-
İçerik Sayısı
75 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Cordoba tarafından postalanan herşey
-
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
Hizbullah!a karşı harekete geçirilmiştir. Ancak Hizbullah hiçbir zaman PKK ile savaşmamış. Batman ve diyarbakırda Hizbullah ve PKK arasında eylem birliği anlaşması yapılmıştır. Hizbullah ise PKK ile beraber devlete karşı savaşmaya başlamıştır. PKK'nın bölgede dinsel şovenizmi kullandığını bilmiyorsan bu senin bilmemenle alakalı. "benim bir akrabam var o da kürt ama sevmez" gibi bir dayanakla konuşmayalım istersen. PKK ya bağlı "Kürdistan islami birliği" gibi oluşumları bilmiyorsan, buda senin bilmemenle alakalı. gerçekle değil. -
EVET EN SONUNDA ASKERIMIZIDE EL KALDIRDILAR
Cordoba şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Güncel Konular
AKP yide , icraatlarınıda sevmeyen bir kişiyim. Ancak, iki kişi arasındaki bir arbedeyi, "askerimize el kaldırdılar" şeklinde sunmak banada biraz nahoş ve aşırı abartı geldi açıkçası. Arbede yaşanmışsa, böyle şeyler olabilir. Kasti olarak silahlı kuvvetler mensubu olduğu için yumruk atılmışta olabilir. illa olamaz demiyorum ancak direk bu sonuca varmak ne bileyim tuhaf. -
"Cumhurbaşkanlarının görevi, görev süresi doltuktan sonra, yeni cumhurbaşkanı seçilip, göreve başlayıp , mazbatasını alıp yemin edene kadar devam eder. Sonra yapılan resmi törele, eski cumhurbaşkanı yeni cumhurbaşkanına görevi devreder. Bu işgalcilik değil, cumhurbaşkanlığı ile ilgili kanunun belirttiğidir. Zira Cumhurbaşkanlığına kimse vekalet edemez. Kimse cumhurbaşkanlığına vekaleten atanamaz" Önce sen bunu bil ok. mi ? Af konusuna gelince. O başlıkları gördüm. Ancak anladığım kadarıyla sen sadece başlıkları okumuşsun. Zira orada hukukçu arkadaşlar gerekli cevabı vermişler. İddiada bulunanlarda sesini çıkaramamış. Ben aynı şeyi buradada yazma ihtiyacı görmüyorum ya. Anladığım kadarıyla sen senin gibi düşünmeyenelrin yazdıklarını okumayanlardansın. zira : "Cumhurbaşkanı, af talebinde bulunan mahkumu heyete sevkeder. Heyet mahkumun infaz olunan cezayı çekmesinin önünde sağlık nedenleri bulunduğunu veyahut hükümlünün tedavisinin ceza infaz edilirken yapılmasının namümkün olduğunu rapor ederse, cumhurbaşkanı hükümlünün sağlık durumu, cezanın infazına olanak vericek şekilde düzelene kadar infazı durdurmakla YÜKÜMLÜDÜR, ZORUNLUDUR" Cumhurbaşkanları kanun yapmazlar, kanunu uygularlar. Kanun kimlere ceza verilebileceğini, kimlere ise ceza verilemiyeceğini belirtmiştir. Burada görev düşen hükümet ve meclistir. Çünkü yasa değiştirecek makam onlardır. Cumhurbaşkanı ancak o yasaları uygulayabilir. Peki neden Sezer'in döneminde bu kadar çok mahkum affedilmiştir: 19 Aralık 2000 tarihinde cezaevlerine terör suçlarından hükümlü bulunan kişilerin kaldığı cezaevlerine çok büyük bir operasyon düzenlenmiş, daha doğrusu cumhuriyet tarihinin en büyük cezaevi operasyonu düzenlenmiş. 30 küsür mahkum ölmüş ve binlerce mahkum yaralanmıştır. Bu yaralanan mahkumlar arasında vucutlarında kalıcı hasarlar meydana gelenler vardır. Operasyondan sonra, kimi cezaevlerinde ölüm orucu eylemleri devam etmiş ve ölüm orucu eylemlerine bağlı olarak vucutta oluşan kalıcı hasarlar yine bir çok mahkumun kanunun infazın durdurulmasını emrettiği sakatlık sınırlarına getirmiştir mahkumları. Bu affedilen terör hükümlülüleri o operasyonun bilançosudur. Heyet, mahkumun sağlık şartlarının infazın devamına olanarak vermediğini rapor ederse. Cumhurbaşkanının onaylamak dışında bir seçeneği var mıdır ? hayır yoktur. Tıpkı meclisten ikince kez geçen yasa gibi onaylamak zorundadır. Cumhurbaşkanlığı yetkisi onaylayıcı yetkidir. Bundan rahatsızlık duyuluyorsa sorunun muhatabı cumhurbaşkanı değil hükümettir. Çünkü o yasa değiştirilmedikçe, heyet raporu alan mahkumları cumhurbaşkanı affetmek "ZORUNDADIR" Peki bu bilindiği halde, neden Cumhurbaşkanı "insiyatif" göstererek mahkumları affediyor çamur atması yapılmaktadır. Bunun sebebi tıpkı, Cumhurbaşkanlının görevi ne zaman bittiğinin daha ortaokulda öğretildiği halde. "Görev süresi bitti niye hala orada oturuyor" diye soran arkadaşımızın yaptığı gibi. Cumhurbaşkanımızın kişiliği ve onun temsil ettiği değerlere duyulan nefretin bir dışavurumudur sadece. Hükümet başından beri, "İlla eşi türbanlı biri olacak" inatlaşmasının içine girmiş. Ülkeyi böyle bir gerilimin içine sokmuştur. Yine bu arkadaşın iddia ettiği gibi muhalefetinde "aman türbanlı olmasın" diye bir kriteri yoktur. Zira muhalefet Abdullatif Şener'in bağımsız bir cumhurbaşkanı olabileceği, ve onun aday olması halinde müzakere etmeye hazır olduklarını söylemiştir. Abdullatif Şener'in eşide türbanlı bir hanımefendidir. Ancak hükümet yine uzlaşmaya yanaşmamış. bizim dediğimiz olacak kabadayılığıan girişmiştir. Kendi aralarında bile konuşurken, Meclis Başkanı kendi bakanları olan kişinin bile eşinin başı açık olduğu için Cumburbaşkanı adayı olmasına karşı çıkmış ve kendi partilerinde bile kriz yaşanmıştır. Yani uzlaşmaya yanaşmayan, illa türbanlı olacak kavgası veren kendileridir. Bu yüzden "Türbanı siyasi simge yapmak" kavramı vardır. Bülent Arınç'ın tavrı bunun en güzel örneğidir. Ya inan ne basında, ne internette bu ağızlara kimsenin inandığı yok. Sürekli bir partiyi savunup. cevap alınca "aaa benim hiçbir partiye yakınlığım yok" masalı artık bayatlamıştır. kokmuştur.
-
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
Anlamadım sen ne anlatıyorsun. Ben sana verdiğim örneklerle silahsız devrimden bahsetmiyorum. Anladığım kadarıyla biliyorsun ama. Bolşevik ihtilalide, İran islam devrimide, silahlı ve oldukça kanlı ihtilallerdir. Sana anlattığım. İki devrimdede, Devrimden çok kısa bir süre öncesinde kadar devrimi gerçekleştirenlerin. silahlı orduları veya güçleri yoktu. Ama iki devrimi yapanlarda iktidarı silahla ve kanlı bir şekilde devirdiler. Sen "Türkiye'de şeriat tehlikesi olamaz. Bunun olabilmesi için büyük bir silahlı güç olması gerekirdi" diye tespit yapıyorsun. bende bir sürü örnekle, silahla iktidarı devirenlerin devrimden çok kısa süre öncesine kadar silahlı güçleri olmadığını anlatıyorum. Yani senin dediğin gibi tehdit olması için illa silahlı bir güç olması gerekmediğini. Demogoji bir yarar getirmez. Gerçekten artık merak ediyorum senin nasıl bir hukuk eğitimi aldığını. "Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak" bu tanıdık geldimi. Düşünsel bağlamda kalan ne ?. Gerçekten hukuk bilgine bakınca hukukçu olduğuna inanmak zor. Bir insan ben "Devlet başkanına hakaret içeren bir kitap yazmayı düşünüyorum" derse bunu cezalandırmazsın. Çünkü bu ya işlenmiş yada işlenmemiş suçlardandır. Yada ben duvarları kirletmeyi düşünüyorum diyen bir adamada ceza veremezsin. Bunların Teşebbüsüne ceza verilmez. verilmesinin mantığıda yoktur. Ancak, devlet başkanının şahsını itibarını zedelemek amacıyla kurulmuş bir organizasyonu cezalandırırsın. Çünkü burada bir fiil vardır. Suç sayılan bir fiil için organizyan kurmak bizzat bir fiildir. Ancak, Bir kişi, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs ediyorsa bu düşünsel bağlamda kalamaz. Zira buna ceza vermek için fiilin gerçekleşemsini bekliyemezsin. Yani hangi mantığa sığar. Adam fiili tam anlamıyla gerçekleştirirse zaten ceza veremezsin çünkü senin artık ceza verecek gücün kalmayacağı gibi, ceza verebilmeni sağlıyacak anayasada artık ortadan kalkmış olur. yada bir soygunu gerçekleştirmek için kurulan bir çete. Yada bir kişiye suikast düzenlemek için kurulan bir çete yakalandığında onlara ceza vermek için illa adamı öldürmüş olmalarımı şart. Yada bu çeteye ceza vermerk için adamı öldürmülerini beklemekmi gerekiyor. Kişi adamlarıyla yaptığı toplantılarda, adamlarına "günü gelene kadar, bir adım ileri iki adım geri taktiğini uygulayın, devlet kademelerine şöyle sızın, şuralarda örgütlenen. amacımızı gerçekleştirecek güce erişene kadar şöyle davranın" dediği tespit edilirse. Yapılan operasyonlarda, örgütlenme yapısı ve nerelere kimleri yerleştirdiği tespit edilirse. Bu nasıl düşünselde kalan bir şeydir. Yada düşünselde kalmamış olması için, kişinin başarısız bir ihtilal denemesi gerçekleştirmiş olmasımı gerekir ? bu paragraftan ben hiçbir şey anlamadım. Bir önceki yazında benim içinde demokrasi araçtır diyorsun. Şimdi amaçtır diyorsun. Paragrafın kendiside anlamsız. hem amaçtır diyorsun hem amaç değildir. Karamollaoğlu'nun böyle bir ifadesi tespit edilmiş olsa idi ne demek. yüzlerce gazeteci ve onlarca kameranın kaydettiği, Koskaca şehir merkezinde belediye hoparlöründen söylenenmi tespit edilseydi O yargılamadan, 30 dan fazla idam çoook sonra çıkmıştır. Önce 22 sanık hakkında 15’er yıl, 3 sanık hakkında 10’ar yıl, 54 sanık hakkında 3’er yıl, 6 sanık hakkında 2’şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. 38 kişinin diri diri yakıldığı bir katliamdan sonra, katillere adi cinayet davasında verilen cezalar üst ceza olarak verildi. Ancak yargıtay cezaları, “Katliamın Cumhuriyete, Laikliğe ve Demokrasiye yönelik olduğu" gerekçesiyle esastan bozdu. Ve 1997 de ilk idam kararları çıktı. Gerici iktidarlar döneminde hukuğun ve mahkemelerin nasıl saldırıya maruz kaldığı nasıl ablukaya alındığını ayrıca çok güzel tartışabiliriz. Sivas katliamı davasında kaç kere hakim ve savcı değiştirildiği, kaç kere sanıkların redd-i hakim talebi hiçbir alt yapısı olmadan kabul edildiğinede bakabiliriz. 28 Şubat iki partiye birden yapılmıştır. 