Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KiRaZ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    545
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Blog Başlıkları gönderen: KiRaZ

  1. KiRaZ
    Başını kaldırdı ve gözlerini kapattı
    sonra soluğunu tutarak yavaşça bıraktı.
    gözleri hala kapalıydı,birden uzun zamandır konuşmadığı
    tanrısıyla konuşmaya karar verdi.
    o ne zaman konuşmak istese ordaydı,ama gerçekte var mıydı?
    bir türlü emin olamamak çıldırtıyordu onu..
    ama niye inansındı ki
    ne zaman yardım istese görmezden gelmişti sözde tanrısı onu..
    şimdi niye ona cevap verecekti ki?
    hoş, iyi bir dinleyiciydi onun tanrısı ona sessiz tanrı diyordu kendi içinde
    korkmuyordu ondan,ona kendini anlatmaktan..
    çünkü ne zaman insanlara anlatsa sonucu kırılmak olmuştu,çok terkedilmişti
    belki de hiç sevilmemişti.
    ama kafasında oluşan sesler ona hep iyi gelmişti.
    gerçek huzuru kendi içinde bulanlardı..
    huzuru birinde arayacaksan eğer diyordu her zaman için kendinde ara
    uzaklara gittiğinde kendinden de uzaklaşıyorsun.
    korkar olmuştu kendini teslim etmekten
    teslim olacak kimse kalmamıştı.
    tekrar soluğunu tuttu sanki her soluğunu tutuşunda zaman duruyor,bıraktığında zaman
    akmaya devam ediyordu.
    birden hiç aklında yokken çok keskin bir anı saplandı gözlerine
    bir kaç cümle,gözlerini elleriyle kapadı
    ağlamak istemiyordu.
    ne ağlamak ne üzülmek istemiyordu onun için.
    o gitmişti,onu yüz üstü bırakmıştı.
    kimse onu böyle küçük hissettirmemişti.
    olduğu yere oturdu öylece gözlerini tavana dikti bu sefer
    kulaklarında göz yaşlarını tutmanın basıncını hissedebiliyordu.
    günlerce saatlerce ağlamak istiyordu.
    acı hiç mi dinmez? dedi seslice
    odasında yalnızdı.
    eliyle kendi elini tuttu.
    kimsesizliği o an yine anladı.
    o duyguyu hatırladı boynunda hissetti o acıyı.
    neden bilmiyordu ne zaman o duygu gelse acıyı en çok boynunda hissederdi
    acı orada kitlenir kalırdı saatlerce
    yaşanmışlıkları fazla yoktu.
    ama diğerlerinden farkı bu sefer güvenmiş olmasıydı.
    onda kendini görmüştü
    o da ona bunu söylemişti
    yalan mıydı?
    yalanı hiç sevmezdi, özellikle onu etkileyen yalanları
    durdu hareket etmeyi kesti, başını yere koyup uzandı
    gözlerini kapattı,beni duyuyorsan ve varsan onu bana geri getir dedi
    senden tek istediğim bu.
    "sana inanmayı istiyorum onu bana geri getir." sessiz sessiz bu cümleyi tekrarladı
    yerinden kalktı sevdiği koltuğa oturdu pencereden geçenleri izlemeye başladı
    kafasındaki karışıklığı bütünüyle ellerinde görebiliyordu.
    ellerini seyre daldı bu sefer.
    hiç kavrayamadığı ellerini düşündü onun
    hafızası silikti.
    ama az çok hatırlayabiliyordu hala.
    ne zaman hatırlasa ellerini ellerinde hayal ederdi
    köşesine çekilir o oradaymış yanındaymış gibi davranırdı
    deliceydi bu ama onu rahatlatırdı.
    Birlikteyken kendini rahat hissederdi bu yüzden o olmadığından beri
    kendini sakinleştirebilmek için yanındaymış gibi davranır, içinde bu sefer onu rahatsız eden sesleri
    sustururdu.
    o onu iyileştiriyordu belki de o yüzden kendini bu kadar muhtaç hissediyordu
    birbirlerine iyi geliyorlardı en azından o öyle olduğunu düşünüyordu.
    gittiğinden beri o varken ne kaybolmuşsa geri gelmişti
    hastaydı, mutsuzluk hastası.
    yorgundu yatağından kalmak istemiyordu.
    ona mutluluğu o vermişti
    o mutluluğu hep ondan istiyordu başka kimsenin onu mutlu edeceğine inanmıyordu.
    bir daha öyle hissedememe ihtimali onu daha çok hasta ediyordu.
    gülemez olmuştu.
    aklından onu çıkartamaz olmuştu.
    yanında onu taşımadığı an yoktu.
    solunda taşıyordu onu, sol yanında.
    minik bir ağırlık..
    istediği zaman sesini duyabilecek kadar yakınındaydı.
    sesi öylesine huzurluydu ki, ona güven duymasını sağlayan oydu.
    gözlerini hatırlamak istemiyordu.
    gözleri içten bakardı ve bu onu utandırırdı.
    güven duymamak imkansızdı o gözlere yenilmemek için hep gözlerini kaçırırdı.
    ikisi de korkmuşlardı.
    dengesizlik ikisinde de vardı.
    böyle bir benzerlik onları dengeleyememişti.
    hep kendini telkin etmekten yorulmuştu.
    bitap düşmüştü artık,her gün zorla kalkıp güne başladığında onu anlayan birini istiyordu
    o ona onu anladığını bir kaç kere dile getirmişti.
    herhalde en mutlu hissettiği anlarıydı.
    çünkü daha önce kimse seni anlıyorum dememişti yani anlamayıp anlıyorum diyenler olmuştu
    bu onu hep hayrete düşürürdü anladıklarını söylerler sonra da aksini öne sürerlerdi
    ona muhalefet olur,yaptıklarının yanlış olduğunu ona kabul ettirmeye çalışırlardı
    o yüzden anlaşılma çabasını çoktan geçmişti çünkü her insan ona hayal kırıklığı olmaya başlamıştı
