Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

Ana ekranınızda anlık bildirimler, rozetler ve daha fazlasıyla tam ekran uygulama.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

kaan_bebeto

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

kaan_bebeto tarafından postalanan herşey

  1. NATALİA hanım nasılsınız bakim...
  2. abim benim ya hani bu konuda bilgisi olan yazsın istedimde ... hani güzel bilgileri olan paylaşsın istedim abim....saolasın nasuh mahruki gelsede azcık buralra yazı yassa demi ama nerde çok zorr...bişey,,, tanıyan varmı ? deneyimlerini aktarsa.. mesela everste çıktımıydı ben çıktı diye hatırlıyorum ama ...unuttum..... benim aklıma dagcılık deyince NASUH MAHRUKİ geliyor...
  3. benim avatar güzel ama iddialı değilim. ama jön onun avatar en güzeli
  4. LEYLAM arkidişim benimde çok balıklarım vardı ..japon cinslerinden vardı onlar zamanlan öldüler hep ..sonra geri kalanları başka arkadaşıma verdim ben ciklet türü balıklar aldın onlar çok dayanıklı zannedersem......ölmediler daha kışında ısıtıcı takmadım bide sadece bir tanesi öldü ....oda aç kalmış zevzek balık işte nese senin balıklar nasılllar suyun yüzünde oynuyorlarsa kesin havasız kalmışlardır.. karakiriii etcekler zannedersem
  5. hacer kızz tırsıyom kızz beni tırsıtmaanerdeysen çık ortaya diyorum..
  6. Fotosentez, bitkilerde ışık enerjisi kullanılarak organik bileşiklerin üretilmesidir. Yeryüzündeki her canlı, metabolizma etkinlikleri için gerekli olan enerjiyi temelde üç yoldan sağlar. Bkz: Canlılarda beslenme. Fotosentetik organizmalar, ışık enerjisinden yararlanarak enerjiyi depolarlar ve organik bileşikler üretebilirler. İlk kez 1771 yılında Joseph Priestley, bitkiler tarafından dışarı verilen oksijenin hayvanlar tarafından kirletilen havayı temizlediği fikrini ortaya atmıştır. Daha sonra 1779'da Jan Ingenhousz havanın temizlenmesinin yeşil bitkiler tarafından ışıkta yapıldığını açıklamıştır. 1804 yılında De Saussure fotosentez esnasında eşit hacimde CO2 ve O2 alış verişi olduğu, buna benzer eşit hacimde bir gaz alış verişinin solunum esnasında da meydana geldiğini ileri sürmüştür. Yirminci yüzyılın başlarında tek hücreli yeşil su yosunlarında (Chlorella vulgaris) fotosentezle ilgili araştırmalar Warburg tarafından yapılmıştır. Genel Fotosentez denklemi: nCO2 + 2nH2O + Işık enerjisi → (CH2O)n + nO2 + nH2O Ancak heksoz şekerleri ve nişasta ana ürünler olduğundan, genelde aşağıdaki spesifik (basit) denklem fotosentezin ifadesinde kullanılır: 6CO2 + 12H2O + Işık enerjisi → C6H12O6 + 6O2 + 6H2O + 673 Kalori Havadaki karbondioksit güneş enerjisi kullanılarak, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürülür. Karbon kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır. Bitki daha sonra besine ihtiyaç duyduğunda bu karbonhidratlarda depoladığı enerjiyi kullanır. Bu bitkilerle beslenen canlılar da bitkide bulunan karbonhidratlardan enerji ihtiyaçlarını karşılarlar. Fotosentez olayının meydana gelebilmesi için gerekli olan maddeler, ışık, klorofil, karbondioksit, canlı organizma olup, bu maddelerden birinin eksikliğinde oluşan sonuçlar şu basit deneylerle açıklanabilmektedir: Işık Yeşil bir yaprak üzerine şekil oyulmuş siyah bir kağıtla kapatılır. Belirli bir zaman ışıklandırıldıktan sonra yaprak kaynar suda öldürülür ve beyaz oluncaya kadar alkolle kaynatılarak klorofili çıkarılır. Sonra iyot ile muamelede ışık görmüş olan yerler maviye boyanır. Çünkü fotosentez sonucunda nişasta meydana gelmiştir. Oysa kağıtla kaplı kısımlar reaksiyon vermez. Bu deney ile fotosentezde ışığa ihtiyaç olduğunu, CO2 alınarak O2 verildiğini ve bu esnada nişasta meydana geldiğini ispatlanmış bulunmaktadır. Klorofil Bazı yerleri klorofilli yani yeşil, bazı yerleri ise klorofilsiz bir yaprak alınıp, belirli bir süre ışıklandırılırsa yeşil kısımda nişasta oluştuğu, renksiz olan kısımlarda ise oluşmadığı görülür. Karbondioksit Bir faunus içerisine fotosentez yapan bir bitki ve birde CO2 mas eden KOH (potasyum hidroksit) CO2'i absorblanıp karbonik asit oluşturur. Sonuçta bitki CO2 siz kalır. Şeker meydana gelemez, bu nedenle bitki solunum yapamaz ve ölüme mahkum olur. Oysa başka bir faunusta bitki KOH siz ortama konursa yaşamına devam eder. Canlı organizma Işık, CO2 ve klorofil mevcut olan bir bitkinin yaprağını sıcak suda yakalım bu takdirde hiçbir olay olmaz.
  7. Fotosentez, Allah'ın sonsuz ilmine ve kudretine yakından şahit olmak isteyen her insanın yakından incelemesi gereken olağanüstü bir kimyasal işlemdir. Fotosentez, bilim adamlarının bugün bile tam olarak çözemedikleri eşsiz bir tasarımdır. Bu işlemi çıplak gözle asla göremeyiz, çünkü bu mekanizma çalışmak için elektronları, atomları ve molekülleri kullanır. Ancak, fotosentezin sonuçlarını nefes almamızı sağlayan oksijen ve hayatta kalmamızı sağlayan besinlerde görebiliriz. Fotosentez anlaşılması zor kimyasal formüller, hiç karşılaşmadığımız küçüklükte sayı ve ağırlık birimleri içeren çok hassas dengeler üzerine kurulmuş bir sistemdir. Etrafımızdaki bütün yeşil bitkilerde, bu işlemin gerçekleştiği kimya laboratuvarlarından trilyonlarcası kurulmuştur ve milyonlarca yıldır hiç durmadan ihtiyacımız olan oksijeni, besinleri ve enerjiyi üretmektedirler. Muhteşem bir tasarım olarak karşımıza çıkan fotosentezi daha yakından incelediğimizde, yaratılışın en önemli delillerinden birini daha tanımış olacağız. O halde, şimdi gözle görülmeyecek kadar küçük bir yerde meydana gelen bu işlemi daha yakından inceleyelim. Fotosentezin Yeryüzündeki Hayat İçin Önemi Fotosentez işleminin nasıl gerçekleştiğini incelemeden önce, bu işlemin dünyadaki canlı yaşamı için ne kadar önemli bir süreç olduğunu anlayabilmek gerekir. Gözle görülmeyecek kadar küçük bir yerde oluşan bu işlemin tüm canlılara kadar uzanan sonuçlarını genel başlıklar altında inceleyelim: Fotosentez ve oksijen Bitkiler fotosentez yaparken havadaki karbondioksidi yani insanın kullanmadığı zararlı gazı alır ve onun yerine atmosfere oksijen bırakır. Nefes aldığımızda içimize çektiğimiz ve asıl hayat kaynağımız olan oksijen, fotosentezin ana ürünüdür. Atmosferdeki oksijenin yaklaşık %30'u karadaki bitkiler tarafından üretilirken, geri kalan %70'lik bölüm denizlerde ve okyanuslarda bulunan ve fotosentez yapabilen bitkiler ve tek hücreli canlılar tarafından üretilir. Burada dikkat çekici olan, insanlar doğadaki bitkileri devamlı yok ederken, oksijenin ana kaynağı olan okyanusları aynı hızla yok edememektedirler. Bu sayede fotosentez yapan farklı canlıların yaratılmış olması, bitip tükenmeyen bir enerji kaynağına sahip olmamızı sağlamıştır. Atmosferdeki