Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Bayan_Pipo

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    128
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Blog Başlıkları gönderen: Bayan_Pipo

  1. Bayan_Pipo
    Kendine iyi bak" bir "Veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman.
     
    O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...
     
    "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum."
     
    "Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum."
     
    "Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum."
     
    "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine "Kendine İyi Bak" gözleriyle ayrılırlar. At ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…At ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar…
     
    Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez "Kendine İyi Bak " derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacakları nı bilirler.
     
    "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. "Kendine iyi bak" derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler.
     
    Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın… Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, "kendine iyi bak" derler ve giderler. Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler...
     
    Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıkları nı görmek istemezler. Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. "Bitti" diyemedikleri için, "kendine iyi bak" derler. "Kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. "Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için "kendine iyi bak" derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktı r, bilirler.
     
    "Kendine iyi bak" bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. "Kendine iyi bak" deme bana. Nokta koyma...
     
    Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem… Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı? Sahiden... Gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı?
     
    Peki o zaman... Senin istediğin gibi olsun... Öyleyse...Sen de "Kendine İyi Bak."
     
    "Kendine Iyi Bak" derler, kurşunu kafana sıkıp giderler!!!(alıntıdır)


  2. Bayan_Pipo
    O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler...
    Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer...
     
    Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile
    En güzel yerde başlatılsaydı eğer...
     
    Utanılacak bir şey değildir ağlamak
    Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer...
     
    Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık
    Çalınan birinin kalbiyse eğer...
     
    Korkulacak bir yanı yoktur aşkların
    İnsan bütün derilerden soyunabilseydi eğer...
     
    O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses
    Hiçbir zaman duyulmasaydı eğer...
     
    Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar
    Kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer...
     
    Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla
    Öylesine delice bakmasalardı eğer...
     
    Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
    Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer...
     
    Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin
    Son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer...
     
    Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
    Meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer...
     
    Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman
    Beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer...
     
    Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla
    Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer...
     
    O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi
    Yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer...
     
    O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar
    Son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer...
     
    Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri
    Her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer...
     
    Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de
    Dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer...
     
    Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel
    Namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer...
     
    Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından
    Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer...
     
    Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de
    Sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer...
     
    Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine
    Kulağına okunacak biri olsaydı eğer...
     
    İnanmak mümkün olmazdı
     
    her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de
     
    Kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer...
     
    Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar
    İhanetinden onlar da payını almasaydı eğer...
     
    Issızlığa teslim olmazdı sahiller
    Kendi belirsiz sahillerinde
     
    amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer...
     
     
     
    Sen gittikten sonra yalnız kalacağım....
     
    Yalnız kalmaktan korkmuyorum da...
     
    Ya canım ellerini tutmak isterse !!!
     
     
     
    Evet Sevgili,
    Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu...
    Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına...
    Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer !!!
     
    Can YÜCEL


  3. Bayan_Pipo
    Seni Seviyordum
     
    Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...
     
    Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
     
    İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri
     
    SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
     
    Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...
     
    Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
     
    Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
     
    Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
     
    BEN SENİ SEVİYORDUM...
     
    Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
     
    Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
     
    Geri dönüyordu, çoğalarak
     
    Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun
     
    Kalp ağrısı oluyordun,
     
    Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
     
    Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
     
    Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
     
    Cesurduk...
     
    Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...
     
    Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
     
    Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
     
    Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
     
    Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
     
    Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
     
    Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
     
    Kalbimi acıttı her zamanki gibi...
     
    Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
     
    Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
     
    İclal Aydın

  4. Bayan_Pipo
    Kimdi kalan, kimdi giden...
    Giden mi suçludur herzaman!...
    Ne zaman başlar ayrılıklar...
    Dostluklar biter ne zaman...
     
    Her geçen gün bir parça daha
    Aldı götürdü bizden...
    Aynı kalmıyordu hiçbir şey...
    Değişiyordu herşey kendiliğinden...
     
    Artık çözülmüştü ellerimiz...
    Artık bölünmüştü yüreğimiz...
    Birimiz söylemeliydi bunu...
    Ötekini incitmeden...
     
    Kimdi giden, kimdi kalan...
    Aslında giden değil...
    Kalandır terkeden...
    Giden de bu yüzden gitmiştir zaten !!!
    Murathan MUNGAN


  5. Bayan_Pipo
    Daha az seviyorum seni...
     
    Giderek daha az...
     
    Unutur gibi seviyorum...
     
    Azala azala...
     
    Aramızdaki uzaklığın karanlığında...
     
     
     
    Geceler kısalıp, gündüzler uzuyor böyle olunca...
     
    Daha az seviyorum seni...
     
    Kendini iyileştiren bir yara gibi...
     
    Daha az...
     
    Ve zamanla...
     
     
     
    Sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini...
     
    Uzak dağ kışlalarında
     
    Görmüyoruz birbirimizi...
     
    Usul usul sis iniyor
     
    Kopmuş yollara...
     
    Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
     
    Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda...
     
    Sevgilim sevgilim...
     
    Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin...
     
    Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da...
     
     
     
    Artık daha az seviyorum seni...
     
