Zıplanacak içerik

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Türkeş"n bilinmeyen anıları "O Yıllar"da! Eski MHP"li Yaşar Okuyan 12 Eylül ve Mamak"ı anlattığı "O Yıllar" isimli kitapta ilginç iddialar ortaya attı Biz bu kitabı nasıl yazdık? Aylar süren kavga gürültüye, Minnoş’un teyp yeme girişimlerine, hatta Kenan Evren imzalı tarihi belgeleri tırmıklayarak tarihe gömme çabalarına karşı koyarak yazdık. Gerçekten Minnoş olduğu için affettik affetmesine... Ama “Miyavvv, mırr, mırr” diyerek söyleşiye dahil olduğu bazı kasetleri çözmekte epeyce zorlandım. Alparslan Türkeş’in bir dönem sağ kolu olan, “Albay”ın gizli nikahına dedesinin evinde tanıklık eden Yaşar Okuyan’la aslında bir “Söyleşi”ler kitabı düşünerek yola çıktık. Soru-cevaplar sert başladı, sert devam etti. Kimse birbirine “torpil” yapmadı. Yazım bölümüne geldiğimizde ise “Okuyan” soyadının nereden geldiğini anladık. Çünkü Okuyan, “titizliği” ile hem asistanı Nazlı’nın, hem benim tam anlamıyla canımıza okudu. Ama 15’inci kasetin sonunda ‘Komünist kardeşin Faşist ağabeyi’, 12 Eylül ihtilali, gerekçeleri, Mamak işkenceleri tekrar hatırlanınca ”O yıllar“ı ayırmaya karar verdik. Okuyan’ın hücre arkadaşı Taha Akyol’un önerisiyle onlar da ’Anı’ haline geldi. ”Yayına hazırlayan“ isim olarak benim için ilginç bir yolculuk olduğunu söyleyebilirim. ”Devrimcilerin“ o yıllarda yaşadıklarını iyi biliyordum da, karşı tarafı hiç dinlemediğimi fark ettim. Yaşar Okuyan’ın anlattıklarını yine de en iyisi okuyun, siz karar verin. Deniz Gezmiş ile büyük kovalamaca Alparslan Bey çok bunaldığında korumalarını da atlatmayı başarırdı. Kendi başına aracıyla Ankara’yı gezmeyi çok severdi. Bunlar elbette çok uzun geziler olmuyordu ama en azından bir dinlenme imkanı buluyordu. 1967’de de yine böyle bir kaçamak yapmaya karar veriyor. Ford marka bir aracı vardı. Almanya teşkilatı Türkeş için oradan almıştı ve gümrüğünü de biz İstanbul’dan organize edip ödemeyi yapmıştık... Korumasız Or-An’da oturduğu eve çok yakın olan Eymir Gölü’nün çevresinde bir tura çıkıyor. Araba kullanırken gölün çevresinde toplanmış gruplar halinde gençler dikkatini çekiyor. Onlara dikkatlice bakarken Deniz Gezmiş’le göz göze geliyorlar. Ancak aynı anda arkadaşları da Türkeş’i fark ediyor. Bunun üzerine büyük bir kovalamaca başlıyor. Deniz Gezmiş ve arkadaşları da hemen arabalarına atlıyor ve Türkeş’in peşine düşüyorlar. Takip Konya Yolu’na, Balgat’a kadar sürüyor. Ancak Türkeş, hepsini atlatmayı başarıyor. Bunu Türkeş Bey bize gülerek anlatmıştı. Hatta, “Ektim onları. Arkadan çok bastırdılar ama ben daha hızlıydım” demişti. Sevim Tuna ayağını Türkeş yüzünden kırdı Türkeş İstanbul’a oldukça sık geliyordu. 1973 yılında MHP İstanbul İl Başkanı Salih Zeki Erol, “Efendim lütfen Sevim Tuna’yı dinlemeye gidelim” dedi. Türkeş, “Uygun olmaz Zeki Bey” dedi, kabul etmedi. O sıralar Sevim Tuna son derece meşhurdu. Erol, Türkeş Bey’e her türlü önlemi alacağını söyledi ve ikna etti... Ertesi akşam Türkeş Bey, ben ve Salih Zeki Erol tam anlamıyla suçlular gibi Bebek’teki Maksim Gazinosu’na gittik. Fahrettin Aslan geleceğimizi haber aldığı için bize en önden masa ayırtmıştı. Muhabirlerin içeri girilmesine izin verilmedi... Sevim Tuna sahneye çıktı, şarkılarını söylemeye başladı. Tuna gelenleri selamlarken birden bire Alparslan Türkeş’i fark etti. Çok heyecanlandı ve masaya selam vermek için bize doğru yürümeye başladı. Ama tam bize yaklaştığı sırada ayağı kaydı ve sahneye kapaklandı... Ayak bileğindeki kemiğin kırıldığını da sonrasında öğrendik. Tabii tadımız kaçtı ve Maksim’den ayrıldık. Asıl bomba birkaç gün sonra patladı. Gazinonun fotoğrafçısı tüm yaşananları tek tek görüntülemiş. Olay duyulunca da epeyce bir yüklü paraya Türkeş’in masasından Tuna’nın düşüşüne kadar çektiği tüm fotoğrafları Günaydın Gazetesi’ne sattığı ortaya çıktı... Haber manşetten yayınlandı. Türkeş Musevi Cemaati’yle gizlice bir araya geliyordu 1977 seçimlerinde İstanbul’da iş dünyasıyla buluşmamızı da Berker İnanoğlu ve Mete Has sağladı... Hatta 12 Eylül’de o dönem partiye yapılan bağışlar iddianamede yer aldı. Birçok iş adamının ismi bağış yapanlar arasında geçti. AKSA’nın sahibi Ali Dinçkök o dönem 85 bin Lira yardım yapmış görünüyordu. Sadık Özgür 150 bin Lira, Üzeyir Garih 50 bin Lira, Tevfik Ercan 200 bin Lira, Hayrettin Karaca 50 bin Lira, İbrahim Bodur 200 bin Lira. Burada Muharrem Eskiyapan 100 bin Lira, Feyyaz Berker ve Refik Baydur’un da bağış yaptığı görünüyordu ama rakamları yoktu... Türkeş o yıl oldukça ilginç buluşmalar gerçekleştirdi. O dönem MHP’nin oyu yüzde 3’lerde olsa da Türkeş’in kendi ismi ve karizması vardı. İsmi partiye bağış yapanlar arasında bulunan Üzeyir Garih ve Türkeş’in görüşmesini iki defa ben organize ettim. İlk seferinde Taksim’de bir iş hanında, Berker İnanoğlu’nun tanıdığı bir iş adamının ofisinde bir araya gelip öğle yemeği yediler. Diğerinde ise Türkeş, Beyoğlu’nda Musevi Cemaati’nin liderleriyle buluştu... İlk görüşmede Türkeş’i dışarıda bekledim. İkinci görüşmedeki yemeğe ben de katıldım. O sohbette, Türkeş Türkiye’nin bölgedeki gelişmeler karşısında hassas olması gerektiğini söyledi. Özellikle ülkeyi tehdit eden Sovyet yayılmasıyla ilgili uyarılarda bulundu. Ermeni ve Yahudi düşmanlığının doğru olmadığını, birtakım güçlerin özellikle tahrik etmek için uğraştıklarını da Musevi Cemaati’ne iletti. 