oksijenin %30'u karadaki bitkiler tarafından karşılanırken, %70'i ise denizlerde ve okyanuslarda bulunan bitkiler ve tek hücreli canlılar tarafından üretilir. Bu oksijen üretimi ise fotosentez sayesinde gerçekleşir. Fotosentez ve besinler Biyolojik olarak ihtiyaç duyduğumuz bütün enerjiyi doğrudan veya otçul hayvanlar yoluyla bitkilerden alırız. Güneş ışını saf enerji kaynağıdır; ancak ham olarak o kadar da kullanışlı bir enerji şekli değildir. Bu enerjiyi yemek, vücutta doğrudan kullanmak ya da depolamak mümkün değildir. Bu yüzden güneş enerjisinin farklı bir enerji türüne çevrilmesi gerekir. İşte fotosentez bunu yapar. Bu işlem yoluyla bitkiler, güneş enerjisini daha sonra kullanabilecekleri bir enerji şekline dönüştürürler. Bu işlem yapraklardaki "fotosentetik reaksiyon" merkezlerinde meydana gelir. Burada güneş enerjisi kullanılarak havadaki karbondioksit, nişasta ve diğer yüksek enerjili karbonhidratlara dönüştürülür. Karbon kullanıldıktan sonra ortaya çıkan oksijen ise havaya bırakılır. Bitki daha sonra besine ihtiyaç duyduğunda bu karbonhidratlarda depoladığı enerjiyi kullanır. Elbette bu bitkilerle beslenen canlılar da bitkide bulunan karbonhidratlardan enerji ihtiyaçlarını karşılarlar. İnsanın ihtiyacı olan enerji de fotosentez yoluyla bu besinlerde depolanan enerji ile karşılanır. İleride de göreceğimiz gibi, fotosentez son derece kompleks bir işlemdir. Böyle kompleks bir işlem sonucunda tüm canlıların yaşamak için ihtiyaç duydukları besine sahip olmaları Allah'ın sonsuz ilminin ve aklının bir eseridir: Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz? (Fatır Suresi, 3) Bitkilerdeki mikroskobik fabrikalarda mucizevi bir dönüşüm gerçekleşir. Güneş'ten gelen enerji ile bitkiler fotosentez yaparlar, bu üretim hayvanlara ve insanlara ihtiyaçları olan enerjiyi sağlar. Fotosentez ve enerji Arabanızın motoru güneş enerjisi ile çalışır. Jet uçakları güneş enerjisi sayesinde uçarlar. Siz de bu yazıyı okurken güneş enerjisi harcamaktasınız... Elbette yukarıdaki satırları okuduğunuzda ilk aklınıza gelecek olan, arabanızın benzin ile çalıştığı, jet uçaklarının uçak yakıtı kullandıkları olacaktır. Bu yazıyı okumak için ihtiyacınız olan enerjiyi de Güneş'ten değil, en son öğünde yediğiniz besinlerden aldığınızı düşüneceksiniz. Oysa benzin de, yediğiniz besinler de, hatta yakacak olarak kullanılan odun ve kömür de fotosentezden elde edilen enerjiye sahiptirler. Nasıl mı? Bitkiler ve bu bitkileri yiyen hayvanlar, öldükten sonra toprak altında, yüksek basınca maruz kalırlar. Bu ise petrol, kömür ve doğalgaz gibi insanlık için son derece önemli kaynakların oluşmasına neden olur. Bundan milyonlarca sene önce fotosentez yaparak güneţ enerjisini bünyelerinde depolayan bitkiler ve bu bitkileri yiyen hayvanlar, toprağın derinliklerinde, yüksek basınç altında, milyonlarca sene bekledikten sonra bildiğimiz "petrol"ü meydana getirmişlerdir. Kömür ve doğalgaz da yine aynı şekilde oluşmuştur. Kısacası fotosentez sayesinde bitkilerde depolanan güneş enerjisi milyonlarca yıl sonra insanların hizmetine bir başka yolla verilmiştir. Aynı şekilde yediğiniz besinlerden elde ettiğiniz enerji de, bitkilerin depoladıkları güneş enerjisinden başka bir şey değildir. Hayvansal gıdalardan elde ettiğiniz enerji de, yine o hayvanların bitkilerden elde ettikleri enerjidir. Enerjinin kaynağı her zaman Güneş, bu enerjiyi insanın kullanacağı hale getiren sistem her zaman fotosentezdir. Bu sistem dışında hiçbir sistem aracılığı ile sahip olduğunuz enerjiyi kazanamazsınız. Fotosentez ve yan ürünler Odun, sadece yakmak için değil, inşaat dahil birçok farklı alanda kullanılan çok önemli bir materyaldir. Örneğin kağıt, pamuk ve diğer doğal liflerin neredeyse tamamı fotosentezle üretilen selülozdan oluşur. Hatta yün üretimi bile fotosentezle gelen enerjiye bağımlıdır. Bütün bitkisel, hayvansal ve petrol gibi organik maddelerden elde edilen sayısız yan ürünün kaynağı fotosentezle işlenen güneş enerjisidir.65 Fotosentez ve çevre Canlılar, havadaki karbondioksitin ve havanın ısısının sürekli olarak artmasına neden olurlar. Her yıl insanların, hayvanların ve toprakta bulunan mikroorganizmaların yaptıkları solunum sonucunda milyarlarca ton karbondioksit atmosfere karışır. Ayrıca, fabrikalarda ve evlerde kalorifer ya da soba kullanılarak tüketilen ve taşıtlarda kullanılan yakıtlardan atmosfere verilen karbondioksit miktarı da milyarlarca tonu bulmaktadır. Yapılan bir araştırmaya göre, son 22 yılda atmosferde görülen karbondioksit artışı 42 milyar tondur. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri ise kullanılan yakıtlar ve orman tahribatlarıdır. Son 22 yılda yakıtların neden olduğu karbondioksit artışı ise 78 milyar tondur.66 Atmosfere sürekli olarak çeşitli yollardan yoğun miktarda karbondioksit verilir. Eğer atmosferdeki karbondioksit oranı, fotosentez yoluyla dengelenmeseydi, canlıların hayatlarını sürdüremeyeceği bir atmosfere sahip olurduk. Bu artış dengelenmediği takdirde ekolojik dengelerde bozulma meydana gelecektir. Böyle bir durumda atmosferdeki oksijen miktarı çok düşük seviyelere inecek, yeryüzünün ısısı artacak; bunun sonucunda da buzullarda erime meydana gelecektir. Bundan dolayı bazı bölgeler sular altında kalırken, diğer bölgelerde çölleşmeler meydana gelecektir. Bütün bunların bir sonucu olarak yeryüzündeki canlıların yaşamı büyük bir tehlikeye girecektir. Oysa durum böyle olmaz. Çünkü bitkilerin ve mikroorganizmaların gerçekleştirdiği fotosentez işleminde sürekli olarak karbondioksit tüketilir ve oksijen üretilir. Bu şekilde de denge korunmuş olur. Yukarıda da belirtildiği gibi, sadece yakıtların neden olduğu karbondioksit artışı 78 milyar ton iken, atmosferde kalan karbondioksit 42 milyar tondur. Bu karbondioksit fazlası, büyük ölçüde fotosentez yoluyla ve okyanuslar aracılığı ile atmosferden temizlenmiştir. Yeryüzünün ısısı da belli bir aralık içinde sabittir, çok büyük ısı değişimleri yaşanmaz. Çünkü yeşil bitkiler ısı dengesini de sağlarlar. Yeryüzündeki canlı yaşamı için son derece hayati olan bu dengelerin devamlılığını sağlayan, fotosentez işlemidir. Atmosferdeki oksijen miktarının korunması için de başka bir mekanizma yoktur. Sonuç olarak fotosentezin ne kadar önemli bir mucize olduğu ve hayatımızı ne kadar yakından etkilediği ortadadır. Bu mükemmel sistem, henüz içinde bulunduğumuz yüzyılda keşfedilmiştir. Her aşaması hayret verici mucizelerle dolu bu mekanizmanın şu ana kadar keşfedilmiş aşamalarını incelemek, Allah'ın sonsuz ilmine açılan bir kapı olacaktır.
  8. yok be dalga geçmiyorumda çok zekiymişsin onu söyledim..
