Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Algoritma

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    28
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Algoritma tarafından postalanan herşey

  1. Algoritma

    BAK ŞU DENSİZE

    "Türkiye Maraş'ı iade etmeli" Kıbrıs Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos, AB dönem başkanı Finlandiya'nın Kıbrıs önerilerinin, Maraş'ın Rumlara iadesini içeren net maddeler içermemesi halinde "dengeli olamayacağını" öne sürerek, "Görüşmenin devam etmesi için Türkiye'nin yapması gereken asgari şey Mağusa'nın kapalı bölgesi Maraş'ı iade etmektir" dedi. Papadopulos, Güney Kıbrıs'ta yayımlanan Fileleftheros gazetesine verdiği demeçte, Finlandiya'nın önerilerinin, KKTC'ye yönelik Doğrudan Ticaret Tüzüğüyle ilişkili olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Gerek Finlandiya Başbakanı gerek diğerleri her fırsatta, Türkiye'nin AB ve 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerinin Kıbrıs sorununa ilişkin diğer gelişmelerle lişkilendirilmemesi gerektiğini net bir biçimde ifade ediyorlar. Türkiye'nin AB ve buna bağlı olarak 'Kıbrıs' karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmesinin Kıbrıs sorununun çözümüne bağlı olmasını kabul edemeyiz. Türkiye'nin AB yükümlülükleri özerktir. Bu ayrım sürdürülmelidir." Finlandiya'nın önerilerinin kendilerine gayriresmi ve sözlü olarak iletildiğini ve Finlandiya'nın konuyu tamamen gizli tutmalarını talep ettiğini ifade eden Papadopulos, bazı gayriresmi belgeler aldıklarını, önerilerin sürekli şekillenme aşamasında olduğunu kaydetti. "Görüşmeye açılan fikirler, ifadeler mevcuttur" diyen Rum lideri, konunun 8 Kasıma kadar tamamen açıklığa kavuşmasını umut ettiklerini belirtti. Papadopulos, Ercan Havaalanı konusunun görüşmeye açık olmadığını net bir biçimde belirttiklerini ifade ederek, "Hava sahanlığı, kontrol kuleleriyle ilgilidir. Egemenlik konusu ortaya konmaktadır. Türkler bunu istiyor olabilir, ama biz bunu tartışmayız bile. Biz, Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile Türkiye'nin AB yükümlülüklerinin net bir ayrımının yapılmasını istedik. Ancak Maraş'ın yasal sahiplerine iade edilmemesi halinde Mağusa Limanı'ndan doğrudan ticaretin başlamasının görüşmeye açılmayacağı şeklinde eski bir görüş birliği mevcuttur'' dedi. Papadopulos, "Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, örneğin limanlarını Rum gemilerine açmaması durumunda Rum yönetiminin tepkisinin ne olacağı" yönündeki bir soruya karşılık, kendisinin hiçbir zaman veto uygulamaktan söz etmediğini savundu. "Aralık ayı sonrasında ve AB zirvesinde yapılacak değerlendirmenin ardından protokolün uygulamaya konulmaması durumunda Rum yönetiminin başlıkların açılıp kapanmasına onay verip vermeyeceği" yönündeki bir soruya ise Papadopulos, değerlendirme çıkana kadar 25 üyeyle fikir birliği içerisinde hareket edeceklerini, değerlendirme yayınlanana kadar başlıkların açılıp kapanamayacağını ve söz konusu olanın Türkiye'nin sadece limanları ve havaalanlarını açması değil, tüm yükümlülükleri olduğunu belirtti. Türkiye'nin liman ve havaalanlarını açmasının sadece kendilerinin değil AB'nin de talebi olduğunu savunan Papadopulos, bu konunun kendileri için birincil derecede önem teşkil etmediğini, kendileri için asıl önemli olanın Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu iddia etti.
  2. Tamam işte GElecek yılki nobel ödülü hazır.Seneye bi roman yazssın yeter
  3. Gerçekten ilginç.çok hoşuma gitti hele yunanlılara yaptıklarını okuyunca:D
  4. Tabiki Yaşasın KArdeşçe birbizimizin fikirlerine saygı duyarak? DEğilmi.Ancak bazı arkadaşlar ''Alevilik türklerin müslümanlığı algılayış biçimidir'' Gibi talihsiz bi açıklamada bulunmuş! konuşulacak laf var ise bizimde vardır ama ben bu hataya düşmek istemiyorm.Ancak bişi dikkatimi çekti söylemden geçemicem Burada bütün irtica başörtü vesaire.. propaganaları yapan kişiler burada alevilikle ilgili Bilinçlendirici konuşmalar yapmış Gerçekten ilginç .Yaşasın KARDEŞLİK??
  5. Sendende Tam böyle bir cevap beklenirdi. Kim korkulu rüyadan uyanmış!!!???.***** ***** ******** *** orada sözlerini konus buraya gelip Atalarımıza laf atma.Lafları doğru seç biz Daha ölmedik!
  6. ASlında bu kıutlama mesajını bu konu altında yapmak istemezdim.Ancak bu hepimizin bayramı CUMHURİYETİMİZ kutlu olsun ve ilelemet kalsın. EWET cumhuriyeti nasıl kurduğumuzu unutmayalım.Bu gün düşünceleri v fikirleri hatta yaşayışları nedeniyle hor gördüğünüz insanlar, Allah'ın taktiri ile bu günlere kavuşmamızı sağlarken ikiyüzlülük almış başını yürümüş Bu ihanet ve gafletleri görünce acaba Onların canlarına mağlolan bu fedakarlığı yaparlarmıydı diye düşünüyorum.Ama ardından bu kendimdede varolan düşünce beni ikna ediyor.Çünkü Bu olanlara rağmen bu fedakarlığı hakeden insanlar olacak kimsede önüne geçemicek, O damı olmadı Şehit mertebesine Ulaşmıssın be mehmetçik daha ne istersin.Hepinizden Allah razı olsun ki bugünlere ulaşmamızı sağladınız, her nekadar haketmesekte.Siz üzülmeyin be mehmetler bu gün iğ rençliklerinden utanmayan insanlar için biz utanmayalım.Sizin mirasınız olan bu devlet ihanet edenlere rağmen ilelemet VAROLACAK.Tekrar Cumhuriyetimiz Kutlu olsun ve değerini bizlere unutturmasın. saygılar
  7. Ewet çok önceden görmüştüm.Çok enterasan bişi
  8. Algoritma