    Unutur gibi, ölür gibi daha az...
     
    Yeniden ödetiyorum kendime
     
    Onca aşkın öğretemediğini...
     
    Kolay değil...
     
    Yalnızca sevgilimi değil, evladımı da kaybettim ben...
     
    Kaç acı birden imtihan etti beni...
     
    Tek bir gece vardır insanın hayatında
     
    Ömür boyu sürer nöbeti...
     
    Bu da öyleydi...
     
    İyi ol, sağ ol, uzak ol...
     
    Ama bir daha görme beni !!!
     
    Murathan MUNGAN


  6. Bayan_Pipo
    Bu nasıl bir gidiş böyle!
    Hastalık bulaşmış bir köyü terk eder gibi...
    Suya sabuna karışmadan akıp gider gibi...
    Suç işlemişcesine vatanından kaçar gibi...
    Bu nasıl bir gidiş böyle!
     
    İmge toplamak için mi istila ettin yüreğimi!
    Batırdın bayrağını göğsüme...
    İsteseydin... Sana el değmemiş ilhamlar verirdim...
    Gerek yoktu uygarlığımı ateşe vermene!
     
    Şimdi... Küllerinde duman tüten...
    Ve içinde ekmek pişen kerpiç fırınların yıkıldığı...
    Harabe bir bedende soluk alıyor sevdan...
    Bu muydu istediğin!
    Yakışmadı!!!
    Yakışmadı bu galibiyet erliğine../..Sırıttı...
     
    Can özüm../..Yaşlı kurdum../..Serserim...
    Bir zamanlar hasretle bekleyenim...
    Söylesene...
    Bu nasıl bir gidiş böyle!
     
    Cinayet mahalinden uzaklaşır gibi...
    Kan davalını görüp saklanır gibi...
    Bir evi soymuşcasına pencereden atlar gibi...
    Bu nasıl bir gidiş böyle!!!
    Pelin ONAY


  7. Bayan_Pipo
    bırak aşk bende kalsın!!! her gidişine ayrı anlam yüklüyorum.yapma Allah aşkına ya hep kal benimle söz etme gidişlerden,yada silinsin isminde cisminde.oynama benimle dengemi bozuyorsun.aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda.böyle değildin sen neoldu sana?bittiyse heyecanın bileyim bende.seni çok sewiyorum diye başlayan ve ama ile devam cümleleri duymaktan bıktım.seviyorsan seviyorsundur aması olmaz bu işin.
     
    ÜSTELİK BİR CÜMLEDE AMA VARSA BİR ÖCEKİ YARGININ HİÇBİR HÜKMÜ YOKTUR ARTIK.
     
    seni çok seviyorum ama birlikte olmamız imkansız.
     
    YA YA İMKANSIZ DİYEBİLİYORSAN EĞER SEVMİYORSUNDUR.BAHANELERİN ARKASINA SIĞINMA.
    insanların hayatına sorgusuz sualsiz girip darmadağan eden sonrada hiçbirşey söylemeden gitmeye çalışanlardan nefret ediyorum.böylemisin sende gerçekten gitmekmi istiyorsun.yürekli ol biraz hadi konuş.söylemek istediğini söyle.
     
    İKİ ÇİFT SÖZÜ HAK ETMEDİMİ BU AŞK!YAŞANILAN BUNCA ŞEYE HİÇMİ SAYGIN YOK!!!
     
    ah ben niye yanılıyorum hep.niye tam işte bu dediklerim sömürüyor aşkımı.biraz dahamı katı olmalıyım?biraz dahamı kapalı tutmalıyım kapılarımı?
     
    BAZEN BU DÜNYADAN OLMADIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM.BU DEVRİN ADAMI DEĞİLİM.OYUN ÇEVİREMİYORUM HESAP YAPAMIYORUM.BANA AİT OLMAYAN KİŞİLİKLERE BÜRÜNÜP BİR PLAN DAHİLİNDE HAREKET EDEMİYORUM.
     
    insanız biliyorum hepimizin zaafları var.hepimiz egolarımıza boyun eğebiliyoruz.
     
    İYİDE HEP BENİ Mİ BULACAK BUNLAR.
    'HİÇBİR KAYGIYA YER VERMEDEN HİÇBİR HESABI DÜŞÜNMEDEN AÇSAYDIN EĞER BANA YÜREĞİNİ;İŞTE OZAMAN GÖRÜRDÜN BİR AŞKIN NASIL EFSANEYE DÖNÜŞÜLEBİLECEĞİNİ'
     
    sen gözlerini kapıyorsun,bir sen varsın başka hiçkimseye bakmıyorsun.herşey senin çevrende şekillenmeli.herşey sana göre düzenlenmeli.beceremiyorumkusura bakmaşimdi gidiyorum...
     
     
    AŞK TAM TESLİMİYET İSTER.
     
    kendini aşkın kollarına ya bırakırsın ya bırakmazsın.
     
    BİR YANIM DIŞARIDA KALSIN DEDİĞİN NOKTADA AŞKI BOĞARSIN.YOK EDERSİN O GÜZELİM DUYGUYU.
     