  9. walla bende severim bu renkerli bende boğa burcuyum yalnız benim araba beyaz hemde süt beyzı çok tatlııı boğa burcunun tanımlaması genelde dogru
  10. benim sarı prenses ve yunus balıklarım varr çok tatlılar balıklar insanın stresini azaltıyor... Akvaryum suyunun hazırlanması Şehir sularında bulunan klor ve ağır metaller bitki ve balıklar için zehirlidir. Bu suyun ilk önce akvaryum için uygun hale getirilmesi gerekir. Akvaryuma koymadan önce temiz ve zehirli olmayan bir kapta bir hafta dinlendirmek ya da bir su filtresi veya hava pompasıyla bir iki gün havalandırmak gerekir. Bundan sonra da suyun içinde kalan kloru ve ağır metalleri nötralize etmek için bir su hazırlama preparatı kullanmak (örn. BioPlast AquaClean) yerinde olacaktır. Bakır zehirlidir. Bu yüzden yeni kurulmuş, henüz kireçlenmemiş bakır tesisatlardan gelen su, akvaryumlar için uygun değildir. İçinde zehirli metaller bulunma olasılığı olduğu için musluktan akan sıcak suyu da akvaryum için kullanmamalısınız. Sadece soğuk su, o da bir süre akıtıldıktan sonra kullanılmalıdır. Suyun kimyası İçinde yaşadıkları suyun bileşimi, diğer bir deyişle kimyası balık ve bitkiler için büyük önem taşır. Bazı balık ve bitki türleri yaşamlarını sürdürebilmek için çok özel su şartları (pH, GH, erimiş karbondioksit miktarı vs.) gerektirirler. Bunlar hassas ve zor türlerdir. Örneğin bir Güney Amerika cüce çikliti olan apistogramma agassizi nin uzun dönemde sağlıkla yaşayabilmesi için diğer şartların yanında akvaryum suyunun asitlik değerinin de 6 - 6,7 pH arası olması gereklidir. Bazı türler ise çok geniş aralıklardaki su değerlerinde sağlıkla yaşayabilir ve hatta çoğalabilirler. Bunlar, çoğu zaman doğada da mevsimlerle bağlı olarak değişen su şartlarına göğüs germek zorunda olan dayanıklı türlerdir. Akvaryum bitki ve balıklarına gereksinim duydukları su şartlarını sağlayabilmek, suyun kimyasından bir miktar anlamayı gerektirir. Özellikle bilinmesi gerekenler, akvaryumculukta önem kazanmış toplam sertlik (GH), karbonat sertliği (KH), asitlik (pH) ve erimiş karbondioksit (CO2) gibi değerlerin ilişkileridir: Suyun asitlik derecesi (pH) Suyun pH derecesi, içinde çözülmüş halde bulunan bütün asitik ve bazik maddelerden etkilenir. Suyun pH derecesiyle, bütün bu maddelerin toplam etkisi ölçülmüş olur. Suda ne kadar çok asitik madde varsa, pH değeri de o kadar düşer. Kimya dilinde belirtilecek olursa, asitik su elektron almaya, bazik su ise vermeye eğilimlidir. 0 - 14 pH skalası Suyun pH derecesi, sudaki hidrojen (H+) iyonları konsantrasyonunun negatif logaritmasıyla (10-pH) orantılıdır ve 0-14 aralığında bir skalayla ölçülür. Saf suyun hidrojen iyonları (H+) konsantrasyonu, hidroksit (OH-) iyonları konsantrasyonuna eşit, pH derecesi de nötr, yani 7dir. Asitik özellikli sularda (pH 0-7 aralığı) H+ iyonları OH- iyonlarından daha fazla, bazik özellikli sularda ise (pH 7-14 aralığı) OH- iyonları H+ iyonlarından daha fazla bulunur. Tatlı su akvaryumları için genelde 5.5 - 8.5 pH aralığı önem taşır. Çoğu tatlı su kaynaklarının pH derecesi de bu değerler arasındadır. Örneğin Afrikadaki Malawi Gölünün çeşitli yerlerindeki pH değerleri 7.5-8.5 arasıyken (bazik), tropik Amazon sularının çoğu yerinde pH 6.5in altındadır (asitik). Balık ve bitki türleri sağlıklı yaşamak için belli pH değerleri gerektirirler Suyun pH değeri akvaryumculukta çok önem kazanmıştır. Her balık veya bitki türü, sağlıklı yaşayabilmek için belli sınırlar içindeki pH değerlerini gerektirirler. Bazı türler, 6,5 - 8,5 gibi geniş bir pH aralığında sorunsuzca yaşamlarını sürdürürken bazıları 5,5 - 6,5 aralığı gibi özel (asitik) su şartlarına gereksinim duyarlar. Sudaki hızlı pH değişimleri tehlikelidir! Çoğu zaman, suyun mutlak pH derecesinden çok, pHın dengede sabit tutulması önemlidir. Çünkü balıklar, bitkiler ve mikroorganizmalar, ani pH değişimlerinden son derece olumsuz etkilenirler. Suyun pH derecesinin dengede tutulmasında bikarbonat sertliği önemli rol oynar. Genel olarak, suyun bikarbonat sertliği yükseldikçe pH da yükselir ve daha kolay dengede tutulur. Örneğin bikarbonat sertliği arttıkça akvaryumdaki karbondioksit miktarına bağlı günlük pH salınımları azalacaktır. Disk balığı gibi düşük pH dereceleri (5,5-6,5) gerektiren balıkların bakımının zorluğu da kısmen bu noktadan kaynaklanır. Bu pH değerlerinde suyun bikarbonat sertliği de düşük olacağından pHı dengede tutmak zorlaşır. Bir çoğu Amazon Nehri kökenli asitik su gerektiren balıklar için turba (almanca torf, ingilizce peat) filtre malzemesi kullanılması önerilir. pH ve karbondioksit Bir akvaryumda pH değerini etkileyen en önemli madde karbondioksittir (CO2). Suda ne kadar çok karbondioksit varsa pH da o kadar düşer. Gündüzleri bitkiler fotosentez sırasında karbondioksit alır oksijen verirler. Bu yüzden de bitkili akvaryumlarda pH derecesi, sabah ışık ilk açıldığında en düşük noktasındayken akşam ışığın kapanmasına yakın en yüksek noktasına ulaşır. Suyun toplam sertliği (GH) Sudaki katyonlar ve GH Sertlik yapan tuzlar: Kalsiyum ve magnezyum tuzları Suda çözünmüş türlü tuzlar arasında kalsiyum ve magnezyum tuzları suyun toplam sertliğini oluştururlar. Suda en çok bulunan sertlik yapıcı bileşikler genelde kalsiyum bikarbonat [Ca(HCO3)2] ve kalsiyum sülfattır [CaSO4]. Kalsiyum ve magnezyum tuzlarının çok bulunduğu sular sert, az oldukları sular ise yumuşak olarak nitelendirilir. Sertliğin ölçüm birimi olan 1° GH litrede 10 mg kalsiyum veya magnezyum oksite karşılık gelir. (Ca: Kalsiyum, Mg: Magnezyum, Na: Sodyum, P: Potasyum) Geçici sertlik: Kalsiyum bikarbonatın neden olduğu sertliğe geçici sertlik de denir, çünkü suyu kaynatınca bu sertlik kaybolur. Kalsiyum sülfatın yol açtığı sertlik ise kalıcı sertliktir. Böylece: toplam serlik (dGH) = kalıcı sertlik + geçici sertlik Akvaryumculukta su, sertlik derecesine (GH) göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır: 0°-5° ÇOK YUMUŞAK 5°-10° YUMUŞAK 10°-15° ORTA SERT 15°-20° SERT 20°- + ÇOK SERT Suyun sertliği ve ozmotik basınç Suyun sertliği, ozmotik basınçla doğrudan ilişkilidir; dolayısıyla suda yaşayan her türlü canlının hücresel faaliyetini de doğrudan etkiler. Genel olarak akvaryum balıkları için uygun sertlik derecesi 5° -15° GH arası değerlerdir. Bazı türlerin gerektirdiği su şartları bu sınırların dışında kalır. Güney Amerikada, Amazon nehir sisteminde yaşayan bazı türler ancak çok yumuşak sularda sağlıkla yaşayabilirler. Tanganika ve Malawi göllerinde yaşayan