mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Ne PKK'sı ya;nerede savunmaya geçtim?Bana PKK ile yanıt vermeyin. Vatansever olup olmadığıma karar vermişisiniz kendinizce;ama eminim ki sizden çok daha özeldir vatan benim için!
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Affetmiyorsunuz değil mi?Affetmeyin.Ben de affetmeyeceğim.Hesabını da sormaya devam edeceğim.İster kabullenin ister reddedin;bu ülke de köyler de yakıldı,insanlar göçe de zorlandı,dil de yasaklandı.Bu ülkenin belirli bir bölgesi patlamaya hazır bomba. Kabul edip etmeyeceğinizle değişmeyecek bir gerçek;KÜRT SORUNU var arkadaşım! Siz kulak tıkamaya devam edin.Yaşananlar kulak tıkamayla bu boyuta geldi,inkar ve imhayla... Ben insanıma(TÜRK,KÜRT) bu acııyı reva gören,susan ve taşıyan hiçkimseyi affetmiyorum.Kim olursa olsun! Kimse de bana kapıyı gösteremez,hakkı olmadığından değil haddi olmadığından. Şemdinli ile ilgili söyleyeceklerimi bir önceki iletide okuyabilirsiniz!İsterseniz neden hesap soramayacağımı yazın!
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Doğrucudavut,bari siz yapmayın. -Demirkazık'ın söylemleri ve yaptıkları ile bana hesap sormayın.Ben Demirkazık'tan alıntıladığım bir yazı ile meramımı dile getirmek isterken,bana Demirkazık şunu yapmış,yok efendim bunu demiş demeyin.Samimiyeti ve söylem değişikliği ile değil altına imza attığım bir yazı ile buradayım dedim.O yazının özellikle bazı ifadelerini haklı buluyorum.Neden haklı bulduğumu da yazayım; Şemdinli bir PKK provokasyonu diyorsunuz(neye dayanarak söylediğinizi de yazarsanız ayrıca sevinirim),Orada astsubaylar vardı,orada bir itirafçı vardı.Diyelim ki;olay provokasyon.Peki orada olan ve o bombayı atan sonuç itibari ile devletin yetkilendirdiği kişiler değil mi? Şemdinli olayı olduğunda Sayın Vali ile olay yerine incelemeye giden Sayın Canan(CHP),olayın aydınlanması için orada bekleyen ve hesap soran halkın üzerine ''pokis aracından gelişigüzel silah sıkıldı'' derken bile tüm yaşananları sadece kendi penceresinde yorum getirmeye çalışan Baykal ve CHP;bu hukuksuzluğa dahası insafsızlığa rağmen kendi içinde çelişmedi mi? Lütfen biri bana CHP'nin hukuk adına,yasa adına ve insan adına neler yaptığını yazsın.Arkadaşım,basit değildir hiçbirşey.Şemdinli de patlayan bombaların daha ne için atıldığı bile ortaya çıkmadı.İtirafçıların neler yaptığından az çok hepimiz haberdarız.Kimler tarafından desteklendiği de alanen ortada.Çoğu kendi kanında boğuldu ya! Kusura bakmayın ama,Sarıkaya'nın ihraç edilmesine kadar olan süreçte dahil,CHP bu davayı sahiplenmedi.Ne için diye sormadı.Başbakan 2006 yılında Diyarbakırda çocuklar havaya atılan kurşunlarla can verirken;''çocuk kadın demeden ezer geçeriz'' dedi.Linç olaylarını toplumun tepkisi diye açıkladı...CHP,etiketi sosyal demokrat olan;işine gelmediği zaman susan,sadece AKP'nin ak dediğine kara diyen,iktidarı eleştirirken,halkı sokağa çağıran.En gülüncü alanlarda darbe diye bağıran...AKP,söylemleri ve yaptıkları benim için ne kadar samimiyse CHP' de aynen öyle.Umarım bir arkadaşımızın dediği gibi,faşizmi kast sisteminden ibaret gören bir anlayışınız yoktur;yoksa benim ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınızdır. Şemdinli de bombalar patladı,bunu yapanlar devletin adamıydı.Şemdinli de ki olaylar şu anlama geliyor;ya devlet otoritesine sahip çıkamadı ya da devlet bizzat yapanların yanında yer aldı.Bu prokovasyon olsa da budur!Tabi Ergenekon da savcı ve avukat olanlar burada sessiz sinema oynadılar.Ergenekon dedim değil mi?Ülkem de ki hukuka güvenmiyorum! -7 yıl önce kalkan bir dil yasağı ile ilgili değil yazdıklarımız.Şunun farkında olalım;7 yıl önce neredeysek hala aynı noktadayız.Zihniyet meselesi.AKP şeriati isteyecek kadar ****** değil,CHP de halkı için mücadale edecek kadar **** değil!Siz korkmayın.Dürüst ve cesur olamazlar -Köylerimi yakan askerlerdi,evimi talan eden PKK'ydı.Lütfen bana bir daha PKK ve DTP ile yanıt vermeyin.Yaşadıklarım hiç de hoş değildi,yaşananlar hoş değil.Anlatınca da ajitasyon olacak kadar basit değil!Hep derim ya;insan kendi kaderini yaşar,ve o kadar ilginç bir varlıktır ki başakarının yaşadıklarını hikaye sanar. -Vatanseverlik benim için de özeldir.İnsan çok daha özeldir.İnsanın olmadığı yerde hangi vatan olur?Saygılar.