    daha fazla bunu kaldıramazdı zaten yeterince mutsuzdu
    onu ilk gördüğünde bir şey hissetmişti içinde ne olduğunu bilmiyordu
    hala da çözememişti.
    içinden gülümsemek gelmişti ona,konuşmak zorunda değilken onunla konuşurken bulmuştu kendini daha ilk tanıştıklarında
    yakın gelmişti ona çok ve henüz neden olduğunu bile bilmiyordu
    onu tanımaya başladıkça parçaları birleştirmişti
    hiç aklında yoktu birini bu kadar sevmek henüz azıcık tanıdığı birini
    hatta kendine yakıştıramıyordu bile
    yine kalbini kaptırıyorsun ama neden olduğunu bile bilmiyorsun diyordu kendine.
    özgürlüğüne çok düşkündü ama onun için bundan vazgeçmeye bağlanmaya hazırdı
    derin bir nefes aldı.
    anılarını hatırladıkça değiştireceğinden çok korkuyordu.
    aslında hiçbir saniyeyi değiştirmezdi çünkü geçirdikleri her saniye kusursuzdu.
    ona öyle geliyordu
    söylememesi gereken bir şey söylemiş gibi hissetmiyordu
    ne söylediysede o gittiğinde bile arkasındaydı.
    pişman değildi,seviyordu çabuk söylemişti ama ona hayır diyemezdi zaten
    birden onun yanında olduğunu sanarak onunla konuşmaya başladı
    bunu gün içinde sık sık yapıyordu,gördüğü bir şeyi ona anlatıyor kafasında onunla konuşuyordu.
    olayın seyri hiç iyi değildi belki de ama o şuan hayatının en büyük facialarından birini atlatmaya çalışıyordu
    o yüzden kendine bir nevi izin vermişti.
    onu unuttuğunda herşey eski düzenine geri dönecekti.
    ama onu unutamamaktan korkuyordu
    böyle kalmaktan korkuyordu.
    kimseye söylemeye cesaret edemesede bıraksalar onu şimdi arar,ilk gördüğünde boynuna atılırdı
    eğer bir adım atsa o ona 10 adım giderdi
    gururunu hiçe sayardı,ve bundan asla pişman olmazdı
    nasıl olsundu?
    onu sevdiğini varlığında hissedebiliyordu.
    durduk yere ismini söyledi
    tınısını unutmuştu nasıl söylendiğini
    adını çok severdi
    onun gibi farklıydı.
    onunla ilgili neredeyse herşeyi sevdiğini farketti
    küçük detayları bile,
    yüzü onun için mükemmeldi
    üstelik yakışıklı bile denemezdi ona
    onun gözünde kimse daha iyi olmamıştı.
    onun için yaratılmışlığın izlerini taşıyordu tüm bedeninde..
    birden o çok sevdikleri şarkıyı kulaklarında duydu.
    mırıldanmaya başladı kafasındaki sese eşlik etti
    o bu şarkıyı nasıl söyler diye hayal etti onun sesinden bu şarkıyı dinlediğini düşündü
    ona şarkı söylemesini çok istemişti
    o şarkı söylemeyi çok severdi bir iki kere şarkı söyleyişini duymuştu
    ama o anlarda diğerleri gibi siliklerdi
    hatırladığı kadarıyla onun dünyasını ters yüzden eden saniylerdi şarkı söylediği zamanlar
    ona eşlik etmek isterdi
    kulağına sevdiği şarkıyı fısıldamak isterdi ne yazıkki onun sesiyle yarışamazdı ama
    umursamaz diye düşünüyordu.
    çünkü onun sesi güzel olmasaydı da onun sesini sevecekti diğer geri kalan ne varsa sevdiği gibi
    kimse tarafından böyle sevilmek istememişti
    onun sevgisini istiyordu,tek olmayı
    başkası olsa umrunda olmazdı
    ama ilk defa ait olmak istemişti
    onu kaybetme korkusunu aklına getirmek onu yatağa düşürüyordu
    onu kaybettiğinde de zaten başına gelen buydu.
    kendini hem sevmesine hem nefret etmesini sağlıyordu o.
    kendini ne zaman sevse onu da sever
    ondan ne zaman nefret etmek istese kendinden de nefret ederdi
    benzersizlerdi ama birbirlerine benzerlerdi.
    onun onu özlemediğinden neredeyse emindi.
    aklına gelmiyordu bile paranoyaları bütün gün içini kemirirdi.
    ama düzelemiyordu,düzelirse en büyük parçasını kaybedecekti.
    hem düzelmek istiyor hemde onu tamamen kaybedecek olduğu için düzelmekten korkuyordu.
    odasına gitti,yatağına yüz üstü uzandı.
    ne zaman olayların içinden çıkamayacak ve sesleri susturamayacak olsa
    gider yüz üstü yatardı.
    ve ağlayabildiği kadar ağlardı.
    saçları, düz akması gerekirken yüzünün üstüne yattığı için ıslanırdı.
    bundan nefret ederdi ama başka türlü sesinin duyulmasından korkardı.
    gecenin karanlığı ne zaman uğrasa odasına o da içinin karanlıklarına dönerdi
    gündüz olduğundan daha kötü olur ve tüm umutsuzluklarının başına üşüşünü duyardı.
    şimdi onu arasa belki kaçıp giderdi olduğu yerden
    ona hala güvenebilecek kadar seviyordu.
    kimse böyle yapamazdı biliyordu.
    ve kimse onu hala neden sevdiğini anlamıyordu,anlamayacaklardı da.
    işin kötüsü ne zaman anlatacak olsa içindeki kördüğüme yakalanıyordu
    kelimeleri karıştırıyor uykusuz kaldığında olduğu gibi dili dolanıyordu.
    insanlar gelip geçici bir şey olduğunu muhtemelen bir takıntı adını koyup onu onunla baş başa bırakıyolardı
    o da bunu istiyordu,yalnız kalmak.
    kafasında bile olsa onunla yalnız kalıp düşüncelerini sadece onunla paylaşmak.
    onun her zaman için ona söyleyecek bir şeyleri vardı sessiz kalmazlardı.