Afrika çiklitleri ise sert su gerektirirler. Sert su yumuşatılabilir Sert su, gerek duyulursa ozmoz suyu karıştırılarak yumuşatılabilir. Ozmoz suyu, musluğa ters ozmoz (reverse osmosis) aleti takılarak musluk suyunun yaklaşık %98 oranında saflaştırılmasıyla elde edilir. Suyun karbonat sertliği (KH) Karbonat sertliği, sudaki bikarbonat (HCO3-) iyonlarının konsantrasyonunun bir ölçüsüdür. Karbonat sertliği, akvaryum balıkları için tehlikeli olan ani pH değişimlerine karşı tampon görevi yapar; KH ne kadar yüksekse pH salınımları o kadar az olur. Bir akvaryumda karbonat sertliği çok düşükse, balık, bitki, ve bakteri faaliyeti sonucu artan veya eksilen karbondioksite bağlı olarak pH salınımları çok yüksek olacak, bu da biyolojik dengeyi ve balıkların sağlığını çok olumsuz etkileyecektir. Çok özel su şartları gerektiren balık ve bitki türlerini bir yana bırakırsak, bir akvaryumdaki karbonat sertliğinin 3° -10° KH arası bir değer olması önerilir. sudaki anyonlar ve KH Karbonat sertliği sudaki bikarbonat (HCO3-) konsantrasyonunun bir ölçüsüdür. Karbonat sertliği, sadece bikarbonat (HCO3-) iyonlarının konsantrasyonuna bağlıdır ve kalsiyum bikarbonata [Ca(HCO3)2] bağlı geçici sertlikle karıştırılmamalıdır. Karbonat sertliği, toplam sertlik (GH) yaratmayan sodyum bikarbonat (NaHCO3) veya potasyum bikarbonat (PHCO3) tuzlarının çözünmesiyle de oluşabilir. Genel eğilim, toplam sertliğin (GH) karbonat sertliğinden (KH) yüksek olmasıyla birlikte, bazı durumlarda (örneğin saf suda sodyum bikarbonat eritmiş olduğunuzu düşünün) bunun tersi de görülebilir. Karbonat sertliği (KH), karbondioksit (CO2) ve asitlik (pH) ilişkisi Normalde bir akvaryumda karbonat sertliğini -aynı zamanda geçici sertliği de-oluşturan en önemli tuz, suda kolaylıkla eriyen kalsiyum bikarbonattır [Ca(HCO3)2]. Kalsiyum karbonatın (CaCO3) ise çözünürlüğü çok düşüktür. Kaynatılarak suyun geçici sertliğinin nasıl giderildiğini aşağıdaki çift yönlü kimyasal denklem aracılığıyla daha iyi açıklayabiliriz: Karbondioksit azalırsa, denge, denklemin sağ tarafı lehinde bozulur ve kalsiyum bikarbonatın bir kısmı kalsiyum karbonata dönüşerek çökelir. Kalan karbondioksit miktarına bağlı olarak kalsiyum bikarbonat konsantrasyonunun daha düşük olduğu yeni bir denge noktası oluşur. Tersine suya karbondioksit verdiğimizi düşünelim; bu durumda denge, denklemin sol tarafı lehinde bozulur. Yani çökelti halinde bulunan kalsiyum karbonatın bir kısmı kalsiyum bikarbonata dönüşerek suda erir. Gazların sudaki çözünürlükleri suyun sıcaklığı arttıkça azalır. Su kaynatıldığı zaman içindeki erimiş karbondioksit gazının hemen hepsi havaya uçar. Bunun sonucu olarak da kalsiyum bikarbonat kalsiyum karbonata dönüşür ve çökelir. Çaydanlıklar da bu nedenle zamanla kireçle, yani kalsiyum karbonatla kaplanırlar. Bitkili bir akvaryumda karbondioksit konsantrasyonunun 5 - 15 mg/litre olması optimaldir. 5 mg/litreden azı bitkiler için yetersizdir; 15 mg/litreden fazlası ise balıklar için tehlikelidir. Sudaki erimiş oksijen (02) Akvaryumda oksijen, balık, bitki ve aerobik bakteriler gibi oksijenle solunum yapan diğer canlılar için yaşamsal önem taşır. Balıklar, solungaçlarıyla sudaki oksijeni alır, suya karbondioksit verirler. Bitkiler ise gündüzleri fotosentez yaparken karbondioksiti kullanır, yerine suya oksijen verirler. Suyun sıcaklığına bağlı olarak erimiş oksijen konsantrasyonunun bir doyma noktası vardır. Su ne kadar soğuksa oksijen kapasitesi o kadar yüksektir. Akvaryuma oksijen yüzey hareketi ya da bitkilerle kazandırılabilir. Yüzey hareketi, havadan difüzyon yoluyla suya karışan oksijenin geçişini hızlandırır. Su filtreleri veya hava motorları, yüzey hareketi yaratarak suyun oksijence zenginleşmesini sağlarlar. Çok fazla yüzey hareketi, bitkilerin gereksinim duyduğu karbondioksitin havaya uçmasına neden olurak bitkilerin sağlıklı gelişmesini engeller. Eskiden çok kullanılan hava motorlarının bugün bitkili akvaryumlarda önerilmemesinin nedeni de budur. Çeşitli sıcaklıklarda doyma noktasındaki oksijen miktarları: SICAKLIK (°C) OKSİJEN(mg)/litre 10° 11,3 15° 10,1 20° 9,1 25° 8,3 30° 7,6 Balıklar için en sağlıklı oksijen kaynağı akvaryum bitkileridir. Bitkiler fotosentez sırasında açığa çıkardıkları oksijenin çok azını solunumda kullanırlar. Balıkların oksijen sıkıntısı çekmemeleri için akvaryum balıkça gereğinden kalabalık olmamalı, yeteri kadar bitki ve bitkileri olumsuz etkilemeyecek kadar da yüzey hareketi olmalıdır. Genelde sağlıklı ve bol bitkili akvaryumlarda oksijen sıkıntısı çekilmez. alıntıdır...
  11. Türkiye'de olağanüstü arı ölümleri var 2 Haziran 2007 A.A. Porto Riko Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tuğrul Giray, bu yıl Türkiye'de olağan üstü arı ölümleri olduğunu, arı hastalıklarının da bu ölümleri açıklamadığını bildirdi. Giray, ODTÜ Biyoloji Bölümü ve Tema Vakfı tarafından ODTÜ Kongre Merkezi'de düzenlenen “Türkiye Arı Ölümleri Araştırma Çalıştayı”nda ülkedeki arı ölümlerine ilişkin düzenlenen araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Bu yıl kışın sıcak geçtiğini ve çok az kar yağdığını hatırlatan Giray, balın veriminde de düşüş olduğunu söyledi. ABD'de Şubat ayında yüzde 60-70 oranlarında arı ölümleri yaşandığına dikkat çeken Giray, eş zamanlı olarak Türkiye'de de yüksek arı ölümlerinin gerçekleştiğini ifade etti. ABD'de arı ölümlerinin “kovan çökme bozukluğu” olarak adlandırıldığını Türkiye'de de ölüm oranlarının artmasıyla araştırma başlattıklarını anlatan Giray, ancak yapılan araştırmalarda bu ölümlerin arı hastalıklarından kaynaklanmadığının ortaya çıktığını belirtti. Arı ölümlerinin nedenini tam olarak bilinmediğini, bunun iklim değişikliğinden mi kaynaklandığını yoksa ABD'den mi geldiği konusunda henüz bir bağlantı olmadığını anlatan Giray, arı hastalıklarının da bu yılki ölümleri açıklamadığını söyledi. Türkiye'de önceki yıllarda arı ölümlerinin yüzde 9,5 oranında gerçekleşirken, bu yıl bu oranın yüzde 42'ye çıktığına dikkat çeken Giray, ancak arı ölümlerinin yöresel olduğunu, her bölgede arı ölümlerinin gerçekleşmediğini kaydetti. Arı ölümlerinin en çok Artvin ve Ardahan'da görüldüğüne işaret eden Giray, bu illeri Rize, Sakarya, Malatya, Afyonkarahisar ve Ankara'nın izlediğini belirtti. ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Kence de arıların Türkiye'nin ekonomisine ve çevreye büyük katkı sağladığını ifade ederken Türkiye'de arı genetik çeşitliliğini korumanın çok önemli olduğunu vurguladı.
