mavi olmayan gökyüzü

Valla bursercan avatarda ki gibi değil,güven bana...Yakışıklı neredesin yaf,gel bak en yakışıklısı oldun gene

iyi akşamlar dünya

Arkadaşlar süpersiniz Ben özellikle sizleri sefiyom.Domuzbağı bursercanı sefme,hakketmiyo

Bu yazdığınıza gerçekten inanıyor musunuz?

Ezbeleri bozmak gerçekten zor bir iş.Birilerine göre,adalet istemek taraf olmanın kendisi.Taş başına dank etmedikçe,sana ne başka taşlardan. Demokrasi,işte bizim olmadığı zaman sadece o zaman topal;bizim ise demokrasinin adı bile geçmez beyinlerimizde... hepimiz yarım,hepimiz duyarsız... versinler bakalım başka kaynaklardan hak ihlallerini de bizde imza atalım.

Bende sonuna kadar,tüm yüreğimle yanınızdayım...Karanlığa hayır!

yapalım,yapalım...48 saat,vay be

İktidara laf yok mu? Ben,iktidarın da ne olduğunu biliyorum,iktidarın neden iktidar olduğunu da. Ondan önce patlayan havai fişeklerini neden saymıyoruz,geleneğimiz onlarla daha açık kendini göstermez mi? Hangi muhalefetten bahsediyorsunuz,var mı muhalefet

Kırmızı cümlelerde bana bakışınız çok açık.Demokrasi derken bile bana etnik kimliğimle yanıt veriyorsunuz. Demokrasi anlayışı mı merak ettiniz Demokrasi anlayışımda emin olun ki kimlik kavgası yok.İnsan kavgası var.Hak var,hukuk var.Herzaman,herkes için adalet anlayışı var. Siz kim oluyorsunuz,ben kim...siz asli ben öteki. Demokrasi anlayışı da bundan geçer. Ben,demokrasiye de adalet anlayışına da güvenmiyorum ülkemin. Bu ülke de beni, ben olduğum için dinleyeceklerin ses çıkaratacak çoğunluğuna da inanmıyorum. Bizler,ötekileştirdiklerimizi ve onların taleplerini hala korku ile yüceltiyoruz. Biri dil der,hade ordan bölücü,,,Biri vicdan der,hadi ordan irticacı,,,nedir bu ya? Nedir bu ülke de normal vatandaş olmanın ölçtü,hak talep etmenin kıstası. Evet,ben bir Kürt'üm,Kürtçe benim anadilim.Benim için onun varlığı çok önemli. Bu,birilerini rahatsız edecek diye,kendime yabancılışmayacağım. Herkes,bunu kabul etmek zorunda. Demokrasi de dilime,bana sahip çıkacak. Ama,sizin demokrasiniz değil,gerçek demokrasi. Sizin demokrasiniz de Ergenekon,Susurluğu yukarıda ki ietiniz de gördüm. Sardunyam Dün sokak ortasında insanlar öldürülürken neredeydi adalet anlayışımız? Faili meçhuller almış başını gidiyor. Hizbullah,almış eline silahı işine gelmeyene sıkıyor. Koruyucu,devletin yetkisi ile terör estiriyor. PKK da zulmunü bunlarla taçlandırıyor...tüm bunlar dün vardı,bugünde var.Nerde demokrasi,hangi adalet? Susurluk,Çatlı,Yeşil,Perinçek...ne oldukları ortada! Jitem,Ersever,Kırcal,Aygan...ne oldukları ortada! Kusura bakmayın,dün herkes buna susmuştu.Dün,buna susanlar,darbe hesabı yapanlar için adalet diyor. Ben hesap sorun diyorum,bu ülkeyi karanlığa gömen herkesten. Bu arada,DTP ile rahatsız olan demokrasimize neden çetelerin partisini ekleyemediğinizi anlamış değilim.