    ----------------------------------------------------------------------------------------------


  2. KiRaZ
    Yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır. Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri Tekine bir tokat atar. Tokatı yiyenin cani çok yanar ama tek kelime etmez ve kumun zerine su sözleri yazar: BUGUN EN IYI ARKADASIM BANA BIR TOKAT ATTI.Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen orada yıkanırken batağa saplanır boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parası üzerine şu sözleri kazır: BUGUN EN IYI ARKADASIM BENIM HAYATIMI KURTARDI. Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatini kurtaran kişi ona söyle Der, Senin canini yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama simdi kayaya Kazıyorsun, neden? Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir. Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgâr Yok etmesin. İNCINMELERINIZI KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI OGRENIN.' Denilir ki: ozel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter ama sonra onu Unutabilmek için bir omurun geçmesi gerekir.
    [Alıntıdır.]

  3. KiRaZ
    Şafak sökerken,
     
    Kiraz çiçeklerine
     
    Vurup geçer yağmurun sesi.
     
     
     
    Çisil çisil yağan
     
    Hoş yağmurda
     
    Kiraz çiçekleri sarhoş.
     
     
     
    Kiraz çiçeklerinde kaybolup
     
    Çam ağacında ortaya çıkıverir
     
    Yağmurun ipi.
     
     
     
    Ezip geçmek
     
    Zordur ya,
     
    Dökülmüş kiraz çiçeklerini.
     
     
     
    Bir yolcunun
     
    Kiraz çiçeklerini döken rüzgarında,
     
    Dönüp baktım arkama.
     
     
     
    Ne büyük bir suç,
     
    Kiraz çiçekleriyle kendinden geçmiyor,
     
    Kyoto’nun bayanları.
     
     
     
    Hem tapınak,
     
    Hem dağ geçidi,
     
    Çiçek bulutlarının üstünde şimdi.
     
     
     
    Kiraz çiçekleriyle sarılmış etrafı,
     
    Şamisen çalan
     
    Kör bir bayan.
     
    Kiraz çiçeklerinin aydınlığında,
     
    Konuşan bir papağan,
     
    Kızıl köprünün tahtasında.
     
     
     
    Göze çarpan,
     
    Beyaz bir kiraz çiçeği,
     
    Sake’nin sarhoşluğu.
     
     
     
    Bugünün kiraz çiçeklerine,
     
    Dolunay takılı sanki.
     
     
     
    Bir yaprağı
     
    Eğleniyor uzakta,
     
    Dökülen kiraz çiçeğinin.
     
     
     
    Anıların ırmağından geçerken,
     
    Yine kiraz çiçeği yağmuru.
     
     
     
    Dökülen kiraz çiçeklerini,
     
    Durdurmanın bir anlamı
     
    Yok ki.
     
     
     
    Kiraz çiçeği ağacının tepesinde,
     
    Bir görünüp bir kaybolan
     
    Hangi kuş ki?
     
     
     
    Kiraz çiçeği bulutu,
     
    Uzaktaki bir tapınağı
     
    Selamladım.
     
     
     
    Akşam kirazı,
     
    Bir işi var,
     
    Bu küçük kağıt fenerin.
     
     
     
    Bu denizin dibinde,
     
    Bir inci
     
    Açıyor kiraz çiçeği.
     
     
     
    Dağ kirazı,
     
    Anılarım var
     
    Eski bir dosta rastlamış gibi.
     
     
     
    Beyaz bulutların,
     
    Geçip gittiği bir zirvede
     
    Kiraz çiçekleri.
     
     
     
    Gittiğim ufuğun,
     
    Güneş batışında
     
    Bir dağ kirazı.
     
     
     
    Dağ kirazı işte,
     
    Çıtır çıtır yanar
     
    Sobam.
     
     
     
    Dağın eteklerinde
     
    Bir kiraz çiçeği,
     
    Yabani otların içinde.
     
     
     
    Akşam çökünce,
     
    Işıklandırdım
     
    Evimin kirazlarını.
     
     
     
    Çam varsa,
     
    Kiraz çiçeği bulutu da var.
     
    İşte memleketim.
     
     
     
    Kiraz çiçeği işte,
     
    Kolumun üstüne
     
    Telaşla dökülen de.



  4. KiRaZ
    Nolur Tanrım bu ben olmayayım
    nolur bu değişikliklerle başa çıkamıyorum
    ya da bu düşüncelerden niye kurtulamıyorum
    aklımdan attığımı sandığım her an niye tek düşünebildiğim
    yine niye aynı şeyler?

    Tanrım dünya mı karanlık yoksa ben mi?
    neden herşeyin üstünde bir duman var?
    benim mi gözlerim dumanlı?
    İnanın böyle olmak istemiyorum
    hiçbirşeyden zevk almayan herşeye burun kıvıran
    ama hayattan zevk alırsam kendime duygularıma ihanet edermişim gibi geliyor.
    bunca zamandır inandıklarım neden karşımda paramparça oluyor,aklım hiç almıyor.
    herşeyin yıkılışını izlemek belkide bu denli karartan beni.
    üstesinden gelemiyorum.
    gelmişim zannediyorum sonra tekrar başa dönüyorum
    ve sanki bu daha da yıkıyor içten içe,
    ben herşeyi sadece zannediyorum
    belki de hatam bu zannetmek,sanmak
    olmayan şeyleri görmek.
    varolmayan duyguların olduğunu düşünmek.
    hep görmek istediğim gibi görmek
    gerçeği her zaman reddetmek.
    hatalarımı bildiğim halde devam etmek.
    bunları yazabilmek ama sonrasında yine aynı şeyleri düşünmek
    eskiden yaşadıklarımı düşünmek
    zamanı geri almayı istemek
    hep bir bulutla yaşamak düşüncelerimde
    çok gülersem ağlayacağımın düşüncesi.
    kendimi böyle alıştırmışım..
    Tanrım gülmek istiyorum çok gülmek istiyorum
    ama sonrasında güldüğümden fazlasını ağlamak istemiyorum.
     
     
    http://www.youtube.com/watch?v=cmvef-I0nyY



  5. KiRaZ
    Biliyorum hayat her zaman planlandığı gibi gitmez
    ve dilekler her zaman gerçekleşmez
    insan bir çok şeye üzülebilir ama
    insanın canını en çok sevdiği insan yakar bunu herkes bilir.
    Ama bazen bilmek neye yarar ki
    hata yaptığını bilirsin ama o hatanın daha da üstüne gider BİLE BİLE yaparsın
    içindeki o ses yükselir yine.
    ama öyle kırgın öyle yorgunsundur ki
    hatalarına bir yenisini eklemek senin için önemsizdir
    geriye dönüp baktığında pişmanlıklarından biridir işte
    zaten elinde topluca vardır bir kredi kartı faturası gibi sürekli kendini hatırlatan
    belki de ödeyemediğin
    pişmanlıkların hayatın boyunca sana geri döner
    onlarla yaşamayı öğrenmeli fakat onları tam anlamıyla benimsememelisin
    Hayatın boyunca yanında,sol göğsünde taşıdığın şeyin sana hatırlattığı ama
    sana geri dönüp dönmeyeceği belirsiz olan da bir duygu var hani;SEVGİ