  12. gaffur ne yapıyorsun ???? MÜZİK DİNLİYORUM DANS EDİYORUM BU BE BENİM HOOBİM.... olum biraz sakin ol yaaa NE KADAR EĞLENCELİ OLURSA ÇEKİM O KADAR İİY OLUR DEDİN hadi git canım ÇEKİLİŞKİLİ .... 113 BÖLÜM ÖZEL DANSI GAFFURUN EN SON DANSI
  13. Fosil yakıtlarla çalışan taşıt araçlarının egzoz gazlarındaki karbondioksit, küresel ısınmaya neden olduğundan, yenilenebilir kaynaklardan üretilen yakıtlara yöneliş başladı. Kyoto Protokolüne uyum sağlamak için kullanılabilecek önemli bir alternatif de biyoetanoldür. Biyoetanol, aslında günlük hayatta "alkol" olarak bildiğimiz "etil alkol"den başkası değildir. Ancak üretimin biyolojik yolla yapılması gerekiyor. Buna fermantasyon deniyor ve hammadde olarak nişastalı, şekerli veya selülozlu bitkiler kullanılabiliyor. Dünyada biyoetanol üretimi Biyoetanol üretimi ve tüketiminde, Brezilya başı çekiyor. Ülkede tüketilen yakıtların % 22 sini, şeker kamışından üretilen alkol oluşturuyor. Yıllık üretim miktarı 13 milyar litre yi buluyor. Biyoetanol ABD de de oldukça yaygındır. Satılan benzinlerin %10 undan fazlası % 10 oranında alkol içeriyor. Kanada da, 5 tesiste biyoetanol üretiliyor. Yıllık toplam kapasite 175 milyon litredir. Kanada da yılda toplam 240 milyon litre etanol-benzin karışımı satan firmaların yaklaşık 1000 şubesi bulunuyor. Isveç te, yılda 50 milyon litre biyoetanol üreten bir tesis 2001 den beri faaliyettedir. Günümüzde, biyoetanolün dünyadaki yıllık toplam üretimi 21 milyar m3 e ulaşmış bulunuyor. Yılda 45 milyon litre biyoetanol üretim kapasitesine sahip bir tesis 80 milyon YTL ye maloluyor. Hammadde olarak buğday, mısır, patates, şeker pancarı, şeker kamışı, tatlı sorgum, tarımsal atıklar, saman ve hatta odun bile kullanılabiliyor. Brezilyadaki şeker kamışında 1 m3 alkolün üretim maliyeti 160 euro, 1m³ susuz biyoetanolün fiyatı ise 220 eurodur. Biyoetanolün avantajları Benzine % 5 oranında biyoetanol ilave edilerek elde edilen katkılı yakıt, mevcut petrol istasyonlarında ve motorlu araçlarda hiçbir değişiklik yapmadan kullanılabiliyor. Bu yakıtın 1 litresi yakıldığında, havaya 2,4 kg daha az karbondioksit çıkıyor ve emisyonlar % 4,5 oranında azalıyor. Ayrıca benzinin oktanında iyileşme ve motorun ürettiği güçte de artış meydana geliyor. Biyoetanol katkılı yakıt, diesel motorlarda da benzinli araçlarda olduğu gibi düşük oranlarda motorda değişiklik yapılmadan kullanılabiliyor. % 15 etanol, % 84,5 diesel yakıtı ve % 0,5 katkı maddesinden meydana gelen bu karışıma "Diesohol" adı veriliyor. kaynak
  14. Hollanda Çevre Bakanı Jacqueline Cramer, yaptığı açıklamada gelecek dört yıl içinde klasik elektrik ampullerinin üretim ve satışını tamamen yasaklamayı ve enerji tasarruflu ampulleri zorunlu kılmayı amaçladıklarını belirtti. Klasik ampullerden yüzde 70 daha az enerji harcayan bu ampuller, yalnız ev ve işyerlerinde değil, sokak aydınlatmasında da kullanılacak. Daha önce de Avusturya hükümeti ülkede klasik ampulleri 2010 yılına kadar tamamen kullanımdan kaldırma kararı almıştı. kaynak
  15. Hollanda Çevre Bakanı Jacqueline Cramer, yaptığı açıklamada gelecek dört yıl içinde klasik elektrik ampullerinin üretim ve satışını tamamen yasaklamayı ve enerji tasarruflu ampulleri zorunlu kılmayı amaçladıklarını belirtti. Klasik ampullerden yüzde 70 daha az enerji harcayan bu ampuller, yalnız ev ve işyerlerinde değil, sokak aydınlatmasında da kullanılacak. Daha önce de Avusturya hükümeti ülkede klasik ampulleri 2010 yılına kadar tamamen kullanımdan kaldırma kararı almıştı.
  16. Acem Kızı Çırpınıp da şanovaya çıkınca Eğlen şanovada kal acem kızı Uğrun uğrun kaş altından bakarken Can telef ediyor gül acem kızı Seni saran oğlan neylesin malı Yumdukça gözünden döker mercanı Burnu fındık ağzı kahve fincanı Şeker mi şerbet mi bal acem kızı Avrupa kurban olsun kara kaşına İngiliz Fransız değmez döşüne Amerika Belçika düşmüş peşine Bir de Alman kurban bil acem kızı Söz-Müzik: Neş'et Ertaş
  17. Aglamakli oldu gözlerim, TÜkenmek uzere sozlerim, Bitmekte artik son gunlerim.. Vakit tamam.. gidiyorum.. Bazi sevdim, bazi sevildim, Bazi guldum, bazi guldurdum.. Yasama dort kolla sarildim.. Vakit tamam.. gidiyorum.. Baglarim, bahcelerim oldu.. Severken ayrildigim oldu.. Ac yattigim gunlerde oldu.. Vakit tamam.. gidiyorum.. Karanlik coker gecelerime.. Yanardim gizlice kaderime.. Ayrilik bulutlari uzerimde.. Vakit tamam.. gidiyorum.. Giderim, giderim bitmez bu yollar, Yandigima inanmayan canlar.. Olmaz olsun Hák'ki unutanlar.. Vakit tamam.. gidiyorum..
  18. mevzu bahis vatan ise gerisi teferruattır....
  19. hoş geldin hani tatlılar elin boş mu geldin... yok oğlumuzu vermiyoruzz.... yarin gell
