Zıplanacak içerik

Shatin

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Shatin tarafından postalanan herşey

  1. bişey sorcam kimse tam olarak Sn. Başbakan R.Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dinledi mi yoksa herkes haberlerden takip ettiği kadar mu bu konu hakkında yorum yapıyor. Açıkcası ben tam olarak ne dediğini duymadım kendisinin ama sonraki açıklamalarını dinledim ve böyle birşey söylemediğini söylediğinin çarpıtıldığını söylüyor. Ayrıca herkes birşeyi iyi bilmelidirk ki biz toplum olarak tv toplumuyuzdur. Tv ne söylüyorsa doğru ne yayınlıyorsa gerçektir bir çoğumuz için. Kim ne demiş nasıl demiş çoğu kez dinlemeden yorum yaparız. Ben inanıyorum ki Buraya yazan arkadaşların birçoğu Sn. Erdoğan'ın bizzat kendi ağzından bu konuşmaları dinlememiştir. İkinci bi husus yarkanavci senin söylediğin konu. Arkadaşım böyle giderse Cumhurbaşkanını bu meclis sececektir. Herkesin hem fikir olduğu bi konu varsa o da Cumhurbaşkanını Sn. Erdoğan yapacaktır bu meclis oy çoğunluğuyla ve senin dediğin gibi bir seçim kaygısı taşımamaktadır Sn. R.Tayyip Erdoğan çünkü Cumhurbaşkanının bir partisi yoktur tıpkı rahmetli Sn. Turgut Özal gibi Saygılarla,
  2. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    Arkadaşım Bir zamanlar iki arkadaş çölde yolculuk yapıyorlardı. Yolun bir yerinde aralarında tartışma çıktı ve arkadaşlardan birisi diğerinin yüzüne tokat attı. Tokat yiyen arkadaşın canı yanmış, kalbi kırılmıştı; ama hiçbir şey demedi, sadece eğilip kuma şunları yazdı: "Bugün en iyi arkadaşım yüzüme tokat attı." Yürümeye devam ettiler. Suları bitmek üzereydi. Neyse ki, sonunda bir vahaya ulaştılar. Doya doya su içtiler, mataralarını doldurdular. Sonra, suda yıkanmaya karar verdiler. Tokat yemiş olan arkadaş, suyun balçıklı kısmına takıldı. Git gide batıyordu. Ama arkadaşı hemen atılıp onu kurtardı. Suda boğulmanın eşiğinden kurtulan arkadaş, biraz ötedeki bir kayanın yanına gitti ve kayanın üzerine şu yazıyı kazıdı: "Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı."
  3. Shatin şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    allah rahmet eğlesin Sakıp Sabancı sabah saat 5.30 civarında vefat etmiş. Buyük bi iş adamı olduğu kanısındayım ben. ileri görüşlü vatanını seven insanına çalışma imkanı sağlamak için atılımlar yapan bi insan. Türkiyenin her zaman göremeyebileceği türden bi insandı. iş konusunda gerçekten laf söylenemeyecek bi insan olduğunu düşünüyorum. inşallah Türkiye devletine böyle katkıda bulunan insanlar her zaman gelir.