     
    ^^^^^^^^^bu yüzden hep cesurların işidir AŞK^^^^^^^^^^
    kaçışları,yalanları,aptalca oyunları kabul etmez.
     
    AŞK SAF DURU İNSANLARI SEVER.
     
    kafasında binbir tilki dönenler aşkı yaşayamaz.isteselerde yaşayamaz.
     
    ARINMALISIN!
    en saf en duru haline dönmelisin ki aşkı yaşayabilesin.
    kısacası sevgilim sana göre değil bu iş.
     
    SENİN YOLUN AÇIK OLSUN.HADİİİ HADİ GİT ŞİMDİ:'(
    GİTKİ BEN YAŞAYAYIM SENİ.BEN SEVEYİM SENİ.YOKLUĞUN BENİ BOĞUYOR.AMA OLSUN BUNU BİLMEK BİLE BANA HUZUR VERİYOR.
     
    BIRAK BIRAK AŞK BENDE KALSIN.....
  8. Bayan_Pipo
    Öldürecektim seni bende
     
    Kendimde o gücü bulabilseydim eğer...
    Sindiremeyecektim senden kalanları benden uzak mezarlara koymaya!!!
     
    Diyar diyar dolaşıp yine içime gömecektim seni en sonunda...
    ”Ben demiştim” diyenlere, üzüntümü belli etmemek için kuşandığım
     
    mekanik tebessümlerimin ardındaki yaşlarla sulayacaktım taze mezar toprağına ektiğim çiçekleri...
     
    Ama ben seni içimde öldürmeye kıyamadım....
     
     
     
     
    Başarabilseydim incitecektim seni...
     
    incinmişliğimin verdiği cahil cesaretle...
    Ne var ne yok sayıp dökecektim karşına geçip...
     
    Kendimi hayrete düşürürcesine birer tokat gibi vuracaktım hiç kullanmadığım o ağır lafları...
     
     
    Kıracaktım seni binbir parçaya ayırana kadar...
     
    Duvardan duvara fırlatacaktım sevgi diye önüme sunduğun hastalıklı duygularını...
     
    Ama ben seni incitmeye de kıyamadım...
     
     
     
     
    Elimden gelseydi unutacaktım seni...
    Gözlerimden silecektim hayalini ve dilimden adını...
     
    Duman duman atacaktım seni bu şehirdeki tüm bacalardan;
     
    ama soluduğum havaya karışıp yine dolacaktın ciğerlerime...
    Onlarca damla döküp göz pınarlarımdan akıtacaktım seni sevgimin atığı diye
     
    ama ıslaklığın kalacaktı elmacık kemiklerimde...
    Bu kez de tenimin tuzuna karışacaktın...
     
    “Sözümü tutacağım ,adını anmayacağım”nağmelerini dinleyip neyi unutacağımı unutacaktım seni unutayım derken...
     
    Zaten ben seni unutmaya da kıyamadım...
     
     
     
     
    Ne kadar çabuk geldi ayrılık...
     
    Oysa daha yeni başlamıştık birbirimize ayak uydurmaya,
     
    daha doğrusu ayak uyduramamaya...
     
    Nedensizliklerin iç çekişlerini dinlerken vedalar bozdu suskunluğumuzu...
     
    Bana mıydı kızgınlığın yoksa kendine mi anlamadım...
     
    Kaçar gibi veda ettin...
    Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!
     
    Öldürecektim seni...
    İncitecektim seni...
    Unutacaktım seni....
     
     
    Ama lanet olsun!!!
     
    Kı-ya-ma-dım!!!
     
     
    Oysa ben seni sevmelere doyamadım!!!(Alıntıdır)


  9. Bayan_Pipo
    Sen tuvalimde gökkuşağının cümle rengi...
     
    Sen gözlerimde en keskin ışığı güneşin...
     
    Sen alaca gecelerimin tek parlak yıldızı yakamoz misali...
     
    Sen karakış ayazlarında içimi ısıtan samyeli...
     
    Sen hayatın saçlarını yakalayan ellerim...
     
    Sen yeniden doğuran beni uçuruma 5 kala...
     
    Sen içimin gülen yüzü...
     
    Sen geleceğe umutla bakan gözlerim...
     
    Sen yanağımdaki beyaz papatya güne gülümseyen...
     
    Sen hayatı yeniden keşfettiğim...
     
    Sen hayal etmeye cesaret edemediğim...
     
    Sen rüyalarımın masal kahramanı...
     
    Sen mutluluğun en paha biçilmez resmi...
     
    Sen ki; aşkın yetmişiki dildeki tek karşılığı...!
     
