Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Alem-i Sır

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    97
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Alem-i Sır tarafından postalanan herşey

  1. Alem-i Sır

    Başka Neyi Var

    BAŞKA NEYİ VAR Burcu, burcu geliyor kokun Hissediyorum senin kokun Beni kendimden geçiriyor Senin bu, o güzel kokun Sevgim senin hayat suyun Aşkım ise güneşin olsun Sevgimle aşkım senin olsun Kalbimde aşkınla yerin dolsun Âşık hayatta aşkı için var Bir kendi, bir âlem-i gönlü var Sevgiyle aşkı orada yaşar Onun, aşkından başka neyi var Alem-i Sır
  2. Sırrına Sır Olan Dost Gülü! Bir sır vardır başka bir sırrın gönlünde. Arar o sırrı yaşadığı her günde. Sendeki güzel yüreğe dost oldum der. Gönlündeki o sırra sır gibi sözle! Zaten onun dostu görünmez bir sırdır. Nasıl görünsün ki sırrından arınır. Her kalbinin atışında bir ses gelir. Unutma beni sen dost dostunu bilir. Alem-i Sır der; o sır benim gönlümde. O açan bir güldür gönül âlemimde! Adı; sır çiçeği kendi açar dost gülü.. Sevgi kokusu vardır o’da gönlümde! Alem-i Sır
  3. Alem-i Sır

    Gönülden!

    Gönülden! Hele içimizde eylemezsek hazen Bu ruh-i sineyi hissettiysen, Sine-i süruru da hissedersin sen İşte sen beni de manen ağlattın Bu armağan gelirse âlem-i gönül den Bana değse, ne olur ki? Sana değmesin, nazar dilerim içimden Buyurun yürekte yeriniz var, derim ben Âlem-i Gönül de o çay içilir, o zaman Bu teşekkürü alabilirsem, sizden Bayram ederim ben, gönülden! Alem-i Sır * * * Hazen: (Hüzn) Keder. Tasa. Gam. Ruh-i: Ruha ait, ruhla ilgili. Ruhça. RUH: Ruh İnsanda, aklın erdiği bilgileri anlayan, his (duygu) organlarından beyne gelen duyguları alan, bedendeki bütün kuvvetleri, hareketleri idare eden, kullanan ve kendisi parçalanmayan bir cevher, varlık. İnsanların duygu organları ve hareket sinirleri, kalp ismindeki bir kuvvetin emrindedir. Bedenin dört yapı maddesi olan toprak maddeleri, su, hava ve ateş (hararet) ile yine insanda var olan nefis ve kalp kuvvetlerini bir arada tutan, çalıştıran kuvvet de, ruhtur. Kalbi (Yürek başkadır.) Sine: (farsça) kadın ismi 1. göğüs. 2. gönül, yürek. İç derinlik. Sürur: Sevinç. Manen: Mânâca. Mânâ cihetiyle. Ruhca. Esasca. Bâtınen. İç varlık bakımından.
  4. Alem-i Sır

    Nasıl Olurdu?

    Nasıl Olurdu? Neden, olmasaydı! Nasıl, olurmuydu? O zaman, neden? Nasıl olurdu? Alem-i Sır
  5. Alem-i Sır

    ...biliyorum!