28 Şubat'ı gerçekleştirenlere göre, rejimi tehdit eden iki unsur vardır muhtıraya konu olan. Birincisi Refah Partisinde odaklanan irtica. ikincisi DYP de odaklanan ve artık devletin işleyişini tehdit eder hale gelen çeteleşme. 28 Şubat sadece irtica ile mücadele etmemiş aynı zamanda 1996 artık doruk noktasına ulaşan Çete organizasyonlarınıda tırpanlamıştır. 28 şubat halka karşı yapılmıştırda. Onun içinmi halk 28 şubatın muhatabı olan partilere sandıkta ceza vermiştir ? Halk 28 şubata hangi tepkiyi vermiştir ? daha önce sormuştum bir cevap alamadım. Madem 28 Şubat kötü bir şey Neden, Tayyip Erdoğan "biz değiştik" demek için 28 şubatı bekledi. Neden İnsan haklarına cart curt diyen refah partisi 28 Şubat'ta nsonra her ağzını açtığında insan haklarından bahseder oldu ? Neden şevki yılmaz yaptıklarım hataydı demek için 28 Şubat'ı bekledi. Neden "Biz laik değiliz müslümanız" diyenler 28 Şubat'tan sonra laikliğin bekçileri olduğunu söyler oldu. Neden muhalifleriyle "mum söndü oynuyorlar" diye dalga geçen refah partisi "inanca saygı" dan bahseder oldu. Neden halk 28 şubat'ın muhatabı iki partiyede bir daha iktidar yüzü görecek oyu vermedi. Neden o partilerin kendi seçmenleri bile "biz değiştik vallahi değiştik" diyen AKP ye oy verdi ? Yine sen nasıl hukukçusun diye sorucam. Jandarma Genel Komutanlığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir parçası olup, Silahlı Kuvvetlerle ilgili görevleri eğitim ve öğrenim bakımından Genelkurmay Başkanlığına, emniyet ve asayiş işleriyle diğer görev ve hizmetlerin ifası yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Jandarma komutanlığı bir il merkezindeyse Valiye, ilçe merkezindeyse Kaymakama bağlıdır. Asayiş ile ilgili faaliyetlerinde bu iki makamdan emir alır. Polis teşkilatının bulunduğu bir il veye ilçe merkezinde Vali veya kaymakam tarafından emir verdilmediği sürece, jandarma müdahele edemez. Mülki amir emniyet teşkilatına bağlı kolluk kuvvetlerinin yetmeyeceği durumlarda jandarma ya talimat verir ve jandarma yetkilenmiş olur. Bunun haricinde polis teşkilatı olan il veya ilçe merkezlerinde Jandarma nın yetkisi, yazılı emirle doğan yetki türünde bir yetkidir. Ancak polis teşkilatının olmadığı bir il veya ilçe merkezinde, jandarma asayiş olaylarında kendiliğinden yetki sahibidir, Kanunla özel olarak belirtilmiş dokunulmazlık sahaları dışındaki tüm sahalara önceden izin almaksızın müdahele edebilir. Sivas il merkezi, il emniyet müdürlüğünün bulunduğu bir merkezdir. Ve şehirdeki jandarma ancak valinin yazılı emriyle harekete geçebilir. Refah partili meclis üyesi, kitlenin en önünde, tekbirlerle sloganlarla, "vurum kafirlere" hezeyanlarıyla kitleye öncülük ediyor bu refah partisini bağlamıyor. Refah Partili belediye başkanı, "kitleyi yatıştırayım" diyerek mikrofonu eline alıyor ve dua etmeye başlıyor. Aziz Nesin'i otelden çıkarmaya çalışan itfaiyecilere, refah partili meclis üyesi ve yanındakiler onu kurtarmayın o kafirdir diyor buda bağlamıyor. Andersan'dan masallar devam ediyor. "Otelin kapıları kilitli olduğu için kalabalık otele girmeyi başaramamıştır. Ardından otelin etrafı ateşe verilmiştir. Alevler büyüdükten sonra, otelin birinci kat camları, tutuşturulmuş ağaç ve lastik parçaları atılarak kırılmış ve otelde yanmaya başlamıştır" sivas katliamı davası tutanaklarından. önce belediye başkanı nereden bilsin itfaiye güzergahını diyeceksin sonra bunları. Belediye başkanı elbette bilir itfaiye, ambulans güzergahlarını. Çünkü şehirde inşa edilen en küçük yapıda bile ilk bu gözetilir. Yani belediye iskan verirken, yapıların, yol veya köprü çalışmalarının, revisyonların hertürlü faaliyetin. ambulans ve itfaiye güzergahını uzatmayacak şekilde yapılması ilkesi vardır. Mesela siz bir kavşak çalışması yapıyorsunuz. Belki şehir içi ulaşım süresini yüzde 20 azaltacak ama, şehrin herhangi bir mahallesine olan ambulans ve itfaiye güzergahını yüzde on uzatacak o proje derhal iptal edilir. Reshen iptal edilmezse, açılacak bir idari davayla, idari vesayet yoluyla iptal edilir, ve projenin tüm parçaları mutlak butlana tabi olur. Dolayısıyla, belediye başkanı bunları çok iyi bilir. Sivas katliamı, senin savunmaya çalıştığın gibi organize olmayan, insanlar "tahrik" olarak gerçekleştirdiği basit bir toplumsal olay olsaydı 33 tane idam çıkmazdı. Yargıtay ilk yargılamada verilen cezaları "saldırının laiklik ve cumhuriyete yönelik olduğu" gerekçesiyle esastan bozmuştur. Ancak ülkemizin ahir gerçeğidir. Ne hikmetse tetikçiler cezalandırılır azmettiriciler herkesin gözü önünde azmettirip cezadan sıyrılılar. önce yazdıklarının arkasında dur. Ondan sonra tartışabilirsin. işte yazdığın ortada. Sana yine soruyorum. Aziz Nesin hangi sözüyle, hangi yazısıyla islamla dalga geçmiştir. Sahtekar hacı ve imam tiplemeleri değil aziz nesin bu ülkede mizah yapan herkes tarafından kullanılmıştır. Din bezirganlarıyla dalga geçmek islamla dalga geçmek mi oluyor ? Yani islamı, sahtekar imam ve sahtekar hacılarmı temsil ediyor. Bu ülkede sahte hacılar ve imamlar yokmu ?. Memleketin bırak her semtini her mahallesinde bir tane sahte hacı var. Her mahallede bir din bezirganı var. "Bosna hersek de savaşan kardeşlerimiz için Allah rızası için yardım edin" diyerek para toplayan ondan sonra, o paraları alıp Amerikaya kaçan Refah Partili süleyman mercümek'le dalga geçince islamla dalga geçmiş mi oluyorsun ? Evinin bahçesine bir çukup kazıp. çukurun başına bir mezar taşı yaptırıp. Sonra aha burası türbe diyip gelen geçenden para kesen sahte imamla dalga geçince islamla dalga geçmişmi oluyorsun ? Biz müslüman adamız paranızı bankalara yatırmayın bize verin diyip. binlerce kişiyi dolandırıp yurtdışına kaçan sahte hacıyla dalga geçince islamla dalga geçmiş mi oluyorsun ? Üfürüğümle şifa dağıtıyorum diyip insanları kandıran sahte hocayla dalga geçince islamla dalga geçmişmi oluyorsun ? Diyanetin kadrolu imamı olup. lojman evinde üfürükçülük yapan adamla dalga geçince islamla dalga geçmişmi oluyorsun ? Milyonlarca müslüman bir dilim ekmeğe muhtaçken, Filistinde, ırakta, somalide hastanelerde yaralı çocuklari çin bir şişe serum bulamadığı ve gözünün önünde ölen çocuğa müdahele edemediği için ağlayan doktorlar varken. İstanbula üç günlük ziyaret için gelip. Burada Gazzenin 6 aylık tüm ilaç masrafını karşılayacak kadar parayla, yüz küsür otel suiti, 200 küsür lüks araç kiralayan Şeyh bozuntusuyla dalga geçmek islamla dalga geçmek mi oluyor ? "Komşusu açken tok yatan bizden olamaz" hadisi varken, memlekette ekonomik krizle boğuşurken. her iki kişiden biri kredi kartı yüzünden depresyona girmişken. Oğlunu Padişah şehzadesi evlendirir gibi bir düğünle evlendiren başbakanla dalga geçmek, islamla dalga geçmek mi oluyor ? İnanç bezirganlarıyla, din şarlatanlarıyla dalga geçmek. İslamla dalga geçmek değildir. Ha yok islamı bu adamların temsil ettiğine inanıyorsan o zaman sen önce kendine bak. Şeytan Ayetlerine gelince . Bunu türkçeye çevirmek islama saldırımıdır ? Ben anlamıyorumki, daha bu kitap yazılmadan biz bunları zaten duyarak büyüdük. Bu iddiaların olduğunu biliyoruz. Diyanet şeytan ayetlerini reddediyor mu ? Ha doğrumudur, yanlışmıdır bu başka bir şeydir. Bu araştırılır incelenir, ancak bu iddiaları anlatan bir yazarı öldürerek ne sonuca varılır. nedir şeytan ayetleri : Şeytan Hz Muhammed'e Cebrail aleyhüsselem kisvesinde yaklaşmış. Ve kulağına o ayetleri fısıldamıştır. Hz Muhammed bu ayetleride Allahın sözleri sanıp kurana ekleyecekken. Allah İsra suresinde : "sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için seni, nerdeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi.Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin. O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık; sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın." isra suresi 73-73 ayetler buyurarak o ayetlerin şeytanın sözlerini olduğunu bildirmiştir. 73. ayette, "sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize isnat etmen için" derken söylenen açıktır. : Bize ait olmayan bir ayeti, bize aitmiş gibi sunman için. Yani isra suresine göre peygamber efendimiz, Allah'a ait olmayan sözleri, Allah'a aitmiş gibi söyleyecek şekilde yanıltılmıştır. neticede çok karışık, bizi aşan bir konudur. Gerçekten bu konuda donanımlı, ekabir kişiler tartışabilir. Bu şeytan tarafındanmı yapılmıştır yoksa şiilerin iddia ettiği gibi Kureyş Kabilesi tarafındanmı . Ancak ortada olan bir şey varsa. Ayetlerdende anlaşılacağı gibi böyle bir olay vardır. Ancak tabi hangi akla hizmet olduğu anlaşılmaz bir şekilde, şeytan ayetleri kitabı eskiden yasaklandığı için. O kitapta Allah'a peygambere küfredildiği. Kitabın isminin yaptığı çağrışımla Kuran'ın aslında şeytan tarafından yazıldığının iddia edildiği gibi bir izlenim doğmaktadır bir çok insanda. Oysa bu sadece, müslüman olmayan birisinin, müslüman kaynaklarını inceleyerek yaptığı bir araştırmadır. İran ve Humeyni buna aşırı bir tepki vermiştir. Bir çok kişide, Humeyni'nin bu kadar tepki vermesi üzerine kitabı hiç okumadığı içeriğini hiç bilmediği halde. Korkunç bir şey sanır kitabı. Aziz Nesin'in hiçbir tanrı ve din inancı yoktur. Bunuda açıkça ifade eder. Onun için o iki ayeti Şeytanın mı fısıldadığı yoksa Allahınmı emrettiği Aziz Nesin için önemli değildir. Artı dini inancı olmayan bir kimse için şeytan ayetleri kitabının bir önemide yoktur. O devletin tavrına tepki olarak çevirme işine soyunmuştur. Aziz Nesin in hemen hemen tüm eserlerini okudum. Hepsi oldukça ince zeka ürünü, mükemmel kurgu ve gözleme dayalı ve teşbih ustası eserler. Ve bu güne kadar hiç kimsenin inancıyla dalga geçtiğini de görmedim. -