    By BayanPipo


  10. Bayan_Pipo
    Ne zaman kar yağsa...
    Soğuk bir hüzün...
     
    Umarsız bir acı gelir çöreklenir sayrılı yüreğime...
    Bak anne kar yağıyor yine...
    Küçükken her çocuk gibi yağdığında sevindiğim kar
    Sanki yüreğime yağıyor anne...
    Çocukluğumun soğuk kış gecelerinde
     
    Bana kocaman bir yorgan gibiydin...
    Yıllar seni ufalttıkça...
    Ben çocukluğumdaki sen gibi kocaman oldum anne...
    Her derdimiz için bir parça koparttık senden...
    Senin yüreğin dağ gibi kalırken...
    Benim yüreğim hala küçük bir çocuk anne...
    Bak yine kar yağıyor... Yüreğimi üşütüyor...
    Küçükken ellerimi ısıttığın gibi
    Yüreğimi ellerinin arasına alıp ısıtabilir misin anne..
     
    Gönül DURANOĞLU


  11. Bayan_Pipo
    Sen gölgesinde dinlendiğim kökü bende bir çınardın...
    Gazel dökmüş bir bahardı yokluğun!
     
    Sen bir saçak altıydın dolu yağarken sığındığım...
     
    Dağ başında tahta küçük bir kulübe, ayazlarda ısındığım...
    Tutunduğum tüm dalları kıran, korkunç bir fırtınaydı yokluğun!
     
    Sen hep yolumun üzerinde suyu sonsuz bir pınardın...
    Tenimde, yüreğimde çöl yanığıydı yokluğun!
     
    Sen ayrılığı bile sevdiren sapsarı bir güldün...
     
    Kavuşmaların o tatlı heyecanı...
     
    Ömrüme yüklenen anlamsız, tesellisiz bir hasretti yokluğun!
     
    Sen türküler gibi yanık, mısralar gibi hoyrattın...
    Şiirleri dilsiz, türküleri issiz bıraktı yokluğun!
     
    Sen bakmaya doyamadığım siyah beyaz bir fotoğraftın...
     
    Atmaya kıyamadığım, eski, değerli bir kitap...
    Sen bütün yorgunluğumu alan bir akşam güneşiydin...
     
    Umudumu besleyen serin bir seher yeli...
    Sen dağların bağrında kirlenmemiş bir ırmaktın...
     
    Kumsalımda serinleyen çığlık çığlığa bir martı...
    Sen avuçlarımda taze ekmek kokusuydun...
     
    Yüreğime kazınmış muzip, şirin bir gülümseme...
    Dinmeyecek sandığım gözyaşlarıydı yokluğun!
     
    Sen tozpembe ruyalardın, ilk sana anlattığım...
    Uyanmayı beklediğim bir kabustu yokluğun!
     
    Sen, ''Bensiz yaşarsın, sensiz yaşamayı denerim! '' derdin...
    Bizsiz yaşayamadığım, dipsiz bir karanlıktı yokluğun!
     
    Sen en tatlı sohbetlerin gevezesiydin...
     
    Sözü hiç tükenmeyen bir düş gezgini...
    Ortasında boğulduğum sessizlikti yokluğun!
     
    Sen kadehimdeki en berrak şaraptın...
     
    Gökyüzümdeki en parlak yıldız...
    Avuntusuz gecelerin korkusuydu yokluğun!
     
    Sen aklın başında değil de, yüreğin elindeyken gelirdin bana...
     
    Sanki soluk soluğa yaşanmalıydı herşey, hep aceleciydin...
    Elimi bir yerlere koyamadığım, duvarlardan nefes alamadığım...
     
    Tarifsiz bir sıkıntı, tekdüze bir ümitsizlikti yokluğun!
     
    Sen mutlulukla kıydığım; ölüm ayırana kadarlık bir nikahtın...
    Sıranın acıya geldiği, bir bedeldi yokluğun!
     
    Sen yazılarıma eni konu yerleşmiş
     
    Adı, cismi belirsiz bir sevda...
     
    Mutlulukla sarmaş dolaş bir hüzündün...
    Kalemimi tutuşturan...
     
    Ölümü, hasreti cümlelerime taşıyan bir ateşti yokluğun!
     
    Sen hayatla yaptığım bütün savaşların ganimetiydin...
    Namlusu yüzüme dönük bir silahtı yokluğun!
     
    Sen, vazgeçmemin engeliydin...
     
    Anlaşmaya hep uydum.
    Ölümle hayat arasında gidip gidip geldiğim, Rus ruletiydi yokluğun!!!
     
    (alıntıdır)


  12. Bayan_Pipo
    Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
    Kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
    Yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime, kimse duymuyor...
     
    Sustum!
    Bin ah sürüp dudaklarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
    Sustu benimle deniz... Sustu deli dalgalar... Sustu martılar...
    Umutlarımı sarıp rüzgarlara, uzaklara savuruyorum her gece....
    Yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne, kimse görmüyor...
     
    Sustum!
     
    Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...
    Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
    Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin...
    İçimdeki volkanları boğarak sustum!
    Açmadım kimselere yüreğimi ...
    Hançeri sadece kendime sapladım, sapladım ve sustum!
    Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum!
     
    Sustum!
    Sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir...
    Yaraları yalayan rüzgar, sokaklarında kahrolduğum şehir...
    Gözlerim konuşuyor yalnız...
    Saçı ağarmış hayaller nemli kirpiklerle bulutlandığında...
     
