Zıplanacak içerik

sacma

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sacma tarafından postalanan herşey

  1. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    İran'ın da, Suriye'nin de Türkiye'nin de nükleer silah edinme hakkı vardır. Batı'da nükleer silahı olmayan ülke yok. Dün savaştığımız batı, bir tehdit olmaktan çıkmış anlaşılan. Biz batı'lı olunca, dünkü topraklarımız bize tehdit olmuş. Araplar İsrail'i 70'lerde sıkıştırınca, İsrail ellerindeki atom bombalarını müslüman ülkelerin başkentlerine çevirmişti. İçinde bizim Ankara da dahil. İsrail'de yıllar yılı nükleer silah var; ama bu nedense sorun olmuyor. Koçum İran! Devam et yoluna. Kadim tarihine sahip çıkmanı destekliyorum. Darısı bizim başımıza.
  2. sacma şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
    Sayın matmazel yada madam; lütfen bu dediklerimi iyi okuyunuz: 1- Sizler azınlıksınız. En fazla yüzde 22 oyunuz var diyorduk; gerçekten de o çıktı. Beşte bir. Ama yıllar yılı devlet içinde klik oluşturmanız sayesinde, bir baraj misali, halkın/milletin yönetime gelmesi engellenmiştir. Ve daha da ötesi, azınlığa geçme kaydıyla oralara gelmiştir. Ama şimdi devlet asli sahiplerine, bu topluma, bu millete geçmektedir. 2- Ümmetçi olmak, müslümana farzdır. Ha, milli devletin olur, milliyetçi olursun, o başka bir şey. Nitekim biz de öyleyiz. Ama Kabe'ye gittiğinde ümmetin ne olduğunu anlarsın. Biraz Malcolm X'in hayatını okumanızı tavsiye ederim. O'nun ümmeti keşfedişi akabinde şehit edilmesi manidardır. (Son tahlil de Hristiyanlar da bir ümmettir. Yoksa Avrupa'nın göbeğinde ümmetimizden Boşnaklar, Hollandalı askerlerce Sırplar'a teslim edilmezdi.) 3- Ilımlı İslam konusu... Amerika, kendisini Yeni Roma İmparatorluğu olarak görmekte, ve süper güç olmanın gereklerini yerine getirerek, stratejiler kurmaktadır. Bu stratejiler, biz Amerika dışı toplumların elinde değildir. Yılan yılanlığını yapar; kimse mani olamaz. Ancak vakıa şu ki; siz İslam'ın değil ılımlısından, İ'sinden bile hazzetmiyorsunuz. Bir de müslümansınız üstelik. Hoş buna başka şeyler derler, ama şimdi tanımlamalarla uğraşmayalım. Zaten ***** kişi odur ki, cehaletinin de farkında olmaz. 4-Google'a girin ve hiç yoktan vicdanlı solcu kafa adamı olan Nihat Genç'i okuyun. Onunla da benzer kaygılarınız var. Ama en azından muhafazakar değildir ve sizden çok daha fazla sağlıklı düşünmektedir. O'nun da gördüğü şey, Türkiye'de bir dönüşümün olduğu gerçeğidir; bu da MUHAFAZAKARLAŞMA olgusudur. Bir önceki on yıldaki kabusunuz olan İslamcılık, yumuşakta ve demokratik düzen içinde Muhafazakarlık olarak yerini almaktadır. Muhafazakarlık, bütün gelişmiş batı ülkelerinde, politik sahanın en önemli aktörüdür. Başka bir ders maddesi olursa yazarım yine.
  3. Sahabeleri de bilmeyi vazife ediniriz; her türlü akıl adamını da. Birincisi ahlakımız içindir, ikincisi zihin dünyamız için. Dediğim gibi, sizler muhafazakar ahaliyi tek tip sanıyorsunuz. Bakın, ben eskiden ÇYDD gibi yerlere takıldım; solcularla arkadaşlık kurdum; daha bir yığın kesimin içine girip çıktım. Gözlem yapıp çıktım. Halen de arkadaşlık kurmakta bir sakınca görmem. İnsanlık önde gelir. İkincisi, ne kadar şarlatan olurlarsa olsunlar, herkes müslümandır. Ama siz çağdaş yobazlar, içine kaçtığınız kumdan kalelerden ahkam kesiyorsunuz. Ama o kumdan kaleleriniz, bizim her adımımızda sarsılıyor ve dökülüyor. Siz de, biz daha size bir şey demeden korkudan betiniz benziniz atmış oluyor. Artık bu duruma son verin. Dışarıda güneş var, hepimizi ısıtır; merak etmeyin.