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
İdeolojik söylemler falan yok. Halkımızın ona buna akıl vermek gibi bir saplantısıda varmı. Mesleğimi biliyor musun ? Ne eğitimi aldığımı biliyor musun ? yok. Tartıştığım kişi kendisine yazdığım yazılardaki hukuki kısımlarla ilgili " hukukta yok böyle bir şey" demişmi? yok. Bana akıl vermeye kalkacağına becerebiliyorsan tartışmaya katılabilirsin. Senin sivas katliamının tartışılmasından ne gibi bir rahatsızlığın var önce onu söylesen. verdiğin tepkiye bakınca Çok rahatsız olmuş gibisin benim Sivas katliamını irdelememden. Başbağlar katliamı terör örgütü PKK tarafından koruculuk yapan bir köyde çoluk çocuk demeden gerçekleştirilen bir katliamdır. Olay, tunceli erzincan sınırında bir türkmen köyü olan ver koruculuk yapan başbağlar köyünde gerçekleşmiştir. PKK'nın o dönem korucu veren köylerde gereçkleştirdiği katliamlar dizisinin bir parçasıdır. PKK'nın bu katliamı ne için yaptığını söylemesinin kayda değer hiçbir tarafı yoktur. Ki o şehir efsaneside katliamdan yıllar sonra ortaya atılmış ve aslı olmayan bir efsanedir. Zira PKK sunni ve şafi ağırlıklı bir örgüttür. Bölgedeki Aleviler tarafından pek desteklenmediği gibi, PKK'nında alevilere bakışı kötüdür. ZİRA: Alevi olduğunu söyleyen birisi mutlaka türklüğüde kabul ediyor demektir. Çünkü aleviler türkmen soyundan gelirler. Ve kendilerini anadolu türkmenleri olarak tanımlarlar. PKK ise bölgede türk soyundan kimsenin yaşamadığını, bölgede kürtler ve kürtlerin bir kolu olan zazaların yaşadığını söyler. Tunceli ve erzincan civarında PKK örgütlü değildir, o bölge PKK nın geçiş noktasıdır. Bölgede aşırı sola sempati duyan alevilerde PKK yı değil Tikko adlı örgütü desteklerler. PKK bölgede rakip olarak gördüğü terör örgütü Tikko'yu engellemek için onların bölgedeki liderlerini öldürmüştür. Ve aralarında uzun süren çatışmalar yaşanmıştır. PKK o dönem doğu ve güneydoğu anadoluda, şeriat için mücadele ettiğini söyleyen ve binlerce cinayete imza atmış olan Hizbullahla kardeş kardeş geçinmiş hatta eylem birliği yapmıştır. Başbağlar katliamı PKK'nın bölgede rakip olarak gördüğü örgütler dhkp-c ve Tikko yu bölgeden uzaklaştırmak ve kendi "kürdistan" haritasına dahil ettiği erzincan ve tuncelide güçlü olabilmek için yaptığı bir katliamdır. Başbağlar katliamının, sivas katliamının intikamı olarak yapıldığı veyahut yapanların böyle söylediği ise, katliamdan yıllar sonra ortaya atılan iddiadır. Yanılmıyorsam bu geyik, Katliamdan sonra yazılan ve şu an tvlerde dizi olarak yayınlanan "Köprü" romanında ortaya atılmıştır . Soruşturma veya incelemelerde geçmediği gibi, senin iddia ettiğin gibi yaşyanların olaydan sonra anlattıklarındada geçmez. Tunceli ve erzincandaki alevilerin Tamamına yakınının Atatürkçü olması kurulduğu günden beri PKK nın iki ilde etkin olmasının önündeki en büyük etkendi. Ki böyle bir şey olsa bile . Bu PKK'nın bölgedeki alevilerin Tikko veya DHKP-C yi değil kendilerini desteklemesi ve onlara şirin görünmek, yada onlar adına savaşıyormuş izlenimi vermek için yaptığı bir eylem olabilir ancak... Bu arkadaşımızında sergilediği türdeki yaklaşımlar. Memleketimizde Alevi-Sunni düşmanlığı yaratma çabalarının bir parçasıdır. Zira bu tür yaklaşımların amacı "Sunniler sivasta alevileri katletti, Alevilerde başbağlarda sunnileri katletti" gibi çarpık zihniyet ürünü bir yaklaşımı yayma çabasıdır ve tehlikelidir. Ben bir sunni olarak, Sivasta insanları alevi oldukları için katledenlere en ufak bir sempati beslemediğim gibi, Başbağlarda Pkk tarafından katledilen insanlar içinde, alevi olsalarda aynı üzüntüyü duyardım. -
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
Meydanı boş bulup sıkmalar ondan sonra, karşındaki gerçekleri yazınca ve işine gelmeyince, tribünlere oynamaya çalışma. Varsa yazdıklarıma diyeceğin dersin. Hepsi gayet usluplu, açık ve net ifadeler. Yoksa bir diyeceğin diojen'in "gölge etme ihsan istemez" lafını hatırlatırım. "Cordoba üslubunda sakatlık var" vay vay vay bunun türkçesi şu olabilir : "ben kardeşim belki bilen çıkmaz diye, kafama göre yazdım, sonra bilen çıktı cevabımı aldım. şimdi çamura yatıyorum." Türkiyedeki bir tarzı hatırlatayım bu akit, zaman gazetesi tayfaları vardır. hayatta tartışmayı beceremezler. Sıkışınca başlarlar karşısındakilere saldırmaya, karalamaya. Her fikir adamı pozuna giren becerebilseydi keşke. -
Modemimde Büyük Sorun...
Cordoba şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Yardım - Yardım Edin - Yardım Edeyim
Sorun Modemden kaynaklanmıyor. Modemde yapılandırmadan sonra reboot edince bütün ayarlar modeme kaydedilir zaten. Reboot yapmadan kablo değerleri zaten adsl tarafından görülemez. arakdaşımız destek hattını aradığında onun kablo değerlerini görmüşlerse modem reboot edilmitir ve kaydedilmiştir ayarlar. ancak modeme reset atarak tekrar bağlantı sağlıyabiliyorsanız bilgisayarınız adsl le paket alışverişini için tekrar port açmaya ihtiyaç duyuyor demektir. Bu da adsl in çıkışlarından kaynaklanan bir sorundur. bence destek hattında ısrarcı olup arıza kaydı yazdırılmalı. -
'Geceyarısı Ekspresi'nin kahramanı böyle karşılanır...
Cordoba şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Güncel Konular
Ben şahsen senin yerinde olsam düşünürdüm. Asla ukalalık yapmıyorum lütfen yanlış anlama. Bu benim içinde geçerli. Memleketimde o filmde anlatılanların çok daha berbatlarının yaşandığını biliyorum. Acaba ben bunlara yeterince tepkiyi verdimmi. Böyle şeylerin mağdurlarına sahip çıktımmı. Manisa Davasında mahkeme kararıyla açığa çıkan. Sırf yasal bir öğrenci derneğine üye olduğu için, gözaltına alınıp haftalarca işkenceye maruz kalan, polisler tarafından cinsel tacize tabi tutulan 16 yaşındaki liseli genç kıza gidip sahip çıktımmı. Tek suçu, mesleğini icra etmek, olay yerinde fotoğraf çekmek olan, polisler tarafından dövülerek öldürülen ve tüm türkiyeyle dalga geçer gibi 30 cm ( yazıyla otuz santimetre) yüksekliğinde duvardan düşüp öldü denilen gazeteci Metin Göktepe'nin katilleri neden hala cezalandırılmadı diye hesap sordummu. Hiç bir siyasi gurupla yada siyasetle en ufak bir alakası bile bulunmayan, Ege Üniversitesinde herkes tarafından çok sevilen, ışıl ışıl gözleri, daima gülen yüzüyle neşe saçan. Karakola götürülüp, polis için muhbirlik yapması istenen, kabul etmeyince öldürülen sevgili Ali Serkan Eroğlu'nun hesabını sordummu. Sırf oruç tutmuyor diye, öldürülen Ümit Cihan Tarho'Nun katilleri nasıl cezalandırılmaz nasıl salıverilir diye hesap sordummu. ki daha neler neler. Sonra nasıl kızayım "memleketimde böyle şeyler olmaz, niye filmde yalanlar anlatıyorsunuz" diye. -
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
Sen kendi diyeceğini de bakalım ****. tartışmanın güzergahı mecrası muhtarlığı yapmaya çalışmadan. Ona buna karalama yapıp, laf atıp cevabını alınca, "uslup" geyiğinede hiç girme. Yok biliyordur, zira herkes bilir. Yeterince güçlü olduğunu hissedene kadar mazlumu oynayıp, zamanı geldiğini düşününce ejderha olmaya çalışmak. Madem bilmiyorsun o zaman "Şeriat tehlikesi olabilmesi için silahlı büyük bir gücün olması gerekir" gibi dahiyane tespitler yapmaya kalkmayacaksın. "böyle bir güç olsaydı çok kanlı çatışmalar yaşanırdı " vs diyip. kendi aklınca aba altından sopa göstermeyede kalkmayacaksın senden iran devrim tarihini anlatmanı falan istemedik. Basit bir şey sorduk, İranda devrimden bir hafta öncesine kadar, Ayetullahların silahlı kanadımı vardı. Yoktu ama bir hafta içinde iktidarı ele geçirip şeriat uygulamaya başladılar. sen neyle kıyas yaptında, tehlike olabilmesi için dev bir silahlı örgütün olması lazım tespitine vardın ? Hem diyorsun ben terör uzmanı değilim bilmem. Hemde şeriat tehlikesi olabilmesi için "şu olmalı bu olmalı" tespitine varıyorsun. anlamadımki ben seni. Memlekette tarikat şeyhleri dışında, müslüman yok dimi. Bir tarikat şeyhleri ve tarikatların üyeleri var geri kalan herkes içkici dimi. Vah vah vah, o kadar uğraşıp başka gerekçe bulamadınmı. Yani Erbakan memlekette tarikat şeyhleri dışında, ramazan sofrasını paylaşacak müslüman bulamamış o yüzden onları çağırmış öylemi ? İnsanlar bir şeyleri savunabilmek için ne kadar çırpınıyorlar bazen ne kadar zorluyorlar kendilerini Senmi karar veriyorsun buna ?. Atatürkün yasakladığı ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarınca yasak olan kurumlar değilmi Tarikatlar. Ne oldu bak "İlla hukuk hukuk hukuk" diyordun. Başbakan koltuğunda oturan adamın, yasaların yasakladığı kurumların şeyhlerini başbakanlık konutunda ağırlamasına gelince nereye gitti senin "hukukçuluğun" ve "Hukuk" anlayışın. Bize "hukuk adamı" nı ve "hukuğu savunan idealist" i oynayan adama bak. İşine gelince hukuk, işine gelmeyince "ee o yasalar eskidi" yapma ya. Bu yüzden bazı ağızlarda Hukuk ve demokrasi kelimeleri çok eğreti duruyor, çok sırıtıyor. Bir partinin milletvekili aynı zamanda Partisini temsil eder. Bir kişiye ahlaksızca hakaret gerçekleştirdiğinde. Partisi onu uyarmazsa, hakaret tekrar edildiğinde cezasını vermezse, Partiden uzaklaştırmazsa. Artık o partinin tamamının sorumluluğudur. Şevki Yılmaz denen meczup bir yıl boyunda, Atatürk'e ve laik cumhuriyete etmediği küfürü bırakmamıştır. Ne yapmıştır partisi, onu uyarmışmıdır, disiplin