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Arkadaşım,eleştirdiğiniz bireyin tutum ve davranışları beni zerre kadar ilgilendirmiyor.Kendilerini sevmem,ama nefret de etmem.Kaldı ki ben burada Demirkazık hakkında herhangi bir yorum da vermedim;bir yazısı vardı,doğru ve cesur cümlelerdi.Sizlerle paylaştım.O düşünceler beni muhattabım,Demirkazık'ın kendisi değil. Tutum ve davranışlarla düşünceleri ölçmem!Bu bana göre değil.Dün başbakanı vatan haini ilan edenler,''ya sev ya terk et'' deyince başbakanı kucakladı(sizin için demedim)Vatan vatan diyen siyasi partiler,çetelerden,karanlktan geçilmiyor.Sosyal demokrat olan partimiz demokratlığını şimdi de kendini kandırarak gösteriyor.Bu tutum ve davranışlar,beni zerre kadar ilgilendirmiyor,sadece çelişkileri ve doğrularını konuşurum.Biri siyaset diye en temel hakları yok saysa da burdayım diğeri oy için insan desede burdayım. Peki ne dedi Demirkazık?Şemdinli de devlet eliyle patlayan bombalar ortaya çıktığında,bu ülkenin demokrat ülkesi olan CHP,Demirkazık'ın yazısında belirttiği gibi; ''Deniz Baykal, Şemdinli’de yaşanan provokasyonun ardından, “Türkiye *****huriyeti vatandaşlığı Türk milleti yerine ikame edilemez!.. Türk milleti tanımını kafanın içine sokacaksın!..” diyerek ülkedeki Kürt kimliğini açıkça inkar etti.'' bunu yazalım,bunu konuşalım.Demirkazık'ın çelişkisini siyasi çizgisinde taşıyan CHP'yi de konuşalım.Bakın arkadaşım yine o yazıdan; ''“Türkiye’de Kürt Sorunu var” diyen ve çözüm için “demokratikleşmeyi” gösteren Başbakan Erdoğan’ı “Teröristlerle siyasi flört içinde olmakla” ve “Ham hayal peşinden koşmakla” suçlayan CHP’nin konuyla ilgili olarak, 1998 yılında hazırladığı raporunda, aynı temel görüş bildirdiği ortaya çıkmıştı. Baykal da, bunun üzerine, “7 yıl önce hukuk sisteminde bu sıkıntı vardı. Şimdi şartlar değişti” savunmasını yaparak bir anlamda kendini aklamaya çalıştı.'' Tartışalım,basit olmayan cümlelerle tartışalım.Seviyorsak ülkemizi yazalım,anlayalım,anlatalım.Kişilere değil,düşüncelere,zihniyetlere bakalım.Asıl sorunun zihniyet olduğu ülke de düzeltilecek olan birey değil;düşüncelerdir.Eyleme iten demeçlerdir. İmzanızı attığınız yazıya ben öfke kusuyorum.Bu ülke de kim,kime,nereyi gösteriyor?Kim,kendinde bu hakkı buluyor.Bu ülke kimin ülkesi.O kadar çok güzel insanımız gitti ki,sürüldü ki,yok sayıldı ki...Bırakın ya,bu ne zihniyet. Alevi vatandaşlarının yakılmasını seyreden,Kürtçe konuştuğu için insan yerine koymayan,olmadık dayatmalarla kutsal devlet tanımına oturtan...bu zihniyeti affetmiyorum,haklı bulmuyorum. Arkadaşım,nasıl yaklaşırsan yaklaş,bak ben Kürdüm,dilim Kürtçe ve benim için de oldukça özel.Sadece benim değil,tüm diller baş tacım.Kimse bu ülke de beni kovamaz,kimsenin hakkı yok. NE GECENİN YARISI EVLERİ BASIP GENCECİK CANLARA