  4. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Mizah - Mizahla ilgili her Şey
    Bir GS'lı, bir Fener´li ve BJK´li Arabistan'da yasak olmasına rağmen bir otelde içki içerken yakalanırlar... Mahkemeye çıkarılırlar... Karar IDAM... İtiraz ederler ve karar ömür boyu hapis cezasina çevrilir. Ama o gün, bayrama denk geldigi icin Prens Hazretleri cezayı kaldırıp hepsine 20 kırbaç ceza verir. Bizimkileri sempatik bulduğu için de bir kıyak daha yapıp herkese cezasını hafifletmek için bir istek hakkı tanır. BJKli: "Sırtıma bir yastık bağlayın" der. 10 kırbaçtan sonra yastık paramparça olur ve pek fayda etmez.Uyanık Galatasaray´lı bunu görünce: "Sırtıma iki yastık bağlayın" der. Ama iki yastık bile 10 kırbaca dayanmaz.Sıra Fenerbahçe'liye gelince Prens Hazretleri: "Bak Fenerbahçe'li sana acıdım. Avrupa'ya gidemediniz. Türkiye kupasını 18 senedir kazanamadınız, Teknik direktörlerden çektiniz vs.vs... Bu yüzden sana iki istek hakkı veriyorum" der... Peki der Fenerbahçe’li: "O zaman bana 40 kırbaç vurulsun". Herkes şaşkına döner. Prens Hazretleri: "Peki ikinci isteğin nedir?" diye sorar... Fenerbahçe'li pis pis sırıtarak: "GALATASARAY´lıyı sırtıma bağlayın" (Bunu kız arkadaşım bırakmış allah razı olsun şüper bişi ya hala gülüyom okuyup okuyup )
  5. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    KÜÇÜK EV Bir köylü bilgenin yanına geldi ve şikayete başladı: “N’olur bana yardım edin, yoksa çıldıracağım. Tek odalı bir evde yaşıyoruz. Ben, karım, çocuklarım, karımın akrabaları. Herkesin siniri tepesinde. Birbirimize bağırıp duruyoruz. Oda sanki bir cehenneme döndü.” “Sana söyleyeceğim şeyi yapacağına söz verir misin?” diye sordu bilde ciddi bir sesle. “Yemin ederim, ne söylerseniz yapacağım.” “Pekala. Kaç hayvanın var?” “Bir inek, bir keçi ve altı tavuk.” “Onların hepsini evinize al. Bir hafta sonra yanıma yine gel.” Bilgenin talebesi çok şaşırmıştı, ama itaat edeceğine söz vermişti bir kere. Böylece, hayvanları da odaya aldı. Bir hafta sonra geldiğinde perişan haldeydi. Acı ve kederle inliyordu. “Mahvolmuş durumdayız. Pislik! Koku! Gürültü! Hepimizin aklını kaçırmasına ramak kaldı!” “Şimdi git ve hayvanları evden çıkar” dedi bilge. Adam eve kadar hiç durmadan koştu. Ertesi gün bilgenin yanına geldiğinde gözleri mutluluktan parlıyordu: “Hayat ne kadar güzel. Hayvanlar dışarıda. Evimiz, öyle sessiz, öyle temiz ve öyle geniş ki. Sanki bir cennet!”
  6. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    Etme Bulma Dünyası Bir adam, karısı ve yaşlı babası. Kadın kayınpederini istememekte, huysuzluk etmekte, evin huzurunu boznaktadır. Bir gün kocasına: - Bey... bey.. Bezdim bezdim. Bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor. Ya ayrılalım, babanla kal., ya da al babanı al da nereye getirirsen getir beraber kalalım. Yoksa ben gidiyorum. Adamcağız şaşkınbiraz da sitemli bir vaziyette: -Ne diyorsun hanım, o babam babam; öldüreyim mi, atayım mı? Kimi var bizden başka bakacak, dese de karısı ısrarda ısdrar ediyordu. Adam baktı olacak gibi değil babasını dağa bırakmaya karar verdi. Yanına oğlunu da alarak yola koyulurlar. Babasına da: - Baba, torununla beraber dağa oduna gidiyoruz, istersen sen de gel" der. Baba gelinin dırdırını dinlemektense onlarla beraber ağın yolunu tutar.. yola koyulu dağlara, ormanların içlerine girip bir müddet gittikten sonra, babasına: - Baba sen burada biraz dinlen. Bizde odun toplayalım, der ve oradan ayrılırlar. Odun toplamadan, babasını orada bırakarak dönerler. Yolda oğlu: - Dedemi almadık baba. - Dedeni oraya bıraktık. Artık ihtiyarladı orada kalacak. Torun ısrar eder: - Dedemi isterim... . En sonunda babasına ne dese desin fayda etmeyceğini anlayan çocuk: - Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi seni getirip dağa mı bırakacağım? der demez adamın aklı başına gelir. ir. Babasını almaya karar verir İhtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna: - Evlâdım, sen beni bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı bırakmadım. Ölünceye kadar hizmet ettim. Adam babasını alıp eve getirir. «Bu dünya etme-bulma dünyası» diye... Sen ne yaparsan sana da onun aynısının yapılacak.