  4. 'TÜRKİYE KÜRESEL GÜÇ OLMA YOLUNDA' New York, Moskova ve Brüksel'de merkezi bulunan saygın düşünce kuruluşlarından Doğu Batı Enstitüsü (East West Institute), yayınladığı son raporunda, Türkiye'nin küresel bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirtti. Türkiye'nin İran ile yaptığı doğalgaz anlaşmasıyla Hazar bölgesi ve Avrupa arasında 'ana enerji köprüsü' olmaya bir adım daha yaklaştığı belirtilen raporda, ülkenin AK Parti hükümeti döneminde hem Avrupa Birliği standartlarına daha uyumlu hale geldiği hem de İslam dünyasıyla yakınlaştığı kaydedildi. Türkiye'nin son yıllarda uluslararası arenada gerçekleştirdiği hamleler uluslararası kuruluşların dikkatini çekiyor. Eski ABD Başkanı George Bush, eski Finlandiya Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari, Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice gibi güçlü isimlerin yönetiminde yer aldığı ve Avrasya konusunda uzman bir düşünce kuruluşu olarak kabul edilen Doğu Batı Enstitüsü, son raporunda, 21. yüzyılın başlangıcına bölgesel bir güç olarak ulaşan Türkiye'nin bugün 'küresel bir güç olmanın kıyısında olduğu' tespitini yaptı. Türkiye, İslam-Batı dünyası arasında güven tesis ediyor Bir Avrupa ve Asya ülkesi olan Türkiye'nin aynı zamanda Ortadoğululuk, Kafkasyalılık, Karadenizlilik ve Akdenizlilik gibi birçok alt kimliği de bulundurduğuna dikkat çeken Enstitü, Türkiye'nin NATO, Avrupa Konseyi, İslam Konferansı Örgütü ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi farklı coğrafyalar ve alanlardaki kuruluşlara üye olduğunu hatırlattı. Çalışmada Türk ordusundan da 'Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise sekizinci büyük ordusu' olarak bahsedildi. 1990'lı yılların başından beri Türk işadamlarının Orta Asya ve Balkanlarda başarılı işler yaptıkları, Kazakistan'ın yeni başkenti Astana'nın Türk müteahhitler tarafından inşa edildiği not düşüldü. Hazar bölgesi, Ortadoğu, Rusya ve Kuzey Afrika'dan Avrupa'ya gaz ve petrol taşınmasında Türkiye'nin geçiş yolu olacak bir konumda bulunduğunu belirten Doğu Batı Enstitüsü raporu, İran-Türkiye arasındaki gaz anlaşmasının Türkiye'yi 'ana enerji köprüsü olma hedefine' bir adım daha yaklaştırdığına dikkat çekti. Raporda, Türkiye'nin Batı ve İslam dünyası arasında güven tesis edilmesi açısından önemli bir role sahip olduğu da vurgulandı. zaman (İçimizdeki Haçlı zihniyetine rağmen Türkiye, asil toplumunun yürüyüşüyle tarihini diriltiyor. Yeniden Süper Güç olacağız ve bunun önünde hiçbir şarlatan duramayacak. )
  5. Daha da ötesi.. Bu *******, eski İslam düşünürlerinin, Farabi, Rüşd, Kındi, Gazzali, Sina... Eski Yunan felsefesini çok ileri noktalara götürdüklerini de bilmiyorlar. Farabi'nin Devlet biçimleri üzerine bir kitabı olduğunu bilmiyorlar misal. El hak, Aristo'yu anlamaya çalışmak bir görevdir. Ama bu, kendi özünle beraber öğrenilirse güzeldir. Yoksa bu Yunan aşıklığı- batı ******... Zaten biz de bunu alaşağı ediyoruz.