KIYANLAR NE DE EVLERİ BASIP TALAN EDENLER...HİÇBİRİ BU ÜLKENİN SAHİBİ DEĞİL.BU BENİM ÜLKEM... Vatanseverlik,ölümü kutsallaştırmak değildir,insanını yok saymak değildir;vatanseverlik insan olmaktır. Zamanım oldukça kısıtlı,bunlar aklımda geçenlerdi,yazdım.Eğer siz düşüncelerinizle burada olacaksanız başım üstüne,yok ''efendim şu bu ''derseniz ben noktayı koyuyorum. İnsan...insan...insan ve altına kanımla imzamı atıyorum... VE ANT OLSUN Kİ... HİÇ BİR KURŞUN HİÇ BİR ÇELİK HİÇ BİR TOPRAK VE HİÇ BİR VATAN DAHA KUTSAL DEĞİLDİR 'İNSAN'DAN! ! ! ... Yılmaz Odabaşı
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Sayın Suheda, Lütfen milliyetçilik duygularınızı bir gözden geçirin.Yılmaz Odabaşı hakkında yaptığınız yorum;insana olan yaklaşımınızı çok net gösteriyor. Neden şunu,bunu suçlama yerine Demirkazık'ın yazdıkları hakkında ki düşüncelerinizi dile getirmiyorsunuz.Bakın kendim de çok yorum yaptım;bana neden şunu söylememeliydin,böyle olmalı deme yerine sadece kişilerden yola çıkıp,kişilerle olayı gülünçleştiriyorsunuz. Gerçekten de komediler ülkesi.Biz bunun için yazıyoruz ya ya komediye ortak olursun,ya da trajedinle olayda yer alırsın.Bu kadar basit
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Sayın Suheyla, Verdiğiniz ayetler gerçekten de anlaşılması gereken.Yorum alanı gerektirecek.Ben din konusunda çok da hatta hiç bilgili deeğilim.Sadece aklım ve duygularım bana sonsuz bir varlığı gösteriyor,ona gerçekten tüm yüreğimle inanıyorum.Onun için bu verilen ayetleri şimdi bir yere not edip,bilgisine güvendiğim kişilere soracağım.Umuyorum ki allacağım yanıtlar inancımı zedelemez. Ve Muhammed'e gelince...o benim için inandıkları ile kitleleri,asırlarca ardında sürekleyen biri.Sevgim ve saygım sonsuz ona;getirdikerini onaylasam da onaylamasamda!
-
T-M.COM Web Pilav (he he) Günü :) - Eski - Yeni - Gelen - Gelmeyen
20/12/2008 bana uymaz bakın vizelerim bitsin,bir de Ankara'da bir hafta kalma durumu var, en iyisi yılbaşından önceki gün olsun.Herkes istediği yere yazsın. Saygılar.
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Evet Suheyla, beğenmediğim hadisler var.Ve dediğiniz gibi gerçektende sahih olmayan hadislerin varlığı da inkar edilemeyecek boyutta.İslam Dünyası tarafından kategorize edilen bu hadisler,hangi ölçütlerle bu kategori içerisinde yerleştiriliyor,onu da bilmiyorum. Yalnız ben şunu da açık yazayım.İslam dini benim içinde yeni bir din sayılır;yeni anladığım,yeni yeni öğrendiğim.Ben bu süreçte oldukça fazla hadisle karşılaştım.Bunları kesinlikle inandığımdan dolayı,kusursuz olarak bulmadım;tercihlerimi zorladım.Ama açıklamasını aldığımdan dolayı da inancımı yitirmedim. Hadislerin güvenirliliği hakkında gerçekten de çok büyük şüphelerim var;bundan dolayı hadisler Kuran ile açıklanmadan da taraf olmam.