    Nasıl bir duyguysa sevgi,herşeyi bilirsin ama sevgi nedir çözen oldu mu ?
    yoğun,derinden nasıl bir şey herkes kendine göre tarif edebilir belki fakat
    kim nedenini açıklayabilir?
    sevgininde çeşitleri vardır kendince;
    koşulsuz sevgi,karşılıksız sevgi,bitmeyen sevgi...
    koşulsuz sevgi ne şimdi çocuğuna annene babana duyduğun sevgi mi yoksa
    hayatının aşkına duyduğun mu?
    sevginin en sevdiğim yanlarından biri de bu işte
    herkes "sevgi"yi kime ve hangi çeşitinden yakıştıracağını kendi belirliyor
    bir nevi hediye almak gibi sanki değilmi ?
    Sevgi de sönüp gider mi ?
    BENCE-HAYIR neden mi ?
    siz sevginizin azaldığını düşünürsünüz
    artık onu sevmiyorum dersiniz ama bir duygu olduğu yerden uçup gitmez işte.
    Aklımız daha çok da kalbimiz oyun oynar bize saklar koyar kutulara
    olur ya bir koku duyarsınız
    ağlarsınız nedensiz yere
    hah o nedensiz değildir işte o sevginin kilitli olduğu yerden bir anda açığa çıkmasıdır
    Unutmak yoktur belkide olabilir mi ?
    Bu da hayatın en büyük yanılgılarıyla buluşturur bizi
    SANMAK,VARSAYMAK.
    şunu diyin şimdi kendinize: seni unuttuğumu varsayıyorum
    nasıl büyük bir rahatlama değil mi ?
    şimdi bunu uzunca bir süre tekrarlayın ROLÜNÜZE alışacaksınız ve sanacaksınız.
    taklit ederek acıyı hafifletip aklınızı başka şeylere yönlendirip düşünmemeyi seçeceksiniz
    yani rolünüzü iyi oynarsanız UNUTTTUĞUNUZU sanacaksınız herşey bundan ibaret
    yani unutabilirsiniz ya da sanabilirsiniz,sevebilirsiniz koşulsuz, karşılıksız, bitmemecesine,
    pişmanlık duyabilir,hata yapabilirsiniz.
    Ama UNUTMADAN bunlar rolünüzün bir parçası
    UNUTMAK,UNUTMAMAK size kalmış.


  6. KiRaZ
    Burnumda o lanet olasıca kokun var
    ve gitmiyor aklımdan bir türlü yüzün
    dünya gözlerimde parlak
    ama kalbim kapkaranlık
    sözlerim dilimde pişmanlık
    düşünceler boğucu, yoğun
    ve yeşile boyalı sabahlarım
    korkulu yaklaşımlar zamanı
    endişe veren ayrıcalık
    yaralayan suskunluk damalarımızda akıyor
    hatıralar hala yeni
    ve yaralarımız hala açık
    kaybetmenin verdiği hırsla daha saldırganlaştık.
    rüyaların getirdiği ağlayış
    ve seslerin yarattığı hüzün
    sarıya boyalı gecelerim
    yakınlık yakıcı,tehlikeli hatta ulaşılmaz
    konuşmak büyük metanet gerektirir
    göz göze gelmek utanç verici,yasak
    şüpheli yüzler başka uğraşlar bulun artık!
    alaycı kahkahalar çınlarken surat asmak da ne?
    sen gül,hep gül.
  7. KiRaZ
    Benim olma istemiyorum
    zaten artık neye yarar
    ama bak dikkat et
    yanımda olma demiyorum
    ol yanımda benimle birlikte
    seninle gülmeyi özledim
    eskisi olabilir mi bilinmez
    ama denemeye değer.
     
    hep demez miydin sen bana
    herşey en beklenmedik anda olur diye
    ben bunca zamandır ona sığınıyorum işte
    hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkıcaksın
    ve konuşacaksın benimle
    belkide arkadaşça bir selamlama
    ama gözlerinde acıyı görebilecek kadar da keskin duygularla
     
    son zamanlarda düşünüyorum
    acaba beni üzdüğünü fark ettin mi diye
    elimde değil
    her neyse
    sana açıklama yapmak zorundamıyım ki sanki
    benim neyim olduğuna karar veremiyorum zaten
    sevgilim olmadın evet
    arkadaşımdın bir zamanlar
    e arkadaşız demiştin bana
    ama son yaptıkların hiç desteklemiyor bu sözlerini
    zaten hangi iki arkadaştan bir tanesi sever delice diğerini?
    belkide ben şimdi adını koyamıyorum ama sen çoktan ortada ikimizin
    adına hiç birşey olmadığına karar verdin
    ama ben nerden bileceğim
    konuşmuyoruz ki!
     
    yaptıkların haksızlık mı bana ?
    yok sanmıyorum sen sevmek zorunda değilsin ki beni
    ama ben seni sevmek zorunda hissediyorum kendimi
    zorunlulukta değil aslında
    seni sevmek istiyorum sürekli
    seni her gördüğümde sevme ihtiyacı duyuyorum ve
    inan kalbim acıyor sevgiyle
    seni diğerlerinden farklı yapan bu belkide
    sen kendini sevdiriyorsun bana !
    üstelik hiç birşey yapmadan
    tamam tamam itiraf edeceğim
    en çok bakışların ve gülüşlerin sev beni diyor
    eh senin önünde boynum kıldan ince hemen dinleyiveriyorum seni
     
    ah birde bilsen bunları benden kaçarsın herhalde
    ee ne yapalım sevmek böyle
    karşındakini sevginle kaçırabilmeyi bile göze alabilecek kadar cesur bir duygu bu
    cesur demişken
    ben cesur muyum sence
    e seni sevdiğimi söyledim ya
    kabul kabul yüzüne çok da bakamadım belkide
    olsun söyledim ya nihayetinde
    karar verdim cesurum ben
    ve gururumu önemsemeyecek kadar da seviyorum seni
    yoksa göze alabilir miydim tüm bunları
    ya da yazabilir miydim şimdi sana şu sözleri
    böyle biriyim ben
    karşında hem korkak hem cesur,gururlu ve gurursuz
    peki ya sana ne demeli ?
    sen sen sen benden de korkaksın.
    seni anlatan kelime bu olmalı; korkak
    ama sevgi dolu
    belkide kibar
    kimi zaman çokta kabasın aslında
    ama ben onu görmezden gelicek kadar umursamazım işte
    burda bitiyor herşey.
    iki insanın özellikleri birbirini tamamlıyorsa,
    iki insandan sadece biri öne çıkmıyorsa
    o iki insan bence hemen sevmeliler birbirlerini
    söyle şimdi biz öyle değil miyiz?
     
    tamam uzadı bu..
    susuyorum az kaldı
    ama susmadan önce bil ki
    seni seviyorum.
     