500 yıl önce bu ülkenin Yahudilere kucak açtığını söyleyerek, hiçbir düşmanlığın söz konusu olamayacağını, Türk milletinin dokusunda böyle bir düşmanlığın bulunmadığını da söyledi. Cemaat liderlerinden de tahriklere karşı dikkatli olmalarını istedi. Türkeş Bey’e çok büyük hürmet gösterdiler. Ortodoks Kilisesi’nin önde gelenleriyle görüşme Üzeyir Garih’in bu görüşmeden sonra 50 bin Lira bağışladığı iddianameye girmiş olsa da benim bildiğim MHP’ye yaptığı bağış bundan daha fazla bir rakamdır. Gerek o dönem gerekse sonrası için şöyle bir tespit yapmakta fayda görüyorum: Türkeş’in hiçbir konuşmasında Ermeni ve Yahudi aleyhtarlığına rastlamanız mümkün değildir. Türk Ortodoks Kilisesi’nin önde gelen isimleriyle de görüşmeleri olduğunu biliyorum. Türkeş gerek Ermeni, gerek Musevi ve gerekse Ortodoks Kilisesi’nin önemli isimleriyle yaptığı tüm görüşmelerde, “Sizin menfaatlerinizle Türkiye Cumhuriyeti’nin menfaatleri örtüşüyor. Dışarıdaki tahriklere kulak asmayın” demiştir. Darbe olacağını 30 Ağustos’ta anladık “Darbe olacak” haberlerini o kadar çok duyuyorduk ki kanıksamıştık. Ancak ihtilalden 10 gün önce bu sözlerin çok da yanlış olmadığını gösteren bir olay yaşadık. 30 Ağustos 1980... Zafer Bayramı kutlamaları yapılacaktı. MHP yönetimi olarak Genelkurmay Başkanlığı’na gittik. Sabah törenlerine katılıp oradan da hipodromdaki geçit resmine dahil olacaktık. Bir yıl önceki kutlamalarda komuta kademesinden hepimize büyük bir ilgi ve yakınlık gösterilmişti. Ancak bu defa içeri girdiğimizde buz gibi bir havayla karşılaştık. Kenan Evren törenin başlamasına çok az bir süre kala geldi. Liderlerin ellerini sıkıyor ama hiçbirinin yüzüne bakmıyordu. Hepimiz tedirginlik duyduk... Tören sonunda merdivenlerden inerken Türkeş’e, “Bir anormallik var. Hipodromdaki törenlere katılmayalım” önerisi getirdim. Türkeş haklı olduğumu söyledi. Partideki toplantıda “Benim bu fotoğraftan anladığım darbenin yolda olduğudur” dedim ve Türkeş de beni onayladı. Türkeş’in Evren’e yazdığı mektubun sırrı İhtilal sonrasında Türkeş’le Dil Okulu’ndaydık... Türkeş, Kenan Evren’e bir mektup göndermeye karar verdi... Ekim ayının son günleriydi. Türkeş, Evren’e mektup taslağını daktilo ettirmek için beni odasına çağırdı... Türkeş söylüyor ben yazıyordum. Ancak mektup ilerledikçe canım sıkılmaya başladı. Çünkü öyle ifadeler var ki Türkeş’in onları kullanması mümkün değildi. Sonunda dayanamadım, ”Zatı alinize bu öneriyi kim getirdi?“ diye sordum. GİK üyemiz Sait Bilgiç’in verdiğini söyledi. Bunun üzerine, ”Olmaz efendim. Benim rızam yok böyle bir mektup göndermenize“ dedim... Ancak çok canım sıkıldı. Çünkü o mektup giderse, aşağıdan alan, adeta Evren’e ricada bulunuyormuş izlenimi veren bir durum ortaya çıkacaktı. Türkeş mektuptan söz etme dedi, ama mümkün mü?” “Durumu Sadi Somuncuoğlu, Nevzat Köseoğlu, Cengiz Gökçek’e anlattım. ”Evren’in elini öpeceğiz“ deyince paniğe kapıldılar. Topluca Türkeş’in odasına gittik... Türkeş yeni bir taslak yazmamızı istedi... O ekip olarak ikinci bir taslak hazırladık. O mektup 1 Kasım 1980’de Evren’e gitti.” Taha Akyol’la hücre arkadaşlığı Türkeş’in kaçışını organize ettik ve ben bir süre sonra Ankara’da gazetecileri çağırıp teslim oldum... Dil Okulu’nda rahat durmayınca bizi Mamak’ta A Blok, Tecrit 2, Ön 38 numaralı hücreye aldılar. İdam mahkumlarını da Ön 35 ve 36 numaralı hücrelerde tutuyorlardı. Oda arkadaşım Taha Akyol’du. O hücrelerde bugün bile tartışılan, hesap sorulması gereken birçok iddiaya şahit olduk. Mesela bizden önce yanımızdaki hücrede kalan ülkücü bir genç için “Kendini astı” diye tutanak tutmuşlar. Ne kadar doğru belli değil. Çünkü orada bir insanın intihar etmesi mümkün değildi. O imkan olsa zaten ben kendimi asardım. Böyle soru işaretleri taşıyan olaylar da oluyordu. Mesela nöbetçi bir er geliyor, “Yandaki kendini asmış” deyip gülmeye başlıyordu. Mamak cehennemi Cezaevi Komutanı Albay Raci Tetik’ti. Tetik, gaddar, insanlıktan nasibini almamış bir adamdı. O dönem cezaevinde 3 sol görüşlü, 2’si sağ görüşlü 5 kişiyi döverek öldürttüğü iddiaları vardı. Ölümlerin ardından cezaevi doktoruna “İntihar etti” raporları düzenlettirildiği söyleniyordu. Bunların hiçbirini ispatlayacak durumda değilim ama bu dedikodu çok yaygındı. Hücreler korkunç yerlerdi. Bir delikten ışık sızıyor. Aşağıdan size bir yoğurt kasesinin içinde günde bir sefer çaya benzeyen şeyler veriyorlardı. Bunu almak için elimi uzattığımda çavuşun elimi ezmesini hâlâ unutmuyorum. Çavuş elime basınca sıcak su elime döküldü... Hücrelerde gece mi gündüz mü anlamınız mümkün değildi. Öyle bir psikoloji ki, artık hayat bizim için bitmiş gibi hissediyorduk. Erbakan nasıl pijamasız kaldı? MSP’liler 11 ay yattıktan sonra Dil Okulu’ndan topluca tahliye oldu... Aradan sadece üç gün geçti. Biz odadayken kapı açıldı ve Erbakan Hoca lacivertleri çekmiş bir halde kapıdan içeri girdi. Bayramlaşmak için yanımıza geldiğini düşündük. Ama çavuşun elinde pikeleri görünce durumu anladık. Erbakan Hoca durumu ”Kırıkkale’de bir bakkal dükkanında kaset bulmuşlar. Onunla ilgili ifade vermeye gittim, tutukladılar“ sözleriyle anlattı. Önümüzde 9 günlük bayram tatili vardı. Erbakan Hoca’nın ise bir tek kıyafeti bile yanında değildi. Hoca’yla ölçülerimiz tutunca temiz olan bir takım pijamamı, el havlusu, banyo havlusunu kendisine verdim. Deniz Güçer..07.03.2010