  6. it ürür, kervan yürür. *** Pascal der ki; "yalnızca iki bilge türü vardır. Birincisi, herkesin geçtiği bebeklik dönemidir; ki hiçbirşeyi bilmez ve bildiğini iddia etmez; diğeri se gerçekten ömrünü bilgiye adamış, ama yolun sonunda bir şey bilmediğini görmüş kişidir. Bu ikisinin arasındakiler, yani bildiklerini iddia edenler ise cahildir." Niye bu uzun sözü alıntıladım:Toplum akıldan uzaklaşıyormuş ta; bilgi, siyaset, felsefe, çağ vs bilmiyormuş ta... Kargalar gülüyor halinize. Her bakımdan nakavt halindesiniz. Bırkaınız yıldızları saymayı.
  7. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Bilgisizce çırpınmalar...
  8. Kuran büyük bir kitaptır. Herkes, zihni konumu itibariyle anlamlar çıkartır. Dolaysıyla bir çobanın anladığı da işe yarar; kendisini kurtarır; ama bir alim daha farklı bulgulara varabilecektir. Mesela o çoban proton-nötronlardan bahsedildiğini anlayamayacaktır; ama astronomi bilen bir alim bunu görebilecektir. Anlam dünyası buna benze.r Keşke ilmihaldeki kadar din bilgimiz olsa. O bile şu tartışmaları bitirmeye yeterdi. iyi akşamlar.
  9. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    "Çünkü sekülerizm, hiçbir baskıya mahal bırakmadan, gönüllüce kendine müminler ediniyor. Üstelik kendisine inandırma şartını ön koşmuyor. Sadece sorgulamadan yaşama hakkı sunuyor sana." Düzeltirim; bilgilerinize...
  10. Sardunyam hanım. Yukarıdaki yazılarıma bir göz atın bir zahmet. Ben orada, toplumsal bir değerin baskı altına alındığında, sivil alan olan siyaset sahnesinde yer bulacağından bahsettim. (Okulda iken yoğun olarak siyaset bilimi dersleri aldığımız için kesmediğimize emin olabilirsiniz. Açın bir politika bilimi kitabını ve benim dediklerimin yüz katını görün.) Yani, mesela diyelim durum tersi olsa; biz kaba saba muhafazakarlar, her türlü iktidarı ele geçirmiş olsak, ve aynen şurdaki gibi demokrasicilik oynasak; siz açık olmayı hak olarak görenler, haklarınızı nerede savunacaksınız? Mitingleriniz de basılıyor üstelik; yaka paça götürülüyorsunuz? Biz de sürekli, Türkiye'de açılmama meselesi olmadığını söylüyoruz. Dağa mı çıkacaksınız bu durumda? Hayır. Mümkün mertebe demokrasi kanalları içinde, sizin haklarınıza, taleplerinize sahip çıkan parti yada partilere yöneleceksiniz. Çünkü sizin haklarınızı yönetime geldiğinde geri vermeyi planlıyor. İşte bu parti ve sizin ona yönelişiniz, sivil girişimdir ve başka alternatifi yoktur. Siyaset sahası da buna denir. Demek ki neymiş? Siyaset sahası= Sivil Alan. İkincisi.. Dini, kendi kaynkalarından öğrenmiyorsunuz da; kendi kafanızdan hüküm icat etmeye çalışıyorsunuz. Ömrünü Kuran'a, peygmaberimizin hayatı'na adamış din adamlarının açıklamalarını küçük görüyor, ama kendi çıkarsadıklarınızı hepsinden büyük görüyorsunuz. Din üç katlı binaya benzer. En temelinde İman, İkinci katında Ahlak, üçüncü katında ise İbadet bulunur. Bu kategori, bizzatihi Allah'ın vahiyleri indirmesinde açığa çıkmıştır. Yani İlahi amaç bellidir. Önce gönüllere İman nakşedilir. Sonraki ayetler ise güzel ahlaka ilişkindir; yalan söylememe, sözünü tutma, iyi olma, kötülük yapmama. En sonuncusu ise ibadete ilişkin hükümlere ilişkindir. Kuran'ın kronolojik olarak son ayetleridir bunlar. Namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetler. Ama ibadetlerin yalnız bununla yeterli olduğu çıkarılmasın. Dediğimiz gibi örtünme, bir şekil şartıdır ve ibadet hükmündedir. Siz yapmazsınız, orası dediğiniz gibi sizi bağlar. Ama yapanı engellemeyin; bir. İkincisi de, arkasında başkaca amaç aramayın. Yok siyasi emeller varmış falan. Eğer öyleyse, serbest bıraktır da, sömürülemesin bir daha. Esasında sizin bu siyasi art niyetler aramanız, bizzatihi siyasi bir görüştür ve kendiliğinden karşıtlığını doğurmaktadır. Eğer sorun sadece bu siyasal art niyet okumak ise. Ama dediğim gibi; sizler gitgide azalıyorsunuz. Bizler de yine de alçak gönüllülükle korkulacak bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyor ve teskin ediyoruz. Ama size söyleyeyim: Bu havayı sürdürürseniz, bir dahaki seçimlerde yüzde 60 hayal olmaktan çıkar. Ama daha önemlisi... Boşverin... Tarih ilerliyor ve bu da küçük bir curcuna.