  20. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ KANDİLLİ RASATHANESİ VE DEPREM ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (KRDAE) ............................TÜRKİYE'DEKİ SON DEPREMLER............................ ...................ULUSAL DEPREM İZLEME MERKEZİ HIZLI ÇÖZÜMLERİ................... ..(BU ÇÖZÜMLER YAPAY SARSINTILARI DA İÇERMEKTEDİR) Son 200 deprem listelenmiştir.. Büyüklük Tarih Saat Enlem(N) Boylam(E) Derinlik(km) MD ML MS Yer ---------- -------- -------- ------- ---------- ------------ ----------- 2007.05.21 10:30:52 36.7587 27.6153 5.4 -.- 3.8 -.- DATÇA (MUĞLA) 2007.05.21 05:07:22 40.1758 42.5958 7.9 2.8 -.- -.- KARAKURT-SARIKAMIŞ (KARS) 2007.05.21 03:41:50 37.3395 26.6338 4.0 3.0 -.- -.- ONİKİ ADALAR (AKDENİZ) 2007.05.21 03:34:05 35.9195 26.6448 8.1 3.4 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.20 22:21:52 39.0022 26.4122 3.5 2.8 -.- -.- MİDİLLİ ADASI (EGE DENİZİ) 2007.05.20 20:55:30 37.3212 37.2037 6.4 2.8 -.- -.- NARLI-PAZARCIK (KAHRAMANMARAŞ) 2007.05.20 17:52:35 36.8187 27.6558 13.3 3.2 -.- -.- GÖKOVA KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.20 16:40:27 39.2785 40.9622 5.0 2.9 -.- -.- KARLIOVA (BİNGÖL) 2007.05.20 15:15:44 39.3212 44.0307 5.0 -.- 3.1 -.- ÇALDIRAN (VAN) 2007.05.20 15:04:47 39.3985 44.1707 4.1 -.- 2.8 -.- DOĞUBAYAZIT (AĞRI) 2007.05.20 14:49:00 39.3358 44.0360 5.0 -.- 3.6 -.- DOĞUBAYAZIT (AĞRI) 2007.05.20 11:49:18 39.5463 26.9998 5.0 2.9 -.- -.- EDREMİT (BALIKESİR) 2007.05.20 09:18:43 39.4568 29.2303 6.6 2.8 -.- -.- EMET (KÜTAHYA) 2007.05.20 08:23:01 39.3315 40.2518 3.7 2.9 -.- -.- KİĞI (BİNGÖL) 2007.05.20 07:14:01 40.7133 29.2207 9.9 2.7 -.- -.- YALOVA AÇIKLARI (MARMARA DENİZİ) 2007.05.20 05:40:57 39.7717 39.8485 6.0 2.9 -.- -.- BAŞKÖY-ÇAYIRLI (ERZİNCAN) 2007.05.20 02:49:14 37.8480 38.0023 5.0 3.4 -.- -.- TUT (ADIYAMAN) 2007.05.19 16:25:08 39.3603 33.8270 9.9 3.4 -.- -.- KAMAN (KIRŞEHİR) 2007.05.19 12:52:59 40.3195 27.9127 17.7 3.0 -.- -.- EDİNCİK-BANDIRMA (BALIKESİR) 2007.05.19 11:12:22 38.2643 38.9288 7.7 2.5 -.- -.- PÜTÜRGE (MALATYA) 2007.05.19 06:16:29 40.0757 32.7852 5.0 3.0 -.- -.- BAĞLUM-KEÇİÖREN (ANKARA) 2007.05.19 02:27:44 37.3143 33.2835 6.4 -.- 4.5 -.- KILBASAN- (KARAMAN) 2007.05.18 18:38:04 37.5562 35.6483 16.7 2.7 -.- -.- KOZAN (ADANA) 2007.05.18 13:21:09 40.3325 31.4812 5.0 2.9 -.- -.- SEBEN (BOLU) 2007.05.18 09:36:39 38.6870 31.5370 8.7 3.0 -.- -.- YUNAK (KONYA) 2007.05.18 05:35:46 37.4548 44.0180 9.5 3.0 -.- -.- DAĞLICA-YÜKSEKOVA (HAKKARİ) 2007.05.18 04:30:10 40.4342 28.9927 5.3 2.9 -.- -.- GEMLİK KÖRFEZİ (MARMARA DENİZİ) 2007.05.18 04:22:36 40.8977 35.9130 8.5 2.7 -.- -.- LADİK (SAMSUN) 2007.05.18 01:13:05 40.0553 38.9418 9.2 3.0 -.- -.- ÇATALÇAM-REFAHİYE (ERZİNCAN) 2007.05.18 00:21:04 37.9805 30.9663 10.9 3.4 -.- -.- GELENDOST (ISPARTA) 2007.05.18 00:18:45 37.3490 36.2427 24.4 2.5 -.- -.- KADİRLİ (OSMANİYE) 2007.05.17 18:15:31 37.6865 36.1997 4.6 2.9 -.- -.- ÇOKAK-ANDIRIN (KAHRAMANMARAŞ) 2007.05.17 18:11:05 39.6363 29.0742 8.4 3.0 -.- -.- HARMANCIK (BURSA) 2007.05.17 15:15:46 37.8458 27.0835 14.9 3.1 -.- -.- KUŞADASI KÖRFEZİ (EGE DENİZİ) 2007.05.17 14:10:32 34.9988 27.8720 2.4 -.- 3.9 -.- AKDENİZ 2007.05.17 13:12:01 39.4425 35.3678 6.3 3.0 -.- -.- SARIKAYA (YOZGAT) 2007.05.17 12:35:49 36.3203 36.1355 4.5 2.9 -.- -.- SERİNYOL- (HATAY) 2007.05.17 10:36:50 40.3257 26.1890 7.4 2.7 -.- -.- SAROS KÖRFEZİ (EGE DENİZİ) 2007.05.17 09:31:09 37.9117 34.4560 11.4 2.9 -.- -.- BOR (NİĞDE) 2007.05.17 04:24:48 37.3908 35.6893 20.7 2.9 -.- -.- TEPECİKÖREN-KOZAN (ADANA) 2007.05.17 03:33:51 37.5493 35.6627 14.3 3.1 -.- -.- KOZAN (ADANA) 2007.05.17 03:25:52 37.7217 30.2020 5.0 2.9 -.- -.- BURDUR 2007.05.17 03:08:14 40.3843 27.0785 5.0 3.0 -.- -.- BALIKLIÇEŞME-BİGA (ÇANAKKALE) 2007.05.17 00:53:36 40.5720 27.3135 9.5 3.0 -.- -.- MÜREFTE AÇIKLARI-TEKİRDAĞ (MARMARA DENİZİ) 2007.05.16 22:58:44 40.3667 27.0853 9.0 2.9 -.- -.- BALIKLIÇEŞME-BİGA (ÇANAKKALE) 2007.05.16 21:52:03 36.9243 35.4008 4.2 2.5 -.- -.- YÜREĞİR (ADANA) 2007.05.16 21:49:40 39.9352 39.3245 5.4 3.5 -.- -.- ÇATALARMUT- (ERZİNCAN) 2007.05.16 20:55:57 38.5220 38.8640 10.9 2.9 -.- -.- BASKİL (ELAZIĞ) 2007.05.16 18:05:10 37.0807 28.1473 2.4 2.7 -.- -.- GÖKOVA KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.16 15:40:06 39.5087 28.2180 16.4 2.8 -.- -.- KİREÇ-DURSUNBEY (BALIKESİR) 2007.05.16 15:03:46 38.7360 35.7272 11.2 3.2 -.- -.- GESİ-MELİKGAZİ (KAYSERİ) 2007.05.16 03:46:34 40.3735 27.0827 9.0 2.9 -.- -.- BALIKLIÇEŞME-BİGA (ÇANAKKALE) 2007.05.15 23:18:01 38.6605 31.8792 6.6 2.9 -.- -.- TURGUT-YUNAK (KONYA) 2007.05.15 20:23:07 41.1915 38.9485 11.7 3.4 3.5 -.- EYNESİL AÇIKLARI-GİRESUN (KARADENİZ) 2007.05.15 18:45:25 36.9258 28.6510 2.8 2.8 -.- -.- KÖYCEĞİZ (MUĞLA) 2007.05.15 14:28:56 35.6518 33.4098 40.3 3.3 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.15 13:29:53 38.8295 35.8447 5.3 2.9 -.- -.- BÜNYAN (KAYSERİ) 2007.05.15 12:25:24 37.0957 28.1870 6.3 2.7 -.- -.- GÖKOVA KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.15 12:12:55 38.3913 39.2842 10.4 2.8 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.15 09:31:12 37.5990 35.6003 7.8 2.7 -.- -.- ALADAĞ (ADANA) 2007.05.15 07:22:47 37.5492 35.6258 16.7 2.7 -.- -.- KOZAN (ADANA) 2007.05.15 05:16:31 35.9672 35.8258 4.7 3.1 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.15 04:28:34 37.6233 35.6625 9.7 2.9 -.- -.- KOZAN (ADANA) 2007.05.15 03:39:17 37.7935 28.1827 5.6 3.0 -.- -.- YENİPAZAR (AYDIN) 2007.05.15 02:03:49 37.5323 35.7088 6.5 -.- 3.9 -.- KOZAN (ADANA) 2007.05.15 01:32:02 41.0508 33.4910 4.9 2.6 -.- -.- BOYALI-ARAÇ (KASTAMONU) 2007.05.14 23:50:36 40.8348 27.5387 13.9 2.9 -.- -.- YENİKÖY AÇIKLARI-TEKİRDAĞ (MARMARA DENİZİ) 2007.05.14 22:11:16 40.5398 25.7187 10.5 2.7 -.- -.- EGE DENİZİ 2007.05.14 11:49:49 39.7555 37.5347 13.3 3.1 -.- -.- CELALLI-HAFİK (SİVAS) 2007.05.14 03:02:19 38.5390 43.5253 5.0 3.0 -.- -.- VAN 2007.05.13 20:30:50 38.6180 43.5318 14.8 3.2 -.- -.- ERÇEK- (VAN) 2007.05.13 13:54:37 39.5397 40.1123 5.6 2.9 -.- -.