    Seri Cinayetler

    İyi film yapsınlar 15Dakika gibi izleriz
  9. Sevgi ve saygı ile anıyoruz.Onun gibi sanatçı kalmadı artık:(.Allah nur i.inde yatırsın
  10. Sayın imtihaninsirri çok güsel konulara değinmissin.Yazı için teşekkürler.Fakat bizim zihniyetimizde nedense birileri bizi bölme parçalama ve yoketme gibi düşüncelerinin varolduğunu düşündüğünü ileri sürerek korku ve endişe ile dünya sahnesinden ne yazıkki uzak kaldık.Bununla birlikte her konudan çökmüş 3. dünya ülkesi konumuna düştük.Tabiki fikre sahip insanlar olacaktır. ama bu vatanın sahibsiz olmadığını türk milletinin tarihi boyunca hiç kimsenin boyunduruğu altında yaşamadığını bilmeleri gerekir vede biliyorlar.Neden sürekli korakn türkiye olsun neden onlar bizden korkmasın?Artık dünya sahnesinde para konusuluyor paranla ekonominle itibar görüyorsun.AB ile ekonomik alanda nasıl bir ilerleme sağlayabileceğimiz malum.Asıl biz köprüyü geçinceye kadar onları kullanacaz ^''fikrimiz düşüncemiz hedefimiz bu olmalı''^ Eğer sizn düşünceniz doğru olsa idi Bizi hemen Ab ye almaları gerekmezmiydi??.Asıl korkuları her alanda gelişmiş bir türk devletindeni istemdikleri için aralrına almak istemiyorlar.Şimdi Ab yi ismeyenlerin tek nedenini kendi isteklerini ve atatürkün çağdaşlaşma yolundaki adımları beceriksizlikleri ve art niyetleri yüzünden yapamamaları nedeniyle çekemezlikten başka biey deil.Neden çünkü İlerleme sağ kesimden gelirse ne olursa olsun zarardır:)Bu güne kadar AB girmek için uğraşanların neden fikirleri değişti sannediyosunuz?Ülke yozlaşmasında en önemli nedeni ülkenin dini ve kültürel değerlerden uzaklaşmasıdır.Peki bunu gerçekleştirenler kimdir??Ewet cevabını biliyorsunuz.Bir ülkenin çağdaşlaşması ve ilerlemesi, balo üstüne balo yapmak deil, kendi manevi değerlerinden uzaklaşmak deil, Tv programalrında o onun üstünde tarzda program yapmak deil, başörtülü bir genç kızın okumasını engellemk DEĞİLDİR.Bunun gibi yüzlerce hatta binlerce örnek verilebilir.Belki en önemlilerini atladım.Şuandaki bazı çevrelerin düşüncesi ise şudur ülke batsın devrilsin karıssın parcalansın neden çünkü bunu Şuandaki iktidar yapmış olacak deilmi? Önemli olan ülke deil kendi egoist düşüncelerni tatmin etmek değilmi.Bunu iyi gelişmeleri görmeyip cımbızla laf ve konu seçip şu bunu yaptı tarzında söylevlerini pervasızca konuşmalarından bellidir.Bugün ülke yozlaşmasını sağlayanlar nedense bugün pek milliyetçi konuşuyorlar.Darwinizm demişsin sayın imtihaninsirri bu düşünceyi kim destekliyorlar türkiyede sence? Ewet doğru bildin, Ülke yozlaşması adına elinden gelni ardına koymayan zavallı beyinler.Bi insan eğer akıl sahibi ise evrim saçmalığının ne kadar zavallı bir görüş olduğunun farkına varır.Bir canlının tesadüfler üzerine varolması ve değişime uğraması Aynı bir fırtınanın Metal yığınağına çarpıp Yolcu uçağı oluşturması kadar saçmadır(bu söylev benim deildir alıntıdır).İşin kısası bizim akıllı haraket edip Boş düşüncelerle vakit kaybetmeden gerçekçi bir şekilde adımlar atmamız gerekir.Konudan konuya geçtim ksura bakmayın SAygılar
  11. Algoritma