    …biliyorum! Her yerim bağlı, her yerim kilitli! Karanlık bir odamı neresi, Bir hapishane gibi sanki! Burada; ne akşam var, ne gündüz! Meçhul bir yer, hiçbir vakit yok! Gelmeyen ben miyim? Yoksa gelemeyen mi? Mevsimler gelmez Yağmurlar yağmaz Yürek atmaz Nefes almaz Göz görmez Dil söylemez Kulak duymaz Can yok beden olmaz Kimse yok anlatılmaz Gelmeyen ben miyim? Yoksa gelemeyen mi? Buraya giren, bir daha çıkmaz Kapanır kapısı, bir daha açılmaz Bu meçhule, bedende dayanmaz Çürüyüp gider, hiçbir şey kalmaz Gelmeyen ben miyim? Yoksa gelemeyen mi? Bunları, sana söyleyemiyorum Posta yok ki, yollayamıyorum Bunları, gönlünde bırakıyorum Bu âlem-i dünyadan gidiyorum Âlem-i gönülde seni bekliyorum! Gelmeyen ben miyim? Yoksa gelemeyen mi? Bekleme beni artık, gelemeyeceğim Âlem-i gönülde, seni bekleyeceğim Orada, senin yolunu gözleyeceğim Seninle, âlem-i gönülde güleceğim Bu tek ölüm, bir daha ölmeyeceğim Gelmeyen ben miyim? Yoksa gelemeyen mi? Âlem-i dünyada artık ben yokum Hamdım, piştim, yandım ve kül oldum Bir daha, yeni baştan olamıyorum Cevher-i aşkımızı, sana sunuyorum Onunla, sen geleceksin, biliyorum! Alem-i Sır * * * Cevher; bir şeyin özü, maya, gevher; töz. değerli süs taşı, mücevher. büyük yetenek.
  6. Kahve İle Dost Sohbetleri! Dostların sohbet-i muhabbetleri Karşılıklı içtikleri keyif kahveleri Konuştukları tatlı dil sohbetleri Gönülden gelen o her sözleri Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül bir dost ister kahve bahane! Acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır Gönül sohbet-i muhabbet-i yapmaktır Dost dostunu her daim anacaktır Dostlar aynı dünyada yaşamaktadır Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül bir dost ister kahve bahane! Hele bize ikram olunan o kahveler O duygular ile gönül den gelenler Bir fincan kahvenin köpüğündeler Tatlı, orta ve şekersizdir kahvedeler Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül bir dost ister kahve bahane! Buyurun siz nasıl alırdınız dostum? İkram olunacak kahveniz nasıl olsun? Şekersiz alayım tadı gönlümde dursun! Buyurun dostum kahveniz ikram olsun! Gönül ne kahve ister ne kahvehane Gönül bir dost ister kahve bahane! Haydi, dostlar içelim kahvelerimizi Yapalım sohbet-i muhabbetlerimizi Biz açalım Âlem-i Gönüllerimizi Doldurun dostlar kıraathanemizi! Alem-i Sır
  7. Sağ olasın dostum, gönlün huzur ve sevgiyle dolsun!
  8. Alem-i Sır

    Lüfi Gizem Aşk!