  11. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Göbeği kaşıyan adamlar, çarçaflılar, cüppeliler... Bunların saltanatı altında inim inim inlemeyi düşünen bir takım kuru kelle. Ki bunlar da memlekette kızılca kıyamet kopartıyorlar. Esasında sizlere kendimizi tanıtmak gibi hiçbir çabamız olmamalı. Çünkü bu denklik bildiren bir durum değil. Ama sizlerin toplumdaki dönüşümü görememeniz, dünyayı okuyamamanız gerçekten çok sefilane. Yalnız kendinizi okuyor sanıyorsunuz, yalnız kendinizi sanata eğiliyor sanıyorsunuz, yalnız kendinizi doğruları düşünüyor sanıyorsunuz. Ve kayaya tosluyorsunuz. Sırf Akp ile Chp'nin milletvekilleri arasındaki okul dağılımı bile, sizlerin bu ezberini bozmaya yeter. Büyük seküler proje iflas etti. Pozitivizmin iddia ettiği şeylerin hepsi çuvalladı. Gerçi, iki nesne çarpışınca, ikisi de değişir; ikisinde de kırılmalar, hatta hareketlerinde sapmalar görülür. Büyük proje sahiplerinin yanılgısı şu oldu: Sanki herkese aynı şeyler öğretilirse, herkes aynı şeyi görecekti. Hayır, böyle olmadı; çünkü zaman ve toplum donmuş değildir; ilerleyen tarih hep birilerini yalancı çıkarır. Netice itibariyle denebilir ki, sizler başka şeylere inanmış halkından kopuk biçareler; bizim gölgemizin altında, emin olun çok rahat edeceksiniz. Kimse sizlerin ************* karışmayacak. Çünkü herkes bu dünyadaki hazcı sefaleti istiyor ve mümkün mertebe hayatına aktarıyor. Çünkü sekülerizm, hiçbir baskıya mahal bırakmadan, gönüllüce kendine müminler ediniyor. Üstelik kendisine inandırma şartını ön koşmuyor. Sadece sorgulamadan yaşamama hakkı sunuyor sana. Velhasıl; bu başlık altında sözlerim bitmiştir. Ne yani, George Orwel ve Aldous Huxley karşılaştırması yapıp; dünyanın nereye gittiğinden mi bahsedeceğiz. Anlamak istemeyene anlatmak, kendine zulümdür. Ön yada son yargılarınız ************ ve gölgemizin koyulaşmasını bekleyedurun.
  12. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Laisist tayfanın gitgide yobazlığını görmekten başka bir işe yaramıyor bu tartışmalar. Halen Laik Türkiye'de yaşıyorsun diyor. Sanki laiklik ezeli ve ebedi bir hakikatmiş gibi. Hakikat nedir, onu dahi sorgulamıyor. Neyseki, hepsi lafı güzaf. "Yarın, yarın hepsi bitecek artık."
