jasinta

Srangers in the night

belki de hayatın kendisi bizim sandığımızdan daha basittir... yani belki de yalnızca doğmak, bir süre yaşamak ve ölmekten ibarettir...tek başımıza doğup tek başımıza öldüğümüze göre, bu süre sadece bizim ç.izgilerimizin içinde ve bize ait olmalı... ama gelin ki yaşarken öyle olmuyor...kurallar, yargılar o kadar kısıtlıyor ki bazen, nefes alacak bir özgürlük alanı bırakmıyor... kendi kendimizeyken bile... içimize döndüğümüzde bile, yaşama sevincimizi baltalayacak her türlü önyargıyı görüyoruz, sıyrılamıyoruz bir türlü... kendimizi önce kendimiz rahat bırakmıyoruz...kendimize karşı toleranslı olmayı beceremiyoruz, kendimizi affedemiyoruz... yaşamak konusunda özgürüm ve bu benim hayatım diyemiyoruz.. hata yapmanın doğal bir refleks olduğunu sindiremiyoruz... en son ne zaman "bu gün geri kalan hayatımın ilk günü" diyerek bir güne başladık.?.. içimize döndüğümüzde orada sevdiğimiz birini bulmalıyız.. kendimizi sevmeden başkalarını sevemeyeceğimize göre, önce bunu başarmak gerekiyor...kendimize şefkat göstererek, saygı duyarak....... keşke yazabildğim kadar yapabilseydim... keşke bu kadar kolay olsaydı....ama, "olabiliyor"...işte hepsi bu..!.. sevgiyle ve umutla kalın...

öyle olduğunu umut ediyorum... biraz da meraklıdır... ben bu iletiyi direkt Google'dan yazıyorum... bunun nasıl olabildiğini merak ettim de... sevgiyle kalın...

soru sevdiğim olunca karar vermek çok zor... ama, Knut Humpsan'ın AÇLIK adlı kitabından çok etkilendiğimi hatılıyorum... bir çırpıda bitirmiştim ama sık sık buzdolabına gidip birşeyler atıştırarak... sevgiyle,

sayın yamyam'ın görüşlerine büyük bir ölçüde katılıyorum... felsefe olarak ve sosyal davranış biçimleri olarak bakarsak durum değişiyor tabii. ama biz burada psikolojik olarak ele aldığımıza göre ve polgaminin geçerliliği su götürmediğine göre; kadın psikolojisi da bu tanımın içinde kalıyor olmalı... peki kadının monogam kalmaya adeta zorlanmasının psikolojik kaynakları neler olabilir? bu baskı sosyal açıdan mı gerekiyor? yada gerekli midir? bu konuda düşüncelerizi bilmek isterdim... sevgiler...

"ben yoksam yanında ve sen herkesleysen, aslında hiçbirşeylesin... benimleysen ve başka hiç kimse yoksa, HeRkesLeSiN....." *MEVLANA*

Tanrı kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti... Ahmet Altan

erkek erkeğe muhabbetlerde palavra atacak konu bulamazlar, böylece avcılık yeniden hortlardı...!....

fikrimin ince gülü kalbimin şen bülbülü ogün ki gördüm seni yaktın ah yaktın beni...

KOMPLEKS NEDİR? nasıl farkedilir? nasıl başa çıkılır?

sardunyam'a katılıyorum. Allah'ın dünyada kimin aç kalıp kalmadığını kontrolle meşgul olacağını sanmıyorum. bu bizim işimiz...eğer hiçbir işimiz yoksa bu dünyada neden varız? en zor olanın erdemli olmak olduğuna göre asıl işimiz bu olmalı...bu planete bunun için gönderildik. kutsal olan da, uzakdoğuya yazdırılan metinlerde bu hedefe yönelik zaten...ama uzakdoğu felsefeleri açıklanabilir olduğu halde, kutsal kitaplar şifreli oldukları, ancak bilinç kotları açıldıkça kavranabildikleri için, beynimizin biraz daha fazla bölümünü kullanmaya başladığımızda biraz daha anlayabileceğimizi düşünüyorum. zaten kutsal olmalarının anlamı da bu...ruhsal ve beyin olarak tam kavranamadığı sürece de kutsal kalacaktır. ateist ve fanatik dinci arkadaşlarımız saldırganca bir tutum izliyorlar...bu onların mesajları tam almadıkları için olsa gerek. neye niçin inandıklarını veya inanmadıklarını bilmiyorlar...oysa bilinçsiz inançta, inançsızlık ta kimseyi bir yere götürmez. yalnız hayat bana gerektiğinde karşındakinin anlayabileceği bir lisanla konuşmak gerektiğini öğretti.... inanç sahibi olduğuna inananlarında, inancı olmayanlarıda bir koro halinde seslerini yükseltmelerine gerek yok, sağır değiliz...ve bilirsiniz sadece sağırlar başkalarının duymadığını sanıp yüksek sesle konuşurlar... bilmiyorum anlatabildim mi ?.....

tartışmayı gözden geçirince, misafir arkadaşımızın hırçın yaklaşımlarına rağmen, sevgili Zedan'ın açıklamalarındaki akılcı zarafet ve haklılık hemen göze çarpıyor... kendisine tümüyle katılıyorum... teşekkürler Zedan...