    Lütfi Gizem Aşk! Aşk, güzel anlaşılamayan bir esrar Yaşayan, Gizem ve Lütfi olacaklar Bir istek geliyor, Gizem’e Lütfi’den O’da kabul ediyor, bunu gönülden Nereden, nasıl geliyor bilinmeden Niçin, nasıl kabul ediyor gönülden O iki gönül, açılıyor aniden Eller tutuşuyor, âlem-i gönülden İki gönül bir bedende buluşuyor Onlar gerçek âlemde âşık oluyor Aşkın seni bir anda gelip buluyor Birleşip, damarda akan kan oluyor Aşk; sır ve esrarla dolu bir hayattır Aşkı ancak yaşayan anlamaktadır İki gönül, bir bedende kucaklaşır İçi Gizem, dışı Lütfi olmaktadır! Alem-i Sır * * * Gizem: Usun (akılın) erişemediği, açıklanamayan ya da çözülemeyen şey, sır, esrar. Esrarlı: Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, gizemli, esrarengiz. içinde esrar bulunan. Lütfi: (arapça) erkek ismi - hoşluk, güzellik, iyi davranış.
  9. DOST İLE KAHVE İÇMEYE! Gönül bir mekân ister, kahve içmeye… O mekânda, dost ile sohbet etmeye! Ehl-i keyfe keyf katar, dostluk kahvesi Sohbette içenlerin, gönülden gelir sesi! Alem-i Sır
  10. Hey! Dostum, sana bir davetiyem var. Tabii ki, kabul buyurur ve benimle âlem-i mekânda dostlar kıraathanesinde bir dost ile ehl-i kahvesi içmeye, ne dersin? İnan ki, bunu gönülden anlamayan ve hissedemeyen çok insana, saçma gelebilir. Olsun, bizim onlarla bir ilgimiz yok zaten. Biz sadece hisseden ve hissetmeye hazır olan, her gönül dostu ile bunu manevi olarak hisseder ve manevi olarak sohbet-i muhabbetimizi yaparız. O yaşadığımız yer ise; Âlem-i Gönül dünyasıdır. Orada seninle manevi kardeş de oluruz. Saygı dolu, selâmlarımı sunarım. Allah'a emanet ol, dost kardeşim!
  11. ...bir desen! Sırrı, sır ile kaplar isen… Olur, o’da sana bir desen! Alem-i Sır Âlem-i Gönül de, dostlar âlemine desen olan bir dost buldu ve dostuna ithafen der ki: OLSUN VE DOLSUN! Canlar bedende olsun Benden dostlara olsun Dostlar gönülde olsun Gönüller sevgiyle dolsun Alem-i Sır * * * DESEN: 1 . tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerine yapılan çizim. 2 . tahta, çini, kumaş, kâğıt vb. yüzeylerin üzerinde varlıkları, nesneleri belirli çizgilerle gösterme, tasvir. 3 . görsel bir etki yaratmak amacıyla yapılmış çizgi resimlerin hepsi.
  12. "Bir insanın "insan gibi" oluşu, onu sevmem ve saygı duymam için yeterli bir sebeptir."
  13. Önce ben sizden özür dilemek isterim. Belki benim size yazdığım cevap biraz sert veya kırıcı olabilir. Fakat ben hiç kimseyi helede sizin gibi anlayışlı ve özgür düşünen ve kırıcı olmayan bir beyefendiyi asla; ne kırmak, nede üzmek istemem ve zaten bu benimde haddim değil ve olamaz. Sayın dostum, bazen bir şeyleri bizler yanlış veya eksik anlayabiliyoruz ve bunuda cevaplarken biraz kırıcı veya üzücüde olabiliyor. Ama