  7. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    YAŞLI HASTA Dr.Paul Ruskin, oğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu olayı okur : Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor.Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. - Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor.Son altı aydır Onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor.Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor.Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde.Yürümüyor.Uykusu sürekli düzensiz.Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor." Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapmasi gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki doktorun altı aylık kızıdır. Dr.Ruskin, Amerikan Tıp Birliği dergisindeki makalesinde,(günümüzde çok yaşandığı gibi )gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir Perspektif kazandıracağını anlatmaktadır . Allen Klein'den
  8. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Mizah - Mizahla ilgili her Şey
    Bebekler İki bebek süpermarketin sebze bölümünde pusetlerinde sohbet ediyorlarmış. "Ay " demiş biraz büyük olanı, "Annem kereviz aldı..Pişince kokusu berbat!!..Sen ne güzel hala meme emiyorsun..Keşke ben de meme emseydim....!" "Geç kardeşim! her şey göründüğü gibi değil ." demiş öteki.. "Günde iki paket sigara içen bir adamla aynı memeyi paylaşmak ne demek biliyormusun?..
  9. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    DOSTLUK VE ARKADASLIK Kötü karakterli bir genç varmis. Bir gün babasi ona civilerle dolu bir torba vermis. "Arkadaslarin ile tartısip kavga ettigin zaman her sefer bu tahtaperdeye bir civi cak" demis. Genc, birinci (ilk) günde tahtaperdeye 37 civi cakmiş. Sonraki haftalarda kendi kendini kontrol etmeye calısmıs ve gecen her günde daha az civi cakmıs. Nihayet bir gün gelmis ki hic civi cakmamis. Babasi onu yeniden tahtaperdenin önüne götürmüs. Gence "Bugünden baslayarak tartişmayip kavga etmedigin her gün icin tahtaperdelerden bir civi cikart" demis. Günler gecmis. Bir gün gelmiski her civi cikarilmis. Babasi ona "Aferin iyi davrandin ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artik cok delik var. Artik gecmişteki gibi güzel olmayacak" demis. Arkadaslarla tartisip kavga edildigi zaman kötü kelimler söylenilir. Her kötü kelime bir yara(delik) birakir. Arkadaşina bin defa kendisini affettigini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak (kapanmayacak). Bir arkadas ender bir müchever gibidir. Seni güldürür yüreklendirir sen ihtiyac duydugunda yardimci olur seni dinler sana yuregini acar" demis. COKTA İYİ DEMİS....... (Bu bi arkadaştan geldi. Buraya eklemek istemiş ama sadece benim adım olduğu için eklememiş. Burda ben sadece benim gönderdiğim hikayeler olsun istemiyorum. Gönderdiğim hikayeleri ben zaten biliyorum başkasından gelen hikayeler olursa çok memnun olurum. cevap yaz deyip güzel hikayeler yollarsanız sevinirim)
  10. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    ingilizce olunca dikkat çekmiyor tabi hakkat daha yeni gördüm
  11. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye... Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur. Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz. Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der. Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine... Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez." Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der. Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
  12. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    Genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı... Genç kız ise hergün hastahane odasında biraz daha solmaktaydı. Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu... Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi... Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu..."Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı... Genç kızda zaten başka birşey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdiki... Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi.. Ne önemi vardı artık? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi... Ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir, her günü hüsran...Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle paylaşmamıştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca.. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı... Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, elerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi... En çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama... Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki.. Tekrar o geldi aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık... Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu.. Ufakta olsa ondan bi hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu... Oysa sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi...Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı? Onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden? İçi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir ağırlık çöktü. Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada.. Ama sevdiğinden bi hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti. Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belkide sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler içinde derinliğe daldı... Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı.. Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı... O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti... Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu.. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu... Genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlamış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Hergün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla.. En çokta kan kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi. Oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle... Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavaşça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yılar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin kokusu vardı mektupta.. Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip oturdu yavaşça...Kağıdı açtı. Ve elleri titreyerek okumaya başladı. "Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu.. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden dahada hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım... Hergün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım... Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım... Ve bir gün herşeyi değiştirecek bir fırsat çıktı önüme. Bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim... Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye.. Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık... Senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece... Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi... Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona...Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde... Unutma, kırmızı gülüde unutma olur mu??... Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadarda Seveceğim... Sevgilin...."