  2. Iran´da filistinde diger arap ülkelerinde bu orantiyi yakalayabilirsin bunda sasilacak birsey yok bahreyn den tutun malezya´ya kadar degisen birsey yok libya, katar, kuveyt´e arap emirliklerine kadar bu neyi kanitlayabilir orda yasayan insanlarin cok demokrat oldugunu mu cok okudugunumu! Cok saglikli düsündügünümü gösterir gecin bunlari derim.. Birseyi hatirlatmak isterim bu veriler daima okula kayit olma verilerin üzerine yapilir hic bir zaman saglikli olmamistir.. Önemli olan ne okuduklari ne kadar okuduklari ve neyi okuduklari..Bir filistinli dogdugundan itibaren bagimsizlik ve özgürlük mücadelesi icin, özgürlük ruhuyla yetistirilir iste burda ne okuduklari önemli..
  3. Filistin halkinin cok okur yazar oldugunu gercegini nerden variyorsunuz ben hicde öyle oldugunu düsünmüyorum ordan buralara gelenlerin hicde öyle olmadigini gösteriyor. En basta el fetih yanlilarin dahi bilinc düzeyi dini konulardan ileri gitmiyor.. Bütün savunmalarini konusmalarini dini konular üzerinden yapiyorlar onlarin sol görüslü oldugunu bin sahit ister bu gözlemimi de hemen belirteyip..Diger yazilara cevabimiz gelecek. Not: Ben onlari bizim gibi sol görüslüler gibi bilinc seviyesi yüksek bilincli sempatizanlar beklerken dua eder gibi cami hocalarindan farksizdilar ister inanin ister inanmayin.
  4. Efendi Türkler şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    . Guten morgen, gute laune.. Günaydin Türkiye .
  5. Sayin CYRANO Türk diasporası mı ? Böyle bir diaspora yoktur. Avrupa´da var mi anlamina geliyor? Arkasi gelecek yazmissin arkasini bekleyecektim fakat dayanamadim bir zahmet Avrupa´nin Irkci gerici düne kadar bütün dünyayi arkasinda birakacak yabancilara karsi bagnaz tutumunu da göz önüne al.. Biraz da yurt disindaki Türkleri tanimaya calis? Onlarin basarisi ile barisik ol belki devami daha hayirli olur...Kisaca bastan belirteyim Türkiyede Tarihciler bile bilmiyor ermeni sorununu tam manasiyla kalkmissin gürbetcileri sucluyorsun bu konuda.. Anasi bilmezse Babasi bilmezse cocugu nerden bilecek..Ermeniler öylemi ! abartma olmaz besikte yetisiyorlar..tavsiyem onu bir arastir Durum buyken yurt disinda yasayan Türkleri yerini dibine sokmaya calismak hic hos degil konuyu buralara tasimaniza hicde gerek yoktu. Bakin belki bahsettiginiz Ermeniler Amerika´da bir asir gecirdi belki iki asir birde zannedersem ortamlari cok farkliydi.. Zencilere göz önüne al belki birseyleri hatirlatir !!! Bir ülkede yasayan yabancilarin arasindaki fark..O farki yaratan nedir burdan yola cikmani tavsiye ederim..Belki ayni dönemler geldiler belki zenciler daha fazla uyum sagladi !ama..onlarin lobisi olamadi.. Kalkipta Avrupa´da yasayan Türkleri yakindan tanimadan yok efendim su söyleymis bu böyleymis.. Birde arkasi gelecekmis .. Davulun sesi uzaktan kulaga hos gelir.. Gecin bunlari..bizler yapilmasi gerkenleri yapiyoruz yapilacak olanlarida yapacagiz onun icin iciniz rahat olsun..yeterki isteyin hergün lobi oluruz !!! Gelelim Avrupa´da ki su cilgin Türklere,Türkler ilk basta burda yarim asirdir burda bu bir.. ikincisi Türkler ABD nin zencileridir anlasilmasi acisindan yaziyorum..Az zamanda cok zamanda cok yol aldik sanal olarak yasamadik buralarda bilegimizin hakkiyla biz Türküz dedik her kilifi kafamiza geciremediler biz onlarin Irkciligini kafalarina gecirdik !!! Avrupa toplumu burnundan kil aldirmazdi...o kili aldik...Ne sinifda bizi ayirabildiler ne okulda ne otobüsde nede sanatda nede politikada hayatin her dalinda onlarla bire bir yasamasini gösterdik yasayabilecegimizi yasarkende onlarin engel olamayacagini gösterdik. Bunlar hicde kolay degildi bu öz güven isterdi asalet isterdi hayatda yasanilmasi ne gerekse o isterdi biz varligimizla yasadik...Türklügün üstün asaletinle yasadik.. Avrupaya ilk adimlar Gastarbeiter(misafir isci) olarak attildi misafir biraz misafirligini bilir ama o bile zaman kaybi yaratmadi.. Evet misafirler binler kisa zamanda yüzbinler ve zaman icinde milyonlara ulasti ´´Misafir iscilikten´´ Almanyalı Türk´´e´´gectik Bunun bir mücadelesi vardi bir savasi vardi zorlu bir savasti..bunlari anlatsakda ninni gibi gelir...bunlar icin binlerce dernek acildi binlercesi de engellendi ! herkesin isten sonra en az bes alti saatini feda etmesi demekti evet bu mücadelenin herkes ucundan tutdu.. sirf dernekler mi bunun yaninda binlerce kultür spor kulüpleri türk spor okullari acildi az cok topu ayagi deyen