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
çok ayıp Godzilla 85 yılda ne değişecekse 1 yılda da o kadar çok şey değişir(dedikten sonra mutfakta ki bulaşıkları yıkayayım)
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Güzel söylediği,kendi içimizde ki bir sorunu konuşurken Avrupa'dan veya başka yerdeb verilen örneklere dair yazdıklarıydı.Orada yapılan katliamları görmemezlikten gelen mi var?Onu haklı kılıpta,burada yaşananları haksız kılan mı var? Ne kadar güzel ifade ettiniz değil mi?Karıştırmamak,özgürlük isteyenlerle bölmek isteyenleri karıştırmamak.Çok ilginç bir durum;bizim ülkemizde toprak isteyenler nemalananken,özgürlük isteyenler kovalanalar oldu.
-
5,5 MİLYON SEÇMEN NEREDE ?
İzninizle Etyen Mahçupyan'ın bugün ki köşesinde bu konuyla ilgili olan yazısını paylaşmak istiyorum...güzel analizler; ''Son günlerde yapılan kamuoyu anketleri kararsız oyların hızla yükseldiğini ve hemen her partinin oy kaybettiğini ortaya koyuyor. Tam da seçimlere yaklaşılırken yaşanan bu durum kolayca açıklanabilir değil. Çünkü doğal beklenti, siyasi partilerin kararsızları kendi yanlarına çekmek üzere daha açık ve kesin bir söylem tutturmalarıdır. Böylece kararsız oyların dağılması ve azalması beklenir... Oysa şu anda tam tersi oluyor. Bu durumun bir açıklaması siyasi partilerin kendilerinden beklenen söylemi yeterli derinlikte ve netlikte üretememeleri olabilir. Bir başka olası neden ise siyasi partilerin kendilerinden pek de beklenmeyen bir söyleme doğru kaymalarıdır. İlkinde seçmendeki hayal kırıklığı, ikincisinde ise kafa karışıklığı kararsızların sayısını artıracaktır. Türkiye’de bugün halen her iki süreç de birlikte yaşanmakta... Siyasi partilerin ülkenin temel meselelerinin hiçbiri üzerinde tutarlı ve kapsamlı projeleri yok. Kürt meselesinden Alevilere, oradan başörtüsüne ve gayrımüslim vakıf mallarına uzanan epeyce ideolojik bir insan hakları alanı neredeyse tamamen boş bırakılmış veya devletçi dile teslim olmuş durumda. Ancak yaklaşan yerel yönetim seçimleri nedeniyle öne çıkması beklenen yerel hizmetler ve bu arada eğitim, sağlık gibi alanlardaki meseleler bile sanki tartışma konusu değil. AB sürecinin de gündemden düşmesinin ardından siyaset o denli içerik kaybına uğramış halde ki, seçmenler karar vermeleri için ellerinde kendi kimlikleri dışında hiçbir unsura sahip değiller ve anlaşılan siyasi partiler de bu saflaşmayı kendi çıkarlarına uygun buluyorlar. Ne var ki bu siyasetsizlik ortamını uzun süre ayakta tutmak da mümkün değil. Eğer kamuoyu sizi ‘siyasetsiz’ olarak algılarsa, bunun oy kaybı olarak sandığa yansıma ihtimali yüksek. Kimliksel saflaşmanın da bu noktada pek bir yararı olmayabilir, çünkü kimliğini koruyarak alternatif bir partiye oy verebilecek çok sayıda seçmen mevcut. Örneğin muhafazakârlık AKP ile MHP arasında kalan bir kitleye, AB yanlılığı AKP ile CHP arasında kalan laik seçmenlere, devletçilik ise CHP ile MHP arasında doğal geçiş yapabilen bazı kesimlere hitap etmekte. Beklenen strateji, her partinin kendini göreceli olarak güçlü gördüğü ideolojik tutumlar etrafında ve en yakın rakibinden ayrımlaşmak üzere siyaset yapmasıdır. Ancak Türkiye’de bu da olmuyor. Söz konusu stratejinin karşılıklı kazançtan ziyade karşılıklı yıpranma ima ettiği bir dönemdeyiz. Bunun da nedeni bu kavramların somut siyasetlere dönüştürülememesi ve sonuçta birbirini bel altından vurmayı hedefleyen bir atışma halinde yaşanmasıdır. Böylece neredeyse mutlak bir siyasetsizliğin eşiğine gelinmekte... Öte yandan bu durumun da sakıncası ortada. Seçimlere