Çok ilginç bir durum var dostum ortada,medyaya göre paslaşılıyor adalet anlayışı

Batı ve biz! Yanyana getirebilen var mı Dün kim vardı iktidarda,bugün kim var! Allah aşkına AKP demeyin sadece,kim,AB için ne yaptı ki?

çok teşekkür ederim,siz en yakışıklısı olun,sercan çok yakışıklı değil zaten beğendin mi şirin şirin demirefe'yi bende sefiyom

evet silence,çok değişik

Bu veriler oldukça düşündürücü,ilginç olan ise hala birikerinin demokrasi dersi vermesi.Neler değişti dünden bugüne bu ülkede,dediğiniz zaman herşey yolunda oluyor. Demezler mi nedir bu hak ihlalleri,işsizlik,ahlaki yozlaşmalar.... Siz demeyin yine de,neme lazım,ekmeğinizi elinizde alırlar.Tek derdimiz bu ya

haha,ben de tıkladım ki,çok güzel

anlaştık değil mi

Öncesinde var mıydı?

Ben,Doğu'nun kendisinde yaşadım...kimin,ne olduğuınu çok iyi biliyorum,hesapların nasıl canlardan can aldığınız. Anlamak için empati gerek,anlamak için dinlemek gerek. yine anlaşılmadı...

Sürekli kendimizi dinleyeceksek,özür dilerim ama buna zamanım yok.

Asimile etmeyi geçtik,siz daha verdiğiniz soyadların hesabını soruyorsunuz?şu mısralar gibi... "yani sistem kendi verdiği kimliği zırt pırt geri istemektedir-"

valla efem,ben de yeni yeni öğreniyorum...nerde yazar bilmiyorum ki,ben ajanlıktan buldum.Sen,sor bana istediğini kankim

Kafka'nın çok ünlü bir romanı vardır,mutlaka biliyorsunuzdur;DÖNÜŞÜM. Sabah kalkarsanız,işe yetişmek için doğrulursunuz.Bir de bakarsınız ki,siz artık çok farklı bir varlıksınızdır. Romanın konusu bu.Sadece bir cümle ile özetledim. Kafka'nın romanında anlatmak istediğini,önce ad verilen DÖNÜŞÜM ile anlamaya çalışan bizler,DEĞİŞİM'de hem fikir olduk. Ne demek istedi bu KAFKA diye de saatlerce arkadaşlarımızla akıl yürüttük. Anlatılmak istenen sadece bir dönüşüm müydü,yoksa çok daha ötesi mi vardı? Ben,çok daha ötesi derim. Nitekim,dün iğrenerek baktığınız varlık,bugün sizsiniz.Sonrasında yaşanan,dönüşümün sancıları,aile içinde ki olay örgülerinin tek düzeliği ve sonunda bir böcek olarak gelen ölüm. Şimdi diyeceksiniz ki,nedir alakası bu yazılanların konu ile! Söyleyeyim...empati. Düşünün,gözünüzü açtığınızda siz A değil B kişisiniz. Çoğul içinde azınlıksınız. Aileniz farklı,tepkiniz farklı,sonunuz bile farklı... Düşünebildiniz mi? Çoğunluk mu dersiniz buna rağmen çoğulculuk mu? Empati sadece... Bu, ülkede yaşayan herkesin sizden farkı yok iken,iradenizde onlara yer vermemek diye bir lüksünüz olabilir mi? Olamaz! Azınlık,çoğulun içinde ki gözetilendir.Farklı olandır,ama farkı siz ile tepki bulandır. Çoğunluk demokrasiden federalizme...inanın bağlantıyı kuramadım.Nasıl diye soruyorum size... Çoğunluk demokrasi de araç ve kurumlarıyla,söz hakkı herkese tanınır. Federalizm'de ise birden fazla devlet yine tek devlette buluşur. Bugün mecliste çoğul mu ve çoğunluk mu? Cevabı bugün hala verilen demokrasi sınavında! AB,ABD değil bizim kıstasımız,sadece kendi ülkemiz. Kendi ülkenin insanlarının talepleri eğer sizi bu kadar korkutuyorsa,buyrun bir saltanat bayraklığına yada Nazi krallığına! Sadece empati...nitekim,siz de Kafka'nın,Dönüşümünde kaybeden olabilirsiniz.