  13. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    "Yollari oldukca uzunmus, yokus yukari gidiyorlarmis, gunes yakiciymis, ter icinde kalmislar, susamislar. Bir donemecin ardinda harika bir mermer kapi gormusler; kapi, ortasinda bir cesme bulunan altin doseli bir meydana aciliyormus, cesmeden berrak bir su akiyormus. Yolcu kapidaki bekciye donmus. -Iyi gunler. -Iyi gunler, diye yanit vermis bekci. -Burasi harika bir yer, adi ne? -Burasi cennet. -Ne iyi, cennete gelmisiz, cunku cok susadik. -Iceri girip dilediginiz kadar su icebilirsiniz, demis bekci ve eliyle cesmeyi gostermis. 'Atimla kopegim de susadilar. -Kusura bakmayin, demis bekci. -Buraya hayvanlar giremez. Yolcu cok uzulmus, cok susamismis, ama suyu tek basina icmek istemiyormus. Bekciye tesekkur edip yoluna devam etmis. Epeyce bir sure yamac yukari gittikten sonra eski gorunumlu kucuk bir kapiya varmislar, kapi iki yani agaclikli toprak bir yola aciliyormus. Agaclardan birinin altinda, sapkasini alnina indirmis, uyur gibi yatan bir adam varmis. -Iyi gunler, demis yolcu -Adam basini sallamis. -Atim, kopegim ve ben cok susadik. -Surada taslarin arasinda bir pinar var, diyen adam eliyle orayi isaretetmis. -Istediginiz kadar su icebilirsiniz. -Yolcu, ati ve kopegi pinara gidip susuzluklarini gidermisler. Yolcu bekciye tesekkur etmis. Istediginiz zaman yine gelebilirsiniz, demis bekci. -Buranin adi ne? -Cennet. -Cennet mi? Ama mermer kapidaki bekci bana orasinin cennet oldugunu soyledi. -Orasi cennet degil cehennemdi. Yolcunun akli karismis; -Sizin adinizi kullanmalarina niye izin veriyorsunuz? Yanlis bilgi vermeleri buyuk karisikliga neden olur!' -Hic de degil. Aslinda onlar bize buyuk bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi dostlarina sirt cevirenlerin hepsi orada kaliyor cunku. ***Paulo Coelho'nun, Seytan ve Genc Kadin adli romanindan
  14. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    SEDEF ÇİÇEĞİ Mahkeme salonunda, seksen yaşlarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bıkkın bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına: "Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?" Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı. "Bu herif yetti gayri, 50 yıldır bezdirdi hayattan..." Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu, mahkeme salonunda... Sessizlik, bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu. Kim bilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından? Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı... Kadın neler diyecekti ? Herkes, onu dinliyordu. Yaşlı kadının gözleri doldu ve devam etti: "Bizim bir sedef çiçeği vardı çok sevdiğim... O bilmez... 50 yıl önceydi ... O çiçeği bana verdiği çiçekler arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce, bir tas suyla sulayacağım onu diye... İyi gelirmiş derlerdi. 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kerede bu çiçeği ben sulayayım demedi. Taa ki geçen geceye kadar...O gece takatim kesilmiş uyuyakalmışım... Ben, böyle bir adamla 50 yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu, her şeyimi verdim. Ondan hiç birşey görmedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim." Hakim yaşlı adama dönerek; -"Diyeceğin bir şey var mi, baba?" dedi. Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle, hakime yöneldi. Tane tane konuştu : -"Askerliğimi Reisicumhur köşkünde bahçıvan olarak yaptım. O bahçenin, görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. İlk evlendiğimiz günlerin birinde, boyun ağrısı nedeniyle, onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa; boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi bizim hatun... Lafım geçmedi... O günlerde, tesadüf, bu çiçek kurumaya yüz tuttu. Ben ona: "Gece çiçek sularsan geçer dedim. Adak dilettim... Her gece onu uyandırdım ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece, o çiçek ben oldum sanki..." dedi adam. O yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle... "Her gece, o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef, gece sulanmayı sevmez, hakim bey... Geçen gece de... Yaşlılık... Ben de uyanamadım. Uyandıramadım... Çiçek susuz kalırdı ama kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım... Sesimi çıkartamadım.