giderken bir şeyler söylemek de şart... Bu zorunlu siyaset arayışı partileri yukarda sözü edilen ikinci tavra sevk etmiş gözüküyor. Her parti diğer iki rakibinin ideolojik alanına talip olmanın peşinde. Örneğin AKP, rakiplerinin doğal alanı olan devletçiliğe talip. Kendisinin seçimlere yaklaşılırken ‘eksik devletçilik duyarlılığı’ nedeniyle eleştirilmesini engellemeye çalışıyor. CHP kendisinde olmayan muhafazakâr duyarlılığı tamamlamak üzere çarşaflı kadınları üye yapıyor. MHP ise laik ve demokrat oylara göz kırpmak üzere Alevilere yönelik beklenmeyen bir açılım yapıyor. Böylece seçmenin kafasını iyice karıştıran bir söylem karmaşasına doğru yol alıyoruz. Bu pozisyonların hiçbirinin gerçek bir derinliği yok, ama her partiyi kendi kolay tanımlanabilir konumunun dışına çıkarıyor. Seçimlere bu tablo içinde gitmenin yararlarından söz etmek mümkün. Bu sayede toplumsal sorunların tek tek partileri aşan bir sahiplenme yarattığını ve çözümün daha mümkün hale geldiğini iddia edebiliriz. Ancak bunun önkoşulu söz konusu siyasi manevraların samimi bir iradeyi yansıtmasıdır. Oysa bu ülkenin deneyimi, siyasette samimiyetin epeyce kıt olduğunu göstermekte. Şu anki taktiksel tutumlar da muhtemelen sorun çözme niyetinden ziyade, seçim arifesinde rakiplerin ‘doğal’ alanlarını kısıtlamak ve onları hareketsiz kılmak için yapılıyor. Eğer her üç parti de eşit başarı gösterirlerse, mart ayına doğru kararsızların daha da artması şaşırtıcı olmaz. Ancak gerçekçi bir bakışla bazı partilerin inandırıcılığının diğerlerinden fazla olacağı öngörülebilir. Böyle bir analiz en az inandırıcı parti olarak CHP’yi işaret ediyor. Öte yandan devletçiliğin AKP için bir ‘gerileme’, oysa Alevilere sahip çıkmanın MHP açısından bir ‘ilerleme’ olacağı da açık. Sonuç MHP oylarının artmasıdır... Seçimlere daha epeyce vakit var. Ama eğer partilerin stratejileri buysa, yaklaşan sonuca da hazır olmalarında yarar var.''
-
İSLAM'DA KADIN!
Bu hadisi ben az önce okudum,sileceğini düşünmüyorum.Hakaret dışında herhangi bir şekilde yasaklanan düşünceler pek yok burda.Yine de bekleyeceğim.
-
Bırakın İran'ı Malezya'yı! Türkiye İspanya olacak mı?
Demokrasi,demokrasi,demokrasi...farklı çıkarları ulusal çıkarlarda buluşturacak tek anahtar.İnsani haklar için
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Ercan Saatçi'nin son klibini izlediniz mi? "biz burdayız" şarkısı klipleştirilirken Türkiye bir sirke benzetilmiş. sirkin içinde üçkağıtçılar, *****, fanatikler, politikacılar, dolandırıcılar fink atıyorlar. Ercan da aralarından sıyrılıp öfke dolu bir suratla "nedir **** bu..." diye bağırıyor. sözler bir hayli anlamlı... diyor ki; "bunları siz mi yapıyorsunuz/yoksa bunlar mı sizi?/nedir **** bu çıkar kavgası/Ülke elden gidiyor' dalgası/burası Türkiye, yerinde duruyor/gidenler gider ablası..." ne kadar da MHP'nin "ya sev, ya terket" sloganını hatırlatıyor değil mi? onun müziklisi... zaten ercan saatçi de aktüel'le sohbetinde MHP'ye olan sempatisini gizlemiyor. "MHP'nin birtakım görüşlerini 'cidden' benimsediğini" söylüyor. ve şarkısının sözlerini şöyle bitiriyor: "biz burdayız, gitmeyiz/ülkemizi bekleriz/karşı çıkan olursa... "sonrası?... sonrası üç nokta... Ercan Saatçi, asıl tehdidi oraya yazmaya cesaret edememiş. atv'de cüneyt Özdemir'le yaptığı söyleşide "oraya isteyen, istediğini yazsın" diyor. ben doğrusu bu nakaratı daha önceki yıllarda sıkça dinlemiş biri olarak, o üç noktaya üç el silah sesinin en uygun kafiyeyi sağladığı görüşündeyim. test ettim, hiç fena durmadı. hem de aslına uygun oldu: "karşı çıkan