Zıplanacak içerik

hircin

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

hircin tarafından postalanan herşey

  1. Yağma be yağmur. İçim üşüyor. Islatma toprakları. Attığım her adım daha da ağırlaşıyor. Kokun sinmesin çiçeklere. Çoktan unuttum içime derin bir nefes çekmeyi. Çoktan unuttum ardından görünen gökkuşağının renklerini. Serinletmeye çalışma boşuna içimi. İstesen de beceremezsin yorulma boşuna. Yağma yağmur. Çek git yoluna Esme be rüzgar. Uğulduyor kulaklarım. Takatim yok itme beni. Titriyor bacaklarım. Bilmem hangi melodidir fısıldadığın. Duymuyorum. Uzun zaman oldu işitmiyorum hiçbir sesi. Çek elini eteğini dalların üzerinden. Eğme boynunu. Koparma yapraklarını. Bırak her biten ot her yeşeren yaprak yerinde güzel. Çalma! Yerinden yurdundan etme hiç birini. Kimseler yok işte sokaklarda. Issız her yer senin şansına Esme rüzgar. Çek git yoluna. Geçme be zaman. Sabrım bitiyor. Dur olduğun yerde. Her şey uzaklaşıyor. Unutturma bana çektiklerimi. Unutturma özlemiyle divane ettiklerini. Alışmaya çalışmadım hiç. Vazgeçmeye çalışmadım. Henüz çok taze yaram. Bırak kanasın. Bir gün dönmez biliyorum. Bekletme boşuna. Geçme zaman. Çek git yoluna. Akma be gözyaşım. Yüreğim yanıyor. Değmez bir vefasız için heder olmana. Eğer gözyaşım fayda etseydi ona gider miydi ardına bile bakmadan uzaklara. Kıyamadığı kopamadığı onsuz yapamadığıydım hani? Yazık. Ne boş sevmişim meğer. Ne boş yanmışım. Sanma bu benim ilk aldanışım. Bakma gözlerime Çoktan perde indi üstlerine Bakarsam dayanamam ağlarım Sarılma ne olur Böyle bir şefkat fazla bana Hep isterim sonra, alışırım Sevme be güzelim beni. Gönül sayfamı çoktan kapadım Dokunma sakın bana. Yüreğim yaralı. Seninde canını acıtırım....
  2. hircin şurada bir başlık gönderdi: Forum Oyunları
    Avatariniz ne anLatiyo? Neden bu avatari sectiniz..???hadi bakem buyrun paylaşalım
  3. Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür. 'Ben sizi hiç tanımıyorum, der... Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...' 'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar. 'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.' 'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler. Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır. 'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...' Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder. Ama bu defa da; 'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar. Kadın öğrenmek ister; 'Niye giremezsiniz?..' İhtiyarlardan biri açıklar: 'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek. Diğeri BAŞARI... Ben ise SEVGİ...' Sonra ekler; 'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..' Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek; 'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin'i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...' Karısı itiraz eder; 'Canım, niçin Başarı'yı çağırmıyoruz?' Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler; 'Sevgi'yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..' 'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına... Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi'yi davet et.' Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar; 'Hanginiz Sevgi idi?...Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...' Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar. Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler... Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı'ya sorar; 'Ben sadece Sevgi'yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?' Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler: 'Eğer Zengin'i ya da Başarı'yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı. Ama sen Sevgi'yi davet ettin... O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz. Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır!..
  4. Genç adam elinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi... Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı. Ellerinde her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller... Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemlisi de özlem ve hasret kokuyordu güller... Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. Genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, "Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum" dedi. Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman onu düşünse, onunla buluşacağını hayal etse kalbi aynı böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine rağmen ikiside sevgisinden hiç bir şey kaybetmemişti.. Onları hiç bir şey ayıramazdı... Ne hasret, ne ayrılık, ne de ölüm... Genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı, 1 dakika geç kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdiği her zaman bunu yapıyordu. Devamlı kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü... Gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denizlere dikti. Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza karşı olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu. Sonsuzluğa uzanıyordu. Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü. Kendi aralarında söyleneceklerdi. Delikanlı önce bunu sevdiğine açmış, sonrada gidip iki yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari onu bekletmemeliydi.. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları nedense hala yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Her şey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki? İşte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı... Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı. Genç adam öyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu... Martılara baktı, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara... Ne kadar güzel dansediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam. Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hem de çok... Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. İşte her gün burada buluşmak için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bakarak, denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek birbirlerine sarılıp hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı? O zaman neden gelmemişti yine??... Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır.. hayır.. olamazdı. Sevdiğine bir şey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki... O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam. Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan. Artık bıkmıştı... Yine sevgilisi geldi aklına.. Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. 7 sene oldu dedi. 7 senedir her gün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu. Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden bir damla daha yaş güllerin üzerine damladı... Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mırıldandı... Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdu... Genç adam ayağa kalktı. Sevdiğiyle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı... alıntıdır...