  15. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    KURSUN SESİ KADAR HIZLI GECER YASAMAK ; ÖYLE ZORDUR Kİ KURSUNU HAVADA,SEVGİYİ YÜREKTE TUTMAK! BAZEN DUYGULARIMIZ BİZDEN ERKEN YASLANIR VE BİZDEN HAYATIN GERİ KALANINI ALIR. HAYATIN KENDİNİ ANLAYANLARI CEZALANDIRMASIDIR BU.DURUP DURUP ARDINA BAKAN KADINLAR VARDIR. GEÇMİŞİ DÜŞÜNMEKTEN ŞİMDİYİ YAKALAYAMAZLAR.HER ŞEYİ DİDİKLEYİP DURAN,MAZİSİNİN GÖLGESİNDEN,ANILARININ YÜKÜNDEN BİR TÜRLÜ KURTULAMAYAN,GÖZLERİ UFUK YORGUNU KADINLAR.GÜÇLÜ KÖKLÜ BİR BİÇİMDE YENİ ARKADASLIKLAR EDİNECEK YANLARI GERİDE BIRAKTOYSAN EGER,HASAR GÖRMÜŞ ESKİ ARKADASLIKLARI ONARACAK ÇAĞIDA GERİDE BIRAKMIŞ OLUYORSUN.ZAMAN İLERLEDİKÇE BİR ÇOK ŞEY DAHA ZOR OLMAYA BASLAR. BEKLENTİSİ YÜKSEK OLAN KADINLARIN YALNIZLIĞI DAHA KOYU OLUYOR.GEÇİP GİTTİĞİYLE KALIYOR. AYRILIKLARI AYRINTILAR ACITIR.KADINLARI MAHVEDEN ERKEKLER DEĞİL AYRINTILARDIR.ERKEKLER ERKEKLİKLERİNİN TADINI ALABİLDİĞİNE ÇIKARIRKEN KADINLAR BU KONUDA DA UMUTSUZDURLAR.ÇÜNKÜ KADINLIK BEKLER ! UMMAK VE BEKLEMEK KADINLIĞA VERİLMİŞ İKİ CEZADIR MURATHAN MUNGAN
  16. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    AŞK VE ÇILGINLIK Uzun zaman once, dunya olusmamis, insanlar dunyaya ayak basmamisken, iyi huylar ve kotu huylar ne yapacaklarini bilemez vaziyette dolaniyorlarmis. Bir gun toplanmislar ve her zamankinden daha fazla canlari sikkin oturuyorlarken; SAFLIK ortaya bir fikir atmis; Neden saklambac oynamiyoruz?" Ve hepsi bu fikri cok begenmis. Hemen CILGINLIK bagirmis "Ben ebe olmak ve saymak istiyorum. Ben ebe olmak istiyorum!" Baska hic kimse CILGINLIK'i arayacak kadar cildirmadigi icin hemen kabul etmisler. CILGINLIK bir agaca yaslanmis ve saymaya baslamis: bir, iki, uc...... CILGINLIK saydikca, iyi huylar ve kotu huylar saklanacak yer aramislar. SEFKAT, ay' in boynuzuna asilmis, İHANET, cop yigininin icine girmis , SEVGI, bulutlarin arasina kivrilmis, YALAN, bir tasin altina saklanacagini soylemis ama yalan soylemis. Cunku golun dibine saklanmis, TUTKU, dunyanin merkezine gitmis, PARA HIRSI, bir cuvalin icine girerken cuvali yirtmis. Ve CILGINLIK saymaya devam etmis; Yetmis dokuz, seksen , seksen bir. ASK'in disinda butun iyi huylar ve kotu huylar o ana kadar zaten saklanmis. ASK kararsiz oldugu gibi, nereye saklanacagini da bilmiyormus. Cunku hepimiz ASK'i saklamanin ne kadar zor oldugunu biliriz. Ve CILGINLIK doksan sekiz, doksan dokuz'dan sonra yuz'e geldiginde, ASK sicrayip gullerin arasina girmis ve saklanmis. CILGINLIK bagirmis; "Onum, arkam, sagim, solum