olursa/fena ateş ederiz." * * * biz yine de bomba gibi patlayan Türk popunun üç hilalli bayraklara sarınıp, yeni milliyetçilik dalgaları estirmesini pek yadırgamamalıyız. yenilenen bir siyasal hareket elbette artık "Çırpınırdı karadeniz'le devam edemezdi. o anlamda genç popçuların desteği iyi oldu. Üstelik milli-pop'çuların ülkeyi bu kadar sevmelerine de şaşmıyorum. Çünkü herhalde uygar dünyada sadece bu ülkede, mesela Rıfat ilgaz gibi ünlü bir yazarın "hababam sınıfı" gibi çok tanınmış bir yapıtını 5 kuruş telif ödemeden ve haber dahi vermeden klip yapıp, her kanalda yayınlatabilirsiniz. sadece bu ülkede ünlü yazarın varisleri "bu hırsızlıktır" dedikleri zaman, "canım amma da büyüttünüz, parası neyse öderiz" diye posta koyabilirsiniz. kim sevmez böyle ülkeyi?.. Ülkeyi çok sevenler, yaptıkları bestelerin birini bir partiye, öbürünü öbür partiye satıp, her ikisine de diğerini karalayan sözler yazabilirler. sonra da üçüncü bir partiye sempati duyduklarını açıklayabilirler. Çünkü "sevdikleri ülke"de fikrin değil, paranın sözü geçer. Ülkelerini çok sevdikleri için, adam vuran fanatik taraftarları eleştirdikleri klüplerinde, faşizm kokulu bir fanatizmin en koyu örneklerinden birini fütursuzca sergileyebilirler. ve sonra da klibi izah ederken "sistemde boşluk var. isteyen isdediğini yapabiliyor" diyebilirler. gel de sevme bu ülkeyi... "karşı çıkan olursa"...? * * * biz sevmiyoruz böyle ülkeyi... mafyanın elindeki adaletten, meclis dışında kalan muhalefetten, gizli iktidarın emrindeki hükümetten rahatsız oluyoruz. cezaevlerinde politik hükümlüler kurşunlanırken acı çekiyoruz. koruculara ödenen maaşların, milli eğitim bütçesinden fazla yekün tutmasından utanıyoruz. siyasal mekanizmanın üç kişinin koltuk tutkusu elinde kilitlenip kalmasından hicap duyuyoruz. okumayan, yazmayan, düşünmeyen; okuyup yazanı da cezalandıran bir ülkeyi kabullenemiyoruz. fanatizmin, maçoluğun ve "ne moziyiği ulan", "nedir *** bu" türünden faşizan dayılanmaların spordan siyasete, iletişimden pop müziğe kadar her alanda kök salmasından ürküntü duyuyoruz. parasızlıktan hastanelerde ölülerimizin rehin kalmasından, 21. yüzyılın eşiğinde hâlâ veremle savaşıyor olmaktan, "birimizin bile dünyaya bedel" olduğu dolduruşuyla yetiştirildikten sonra avrupa?ya yalvar yakar girmeye çalışmamızdan yüzümüz kızarıyor. insanlığa bir tek özgün akademik çalışma, bir tek orijinal buluş hediye edememişken işkenceci ülkeler sıralamasında her daim başı çekiyor olmamızdan eziliyoruz. böyle bir ülkeyi sevmiyoruz; çünkü böyle bir ülkeye layık olmadığımızı düşünüyoruz. o yüzden de daha iyi ve sevilesi bir ülke için mücadele veriyoruz. giderek paranoyak bir aşk hikayesine dönen "ülkeyi en çok kim seviyor" yarışmalarından nefret ediyoruz. Ülkeyi bu haliyle sadece bu halden rant yiyenlerin sevdiğini biliyor ve buna karşı çıktıkça üç noktalı tehditlerle karşılaşıyoruz. ama "biz burdayız" tehditlerine rağmen, terketmiyoruz da... meraklanmayın; siz ordaysanız... ...biz de burdayız... (ALINTI) ***bazı yerleri kendim yıldızladım.Hakaret değil,argo olduğu için.
-
İSLAM'DA KADIN!
Özür dileyerek Türkçe anlamını alsam
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Yağmacılık yapan bizden değildir,şeklinde ki yaklaşım bir ceza değil midir? Ben hadislerin güvenirliliği konusunda da şüpheliyim. İslam;Kuran'dır ve sünnettir. Orada anlamak lazım;ben asrı saadet dönemi dışında ki hiçbir eylemi İslama yaraşır bulmuyorum.Ne ırkçılığın alasını yapan Emevi ne de sömüren Osmanlı ölçüt değildir. Muhammed de saygı duyulması gerekendir.