  13. Bakın, öncelikle başörtüsünün dinen bir muamelat olduğunu görmekle işe başlayalım. Yani bir ibadettir; imanın şartı değildir. Hiçbir müslüman, başörtüsü takmayanın dinden çıktığını söyleyemez. Başörtüsü, kadınlar için şekil şartıdır; ancak bunu yerine getirmediğinde de müslüman olarak kalırsın. Amma velakin günahınını alırsın. Bir kıyasla: Namaz dinin direğidir. -Hadis_. Gerçekten de en önemli ibadettir. Ancak beş vakit namazını çok müslüman şu yada bu saikle kılamaz. Ama dinen sayılı meşru sebepler haricinde kılmazsa günahını alır. Bununla beraber yine imanlıdır. Sadece nefsine teslim olmuş, ödevlerini yerini getirmemiştir. Bunu, bazen günümü beynamaz (yani namazsız) geçiren kendim için de söylüyorum. Yani yapmadığım bir ödevi yerine getirmemekten dolayı sorumluluğumu kabül ediyorum. Bu yüzden günahkarım; kafir, imansız değil. Çünkü yasak ve emirleri tanımak kaydıyla, onlardaki aksaklığın seni günahkar yapar. Ama ben şunu demiş olsaydım: "Ya, bu namaz da neyin nesi! ne ilkel ibadet! 1400 yıl öncekiler yapmış diye ben de mi yapacağım. Hem buna zamanım yok. Hem elalem ne der bana? Diz çıkaran pantolonlarımın hesabını kime veririm?" gibisinden söylemlerle, namaz ibadetini yoksamaya çalışsaydım; çağa ve insanlara göre değerlendirmelerde bulunsaydım, o zaman ben küfürle flört içinde olurdum. Üstelik, namaz gibi Hz Adem'den bu yana var olan bir ibadeti, güya gelişmiş çağımızda gereksiz ve ilkel bulsaydım, üstelik Allah'ın bu emrini, Allah'a kafa tutmak pahasına eleştirseydim, hatta düpedüz savaş açsaydım; o zaman ben görünüşte müslüman, özümde ise münafık olurdum. Münafıklık ettiğini bilmeyecek derecede münafık hem de. Allah'a olan bir ibadet, sadece Allah için yapılır. Kimse şunu bunu desin diye değil. Gösteriş için yapanların cezasını yine Allah kesecektir. Bundan hiçkimsenin kuşkusu yok. Bir müslüman bile, diğerini gösteriş için suçlayamaz. Çünkü o zaman kendisi daha değerli bir müslüman olarak sunmuş olur topluma; o da gösterişe girer. Başörtüsü konusunda, açık hanımların temel savunma argünamınını serdetemiş oldunuz böylelikle. Ama bu kökünden sakattır. Hiç bir yanlışlık, size Allah'ın kesin bir emrini mantığınıza göre çekip çevirme hakkını vermez. Örtülüler kötüyse, siz iyi bir örtülü olmak zorundasınız. Kimse kimseye mihenk taşı değildir. Ölçüt, yalnızca Allah'ın bize bildirdiğidir. Birisinin namaz kılıp peşinden üçkağıtlıklar sergilemesi benim namaz ibadetimi bağlamaz. Her koyun kendi bacağından asılır. Allah'ın ayetlerinin birbirlerine üstünlüğü yoktur. Fakat burada sorunsallaştırılmış bir ibadetten bahsediyoruz. Başörtüsü serbest olsun da, hepimiz zekatı konuşuyor olalım. Ama yasaklayarak hiçbir şey yok edilmiş olamaz. bunu tekrar söylüyorum. İkincisi de, benim kızkardeşlerimden birisi açıktır. Bu toplumda her ailede açık ve kapalı yanyana yaşar; hem de özbeöz kardeş olarak. Artık bu namuslu sanılmadığınız yanılsamasını bırakın. Çünkü yanlış fikirlerinizin çoğusu bu temel yanılsamadan ileri geliyor.
  14. sacma şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
    Azılı azınlığın korkudan rastgele karanlığı taramasından başka bir şey değil tüm bu senaryolar. Gölgemiz bile bu kadar korkutuyorken, zor olacak korkulacak zalimler olmadığımızı anlatmak. Aman neyse ne! Biz mi anlatacağız hep! Biraz da kendileri gözlerini açıp bakınsınlar. Kimsenin doktoru değiliz.