    Gözlerim gökte şimşek olup çakıyorum, kimse görmüyor!
     
    Sustum!
    Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
    İçinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi...
    Yaslanıp yalnızlığın duvarına, gül döküp kalabalıklara her gece ...
    Kimsesiz geziyorum gönül ülkemi, kimse bilmiyor...
     
    Sustum!
    Tam sevdiğimi haykıracaktım ki, sustum...
    Sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
    Acılar konuşuyor şimdi yalnız...
    Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...
    Tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir ...
    Atıyorum uçurumlardan, kimse görmüyor!
     
    Ne zaman dudaklarından öpmeye kalksam hayatı...
    Saçlarını koklasam rüzgarların...
    İçimde incecik bir sevgi ürperiyor...
    Sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme...
    Gelmiyor beklediğim bahar, yaralar merhem tutmuyor...
    Gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara...
    Kimse silmiyor... Yağmur dinmiyor... Sevdiğim bilmiyor...
     
    Sustum!
    Sustu benimle sarı sabır, Sustu hasret, sustu zaman...
    Yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata, kimse duymuyor!
     
    Sustum!
    İçimde dalgalar kabardıkça volkanlar gibi sustum!
    Sustu dudağımdaki şiir, gözlerimdeki nehir, gönlümdeki yara...
    Bulutlar haykırdı isyanımı, şimşekler haykırdı...
    Sadece ben duydum, sadece ben!
     
    Ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat...
    Ey kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi...
    Yaralar merhem tutmuyor, geceler avutmuyor...
    Ben sustum, acılarım konuşuyor yalnız...
    Yaralı gönlümün sızıları konuşuyor...
     
    Ben sustum!
    Susmuyor yüreğimi kavuran kasırga ,pencereme vuran yağmur damlaları
    Susmuyor dışarda inleyen rüzgar
    Yıldızlar küs... Ay üzgün...
    Yağmur dinmiyor...
    İçimde binlerce şiir kanıyor her gece...
    Kimse bilmiyor... Kimse duymuyor...
     
    Sustum!
    sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu hayat, sustu zaman...
    Acılar konuşuyor yalnız... Acılarım konuşuyor...
    Kimse duymuyor...
    duymuyor...
    duymu...
    duy...
     
    Nuri CAN
  13. Bayan_Pipo
    Bir ıslık sesi var havada...
     
    Bir serin yel esiyor çorak tepelerden...
     
    Bir mavzer patlar uzaklarda,
     
    vurulan bir ceylan mıdır soluk soluğa,
     
    ya da can mıdır yere düşen?
     
    Acı mıdır sesini duyduğum,göremediğim...
     
    Şurada,coşkuyla yanan yüreğim midir ateşte?
     
    Şu küçük ırmakta akan ümidim midir boynu bükük?
     
    Haykırışlarım mıdır bu hazin melodi,
     
    veda şarkıları gibi kulaklarımda,çığlık çığlığa?...
     
     
     
    Puslu hava,
     
    keskin bir kömür kokusu sızıyor eski bacalardan...
     
    Ayazı bozkırın,saçak altlarına çivilemiş güvercinleri...
     
    Gülümsemelerini ceplerine,
     
    kendilerini hücra köşelerine saklamış insanlar şehrin...
     
    Mutsuzluk alabildiğine hür,alabildiğine mutlu bu gün...
     
    Kar var yerde,alçak tepelerde buz,
     
    bir de eksoz dumanı işte,ciğerleri yakan,çirkin...
     
    Şavkı vurur ayın,
     
    parlar bıçak sırtı griliğinde,
     
    alçak çam dalları buzdan, salkım saçak...
     
    Çırpınır bir serçe misali yüreğim,
     
    ha kaçtı sol yanımdan,ha kaçacak!...
     
     
     
    İnce bir sızı dizlerimde,yokuşlarda halsizim...
     
    Bir çocuk ağlar içimde,susturamam...
     
    Kayar gider avuçlarımdan sevdam,
     
    dondu donacak karanlık köşelerinde vadinin...
     
    Kırıktır elimdeki fener,söndü sönecek...
     
    Bulamam yolumu,ses vermez sevdiklerim...
     
    Boncuk boncuk buz yaşlarım yanaklarımdan,
     
    dökülür ayak uçlarıma,tutamam...


  14. Bayan_Pipo
    Şimdi gidiyorsun!...
    Git!
    Oysa senden tek bir damla istemiştim
    Sana kocaman bir deniz sunmak için...
    Şimdi gidiyorsun!...
    Git!
     
     
     
    Ne zaman başladı bu hikaye
    Anımsamak zor...
    Gençtim
    Hazırda fırtınalarım vardı dört nala sevdalarım...
    Komazdı öyle üç-beş nöbetleri...
    Geceler içimi acıtmazdı böyle...
     
    Bir insan bu kadar eksilebilir mi!
     