kurululanmı sevk etmiştir. Partiden atmışmıdır. Yok ya, Refah Partisi Milletvekili o sıfatıyla, etmediği küfürü bırakmayacak. Partisi sesini çıkarmayacak. ondan sonra "o partiyi bağlamaz". MGV Başkanı çıkıp, başı açık kadınları "kafalarını koparırız" diyerek tehdit edince. partisi onu derhal o koltuktan uzaklaştırırsa sorumlu olmaz. MGV başkanı, şahıs olarak konuşmamaktadır. Şahıs olarak kimseyi tehdit etmemektedir "biz" demektedir. Ve MGV başkanı sıfatıyla konuşmaktadır. *********** "bir temsilci azledilmediği sürece görev konusuyla ilgili yaptığı herşey kurumunu bağlar. Temsilci tarafından beyan edilen ve kurum tarafından tekzip edilmeyen her ifade, kurumu bağlar" neyin ajitasyonunu yapıyorsun sen bize. Şevki Yılmaz refah partisi milletvekili koltuğnda oturacak, Atatürke Cumhuriyete küfürler edecek bu Refah Partisini bağlamayacak. MGV başkanı o koltukta oturacak, başı açık kadınları tehdit edecek bu MGV yi ve Refah Partisini bağlamayacak. Öyle ya Hitlerin yaptıklarıda Nazi partisini bağlamıyordu. komik. Tekrar sorucam senmi hukukçusun ya. Kelime oyunlarıylamı kendini savunmaya çalışıyorsun. Ülkesinde kanunun aradığı bir kişiyi ülkesinde barındırmak onu saklamaktır. Fetullah Gülen'İn iadesi için Türkiye Cumhuriyeti, Amerika'ya defalarca resmi talepte bulunmuş fakat Amerika Fetullah Gülen'i teslim etmemiştir. yeni söylüyorum UYDURMA. Ben sana anlatayım neden sakladığını. Özbekistandaki Turuncu devrim denemesinden sonra yakalanan CIA ajanlarının, Gülen'in Özbekistandaki okulunda öğretmen kadrosunda göründüğü için olmasın. Rus istihbarat servisi, ele geçirdiği resmi belgelerle, Gülen'in okullarında "öğretmen" olarak görünen CIA ajanlarının listesini yayınladığı için olmasın. Fetullah Gülen in teşkilatı ve okulları, ABD nin ajan faaliyetleri için birer üs olarak kullanıldığı için olmasın. Bir Amerikan ajanını ne kadar allayıp pullarsanız pullayın, onun bir ajan olduğunu değiştiremezsiniz. Her kes yakalanınca efendisinin yanına kaçar Fetullah'ın ABD ye kaçması gibi. Meydanlarla Katil Amerikaya karşı cihad çağrıları yapan Refah Partililerin, her yolsuzlukları ortaya çıktıktan sonra soluğu ABD de almaları gibi. alırsın bir türkçe sözlük bakarsın "uydurma " ne demekmiş. Türkçede karşılığı ney olan şahane bir kelimedir kendisi. Fiiline uyana söylenir. sende her sıkıştığında, ya usluba yatan, ya tehdit edenlerdensin o anlaşıldı Diyorum ya bilmiyorsun ama, tespit yapmaya kalkıyorsun "tehlike olması için büyük bir silahlı güç olması lazım" diye. Şeyh Sait ayaklanmadan önce silahlı ordusumu vardı ? Yoktu ama bir hafta içinde ingilizler silahlandırıp harekete geçirdi onu. bir devlet, illa karşıt bir silahlı ordu kurup, o devletin orudusuyla eski usulde meydan savaşı yapıp bozguna uğratıp ele geçirilmez. Sen çok fazla ortaçağ filmi izlemişsin. Ben sana bir örnek daha vereyim. Rusyada, Bolşeviklerin ekim devriminin olduğu aya kadar silahlı ordularıda yoktu. Hatta rusyadaki marksist gruplar arasında Silahlı illegal bir ordu kurmayan tek parti Leninin bolşevik partisiydi. Ama bir ay içinde iktidarı ele geçirdi. Almanya'da Nazi Partisi, silahlı bir orduya mı sahipti. Hitlerin Sokak kuvvetleri SA lar silahlı askerlermiydi ? hayır. Hitler ilk darbe deneyiminden sonra, silahlı yöntemlerden vazgeçmiş ve devlete "sızma" taktiğiyle Cumhuriyet Almanyasını dünyanın gördüğü en büyük faşist devlete çevirdi. Yine senin şahane tespit yeteneğine göre, Hitlerin silahlı bir gücü olmadığı için Alman Cumhuriyeti ve demokrasisi için bir tehdit değildi. Bir devlet sadece ortaçağ usuluyle, o devletin ordusundan daha güçlü yada daha iyi savaşan bir ordu kurup ele geçirilmez. Ve 20, yydan itibaren yeryüzündeki hiçbir ihtilal ve devrim. O ülkenin ordusuna denk bir silahlı güce dayalı bir şekilde gerçekleşmemiştir. Devleti ele geçirmek. Onun işleyişini sarsmak, Onun içine sızmak. Devlet aygıtları ve kurumları arasında çatışmalar yaratıp surda gedikler açmak bu gedikler içeri girmek. Halkın devlet kurumlarına olan itimat, güven ve saygısını zedelemek. Büyük kaoslar yaratıp kurtarıcı olarak ortaya çıkmak. Devletin sağlam kaleleri içinden kuvvetli konumda olanları kendi tarafına çekmek. vs gibi yüzlerce taktiğe dayanır. Yani cesur yürek filminde izlediğin gibi, irlandalılar ordu kurup ingilizlerle savaşmak gibi olmaz bu iş daima. o eskinin taktiğiydi. Mahalle kahvesinde değilsin bırak bu ağızları ben senin "hukuk" anlayışını çok güzel koyuyorum bak ortaya. Sana göre, Fetullah'ın "beraat" ettirilmesi hukuktur, kanundur. Ama Tarikatların yasak olmasına gelince "eskimiş" tir. Yani işine gelen hukuk işine gelmeyen değil. Bayılıyorum ben bunların şu takkiyelerine ya Böyle bir şeyleri savunabilmek temize çıkarabilmek için çırpınmaları yokmu Adam çıkmış "bizim için demokrasi amaç değil araçtır" demiş. adam açık açık biz demokrasiyi sadece amacımıza ulaşmak için araç olarak kullanırız demiş. Bunlarda kraldan çok kralcılık yapmak için, yok o aslında şöyle dedi, yok böyle dedi. yok onu derken kastedilen şu. Ya bunu artık sokaktaki çocuk bile yemiyor. Demokrasi o saydığın şeylerin bütünüdür. Yani onlar gerçekleştiğinde mümkün olacak bir şeydir. Onları gerçekleştirmenin bir aracı değildir. Sapla samanı birbirine karıştırma. Demokrasi halkın iktidarı demektir. Halkın iktidarı başlı başına bir amaçtır. herhangi bir şeyin aracı değil. özgürlüleri teminat altına alma, insan hak ve özgürlükleri ise, halkın iktidarı amacına hizmet eden şeylerdir. Tabi canım binlerce insan onca basın mensubu söylediğini ifade ederken. Şahsın kendisinin inkar etmesidir dimi referansımız. bravo. O zaman niye mahkemeler varki. sorarsın sanığa sen bunu yaptınmı kardeşim diye. Yok yapmadım derse tamam dava kapanır. Katliam sürerken, Temel Karamollaoğlu verin mikrofonu halkı yatıştırayım diyip mikrofonu eline alınca ne yapmıştır. "Allah için zındıkları yakmaya gelen" topluluğu yatıştırma yöntemi olarak Dua okumaya başlamakta şahane bir yöntemdir dimi. Ardından kalabalık kendisine "Mücahit Temel" sloganlarıyla karşılık verip katliama daha bir şevkle devam etmiştir. Aziz Nesin İtfaiye erleri tarafından otelden çıkarılırken, Refah Partili Cafer Erçakmak ta "O adamı kurtarmayın O kafirdir" diye bağırıyor. O ve yanındakiler Aziz Nesini kurtarmaya çalışan itfaiye erlerine saldırıyor. İç işleri bakanının kim olduğunu gayet iyi biliyorum merak etme. Senin yaşın herhalde, 28 Şubat'ın iki muhatabının kimler olduğunu bilmeye yetmiyor. ben söyliyeyim. Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi. Türkiyede elli yıllık gerici tehlikenin mimarı iki parti. Yine sorayım sen nasıl hukukçusun. Jandarma içişleri bakanı ve Valinin emri altındadır. Yok ya otel yanlışlıkla kafir Aziz Nesin sigarasını yakarken tutuşmuştur. Herkes masumdur. İftiradır, komplodur, din düşmanlığıdır, bir kısım medyanın uydurmasıdır, gulu gulu dansıdır. Katliamı gerçekleştirenlerin en önünde sloganlar atan, tekbirleri getiren, Refah Partili yönetici Cafer Erçakmak orada fasulyeden bulunmaktadır zaten. Hatta belki otelin yandığını görüp içeridekileri kurtarmaya gelmiştir dimi. sen ne anlatıyorsun. İtfaiyenin olay yerine gidiş güzergahı zaten itfaiye müdürlüklerinde asılı durur. bir noktaya en çabuk hangi istikamette ulaşılacağı, itfaiye, polis , jandarma karakollarında asılıdır zaten. Askerlik yapmadınmı sen. Aziz Nesin nerede, islamla dalge geçmiştir, bir söylesene. İftirayla, kara çalmaylamı sen düşünsel bağlamda karşılık veriyorsun. Söyleki iftiracı olmadığını anlayalım. Vay be bir yandan, düşünsel bağlamda karşılık verme gibi şirin sözler öbür yanda iftira. göster ******, deki şurada dalga geçmiş islamla. Bir insanın "ben inanmıyorum" demesi dalga geçmekmidir. Ben inanıyorum, o inanmıyor. o onun sorunu. bu zihniyetten bir cacık olmaz. Tabi canım tabi. "halk galeyana gelmiş" her katliamın, linçin klasik savunması. Halk kendi kendine galeyana gelmiş. Camilerden yapılan anonslar, "galeyana gelmiş halk" ın önünde kitleyi coşturan refah partili yöneticilerde işin önemsiz ayrıntıları dimi. Elinde hoparlör, katliam sürerken dua okuyan belediye başkanıda ayrıntı. Bazı beyinler insanları sadece dini yönden değerlendirir. Normal beyinler için insanların dini inançları sadece bir ayrıntıdır. onla ilgilenmezler. bir ayakkabı tamircisi benim için ya iyi bir ayakkabı tamircisidir, yada kötü bir ayakkabı tamircisidir. Allah'a olan inancı veya inançsızlığı onu iyi yada kötü bir ayakkabı tamircisi yapmaz benim gözümde. Kıstasım işindeki ustalığıdır. Bir yazar, eserleriyle vardır. Onun Allah'a inançsız olması benim onun eserlerine bakışımı değiştirmez. Aziz Nesin Allah'a inansaydıda ben "Yaşar ne yaşar ne yaşamaz" a aynı derecede güler ve okurken aynı derecede zevk alırdım. Aziz Nesin Allah'a inanmadığını açık açık beyan etmiş bir insandır. Ancak görüldüğü gibi yukarıda "insan haklarından, kişisel hürriyet'ten " bahseden kişide. Sırf Allah'a inanmadığını söylediği için Aziz Nesin'i "islamla dalga geçen" kişi damgasıyla damgalamaya kalkmaktadır. Zira Sivas Katliamında insanları örgütleyenlerin argümanı ve propagandasıda aynen budur. Sorarsınız hangi yazısında hangi sözünde islamla dalga geçmiş Aziz Nesin diye sesleri çıkmaz. Öyle ya madem inanmıyor o halde düşmandır katli vaciptir. Cidden bazı ağızlara, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar ne kadar eğreti duruyor ve nasıl çelişiyor. -
'Geceyarısı Ekspresi'nin kahramanı böyle karşılanır...