- ÜÇDAM-PÜLÜMÜR (TUNCELİ) 2007.05.13 13:04:05 38.9632 38.5878 7.3 2.9 -.- -.- AĞIN (ELAZIĞ) 2007.05.12 22:28:39 37.7237 31.5202 9.5 3.0 -.- -.- YENİŞAR BADEMLİ (ISPARTA) 2007.05.12 21:15:02 38.9187 35.5927 5.0 3.2 -.- -.- GÜNEŞLİ-KOCASİNAN (KAYSERİ) 2007.05.12 16:38:38 39.4638 25.8162 9.7 3.4 -.- -.- GÜLPINAR AÇIKLARI-ÇANAKKALE (EGE DENİZİ) 2007.05.12 16:09:11 40.6667 29.0162 8.2 2.8 -.- -.- ÇINARCIK AÇIKLARI-YALOVA (MARMARA DENİZİ) 2007.05.12 16:06:40 36.3855 35.6338 7.6 -.- 3.8 -.- İSKENDERUN KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.12 14:43:42 38.8710 27.7628 13.5 3.1 -.- -.- AKHİSAR (MANİSA) 2007.05.12 08:12:14 39.9665 41.6340 5.0 3.7 -.- -.- PASİNLER (ERZURUM) 2007.05.12 07:23:12 35.9595 27.1940 22.9 3.3 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.12 04:08:52 36.9010 35.4883 22.0 3.0 -.- -.- YAKAPINAR-YÜREĞİR (ADANA) 2007.05.12 00:54:07 39.4338 38.5148 11.0 2.9 -.- -.- İLİÇ (ERZİNCAN) 2007.05.12 00:28:32 38.8178 27.9042 5.6 2.8 -.- -.- GÖLMARMARA (MANİSA) 2007.05.11 23:44:52 39.9902 25.6783 5.0 3.2 -.- -.- EGE DENİZİ 2007.05.11 20:32:22 38.8758 35.5265 5.0 3.2 -.- -.- GÜNEŞLİ-KOCASİNAN (KAYSERİ) 2007.05.11 12:44:43 37.1378 28.6407 12.5 2.7 -.- -.- KÖYCEĞİZ (MUĞLA) 2007.05.11 08:25:56 38.6510 44.2670 5.0 3.1 -.- -.- SARAY (VAN) 2007.05.11 02:14:59 40.3345 29.0115 19.3 2.7 -.- -.- GEMLİK KÖRFEZİ (MARMARA DENİZİ) 2007.05.11 02:03:31 39.9150 40.0435 4.7 3.0 -.- -.- OTLUKBELİ (ERZİNCAN) 2007.05.10 18:31:42 37.9898 30.8835 26.0 2.9 -.- -.- BARLA-EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.10 17:03:32 38.7440 35.8173 9.1 3.4 -.- -.- BÜNYAN (KAYSERİ) 2007.05.10 16:25:23 39.9813 39.6085 6.5 3.3 -.- -.- BAŞKÖY-ÇAYIRLI (ERZİNCAN) 2007.05.10 15:01:43 40.6542 29.0073 5.5 2.8 -.- -.- ÇINARCIK AÇIKLARI-YALOVA (MARMARA DENİZİ) 2007.05.10 12:02:03 39.8958 28.7373 3.5 2.9 -.- -.- ÇALTILIBÜK-MUSTAFA KEMALPAŞA (BURSA) 2007.05.10 10:57:42 39.7827 33.0410 5.9 3.3 -.- -.- KARAALİ-BALA (ANKARA) 2007.05.10 09:02:14 37.0277 28.2362 5.0 2.8 -.- -.- GÖKOVA KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.10 08:32:15 38.5775 43.6240 5.0 3.3 -.- -.- ERÇEK- (VAN) 2007.05.10 05:57:40 38.8988 35.5648 3.6 3.4 -.- -.- GÜNEŞLİ-KOCASİNAN (KAYSERİ) 2007.05.10 02:05:46 39.5557 25.9993 6.4 3.2 -.- -.- GÜLPINAR AÇIKLARI-ÇANAKKALE (EGE DENİZİ) 2007.05.09 22:26:51 40.8187 31.4267 4.1 2.9 -.- -.- KAYNAŞLI (DÜZCE) 2007.05.09 19:26:20 35.0303 27.2798 33.5 -.- 4.1 -.- AKDENİZ 2007.05.09 19:23:48 36.3923 28.7667 10.8 3.0 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.09 17:47:09 38.6008 24.6592 11.5 -.- 3.9 -.- EGE DENİZİ 2007.05.09 15:07:25 36.3860 28.7940 20.7 2.9 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.09 13:16:50 39.9502 38.7755 8.7 2.9 -.- -.- REFAHİYE (ERZİNCAN) 2007.05.09 12:29:00 39.9043 28.8458 4.0 2.8 -.- -.- ORHANELİ (BURSA) 2007.05.09 12:24:28 36.4295 28.7430 10.6 -.- 3.7 -.- AKDENİZ 2007.05.09 10:14:01 39.5662 40.4743 13.2 2.9 -.- -.- YEDİSU (BİNGÖL) 2007.05.09 06:26:22 40.7603 30.8530 11.9 2.7 -.- -.- KARADERE-HENDEK (SAKARYA) 2007.05.09 05:43:29 41.2890 39.2142 5.0 3.1 -.- -.- EYNESİL AÇIKLARI-GİRESUN (KARADENİZ) 2007.05.09 04:11:01 38.1397 42.5875 4.8 2.9 -.- -.- SAĞINLI-HİZAN (BİTLİS) 2007.05.09 01:48:09 39.3927 27.9297 16.4 2.7 -.- -.- GÖLCÜK-SINDIRGI (BALIKESİR) 2007.05.09 01:42:56 35.8880 27.2947 5.0 3.2 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.08 22:56:37 36.8485 35.8563 20.5 3.2 -.- -.- İSKENDERUN KÖRFEZİ (AKDENİZ) 2007.05.08 21:40:17 37.3167 42.3468 5.0 3.3 -.- -.- SİLOPİ (ŞIRNAK) 2007.05.08 19:05:02 38.2338 37.4125 6.3 2.9 -.- -.- GÜCÜK-ELBİSTAN (KAHRAMANMARAŞ) 2007.05.08 17:35:33 39.8198 39.3955 5.4 3.3 -.- -.- ÇATALARMUT- (ERZİNCAN) 2007.05.08 13:09:37 39.9502 41.6805 6.6 3.1 -.- -.- PASİNLER (ERZURUM) 2007.05.08 13:02:41 39.8738 38.7643 14.6 2.7 -.- -.- REFAHİYE (ERZİNCAN) 2007.05.08 12:37:12 39.9332 38.9637 5.5 3.6 3.6 -.- ÇATALÇAM-REFAHİYE (ERZİNCAN) 2007.05.08 10:43:08 39.5930 42.8265 8.5 3.0 -.- -.- TUTAK (AĞRI) 2007.05.08 10:07:14 39.5230 37.5223 4.5 3.4 -.- -.- BEYPINARI-ZARA (SİVAS) 2007.05.08 07:30:06 40.8168 27.5122 6.5 3.3 -.- -.- YENİKÖY AÇIKLARI-TEKİRDAĞ (MARMARA DENİZİ) 2007.05.08 07:11:45 39.9443 41.6458 6.9 3.2 -.- -.- PASİNLER (ERZURUM) 2007.05.08 03:21:11 38.6538 33.5365 5.5 2.9 -.- -.- ESKİL (AKSARAY) 2007.05.08 03:13:52 38.1475 30.0855 3.9 2.8 -.- -.- DİNAR (AFYON) 2007.05.07 18:48:36 39.9620 24.8737 7.1 3.4 -.- -.- EGE DENİZİ 2007.05.07 16:52:17 37.6870 43.8778 5.4 3.9 3.9 -.- BAĞIŞLI- (HAKKARİ) 2007.05.07 16:45:36 39.9448 41.6803 5.0 -.- 3.8 -.- PASİNLER (ERZURUM) 2007.05.07 11:34:27 39.9650 41.6395 7.5 3.1 -.- -.- PASİNLER (ERZURUM) 2007.05.07 10:27:50 40.2585 29.6042 16.9 2.9 -.- -.- YENİŞEHİR (BURSA) 2007.05.07 09:29:53 39.0572 42.3113 5.6 3.0 -.- -.- BULANIK (MUŞ) 2007.05.07 03:42:32 40.0297 32.7937 16.9 3.1 -.- -.- BAĞLUM-KEÇİÖREN (ANKARA) 2007.05.07 02:44:25 37.0035 35.4983 8.8 2.6 -.- -.- YAKAPINAR-YÜREĞİR (ADANA) 2007.05.07 01:56:25 36.8352 35.5758 21.6 -.- 3.8 -.- YAKAPINAR-YÜREĞİR (ADANA) 2007.05.07 01:51:47 39.0777 40.3923 8.1 2.9 -.- -.- SANCAK- (BİNGÖL) 2007.05.06 22:55:23 38.6580 30.8583 5.6 3.5 -.- -.- ÇOBANLAR (AFYON) 2007.05.06 22:43:10 40.0830 32.7617 2.4 3.3 -.- -.- BAĞLUM-KEÇİÖREN (ANKARA) 2007.05.06 20:42:14 40.0768 32.7777 5.0 3.5 -.- -.- BAĞLUM-KEÇİÖREN (ANKARA) 2007.05.06 18:27:53 38.9913 35.7382 5.0 2.9 -.