     
     
    Hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
    Bu şehrin biryerlerinde...
    Düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona...
    Gözlerinde gizledi o seni sen bilmedin!...
    O adam bendim unuttun mu!
    Bak sevdiğin adam gülmeyi bile unuttu!
    Seni unutamadı!
     
     
     
    İşin kolayına kaçmadım...
    Uğruna ölmedim yani
    Uğruna ölünecek sandığım biri için yaşadım hep!
    Sen bunu da bilmedin!...
    Ben bir bakışına bin anlam yükledim!...
    Sen aşka kestirmeden gittin!...
    Bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
    Şimdi gidiyorsun!...
    Git!
     
     
    Bana karanlığın ne demek olduğunu öğretmeden
    Bütün ışıklarımı söndürüyorsun!...
     
    Bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
    Sonra bunlara intihar süsü veriyorsun!...
    Yazıklar olsun yazıklar olsun!!!
    Susuyorsun susuyorum susayacaklarım bitmiyor!...
    Hani sen sevdiğini
    Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz değildin
    Düşmemeyi öğretecektin nerdesin nerdesin!
     
     
     
    Uzun lafın kısası yoktur
    Anlatacağım çok şey var...
    Hoyrat bir rüzgar gibi geldin...
    Aklımı hayatımı dağıttın!...
    Şimdi gidiyorsun!...
    Git
     
     
     
    Daha ayrılığa bile çarpmadan
    Aşk bize döndü!
    Bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
    Artık ölüm sana dokunamamaktan kötü değil
    Ama sana dokunmak da yasak bana!...
    Göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
    Sen var ya sen!
    Allah kahretsin!!!
     
     
     
    Yani şimdi
    Gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı!
    Yani şimdi başkaları mı sevecek seni
    Ben saçlarını okşadığım zaman
    Ellerin öksüz kalırdı...
    Şimdi gidiyorsun git!!!
     
    Kahraman TAZEOĞLU


  15. Bayan_Pipo
    Yokluğunda; keskin bıçak...
    Yağlı urgan boynumda hasret!
    Yokluğunda; gamlı rutubet her üstüme çöken...
    Her soluk,her nefes!
    Yokluğunda; her eşya puslu...
    Gök yağmur öncesi kapalı, ağlamaklı!
    Yokluğunda; yıkık gönül kalem...
    Umudum kırık, hayatım yitik!
    Yokluğunda;aşkın bahtı gölgeli...
    Sızılı gönlüm sevda yanığı!
    Yokluğunda; çakıl, kum, taş...
    Geçtiğim yollar,baygın gölge dolu!
    Yokluğunda; yeni yükselen ayın sönük ışığı...
    Heryerde sereserpe renksiz mehtap!
     
     
    Yokluğun... Kahroluş...!
    Yokluğun... Zulüm...!
    Yokluğun... Damarlarımı parçalamış kurşun!
    Yokluğun... Ruhumu cebelleştiren ecel!
    Yokluğun... Yokluğun yok oluş yar!
    Yokluğun... Ölüm !!!
    Esra ÖZDEMİR


  16. Bayan_Pipo
    Seni seviyorum...
    Çünkü her sabah kalktığımda
    Bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana...
    Ben güne seninle başlıyorum...
    Ve hergün gün hayatı yeniden keşfediyorum..
    Seni seviyorum...
    Çünkü gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan
    en parlak renksin sen...
    Herşey senin rengini taşıyor...
    Ve benim için ancak o zaman anlamlı oluyor.
    Seni seviyorum...
    Çünkü soğuk günlerde içimi ısıtan meltemsin...
    Sıcak günlerde içime ferahlık veren kuzey rüzgarı...
    İliklerime işleyerek esiyorsun...
    Seni seviyorum...
    Çünkü herşeyde sen varsın...
    Nasıl olmayacaksın ki?
    Sanki sen doğduğumdan beri içimdeydin...
    Yüreğimin en derin köşesindeydin...
    Sanki ortaya çıkmak için beni bekliyordun...
    Ve ben orada olduğunu farkedince hakettiğin yere çıkardım seni...
    Seni seviyorum...
    Çünkü hep benimlesin...
    Seni görmem için yüzüme bakmam gerekmiyor...
    Gözümü kapatsam oradasın...
    Gördüğüm her yüz aslında sensin....
    Seni seviyorum...
    Çünkü gözlerinin içindeki binlerce yıldız gecenin karanlığını delip geçiyor...
    Sen bana bakarken ben kendimi yıldızlara bakıyor gibi hissediyorum...
    O yıldızların parlaklığında kaybediyorum kendimi...
    Gözlerim kamaşıyor ama şikayetçi değilim aydınlığından...
    Güneş doğmasa, yıldızlar kaybolmasa diyorum...
    Ama biliyorum ki güneşim de sen olacaksın gecenin sonunda...
    Bu kez daha parlak, daha aydınlık çıkacaksın karşıma...
    Seni seviyorum...
    Çünkü saçların ellerimin arasında kayıp giderken
    Dünyadaki cenneti bulmuş gibi hissediyorum kendimi...
    Cennetin sahibi sensin...
    Ve biliyorum ki sadece izin verdiklerin girebilir o cennete...
    Ben o cennette kalmaya kararlıyım...
    Seni seviyorum...
    Çünkü her gülümseyişin içime yeniden yaşama sevinci dolduruyor...
    Her gülümseyişin, karamsarlığı yıkıyor, umutsuzluğu parçalıyor...
    Bir çiçek bahçesine çeviriyor çorak dünyayı...
    Çiçek dedim ya...
    Bir çiçek adı verseydim sana PAPATYA olurdun...
    Açışıyla dünyaya, insanlara baharın geldiğini müjdeleyen papatya...
    İddiasız ama güzel...
    Güzel ama kibirsiz...
    Seni seviyorum...
    Çünkü seni sevmeyi, sana dokunmayı, seni dinlemeyi,
    sana bakmayı, seni koklamayı, seninle paylaşmayı seviyorum...
    Seninle birlikte insana dair ne varsa onları da seviyorum...
    Seni sevdiğimi anlatmaya çalışırken
    Ne kadar çaresiz olduğumu da görüyorum...
    Her sözcükten sonra durup tekrar tekrar düşünüyorum...
    Seni yeterince anlatabildim mi diye...
    Biliyorum ki yetmeyecek...
    Bu kadar sözcükten sonra bile, sana sevgimi anlatamamış olacağım....
    Sözcüklerin bittiği yerde gözlerime bak...
    Onlar bu sevgiyi çok daha iyi anlatacaktır sana...
     