    ŞEKER BAYRAMI

    Tüm islam ve türk almenin bayramı kutlu ve hayırlı olsun nice bayramlara inş.
  12. sorunmu bizde erkenden gideriz.Bunun gibilerinin dönerinide yemek amma sarar:D
  13. Sevgili buraks açtığın bu konuyla herşeyi özetlemisin.Gerçekten kutluyorum seni
  14. Algoritma

    Ermeni Dönmeler

    Dönme’(*) kavramı daha çok Türkiye’deki Sebataycılar için kullanılır. Sebatay Sevi kendisini Osmanlı döneminde Mesih ilan etmiş, İstanbul’un şiddetli tepkisi üzerine Müslüman olduğunu ilan ederek idam cezasından kurtulmuştur. Ancak sosyal akımlar idari kararlarla bir anda sona ermez. Nitekim Sevi’nin çok sayıda izleyeni o Müslüman olduğunu açıklasa da Musevi inançlarını evlerinde yaşamaya devam etmişler, sokakta ise ‘Müslüman’ görünmüşlerdir. İşte tarihimizde ‘dönmeler’ olarak tabir edilen kişiler Sevi’nin izleyicisi olan Sebataycılar olarak bilinir. Sebataycılar bazı gruplarca bir çok kez Türkiye’deki ‘karanlık güçler’in başında sayılmıştır. Bazı gruplar Sabataycılar’ın ülkeyi yöneten gizli güç olduğunu, bir çok provakasyonun ardında da bunların olduğunu iddia etmişlerdir. Açıkçası bu tür iddia sahipleri çok kayda değer kanıtlar ortaya koyabilmiş değillerdir. Zaten böyle bir ihtiyaç içinde olduklarını da zannetmiyorum. Buna rağmen açıklanamayan bir çok olayda olduğu gibi adı geçen grup suçlanmıştır. Hal böyle olunca Sebataycıların üzerindeki sis bulutu bir türlü aralanmamış, bu kişiler her zaman bir merak konusu olmuşlardır. Tıpkı Masonlar ve diğer az bilinen gruplar gibi… Yukarıdaki tabloya bakıldığında dönmelerin sadece Sebataycı olduğu düşünülebilir… Oysa ki tablo çok daha karmaşıktır… Ermeni Dönmeler Çok etnisiteli, çok dinli ve çok mezhepli bir dünya olan Osmanlı İmparatorluğu çok acı tablolarla yıkılmıştır. İmparatorluğun bel kemiği olan Türkler onlarca ‘ihanet’le karşılaşmışlardır. Doğu’daki Ermeni isyanı en çok bilinenidir. En kötü tecrübe ise ülkenin dört bir yanı işgal edilirken azınlıkların işgalcilere verdikleri destektir. Tarih bunları yazmakta oldukça nazlı davranır, ancak Doğu Karadeniz’de ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinde Rus ve Fransız güçlerine güvenerek Rumların ve Ermenilerin gerçekleştirdiği saldırılar akıllara zarar verecek niteliktedir. Rumlar ve Ermeniler öylesine vahşi saldırılar gerçekleştirmişlerdir ki, bu şehirlerde savaş bitse de, sosyal ilişkilerin eski haline dönmesi imkansız hale gelmiştir. İşgalciler ile Müslüman evlerini basanlar çok kötü bir sınav vermişler, komşuluk hakkına ihanet etmişlerdir. Ermeni isyanında da benzeri bir durum vardır. Bağımsızlık hayaliyle yanan Ermeni militanlar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da komşuluk ilişkilerini tamamen bitirmişlerdir. Bu durum İç Anadolu için de geçerlidir. Savaş bitip işgalciler çekilince bir çok Ermeni ve Rum evlerine dönememiş, başka ülkelere göç