büyükler belki hic deymeyen cocuklarin gelecegi icin antrenör oldu kimi egitmen oldu zamanini oraya adadi bunlar saymakla bitmez..Bu yol Almanyalı Türk´´ olmanin yoluydu Sivil toplum örgütleri ilk kusak itibariyle basladi hizli bir motivasyonla cok basit ama anlamli spor kulüplerin kurulmasiyla bunlari calistirmak yönetmek ayri bir ugras onunla birlikte kültür evlerinin acilmasi takip etti bir futbol takimi deyip gecmeyin herbir futbolcunun ayri kasabalardan toplanmasi bunlarin egitimi hayatinda ayagi top deymemis insanlarin görev almasi ve günde bes alti satini oraya ayirmasi isten sonra kücümsenecek olaylar degildi o dönem icin.. Belki cumhuriyetimizin ilk kuruldugunda yapilmasi gereken bütün calismayi burda ki Türkler yapmistir.. Folklar guruplarin kurulmasi kendi dügün salonlarinin acilmasi burda calacak guruplari kendi yaratmasi herseyi sifirdan basliyorsun ve orda kendini yaratiyorsun Türkler basarmistir ummaligi bir calismayla.. Bir mac oldugunda civardan bütün kasabalarda ki Türklerin ailece maca gelip senlik havasinda maci seyretmeleri orda yarattiklari degerler unutalamaz..bunlar Türklerin ilk ayak sesleriydi..Kisa zamanda bütün kültür faliyetlerin icinde yer aldilar..Artik bu toplumda yasayan Türkler vardi fakat unutulan birsey vardi Türkler burda yasadikca cogaldikca artik misafir degildi cünkü yerel yasama gecmissin farkinda olmadan iste bu noktada yavas yavas sen misafirsin denen yabancilar yasasi karsilarina geliyor.. Artik birseylerin degismesi gerekiyordu kafamizda olan misafir degil Türk göcmenlerin lehine birseyler degismesi buda iste Avrupa´da yapilmasi en zor birseydi orasi ne ABD nede Türkiye. Cadi kazani Avrupa evet Türklerin yeni hedefi misafir degil göcmen..Bu kelime en demokrat avrupaliyi bile zivanandan cikaracak kelimeydi o dönemler !!! Basardik, bugün en radikali dahi Almanyanin bir göcmen ülkesi oldugundan bahseder birakin bizim göcmen olmamizi.. Bu basari oturarak kazanilmadi ! basari etkin sivil örgütlenmenin sonucu dernekler catisi altinda bir cok basariya imza atilmistir her gecen gün daha etkin derneklerin yaratilmasi bu derneklerin icinde ögretmenler derneginden tutun Almanya Türk toplumu dernegine kadar uzanir..Tabii ilk basta acilan vede etkin olan Atatürk dernekleridir burda yürütülen faliyetlerin temel belirliyicisi olmustur..Cami cevrelerine uzanan bir yelpazeyle bu etkinligi tamamlayabilseydik belki cok daha ileri yol almis olacaktik bugün icin simdi ki konumdan dahada ileri olabilirdik..Zamanla o yelpazenin icindeki gelismeler ona izin vermedi örnek verecek olursak kemalist düzeni yikacagiz diye cikan kaplanlar evet burda göcmenlerin ilk tatdigi bu bölücülük olmustur.. Tabiiki burda yasayan Türkleri göcmen Türkleri irkciliktan sonra ilk karsilastiklari yerli bölücüler oldugundan birde ilk defa hayatlarinda kurucumuz Atatürk e karsi birilerin varligindan haberder olmuslardir..Türklerin hizini kesen bu bölücüler olmustur cünkü bu dini bölücüler hizli bir sekilde heryeri camiye bogmaya calisiyorlardi bunlar cami degil bulduklari bos bir oda bir eski bir evin önüne bir silt asip camiye dönüstürüp ibadet yeri degil tarikat yeri yaratiyorlardi...Din olgusu bunlarin önüne gecmeyi engelliyordu Bu arada iyi niyetli camiler acildimi o dönem tabiiki acildi bunlarda herhalde bir iki sini gecmez..yüzlercesinin arasinda.. Avrupada Türklerin olusturalacak lobinin önüne gecilmis bölücülük dayatilmis oluyor ayni zamanda.. Ama cilgin Türkler her engeli asmasini bilmis bugün gelinen nokta baska toplumlarin gelecegi en büyük seviyesine gelmistir bu bir lobiyle degerlendirilemez ABD deki bir lobiyle asla.. Avrupanin göbeginde misafir iscilikten Almanyali Türk e Avrupali Türke kavusmaya basarmistir bu ne tesadüf nede hediye bunu kendisi basarmistir ve bugün avrupanin büyük sehirlerinde yasayan Türklerin o sehirin yönetiminde belirliyici rol oynamaktadir.. bu artik hayatin her alanina girmistir.. Göcmenler artik herkesin kafasinda gözünde o ülkenin parcasi olmustur..Celiskiler yokmudur vardir örnegin kafasinda bu insanlar göcmen olsada asiri sagin secimlerde secim malzemesi yapmasi vardir artik bunuda yabancilar diye degil göcmenler diye yapar.. Göcmen kafalarina yerlesmistir göcmen demek bu ülkenin bir parcasi demektir.. Bu Türk sivil örgütlerin basarisidir bu basariyi diger ülke vatandaslari ve onlarin medyalari her daim bunu dile getirmislerdir Türklerin varligi onlarin güvencesi olmustur... Dil konusunda ki basarida kücümsenemez ana dilini bilmeyen yabanci dil ögrenemez gercegini dil bilimcilerine kabullendirmistir.. Türklerin basarisi kücümsenemez..Artik gidecegin heryerde birinci degilse ikincisi degilse ücüncüsü Türk´e ait oldugunu görebiliriz bu doktorda olabilir araba galeriside olabilir teknisyen de, bir market, bir avukat hayatin her alaninda su cilgin Türklerin sarmadigi yer yoktur.. Allah Türkleri Avrupada bir sali pazari yasatmasin !!! Yeter ki isteyin etkin lobi de yola cikar bakarsin bir gün bir adaletin cilvesinde bütün dünya´ya gösterir lobicilik nedir kimbilir?