Tengeriin boşiq arkadaşıma tüm cevaplarında aynen katılıyorum... kendisi çok zarif bir üslupla çok sert bir konuyu sakin ve soylu bir limana çekmeyi başarmış, kutluyorum... zaten bu zarafet evrensel bilince erişmiş (yada yaklaşmış diyelim, halen dünya evriminde olduğumuza göre, hiçbirimiz henüz TAM olmadık) bir insana yakışırdı... Allahın kulu ve Maraba....... sayın Allahın kulu, zaten Allahın kulu olduğunuz için bu yaptığınız saygısızlıkların hesabını sorgulama sırasında vereceksiniz...bilirsiniz Allah affedicidir ama kul hakkını hiç affetmez... hepimizin kalbini kırdınız...size söylenecek fazla birşey yok. Allah siz kuluna sevgi, saygı ve hoşgörü kısmet etsin, inşallah... sayın Maraba, size bütün kalbimle KaTıLMıyoRUm...!... tüm inançlara saygılı biri olarak... siz kendi yazılarınızı hiç okudunuz mu? nasıl buluyorsunuz? rica etsem o yüksek bilgilerizle, yazınızda geçen birkaç noktayı açıklayabilir misiniz? birinci paragraftaki "aranızı düzeltin" size ne ifade ediyor? "kendisini peygambere hibe eden mümin kadın" ne demektir? "kuşkusuz biz hanımları ve ellerinin altında olan cariyeleri hakkında müminlere neyi farz kıldığımızı biliriz" cümlesinde ne denmek isteniyor? ve finalde sizin müthiş tesbitiniz : "paralar, kadınlar, itibar gani daha ne olsun"??? o dediğiniz ya Rockerfeller yada D.Trump olmalı... sahi onları tanırmısınız? kendileri bir kutsal kitapları olmadan başarmışlardı da? kalbinizi ve aklınızı temizleyin...Allah bizleri sizlere şamar oğlanı olarak göndermedi .!. Hz. Muhammet bir kez bile sesini yükseltmemiştir... bunu her iki UÇ için söylüyorum.... sağlıcakla kalın..

sevgili "muki", ya sizin sevgisizliğinize ne demeli? Mevlana'nın bir sözü vardır; ne görüyorsan o'sundur... Muhammed'in kişilik irdelemesi size mi düştü? yoksa O'na saygı duyan herkesi aptal durumuna mı koyuyorsunuz? siz kimsiniz? en son kime sevgi ve saygı gösterdiniz? saygı ve sevgi duymak ve duyulmak bir hakediş pogramıdır. dikkat ederseniz aklı başında hiç kimse Hitler'e saygı duymuyor.!. kayıtsız şartsız inanmak gibi sadece kişisel yorumlarla inanmamak ta yobazlıktır bence... inanç yada inansızlığın bile, açıklanabilecek bir nedeni , bir mantığı olmalı... siz Muhammed'e olan nefretinizi ve çıkar teorilerinizi açıklayabilecek misiniz? umutla, sevgiyla kalın...

belkide beklenen bu... ancak bu topraklarda yaşayanlar,bıçak kemiğe dayandığı zaman, b sonu bekleyenleri müthiş bir hayal kırıklığına uğratmıştır., her zaman... hiçkimsenin buna gücü yetmez. F.Gülen yada bezerleri...artı yada eksi olamazlar... hatta belkide hiçbirşeydirler.. biz güçlü bir milletiz, atlatırız, tarihe karışırlar... şimdilik durum öyle görünmese bile..... umutla kalın...

iki hidrojenle bir oksijen atomunun böyle bir yetkiyle donanımlı olması durumunda zaten bunu tartışmaya gerek kalmazdı... "birleşelim ve su olalım" demiyorlar ama BİRİSİ bunu söylüyor olmalı...o BİRİSİ "Biz Ol deyince, o hemen olur" diyor.!. yani bu kadar kolay.!.... acaba "Allahın Samed Sırrı" bu mudur ?