etmişlerdir. Kürtler ve Ermeniler arasında Doğu’da yaşanan etnik çatışmalar da bir çok Müslüman ve Ermeninin hayatını yitirmesine yol açmıştır. Ancak asıl sorun çapulcu-eşkıya saldırılarıyla ortaya çıkmıştır. Anadolu’nun hemen hemen tüm şehir ve kasabalarında devlet kontrolü kaybolmuş, yerel eşkıya grupları bu boşluktan yararlanarak zengin ve güçlü olmanın yollarını aramışlardır. Bunun sonucu olarak bir çok Rum ve Ermeninin evlerine saldırılar düzenlenmiş, evleri yağmalanırken bir çok kişi de hayatını bu saldırılarda kaybetmiştir. Saldırılar öylesine bireysel veya belli gruplara aittir ki, kasabanın diğer ahalisi bu saldırılarda komşularını kurtarmanın yollarını aramışlar, en azından onların çocuklarını kendi evlerinde gizlemişlerdir. Hızla yurt dışına göç etmek zorunda kalan bir çok Rum ve Ermeni de çocuklarını, hatta eşlerini Türk komşularına emanet etmişlerdir. Ermeni asıllı gazeteci Hrant **** 7 Eylül 2005 tarihli Sabah gazetesinde bu şekilde bırakılmış çocukların sayısının 150.000’i bulduğunu söylüyor. Rakam daha da yüksek olabilir. Hemen her Anadolu kasabasında bu şekilde Türkler tarafından yetiştirilmiş Ermeni veya Rum asıllı çocuklara rastlamak mümkün. Hatta bunların önemli bir kısmı Müslümanlaşsa da etnik kökenlerini bilir; bazılarının lakabı ‘gavur’ veya ‘Ermeni’dir. Bunlar içinden çok büyük işadamları, siyasetçiler, hatta din adamları bile çıkmıştır. Yeni Aktüel dergisi Eylül 2005 sayısında eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan’ın da Ermeni asıllı olduğunu söylüyor. Bu iddiaya göre Ermeni Patriği Kalutsyan ile Doğan kardeşler. Aslında dönme Ermenilerin sayısı sadece komşuya veya yetimhaneye bırakılan çocuklarla sınırlı değil. Çatışmalarda kocalarını veya anne-babalarını kaybeden Ermeni kadınların birçoğu da zamanla Müslümanlaştı. En azından kültür olarak. Belli bir yaşa kadar Ermeni olan ve Hristiyan inancını yaşayan kişilerin kolay kolay bambaşka bir kimliğe bürünmeleri düşünülemezdi. Nitekim bu yolla Müslümanlaşan Ermeni kadınlarının sayısının da onbinlerce olduğunu biliyoruz. Diğer bir ifade ile yüzbinlerce Türk ve Kürt çocuğun annesi aslında Ermenidir. Peki dönme Ermeniler olayının sınırları bununla mı sınırlı. Hayır. Anadolu’nun bir çok köy ve kasabasında Ermeniler yaşamlarını sürdürmeye savaştan sonra da devam ettiler. Bunlar herhangi bir sorunla karşılaşmak istemediklerinden, özellikle devletin daha fazla vergi uygulayacağından çekinerek Müslümanlaştılar. İçlerinde Ermeni ve Hristiyan, dışarıda ise Müslüman ve Türk oldular. Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, Güneydoğu Anadolu’da bir çok Ermeni ve diğer azınlık köyleri toplu halde Müslüman olduklarını çevreye duyurdular. Yine bir çok köy ve kasabada bir çok Ermeni ve diğer azınlıktan kişiler Müslümanlığa geçtiler. Birçokları da farklı şehir ve kasabalara taşınarak farklı bir kimlikle hayatlarını sürdürdüler. Evde Ermeni, sokakta Türk oldular. Bu şekilde, yani evlatlık verilerek, yeniden evlenerek, veya kendilerini gizlemek için Müslüman veya Türk olan Ermenilerin ve diğer azınlıkların sayısının 1 milyonu bulduğu, hatta geçtiği söylenebilir. Elbette Ermeni dönmelerin mühim bir kısmı gerçekten Türkleştiler. Kendilerini zaman içinde gerçekten Türk saydılar. Hatta gerçekten Müslümanlaşanların sayısı da az değildir. Ancak önemli bir kısım, ki sayıları onbinleri aşar, Ermeni olduklarının hala farkındalar. Kendilerine Müslüman da deseler, alevi veya Sünni de deseler Ermeni olduklarını biliyorlar. Daha önemlisi gerçek kimliklerini bilsinler ya da bilmesinler Ermeni ve Rum dönmeler Türkiye’nin ve Türklüğün yeniden inşasında da önemli bir rol oynadılar. Dönmeleri tanımadan, onların geçirdiği süreci anlamadan Türkiye tarihini yazmak ve anlamak gerçekten imkansızdır. ‘Normal bir Müslümanın’ veya ‘normal bir Türk’ün davranış kalıplarının çok dışında davranışlar, bu kişiler yoluyla topluma girdi. Ayrıca, Türk iç politikasında da dönmelerin rolü özel bir araştırmayı hak eder. Türk solu ve sağının tarihi yeniden yazılacak olsa dönmelerin tercihleri mutlaka bu araştırmalarda değerlendirilmelidir. Görülecektir ki dönmelerin sayısı sanılandan çok daha fazladır ve etkileri bizim bildiğimiz birkaç örneğin çok ötesindedir. (*) Not: 'Dönme' kelimesi bir tür aşağılama, ya da hakaret anlamıyla kullanılmamıştır. Türk tarihinde 'dönme' kavramı mezhep ya da din değiştirmelerde sıkça kullanıldığı için, ayrıca bazı Ermeni basın-yayın organları da bu kelimeyi tercih ettikleri için yazımızda aynı terim kullanılmıştır. Ayrıca 'dönme' kavramı bu yazıda negatif bir özellik olarak kullanılmamıştır (s.l.). 08.09.2005 Dr. Sedat Laçiner
  15. Burak açtoığın konuları okudum.Verdiğin bilgiler için saol.Gerçekleri söyleyernlerde varmş
  16. Geç bu işleri arkadaşım ne demek istediğini gayet iyi anladım.Bu vatan sizin düşüncenizdeki insanlara ihitiyacı yok.Mademki sizinde ihtiyaccınız yoq ozman çekip gitmlisniide bilin!!!.Zaten yeterince bu devletin malını bedava kullanıp yüzsüzlük yapıyosunuz.Kürt-türk kardeştir.Aksini idda eden ....... yapmasın ......gitsin
  17. Keskinkalem Yazındaki çelişkiyi demekki farketmemissin.Atatürk'ün çağı yakalama düşüncesini nedense Sol iktidar dönemlerinde pek göremedik:) Hee çağdaşlaşma yolunda Açlıktan insanlar ölürken ve 50 lira memur maaşı alınan bi dönemde 750 bin liraya heykel yaptırmaksa çağdaşlık O çağdaşlık aman sizde kalsın.Nedense İrticacı diye suçladığınız kişiler ve onlara ait düşüncelerle Türkiye çağdaşlaşma yolunda adımlar attırmıştır.Vede atııyoruz.Anlıyacağınız sizin zihniyetinizdeki insanları bu devlet çok gördü ama sadece konuşmkala yönetti bu ülkeyi. Aman siz konusunda Çağdaşlık yolunda neler yapılmayacağını örnek olarak gösterin bzilere:))
  18. Algoritma