  6. Bakin insan neden özür diler bir hata yaparsa özür diler öyle mi? Özür dilendiyse hata var demektir.. bir hatayi üstleniyorsun demektir burda karsilikli bir özürde yok. Iyiniyet degilde saflik derecesinde atilan bir adim var.. Sen burda mahale arkadasindan özür dilemiyorsun ki ya kusura bakma celme taktim arkadas.. Burda ciddi bir itham var ciddi bir suclama var bu suclamanin pesini birakmayan ermenistanin disinda terörist güc var devletler var. Bunlar varken ciddi devlet adamlari böyle bir hataya düsebilirmi tarihte bir örnegi varmi böyle özürle bir konun kapanmasi.. Arkadasim özür dilersen hatani kabul etmissindir karsidakide anliyacagi dilde bu özürü kabul eder.. Ermenistan özürü kabul ediyor ettigini dün ortaya koymustur.. Can Atakli Dogru yazmis özür kabul görüyor tesekkür etmeleri gerekir sevinmeleri gerekir bundan daha dogal ne var.. Örnegin terör örgütü Hamasi desteledik bu nedemek Yahudi lobisini hice saymak demek destegini kaybetmek demek bunu ciddi devletler bilir; Ciddi devlet adamlari bilir bunu 70.milyonda bilir.. Son söz.. Ermenilerden özür dileyecegine Iraklilardan dileseydi daha anlamli olurdu Iraklilarin gazabina ugramazdi. Not: Ne diye Ahmet Altan in yazisini gönderdin bak o iyi anlamis! Can Atakli zaten belirtiyor yavas yavas icten sevinenler sirayla döküleceklerini..
  7. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Tamam herseyi cok güzel izahat etmissiniz buna kimsenin ittirazi yok. Siyasi düsünen herkes bunu gayet iyi bilirki bu topraklar bir cok kisiyi agirlamistir, bunu her daim söylüyoruz.. Bu ilk defa söylenmiyor ki bugün bulunmus gibi ciksin..Bilinmeyen bu cikan kargasayi nasil önleriz bu topraklar nasil rahata kavusur insanlar nasil rahata kavusur ic huzur dis tehditler nasil önlenir bununda bir mücadele sekli olmasi gerekir. iki yazarin düzgün özenerek yazdigi sekilcilikle bir toplum bir bölge huzura kavusmaz herhalde bu bir egitim bir uzun sürectir siyasi düsünerek cok seslili uzun tartismalara gebe olmasi gerekir tam anlamiyla toplum siyasinin icinde olmalidir sürekli üretmelidir.. Üretilen bilgiler en düsük bilgi bile kücümsenemez ozaman ya tepede yada asagida kalirsin Robert öyle der.. Simdi yazdiklarin bu konuda neyi acikladi? hangi tezi ortaya koymaya calistiniz anliyamadim..Simdi burada israil ne olacak madem sisirme bir ülke yapilmasi gereken ne..Örnegin Hamas gibi düsünebilirmiyiz? bu örgüt ne diyor 1988 yilinda yayinladigi tüzügünde ne geciyor amaclarının cihad yoluyla İsrail´i haritadan silmek geciyor Cihad yoluyla haritadan silecegiz burda bir din devleti kuracagiz her türlü müzakereyi de kabul etmiyoruz diyorlar.. uygunmu.
  8. Demek sizin deyiminizle iran halki hazirdi recm sartlarina onun icin bugün orda uygulanabiliyor buda ayri cesit uygulama yazisi olmus.. Iran tarihini veyahutda sah dönemini inceleyecek olursak onlarin hicde hazir olmadigini araplarla zerre kadar benzerlik tasimadiklarini görürüz.. Ama böyle bir ülke bugün araplarin önüne gecmis rejim ithal edecek asamaya gelmistir bunu az zamanda kisa zamanda basarmislardir.. Iran halkida hayal edemiyordu Hümeyni transfer olasiya kadar. Bugün bakin bugün ki Türkiye dün ki iranla arasinda hicde bir fark yoktur belkide bugünde yoktur !!! Fark sadece rejimdir birde kadinlarin üzerinde bulunan kara carsaftir bizler az gittik uz gittik ama biryerede gidemedik..Bu yazdiklarinizla da bunu pekisterebiliriz. Sagolasin.
  9. Rechtsextremismus Verfassungsrichter werten "Ausländer raus" nicht als Volksverhetzung "Ausländer raus" allein genügt nicht. Um den Straftatbestand der Volksverhetzung zu erfüllen, müssen "weitere Begleitumstände" hinzukommen. So entschied das oberste deutsche Gericht. Neonazis treten oft mit starker Symbolik auf Politika: Anayasa Mahkemesi: Yabancılara ‘Defol’ Demek Suç Değil Tarih: 05.03.2010 Almanya Federal Anayasa Mahkemesi’nin, “yabancılar dışarı” sözünün halkı kışkırtma suçları kapsamına girmediğine verdiği karar üzerine Göç ve Entegrasyon sözcüsü Memet Kılıç ile Monika Lazar birliktebir açıklama yaptı. Kılıç ve Lazar yaptıkları açıklamada şunları söylediler: “ Anayasa Mahkemesi;nın verdiği bu karar, hukuk sistemimizde hukuki hakların korunması ilkesinin birey odaklı şekillendiğini açıkça gösteriyor. Öyle ki belirli bir gruba yönelen hakaretleri takip etmek neredeyse imkansız. Bir eylemin halkı kışkırtma suç kapsamına girmesi ise oldukça zor. Bu nedenle ceza yasasına, ırkçı hakaretlerin hangi esaslara göre cezalandırılabileceğine açıklık getiren maddeler getirilmeli. Buna benzer üstü kapalı nasyonel sosyalist propagandaların kullanımına herhangi bir müdahele edilmeksizin tahammül edilmemeli. Ayrıca bu karar gösteriyor ki: aşırı sağcılıkla mücadelede herşeyi devletten beklememeli. Biz Yeşiller olarak hoşgörü ve birbirine saygı iklimi yaratmak istiyoruz. Güçlü bir sivil toplum sağcılıkla mücadelenin en temel unsurunu oluşturuyor. Demokratik İnisyatifler toplum içindeki gücü hareket geçirir, halkı bilgilendirir ve aşırı sağcı şiddete maruz kalan bireylere destek olur. Yeşiller Partisi, Almanya’nın iktisadi ve demografik gelişimini destekleyecek etkin bir göç yönetiminin sağlayacağı imkanları değerlendirmek istiyor. Aile Bakanı Schröder’in yaptığı gibi aşırı sağcılığı, aşırı sol ile kefeye koyarak tehlikesiz göstermeye çalışmak ve hafife almak ırkçılıkla mücadeleye zarar vermektedir. “
  10. Bu asiretlere dokunsak kac tane dersim olayi cikar ders bir kere yeter herkes kendi evinin önünü temizlemeli is müritlerde biter !!!