  5. Karimi 1998'in sonbaharinda kaybettim... Yedi senelik evliligimizin iki senesini kanser tedavisi için hastanelerde geçirmistik. Karim, her evlilik yildönümümüzde ikimizin fotografini çerçeveler, "Bunlar bizim hayatimizin gölgeleri" derdi.. Öldügünde, yedi tane resmimiz vardi. 97'in bir gecesinde onu aldattim. Oysa ona sürekli onu ne kadar çok sevdigimi ve sonsuza kadar sadik kalacagimi söylerdim. Ölmeden iki hafta önce yine ayni seyi tekrarladim. Tuhaf bir gülümsemeyle bakti bana ve sadece: "Biliyorum" dedi. Izmir'e kar yagdigi gün, yani bir ay önce, evdeydim. Fotograflarimiza bakiyordum yine... Her çerçevenin altinda bir harf oldugunu ilk kez o gün fark ettim. A. R. K. A. S. I. N. Gerisi için yillari yetmemisti. Ama sanirim "Arkasina bak" yazmaya filan niyetlenmisti. Hemen çerçevelerin arkasina baktim. Hiçbir sey yoktu. Sonra birsey dürttü beni, hepsini teker teker söktüm.Inanabiliyormusunuz, her birinin arkasindan bir mektup çikti! Geçirdigimiz her sene için sevgi dolu sözler yazmisti. 1997'deki resmimizin içinden çikan zarf ise simsiyahti. Ve içinden su sözler çikti: "14 Mart 1997/Gözlerin bana baska birine dokunmus gibi bakti! Söylemene gerek yok,biliyorum..." 2002'deyiz. Onu kaybedeli 4,aldatali 5 yil oluyor. Içim aciyor simdi. Çünkü kadinlar biliyor, hissediyor... Sadece paylasmak istedim. Seni seviyorum diyenin sevgisinden süphe et, çünkü; ask sessiz, sevgi dilsizdir...*
  6. Çok GeÇ Bİlİyorum!!!! -------------------------------------------------------------------------------- Akşamlar yerini geceye terk ediyor... Zaman hiç değişmeyen temposuyla sürüklüyor beni bilinmezliklere.... Gecenin sessizliğinde sana sığındım bu gece... Sen uykunun en güzel yerindesin, Belki de rüya görüyorsun;kimbilir? Dışarıda kasvetli kasım ayının serin rüzgarları baş döndürüyo, Karanlık geceye bakarak düşünüyorum bir kez daha; ''Seni daha önce tanısaydım?'' Hep yakaladığımı sandığım mutluluğu, Seninle yakalayabilirdim belki de...... Yanımdayken; Bakışlarındaki hüznü,sessizliğindeki umutsuzluğu, Yüzündeki acı tebessümü sevice dönüştürebilirdim..... Eğer isteseydin yapardım bunu.... AMA ARTIK ÇOK GEÇ DEĞİL Mİ??? Böyle bir şansım olmadığını biliyorum. Karşıma çıkman tamamen bir şanştı belki de... Kader deyip geçiyorum.... Zaman aynı hızıyla akıyor yeni doğan güne, Gece bitti,hayak bitti,şafak attı.... Gün ağarıyor........ Herşey normale dönüyor tekrar. Yeni bir güne yeni umutlarla baslarken; İKİMİZ İÇİNDE TANRIDAN ''MUTLULUK'' DİLİYORUM............