    Mehmet COŞKUNDENİZ


  17. Bayan_Pipo
    Gittin…Ben arkandan sadece baktım.Oysa söylenecek o kadar çok şeyim vardı ki...’Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak.Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi.O karanlıkta yolumu kaybedeceğim...'diyecektim sana KONUŞAMADIM…
     
    Gittin… Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım.Öylesine acıdı ki içim,tutup koparsalardı kolu mu,bacağımı bu kadar acı duymazdım.Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.AĞLAYAMADIM…
     
     
    Gittin…Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa.Tutkum seninle olmaktı,tutkum teninde erimek,tutkum hayatı seninle paylaşmaktı.ANLATAMADIM…
     
    Gittin…Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden.Ellerim ellerim değimliydi miydi her dokunuşumda seni ürperten?Ürperirdin biliyorum.Bir kez dokunsam,bir tutsam ellerini,itmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.TUTAMADIM…
     
    Gittin… Bir yıkım gibiydi gidişin.Sen adım adım uzaklaşırken benden,çöküp kaldı bedenim olduğu yere.Nice terk edilişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti.Bu kadar zayıf değildim ben,kalkmalıydım.KALKAMADIM…
     
    Gittin...Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum.Hazırdım gidişine.Kaçak zamanlar yaşıyorduk.Zaman bitecek ve sen gidecektin.Bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden başlayacaktım.BAŞLAYAMADIM...
     
    Gittin...Birşeyler söyledinmi giderken?"Kal"dememi istedin mi?Son birkez"Seni seviyorum"dedin mi?"Bekle beni"Döneceğim diye umut verdin mi?Beynim öylesine uğulduyordu ki...DUYMADIM...
     
    Gittin...Nereye gittiğin önemli değildi.Binlerce kilometre uzakta olsan,iki metre ötemde fark etmiyordu.Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.Kurtulmalıydım senden bu yoklukduygusundan kurtulmalıydım.KURTULAMADIM...
     
    Gittin...Unutulanların arasına katılmalıydın.Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerden yakalamalıydım.Bu aşkı noktalamalıydım.Bu sevdadan vazgeçmeliydim.YAPAMADIM...
     
    Gittin...Bir okyanusun ortasında,tek küreği kaybolmuş sandalda dalgalarla boğuşan denizciyim şimdi.Bil ki sevmekten vazgeçmedim seni.Bil ki seninle birlikte sevdanıda taşıyacağım yüreğimde.Bil ki seni...UNUTAMADIM...
     
    MehmetCOŞKUNDENİZ


  18. Bayan_Pipo
    Seni sevmek, bir sadakati değil, sadık bir ihaneti sevmektir...
    Kaybetmeyi ve her seferinde yeniden başlamayı sevmektir seni sevmek...
    Seni sevmek, ayrılığı daha ilk dakikadan kabullenmektir...
    Ayrılık çöplüğünde aşk aramaktır seni sevmek...
    Cevapsız bir soru, sorusuz bir cevaptır aşkın...
    Kaç bilinmeyeni olduğunu bile sayamadığın bir denklemi
     
    çözmeye çalışmaktır seni sevmek...
    Seni sevmek, 'olmayacak bir nedeni, gelmeyecek bir gideni' beklemektir...
     
    Seni sevmek, kafandaki hayali aşkı değil,
     
    hiçbir norma uymayan bir deliliği sevmektir...
    Seni sevmek, sonsuz bir denize dalmak,
     
    çıkışı olmayan bir tünele isteyerek girmektir...
    Cehennemde yanmaya koşa koşa gitmektir seni sevmek...
    Günahın çekiciliğine kapılmak, şeytanın yap dediğini yapmak...
     