  11. Popülist politika bombası elde patladı Ermeni soykırımı tasarısı ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde ilk kez görüşülmüyor. Tasarı, bu komitede ilk kez kabul edilmiş değil. Daha geçen sene bile karar komisyondan geçmişti. Ama bu kez ne değişti de Türkiye medyası neredeyse “tek vücut” olarak komite toplantısını bu kadar yakından izledi? Haber kanalları gece boyunca sanki Eurovision Şarkı Yarışması finalindeki oylamayı izler gibi saatlerce canlı yayın yaptı Washington’dan. Sonuç şimdilik hüsran. Gün boyunca tasarının geçmemesi ihtimali üzerinde duruldu. Geçse bile Temsilciler Meclisi’ne gelmeme olasılığına yönelik tezler üretildi. Hatta tasarının gelmesi halinde Türkiye’nin ABD’ye sırtını döneceği, ABD’nin bölgedeki gücünün azalacağı söylendi. ABD’nin Türkiye’nin bu kararlı tutumu karşısında direnemeyeceği ileri sürüldü. Başkan Obama ve Dışişleri Bakanı Clinton’dan gelen mesajlarla yürekler soğutulmak istendi ama sonuç beklenin aksine oldu. Bir oyla da olsa. Peki bu ilginin sebebi neydi? Öyle sanıyorum ki Washington’a pek çok milletvekiliyle çıkarma yapan AKP iktidarı bütün planını iç kamuoyuna yönelik hazırlamıştı. ABD, Ermeni soykırımı tasarısını geçirmek isteyecek ama AKP’nin çok etkili isimleri kongrede yiğitçe mücadele ederek üyeleri ikna edecek, bu olmazsa Türkiye’nin kararlığı ve gücü ortaya konacak, komite kararı reddederek, asıl oylamanın önü şimdiden kesilecekti. AKP de bu kez “Washington Fatihi” sıfatıyla Ermeni tasarısının bile ne olduğunu bilmeyen kamuoyunda şov yapacaktı. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Tasarı kaynağında kesilemedi. Popülizm bombası elde patladı. Şimdi bundan sonrası kritiktir. Kararın Temsilciler Meclisi’nden geçeceğini sanmıyorum. Beyaz Saray her yıl olduğu gibi yine ağırlığını koyabilir. Ama bunun Türkiye’ye bedeli ne olacaktır? ABD’nin bölgemizle ilgili talepleri var. Ermenistan hattının açılmasını istiyor. Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt Devleti’ne Türkiye’nin hamilik etmesini öneriyor. Kıbrıs’ın artık bitirilmesini talep ediyor. Eğer plan tutsa ve komite tasarıyı baştan reddetse, zafer kazanılmış propagandası yapılarak, sözünü ettiğim konularda vereceğim tavizler halktan gizlenebilecekti. Oysa şimdi her şey ortada. ABD Ermenilerle imzalanan protokollerin Meclis’ten geçirilmesini istiyor. İktidar şimdiye kadar bunu savsaklıyordu, şimdi iyi niyetle de olsa atacağı her adım dikkat çekecek. Kürt açılımı adı altında Kürt devletine yapılacak hamilik mutlaka itirazla karşılaşacak. Kıbrıs konusundaki her şey mercek altında olacak. Her dış politika olayını sözde zafere çevirmek isteyen zihniyetin bir gün duvara çarpması kadar normal bir şey olamaz. *** Özürcüler ABD’ye kutlama mesajı gönderecek mi? Gazetelerin ve televizyonların dünkü yayınlarına dikkat ettim, hepsi de ateş püskürüyordu. Çünkü ABD son dakika oyunu oynayarak “Ermeni soykırım kararını Dış İlişkiler Komitesi’nden geçirdi.” Gariptir ne yazarlar, ne televizyonlarda konuşanlar ABD’nin aldığı bu kararı olumlu buldular, alkışladılar. Oysa gazetelerde yazılar yazan televizyonlarda konuşan ve kendilerine “demokrat” diyen nice isim Türkiye’nin Ermenileri soykırıma maruz bıraktığını belirterek “Özür diliyoruz” bildirisi yayınlamışlardı geçtiğimiz dönemde. Dün de bekledim ki bu özürcüler ABD’ye bir teşekkür mektubu göndersinler. Göndermediler. Tabii şu ana kadar göndermemiş olmaları göndermeyecekleri anlamına gelmez. Sonuçta ABD, bizim özürcülerin istediği yönde bir karar aldı. Türk Hükümeti ise bu kararı karşı öfkeli, hatta ABD’ye yönelik yaptırımlar bile konuşuluyor. Herhalde kendilerini bir taraftan iktidara da payandalık yapmak zorunda da hisseden özürcüler bu durum karşısında ne yapacaklarına karar veremediler. Ama içten içe çok sevindiklerini de tahmin etmemek olanaksız. Değil mi? Can Ataklı
  12. Islam birligi yok Hiristyan birligi bunlar gülünc olaylar yunanistan avrupa birligine girdiginde ben burada yazdim yunanistan bir asir gecsede bize yetisemez.. Bu budur, onlarda muhakak hayel kurmustur süper güc olacagiz medeniyet bizde ver elini euro süper gücüz.. Adamlar simdi ne diyor adalarini sat !!! Bizimkilerde ver elini petrol bizde akilli müslümanlik var ver elini Islam birligine zannediyorum petroldan önce onlarin medeniyeti icinde boguluruz Bize Araplar neyimizi sat der orasini bilemem bilen birisi muhakak cikar !!! Abi ya bu ne hayaller..Birliklere katilan süper güc oluyor.