    Kenny G - Havana



  8. KiRaZ
    Eğer biz birbirimizin kaderinde var isek
    mutlaka bulacağız kendimizi birbirimizde
    seni kazanacağımı bir şekilde biliyorum
    sana aidim farkediyorum.
    Biz yalan olamayız seninle
    Güçlü bir duygu bu kendini inkar ettirmiyor.
    İçimden ele geçiriyor beni,anlayabilirsin sende belki zamanla
    Raslantı ya da tesadüf de ikiside değil aslında..
    ikimizde kesişen kaderin bir parçasıyız.
    Seni sevmem bir raslantı olabilir mi ?
    Kendiliğinden oluşan bir duygu muydu bu ?
    sen bunu herkese yapar mısın yoksa?
    Bu bizim dünyamız değil mi?
    Ben dünyamı senin üstüne kurmak istiyorum
    tüm dünyam sen ol istiyorum.
    ama bende senin dünyan olmalıyım
    evet büyük bir dilek bu,gerçekleşeceği henüz belli olmayan.
    Eğer senin yüzünü okuyabilseydim,eğer..
    ya da ne bileyim beni seviyor musun diyebilseydim.
    içime attığım her kelimeyi seninle gerçekten paylaşabilseydim.
    Biraz cesaretimi toplayabilseydim..
    eğerlerim ne kadar da çoğalmışlar böyle..
    korkuyorum ölesiye belkide.
    ihtimaller her zaman korkutmaz mı insanı ?
    kötü ihtimaller aklımdan çıkmıyorlar.
    Ama sen bana birşeyler hissettirmesen bende hissetmezdim ki.
    özür dilerim yine kendimi kandırmaya başladım işte.
    Bu da senin yan etkilerinden biri herhalde.
    Gerçekten nasıl anlamazsın ?
    Ben belli ettiğimi sanıyordum bunca zamandır.
    Korkularımla yüzleştim işte.
    Tüm yakarışlarımı sana yazıyorum.
    Ve gözlerini her görüşümde korkuyorum.
    Bana sevgiyle bakıp bakmadıklarını kestiremiyorum..
    Hep iyiyi ister aslında kalbim..
    ama kötülükler peşimi bırakmadı ki mutluluğa kendimi inandırayım
    mutluluğun varlığıda bir ihtimal değil mi ?
    Kendime ait bir çok şeyi kaybettim.
    Sen de bunlara dahil ol istemiyorum kazanırsak bir şeyi mutlaka kaybederiz ya.
    Hayat sıralamayı hep yapıyor..
    iyi birşey olursa kötülük hemen arkasından geliyor..
    Asla hiçbirşey güzelliğiyle gitmiyor..Bozulacak bunun üstüne yeminler etmiş adeta
    ama sen olursan yanımda bu olmayacak biliyorum bozulacak yeminler ve sen herşeye iyi geleceksin.
    Herkesin bir ilacı vardır ya benim ilacımda sensin.
    http://www.youtube.com/watch?v=6W9IsPkHA5E


  9. KiRaZ
    Dün gece uyumaya gidecektim ama biliyordum ki yine tek başıma korkacağım, nedensiz aklıma bir sürü şeyler getirip huzursuzluktan uykumu kaçıracaktım.O yüzden kapımı açık bıraktım ki annemle kardeşimin seslerini duyup kendimi rahatlatayım. Ben böyleyim kimi zamanlar öyle korkuyorum ki gidip nefes alıyorlar mı diye kontrol ediyorum hepsini.
     
    Eğer babamın horlaması kesilirse içime bir kurt düşüyor, annemin bilgisayarından ses gelmiyorsa binbir türlü şey düşünüyorum. Artık bir saplantı haline geldi sanırım..
     
    Neyse kapımı açık bıraktım birde ne duyayım annem ne derse kardeşim tekrarlıyor, gülümsedim. Aklıma geldi bende bunu küçükken yapıp annemi nerdeyse ağlatacak duruma getirirdim.
     
    Annem:
    "hadi uyu artık,gözlerini kapa alp" alpte aynısını tekrarlıyordu:
    "hadi uyu artık,gözlerini kapa alp"
    "kızıyorum ama bak artık"
    "kızıyorum ama bak artık"
    "hihihihihiiii"
    "hihihihihiiii"
    "offff alpppp"
    "offff alpppp"
     
    Evet sinir bozucuydu bir o kadar da komikti.Sabah annemede aynısını dedim "anne küçükken bende bunu yapardım hatırlıyor musun?" diye.
     
    O da "kardeşin senden daha beter,asla vazgeçmiyor,tıpkı çin işkencesi gibi" dedi.Anneme katılıyorum kardeşim her zaman için benden daha beter.Artık saçlarını yapıyor güzel görünsün diye ne kadar yaramaz olsa da o bizim süslü papağanımız
  10. KiRaZ
    Asla vazgeçemiyorum şu inatçı halimden..
    tutundukça bir şeye koparmalıyım diyorum sinsice..
    doğrularım benim doğrularım.. kulak asamam ben kimseye..
    ben eleştiriyi sevmem..olduğum gibi kabul görmeyi severim..
    hep sorgularım olan biteni.. ben buyum çünkü..
    konuşurum hep..sorguladıklarıma cevaplar ararım..
    kendimle konuşurum yanlızsam..
    düşüncelerim içimde hiç susmazlar benim gibi..
    asla boş duramaz ellerim, mutlaka bir kalem tutacaklar..
    bir sayfa olmalı önümde dökebilmeyim hissettiklerimi
    tasasızımdır bu yüzden, gelip geçicidir herşey benim için kağıda yazdıysam eğer
    severim çok şeyi..ama elimin tersiyle ittiğim ne de çok şey vardır bir bilseniz..
    ben kendim olabilmeliyim, her zaman mutlaka aynaya baktığımda evet bu benim diyebilmeliyim!
    gözlerim haykırabilmeli her zaman evet,bu sensin! diye..
    boyalıdır benim tırnaklarım uzundurlar,canımı yakanları köşe bucak ararlar..
    durmaz kalbimin atışları hissederim ben onları hep..
    gözlerimde görmeyi sever her insan gibi..gördüklerimi anlamayı severim ben..
    anlamadıklarımı bir kenara iterim sonra nasıl olsa anlarım diye..
    kafa yorarım kimine kimiyse kenarda kalır öylece.
    unutmaz hafızam söylenenleri, hep yazar kaldırır raflara..gerektiğinde çıkartırım..
    mutlaka hatırlarım kokuları.bir anda geliverirler burnuma o anı yaşarım kokunun ani gelişiyle..
    mekanları kayıt ediverircesine beynim hiç çıkmazlar aklımdan..ufak detaylara takılır içimde birşeyler..
    ben affetmem hemen öyle insanları..bi kere yapıldıysa bişey onun üstüne damga olmuştur o..
    yüzünü her gördüğümde onun yaptığıyla hatırlarım..
    dalamam uykuya ben hemen, düşünür dururum bomboş gelecek günleri hayal ederim ve bir kere uyudummu da
    kalkmayı hiç beceremem..
    Tutamam içimde söyleyceklerimi bilmeli karşımdaki içimdekileri.. ne olurum ben sonra..yaşayabilirmiyimki?
    Şimdi söyleyin hadi ben neyim ki ?..
  11. KiRaZ
    Birazda düş kattım
    hayatıma
    ihtiyacım vardı
    maviliklere beyaz bulutlara
    deniz kokusuna ihtiyacım vardı
    çıkarttığım kanatlarımı
    taktım yeniden kollarıma
    sonsuzluğun ötesindeki
    bulutlardayım..
    damarlarımda rahatlık ve
    özgür olmanın huzuru
    akıyor kesintisiz
    düşünceler yok içimde
    bomboş..
    Dönme vakti gelmeyecek
    ben buradayım artık
    ruhum istediği yerde.
    Rüyanın en güzel yerinde
    gibi hissediyorum kendimi
    hiç kaldırılmayacağımda üstelik
    Mükemmeliyet bu olsa gerek..
    Sınırlar,engeller yok
    beyaz heryer.