    Ve ateşi güneş sanmaktır seni sevmek...
    Bitmeyen bir filmi sürekli yeni baştan seyretmektir seni sevmek...
    Seni sevmek, rüzgara kapılmak, havalanmak, uçmak...
     
    Ve her seferinde binlerce metreden yere çakılmaktır...
    Yaralanmış yüzünle, kanlarını temizlerken yine uçmaya çalışmak da
    Sadece seni severken yapılacak bir deliliktir...
     
    Seni sevmek, hiçbir şeye sahip değilken,
     
    dünyalar sana aitmiş gibi mutlu olmaktır...
    Seni sevmek, en basit haliyle yalandır, her seferinde yeniden kanılan...
    Bir kez daha kanmak için aylarca beklenen, bir yalandır...
    Seni sevmek, herkesin aklına meydan okumaktır...
    Tüm doğru şıkları reddedip, bile bile bir yanlışı seçmektir seni sevmek...
    Akılla kalbin bitmeyen kavgasını başlatmaktır...
    Seni sevmek, kimselere açıklanamayan, kendine bile anlatılamayan...
    Lanetli bir hastalık gibi saklanan, tuhaf bir hikayedir...
    Seni sevmek bir hikayede hayat bulmaktır...
    Hayatını bir hikayenin peşinden sürüklemek, bir roman karakteri olmak...
    Romanın diğer karakterlerince acınarak bakılmaktır...
    Seni sevmek, kimsenin göze alamayacağı bir kavgaya girmek...
    Ve sonunda kahramanca ölmektir...
    Seni sevmek, her seferinde yenilmektir...
    Daha güzel yenilmek için yeniden başlamaktır...
     
    Seni sevmek, dünyanın en güzelini sevmektir...
    Kendi sevgine bile aşık olmaktır seni sevmek...
    Hiç kimsenin başaramayacağını başarmaktır seni sevmek...
    Dünyada en az bir kez mutlaka yaşanması gereken bir duygudur seni sevmek...
    Aşkını bu kadar çok olumsuz öğe ile tarif ettikten sonra...
    Yazının sonunda, bir kez daha sana aşık olmaktır, seni sevmek....
     
    (yazarı bilinmiyor)


  19. Bayan_Pipo
    Tedirginlik....
    Durağan konuşmaların sıkıntısı...
    Isırılmış dudaklardan içime akan kanın damağıma yapışan pıhtısı...
    Hani hiçbir cümleye yerleşemeyen kelime ...
    İsmi yani;
    Gidenin ismi satır başıdır aşk ayetlerime...
     
    Ürpermek... Tekrar dokunabilmek tutkusu...
    Temassız sevişmeler...
    Tenlerin son bir el sallaması gibi...
    Duygusal orgazmın doruğu ...
    Hani ellerimi koymayı bilemediğim yer...
    Yıldızlar tutmaya alıştığım o ipeksi gökyüzü...
    Teni yani;
    Yoksunluğun teni geceleri uykularımı örter....
     
    Yitirmek...
    Sonlara müptela aşkların koyu yası.. .
    Tüm renklerin siyaha tutsaklığı...
    Kesin intiharı gökkuşağının...
    Hani gözlerimin rengini yitirdiğim o son bakış...
    Pulunu terk eden mektup gibi...
    Kimsenin sahiplenemeyeceği o büyük aldanış...
     
    Tutsaklık...
    O şehvetli teslimiyet...
    Tenimi acıtan yokluğunun prangaları...
    Ve bundan duyduğum tanımsız zevk
    Bir zafer çığlığı inlemelerim...
    Ve gövdemin gönderine çektiğim...
    O dimdik bakabilen gözlerim...
    Kesin inkarıdır en çetin yenilgilerimin...
     
    Sevmek....
    Yeniden alışarak kan kaybına...
    Ve ekleyerek kazandıklarını anılarına ...
    Savaşmak yani... Silahsız... Çıplak...
    Müttefik ederek kelimeleri ve hayalleri...
    Yaşamın dayatmasına rağmen...
    Ağırlaşan nefese rağmen...
    Bir pankart açar gibi yazmak aşkı...
    Sol yanını bir el bombası gibi atmak aşk meydanlarına...
    Ve tutuşmak bir hıdrellez ateşi gibi...
    Dolanmak çarşafların o muhteşem yalnızlığına...
     
    Vazgeçmemek...
    Yenilen bir orduyu sahiplenebilmek...
    Ve kendini her devirdiğinde...
    Her ihtilalinde...
    Kendini tekrar tahta çıkarabilmek...
    O muhteşem yenilgilerin muhteşem kumandanı...
    O soluk gecelerin parlayan tek yıldızı...
    Yüreğim yani;
    O içimdeki menzilsiz kurşun...
    Ben umutlarımı boş kovanlara doldururum
    Acemidir aldığım nişanlar
    Ben her aşkta kendimi vururum!!!
    (alıntıdır)


×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.