  13. Ergenekon delilleri hukuki değil Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, İP’de yapılan aramada CMK’ya uyulmadığı gerekçesiyle açtığı davada ele geçirilen delillerin “yargılamada değerlendirme dışı tutulması gerektiği” belirtildi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden, İşçi Partisi’nin yaptığı suç duyurusu üzerine, İP’te yapılan aramaya katılan 10 polis hakkında “görevi kötüye kullandıkları” iddiasıyla dava açtı. İddianamede, arama sırasında Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki kurallara aykırı işlemler yapıldığı iddialarına ilişkin bilirkişi raporuna yer verildi. Savcı, bilirkişi raporu doğrultusunda aramadaki CMK’ya aykırılıkları şöyle sıraladı: 1 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakiminin verdiği arama kararında bilgisayarlarda, bilgisayar programlarında arama yapılabileceği ve el konulabileceği belirtilmemesine rağmen bunlara el konulmuştur. 2 Bunu gerektiren somut bir durum yokken aramaya gece başlanması. 3 Aramanın yapıldığı her odada parti görevlilerinin ve avukatlarının bulunmasına imkan tanınmamıştır. Doğu Perinçek gözaltına alındığı için aramaya nezaret edememiştir. 4 Arama yapılan yerdeki belge, CD ve disketlere el konulmasının gerekçeleri tutanağa yazılmamış, ayrıca parti yetkililerine el konulan eşyaları mühürleyip imzalayabileceklerine ilişkin hakları hatırlatılmamıştır. 5 Verilerin şifreli olduğuna dair bir bilgiye tutanakta yer verilmemesine rağmen, kopyalama yapmak yerine bilgisayarlara el konulmuştur. İstanbul polisi de hata yaptı İddianamede ayrıca, İstanbul Emniyeti’nde, mühürlü torbaların açılarak el konulan delillerin çıkarılması esnasında parti avukatlarının bulunmaması da yasaya aykırı bulundu. Savcı Özden ilgili Terörle Mücadele polisleri hakkında soruşturma açılması için dosyanın bu bölümünü “yetkisizlik” kararıyla İstanbul Başsavcılığı’na gönderdi. İddianamede ayrıca Ankara’da yapılacak bir arama için Ankara’daki mahkemeden karar alınması gerektiğine işaret edilerek İstanbul’daki özel yetkili ağır ceza mahkemesinin Ankara için arama kararı vererek “yetkisiz karar” aldığı tespiti yapıldı. Savcı Özden, arama kararını talep eden Ergenekon savcıları ve kararı veren İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi hakimi hakkında Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu. “Değerlendirme dışı bırakılmalı” Savcı Özden, arama yapılırken sanığa tanınan güvenceleri belirleyen kurallara aykırı elde edilen delillerin “hukuka aykırı delil” olacağına işaret ederek bu konuda Yargıtay’ın verdiği kararlara da atıf yaptı. Özden, “Hukuka aykırı elde edilen deliller ile bu delillerden yola çıkılarak elde edilen sair delillerin de hukuka aykırı olacağı, temeli hukuka aykırı bir fiil ve işleme dayanan deliller arasında ise öncelik-sonralık ayrımı yapılmadan yargılamada değerlendirme dışı bırakılacağı ve hükme esas alınmayacağı açıktır” ifadelerini kullandı. Dava sonunda mahkeme, aramada CMK’ya aykırılıklar olduğuna karar verirse, Ergenekon soruşturmasındaki delilleri de tartışmalı hale gelecek. Kemal Göktaş
  14. Bir BOP esbaskani daha Fettullah´in yakin dostu !!!
  15. "ERMENİ PROTOKOLLERİ MECLİS'TEN GERİ ÇEKİLMELİ" CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin "Ermeni soykırımı"na ilişkin tasarıyı kabul etmesi üzerine Hükümet'i, Ermeni protokollerini Meclis'ten çekmeye çağırdı. -Öymen, "Çünkü belli ki bundan sonraki aşamada bu karar tasarısını Temsilciler Meclisi gündemine getirmemek için "Siz gene de bu protokolleri onaylayın' diyeceklerdir, şimdiden söylüyorlar. Bu yolla da Türkiye'ye baskı yaptırılamayacağını, Dışişleri Bakanı'nın dediği gibi Türkiye'nin baskı altında hareket edecek bir ülke olmadığını kanıtlamanın yolu budur" dedi 05.03.2010 ANKARA (ANKA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin "Ermeni soykırımı"na ilişkin tasarıyı kabul etmesi üzerine Hükümet'i, Ermeni protokollerini Meclis'ten çekmeye çağırdı. Öymen, "Çünkü belli ki bundan sonraki aşamada bu karar tasarısını Temsilciler Meclisi gündemine getirmemek için "Siz gene de bu protokolleri onaylayın' diyeceklerdir, şimdiden söylüyorlar. Bu yolla da Türkiye'ye baskı yaptırılamayacağını, Dışişleri Bakanı'nın dediği gibi Türkiye'nin baskı altında hareket edecek bir ülke olmadığını kanıtlamanın yolu budur" dedi. Öymen, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin 1915'teki Ermeni tehcirinin "soykırım' olarak tanınmasını öngören tasarıyı kabul etmesini ANKA'ya değerlendirdi. Tasarının kabul edilmesinin çok yanlış olduğunu, bunu üzüntüyle karşıladıklarını bildiren Öymen, şimdi serinkanlılıkla atılacak adımların tespit edilmesi gerektiğini belirterek "İlk yapacağımız iş Meclis'ten Ermeni protokollerini geri çekmektir. Hükümet'in ilk yapması gereken budur. Çünkü belli ki bundan sonraki aşamada bu karar tasarısını Temsilciler Meclisi gündemine getirmemek için "Siz gene de bu protokolleri onaylayın' diyeceklerdir, şimdiden söylüyorlar. Bu yolla da Türkiye'ye baskı yaptırılamayacağını, Dışişleri Bakanı'nın dediği gibi Türkiye'nin baskı altında hareket edecek bir ülke olmadığını kanıtlamanın yolu budur" dedi. Özellikle Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra ve ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nin bu kararından sonra bu protokollerin Meclis'te tutulmasının hiçbir anlamı kalmadığını söyleyen Öymen, "Bugünkü koşullarda Türkiye'nin bu protokolleri hala Meclis'te tutması bir zaaf alametidir ve hala dış baskılardan çekindiğinin bir alametidir" diye konuştu. Öymen, Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkileri geliştirmeyi kendilerinin de istediğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bunun çaresi Ermenistan'ın Türkiye'den toprak talebinde bulunmadığını, Kars Antlaşması'nın yürürlükte olduğunu kabul ettiğini, soykırım meselesini tarihçilere bırakmayı ve Türkiye aleyhine dünyada propaganda yapmamayı ve işgal ettiği Azeri topraklarından çekilmeyi kabul ettiğini ilan etmesi lazım. Ancak bunları yaparsa Ermenistan biz yine ilişkileri iyileştirmeye çalışırız, her türlü adımı atarız." Hükümet'in ABD yönetimini ikna edemediğini kaydeden Öymen, "Biz aylardan beri "Parlamenterler arası temas kuralım' diyoruz Kongre'yle. Maalesef oylamaya 3 gün kala yapabildi Meclis, halbuki aylarca önceden yapmak lazım" diye konuştu. (ANKA) (HH/ÖMR)
  16. Efendi Türkler şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    . Günaydin
  17. http://www.turkish-media.com/forum/topic/194528-akp-ismailaga-cemiyetini-korumak-zorundadir/
  18. Kürt asilli Türk vatandaslarimizin bugün sevinc cigliklari kulaklarimiz da sunu rahatlikla söylüyorlar orada kesinlikle Türkiye´den birileri yok hepsi suriye vede bir kismi K Irakli kürt pesmergelerden olusan bir avuc birileri demekten geri kalmiyorlar ve hicbiri o kisilerle birlikte anilmak istemiyorlar. Bunun cevabini yakinda Türkiye´de duyacagiz taslar yerine oturacak oturtacak olanda o bölgenin vatandaslari istesede artik eskisi gibi cark dönmeyecek. Saygilar.