Cordoba şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Güncel Konular
iyide abartılmış olan ne ? abartılan kısmı ne ? Türkiyede işkence mağdurlarının adli tıp raporlarıyla ispatlanmış işkence anılarını okuyunca. Valla Geceyarısı Expresinde anlatılanlar kulak çekme gibi kalıyor. Ben o filmde abartılan bir yan göremedim. Herkes biliyorki o yıllarda hatta çok yakın bir zamana kadar, o filmde anlatılanlar çok daha fazlası vardı cezaevlerinde ve işkencehanelerde. Birbirimizi kandırmayalım şimdi. Aşırı tepkilere hedef olmamıza gelirse : Askeri darbe düzenleyip onbinlerce insanı cezaevine tıkmış, yüzlerce insanı işkencede öldürmüş, binlerce insana yüzyıllarca hapis cezaları vermiş bir ülke elbette dünyadan aşırı tepki alır. Buna kimse şaşırmasın. Şilide Pinochet'de aşırı tepki almıştı dünyadan. Portekizde Salazar'da, Uganda'da İdi Amin'de. Tekrar söylüyorum, Filmde ben aşırı abartılmış bir yan görmedim. Aşırı abartılmış olduğunu düşünüyorsan ben sana bir sürü kaynak verebilirim. Filmde anlatılanların devede kulak kaldığı. Ki bırak geçmişi biz hala, Cezaevinde kolu kopartılan mahkumun, kolunun şehrin sokaklarında binlerce insanın gözü önünde bir sokak köpeğinin ağzında dolaştığı. Kendisini aramak isteyen sivil polise kimlik sorduğu için bir vatandaşın döve döve kolu ve bacağının kırıldığı. Ailesiyle birlikte bir restoranın bahçesinde yemek yiyen bir vatandaşın. Herkesin gözü önünde bir polis tarafından tokatlandığı. Üstünde polis lambası olmayan, polis sireni takılı olmayan dolayısıyla polis aracı olduğunu belli edecek hiçbir donanımı ve işareti olmayan bir sivil polis aracı tarafından "korna çalarak " ihtar edilen gençlerin durmaması üstüne önlerinin kesilip, araçtan inen polis tarafından yaylım ateşi açılarak öldürüldüğü. Etek boyu kısa diye, bir liseli genç kızın karakolun önünden geçerken karakola alınıp tartaklandığı, saatlerce karakolda suçlu gibi bekletildiği. ve bunları yapanların hiçbirinin hiçbir cezaya çarptırılmadığı ve yaptıklarının yanına kar kaldığı bir ülkede yaşıyoruz. en basiti, onlarca tv kamerası ve yüzlerce kişinin önünde tek suçu ailesiyle birlikte yemek yemek olan bir vatandaşı bir polis komiseri tokatlıyor. Ve iki aydır emniyet genel müdürlüğü bu komiserin kimliğini tespit "edemiyor !" Bunlara herhangi kaydadeğer bir tepki vermiyoruz. Ancak bunların belkide onda birinin anlatıldığı bir film kanımıza dokunuyor. -
Hamas'ın yaptığı intihar saldırıları İsrail'İ hiçbir zaman bunaltmamış, aksine israil'de daha önce israilliler tarafından bile lanetlenen Sharon iktidara gelmiş. Dünya kamuoyunda Filistine karşı beslenen sempatide kırılmalar yaratmış. Tüm dünyada "tankların önünde taşla duran Filistinli "imajı yerini, "sivillere yönelik intihar saldırıları düzenleyen terorist Filistinliler" imajın çevirmiştir. İsrail Hamas'ın sivillere yönelik eylemleriyle bir çok mazeret edinip, tamamen ırkçı bir politikaya bürünmüş. Hamas eylemlerine başlamadan önce marjinal bir hareket olan Likud partisi ise iktidara gelmiştir. Boş lafa karın toktur. Hamas sivillere yönelik eylem dalgasından öncesindeki Filistin'in haliyle bugünkü Filistinin haline bakmak yeterlidir. Filistin mücadelesi Hamas'ın sivillere yönelik eylemleriyle dünyadaki desteğini önemli ölçüde yitirmiştir. Buda İsrail'in işine yaramıştır. Bu sayede israil Filistine karşı en sert politiklarını rahatlıkla uygulayabilmiştir. Gerçeği görmezden gelmek mi ? Hamas okul hastane sözlerini neye güvenerek vermiştir peki. Filistin'in Gelirlerinin nelerden ibaret olduğunu bilmiyorsun sen herhalde. Filistin'in ticaret yaptığı tek ülke İsraildir. Yani filistin ürettiği üçbeş şey varsa onunda %99 unu İsrail'e satar. Filistin'in en önemli gelir kaynağı İsrailde çalışan Filistinlilerin, İsrail tarafından anlaşmalar gereği maaşlarından kesilen vergilerin İsrail tarafından Filistin'e ödenmesidir. Bunun yanında yine diğer büyük geliri, BM güvenlik konseyi daimi üyesi devletlerin yaptıkları dotasyon ve subvansiyon bağışlardır. Bunların arasında en büyük pay ABD nindir. Filistin bunlardan başka hiçbir gelir kaynağı yoktur. Hamas okul hastane sözlerini ne üzerine vermiştir ? Filistin'in gelir kaynaklarını saydım üç ana kalem. Bunlardan başka ülkenin bir gelirimi var ? Ülke içinde bir örgüt olarak İsrail'i tanımamak başkadır. Hükümet olarak tanımamak başkadır. Eğer sen ben İsrail diye bir devletin varlığını kabul etmiyorum ve onu resmi olarak tanımıyorum dersen. İsrail'le arandaki bütün anlaşmaları sen askıya almış olursun. Buna vergilerin ödenmesi anlaşmasıda dahildir. Filistin birleşmiş milletler tarafından resmi olarak tanınmadığı için Filistine yapılan tüm yardımlarda İsrail üzerinden gönderilir. buna ABD nin yaptığı yardımlarda dahildir, arap ülkelerinin yaptığı yardımlarda dahildir. hepsi İsrail üzerinden gider anlaşmalar gereği. sen yine yok kardeşim ben tanımıyorum dersen o yardımlarda gelmez. Oturduğun yerden ona buna akıl vermek kolaydır. Peki ne yapsın Filistinliler taşmı yesin?. Sen çalışıp bir Filistinli ailemi besliyorsun. Slogan atmak dünyanın en kolay işi. Ama ülke yönetmek slogan atmaya benzemez. Dünyada bazı gerçekler vardır. Hiçbir sanayisi ve kayda değer üretimi bulunmayan bir ülkedir Filistin. Filistinde yaşıyan milyonlarca Filistinli, hiçbir masaya oturmadan nasıl beslenecek. Varmı bu konuda bir fikrin ?? Hamas'ın resmi olarak İsraille tüm ilişkileri askıya aldığı tarihten sonra. Filistinde polisler doktorlarda dahil devlet memurlarının maaşı ödenememiş. gelirleri olmadığı için Filistinli yoksul ailelere, şehit yakınlarına Filistin hükümeti tarafından yapılan bütün yardımlarda durmuştur. Ve Filistinliler, karınlarını doyurabilmek için savaştıkları İsrail sınır kapılarında İsraile geçip çalışabilmek için kuyruğa girmişlerdir. Ne şanlı bir direniş politikası dimi. Filistinlileri düşmanlarına muhtaç etmek. Hangi banka hesapları ortadadır ? ver örneğini mesela. Arafat çok büyük bir servetlemi öldü? Hamas lideri rahmetli Ahmet Şeyh Yasin gibi milyonlarca dolarımı vardı ? Hizbullah'mı hamasın arkasında. Bu mu senin gerçekçi bakışın. Onun içinmi Lübnan hükümeti, Hizbullahın desteğiyle Filistinli örgütlere karşı saldırıya geçti Lübnanda. Sen gündemi hiç takip etmiyorsun galiba. Hamas iktidara geldikten sonra, Lübnandaki filistin kampları Lübnan ordusu tarafından kuşatıldı. Hamas'un Filistinde bir sunni şeriat devleti kurma amacı, şii Lübnanda büyük bir rahatsızlık yarattı ve Lübnan Filistinlilere karşı saldırıya geçti. Lübnan ordusunun gücü Lübnandaki hizbullahın onda biri kadar bile yoktur. Hizbullah ne yaptı Lübnan ordusunun bu hareketini destekledi. Hizbullahın en son isteyeceği şey, bölgede sunni ağırlıktır. Bu yüzden Lübnan ve suriye kapıları hep El- Kaide ile müslüman kardeşlere kapalı olmuştur. Hizbullah hamasın arkasındaymış Açta biraz haber seyret dostum. Lübnan hizbullahın desteğiyle Filistinlilerle savaşıyor şu an. vay vay vay. Hamas iktidara geldi. Filistini tüm gelir kaynaklarından etti. Buna sen "Dünya Filistine Ambargo uguladı" gibi şirin bir kılıf giydirmeye çalışsanda. Hem ben masaya oturmam, hemde ben israili resmi olarak tanımam diyip ondan sonra nasıl İsrailden Filistine gelmesi gereken paraları beklersin. bunuda senin dünya gerçekleri anlayışına bırakıyorum. Hamas herşeyi eline yüzüne bulaştırınca, Filistinliler her normal insan gibi "yiyecek, su , elektirik, hastane , okul, benzin" diyince Filistinin sorunları bunlar değilmişte, islam devleti olup olmamasıymış gibi bu alana yöneldi. El Fetih'i "kafir" ilan etti. HAMAS'ın Fikir babalığını yapan hiçbir arap ülkesi Filistin'in arkasında durmamaktadır. Dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında sayılan arap ülkelerinin Filistine yaptıkları yardımlar, batı ülkelerinin yaptığı yardımların %1'i bile değildir. HAMAS'ın fikir babalığını yapan arap ülkelerinin tümü Bölgede İsrail ve Amerikanın en yakın müttefikleridir zaten. Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri. Lübnan savaşında İsrail'i destekleyecek kadar hemde. Kendine ait hiçbir geliri olmayan Filistin elbette, ABD ve batı ülkeleriyle köprülerini atamaz. Bazıları islam birliği vs rüyaları görsede. Gerçek hayat bunun tam tersidir. İnsanlar acıkırlar, insanlar susarlar, insanlar hastalanırlar ve tüm bunlar para demektir. Bunun yoluda geliri olmayan bir ülke için diplomasi ve pazarlıktır. Yok Filistin'in dev bir ordu kurup. İsraili haritadan sileceğini falan sanan varsa başka tabi. İşte nasılki Hamas Filistinde halkı El Fetih'e karşı yalanlarla kışkırtmaya çalışıyorsa . Arkadaşımızın tavrıda aynı. Bu sözü Mahmud Abbas söylemiş öylemi ? Senmi gerçeklerden bahsediyorsun. İsrailli İstihbaratçı Yaavic Amidror'un söylediği bir sözü. Mahmud Abbas söylemiş diyerek mi gerçeklerden bahsediyorsun ? Klasik iftira karalama taktikleri. ayıp diyorum ne diyeyim. Böyle yalanlarla hiçbir yere varılmaz. El Fetih 50 yıl boyunca, Filistin mücadelesini onurla sürdürdü. Mısır gibi güçlü ordulara sahip ülkeler bile İsrail karşısında Pes ettiği halde. İsrail karşısında Filistin'İn kimliğini elli yıl boyunca korudu. Tüm dünyaya Filistin kelimesini öğretti. Filistinde sadece savaşan değil aynı zamanda, düşünen, ne için savaştığını bilen bilinçli bir kuşak yarattı. Dünya entelijansı arasında Filistine yüzbinlerce dost kazandırdı. Dünyada Filistinli olmayanların kurduğu Filistin lobileri oluşturdu. Hamas iktidara geldi, Filistine açlık getirdi. Filistinlileri israil kapılarında kuyruğa girmeye muhtaç etti. Filistini dünyadan soyutladı. Filistin davası hem filistinde, hemde dünyada müslüman, hristiyan demeden bir çok insanın sempatisine sahipken, Filistin davasını bir şeriat devleti kurma savaşına çevirmeye çalıştı. Mahmud Abbas'ın büyük gayretleriyle Tüm Filistinli grupların desteklediği geniş tabanlı bir hükümet kuruldu. Anlaşma ve iç barış sağlandı. Ardından Hamas silahlarını kuşanıp Kafir El Fetih sloganlarıyla saldırıya geçti. Şimdi gazzede milyonlarca insan aç. Binlerce İnsan İsrail sınır kapılarında İsraile geçebilmek için sınır muhafızlarına yalvarıyor. İnsanlardan kendi vatanından gazzeden kaçabilmek için uğraşıyor. gerçekler bunlardır, oturduğu yerden tok karnıyla atılan sloganlar değildir.
-
'Geceyarısı Ekspresi'nin kahramanı böyle karşılanır...
Cordoba şurada cevap verdi: iLyAdA başlık Güncel Konular
Ben bu geceyarısı ekspresi filmi üzerinden kopartılan fırtınayıda hiç anlamıyorum ha. Şimdi bir filmi niye lanetlersin. Film olmayan şeyleri anlatırsa, bir ülkede olmayan olayları varmış gibi anlatırsa dersinki, ha tamam film berbat Lakin herkes şöyle elini vicdanına koysun. Geceyarısı ekxpresi filminde anlatılanlar ülkemizde olmuyormuydu daha bir kaç yıl öncesine kadar. Karakollarda dayak, işkence yokmuydu. Cezaevlerinde tecavüzler yokmuydu. Ben orhan kemalden, kemal tahire cezaeviyle ilgili hangi romanı okuduysam mutlaka, işkenceden, dayaktan ve tecavüzden bahseder. Şimdi kızdığımız ne ? Şumu filmde Türkiyede karakollarda işkence yapılıyor diyor, peki yokmuydu karakollarda işkence. Filmde cezaevinde tecavüze uğrayan mahkumlar var diyor. peki yokmu ? Cezaevlerinde yetişkinleri geçtim, sübyan koğuşunda kalan çocuklar parası olanlara gardiyanlar tarafından cinsel ilişki için kiralanmıyormuydu ? Adam bizi dünyaya ***** etmiş. iyide olmayan şeylerlemi ***** etmiş. Kim diyebilir bana "yok kardeşim bu ülkede ne karakollarda, ne cezaevlerinde o filmde anlatılan şeyler olmamıştır" diye. Bizim ne kadar tuhaf bir millet olduğumuzun ispatıdır bu durum. Memlekette karakollardaki işkenceye, cezaevlerindeki tecavüzlere cinsel istismara, bu filme gösterilen tepkinin onda biri bile tepki gösterildimi ? Ne oluyor anlamıyorumki. var olduğunu bildiğimiz şeylere sesimizi çıkarmayıp elin oğlu bunu anlatınca kanımızamı dokunuyor ? "not: Hasan Pulur, olaylar ve insanlar köşesinde sen kaç kere anlattın karakollardaki işkenceyi, cezaevlerinde olanları." -
Şu anda çok trendy olan, kitapçılarda en ön raflarda satılan. Çoğu insanın ballandıra ballandıra birbirine anlattığı kitap "the secret" bu yeni moda new age akımı, evrene olumlu sinyaller göndererek, olumlu sonuçlarla karşılaşacağımızı anlatıyor bize. Yani ben sürekli yeni bir arabamın olmasını istersen evrene bu yönte pozitif enerji yollarsam sonunda bunun gerçekleşeceğini müjdeliyor. Ve bu bir anda ilk defa duyulan bir şey, ve yeryüzünde yeni doğmuş bir felsefe gibi trend oluyor. Kitabın yazarları da bu yeni felsefenin öncüleri. "Sen ruh ve düşünceden ibaretsin. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünür, gülistan olursun. Diken düşünür, dikenlik olursun" Mevlana Celalettin Rumi 1207-1273 ne diyeyim yorumsuz diyelim.
-
El Fetih, Arap Milliyetçisi, laik Baas geleneğinden gelir. Hamas ise kuruluş amacı şeriat devleti kurmak olan bir örgüttür. El Fetih, tek tük eylemleri dışında sivil hedeflere yönelik eylem yapmaz. Askeri ve resmi israil hedeflerine saldırır. Yani İsrail bir Hamas yöneticisini öldürünce Hamas misilleme olarak gider İsrailde bir otobüste veya kalabalık bir yerde intihar saldırısı yapar. El Fetih ise, onu oluşturan bileşenlerden herhangi bir yöneticisi öldürülünce Suikastle cevap verir. Bir kaç yıl önce öldürülen FHKC yöneticisine misilleme olarak İsrail Turizm bakanını kaldığı otel vurması gibi. El Fetih kendiliğindenci bir hareket olarka ortaya çıkmıştır. Ürdün ve İsrail arasında kalan Filistinde 60 lı yıllarda yerel gerilla gruplarının Yaser Arafat, George Habash gibi liderlerin bir araya getirmesiyle oluşmuştur. Hamas ise, ABD nin islamı sovyetlere karşı kullanma projesi olan Yeşik Kuşak projesinde, el altından cia ve mossad ın desteğini alarak tamda Filistinde bir iç savaş din kavgası yaratması amacıyla desteklenmiştir. Tabi Hamas yıllarca İsraile karşı sert direniş göstermiştir bu çizgiyi aşarak. Ancak görünen o ki saikide Filistinde yeterli desteği kazanmaktır. Bu gün ise HAMAS bölgede İran'ın bir aktörü konumundadır. El Fetih Bağımsız ve milli egemenliğe sahip Filistin amacıyla mücadele eder. Hamas ise Filistin topraklarında Şeriat kurmak amacıyla mücadele eder. Ki şu anda ele geçirdiği Gazzede Şeriat kurallarını uygulamaya başladı. Binlerce Filistinli Batı Şeriaya geçebilmek için İsrail sınırlarında bekliyor. Trevize nin "Arafat'ın zehirlenmesine yardım etti" gibi kara çalma gayesi ise açık El Fetih düşmanlığının göstergesidir. Arafat El Fetih içerisinde hiçbir muhalife sahip olmadığı gibi. El Fetihte Arafat'ın ölmesi durumunda gerek Filistin içindeki gücünde gerekse dünyadaki diplomatik gücünde ne gibi zaafiyetler doğacağının farkındaydı elbette. Gazzede militanlarını cami minarelerien çıkarıp. Filistini vareden, dünyaya Filistin kelimesini öğreten El Fetih'e "kafir el fetih" diye anonslar yaptıran Hamas tan farklı bir tarz değil. El Fetihe mesnetsiz kara çalma sevdası. HAMAS bu gün silah zoruyla Filistini ikiye bölmüştür. Hiçbir Filistinlinin bugünkü derdi İslam devleti olmadığı gibi. Ulusal kurtuluş mücadelesi veren bir ülkede Şeriat kurma sevdasıyla bölücülük yapmak Hamas ın gerçekten kuruluş misyonunu hiç unutmadığının göstergesidir. Hamas ne rüyalar görürse görsün. Filistin asla bir Afganistan olamaz. Şimdi Hamas Gazze sokaklarında elinde silahlarla şeriatçılık oynamaktadır. Katlettikleri El Fetih yöneticileri ve militanlarının kanlarının üstünde dansetmektedir. Hamas gazzelilerin başına İsrailden daha büyük bir bela olmaktadır. Hamas yaklaşan seçimleri kaybedeceğini anladığı gün bir darbeyle Gazzeyi ele geçirme planını, El Fetihle önce anlaşma sağlayıp, beraber hükümet kurup. Ve ardından haince saldırarak gerçekleştirmiştir. Kendini sadece batı şeriadan değil, tüm filistinden dışlamıştır artık. Yöneticileri öldürülünce, bakan sıfatı verdikleri tutuklanınca, kapısına koşacakları bir El Fetihte artık olmayacaktır.
-
Şu an itibariyle. Gazze şeridi Hamasın koyduğu şeriat kurallarıyla yönetilmektedir. ABD bir kez daha bir aktörüyle oyununu sahneye koyuyor. baş rolde HAMAS.