  12. KiRaZ
    İnatçı gülüşlere sahibim
    ama kendime kızmıyor da değilim
    herşeye bir gülücük kondurmak
    o kadar da doğru gelmiyor bana
    özellikle içiniz kan ağlıyorsa..
    ellerinizden tutacak kimseniz yoksa hemde..
    fakat hissettikleriniz sizi hissizleştirir..
    yaptıklarınız artık sizin günahlarınız değildir.
    sizden çıkar herşey..başınızdan çıkar..
    duyguları hissedememek ?
    parmağımı bu soruna değdiriyorum..
    maalesef,tık,ses,ürperti..yok
    bir boşluk misali yayılıyor içime.
    böyle bir çaresizlik
    yeniden hissetme arzusu
    ama onu bile hissedemiyorsunuz.
    bir koku..
    ve anımsıyorsunuz..
    o anda işte o anda
    kaynar sular dökülüyor başınızdan aşağı..
    ama siz sadece döküldüğünü biliyorsunuz,hissedemiyorsunuz.
    zaman geçiyor alışıyor ruhunuz buna..
    ama kalp kabul edemiyor..
    hergün daha da yorulan,
    hergün biraz daha yavaş çarpan kalbiniz
    isyan ediyor buna, ayaklanıyor..
    içiniz uyuşuk aldırmıyorsunuz..
    ne yapmalı şimdi ?
    kendinizden vazgeçemiyeceğiniz kadar,bunları yaşamayı da kaldıramıyorsunuz
    o vakit sizin hissettiklerinizi bilen birini buluveriyorsunuz
    derdinize derman yaranıza ilaç oluyor o insan..
    yinede buruk yanlarınız var ama iyileşiyorlar sanki..
    izleri kalacak değil mi sadece ?..
    farzı misal diyorsunuz içinizden
    bırakıp giderse beni bu arkadaş..?
    ben ortada kalmazmıyım..
    boşluğumda kendimi yeniden bulmazmıyım..
    tutunacak dallarınız elinizde çıtırdarsa naparsınız..
    peki ya kırılıverirse.
    bir parçası kayada sağlam diğeri elinizde
    boşluğunuza uçurumunuza yeniden düşerseniz??
    bunları düşünmeye daha erken değil mi ?
    değil! eğer düşünmezsek geç olacak saat 12'yi vuracak
    bir bakmışsınız elinizde dalınız camdan ayakkabılarınız elinizde tek kalan
    balkabağıda arkanızdan geliveriyor..
    ne çığlıklarınız ne de ağlamalarınız kurtarır sizi
    sonra birden bir şimşek beyninizde, anımsıyorsunuz
    siz hissizsiniz yere çakılsanızda hissetmezsiniz..
  13. KiRaZ
    pürüssüz yüzümde süzülen
    sulu taneler
    anlam veremiyorum
    neden ağlıyorum
    soğuk ellerimi götürüyorum
    gözüme,elimdeki ıslaklık
    evet ben ağlıyorum
    nedensiz
    koydum başımı yastığa
    herşey bir rüya şimdi
    kalktığımda ne gözyaşları kalacak
    ne de ıslaklık
    hepsi geçecek
    izler bırakır mı yüzde gözyaşları
    aynaya bakınca anlar mıyım acaba ağladığımı
    gözlerimde istemem ben kızarıklar
    ve istemem şiş göz kapakları
    istemem ıslanmış kirpikler
    hayır,ağlamıyorum ben
    ağlayamamda..
    üstelik de nedensiz.

     
    -Birden bir ilham geldi bana
    İlahamı getirende bu şarkı ;http://www.youtube.com/watch?v=mvAn8PzM-c8
  14. KiRaZ
    Geldiğinde titriyordu minik patileri
    korkak bakışlarıyla baktı bana
    minik burnuyla kokladı her yeri..
    annemi annesi bildi..
    sarıldı bize..
    bir mucize onun adı
    neşe ve uğur getirdi..
    ah bir de ısırmasa..
    uykunun tadını çıkartıyordu her dakika..
    uyumaklı oynamaklı..
    günler geçiyor..
    büyüdü kocaman oldu..
    her sabah minik patilerin koşturma sesiyle uyanmak
    uzandığınız yerde gülümseyerek yataktan kalmak nasıldır bilebilirmisiniz?
    Ya da başınıza gelip ısıralarak uyandırılırsanız..?
    öyle bir can ki o,
    o bir insan gibi..
    her şeyleri öyle iyi biliyor..
    yumuşacık tüyleri gurul gurul bazen..
    hele bir de minik nefeslerini duysanız..
    uyurken kulağınızı burnuna dayayıp dinlemek..
    öyle bir can ki o...
    bir mucize onun adı..
    annesini,kardeşlerini hatta babasını evimizde buldu..
    sıcacık,yaramaz ve akıllı..
    bazende saklanıyor..
    korkacağı şeyler olacak tabi..
    işte o zaman alıyorum onu kucağıma
    sımsıkı sarılıyorum ona..
    korkusunu paylaşıyorum onunla..
    aynı bir kardeş..
    sadece tüylü bir kardeş..
    bakışları tarifsiz..
    demek istediklerini anlatıyor o gözler..
    kızgınsa kömür karası..
    mutluysa su yeşili..
    peki ya kulaklarına ne demeli ?
    minik kafaya küçük kulaklar..
    bir kediyi bu kadar tatlı yapamazdı..
    cinsi mi? bir cinsi yok onun,
    güzel bahçelerden koptu geldi o..
    ah onun koşturuşları..
    ah onun kaçışları.. öyle bir can ki o
    bir mucize onun adı..
     