anlayış ve kibarca hoş görülü olmak her şeyi hallediyor. Ben sizin gibi anlayışlı ve hoş görülü beyefendi bir kişinin dilerim ki, her yazılarımda yorumlarını özgürce ve dilediği gibi yapmasıdır. Belki bizlerde bazı eksiklerimizi ve yanlışlarımızın farkına varır da, düzeltiriz. Bu tür yorumlar çok anlam ifade ederler. Size gönülden ve saygılarımla teşekkür ederim, daima arzuladığınız gibi ve huzur dolu, mutlu, sağlıklı bir yaşamınız olsun! Saygılarımla, selâmlar!
  14. Selamlar! Önce kendi açınızdan bir yorum yaptığınız için teşekkür ederim. Fakat her kelimeyi biraz geniş ve genel olarak araştırıp anlamını veya anlamlarını bulmak ve emin olmak için her kelimenin bir kaç çeşit anlamları olduğunu bilmek gerekir. Tıpkı Türkçe dilimizde olduğu gibi; (Yüz: Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı. İnsanın; göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat. v.b.. / Yüz: (Mimarlık) Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin tümü. Örnek; önyüz, yanyüz, arkayüz gibi. v.b.. / AŞ: Bir yerin öte yanına geçmek. / AŞ: Yemek, çorba, yiyecek şey. v.b.. / İN: Çukur; iniş. Koyun pisliği, davar tersi, hayvan pisliği. Hayvan barınağı, hayvan yeri. / BEL: Bağ ve bahçelerde toprağı alt üst yapmakta kullanılan araç. Vücudun göğüs ile karın bölgeleri arasında kalan kuşak kısmı.) Evet, işte bu ve benzeri bir çok kelimenin birkaç çeşit anlamları olduğu gibi. ZENA da öyle bir kelime ve bende o kelimeyi; "kısa olan ölüm tehdindeki vakit çok geç gelmişti ve o ızdırap, işkence ve acı çekmekte idi, nasıl şarkı söylesin canı derdinde" anlamında kullandım. Şiirlerdeki kelimeler, çok değişik anlamları ve yeri olan kelimelerdir. Şiiri çok dikkatli ve anlamına uygun okuyup anlamalıdır, okuyanlar! ZENA': (Osmanlıca - Türkçe Sözlük) Kısa boylu ve dar nesne. ZENA: (Sözlük.info.tr) Zena` Türkçe Anlamı: Anlam 1 : Kısa boylu ve dar nesne.
  15. …canı derdinde! Küçük kız tutsak olmuş dediler Düşmüş o’da çarklar içine Zamanı çeviren yelkovanlar, akrepler Nasıl şarkı söylesin, canı derdinde! Küçük kız tehdit ile tehlikede Her şey bitti, canı gitmek üzere Çok geç, gelmiş vakti zena Nasıl şarkı söylesin, canı derdinde! Düştüğü yer dipsiz bir kuyu Dibi olmayan kuyunun, bulunmaz suyu Olsa da suyu, çıkarmaz kimse onu Nasıl şarkı söylesin, canı derdinde! Alem-i Sır * * * ZENA: Kısa boylu ve dar nesne.
  16. Benimlesin Benimsin Gülmek seninle güzel Kahkaha tufanında Uçmak seninle güzel Sevgi semalarında Hayatımsın canımsın! Benimlesin benimsin! En güzel rüyalarda El, ele dolaşarak Bambaşka bir âlemde Masallarda yaşasak Hayatımsın canımsın! Benimlesin benimsin! Bu Âlem-i deryada Şu gönül diyarında Seninle yerimiz orada Âlem-i aşk konağında Alem-i Sır
  17. Alem-i Sır