    Dev arşiv

    Arkadaşlar hemenpaylasa tamamını upload ettim.Gururlanarak, üzülerek ve hayretle okuyacağınız Osmanlı ve türk tarihinin ibretlik olayları ve bilgileri içeren bi döküman.SAdece 250kb.Beyeneceğinizi umuyor ve boş vakitlerinizde okumanızı tavsiye ediyorum.küçük bi kısmını sizlerle paylaşıyorum Kendinizi Türklere Emanet Edin 16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini …(2) Bitmeyen Osmanlı Sevgisi Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle "Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını .. Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın'. "Madem ki İstanbul'a gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul'u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin , boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz. Avrupa'da Akıncı Korkusu 1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...(6) Cennette Yer Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi üzerine. bu taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde: "Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet'te yer bırakırlar mı?" dediklerini...(7) Çağdaşlaşma Yolunda 1930'lu yılların Türkiyesi'nin Urla gibi bir Ege şehrinde dahi açlıktan insanların öldüğünü... Ortalama bir memurun aylık maaşının 50 lira olduğu bu dönemde, çağdaşlaşma yolunda(!) 75 000 lira gibi büyük paranlar ödeyerek heykel yaptırdığımızı (1) Pasaport Farkı Şanlı Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra, son derece üzgün ihtiyar bir Ürdünlünün, elindeki yeni Ürdün pasaportuyla İsviçre sefaretine giderek: "Herkes bu pasaportla alay ediyor Eskiden Osmanlı pasaportum varken selam dururlardı. Ben Osmanlı teb'asıyım ne olur bunu değiştirin" diye sefaret yetkililerine yalvardığını… (13) Türk Köşesi Devlet i Aliye yi Osmaniye'nin üç kıtada at oynatıp buyruk yürüttüğü ihtişamlı dönemlerinde, Avrupa'da Türk hayat tarzı ve modasının çok tesirli hale geldiğini Evlerinde Türk köşesi bulundurmayan sosyete mensuplarının ayıplandığını (14) Reformun Böylesi 0 zamana kadar sadece batılıların kendi aralarında düzenledikleri balolara, yanlış batılılaşma hareketinin bir parçası olarak Türk devlet adamları da katılınca 11829), baloda bulunan bir Fransız kadının oldukça doğru bir teşhiste bulunarak Türkler reforma, bitirmeleri gereken yerden başladılar dediğini ...(15) Birinci Dünya Savaşının Vahşet Yılları Birinci Dünya savaşı sıralarında Musul'da halkın açlıktan perişan durumlara düşüp hergün sokaklarda kadın-erkek çocuk-ihtiyar birçok insanın inleye inleye ölüme gittiklerini ve buna bir çare bulunamadığını… Açlıktan ölen bu zavallı çocukların etlerini kasap dükkanlarında koyun ve kuzu eti diye satan veya aşçı dükkanlarında pişirip halka yedirme vahşetini gösteren on-oniki kişinin idam edildiğini . (16) Amerikan Yardımı (!) Truman doktrini çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri'nden aldığımız 69 milyon dolar askeri yardım ile elde edilen askeri techizatın bakımı için ABD'ye her yıl 400 milyon dolarlık bakım ve ithalat parası harcaması yaparak ne kadar karlı bir anlaşma (!) yaptığımızı (17) Hayal Müessesesi Teb'asını "Emanetullah" olarak gören Osmanlı Devleti'nde, akıl hastalarına bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli çamaşır ve çarşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini. Aynı dönemde Avrupa'da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını. . (18/a) İstanbul'daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere'nin: "Burası Avrupa'nın asırlar sonra tahayyül edeceği bir hayal müessesidir dediğini ve Osmanlı'nın uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD'de ancak 1956 yılında uygulamaya geçebildiğini (18/b Üçüncü Dünyanın Kobayları Batıda ilaç üretmekle ilgili yönetmeliklerin son derece ağır olup, bir ilacın piyasaya çıkarılmadan önce kobaylar üzerinde yeterince deneme yapılması gerektiğini ve bunun ise uzun ve pahalı bir süreç olduğunu . Buna çare bulan batılı hümanistlerin(!), yeni geliştirdikleri denenmemiş ilaçları üçüncü dünya ülkelerine pazarlayarak hem para kazanıp, hem de milyonlarca gönüllü kobay üzerin de ilaçlarını denediklerini İlaç iyi çıktığı takdirde mallarını batıda pazarladıklarını, kötü çıktığında ise foyası çıkana kadar üçüncü dünya ülkelerine satmaya devam ettiklerini . . (19) dowland linki: http://www.hemenpaylas.com/download/191425...oritma.txt.html SAYGI ve SEVGi ile
