egzorsist tarafından postalanan herşey
- Çağrışım
- Çağrışım
-
SEN BU FORUMUN......
kankisini savunanısın
-
NATALİA
Nergis “Neyi arıyorsan sen O'sun" der Mevlana... Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık... Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü... Her aşkta kendimizi ararız; o yüzden bulduklarımız, benzerlerimizdir. Resimlerini yanyana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size... Aşk denilen kaleydoskobun buzlucamına gözünüzü dayadığınızda, binbir camın rengarenk ışıklar saçarak döndüğünü ve her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça... Aşklarınız hülasanızdır. Sevdiğiniz her adam, beğendiğiniz her kadın, farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu, cam parçalar yer değiştirip yeni şekiller alır; hepsi siz... Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, sizdeki ışığın yansımasıdır aslında; dilindeki sizin ilhamınız, tenindeki sizin ısınız... Yoksa hâlâ bir sevdiceğiniz, o henüz kendinizi bulamadığınızdandır... en güzel sevgi bence kendimizi sevmektir
-
Gülsün
Bir Acayip Adam Fırtınadan arta kalmış bir teknede, Tevekkül içinde; Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla, Gizlediği macerasıyla, Bir acayip adam yaşardı. Akşamları susardı, Ben konuşsam kızardı... Bir sürgün kasabasıydı, Bir eski zamandı, Haziran'dı. Çocuktum, evden kaçmıştım, Gelip ona sığınmıştım... Küçücük bir koydu, sığdı, Burayı keşfeden belki de oydu. Uzaktan, kasabanın ışıkları yanardı, İçim anneyle dolardı, ağlardım.. Suphi şöyle bir göz atardı, Gizli bir cıgara sarardı, ağlardı. Sonra barışırdık, Ben flüt çalardım, cıgara sönerdi, Ağlardık... Nereden geldiğini bilmezdim, Kimsesizdi, Belki kimliksizdi... Onun macerası onu ilgilendirirdi; Kimseye ilişmezdi... Bir şeylere küfrederdi hep, Tedirgin bir balık gibi uyurdu. Bazen kaybolurdu, aradım, Yağmurun altında dururdu. Bir kalın kitabı vardı, Cebinde olurdu, her gün okurdu. Ben bir şey anlamazdım, Kapağını seyreder, duymazdım. Sakallı bir resimdi, kimdi; Ne kadar mütebessimdi!Sordum bir gün Suphi'ye: Söylediklerini niye anlamıyorum, diye. Bildiklerini, dedi, yüzleştir hayatla, Ve sınamaktan korkma!. Doğru ile yanlışı, ancak o zaman ayırabilirsin Ve O'nu anlayabilirsin...Sonra gülerdi. Günlerim, yüzlerce ayrıntıyı Merak etmekle geçerdi. Sonra yine akşam olurdu, Suphi susardı, Ben konuşsam kızardı.Tekneye martılar konardı, Yüreğim Suphi'ye yanardı, ağlardım. Suphi denize tükürürdü, Gökyüzünü tarardı, ağlardı. Sonra barışırdık, Ben flüt çalardım, yıldız kayardı, Ağlardık...Bir sahil kasabasıydı, Bir eski zamandı, Haziran'dı. Çocuktum, evden kaçmıştım, Gelip ona sığınmıştım... Bir gün bir aksilik oldu, Annem beni buldu! Suphi kaçıp kayboldu. Kasaba çalkalandı, olay oldu; Ben sustum, kanım dondu!.. Polisler onu bulduğunda tekti, Felâketti.. Herkes meydanda birikti. Karakoldan içeri girerken Sanki mağrur bir tüfekti!.. Ansızın dönüp bana baktı, Anladın mı? dedi Anladım, dedim; anladım... Ve o günden sonra Hiç bir zaman, Hiç bir yerde, Hiç ağlamadım... sadece mutluluktan ağlamak dileğimle
-
sedelina
Kimsesiz zamanların yalnızlığında,aydınlık diyarların masalsı görüntülerinde,küçük bir çocuk yüreğinin annesine olan sevgisi değerinde bir merhaba dostum nasılsın. Dost vurulunca değil unutulunca kahrından ölürmüş.Biz dostlarımızı kır çiçekleri gibi avucumuzda değil kurşun yarası gibi yüreğimizde saklarız. Gönüller birdir dünyalar ayrı olsa da. Arkadaşlıklar,sevgiler,aşklar yalan olsa da umrumda değil dünya yansada biz dostu unutmayız dost uzakta olsada. Dost deniz kenarındaki taşlara benzer.Önce tek tek toplarsın sonra birer birer denize atarsın ancak bazılarına kıyamazsın.