    ...bu sahilde!

    ...bu sahilde! Bir efkâr sardı içimi Bu efkârmı acep dertmi Sardı beni bak içimi Kim anlar acaba beni Dudaklarım söyleyemez Söylemedikçe bilinmez Yine çıktım o sahilde Yalnız sensiz ve sessizce Sadece sen var içimde Bir duygu, sevgi bilmece Dudaklarım söyleyemez Söylemedikçe bilinmez Çok efkârım var içimde O anılar hani nerde Dönelim gel o günlere Ben burdayım, bu sahilde Alem-i Sır
  18. AŞKA ÂŞIK OLMAKTA VAR Bir sevgiyi birlikte paylaşanlar O sevgilerini aşk-ı endam yapanlar Artık tüm geleceği vuslatta duyanlar İki sevgili bir âşık olanlar Olur ise aşk-ı endam da var Olunur, aşka âşık olmakta var Bir aşkı hazzı tükenmez sanmakla Göremezsin "ufuk"larda endam uçmakla Görünen rüyalar ezeli bahçe olmakla Her mevsimi bir bahar kılmakla Olur isen, aşk-ı endam da var Olunur, aşka âşık olmakta var Bülbülden sevgiye feryat istemekle Gülden sevgimize renk ver demekle Mehtaba gönülden haz eylemekle Âlem-i gönülde seyran etmekle Olur isen aşk-ı endam da var Olunur, aşka âşık olmakta var Kol kola bir beden de sarılmak Her nefeste bir nefis olmak Susatan zevki dudaktaki tuzdan almak Bir buse ile gönülden kılmak Alem-i Sır * * * * Endam: Farsça Beden. Vücut. Vücudun tenasübü. Vücudun görünüşü. Letafet. İntizam ve üslup. Hazz: Sevinç duyma. Hoşlanma. Zevklenme. Saadet. Tali'. Nasib. Nimet ve süruru mucib şey. Kesme. Kısaltma. Kazmak. Yırtmak. Silmek. Hafif gövdeli. Kandırmak. Nefs: (Nefis) Can, kişi, kendi, öz varlık. Bir şeyin zatı olan, kendisi.
  19. İKİ SIR’RIN DOST KAHVESİ Âlem-i Sır içerisinde bulunan bazı sırlar, sanal âlemin içinde tanışıp dost olmuşlar. O sanal âlemde tanışmak, yaşam âleminde tanışmak gibi olmadığı için henüz karşı karşıya gelip, yüz yüze görüşüp tanışamamışlar. Sadece sanal âlemde, sanal mektuplaşmak gibi birbirleriyle yazışmışlar. Bu dostların, o sanal âlemdeki adları; “Alem-i Sır” diğerinin adı ise, SIR” dır. Âlem-i Sır içerisinde ve onun içinde bulunan, insanoğlunun yaptığı ve meydana getirdiği bir sanal âlem var ki, orada güvenilir bir dost veya arkadaş bulmak, nerdeyse imkânsızdır. Ama bazı insanlar, lutf-i ilâhî den kaynaklanan ve onların şansına sunulan bu imkândan yararlanarak, dost veya samimi arkadaş olabiliyorlar. Bu iki sır olan arkadaşlarda, bundan dolayı tanışarak dost olmuşlar. Arada bir sanal âlemdeki kendi özel (msn) lerin de karşılıklı sohbetleriyle konuşarak dertleşip, muhabbet ederdiler. Bir gün yine konuşlarken, sohbetleri içerisinde Alem-i Sır karşısındaki dostu olan SIR’a derki; “Dostum SIR hadi gel Âlem-i Gönül dünyamızda, seninle dost mekânında oturup bir Ehl-i Keyf dost kahvesi içelim ve sohbet-i muhabbet eyleyelim. Ne dersin?” SIR da, dostunun davetini kabul eder ve Âlem-i Gönül dünyasındaki, o dost mekânına gelmek ister. Bu davet, manevi bir davet ve mekân olduğu için oraya ancak; sevgi, güven ve hoşgörü ile manevi bedenler gelir. O mekânda, birçok seven ve sevilenler sohbet-i muhabbet eylemektedirler. SIR ile Alem-i Sır bir süre sonra, bu davet üzerine birden kendilerini çok güzel ve değişik bir manevi âlemde bulurlar. Yani, Âlem-i Gönül dünyasındaki o sohbet edecekleri, dost mekânında bir masada karşılıklı otururken buluşurlar. Selâmlaşarak, orada değişik bir tanışmayla sohbetlerine başlarlar. Sohbetleri esnasında, Ehl-i Keyf dost kahvesini içmek isterler ve anında birer tane kahve önlerinde var olur. Onlarda bu dost kahvesini hem içerler, hem de sohbet etmeye devam ederler. Sanki uzun zaman öncesinden, bu iki dost tanışıktır ve hiç şaşırmadan oradaki buluşmalarında, bundan söz açmazlar. Sohbetleri esnasında konuştukları, sadece bugüne kadarki hayatlarında yaşadıkları ilginç konulardır. Bu dost mekânındaki, sohbet-i muhabbetlerini kendilerinden başka hiç kimse