  19. PKK militanından itiraflar Van'da, 5 gün önce Jandarma Komutanlığı'na teslim olan terör örgütü PKK üyesi M.A. verdiği ifadede, "Örgütün kamplarında 13-15 yaş arasındaki kız çocukları zorla tutuluyor. Kızlar geceleri pişmanlıktan ağlıyor'' dedi. Başkale'nin Bilgeç Köyü'nde koyun otlattığı sırada terör örgütü PKK üyelerince zorlamasıyla 28 Ağustos 2006 tarihinde örgüte katılan 'Serhat' kod adlı 16 yaşındaki M.A, Jandarma Komutanlığı'nın ailesiyle yaptığı görüşmeler sonucu silahsız olarak 12 Ekim 2006 tarihinde teslim oldu. M.A. verdiği ifadesinde 1.5 ay önce köyünde arkadaşı R.K. ile çobanlık yaparken atlı ve silahlı 4 kişinin yanlarına yaklaşarak, "Burada çobanlık mı yapacaksınız. Bizimle gelin" dediklerini söyledi. Ancak onların tekliflerini kabul etmediklerini, bunun üzerine ellerini ve gözlerini zorla bağlayarak İran sınırına götürüldüklerini dile getiren M.A şöyle konuştu: "Aralarında şifreli konuşuyorlardı. Beni ve arkadaşımı ayırdılar. Beni ormanlık bölgeye getirdikten sonra gözümü açtılar ve bir süre dinlenmeme izin verdiler. Sonra da 'Pirali' kod adlı birine teslim edildim. Beni, ismini bilmediğim bir İran Köyü'ne götürerek birine teslim ettiler. Oradan İranlı biriyle gittiğim otogarda beni sivil kıyafetli örgüt üyelerine teslim ettiler. Ardından 3 saat yürüyerek ismini bilmediğim 150 kişilik bir kampa gittik. Orada pişman olanların çoğu korkudan hiçbir şey yapamıyor. Kampta 25 kişiden oluşan 13-15 yaşlarındaki kız çocukları zorla tutuluyor. Kızlar, geceleri pişmanlıktan ağlıyor. Kızlar, akşamları ayrı yerlerde kalıyor. Pişman olduklarından onların sürekli ağladıklarına şahit oldum. Kızların başında 'Mizgin' kod adlı bir kadın vardı. Kampta tanıştığım kişilerin gerçek isimlerini bilmiyorum. Kampta iki öğün yemek yiyorduk. Her gün pilav, kuru fasulye ve tek çeşit çorba çıkıyordu. 4-5 kişiyle aynı tabaktan yemek yiyorduk. Bize, beyaz askeri bir araçla yiyecek ve malzemeler getiriliyordu. Bizi orada odun toplama, yemek ve ekmek yapma işlerinde çalıştırıyorlardı" Örgüt içinde meydana gelen tartışmalarda örgüt üyelerinin 3-5 gün aç ve susuz halde 'nezarethane' diye tabir edilen çukurlarda bırakıldığını bildiren M.A, ''Bizim yanımızda 12 yaşında 'Agiri' kod adlı bir çocuğun ailesini özlediği için sürekli ağlıyor ve geceleri uyanıyordu. Çocuğun psikolojisi çok kötü durumdaydı. Ben kamptan ayrıldığım zaman o kaldı. Onun bu durumunu görmelerine rağmen bir türlü ailesine gitmesine izin vermiyorlardı. Onu da hepimiz gibi dağa getirmişlerdi" diye konuştu. Kampa yeni gelenlerin sohbet eğitimi altında bir eğitime alınarak kandırıldığını bildiren M.A, "Sohbet eğitimlerinde Türkiye ve Türk askerinin köylerde insanlara zulüm ettiği, köylerde işkence ve sürekli baskınlarla işkenceler yaptığına inandırmaya çalışıyorlardı. Halbuki Türk askeri bizim köyün okulunu tamir etti. Acil hastalarımız için bizden daha fazla gayret sarf ediyordu. Devletse herkese yeşil kart verdi. Kız öğrencilere, okumaları için para veriyor. Askerler kışın kapalı olan yolumuzu açıyordu. Bugüne kadar kimseye kötü davrandığını görmediğimiz için anlatılanlara inanmıyordum" diye konuştu. Kampa tanımadığı ancak örgüt kıyafetli yabancıların geldiğini söyleyen M.A. ifadesinde, ''Yabancılar kampta çok iyi ağırlanıyordu. Beni zorla kaçırdılar ve ben bunlara bir gün bile inanmadım. Örgüt içerisinde bunları anlatamıyorsun. Bildiğim en önemli şey sürekli yalan söyledikleriydi" şeklinde konuştu. kaynak: Mynet
  20. Sayın dipnot diğer açtığınız konularla bu konuyu karşılaştırdım.Diğer açtığınız ve konuları malum olan yazıları bi eleştiri ve fikrinizide katarak yazmışsınız. Bende şunu merak ediyorum acaba bu konudaki fikriniz nedir??
  21. Algoritma