İşte sen o kıyamadıklarımdansın. Zaman gelir yollarına kar yağar,etrafını hüzün bulutları sararsa,ne zaman bir dosta ihtiyaç duyarsan dost olabildiğim kadar burdayım. Hep zamana yenik düştük esiri olduk anlamsız koşuşturmaların.ama bir kez adını yüreğimize kazıdığımız dostlarımızı hiçbir zaman unutmadık. Sen gülerken yanındakilerde güler ama ağlarken yalnız ağlarsın onun için öyle bir ağaca yaslan ki asla yıkılmasın öyle bir dost edin ki seni asla bırakmasın. Başkalarına kendinden fazla değer verme. Ya onu kaybedersin, ya da kendini mahvedersin. Terk edenden alınacak en büyük intikam , ona kupkuru, sevgisiz gözlerle bakmaktır. Yaşam gülmeyi ,sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir.UNUTULMADIN! Gülerken herkes eşlik eder, ya ağlarken. Başarılara herkes ortak olur, ya yenilgilere. Öyle bir dost edin ki; kötü gün kapını çalınca kapıya seninle beraber baksın. Sevmekten korkmadığımız, söylemekten utanmadığımız saygının değerli, düşüncenin önemli, umudun sonsuz olduğu yarınlarda, mutlulukla geçireceğiniz bir ömür dileğiyle.. İçinde öyle bir umut taşı ki onu senden kimse almasın. Gözlerin hep gülsün, mutluluğu sende arasınlar, ama onu öyle bir yere saklaki gerçekten isteyen bulsun.. Duygular vardır anlatılamayan, sevgiler vardır kalplere sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme.Ne eksik ne fazlasını ara ve seni üzenle asla uğraşma ! Mutluluğun peşinden koşma mutluluk senin peşinden koşsun ve hayatta öyle mutlu ol ki gözlerinde akan bir damla yaş arayıp da bulamayanların sadakası olsun. Belki diyorum; SEVGİ nin ne demek olduğunu biliyoruz ama GENÇLİĞİN ne demek olduğunu anladığımızda bu dünyadaki işimiz bitmiş olacak... Dostlarınla öyle yaşa ki düşman olduğunda hakkında söyleyecek sözleri olmasın. Düşmanlarınla öyle yaşa ki dost olduğunda yüzün kızarmasın. Değer verdiğin insan sana Değer vermiyorsa, bırak kendi değeriyle kalsın. Dostlar ırmak gibidir. kiminin suyu az, kiminin çok... kiminde ellerin ıslanır yalnızca, kiminde ruhun yıkanır boydan boya. Bir dostun üzüntüsüne herkes katılır, başarılarına ise ancak yüksek ruhlular sevinir. Hiç kimse bir arkadaş kaybedecek kadar zengin değildir. uzun ömürlü dostluklar adına
-
Mineu
En İyi Dostundan Sakın Sen Seni Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni Öğüdüm dinlersen manası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler de oynar Ardınca önünce ayıbın söyler Bir vakit gelince önüne çıkar En iyi dostundan sakın sen seni Senin ile hüsnün bahçesin gezer Gönül aşk elinden satırlar yazar Ardınca önünce kuyular kazar En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senden önce yükseğe çıkar Gözlerinden kanlı yaşını döker Ayağın kayınca urganın çeker En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi İndi aşkın deryasını boyladı Bunu işlemeyen kula söyledi En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal güzel bir şiir
-
[[[ The Boss Anı Defteri ]]]
En İyi Dostundan Sakın Sen Seni Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni Öğüdüm dinlersen manası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler de oynar Ardınca önünce ayıbın söyler Bir vakit gelince önüne çıkar En iyi dostundan sakın sen seni Senin ile hüsnün bahçesin gezer Gönül aşk elinden satırlar yazar Ardınca önünce kuyular kazar En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senden önce yükseğe çıkar Gözlerinden kanlı yaşını döker Ayağın kayınca urganın çeker En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi İndi aşkın deryasını boyladı Bunu işlemeyen kula söyledi En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal agam bu şiir' i çok beğendim paylaşmak istedim...