bilemez. Evet, bir süre sonra Ehli Keyf kahvelerini içerken, yaptıkları sohbet-i muhabbetleri biter. Bu her iki dost, birden kendilerine gelir ve gerçek âlemde, yani bu yaşadıkları dünyada birden kendilerini bulurlar. Her ikisi de ayrı, ayrı yerlerde ve şehirlerde yaşamaktadırlar. Sanki o an uyur gibi bir dalgınlık içerisine girmişler ve uyanıp kendilerine gelmişler. Kendilerine geldiklerinde birde ne görsünler, odalarında ve üzerinde bilgisayarlarının olduğu masalarında ve önlerinde birer boş içilmiş kahve fincanları var. Bilgisayarları açık fakat sadece çalışır görüntüde bulunuyor. Başka hiçbir şey aktif değil ve durgundur. Biraz şaşkınlık ve şok geçirdikten sonra, Âlem-i Gönül dünyasındaki o dost mekânında oturup karşılıklı Ehl-i Keyf dost kahvelerini, sohbet-i muhabbetlerinde içtiklerini anlarlar. YAZAR Alem-i Sır BEKLEMEK YORDU! Evet, beklemek yordu bizleri Duygularımız ile olan hisleri Yavaş, yavaş yok ediyor bizleri Hani nerede o dostluk kahveleri Beklemek yordu bir hayat boyu! Bir dost elinden kahve içiliyor mu? Dostluk ve sohbet kahvelerini İçmek dost elinden, olsa bizi.. Muhabbetin tadıyla alsa bizleri Âlem-i Gönül dünyamızda misafir! Beklemek yordu bir hayat boyu! Bir dost elinden kahve içiliyor mu? Bu dünyada beklemek neden? Durakta beklemek gibimi bilmem! Bilet hazır zamanını bekliyorum Bu arada bir dost kahvesi içelim! Beklemek yordu bir hayat boyu! Bir dost elinden kahve içiliyor mu? Neyse artık kahvelerimiz olsun Fincanlarımız kahveyle dolsun İçelim köpüğünden huzur bulsun Gönülden sevgiyle sohbet olsun! Alem-i Sır * * * Ehlî: Munis, alışık. Yabancı olmayan. Kendisi ile ünsiyet edilen. Keyf: Afiyet, sağlık, sıhhat. Memnunluk, hoşlanma. Neş'e, sevinç, sürur. Mizaç, tabiat. İstek, taleb, arzu, heves. Gönül açıklığı. Ünsiyet: Alışkanlık, dostluk. Birlikte düşüp kalkmak. Ahbablık. Lutf-i ilâhî: Allah'ın ihsanı. İhsân: 1. İyilik etme. 2 : Bağış, bağışlama. 3. Sağlamlaştırma.
  20. Çok teşekkür ederim, anlayış ve yorumunuza, sağ olun!
  21. EĞER - ÖZLEM - AŞK-I..ÂLEMDE Eğer!..özlem duyarsa aşk-ı âlemde Bir yol tutsun Âlem-i Gönülde Sevilip o'da sevildiğine Gerçek mutluluğu yaşayabileceğine Ağlamayıp hep güleceğine Hepsi hayal diye şaşmaz herhalde! Âlem-i Gönül de ki gökyüzünde Gündüzleri güneş ve geceleri ay ise Güneşin sıcaklığı, yıldızlar ve ay ile Hayal değil sevgi dünyası bize! Rüyaya gerek yok gönülde bir yer Sevenin, sevileni ile buluştuğu yer Orada nikâh kıyılmaz, zaten nikâh var bile! Özlem!..duymalı insan özlediğine Zamanla geride bıraktıklarına Özlem olmazsa sızı girer kalbine Nasıl değer verir ki yalnızlığına! Gönül bahçende atarsan bir çığlık Çok acıdır unutulmaz bu yalnızlık Seviyorum çığlığı atasın ki sen Aşkına ışık olsun alacakaranlığında! El ele tutarsan sevdan ile sen Tökezlemez sevdan bunu bilesen! Yüreğe dokunmaz ki girer o sevda İki yürek tek beden oluverir, yaşarda! Sevda benim demelisin tabi’i ki Sevenleri ilgilendirir, bundan kime ne? El değmemiş düş ülkesi ora, Âlem-i Gönül Ben senin, sende benim bahçemde! Aşk!..ehline derman diye neyi sorarsan Kendi dermansız, sana ne desin! Eflâtun ile Lokman bundan ne anlar Erbabı bile tabi’i ki çaresiz, kalır matemde Onların bile ahvali, perişan yazar! Hiçbir âlemde bulunmaz ki, böyle dil-rüba Aşk-ı muhabbeti başlara olur belâ! Münkiri öldürmek yerinde sevaptır ammâ.. Arkan kuvvetli değil ise, kadı bile kan yazar! Dertleri çok olan gulâm âşık yolunda Mastur ise harf-i eliflâm bizim Hâkimler kim ki, yazsınlar hakkında ne izin! Yazsa bile ancak, Âlişan hayırlı ferman yazar! Alem-i Sır der ki; şu Âlem-i Gönül bahçesinde Açan çiçekler ile birde güller var Onlar olmazsa nasıl olurdu hayat orada Güllerin kokusu ve renkleriyle açan çiçekler var ya! Alem-i Sır
  22. Alem-i Sır