    Cüppesiz Ahmet Hoca,

    Sevgili marsus yazınızda bi cümle dikkatimi çekti.Gerçi pek çok kişi bunu sölemiş. ''kandırılan Türk halkı''. Bunun sözün üstüne karşı düşünce oluşturmak gibi basit bi *********lik yapmak istemiyorum ama Kafamdaki soru işaretlerini cevaplamakta istiyorum.TÜrk halkını kandıranlar acaba sizde kandırabildimi. Cevabının hayır ise Bunu nerden biliyosunuz.Aklı olan insan bilir diyosanız, herksede akıl yokmudur. Size göre doğru olan başkalrına göre Yanlış olamazmı, aynı sizin şuandaki düşünceleriniz gibi....Peki Kandırılan derken hangi konuda kandırılmıştır acaba??? sözlerinin yalan olduğunamı yoksa kendi cukkasını doldurabilmek için menfaat hesaplarına girdiğimi.. Peki bunu nasıl anladık. Şuandaki parti başkanlarının ve yardakçılarının sahip oldukları kat, yat ve villalar herhangibi bi ticaretlemi oluştu sizce.İkisi çok farklı gelebilir ancak ikisinde biortak noktası var değilmi.Bu sözleriminüsttüne şunu size sormak istiyorum.Eğer hoca yalan söylememiş olsaydı, Bu olaylar olmasaydı, Mayolu çocuğu ile denizde fotorafı çekilmemiş olsaydı.Doğrulamı söylemiş olacaktı.Ozamn siz kandırılmş olacaktınız.Peki siz katılacakmıydınız bu doğrulara???Aksini idda edecek en önemli kanıtımız ne olacaktı? yapılacak en doğru iş açıklarını kollamak olurdu herhalde.?. İyiki cüppeli hocanın Fazladan parası çıktı yoksa hepimiz birbirimizi kandırmış olacaktk. saygılarımla
  22. Algoritma

    Edebi-at Çıkmazı

    yazı için teşekkürler üstüne söyleceksöz yok zaten
  23. Marsus'a katılıyorum acaba Pamuk Türkiye kurtuluş savaşında batılı emperyalistler tarafından talan edilmek istenmiş.Ve yüzbinlerce insanımızın canına mal olmuştur bu" demiş olsaydı Gerçekten nobeli albilirmiydi.Keşke bu düşüncelere batmış bi insan olmasaydı da TÜrk edebiyatı için verilen bu ödüle sevinebilseydik.
  24. Bencede ibretlik bi ayzı olmuş
  25. Şunu düşündüm birden politika Eğer yanlış düşünüysam kusura bakma.Acaba o çocuk Yakın zamnda 'osmanlı keşke müslüman olmasaydı'diyen rektörü vursaydı acaba tepkin nasıl olurdu.İrtica hortladımı?? Yoksa Laiklik elden gidiyormu?? ..Zira O rektörün açıklaması Bu gibi düşüncede olan insanların önünü açmaya yetecek Ve sınır çemberini biraz daha genişletmiş olacak.Eğer böyle düşünüyorsan Fikirlerini Sağlamlaştırmadan boşuna polemik yapma bence. Bu arada Şu düşünceyi aklınızdan silin Zamanında bu tür haberlerle milleti Galyana getirdiler. Yok misyonerler dinden çeviriyolar yok müslümanlık elden gidiyor.Bunları söyleyenlerin ise müslümanlıkla yakından uzaktan alakası olmayan insanların olması gayet düşündürücü.Halkın moralini bozma VE varki bi keramet din değilştiriyolar düşüncesini yaymak.Ve zaten Bu gizli palnda açığa çıktı.Size şu kadarını söyliyim İslamı tanıyan insan Ölür Ama Hak'tan dönmez. Eğer bi kaç Ne olduğu belrisiz ve müslüman olsa ne olmasa ne görünümndeki ünlüler ve mankenler ve bi takım çevreelerin insanları Din değiştiriyorsa ben buna memnun olurum.Çünkü yaşayışları İslam ile uzaktan yakından alakası olmayan ve milletin örnek alacağı Şahıslar cehendeme kadar yolu var.Bu arada szölerine katılıyormuyum sonuna kadar HEmde!!.Ben sadece olayın farklı bi boyutunu göstermek istedim. SAygı ve sevgi ile
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.