sobe. Geliyorum!". Arkasini dondugunde, Ilk once TEMBELLIGI gormus, o ayaktaymis. Cunku saklanacak enerjisi yokmus. Sonra SEFKAT'i ayin boynuzunda gormus ve IHANET'i coplerin arasinda, SEVGI'yi bulutlarin arasinda, YALAN'i golun dibinde ve TUTKU'yu dunyanin merkezinde. Hepsini birer birer bulmus, birisi haric. Ve CILGINLIK umutsuzluga kapilmis, saklananlarin bir tanesini bulamamis. Derken HASET, ASK bulunamadigi icin haset duyarak, CILGINLIK'in kulagina fisildamis; "ASK'i bulamiyorsun cunku o gullerin arasinda saklaniyor." Ve CILGINLIK catal seklinde tahta bir sopa almis ve gullerin arasina cilginca saplamis , saplamis, saplamis, ta ki, yurek burkan bir haykirma onu durdurana dek. Ve haykiristan sonra, ASK elleriyle yuzunu kapayarak ortaya cikmis,parmaklarinin arasindan sicim gibi kan akiyormus. CILGINLIK ASK'i bulmak icin heyecandan ASK'in gozlerini catal sopa ile kor etmis. "Ne yaptim ben? Ne yaptim ben?" diye bagirmis. "Seni kor ettim. Nasil onarabilirim?" Ve ASK cevap vermis; "Gozlerimi geri veremezsin. Ama benim icin bir sey yapmak istersen, benim rehberim olabilirsin." Ve o gunden beri, ASK'in gozu kordur ve O gunden beri de CILGINLIK her zaman onun yanindadir...........
  17. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    YANKI Bir babayla sekiz-dokuz yaşlarındaki oğlu dağlarda yürüyüşe çıkmışlardı. Çoçuğun ayağı birden kaydı ve düştü. İncinen ayağının sıkıntısıyla haykırdı: “Aaaahhhhhhhhh!” Sesi karşı dağlardan yankılanıp aynen geri döndü: “Aaaahhhhhhh!” Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamış olan çocuk çok şaşırdı ve merakla bağırdı: “Kimsin sen?!” Cevap gelmekte gecikmedi: “Kimsin sen?!” Çocuk bu cevaba öfkelendi: “Korkak!” Cevap aynıydı: “Korkak!” Bunun üzerine babasına dönüp sordu: “Neler oluyor baba, anlamıyorum?” Babası gülümsedi ve “Dikkat et oğlum” dedi. Sonra da karşı dağa doğru bağırdı: “Herşey çok güzel!” Dağdan gelen ses cevapladı: “Herşey çok güzel!” “Seni Seviyorum!” “Seni Seviyorum!” Çocuk hâlâ hayret içindeydi, ama yine de anlayamamıştı. Daha sonra babası açıkladı: “İnsanlar buna ‘yankı’ derler, ama o aslında hayat’ın ta kendisidir. Söylediğin ya da yaptığın herşeyi aynen sana iade eder. Hayatımız, yapıp-ettiklerimizin bir yansımasından başka birşey değildir. Dünyanın daha sevgi ve adalet dolu olmasını istiyorsan, kendi kalbini sevgi ve adaletle doldurmalısın. Başkalarının şefkatli olmasını istiyorsan, senin şefkatli olman gerekir. Bunu herşeye uygulayabilirsin: Hayat ona ne verdiysen, onu sana aynen iade eder.”