- -.- ÖZVATAN (KAYSERİ) 2007.05.06 16:34:06 38.4357 39.0733 9.1 2.9 -.- -.- GÖZELİ-SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.06 16:32:27 39.1007 40.3043 8.7 2.9 -.- -.- SANCAK- (BİNGÖL) 2007.05.06 07:27:45 40.1177 28.6508 2.3 2.8 -.- -.- ULUBAT GÖLÜ 2007.05.06 02:28:41 39.0108 44.0445 5.0 3.0 -.- -.- ÇALDIRAN (VAN) 2007.05.06 01:53:36 37.1017 36.2733 9.5 3.1 -.- -.- OSMANİYE 2007.05.06 01:08:06 36.5813 36.6240 13.6 3.6 -.- -.- TÜRKİYE-SURİYE SINIR BÖLGESİ 2007.05.06 00:57:00 37.8898 29.2067 15.9 3.0 -.- -.- AKKÖY (DENİZLİ) 2007.05.06 00:11:37 38.7880 42.2743 7.5 -.- 4.5 -.- OVAKIŞLA-AHLAT (BİTLİS) 2007.05.05 19:44:14 40.0472 42.6688 6.0 2.9 -.- -.- KARAKURT-SARIKAMIŞ (KARS) 2007.05.05 19:35:43 39.8418 39.0388 5.5 3.2 -.- -.- DOĞANBEYLİ-KEMAH (ERZİNCAN) 2007.05.05 17:46:54 37.9292 30.9680 13.7 2.7 -.- -.- EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.05 16:40:54 41.3940 34.8108 5.0 2.7 -.- -.- SARAYDÜZÜ (SİNOP) 2007.05.05 16:24:11 40.3115 29.0487 7.6 2.8 -.- -.- DEMİRTAŞ-OSMANGAZİ (BURSA) 2007.05.05 14:27:07 40.1313 26.9468 11.2 2.8 -.- -.- BAKACAK-BİGA (ÇANAKKALE) 2007.05.05 12:04:05 39.6357 29.4340 14.3 2.8 -.- -.- TAVŞANLI (KÜTAHYA) 2007.05.05 12:02:00 39.6278 29.3865 8.5 2.9 -.- -.- TAVŞANLI (KÜTAHYA) 2007.05.05 06:25:14 36.9308 33.2835 7.8 3.3 -.- -.- BUCAKKIŞLA- (KARAMAN) 2007.05.05 06:17:47 38.9710 43.5888 8.1 3.0 -.- -.- MURADİYE (VAN) 2007.05.05 03:45:42 39.9782 39.6272 8.0 3.3 -.- -.- BAŞKÖY-ÇAYIRLI (ERZİNCAN) 2007.05.05 03:42:57 39.9188 27.5373 6.6 3.2 -.- -.- DANİŞMENT-BALYA (BALIKESİR) 2007.05.05 02:09:49 38.8127 27.9563 5.4 2.8 -.- -.- GÖLMARMARA (MANİSA) 2007.05.05 01:42:53 38.8410 27.7490 6.5 3.0 -.- -.- AKHİSAR (MANİSA) 2007.05.05 00:49:07 40.0665 38.7032 9.0 3.2 -.- -.- ÇAMOLUK (GİRESUN) 2007.05.04 18:02:43 39.0250 40.3808 14.6 2.7 -.- -.- SANCAK- (BİNGÖL) 2007.05.04 16:57:08 41.2092 40.7560 27.5 2.8 -.- -.- PAZAR (RİZE) 2007.05.04 09:41:50 39.3480 40.2040 5.0 2.8 -.- -.- KİĞI (BİNGÖL) 2007.05.04 07:28:08 38.5672 43.6362 6.7 3.1 -.- -.- ERÇEK- (VAN) 2007.05.03 22:07:14 37.9490 30.9307 5.0 3.1 -.- -.- EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.03 17:44:36 38.3958 39.0762 5.5 2.7 -.- -.- GÖZELİ-SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.03 16:30:25 40.1945 31.3260 6.8 3.1 -.- -.- NALLIHAN (ANKARA) 2007.05.03 16:29:52 40.0922 35.5198 9.1 3.0 -.- -.- ÇEKEREK (YOZGAT) 2007.05.03 13:19:49 37.9378 30.9848 12.0 3.0 -.- -.- EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.03 13:04:57 41.5552 33.7350 5.0 2.9 -.- -.- SEYDİLER (KASTAMONU) 2007.05.03 11:46:48 38.3310 39.1810 7.1 2.6 -.- -.- DOĞANYOL (MALATYA) 2007.05.03 10:36:36 39.7322 39.8307 5.0 2.5 -.- -.- ÜZÜMLÜ (ERZİNCAN) 2007.05.03 09:43:00 37.9783 30.9260 10.9 2.9 -.- -.- BARLA-EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.03 08:52:07 37.3008 28.3102 16.0 2.9 -.- -.- MUĞLA 2007.05.03 08:41:14 40.2565 25.1657 12.9 -.- 3.8 -.- EGE DENİZİ 2007.05.03 05:37:20 38.4477 39.2597 2.1 3.0 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.03 04:51:11 38.3993 39.2335 5.2 2.7 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.02 16:16:30 41.0032 39.0738 7.2 3.2 -.- -.- GÖRELE (GİRESUN) 2007.05.02 13:38:27 37.9483 30.9572 10.9 2.9 -.- -.- EĞİRDİR (ISPARTA) 2007.05.02 13:27:27 39.7170 35.3292 5.9 3.3 -.- -.- SARAYKENT (YOZGAT) 2007.05.02 11:00:38 38.3693 39.0830 5.6 2.8 -.- -.- GÖZELİ-SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.02 10:41:03 37.8800 28.9357 6.9 2.7 -.- -.- SARAYKÖY (DENİZLİ) 2007.05.02 04:49:34 38.4855 44.6820 5.0 3.8 -.- -.- TÜRKİYE-İRAN SINIR BÖLGESİ 2007.05.02 04:41:05 40.8325 30.8835 8.9 3.1 -.- -.- GÜMÜŞOVA (DÜZCE) 2007.05.02 03:00:47 38.4312 39.1912 5.0 3.1 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.02 02:54:43 38.4172 39.2265 5.0 3.3 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.02 02:38:39 37.4813 37.3562 3.2 3.0 -.- -.- PAZARCIK (KAHRAMANMARAŞ) 2007.05.02 01:53:30 38.3988 39.2018 5.0 3.6 -.- -.- SİVRİCE (ELAZIĞ) 2007.05.01 20:18:53 36.2792 27.7795 8.9 3.5 -.- -.- AKDENİZ 2007.05.01 19:26:54 39.2863 35.1760 7.9 2.8 -.- -.- BOĞAZLIYAN (YOZGAT) 2007.05.01 18:41:01 37.9418 29.1978 13.0 3.0 -.- -.- AKKÖY (DENİZLİ) 2007.05.01 11:35:57 41.5528 33.8670 5.2 3.0 -.- -.- DEVREKANİ (KASTAMONU) 2007.05.01 11:07:11 38.8327 27.9497 6.6 2.8 -.- -.- AKHİSAR (MANİSA) 2007.05.01 10:11:53 38.8948 27.9340 4.9 -.- 3.7 -.- AKHİSAR (MANİSA) 2007.05.01 08:08:40 38.4412 40.2783 9.2 3.0 -.- -.- HANİ (DİYARBAKIR) 2007.05.01 07:32:55 37.6962 32.4013 5.0 3.2 -.- -.- HATİP-MERAM (KONYA) alıntıdır..
  21. OLAY-1=> O gece bayanın birisi doğum için eşiyle beraber bir taksiyle hastahaneye gidiyorlarmış.Taksi tam Eyüp şehitliğinden geçerken doğum sancıları tutan bayan kafasını sağa sola çevirmeye başlamış.İşte tam bu sırada bayanın gözü şehitliğe ilişmiş.Bayan gördüğü manzara karşısında dona kalmış.Bütün şehitler kabirlerinden kalkmış elleri semada dua ediyorlarmış. şehitler ölmezz
  22. neee beni begenmiyormusun....
  23. şunu anladım kiii her sevdiğin kişiyi dost zannetme
  24. kaan_bebeto şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Boğa Burcu
    hoş geldin o zaman aramıza

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Tarayıcı push bildirimlerini yapılandırın

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.