inanmıyorum sevgili kankim,okurken bu nasıl acı dedim.Allah sabır versin,Allah yanında olsun.Özgür'ü bende seninle çok özledim. Bu acı da saracak kabuk,özlemler de elbet rota verir hayattan.Acın,hepimizin kaybetmekten korktuklarını çok iyi özetliyor. Allah sabır versin sen yaz,biz de buradayız.

Kanki,Radyamız zaten evli,,,sor bakem,nikahta bunu mu kullandı?

Her ölüm yıldönümünde muhafazakar kitleye hakaretlerin yağdırıldığı Mumcu cinayetinin gerçek yüzü... Veli Küçük'ün evinde bulunan "haki" renkli ajanda da eski MİT Müsteşarı Sömmez Köksal imzalı, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili "çok gizli" rapor çıktı. Ergenekon soruşturması çerçevesinde tutuklu bulunan ve Ergenekon Örgütü’nün lideri olduğu iddia edilen emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün evinde bulunan bir belge gazeteci Uğur Mumcu cinayetine ilişkin tartışma yaratacak önemli bir detayı ortaya koyuyor. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen Ergenekon İddianamesi’nde, Veli Küçük’ün “Gayrettepe Mahallesi Gönenoğlu Sokak Fidan A Blok No: 14/9 BEŞİKTAŞ adresinde yapılan aramada” elde edilen dokümanlara detaylı yer verildi. Bazı bakan ve bürokratlar ile bazı iş adamlarına ilişkin detaylı raporların da yeraldığı dokümanlar arasında en ilgi çeken ise MİT tarafından yazılan ve dönemin Başbakanı’na gönderilen 2 Şubat 1993 tarihli rapor. İddianamede, “Haki renkli ‘2005’ ibaresi bulunan ajanda”da yeraldığı belirtilen rapora ilişkin bilgi aynen şöyle yer aldı: “Bu ajanda içerisinde bulunan doküman; 02 Şubat 1993 tarihli ve 01.789.0879/435 sayılı Milli İstihbarat Teşkilatı'dan, Sönmez KÖKSAL müsteşar imzası ile 'ÇOK GİZLİ' ibaresi ile Başbakanlık Makamına hitaben yazılmış, imzalı, Uğur Mumcu konulu resmi belgede; ABD'nin Ortadoğu'yu kontrol altına alıp Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla, ABD Haberalma Servisi CİA denetiminde, İsrail Kabine görevlisi HAİM BAR-LEV kontrolünde, İsrail 'OADNA' birliklerinde eğitim gören altı kişilik özel tim 'Hayre' deniz üssünden botla Türkiye'ye giriş yaptıkları, bahse konu timin hedefinin Gazeteci Uğur Mumcu ve Mehmet Ali Birand'ı öldürtmek olduğu, gazeteci Uğur Mumcu'yu öldüren tim elemanları ikinci görevleri Mehmet Ali Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmadıkları, Tim elemanlarının İsrail Hükümetinin Ankara temsilciliğinde kaldıklarının tespit edildiğine dair istihbarat raporu olduğu..” -RAPOR MUMCU’NUN ÖLÜMÜNDEN 10 GÜN SONRA YAZILMIŞ- Bu arada, İddianamede yeralan MİT ile ilgili bu belgenin yazıldığı raporun gazeteci Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden 10 gün sonra yazıldığı anlaşılıyor. Turgut Özal’ın MİT Müsteşarlığı'na getirdiği ilk diplomat kökenli Müsteşar olan Sönmez Köksal, o dönem iş başında bulunan DYP-SHP hükümeti sırasında da görev yaptı. Bağdat Büyükelçiliği’nden sonra 1992’de bu göreve getirilen Köksal’ın raporu dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e verdiği anlaşılıyor. bugun