  7. Olmuyor işte ne kadar uğraşırsan uğraş tüm gücünle benden kaç. yapamıyorsun. olamıyorsun benim için herkes gibi. senden kaynaklanıyor belki belki benden umrumda değil nedenler ben seni düşünüyorum. gidişinin ardından korkmuyorum. dönmeyeceksin bir daha belki, yada sen de dayanamayacaksın. bilmem ki? seni, beni sevesin diye sevmedim ben!
  8. AŞK DEDİKLERİ BU MUYDU? Dostum söylesene aşk dedikleri bu muydu? aşk dedikleri sevdiğinin limanında beklemek bekleyip bekleyip geri dönmek miydi? onu uzaktan seyretmek miydi aşk? sevdiğini haykıramamak mıydı yüzüne? onun nerede olduğunu bilmeden onu beklemek miydi? ''kimbiliri nerde,kimle?''diyerek hayatını zehir etmek miydi? onun yüzünü görebileceğin bir saniye için bir ömür feda etmek, onunla bir kelime konusabilmek için hergün dua etmek miydi? yoksa,yoksa yüzünün gülüp içinin kan ağlaması mıydı aşk? hergün mutluluk maskesini takıp polliyanacılık oynamak mıydı? aşk dedikleri sevip de horlanmak mıydı? hergün onun gözlerine bakıp kendini unutmak mıydı? hergün biras daha saplanmak bataklığa, ve ne zamn boğulacagını beklemek miydi? beklemek miydi hayatının en buyuk yorgunlugu? söylese dostum aşk dedikleri bu muydu???* _________________ YÜRÜDÜĞÜN YOLLARDAN GECEBİLİRSİN ANILARDAN ASLA....
  9. Hadi gidiyorsun Yürekten kan gidiyor,sen gidiyorsun Herşey gidiyor Gökte bulut,dağda kar,düzde kervan gidiyor Solgun bir gül oluyor insan Bir demet kır çiçeyi ölüyor sen gidiyorsun Ne ucuz yaşıyorsun,ne kolay Bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun Bakma öyle Ben kanıyorum sen üşüyorsun Kolaydeyil bir yalan bu Yaralayan kanayan koca bir yalan Yalan işte Sevdiyim yalan Sarkılardan arta kalan ve sabah buğusu Ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi Yumuşak sıcak bir yalan Islak gözlerimle geçiyorum Yaralı bir ceylanın kalbinden Ceplerimde kül var Bir yangından arta kalan Sorduğum adreslerde kimse olmuyor Ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman Her şey bir yalan gibi yandığı zaman Yalnız olduğunu anlıyor insan Anladım ve geçtim Yaralı bir ceylanın kalbinden Aynamı kırdım fotoğraflarımı yaktım Nasıl da acımasızdım tafralarıma karşı Nasılda umarsız Su gördüm düşümde Karanlıktı ve gürültüyle çağlıyordu Ceplerimde kül vardı ve yanıyordu Sonra sabah oluror Ve bir celan kalbinde alem ağlıyordu Hayır diyordu bir dağ köylüsü Hiç bir şey için geç giyil Ve geç diyil birşey için hiçbirşey Bişey vardı öyleyse bişey Beni çeken Gecenin dadasından uzağa Kocaman çayırlara çeken bişey Gümrah ırmaklara Sonra sıcağa sonra acıya Sonra yaralarımamerhem olmaya kapıma dayanan Bişey Tutsana beni,bırakmasana Olsun yaralasana Olsun,ağrısa da Yalanda olsa,kalsana Dağ köylüsü Aşkın olduğu yerde ben varım Sen olmasanda ben varım Yağmur yağar saçlarım filizlenir Bir yıldız düşer omuzlarıma Islık çalar ıslanır şarkılarımı söyler geçerim kapından Camların buğusundan ve yağmurun kokusundan Tanırlar beni Bilirler En iyi yalanlarını ben alırım onların Adresler sorarım kimseler oturmaz orda Ve kimseler olmaz ben sordukça Dağköylüsü Simdi gidersen Simdi git Kalırsan şimdi
  10. ATEŞ VE SU Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, yüreğindeki duruluğa Demiş ki suya: Gel sevdalım ol, Hayatıma anlam veren mucizem ol... Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş; Yüreğim sana armağan... Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına... Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su... Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu Bir gün gelmiş, suya varmış yolu Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın. Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu. Ama gitmenin yitirmek olmadığını.... Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan, su ateşden kaçar olmuş.. Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini Sadece ateş alır olmuş...