-
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
sen bu anlattıklarına gerçekten inanıyormusun. Yoksa anlatırımda inanan çıkar diyemi düşünüyorsun. ben şuna mensup değilim buna mensup değilim diyip. onun bunun savunuculuğunu yapanlardan piyasada çok var Vakit yazarlarıda "aa biz bağımsızız " derler o yüzden geç bunları. Hocanın kurdurduğu hangi ordumu var. Hocanın kendi ağzından söylediği gibi, Türk ordusunun içinde örgütlenmek gibi bir amacı var. Devlet kurumlarında örgütlenmek gibi bir amacı var. Ben üniversite mezunuyum diyen adam kültürlü olur. Bilir şeriatçı yapılanmalar her ülkede nasıl örgütlenir, nasıl üslenir. Bak verdim sana örneklerini , İran devriminden bir hafta önce, hangi ayetullahın elinde silah vardı. Ayetullahların herhangi bir silahlı kanadı mı vardı. Senin süper tespit yeteneğine göre. İranda herhangi bir islam devrimi tehditi yoktu o zaman devrimden bir hafta öncesine kadar he ? .... Sen dalgamı geçiyorsun, Sivasta 38 kişiyi yakan 500 diyelim kişi değildir asıl tehdit. Onlara "gazanız mübarek olsun diye" belediye hoparlöründen seslenen belediye başkanıdır. Meclis kürsüsünden "Aziz Nesin haketti" diyen bakanlardır. Katliamdan bir gün önce emniyet teşkilatının bir kısmına izin verip, yarısınıda başka ilçelere gönderen kişiye emir veren içişleri bakanıdır. İtfaiye araçları katliam sırasında otele ulaşamasın diye, inşaat başlatan belediye başkanıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin adalet bakanı koltuğunda oturup. Gidip mahkemede katliam sanıklarının avukatlığını yapan Adalet bakanıdır. Bana müdafa hakkı masalları okuma şimdi. Adalet Bakanının gidip bir kişinin mahkemede avukatlığını yapması, hele hele böyle bir katliamın sanıklarının avukatlığını yapması ne anlama gelir sende iyi biliyorsun. Atatürk'ün yasakladığı ve kapattığı tarikatların şeyhlerini başbakanlık konutunda resmi davetle ağırlayan erbakandır. Başı açık kadınlar için "kafalarını tavuk gibi koparacağız" diyen mgv başkanın bağlı olduğu partidir. ..... ki bunlar sadece bazı örnekler. Silahlanma dediğin nedir senin ya. Tüm dünyada müslüman örgütler ve ülkelerle resmi ve gayri resmi savaş halinde olan ABD Fettullah Güleni amerikada boşunamı saklıyor. verirsin eline bir günde silah silahlanmış olur. Talibanın silahlanma süreci saldırılara başladığı süreçle aynıdır. uydurma. Şeriatı amaç edinen insanların TSK ya meydan okuyacak cesareti olmalıymış , onlara cennet müjdelenmiş. vay vay vay. Onun içinmi bütün şeriatçı örgüt liderleri şeyhler milyon dolarlara sahip. Cennet müjdelenen adam bu dünyada bu kadar para hırsına sahip olmaz Şeriatçı örgütlenmenin taktiği bellidir. Devletin içine sızarsın, kritik makamları eline geçirirsin. Sonra iktidarı komple ele geçirince, muhalifleri katledersin. Sen nasıl hukukçusun ben anlamadım. Fettullah gülene beraata gelince, Hukukun kararı oluyor. Mesela Anayasa mahkemesinin AKP aleyhine kararına gelince, "bu nasıl hukuk" oluyor dimi Madem senin içinde demokrasi araç. O zaman demokrasi demokrasi diye yakınma. Takkiye böyle bir şey işte. Kendileri güçlü olunca, demokrasi araç oluyor. Ancak güçsüz konumda olduklarında, aman medet demokrasi -
biz hep misyonerlere kızarız. farklı bir konudur, elbette onlarda kendi dinlerini yaymaya çalışmaktadırlar haklarıdır. kullandıkları yöntemlerin etik olmaması ( yoksul ülkelerde para karşılığı din değiştirmeye teşvik etmek gibi) vs dediğim gibi başka bir tartışma konusu. ancak ben adamlar dinlerini yayma şekillerine dikkat ettim. Tehdit etmiyorlar ki, kendi dinlerine geçerse insanları Tanrılarının nasıl ödüllendireceğinden. o dinin insanlara neler kazandıracağından vs bahsediyorlar. . Başarılarına o kadar şaşmamak lazım. Çocuğunu yetiştirirken dini eğitim olarak sadece onu korkutan bir anne baba yı düşünelim. yani sadece "şunu yapma Allah çarpar, şöyle yaparsan cehennemde yanarsın, kabir azabı çekersin gibi". Tabi buradaki saik din eğitiminden öte. çocuğu disiplinize etmede korkutma yöntemini kullanmaktır o ayrı. Yani çocuğu öcüyle korkutmaktan bir farkı yok bir yerde. Tıpkı forumun dini konular bölümünde bazı arkadaşlarımızın yaptığı gibi. öcüyle çocuk korkutur gibi. İnsanlar Allah'la korkutmaya çalışıyorlar. oysa doğrusu ne mesela oruca çağrı nasıl : "Oruç Tut Sıhhat Bul" bunun yerine "Oruç Tut yoksa cayır cayır yanarsın" denmiyor dimi. Yani çağrı böyle değil. İnsanları dine teşvik etmek için, dinin verdiklerini, güzelliklerini, insana katacağı manevi huzuru ve değerleri anlatmak yerine, sırf karşısındakine cevap vermiş olmak için felaket tellalığı yapmanın bir mantığı varmı. veya bir getirisi olabilirmi ? Mesela peygamber efendimizin, Bizans imparatorunu islama çağırışına bakalım. "İslamı seçin, Allah seni ve halkını misliyle mükafatlandırır, gerçek huzur ve hakikat yalnızca Allah yolundadır" şöyle çağırmamış: "İslamı seçin, yoksa cehennemde yanarsınız , mahvolursunuz" Bunun tezahürü, gerçek hayatta ellerine silah alıp, insanları öldürerek islama geçirebileceklerini sanan marjinal zihniyetler olmaması gerektiği gibi. İnsanları işgüzarlıkla tehdit ederek imana çağırmakta olmamalıydı. ki kötü bir müdafa, en başarısız saldırıdan bile çok zarar verir.
-
internet üzerinden çocuk po*nosunu engellemekte sansür dimi. internet üzerinden kadın ticaretini engelleyici yasalar koymakta sansür. İnternet üzerinden insanların birbirinin şahsına, önem verdiği değerlere, kustal saydığı değerlere rahatça hakaret edebilmesinin önüne geçicek yasalar konulmasıda sansür. internet cafeye giden bir çocuğun bile kolaylıkla bir insanın kafasının kesilirkenki görüntülerini seyredebilmesinin önüne yasal engeller getirmekte sansür dimi. Tüm dünyada ağır bir suç sayılan ırkçı propagandaların ( ki bu propagandaların %90 u internet üzerinden yapılıyor) engellenmeside sansür. Diğer tüm iletişim araçlarıyla işlenen suçların, internet üzerinde işlendiğindede aynı şekilde cezai yaptırıma maruz kalması sansürmü oluyor ? başlık görüp slogan atmak yerine. azıcık okumal lazım neleri yasaklamış yasa. Yok diyorsan, kardeşim isteyen internet üzerinden fuhuş için, çocuk satar isteyende alır devlete ne orasını bilmem tabi. Ama tabi unutmamak lazım şu an pazarı sadece internet olan çocuk po*nosu sektörü için her yıl onbinlerce çocuk kaçırılıyor ve cinsel istismara uğruyor. Devlete ne bundan diyorsan unutma. bir tanesi senin çocuğunda olabilir.
-
Dikkat: Yeni Fikirler - Yeni Düşünceler - Yeni Arayışlar
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Öneri ve Eleştirileriniz
hımm forum, forum ne demek, "tartışma,cevap" demek. forum, kişilerin fazla uzun olmayan ve alıntıdan ziyade ilgili konu hakkında kendi görüşlerini yazdıkları tartışma platformlarıdır. yani forum olayının temel taşı TARTIŞMA dır. Birde POLEMİK vardır, buda kişilerin konu hakkında oldukça uzun yazılarla tartıştıkları bir formattır, forumdan farklıdır. kişi anlatmak istediği şeyi en derin ayrıntısına kadar anlatır. Muhatabıda buna en derin ayrıntılarıyla, yazının sadece bir parçasına değil tümüne cevap verir. senin tarif etmeye çalıştığın şey polemik sanırım. Forumlar tamamen "her telden bir ses çıkması" için vardır. Polemik ise, uzmanlık gerektiren bir alan. Yoksa herkes kendi düşüncesine yakın yazarlardan uzun uzun copy-pasteler yapar, kimsede okumaz. Polemikler o konuda o konu hakkında uzman olan yani en azından eğitimi o konu üstüne olan kişiler tarafından yapılırsa polemik olabilir ancak. Yoksa dediğim gibi, copy pasteyi yapanın bile okumadığı kopya yığınına dönüşür. Forumun gördüğüm kadarıyla Blog bölümü var, herkes kendine bir blog açıp anlatmak istediklerini tartışma formatından uzak bir şekilde anlatabilir. Ancak onun yerine adı ve formatı FORUM olan bir platformda, tartışma-cevap tan başka bir içerik için başlıklar açmak, abesle iştigal ve topic kirliliği olur. Burası bir forum, ve formatı fazla uzun olmayan, asgari düzeydi alıntı yaparak çeşitli konular hakkında tartışma üzerine dayalı. -
bir deyiversene sen, Cumhurbaşkanı ülkenin hangi çıkarlarını elinin tersiyle itivermiş ? 357 milletvekiliyle hükümetin elini kolunu kim bağladı. Cumhurbaşkanımı dedi hükümete, illa Amerikancı olun, Amerikanın onaylamadığı hiçbir şeyi yapmayın diye. Terör örgütünün yasal alandaki temsilcisi olan DTP adlı partiyle ittifak halinde olun diye Cumhurbaşkanımı dedi hükümete. Memleket kaosa sürükleniyormuş. Hergün şehit haberleriyle uyanıyoruz. Büyük şehirlerde asayiş namına bir şey kalmamış. Memlekette aslı farklı dini farklı diye insanlar öldürülüyor, 40 tane yolsuzluk rezaleti gözümüzün içine içine giriyor. Dünyanın yüz yıl önce unuttuğu ve tarihin kara sayfalarından silmeye çalıştığı "linç" olayı memlekette sıradan bir hadiseye dönüşüyor. Ordumuz kuzey ırak sınırına mevzilenip hareket geçmek için hükümetten emir bekliyor. peki hükümet ve başbakan ne yapıyor. Tüm bunlar onların derdimi ? hayır. Başbakan ve hükümet sadece " illaki eşi türbanlı birini nasıl cumhurbaşkanı yaparız" ın kaygısına düşmüş. bu uğurda memlekette rejim değişikliği anlamına gelebilecek yarı başkanlık sistemini uygulamaya çalışıyor. Memleketin şu andaki derdi bu mu ?. Hükümet son iki aydır, sadece nasıl yaparızda bizden birini cumhurbaşkanı seçerizin kavgasında onun haricinde hiçbir icraatı yok. Kim şimdi koltuk sevdalısı? Türkiye ve dünya, hükümetin artan terör karşısında ne yapacağını. Ülkenin sınırları dışında terör üslenmelerine nasıl cevap vereceğini merak ederken Meclis başkanı "seçilecek cumhurbaşkanının eşi illa türbanlı olmalıdır" açıklasını yapıyor ve bunun derdine düşüyor.