  15. Sizler, dogmatik bir şekilde laisisit felsefeye iman etmişsiniz. Laisist felsefe, gerçekten tek başına doğru mudur? Biz, batı'nın kendi değer yargılarından müteşşekkil, altında pagan Grek ve Roma medeniyetlerinin olduğu (ki bunlar dünyevi ve hazcıdırlar), bunun da önceleri yanlış bir şekilde fazlasıyla uhrevi olan Hristiyanlığı biçtiği gerçeğini görmek zorundayız. Batı, kendi tarihsel sürecinin zorunlu sonucudur. alıp onu kendi kişiliğime ithal edersek, ters köşeye yatarız. Ama daha da mühim soruyu ben soruyorum: "Laiklik, evrensel bir hakikat midir?" Asla! bunu daha iyi anlamımız için hepimizin daha fazla bilim felsefesi okumaya ihtiyacı vardır. Ama şu kadarını söyleyeyim; laikliğe iman, apayrı bir dindir ve o zaman bizzat kendi içlerinde bir din çelişkisine düşürmektedir bireyi. «De ki: 'Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?' 'Allah'ındır' diyecekler. 'Öyleyse ders almaz mısınız?' de, 'Yedi göğün de Rabbi, yüce Arş'ın da Rabbi kimdir?' de. 'Allah'tır' diyecekler. 'Öyleyse O'na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?' de. 'Biliyorsanız söyleyin, her şeyin hükümranlığı elinde olan, barındıran fakat himayeye muhtaç olmayan kimdir?' de. 'Allah'tır' diyecekler; 'Öyleyse nasıl aldanıyorsunuz' de.» (Mü'minûn 84-89) Bu ayette görüldüğü üzere, Allah'ın tek ilahlığını tanımakla bitmiyor iş. Mesele aldanıp aldanmama meselesi. Yine mezumuza dönelim. Sanırım Althusser diyordu: "Kesin inançlılar". Kesin inançlılar, genelde belli bir ideolojiye katıksız inananlar için kullanılıyor. Bu durumda artık savunulan fikir, bağlı olunulan görüş, aşkınlaşmıştır ve iman konusu haline gelmiştir. İşte biz "laisistler" derken, laikliğin bir din olarak algılandığını ve onun savunucularının da, artık ona iman edenler olduğunu faş etmiş oluyoruz. Evet, din zaten kendisine inanılmasını ister; daha başka bir takım edim ve yasakalamalara sahiptir; ve diğer önemli ayağı da, muhakkak güzel ahlakı vaazetmesidir. ama onun en önemli niteliği iman konusu oluşudur. İman ise şeksiz şüphesiz'dir. Osmanlı bile tam teokratik devlet değilken, yanında söylediğiniz gibi kendi milli tarihimizden gelen örfi hukuk varken, kafada bir Taliban görüntüsü yaratmak ancak bir ******* göstergesi olabilir. Hem tarihe yabancılık, hem de felsefeden yoksunluk. Gördüğümüz üzere bırakın ılımlısını, laikliğin bükülmez bir iman nesnesi olduğunu siz söylemiş oluyorsunuz. Batı'ya güvensizliğiniz, sizlerin biz toplumun hakim çoğunluğu karşısında batı'dan destek görmeyeceğinize ilişkindir. Bu yüzden baskıyı savunuyorsunuz. Ama açıkça söyleyeyim; korktuğunuz hiç bir şey olmayacak. Karşınızda bir Taliban milisi olduğunu sanıyorsunuz, ama aldanıyorsunuz. Batılı değerler hepimizin içindedir. Kaldı ki, Türkiye'de ideolojilerin dönüştüğünü görmekten bile çooook uzaktasınız. Bırakın İslamcılığı, Muhafazakar'lığa bile tahamüllnüz yok. Ki muhafazakarlık, demokratik ülkelerde politik üçgenin bir ayağıdır. Demek ki demokratikleşmeye de tahammüllünüz yok. Baskı ve şiddet göreceğini düşünüp te diğerine baskı ve şiddet uygulanmasını meşru görenler, bir gün o meşruiyeti, güc yer değiştirince karşılarında bulurlar. Ama dediğim gibi; hiçbir şey korkularınızın sizlere gösterdiği kabuslar gibi değil. Nasıl ki sizler birey birey olarak farklıysanız, farklı halle durumlar düşünüşler içindeyseniz; sizin karşıtlık içinde gördükleriniz de aynen öyledir. Yoksa her zaman karşınızda sarıklı bir molla yok; veyahutta zorunlu cemaat üyesi bir ferd. Bununla beraber, özgür kişi, kimeye kendini beğendirmek zorunda değildir. Seçkin birisine kendisini beğendirmeye çalışmak kadar zaten daha berbat bir ********** olamaz. Batı'nın karşısındaki kendi seçkinlerimizin içine düştükleri durum gibi. Ama biz geliyoruz; ve bu *********** son vereceğiz. Süper Güç olma hayalini, toplumun fertlerine yeniden gösterteceğiz.
