümkün deyildir bizede kitab peyganber yollamaz, hatir yollar denirse figilini görüp konusabiliriz bu durumda kücümsenir durumu alir iste bu kadar.
-
DİNDEKİ ÇELİŞKİLER
Tbiki bir cok din gelip gecmis etki alanlarida o günkü beyin teknoloji vs. ye bagli, gecmisteki bütün dinler bu günkü teknoloji ortaminda gelse cogumuz hadi ya deriz tabi inananda cikar.
-
DİNDEKİ ÇELİŞKİLER
Günümüze kadar gelen bilgiler hepsi son 3 dinden evvel bu günkü dinler yasaklar, demekki var bilinmiyen gücleri deyisik yöntemlerle faliyete gecirelebiliniyor.
-
SADECE MERAK..
Met ettiginiz dinin budizimin perya hakkindaki tutumu nedir izzah etmiycekmisiniz.