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
oldukça güzel yanıtlamışsınız;bizler hala acı ve siyasi düşünceleri karşılaştırma yoluna gidiyoruz gerçekleri gözardı ederken.Sevgiler!
-
AZ SONRA...........
Gecenin bir yarısı anca evin yolunu buldum,sabaha kadar netteydim aman diyerekten biraz uyuyup,derslere bakmalıyım...neler oluyor bana
-
Bırakın İran'ı Malezya'yı! Türkiye İspanya olacak mı?
Öncelikle Sevgili Evren, tekrar hoşgeldiniz.Seven ve sayan dostları burada tekrar görmek güzel. Papaz'ın size verdiği yanıt;sadece yok saymaya varan bir yaklaşımdır;dinlerarası diyalog buysa,vay halimize. Hristiyanlar,inançları ile bizim için saygı duyulması gerekendir. sayın ''ftoyd'' izninizle eleştiri geldiğiniz bir kaç noktaya değinmek istiyorum. Ben de !!İNCİL!! kitabını okudum.Dediğiniz gibi hiçbir din;kötü eylemleri kendi içinde barındırmaz.Herşey insan için vardır.Buraya kadar sorun yok(her ne kadar bizler dinler de ki bazı esasları dayatma mı olması gereken olarak mı tartışsak da)Asıl sorun,o dini sahiplenen bireyler. Tabi ki bir dini,yaşayan bireylerle değerlendiremeyiz.Bunun gerekçesi de yazdıklarınız da saklı.Kaç kişi sahiplendiği dini doğru anlayıp,yaşıyor ki? Yalnız şunun farkında olmalıyız;bugün dünya üzerinde yaşanan hiçbirşey din anlayışından soyuıtlanamaz.Salt din olmayan,ama dini de içinde barındıran hesaplar var. Filistin de yaşananlar,size neyi ifade ediyor? Bugün dünya üzerinde en büyük zulmü gören müslüman ülkeleridir.Bu müslüman oldukları için değil sadece ama inançları da hedef haline getirilen değil mi? Din savaşları gerçekten de çok bedel ödettirdi insanlara. Bu arada tartışmanın seyri değişmiş,ama ben Sevgili Evren'in ne demek istediğini çok iyi anladım.Saygılar!!
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
-AKP ile karşılaştırılabilecek bir yanlış söylem değil kastım;Sayın Başbakan'nın o söylemlerini çok iyi biliyorum.Aynı Başbakan Diyarbakırda ki çocuk ölümleri için de ''kadın erkek demeden ezip geçeriz''demişti.Aynı başbakan linç olaylarında yaşananları toplumsal tepki ile açıklama yoluna gitmişti.O kadar çok örnek varken;ben CHP ile yarışacak bir söylem ile değil;olması gereken söylemlerle konuşalım derim.DTP,CHP,MHP,AKP değil derdim! Asıl tehlikeli oyunlar dediğiniz değil bunlar...asıl tehlikeli oyunlardan birer örnek sadece... Türk tanımınıdan öte ''kafaya oturtlucak'' kavram niteliği beni bağlar;bu faşizan bir söylemdir. -Parti içi demokrasi anlayışı.İşte bunda çok haklısınız.Mesela Sayın Erdoğan.Kutlanacak bir performans! -Milliyetçilik MHP'nin tekelinde değil,olamaz da!Ama milliyetçilik anlayışlarına bakın isterseniz.Biri etnik diğeri Atatürk Milliyetçiliği ile ifade eder kendisini.O zaman anlayışları sorgulamak bir lüks yada dayatma değil,mecburiyet olmaz mı bizim için.Sayın arkadaşım;AKP muhalefet olmadığı için zirvede;CHP bunu yapamadı. -üslup mu?Ben samimiyeti yakalayım da....!Neyi mi savunuyorum....?Saygılar!