  16. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Herşey zıttıyla kaim. Bilinen bir şey; zorunlu diyalektik. İmanlılar ile imansızların ayırt edilmesi için elbet bir süre verilecekti. Sevap ve günah olayının bu kadar ucuza işlediği yer, olmayan bir yerdir. Ancak düşündüğünü sanan bedbahtların (daha ağırlarına forum kuralları müsade etmiyor) fantazisi olmaktan öteye geçemez. Ki onlar da görüldüğü gibi bunu küfür maksadıyla yaparlar.
  17. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Aşağı yukarı sekiz ay önce şöyle demiştim: "Bunlar (laisistler) iktidarlarını korumak için gerekirse şeriatçı bile olurlar." Çok geçmedi, tak, sonuç ortada. Mesele herşeyden önce bir sistem meselesi. Kişileri, kişilikleri etkileyen dev sistem. Bu kapitalizm de değil; daha temelde. Onun adı Sekülerizm. Dünyevilik yani. Dine, kaynak kutsal kitaptan bakarsan farklı, dünyadaki bir takım insan eksikliği ve yanlışlarını barındıran seküler mantıktan bakarsan daha farklı sonuçlara ulaşırsın. İşte çatışkı alanımızın temeli budur.
  18. Hayır, mesele görememek te değil. Görmek istememek. Diinden duyulan rahatsızlık. Yada Ömer Laçiner(İslamcı olmayan bir akademisyen) 'den alıntıyla: "Aslında din olgusundan rahatsızlığı yok seçkinlerin. O dinin İslam olarak görünmesinden duyuluyor asıl rahatsızlık."
  19. Öncelikle şu ayet: Bakara Suresi 85. "Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Böyle davrananların cezası bu dünyada ******, kıyamet gününde ise şiddetli azaba uğramaktır. Allah yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. " Ayetlerin bir kısmını inkar etmek ağır bir sakatlık haliydi ve bunun önünde durduğunuz için sevindim. Ama yukarıda söylediğim gibi; ayetlerin uygulanabilirliğini sorgulamak, çağa göre dine bakmak ta, dinin evrenselliğini zedeler. Bu da, ilki kadar olmasa da, ağır bir sakatlık halidir. hukukta ağır sakatlık hali, bazen yokluğa yol açar. Yani artık o inanılan şey, başka bir şeydir; adı islam olabilir; ama özü Allah'ın önünde açıktır. Başörtüsü meselesi... İçeride kuvvetli bir muhalefet var. Bu muhalefet laisist muhalefettir. Avrupa, bir takım değerler yakalamıştır kendince ve onlarla çok ta çelişkiye girmek istememektedir. Nitekim bugün Yeşiller Grubundan bir yetkili şöyle dedei mealen: "Türkiye'de baskısı bir laiklik anlayışı var. bunu tasvip etmiyoruz. Ama laiklik şartı olmazsa olmazdır." Yani ılımlı laiklikten yana olduklarını açıkça söylüyorlar. Bununla demek istediğim şu: Bizim laisist tayfa hiç merak etmesin; bu laik rejimin teminatı yine batı'dır. Osmanlı'nın devamı güçlü bir türkiye'yi asla görmek istemezler. Önlerinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa örneği vardır zaten. Kendilerini sömürüp, biti kanlanınca tekmeyi basacak bir Türkiye olsun elbet istemezler. Ama ayrıca, yukarıda söylediğim gibi yine, kendi değer yargıları önlerinde bir engeldir açık bir çifte standart sergilemeleri için. Keşke Avrupa'ya falan hiç ihtiyacımız kalmasa da, adam gibi oturup bütün reformları sadece kendimiz için yapsak! Keşke "bana yan baktığı için öldürdüm" diyecek yerde, yan bakılmasına da alışmanın gerekliliğini görebilsek. Bir sorunu hokus pokusla göz önünden kaldırarak onu yok etmiş olmazsınız. Bir sorunu görmezden gelerek te yok edemezsiniz. Bir sorunu baskı altına almakla da yok edemezsiniz. Maria Antolaitte'in "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünü andırır bu inançlı yanılsama. Sonu ne oluyordu: Ekmek bulamayanların devrimi. toplumu ilgilendirir meselelerin çözüm alanı sivil olan siyaset alandır. Bütün sorun ve taleper orada siyasallaşır ve yönetimde yankı bulmayı bekler. Bu bakımdan, hele baskının olduğu yerde toplumun istek, talep ve şikayetlerinin siyasallaşmaması beklenemez. Siyasal partiler, politikacılar neci? Bürokratik devletin korkulukları mı? O halde, başörtüsü bir sorun olduğu müddetçe bunun siyaset alanındaki konumu da asla silinmeyecektir. Pardon.. sorun başörtüsü değil, başörtüsünden duyulan rahatsızlıktır. Türban, şu bu denilerek, kelime oyunları yapılarak hakikat örtbas edilmeye çalışılıyor; ama güneş balçıkla sıvanmaz. Ben de babam gibi kestirmiyorum saçlarımı; suçlu muyum şimdi? Sözde aydınlar, daha moderniteyi okuyamamış, daha ne anlatalım.