-
TAURUSMUTİS...............
En İyi Dostundan Sakın Sen Seni Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni Öğüdüm dinlersen manası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler de oynar Ardınca önünce ayıbın söyler Bir vakit gelince önüne çıkar En iyi dostundan sakın sen seni Senin ile hüsnün bahçesin gezer Gönül aşk elinden satırlar yazar Ardınca önünce kuyular kazar En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senden önce yükseğe çıkar Gözlerinden kanlı yaşını döker Ayağın kayınca urganın çeker En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi İndi aşkın deryasını boyladı Bunu işlemeyen kula söyledi En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal abi bu şiir çok hoşuma gitti bende arkadaşlarla paylaşmak istedim..
-
Kralx
En İyi Dostundan Sakın Sen Seni Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni Öğüdüm dinlersen manası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler de oynar Ardınca önünce ayıbın söyler Bir vakit gelince önüne çıkar En iyi dostundan sakın sen seni Senin ile hüsnün bahçesin gezer Gönül aşk elinden satırlar yazar Ardınca önünce kuyular kazar En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senden önce yükseğe çıkar Gözlerinden kanlı yaşını döker Ayağın kayınca urganın çeker En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi İndi aşkın deryasını boyladı Bunu işlemeyen kula söyledi En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal güzel bir şiir paylaşmak istedim kralx
-
Frozen......
sağol frozen daha önce hiç yazmak nasip olmadı, umarım günün güzel geçer sevgi dolu dost
-
YUMOTEm Meleğimmm için, Meleğim seni çok seviyorum
yumote nerdesin kapsama alanı dışındasın galiba baksana aranıyosun ama yuksun neyse ben sana mesaj bırakayım, günün güzel geçsin
-
Frozen......
Dostlara günaydın, Sevgiye sevgi katmak için yola çıkanlara günaydın. Dünyaya ışık veren renklendiren güneşe günaydın. Uyuyanlara çalışanlara koşanlara emekleyenlere günaydın. Gülenlere ağlayanlara somurtanlara günaydın. Sevgililere düşmanlara kin besleyenlere günaydın. Gönlü güzellere yüreği kocamanlara günaydın. Dağa taşa kurda kuşa günaydın. Emekçiye, alınterini katık yapanlara günaydın. Şairlere bahçedeki saksıdaki çiçeklere günaydın. Sevenlere sevilenlere ayrılanlara terkedenlere günaydın. Günaydın yokolmuşluğum,günaydın sahte varoluşlar. Günaydın güzel insanlar,günaydın aydınlıktaki karanlıklar. Günaydın güzellikler,günaydın sahtelikler. Gönlü sevgi dolu dostlara günaydın. Dostluğu dost gibi bilenlere günaydın. Günaydın güzelliği sevgi ile yoğuran insanlar günaydın için biraz geç ama yinede günaydın
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
En İyi Dostundan Sakın Sen Seni Bir öğüdüm vardır sana söyleyem En iyi dostundan sakın sen seni Öğüdüm dinlersen manası budur En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senin ile güler de oynar Ardınca önünce ayıbın söyler Bir vakit gelince önüne çıkar En iyi dostundan sakın sen seni Senin ile hüsnün bahçesin gezer Gönül aşk elinden satırlar yazar Ardınca önünce kuyular kazar En iyi dostundan sakın sen seni Gelir senden önce yükseğe çıkar Gözlerinden kanlı yaşını döker Ayağın kayınca urganın çeker En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal'ım böyle söyledi İndi aşkın deryasını boyladı Bunu işlemeyen kula söyledi En iyi dostundan sakın sen seni Pir Sultan Abdal
-
^^siyahx^^ Anı defteri
Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı I Uzun boylu ağrılara atıldım. Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım. İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte: “Dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi? ” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte, kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler. Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar, günlerin rahmine yaslarken düşlerini, bazen apansız ölmekte, ölmekteydiler... Ama şalvarları gül desenli Döne’ler, yeniden dillenip döllenmekte, doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların) , kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler.. II (Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine- ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs. Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da… Bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda. Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! III Kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler. Dolup boşalan kültablaları, bozuk sifonlar, ****** adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar. Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder… /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ IV “-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler; ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler! ” İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler. Sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler. Gölgeler… Kimin umurunda? Yoruldu yorgunluk da; aşk bir yana, düş bir yana! Paranın sultası düştükçe, düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya, her şey hızla ayrışmakta. Üstelik gün ortası, ışıkta! Her şey pazar ve karmaşa... /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ V İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip, ısrarla düşmekteydiler... “-Yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride! Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? Camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına...” Solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... VI Sürerdi… Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat. “Bu maçı da alamazken abiler”: iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, büyüdükçe kirlenmekte, kirlendikçe ölmekte, öldükçe bilmekte, bildikçe acımakta, acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... VII Sahnesinde yaşamın, kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler. Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu. Sahnesinde, aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi(!) Sahnesinde, brüt bir yaşam, net bir ölüm, bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm… VIII İyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler… -İşte bu vuruşlar sürdükçe, maç mı alınır ulan sayın abiler? İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! Aşkta, düşte, işte birer birer inerken beyaz bayrakları: /B i z i m ç o c u k l a r b ü t ü n m a ç l a r d a y e n i l d i l e r.../ Yılmaz Odabaşı kardeşim çok güzel bir şiir
-
iks mine iks
Defolu Çıkan Hayat ve İyi Yürekli Çocukların Serencamı I Uzun boylu ağrılara atıldım. Sokaklarda hırçın rüzgârlara katıldım. İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte: “Dünyanın şavkı kendine, efkârı bize mi? ” demekte; kimileri taburlara, koğuşlara gitmekte, kimileri sidikli döşeklerde upuzun uykulara düşmekteydiler. Uzaklarda yaşlı çam ağaçları sessizce çürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar, günlerin rahmine yaslarken düşlerini, bazen apansız ölmekte, ölmekteydiler... Ama şalvarları gül desenli Döne’ler, yeniden dillenip döllenmekte, doğrulup yeniden dillenmekte ve sokakların, a(damların) , kedilerin üstünden rüzgârlar esmekteydiler.. II (Gecede bir fahişenin koynunda uzun donlu, Nizipli bir tüccar üşümekte; kaçak elektrik kullanılan evlerde sümüklü oğlanlar “büsüvi”(!) istemekte ve sımsıcak somunları kavrayan yaslı eller, balta girmemiş hayatın ortasından korkak ve küstah bir tevazuyla yürümekteydiler... İyi yürekli çocuklar düzine- ler halinde feleğe küfrederek geçmekteydiler; sonra gecede mart kedileri, ay ışığı ve iniltiler…Hep aynı nakaratta köhne bir hayat...) Sonra bildik törenler, kanıksanmış itaatler ve her aşkın künyesine bir gün dökülen küller... Sonrası pazaryerleri: Patates, pırasa vs. Taksitler ödenip senetler alınacak bu ay da… Bu ay da sürüm sürüm turplara sıkılan limon damlaları gibi duraklarda. Defolu çıkmış hayat kimin umurunda! III Kimin umurunda yeni donlar giyen eski kadınlar ve bilumum “öteki”ler. Dolup boşalan kültablaları, bozuk sifonlar, ****** adisyonlar ve yamalı bohçalar gibi uzayan yollar. Kimin umurunda buharlaşmış oğullarını arayan anaların acısı ve yaşlı bir kemancının eskimiş papyonundaki keder… /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur dağılan sevinçleri.../ IV “-Vay anasını bu maçı da alamadık abiler; ipne hakemler bizi yine mağlup ettiler! ” İyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, en pahalı düşleri dolara endeksleyip en ucuz pazarlara sürmekteydiler. Sonrası aşkın ve şarabın şanına düşen gölgeler. Gölgeler… Kimin umurunda? Yoruldu yorgunluk da; aşk bir yana, düş bir yana! Paranın sultası düştükçe, düştükçe aşka, ışığa ve şarkıya, her şey hızla ayrışmakta. Üstelik gün ortası, ışıkta! Her şey pazar ve karmaşa... /Sürerken ıssızlığın ödül töreni, sen topla dur topla dur kirletilmiş düşleri.../ V İyi yürekli çocuklar, o aşınmış saçaklarda, yollarda ısrarla yanlış atlara binip, ısrarla düşmekteydiler... “-Yok yoluna geçti geçen günler ..k yoluna kaldı kalan günler geride! Bu yüzden aşk dediğiniz nedir ki be abiler? Camları buğulu bir genelev odasında vizite fiyatına...” Solarken gecekonduların dar pencerelerinde bal gözlü kızlar... VI Sürerdi… Yine sürerdi mırıltılar ve homurtularla hayat. “Bu maçı da alamazken abiler”: iyi yürekli çocuklar sessizce büyümekte, büyüdükçe kirlenmekte, kirlendikçe ölmekte, öldükçe bilmekte, bildikçe acımakta, acıdıkça görmekteydiler ki her fırtınadan ve anıdan geride herkes figüran yaşamın sahnesinde... VII Sahnesinde yaşamın, kentlerin kaldırımlarında upuzun dilenciler. Minibüslerde ter ve çürük sperm kokusu. Sahnesinde, aşklarla rus ruleti ve tel kaçıran çorapların kederi(!) Sahnesinde, brüt bir yaşam, net bir ölüm, bırak rezil gündüzleri geceye yaslan gülüm… VIII İyi yürekli çocuklar o mahallelerden düzineler halinde geçmekteydiler... Uzak ormanlarda yalnız meşeler sessizce büyümekteydiler… -İşte bu vuruşlar sürdükçe, maç mı alınır ulan sayın abiler? İpne hakemler bu sezon da bizi mağlup ettiler! Aşkta, düşte, işte birer birer inerken beyaz bayrakları: /B i z i m ç o c u k l a r b ü t ü n m a ç l a r d a y e n i l d i l e r.../ Yılmaz Odabaşı çok hoş bir şiir paylaşmak istedim...
-
*** XPRENSESX***
Günaydın... Günaydın İnsanlara günaydın... Günaydın... Günaydın Sevenlere günaydın... Işıl ışıl bakışan gözlere Cıvıl cıvıl uçuşan sözlere Sıra sıra uyanan kalplere Güzel olan herşeye, herkese Günaydın... Günaydın... Değişiyor dünyamız Görmek istemesem de Mutluluk yanıbaşında Sen ne söylersen söyle Her sabah daha sıcak Güneşi doğuralım Sevişen gönüllerde Mutluluk yoğuralım..... Her yeni gün insanlar Yaşamı dokunsunlar İnsanca yaşayanlar Sonsuza karışsınlar... Her yeni gün sevinçler Dökülsün başımıza Mutluluklar karışsın Yıllarla yaşımıza
-
Gece Yağmuru
Günaydın... Günaydın İnsanlara günaydın... Günaydın... Günaydın Sevenlere günaydın... Işıl ışıl bakışan gözlere Cıvıl cıvıl uçuşan sözlere Sıra sıra uyanan kalplere Güzel olan herşeye, herkese Günaydın... Günaydın... Değişiyor dünyamız Görmek istemesem de Mutluluk yanıbaşında Sen ne söylersen söyle Her sabah daha sıcak Güneşi doğuralım Sevişen gönüllerde Mutluluk yoğuralım..... Her yeni gün insanlar Yaşamı dokunsunlar İnsanca yaşayanlar Sonsuza karışsınlar... Her yeni gün sevinçler Dökülsün başımıza Mutluluklar karışsın Yıllarla yaşımıza
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Çöle kıyısı olan kentlerin limanları sıkıcı olur kuş uçar gemi geçmez, kervan zaman içinde. böyle kentlerde insan fırtına gibi sever, sevdiği için ağlamayı. hangi türküde sevmekten bahsedilse ben hicaz olurum elimi ıslatır elinin teri ziyan olurum seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım hangi türküde sevmekten bahsedilse bu çölde ben 'şair burada yaşadığı kenti çöle benzetiyor'da bahsedilen şair olurum günün güzel geçsin ablacım
-
///Egzorsist Anı Defteri///
iyiyim nasıl olsun sedat gece geç yatıp sabah erken kalkmak yoruyor insanı sende iyisindir umarım
-
^^siyahx^^ Anı defteri
kardeşim günaydın
-
iks mine iks
kapılma rüzgarıma sende yanarsın sakın sollama beni sonra fena olursun duygusal bişey yazmak istemedim canım.....
-
*** XPRENSESX***
ya ben ya ben ne olacam
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
ağlayalım leylacım canım arkadaşım ama yinede sen sadece mutluluktan ağla ömrün boyunca olmazmı
-
bu isim senin neyin oluyor?...
kaya' dan ötürü tanıyorum.. ihsan