     
     




  15. KiRaZ
    Cry For The Moon
    Follow your common sense
    You cannot hide yourself
    behind a fairytale forever and ever
    Only by revealing the hole truth can we disclose
    The soul of this bulwark forever and ever
    Forever and ever
     
    Indoctrinated minds so very often
    Contain sick thoughts
    And commit most of the evil they preach against
     
    Don’t try to convince me with messages from God
    You accuse us of sins committed by yourselves
    It’s easy to condemn without looking in the mirror
    Behind the scenes opens reality
     
    Eternal silence cries out for justice
    Forgiveness is not for sale
    Nor is the real to forget
     
    Virginity has been stolen at very young ages
    And the extinguisher loses it’s immunity
    Morbid abuse of power in the garden of eden
    Where the apple gets a youthful face
     
    You can’t go on hiding yourself
    Behind old fashioned fairytales
    And keep washing your hands in innocence
     
     
     
     
     
    Ay İçin Ağla
    Sağ duyunu izle,
    Kendini hep ve sonsuza dek
    Peri masallarının ardına gizlenemezsin
    Yanlızca tüm gerçekliğe basvurarak keşdefebiliriz.
    Bu yığınağın ruhu sonsuza dek ve herzaman.
     
    Doktriner kafalar çoğunlukla hastalıklı düşünceler taşır.
    Ve bize öğütledikleri şeytanca işlerdir.
     
    Beni tanrıdan gelen mesajlarla ikna etmeye kalkışma
    Kendi işlediğin günahlarla beni suçluyorsun
    Aynaya bakmadan lanetlemek kolaydır
    Görüntünün arkasında gercek yatar.
     
    Ebedi sessizlik adalet için haykırıyor
    Satılık değildir bağışlayıcılık
    Ne de unutmak için istek
     
    Arınmışlık çok küçük yaşlarda çalındı
    Ve ateşi söndürecekler bağışıklığı kaybediyor
    Cennet bahçelerinde iktidarın hastalıklı fesatlıklıkları
    Elmaların ise çekici bir yüz kazandığı yerde
     
    Kendini gizlemeyi sürdüremezsin
    Geçmiş peri masallarıyla
    Ve yıka ellerini masumiyet içinde.
  16. KiRaZ
    Kuzguna yavrusu ceylan gözükürmüş ya, bende annemin ceylanıyım biliyorum.
    Kazanma şansı bu kadar az olan bir yarışmada birinci olma şansımın çok çok az olduğunu biliyorum.Kendimi çok güzel bulmuyorum ama çirkin de bulmuyorum en azından kendimle barışık olduğumu biliyorum çok az bir puanla da çıksam üzülmeyeceğimi de biliyorum.Bu yarışma sadece özgüvenime katkı sağlayacak...
    Yarışmadan annemde bahsetmişti,okuyanlar hatırlarlar:
     
    http://www.turkish-m...-elini-amerika/
     
    ama tabi dereceye girip Amerika'ya gidebilirsem büyük bir hayalimde gerçekleşmiş olacak çünkü şu anda başka bir şekilde bu hayalime uzanmamın imkanı yok.
    Küçüklüğümden beri kendi ülkem dışında olan insanları ve ülkeleri hep merak etmişimdir ,yurt dışında okuma isteğimde bu yüzden sanırım.Ben bir Türk genciyim ama onun ötesinde bir Dünya insanı olduğumu da düşünüyorum ve bu yüzden de yaşadığım Dünya'yı karış karış gezip görebilmeyi isterdim.
     
    Eğer hayalime katkıda bulunmak isterseniz ve hayalime doğru uzanmama yardımcı olursanız sevinirim.. Bunun için tek yapacağınız aşağıdaki linke tıklayıp
    üye olduktan sonra bana oy vermek
     
    Dipnot:Siteye üye olanlar bana hergün bir adet oy atabilirler ayrıca da şu annemi alın başımdan bende yarışmacı olucam deyip duruyor
     
    Sevgiler Saygılar
     
    Hayallerimin Anahtarına bu linke tıklayıp ulaşabilirsiniz
  17. KiRaZ
    Sizde çok iyi bilirsiniz ki yapılan bazı şeyler rutindir ve sayıları sayılamaz.İşte bunlar benim kafamı çok kurcalıyor çünkü herhangi bir sayıya varmam imkansız geçen giden zamanda ki davranışlarımı sayamam..Buna örnekler;
     
    Acaba kaç defa göz kırptım?
    Acaba kaç kez uyudum?
    Acaba kaç kez klavye tuşlarına bastım ?
    Acaba kaç kez televizyonun düğmesine basıp televiyonu açtım?
    Acaba kaç harf ve sayı yazdım?
    Acaba şimdiye kadar kaç km yol yürüdüm?
    Acaba toplam kaç kg yemek yedim?
    Acaba kaç lt su içtim?
    Acaba kaç adım attım?
    Acaba kaç sınava girdim?
    Acaba kaç kez ağladım?
    Acaba kaç kez güldüm?
    Acaba toplam kaç saat konuştum?
    Acaba kaç kez telefon ettim?
    Acaba kaç sayfa yazı okudum?
     
    Aklıma sadece bu kadarı geliyor ama daha çok düşünülürse akla çok şey gelir ve galiba sonuçsuz kalacak nadir şeylerden bunlar
  18. KiRaZ
    Somewhere in the distance I hear the bells ring
    Darkness settles on the town as the children start to sing
    And the lady cross the street she shuts out the night
    Theres a cast of thousands waiting as she turns out the light
     
    But its too late, too late, too late
    Too late for love
    Yes its too late, too late, too late
    Too late for love
     
    London boys are gazing as the girls go hand in hand
    With a pocket full of innocence, their entrance is grand
    And the queen of the dream stands before them all
    She stretches out her hand as the curtains start to fall
     
    But its too late, too late, too late
    Too late for love
    Yes its too late, too late, its too late
    Too late for love
     
    Standing by the trapdoor aware of me and you
    Are the actor and the clown theyre waiting for their cue
    And theres a lady over there shes acting pretty cool
    But when it comes to playing life she always plays the fool
     
    But its too late, too late, its too late
    Too late for love-late-for-love_music
    Its too late, its too late, too late
    Too late for love
     
    Is it all too late
    Much too late
    Cant you see its all too late
    Its too late
     