  18. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    Hayır Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan iitbaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi: “Bunda da bir hayır var!” Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıktılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki her zamanki sözünü söyledi: “Bunda da bir hayır var!” Kral acı ve öfkeyle bağırdı: “Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?” Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyünz meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını farkettiler. Bu inankabile, batıl çları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler. Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı. “Haklıymışsın!” dedi. “Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım çok haksız ve kötü birşeydi.” “Hayır” diye karşılık verdi arkadaşı. “Bunda da bir hayır var.” “Ne diyorsun Allah aşkına?” diye hayretle bağırdı kral. “Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir.” “Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?” Ve sonrasını düşünsene… Murat Çiftkaya,
  19. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öneri ve Eleştirileriniz
    http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=130 burdaki resim gibi çeşitli dosyaları ekleyebilir miyiz foruma??????
  20. Shatin şurada cevap verdi: YuceL başlık Download & Net Programları
    Kazaa Lite bunu deneyin çok daha süper bişey sınırsız arama yapabiliyor kazaa nın aksine kısıtlama yok ama kazaa tabanlı yani kazaa destekliyor kazaa lite ı sanırım destek vermeyi kesiyormuş yani yakında yürürlükten kalkabilir bi tavsiye : arama yaptıktan sonra seçenekleri bant genişliğine göre sıralayın bant genişliği en yüksek olan pc den indirmeye çalışırsanaz yaklaşık 20kb lere varan download hızıyla istediklerinizi indirebilirsiniz kolay gelsin
  21. bir server daki bütün dosya listesini görebilmek için illa serverin kırılması mı gerekir yoksa başka bi yolla server içindeki bütün dosyaları görebilir miyiz bu konuda bi fikri olan varsa yardımcı olsun lütfen yani bi adres üzerindeki bütün linkleri görmek istiyorum
  22. tamam tamam ben kendim buldum swish2.0 yi attım yerine swishmax kurdum. onda bi onay kutucuğu var animasyonu oynattıktan sonra durdur diye o onay kutucuğunu işaretleyince animasyonunuz bir kere oynuyor herkese kolay gelsin
  23. 15 Avrupa Birliği (AB) Üye Devlet: Avusturya Belçika Danimarka Finlandiya Fransa Almanya Yunanistan İrlanda İtalya Lüksemburg Hollanda Portekiz İspanya İsveç Birleşik Krallık Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) üyesi olan 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği (ASTB) ülke: İzlanda Liechtenstein Norveç Avrupa Birliği’ne katılmaya aday 12 ülke ( Katılım sürecindeki ülkeler ): Bulgaristan Kıbrıs Çek Cumhuriyeti Estonya Macaristan Letonya Litvanya Malta Polonya Romanya Slovak Cumhuriyeti Slovenya