  11. SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Binmediğim hiç bir otobüs Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde Gittikçe azalıyor hayat Neyi erken yaşadıysam Hep ona geç kalıyorum Sana göçüyorum her sonbahar Yolların çıkmıyor aşkıma Unuttuğun yağmurların adı saklımda Seni içimden terk ediyorum Susmaktan yoruldum Kuşlar ve şarkılar, bu şehri terk edeli Efkar demliyorum gözlerimde yaşlarımı, yanağıma varmadan öldürüyorum Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM Ne unutacak kadar nefret ettin Ne hatırlayacak kadar sevdin Yıkık bir duvar kadar bile Pişman değilsin biliyorum Beni hep bulmamak için aradın Yanıldığımdın Yangınımdın Yangındın Sensizliğe yenilmek Sana yenilmekten zor olsada Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak Seni içimden terk ediyorum Şimdi İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan İki yarım kaldık Tamamlayamadık bizi Elinden tutamadık yanlızlığımın Saçlarımıda uzaklarına gömdün İçimin mavisi senin okyanusundandı Al! geri veriyorum. Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim Sana bensizliği terkediyorum "Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi? Ne tuaf değil mi? İçimi acıtanda sendin Acımı dindirecek olanda. "Ya öldür beni"dedim Ya da ğit benden. İçi bulanık bir sevdanın ucunda Seni kaybettim. Aldırmadın aldırmalarıma Bir gecede yakıp yarini Şafaklara sattın ihanetini Küllerime basanlar bile utandı yaptığından İşte soluk bir ömrün son nefesi Benden İçimden Terkediyorum.
  12. AŞKI SIRTINDAN VURDUM...!!! Acısını içtim aşkın, Hüznüne dokundum Gökkuşağı gibi değildi renkleri Siyahında boğuldum Yoruldum hep yoruldum Kime tutunduysam yaralı kanadımla Yalanlarında kayboldum Masum bir çocuk bakışıyla geçtim Aşkın kör gözlerinden Yüreğimi büyüttüm, Düşler yetiştirdim minik avuçlarımda Ağlamayı öğrendim, Gülmeyi unuttum. Hırçın denizlerde, Boşa kürek çektim hep Yalnızlığın kıyısında, Unutulan bir liman gibi Bekledim, durdum Nereye gittiğini bilmeyen bir yolcunun Sessizliğinde geçti hayatım Aşkı bulayım derken, Yolumdan oldum. Korkularım büyüdü aşkın kollarında Sessizlik parladı içimde, Bir yakamoz gibi Üç kuruşa yalnızlığa sattı Gülen suretimi Ne bana gösterdi kendi yüzünü, Ne güldürdü benim yüzümü Yar olmadı bana hiç Seslendim ses vermedi Sonunda sustum Ve bir akşam üstü Aşkı sırtından vurdum!.......
  13. çıkma teklifini kabul etsemmi,etmesemmi diye düşünüyorum. etsemmi acaba??????
  14. ewt çok doğru kimse mutsuzluğu haketmiyor,bide boş kişiler yüzündense hiç haketmiyor.
  15. artık çok mutluyum hiç kimse benim mutluluğumu bozamaz (artık eskisi gibi mutlu olcam) (mutsuzluğa son) not=bu mutluluğumu iki arkadaşa borçluyum Artık okulumuda çok sewiyorum,hayatı çok sewiyorum
  16. hircin şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    erkelerin %80nindende nefret ediyorum(bütün erkekler üstüne alınmasın lütfen)
  17. hircin şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    beni sewipte, ben sewmediğim kişilerdende nefret ediyorum
  18. hircin şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    insan gibi insan olanları sewerim
  19. hircin şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    beni mutsuz ve huzursuz edenlerden nefret ediyorum..
  20. bu hayatta bana mutluluk yasak(3 haftadan beri mutlu olamıyorum ya ben,çok mutsuzum )
  21. hircin şurada cevap verdi: egzorsist başlık Havadan Sudan Konular
    yok canım ne alaka onu öle lafın gelişi yazdım oke.
  22. sen bu forumun??????? seni tanımadığım için bişi diyemicem

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.