-
367 ANAYASA'YA AYKIRIDIR. MANTIĞA DA AYKIRIDIR
Cordoba şunu cevapladı bir başlık içinde Güncel Konular
senmi hukukçusun arkadaşım ??? Hizbullah neydi ? Silahsız esamesi okunmayacak küçük bir güçmüydü. Hizbullahın doğu ve güneydoğuda kaç faili meçhul cinayetin mimarı olduğunu ve halen kaç taraftarı olduğunu biliyormusun. Bir ikincisi, illa silahlı mücadele daha doğrusu "silahlı propaganda " veriyor olmasımı lazım?. İranda Ayetullahlar islam devrimine kadar bir el silah sıktılar mı ? Taliban, Afganistanı ele geçirmeden 5 ay önce silahlı saldırılara başladı. Ondan önce savaşan afgan grupları arasında adı bile geçmiyordu. Örgütlü silahlı büyük bir gücün savaşına sahne olmalıymış. bu yok diye şeriatçıda yok demekmiş. Sen memlekette her şeriat denemende kanla bastırılırsan tabiki taktiğini değiştirirsin. bununda nasıl olduğunu Fettulah hocan anlatıyor video kasetlerinde. "yeterli güce erişene kadar, saklanacağız, içeri sızacağız vs." esamesi bile okunmayacak kadarmış. Türkiyenin göbeğinde 38 insanın diri diri yakılıp, Adalet bakanı koltuğunda oturan adamında gidip mahkemede bizzat katillerin avukatlığını yapması gibimi. Silahlı büyük bir gücün savaşına sahne oluyor zaten. Türk ordusu yumruğunu gösterince köstebekler deliklerine kaçıyor. Dün ben Laik değilim müslümanım, Laik rejimin sonu geldi, Geçiş kanlımı olacak kansızmı olacak, Ölmek var davadan dönmek yok diyenler yumruğu görünce bir anda "demokrasi, insan hakları, özgürlükler" den bahsetmeye başlıyor. Almanyada, kaplancılar, milli görüş toplantılarında Laik düzeni yıkma yemini edenler bir anda laikliğe ne kadar bağlı olduklarını anlatmaya başlıyor. 28 şubatmış. 28 Şubat, 28 Şubattan önce "bizim için demokrasi amaç değil araçtır" diyen adamı her iki lafın başında demokrasiden dem vuran adama çevirdimi çevirmedimi ? Dün milletvekili sıfatına haiz olup, partisininde desteğiyle her fırsatta Atatürk'e küfürler eden adamlara, "bizde Atatürkçüyüz" dedirttimi dedirtmedimi. İnsanların mezheplerinden dolayı katledilmesini alkışlayanlara, başı açık diye insanları belediyedeki işlerinden atanlara "inanca saygı" dan bahsettirdimi bahsettirmedimi. neyin kavgasını vermeye çalışıyorsunuz siz ya ? 28 Şubattan önce demokrasiye "araç" insan haklarına "cart curt" diyen adamlar, 28 şubattan sonra herkesten fazla demokrat , herkesten fazla İnsan Hakları savunucusu kesildi. Demekki çok güzel bir şey 28 Şubat. Elbette şeriatçıların Cumhuriyete açık açık meydan okuyacaklar cesaretleri yoktur. Onlar her zaman uygun zamanı kollarlar. Bu zaman gelene kadar Fettulah hocanızın tarif ettiği gibi davranılar. Fırsatını bulduklarında gösterirler dişlerini. -
arkadaşım birincisi burası güncel konular başlığı. forumun edebiyatla ilgili başlığı var zaten. İnsanlar Güncel Konular başlığına Güncel konuları tartışmak için geliyor, hikaye okumak için değil. İkincisi buradada açsan benden hikayeler diye bir başlık açıp bunları yazabilirsin. ....
-
Bende bu konuda şunu söylemek istiyorum. Bir inanan olarak, İşgüzarlardan bende şikayetçiyim. Forumun o bölümünde şunu çok gördüm. Kendi iş güzarlıklarıyla insanları Allah adına tehdit etmeye çalışan tipler var. Cayır cayır yanacaksınız, şöyle olacaksınız, böyle olacaksınız. Hz Muhammed (sav) bir savaşta, sahabelerinden birisi bir esir için "Cehennemde yanacaksın" der. Peygamber efendimiz Sahabe'ye "onun kalbini açıp içine baktınmı? nereden biliyorsun yanacağını" diye buyurur Bu iş güzarlar. İnsanları yanmakla tehdit edip imana getirmeyemi çalışıyor ?. Birincisi siz kimsiniz kimin yanıp kimin yanmayacağını biliyorsunuz ? İkincisi "imanın zamanını tayin eden Allah'tır" hadisini hiç duymadınızmı ? Merak etmeyin siz iş güzarlıkla insanları korkutarak tehdit ederek iman sağlıyamazsınız. Ki böyle bir imanda olmaz. Takva denen bir şey vardır. Allah'a duyulan korku ile Allah'a duyulan sevgi arasındaki oranı barındırır. Peygamberimiz dünyayı İslam'a çağırırken. elçilerini dört yana gönderirken bu çağrıların hangisinde tehdit etmiştir, "yoksa yanarsınız" diye ? bu işgüzarlar kendilerinde nasıl bir misyon ve yeterlilik görüyorlar gerçekten merak ediyorum. Kimin yanacağını kimin yanmayacağını yalnız Allah bilir. Siz kendinizden bile emin olamazsını. Her koyun kendi bacağından asılır. Tavsiyem kendinize bakın.
-
Ulusal Filistin mücadelesini bir Taliban savaşına çevirmek için uğraşan Hamas sürekli "Tüm filistinliler kardeşimizdir, tek düşmanımız İsraildir" desede. beklediği fırsatın geldiğini düşünüp Filistinde iç savaş başlattı. 50 yıl boyunca Filistin direnişini yöneten. Filistinlilerin tüm dünyada bir kimlik kazanmasını sağlayan Yaser Arafat'ın ölmesi. El Fetih'in Mervan Barguti gibi büyük komutanlarının israil tarafından tutuklanmasından sonra Hamas artık zamanının geldiğini düşünüp Filistini afganistana çevirecek adımları atmaya başladı. Gazze'de El fetih noktalarına saldırıp ele geçirmelerinden sonra. İlk iş olarak Yaser Arafat'ın karargahını basıp, onun resimlerini çiğneyerek parçalayarak poz verdiler. camilerden "Kafir El Fetihliler ya hamasa teslim olun, yada evlerinizden çıkmayın " diye anonslar yaptılar. El Fetih komutanı Grayyib'in evini basıp. Kendisine ve çocuklarının üstüne kurşun yağdırdılar. Grayyib saldırı devam ederken Filistin Televizyonuna bağlanıp "'Evime kurşun yağıyor, roket atıyorlar. Çocuklar ölüyor. Allah için ambulans gönderin'' gelen Ambulas Grayyib'i hastaneye götürürken Hamas militanları Ambulansı durduruyor ve ambulansın içindeki yaralı Grayybine kurşun yağdırıyor. Ölü bedenininden 41 adet kurşun çıkıyor. Gazzeliler Grayyib'in öldürülmesini protesto etmek için sokaklara dökülüyor Hamas kalabalığın üstüne yaylım ateşi açıyor. Hamasa ait olmayan tüm televizyon ve radyo binaları ateşe veriliyor. İsrail saldırılarından hiçbir farkı yok dimi. Kurulduğu yıllarda, Filistinde gençlerin gittiği Cafeleri günah diyerek bombalayan Hamas. Yaser Arafat'ın ve el fetihin gücü karşısında boynunu büküp. Kafasındaki misyonu hep ertelemişti. Şimdi zamanı geldiğini düşündüler. Ve silah zoruyla Gazzeyi ele geçirdiler. Peki ne oldu ? Kendilerini el fetihe karşı hemen destekleyeceğini sandıkları İran sessizliğe büründü. Gazzelilerin "Peki bize nasıl elektrik vereceksiniz, nasıl su vereceksiniz" soruları karşısında sesleri çıkmıyor. Arap Birliği Mahmut Abbas'ın otoritesine saygı göstermelerini isteyince. Gazze'yi silah zoruyla Filistinden koparıp arkalarına baktıklarında orada İsrail'i görünce çark etmeye çalıştılar. Ama artık çok geçtir. Hamas gerçek yüzünü Filistinde ifşa etmiştir bu olanlarla. HAMAS kurulurken İsrail tarafından Filistinde iç savaş yaratması saikiyle desteklenmiştir el altından. Kendisi yıllardır bunu asla yapmıyacağı üstüne yeminler etsede. Fırsatını bulduğunu düşündüğü an yapmaya çalışmıştır. Şimdi Gazzeyi Filistinden silah zoruyla kopardılar. Ancak umdukları olmadı. Filistin halkı, bol hastane bol okul vaatleriyle HAMAS oy vermişken, hiç bir şeyi çözemeyen HAMAS "Kafir El Fetih" sloganına sarıldı. Hamas bu yaptığıyla sadece Gazze'yi değil artık kendisinide Filistinden tecrit etmiştir. 50 yıllırdır Filistin için savaşan El Fetihlileri katlederek İsrail'in bile çekinerek yaptığı katliamları icra ederek Kafasındaki Taliban zihniyetini Filistin topraklarında yaşatma düşleri sadece bir rüyadır. Ve artık bunun farkındadılar. bir hafta boyunca Gazzede katliamlar yapıp. Çoluk çocuk demeden Filistinlileri katledip. Filistin ve İsrail arasında sıkışıp kaldıklarını anlayınca. Filistin direnişinin önemli bir gücünü oluşturan Sürgündeki filistinlilerin Birer birer Filistini ve El Fetihi savunmak için batı şeriaya koştuklarını görünce. El Fetih'in diplomatik gücü ve ilişkilerini kaybettiklerinde, Filistinlilere iki ekmek bile dağıtacak hiçbir kabiliyetleri olmadığını anladıklarında. Yaser Arafat'tan sonra Filistin'in en büyük komutanı ve en çok sevilen lideri olan Mervan Barguti'Nin İsrail zindanından çıktıktan sonra yaratacağı gücü farkedince. "Hadi gelin görüşelim, biz birlik istiyoruz, çatışma istemiyoruz" lafları Mahmut Abbas tarafından ciddiye alınmadığı gibi artık Militanları olmayan hiçbir Filistinli tarafındanda muteber değildir. Sizden olmayanları öldürerek Gazzeyi kontrol edemezsiniz. 50 Yıldır İsrail'e karşı direnen Filistin halkı, Bu truva atı olan Hamas'la da mücadele etmeyi elbette başaracak.
-
Erlerimiz savaşıyor, subaylarımız nerede?
Cordoba şurada cevap verdi: Taylan Abi başlık Güncel Konular
Fettullah tayfasının Türk Ordusu korkusunun bir tezahürü işte. bir insan evladı "erler ölüyorda subaylar neden ölmüyor" un derdine düşecek kadar türk ordusundan nefret eder hale geldiyse. bence ona yakışan yer Fettulah ın abd deki villasında amerikan ordusu koruması altında yaşaması. Ama o zamanda kim Türkiye içinde fitne fesatçılık yapacak oda var Subay kanına susayan bu "sözde vatandaş" lar. sanırım kendilerini biraz idare edecek kadar rahatlamışlardır 3 yüksek rütbeli subayımızın şehit oluşuyla.