    Ya! Sende?

    Ya! Sende? Hadi gel artık, nedir bahane? Bırakıp gittin beni, kime ne! Olsun git sen, bırakıp beni de.. Ama sevgin, işlemiş içime! Sen gitsen de, kalsan da, seninle İki kalp, bir bedenim içimde İlk gün gibi duruyor kalbimde İki kalp olmuşlar bir bedende Sevgi, aşk ve en güzel sözlerde “Ben Seni Seviyorum” Ya! Sende? Alem-i Sır
  23. Alem-i Sır

    Günlerinde

    GÜNLERİNDE Hayatı sel olmuş önünde sular Suların üstünde uçan martılar Elinde şemsiye bekleyen insan Dikili kalmış atmıyor adımlar Bir toprak üzerindeki o güzel Boynu bükük acaba neyi düşler Sular içinde kalmış sevdiğine Nasıl kavuşacağını mı düşler O içinde karanlık bir merdiven Basamaklarında oturmuş bekler Boynu bükük eller sıkışmış iken İkisi ayrı yerde hayal düşler Olmalıydılar Âlem-i Gönül’de Masmavi gök ile su sahillerinde Yemyeşil ağaçlar ve çiçeklerde Güle oynaya sımsıcak gönüllerde Alem-i Sır
  24. YOLUNA GİDEN DERVİŞ Yalnız bir gezgin derviş gibi gezerken Etrafıma bakıp her yeri süzerken Birde ne göreyim ilerde bir görkem Kervansaray bu görünen çok muhteşem Yorgunum gönül burada olmalıyım Girip içinde bir müddet kalmalıyım Sevgi adında bir kervansaraydayım Geldim kapına sevgimle çalmaktayım Selâmünaleyküm ey kervansarayım Aleykümselâm buyur ey derviş cânım Nerden gelir nere gidersin sorayım Ben bu Âlem-i sır da dolaşmaktayım Bismillâh deyip içeri adım attım Heybemi çıkarıp ben yere bıraktım Taşıyan o değneği elime aldım Ayak el yorgun değneğime yaslandım Sevgi kervansarayın bahçesindeyim Karşımda birçok güller var görmekteyim Bu ne endam güllerde aman Allah’ım O kokularını da ben almaktayım Kimi kırmızı sarı beyaz pembedir Her birindeyse bir bülbül ötmektedir Onlar güler bülbül öter ne demektir Bir dervişte onlara su vermektedir Şöyle şaşkın ve argın düşünmekteyim Bende böyle bir su verebilir miyim? El ayak titredi ey gönül ya kalbim O derviş işini yapar görmekteyim Yorgunsa derviş yardım edebilirim Benim işim yolculuk ben bilmekteyim Oturdum bir köşeye seyretmekteyim Elimde kâse bende su içmekteyim Gül aşkına her bülbül bir şeyler söyler Aşk-ı namesini diliyle meşk eyler Gül açmış yapraklarını onu dinler Kulaklarım söz sinem kokuyu çeker Çok kokuyu ve sözü aldım sineme Dinleyerek daldım Âlem-i Gönlüme Aşk-ı lîsân ile söylesem ben kime.. Ötsem bülbül gibi aşkım aşkım diye Kendine gel yeter ey derviş artık Gidecek çok yolun var uzatma artık Tak değneğe heybeni düş yola artık Gönülde sevgi ayağındaki çarık Alem-i Sır
  25. Alem-i Sır

    ...virane bana!

    …virane bana! Yanar gönlüm aşk ile! Sönmez artık ne çâre. Ocağı gönlüm oldu Yanıyorum bî-çare! Ocaktaki kazanda İçinde kaynayanda Ateş olan odunda Aşktır yakan onu da! Gönlümdeki ocak da Aşk ateşi yanarsa Bu dünyada ve varsa Her şey virâne bana! Alem-i Sır * * * Ne çare: Çaresi yok elden bir şey gelmez. Ne çare ki onu durdurmamız mümkün değil. Bî-çare: (Farsça) Çaresiz. Zavallı. Şaşkın. Virâne: yıkılmış ya da çok harap olmuş yapı. Yıkılmış ya da yanmış olan yapılardan geriye kalan yıkıntı ören. Ören: Eski yapı veya şehir kalıntısı harabe virane.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.