    But its too late, too late, its too late
    Too late for love
    Its too late, its too late, too late
    Too late for love
    Dinle
  19. KiRaZ
    beLkide sabah qözLerini açtığında yanında kimseyi buLamamak yaLnızLık
     
    beLkide sıcak bir qülümseyiş aramak yaLnızLık
     
    beLkide kucak doLusu sevqi beLki kocaman sevqi doLu bir öpücük eksikLiği yaLnızLık
     
    beLkide şefkat annenin kucağında aranan.. yaLnızLık
     
    beLkide qökteki yıLdız beLkide bir umut yaLnızLık
     
    beLkide en değer veRdiğiniz insanın eksikLiği yaLnızLık
     
    Kim biLebiLir sizin yaLnızLığınızı ..?
     
    yaLnızLık bile bizi biz yapaRken yaLnız mıyız asLında?
  20. KiRaZ
    Mutluluğun sırrı!(Canım anneme..)
    Bir anne ve kızı mutluluğun sırrını bulmak istiyorlardı
    Hep bunun üzerine düşünüyorlardı. Evlerinin duvarlarında mutlu aile fotoğrafları vardı ama nedense onlar mutluluğun sırrını bir türlü yakalayamıyorlardı. Kız internette
    Mutluluğun sırrını araştırıyor bunun bir tarifi var mı diye bakıyordu annesi ise eski dilde olan ansiklopedileri karıştırıyor bazı önemli sayfaları yırtıp duvara asıyor herhangi bir şifre arıyor ama sonuca ulaşamıyordu bir günün sonun da ,ellerine geçen meçhul bir bilgiyle Mısır’a gitmeyi kararlaştırdılar aslında bu bilgi güvensiz bir yerden gelmişti, fakat anne ve kız tarafından denemeye değer olarak görüldü.
    O geceyi bağlayan sabah küçük iki bavul hazırlanmış biletler için internetten başvuru yapılmıştı bile.Anne son kez eşyaları,yanlarına aldıkları,suyu,yiyeceği kontrol ettikten sonra küçük arabalarına bindiler.Yaklaşık yarım saat içinde havaalanına varmışlardı.Annesi heyecandan bagajın kapağını açamamıştı ve titreyen gözleri daha henüz 13 yaşında ve mutluluğun sırrını en az onun kadar merak eden yavrusuna şefkatle baktı.Kalbi sıkışmış, gözlerinden iri yaşlar düşmüştü.
    Kızı;" ne var anneciğim" diye sorduğunda onu sımsıkı kucakladı .
    İçi senelerdir hiç olmadığı kadar mutlulukla doldu ne olduğundan habersizdi fakat mutluluğu bir an için yakaladığını hissetti.Bunca yıl meğerse boşu boşuna araştırma yapıp, kızıyla geçirebileceği vakitleri saçma ve hiç olmayacak bir şey için harcayıp harap etmişti. Bunu kendisine hiç yakıştıramadı. Hatta bir an için kendinden nefret etti.
    Kızına arabaya binmesini söyledi ve mutluluğun sırrını şimdi öğrendiğini söyledi ona açıkladı.Kızı da en az annesi kadar şaşkındı. Meğerse mutluluk onların geçireceği vakit ve
    paylaşacaklarında saklıydı bunu kim bilebilirdi ki???
     
  21. KiRaZ
    Don’t speak if you speak you can broke all the magic
    Just enjoy the moment try to look life with pink glasses
    Just think about the things that you have done good ?
    Did you help someone you don’t know?
    Did you try to do your best for make someone happy?
    Did you hold a stranger’s hand to help ?
    Did you do somethin’ to make someone smile?
    Did you smile at yourself in front of the mirror?
    Did you appreciate to god ?
    Did you say truth always ?
    Did you smile to your friends to make them happier ?
    Did you cry of the happiness?
    Think about them if you did them ure really good person
    By kiRaz 2oo8
  22. KiRaZ
    Hani bazı anlar gelir her şey bitti dersiniz,
    ne nefes kalır ciğerlerinizde,
    ne de içinizde can, yapamazsınız.
    Sonunu bulur dünya, gözünüzde döndüremezsiniz eskiyi, ışıklar kapanır, sesler kesilir.
    O duygularla güneşin gelip gelmeyeceğini yoklarsınız, ellerinizi birleştirip bir destek beklersiniz.
    Yoktur size uzanan eller ve asla düzelmeyeceğine inanırsınız,
    ne ümitler kalmıştır içinizde, ne de hayal kuracak güç. Geri dönüşü yoktur geçmişin, geleceğinizde yaşarsınız, ama siz hatayı işte burada yaparsınız.
    Siz hayallerinizi ateşe verip, umutları yok edip iyileşeceğinizi sananlardansınız.
    Siz yanlış yapanlardansınız, tanıdım sizi, yakınımdasınız hep.
    Özellikle selam vermediğim, başımı çevirip gittiğim sizsiniz değil mi?
    Çıkardım bu acılı yüzü şimdi, aşinayım size.
    Tanışmasak da aslında adım gibi biliyorum sizi.
    Dostunuz değilim, unutmayınız bunu, çünkü siz kaybolup unutulanlardansınız.
    Mutluluk geldiğinde karanlıklara gömülecek, gelmemek üzere buradan göçüp giden olacaksınız.
    İzleriniz kalamayacak kalplerde, omuzlara bindirdiğiniz yükler hafifleyecek, acılar gözlerden silinecek,
    tek başınıza çığlıklar atarak uyanacaksınız.
    Ne bir anne şefkati ısıtacak kalbinizi, ne de sevileceksiniz bizim gibi.
    Siz artık olmayacaksınız.
    Haydi şimdi götürün ellerinizi ceplerinize ve bize ışığımızı, umutları, rüyaları geri verin istemiyoruz karanlığınızı.







  23. KiRaZ
    <object width="425" height="350"><param name="movie" value="http://www.youtube.com/watch?v=ops490F3bwQ"></param><param'>http://www.youtube.com/watch?v=ops490F3bwQ"></param><param name="wmode" value="transparent"></param><embed src="http://www.youtube.com/watch?v=ops490F3bwQ" type="application/x-shockwave-flash" wmode="transparent" width="425" height="350"></embed></object><br><br>
     
     
     
     
     
     
    İçimde bişey var bu akşam <br>
    Beyazlar karardı bir anda <br>
    Sen orda benim çok dışımda <br>
    Uzaklar çoğaldı bir anda <br>
    Bir anda bir anda bir anda <br>
    Bir anda bir anda bir anda <br><br>
     
     
    Emekler aş olmaz kalırsa <br>
    Hayattan bıkarsın bir anda <br>
    Sen orda bugün çok uzakta
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.