"Ey huyları güzel kişi; senin zâtın, senin mülk ve malın olunca kendinden nasıl ayrılırsın ?" "Sen aynaya tükürecek olursan, kendi yüzüne tükürmüş olursun ! orada çirkin bir yüz görürsen, gördüğün sensin. İsa'yı yahut Meryem'i görürsen, yine o sensin." "Bütün dünyevî bilgiler, dünyada görülen bütün güzellikler, aşkın gölgeleridir." "Sevdiğimi imtihan etmek maksadı ile, yüz kere kılıç vursam, o sevgilinin sevgisi yine de eksilmez.! O bilir ki; o kılıcı ona vurmuyorum, kendime vuruyorum. çünkü; hakikatte ben, o'yum o da ben..." "MESNEVÎ" den... sevgiyle kalın... ,

sevgili Frozen, belki de haklısınızdır. ama görüyorsunuz ben buradayım ve birçok konuyla da ilgileniyorum... biraz daha çok terazi tanımalısınız, size öyle geliyor olabilir. anlaşılması zor bir burç olduğunu söylemiştim..!.. hoşça kalın...

buyrun karşınızda bir terazi burcu.!... bana göre teraziler başkalarını tartmaktan çok, kendi tartıları ile çok ilgililer. çünkü bu burç için kendi dengeleri çok önemlidir. bunu duygularla mantık arasında mutlak tutarlılık şeklinde bir takıntı olarak açıklayabiliriz. bu farkında olmadan yapılan birşey olduğu için kolay anlaşılabilen burçlardan değildir dengesizmiş gibi görünebilir... bunu başaramadıkları zaman, yani duygu yada mantık ağır basarsa dengeleri bozulur. kendim için söylemiyorum ama, bir incelik farkedilebilir onlarda... zaman zaman en küçük şeylerde bile kararsız kalabilirler... başka bir sürü detay işte... en önemlisi buydu... belki bir fikir verebilmişimdir. sevgiyle kalın...

teşekkürler RA dya , detayını merak ettiğim bir konuya değinmişsiniz. evrensel enerjiyi pozitif yorumlayarak kullanmak kadar alıcının da benzer frekanslarda olması gerektiği bence çok önemli bir nokta... enejiyi veren açısından , sembol görüntü bana Mevlana'yı hatırlattı. yukarıdan çeker aktarırım görüntüsü... bunun için önce aktarmayı istemek gerekiyor, yani insan sevgisi... hoş bir yazıydı... evrensel enerji sizinle olsun, sevgiyle kalın...

deja-vu'nun tam karşılığını bilmiyorum,fakat birden aklıma Nostradamus geldi. filmi seyrettiniz mi bilmiyorum..o olacakları, hemde çok sonra olacakları, uyanıkken bir film gibi görüyordu... buradan , aslında birşey başka bir zaman boyutunda da oluyor anlamı mı çıkıyor? boyut değiştirebilenler görebiliyorlar belki (genellikle uyurken). zaten neden 3 saat değil de 8 saat uyumamız gerektiğini anlamıyorum. demek ki boşuna yarı ölü yatmıyoruz !... rüyalarım sadece birkaç kez gerçekleşti ama onları gerçek hayattan ayırt edememiştim. sevgiyle kalın, güzel rüyalar olsun.....

uzayda bizden başka olmaması için hiçbir sebep göremiyorum j.foster ın contact filminde dediği gibi, ozaman sonu bile olmayan koca bir evren boşuna yaratılmış olur bunu ben düşünebildiğime göre tüm evrenin varoluşunu organize edenler akıl edebilmiştir. bu çok basit bir mantık. beynimin kullanabildiğim küçücük bölümüyle vardığım bir mantık. gelen uzay disklerini titreşimlerini dünya düzeyine düşürdüklerinde görebiliyoruz, yükselttiklerinde kaybolmuş oluyorlar herhalde...neticede nasıl biz dünyalılara beynimizin tümünü kullanma lüksü henüz verilmemişse, gözümüzün de olup biten herşeyi gördüğü söylenemez. özetle ben bir dünya vatandaşı olarak varolmalarında hiçbir sakınca görmüyorum hatta hoş bile olabilir. tüm çatışmaların bittiği, herkesin ben dünyalıyım dediği bir dünyayı özlemiştik...

kumarbaz kimdir? onu kumara iten şey nedir? neden bırakılamıyor? o herşeyini kaybetmeyi göze almışlık gözüdönmüş bir tutku mudur? kendisiyle birlikte herşeyini, sevdiklerini bile kaybederken, tüm olanların bilincindeyken belkide gözyaşlarını içine akıtarak neyi kazanıyor? özsaygısı kendisine ne diyor? bir kumarbazdan dinlemek isterdim bu hüzünlü şarkıyı... bilenlerden bekliyorum. mutlu olun ve öyle kalın... ne kadar olunabiliyorsa...

tüm kutsal kitaplar aynı kaynaktan geliyorsa, neden bir sonraki kabul edilmiyor?

sessizce gidemezsin sen...gitmemelisin... yağmalısın bahar yağmurları gibi dünlerime... hatta bugünlerime belki yarınlarıma. açmalısın bana yüreğini, kollarını, yarınlarını koşmalısın benimle sevmenin en derinliğine... sana gelemedim diyorsun ya inanmıyorum hep seni bekledim sessizce, umarsızca bu denli sevildiğimi bilmeden.... gitme...tüm yolları kapadım...gidemezsin. sevdanın en koyusundayım umutların en yeşilinde... gitme...kollarımı açtım...SENİ BEKLİYORUM.....