  20. Evet, kan dökülmesi de işin içinde var. Ama burada daha önemli mesele... Zamansız ve mekansız olan, hepsinin üstünde olan Allah'ı, belirli bir zaman ve mekana hapsetmek var. Hatta bu mantıktan yola çıkarsak, düpedüz geride kalmış bir tanrı ile başbaşa kalıyoruz. O zzaman tanrı tasavvurları arasındaki farka geliyoruz buradan. Geride kalmış bir tanrı, Kuran'ı indiren ve orada Kendisinden bahsedilen tanrı değildir. Kuran bir kün'dür. Yani içeriğine toptan iman etmeyi gerektirir. Durumdan dolayı uygulayamamak başka, uygulanabilirliğine karşı çıkmak başkadır. Birincisi meşrudur, ikincisi küfür'dür. .... İkinci nokta.. Aydınlanma yanılsaması... Özellikle aydıncılık oynayan sözde solcularda olan bu olguya ileride fena halde çomak sokmayı planlıyorum. Ama şimdi zamanı değil.
  21. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    F.Gülen'in bu diyalog olayını ben de hazzetmiyorum. Ama kim Gülen'i hazzetmiyorsa, bunun altını eşeleyin; onlar müslümanlardan da hazzetmiyordur. Gülen hakkındaki tüm iddialar, ispatlanamamıştır. Kuran'da, doğruluğu ispatlanamamış haberlere bizzatihi inanılmaması gerektiği belirtilmiştir. Ama benim bakış açım burada farklı: Malum kesimlerin Gülenciler ve Gülenci olmayanlar arasında bir ayrım yaptıklarını hiç mi hiç sanmıyorum. Sadrazamın Rus sefirine yapacağı işi açması gibi: Sefir ne diyorsa tersini yapar. Çünkü Rus sefiri osmanlı'nın iyiliğini istemez. Sanki müslümanların birlik ve dirlik içerisinde olması çok ta arzulanıyor da, biz de kendi içimizde birbirimize düşmüş olalım. *** Ramazan hakkında son sözlerim: İbadet kişinin kendisini bağlar. Kimse dayatma içine giremez. Din yönünden ****** yaygın bir husustur. Ama gerçek dinin önünde sekülerizm (dünyevilik) zaten bir engel olduğu için (ve tabi muhkem sözcüleri), bu olgu kıyamete dek sürüp gidecek, din cehaleti konusunda yine dindarlar suçlanacaktır. Oysa gerçek dindarlığın önündeki engel yine kendileridir.
  22. sacma şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Görüş hazineme herşey dahildir. O mazi şereliyse, o tarafa kanatlanmak ta şereftir. Burda iki saatlik olabilirim; ama bu kendimi bildim bileli bu dünyadayım.
  23. Bir de sayın üyelere bir sözüm var. Özden yoksunluk arttıkça şekilcilik başlar. Gözümüze kocaman harfleri dayamaya gerek yok. Okumasını yazmasını biliyordur herkes sanırım.
  24. Hatta, başı kapalı annelerin çocukları askere alınmasın. Değil mi? İşte sistemin ikiyüzlülüğü. Hurafaelerle Çanakkele'ye inan; şehitliğe inan; tuzu kurular rahatça miting yapsınlar diye sen dağlarda sapır sapır dökül; ama seçtiklerin, senin çoğunluk iraden türlü yalanlarla yaftalanmaya çalışılsın. Olacak iş değil. Ama oluyor. Saçmalık böyle bir şey işte.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.