-
DTP'ye Ardahan'da çürük domates
Şimdi çok daha iyi anladım;Ardahan'da olan bitenleri anlayabiliyorum;DTP adımlarını atarken;sonuçları hesap edebilmelidir.İnsanların hassas olduğu noktalar üzerinde siyaset yapmamalı. Bu konuda Doğrucudavut'un yaptığı yorum oldukça yerinde ve anlaşılması gereken. DTP,etnik milliyetçilik üzerinde siyaset yapan bir parti.Onun varolması sorunlar ile açıklanabilir.Kürtler DTP değil;DTP,Kürtleri kendi içinde barındırmıyor.Daha açık yazayım.DTP TEMSİL ETTİĞİ HALKA VE ONUN SORUNLARINA YABANCI KALDI.Bu benim düşüncem.Bunu heryerde de yazarım.Zaten Türk'ün tasnif edilip,yerine Ayna'nın getirilmesi bu temsiliyet sorununu daha görülür hale getirdi.Şahinler PKK'nın etkisinde.Ben PKK=DTP değil;DTP=HALK eşitliğini görmek isterdim.DTP mutlaka PKK'yı çözüm olarak göstermekten vazgeçmeli.Ve geçenlerde olduğu gibi halkı sokağa döküp,tepkileri bedel olarak sunmamalıdır.Bu sadece DTP için düşündüklerimdi.Diğer partiler için de bu geçerli. Türkiye'ye herkesi kucaklayacak bir parti gerek.Gandhi gibi;dil ve din farklılıkların ötesinde ulusal çıkarların çok daha önemli olduğu bilincine varmış dürüst ve cesur insanlara ihtiyacı var.Bunu tabandan başlayarak tavana kadar taşımak da bize düşer. Teşekkür ederim Sevgili Rua...İnsanı ve değerleri,hassasiyetleri yok sayanlara değil tarafımız;sadece özgür ve kendi içinde barışık bir güçlü ülkedir bizim savaşımız.Başaracağız da!
-
DTP'ye Ardahan'da çürük domates
Dün haberlerde gördüm de,işin aslı tam anlayamamıştım.Şimdi az çok anladım galiba.DTP!li tüm vekiller sadece taziye için mi oradaydı?Bu kısmını anlamadım.
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
Çok güzel tümceler ve olması gereken yerde.Çok teşekkür ederim böyle güzel düşünenlerin mısralarını bizimle paylaştığınız için.
-
''Ya sev ya terk et'' ile taçlanan Korkunun Cumhuriyeti...
demirefe,istersen biraz daha aç düşündüklerini...zira hatırlatacağım diğer doğruları da var.Saygılar.
-
Genç Olsaydım Dağa Çıkardım
Ben sadece enişteme bakarak yargılara varma yaşını çoktan geçtim.Eniştem sadece bir örnekti;o zaman örnek istemiştiniz ben de verdim. Eniştemle beraber o kaymağı paylaşanları bir tarafa bıraktım.Çok yazdım,yazmaya devam edeceğim.Devlet otoritesini kendisiyle hissettirmeli,kendi otoritesine sahip çıkmalı.Devlet eğer kendine,halkına hesap veremeyecekse o zaman ben devletim dememeli. Çıkar çatışmaların arasında kalmış bir taraf sorunu varsa bölgede;neyin ne olduğunu anlamak için;görülmeli ve duyulmalı bazı şeyler. Bakın size bir isim vereceğim.Aydın Öztürk.Kendisi şair ve besteci(ona da buradan yürekten saygılar).Kitaplarını lise yıllarında çok okurdum.(Şiir kitapları)Daha sonra nerede okuduğumu hatırlayamıyorum ama;cezaevi yııları ve annesiyle ilgili bir dipnot vardı.Çok acıydı.Buna inanamamıştım.Aydın Öztürk'ün bir dinletisine gittiğim yıllarda,onu yakaladığım ilk yerde bunu sormuştum.''Bu yaşadıklarınız doğru mu'' diye...Gözleri doldu,bana bu anlattıklarımız yaşadıklarımızın %1'i olamaz dediği an ise donup kaldığı an oldu.Ondan,onun yaşamında sürgünlüğü,esareti ve yakılmış köyleri buldum,bulmaya devam ediyorum. Koruyucuların affedersiniz ama tecavüzleri,zorbalıkları gün gibi ortadayken,siz nasıl onları birer masum olarak algılayabilirsiniz?Karşılıksız vatan ha?Siz buna gerçekten inanıyor musunuz?Ben inanmıyorum.Vatanı sevmek özel bir duygudur.Kendin gibi sevmek!Budur vatanseverlik. Ahmet Kaya'ya gelince...onun hakkında ki düşüncelerimi yazdım.Okumuşsunuz zaten.Arkasındayım.Ona vatan haini deseniz bile...ona bir Kürtçe şarkı söyleminden dolayı çatal,kaşık fırlatanların yaptıkları size ne ifade ediyor diye sorarım bende...Lütfen bu saldırı,sizin için nedir'i cevaplayın.