  19. Kimsenin nara attigi yok ama Ermenistanin batinin nara attigi dönem AKP nin dönemidir bunuda görmemiz gerekir 1948 yilinda kabul edilen BM kararlarina göre de Ermeni soykirimi yoktur. Bu olaylari baslatan tarafin ermeniler oldugu bununda karsilik catismalara döndügü belirtilmekte. Catismalarin yogun oldugu bölgede ermenilerin kaydirilmasi techiri olayi vardir. Bu demek oluyor ki ermeniler korunmustur. Ülkemizde o dönem ermenilerin yurdumuzun dört yaninda cok da mutlu yasadiklari görülür o günden bugüne. Bugün icimizdeki ermenilerle ermeni asilli vatandaslarimizla gayet mutlu da yasiyoruz herhangi bir ihtilaf olmasida söz konusu degil.. Kimse kalkipta Anadoluda, Türkiyede, Osmanli Topraklari icinde simdiye kadar.. yugoslavya da bu dönemde Avrupanin göbeginde oldugu gibi dünyanin gözü önünde toplama kamplari kurmamistir kurupta imha etmemistir. Soykirim yapanlar ortada soykirim yapimda yapmaya devam edenlere yapiyorsun diyemiyenlerde ortada.. Zaten dünyamizin dört bir yaninda devam eden bölgesel catismalarda karsilik catismalari kimsenin soykirim diye hitap ettigi yok? 1915.olaylarina kalkipta nasil birileri soykirim diyebilir iste bu gercegi görmekte yarar var.. Ama baktigin zaman bugün ermenilerin arkasinda duranlari dünyanin herhangi bölgesinde imha icinde olduklarini görüyorsun ve bu ülkeler AKP döneminde bir bakiyorsun pkk nin arkasinda bir bakiyorsun onu terkediyor Ermenilerin arkasina geciyor bunu gözlemlemek zor olmamasi gerekir. Birileri kutsanmasa bu gercekler daha iyi görülecek.. Amerikali tarihci Bernard Lewis sözde Ermeni soykirimi yoktur dedigi icin suclanmis yargi önüne cikmisti hatirlarsak cünkü ben hatirliyorum dogu perincek basliginda üc sene önce bunu tartismistik.. Türk Tarih Kurumu Baskani Prof. Dr. Yusuf Halacolu Mayis 2004 tarihinde Zürih´de katildigi toplantida Ermeni soykirimi yoktur dedigi icin Giyabi tutuklama cikmisti. Gene AKP dönemi ülkemizin siyasi olarak ici bosaltilirken seriat huhuku ile doldurulurken Fransa, Ermeni soykirimi yoktur demeyi bile suc saymistir. Dogu perincek Avrupa sokaklarinda dolasirken bas bas bagiriken birileri siritiyordu bugün gelinen nokta. Evet birileri AKP döneminde cosarken bu coskuyu farkeden Ulusalcilar bu boslugu doldurmaya calisinca ortaya cikan manzara Ergenekon.
  20. PKK’ya darbe Açılıma şans! Türkiye’ye kasteden teröristlerin kendilerini evlerindeymiş gibi hissettikleri ülkelerin başında Belçika gelir. Ama hayat sürprizlerle dolu. Belçika’da dün sürpriz yaşandı ve PKK hedeflerine 25 ayrı yerde operasyon düzenledi. Aralarında PKK Kongra-Gel Başkanı Zübeyir Aydar’ın da bulunduğu 30 üst düzey örgüt yöneticisi gözaltına alındı. Fransa ve İtalya’daki operasyonları izleyen bu hamle önemli gelişmelerin başlangıcı olmaya adaydır. Belçika’nın terörle mücadele uğruna PKK’nın husumetini göze aldığı söylenemez. Tutum değişikliğinde Amerika’nın belirleyici rol oynadığını tahmin etmek zor olmasa gerektir. Hatırlanacağı gibi PKK’nın üç elebaşısı Zübeyir Aydar, Murat Karayılan ve Ali Rıza Altun’u ABD resmen uyuşturucu kaçakçısı ilân etmişti. Hiçbir hükümet, gençlerini zehirleyen uyuşturucu kaçakçılarına himaye sağlıyor görünmek istemez. PKK hedeflerine operasyon tasfiye eylemi midir yoksa göz boyama mı; buna sorgusundan sonra Zübeyir Aydar’ın bırakılıp bırakılmadığına bakarak karar vereceğiz. Ama her halükârda şunu söyleyebiliriz: Bölücü terör örgütünün suyu ısınıyor! Bahçeşehir Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanı Ercan Çitlioğlu’nun deyimi ile Türkiye, Kuzey Irak’taki Kürt devleti oluşumu için “taşıyıcı anne” rolüne hazırlanıyor. Türkiye Irak’ın bütünlüğünden yanadır. Amerika ve İsrail çıkarları burada Türkiye ile çatışıyor. Amerika PKK’yı tehdit unsuru olmaktan uzaklaştırmak suretiyle Türkiye’yi “Irak’ın toprak bütünlüğü”nü dert etmekten vazgeçmeye razı etmeye çalışıyor. Amerika’nın Avrupa ülkeleri üzerindeki etkileri PKK’nın mali kaynaklarını önemli ölçüde daraltmıştır. Daha birkaç gün önce Kandil’deki elebaşı Murat Karayılan Avrupa kadrolarına “krize girdik, acele para bulun” diye çağrı yapıyordu. Önümüzdeki dönemde bu sıkışıklığın artacağı ve örgütün kadrolarını daraltmak mecburiyetine düşeceği anlaşılıyor. PKK’nın silâhlı gücünün zayıflaması siyasal çözüm arayışlarının şansını artıracaktır. Türkiye bu şansı iyi kullanmalıdır. Reaksiyon davet edecek aşırılıklara kapılmadan, sabırla ve akılla yürümelidir. ... Ve Kürt sorunu seçim malzemesi olmaktan mutlaka kurtarılmalıdır! Güngör Mengi
  21. EE onlar isin ucu nereye dayandiginin farkindalar darisi bizim basimiza

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.