  24. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    Hayat bir Maraton Hava kararmaktadır. Maraton yarışı sonuçlanalı bir saati geçmiştir.Stadyum neredeyse boşalmıştır. Stadyumun temizlikçileri yavaş yavaş etrafı toparlamaya bile başlamıştır. Tam o sırada stadyumun giriş kapısından bir siyahi atlet gözükür. Atletin - gözü bitirme ipini aramaktadır. Koşma ile yürüme arası bir şey, seke seke ilerlemektedir. Sonunda atlet bitirme ipini göğüsler. Böylece John Stephen Akhwari, Mexico'daki 1968 Olimpiyatları'nda tarihe geçer. Ama bu Tanzanyalı atletin tarihe geçmesine asıl neden,yarışı en son bitiren atlet olması değil, ipi göğüsledikten sonraki sözleri olmuştur. Bu Tanzanyalı atlet yarış sırasında bir kaza geçirmiş ve yaralanmıştır. Tedavisi yapılmıştır, ama bacağı hâlâ kanamaktadır. Stadyumda kalan bir küçük kalabalık bu atleti alkışlarlar. Bir kısmı takdirle alkışlamaktadır, bir kısmı da adamın yaralı bacağını görmediklerinden, belki de dalga geçerek alkışlamaktadır. Bu alkışlamada belki de, "Akşam-ı Şerifler hayrolsun! Nerelerdeydiniz mirim?" türünden bir sorgulama bile vardır. Maraton koşusunu yazacak bir-iki gazeteci daha stadyumdan ayrılmamıştır. "Neredeydiniz mirim?" sorusunu bu gazeteciler daha bir usturuplu sorarlar : -Yarışı kazanma şansınızı kaybetmiştiniz. Neden ille de yarışı bitirmek için bu kadar kendinizi zorladınız? Bu soruya Tanzanyalı atlet çok şaşırır; ama sonunda cevabını verir : - Beni ülkem buraya yarışa başlayayım diye değil, yarısı bitireyim diye yolladı..
  25. Shatin şurada cevap verdi: Shatin başlık Öykü Forumu
    CENNET CEHENNEM Yaşı çok genç olmasına rağmen, ölümden sonrasını, cennet ve cehennemi çok merak ediyordu. Bu şiddetli merakın sonucu mudur bilinmez, bir gün rüyasında öldüğünü gördü. Bir melek kendisini alıp öteki dünyaya kanat çarptı. “Şimdi,” dedi melek, “hayatın boyunca görmek istediğin yerleri göstereceğim sana.” Genç, gördükleri karşısında hayretler içinde kaldı. Cehennem denilen yer kocaman bir odaydı ve odanın ortasında büyük bir masa, masanın üstünde de nefis kokular saçan iştah kabartıcı yemekler vardı. Masanın etrafında ise cehennem ehli oturuyordu. Odanın duvarında “Yemekler, sadece kaşıkların ucundan tutarak yenilebilir” şeklinde bir levha asılıydı. Bu nefis kokular saçan yemeklerin sunulduğu bir yer nasıl cehennem olabilirdi ki? Tam bu soruyu kendisine eşlik eden meleğe soracaktı ki, başka birşey dikkatini çekti. Cehennemdeki insanlar, önlerinde duran onca nefis yemeğe rağmen mutsuz ve kederli bir halde sessizce oturuyordu. Daha ilginci ise, hepsi ellerinde kollarından daha uzun kaşıklar tutuyorlar ve bu karşıkları kullanarak yemek yiyemedikleri için açlıktan muzdarip halde oturuyorlardı. Melek, onun soru sormasına fırsat vermeden “Şimdi de sana Cennet’i göstereecğim” dedi ve onu bir öncekiyle tıpatıp aynı bir odaya götürdü. Odada yine aynı enfes yemeklerle dolu bir masa, etrafında ellerinde aynı uzunlukta kaşıklar tutan insanlar oturuyordu. Duvarda aynı kural yazılıydı. Kısacası, görünürde herşey aynıydı. Tek bir farkla: Cennet’teki insanlar, bir taraftan ellerindeki uzun kaşıklarla karşılarında oturanlara yemekleri ikram ederken, bir taraftan da şen şakrak sohbet ediyorlardı. Ve yüzlerinde hem doymanın, hem de mutluluğun ifadesi okunuyordu. Melek, onu yolcularken kulağına şunları fısıldadı: “Görüyorsun ki, Cehennem’deki benciller sadece kendilerini doyurmaya çalıştıkları için hem aç hem mutsuz. Cennet ehli ise cömertlikleri ve ikram duyguları sayesinde hem midelerini, hem de ruhlarını doyurabiliyorlar.”

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.