Zıplanacak içerik

netman

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

netman tarafından postalanan herşey

  1. netman şurada bir başlık gönderdi: Batman
    Batman Batman’da Khani Zirün tarafından kurulan devlet, 194 yıllık bir mutlu yaşamdan sonra İskender tarafından yıkılmıştır. (M.Ö.352) Bizanslılar zamanında Halid bin Velid komutasındaki İslam orduları Hasan Keyf (Hısnelkefa) kalesini alınca Ela Khan’da kendiliğinden teslim olmuştur. 1515 yılında Osmanlı toprağı olan Ela Khan’ın adı 1864 yılında Elihan olarak telaffuz edilmeye başlamıştır. Siirt il olmasıyla Batman çayı kenarındaki Elmedina yerleşim yeri ilçe yapılmış ve Ela Khan bir köy olarak Elmedina’ya bağlanmıştır. 1927 yılında Elmedina Batman çayının taşması sonucu haritadan silinince bir höyük olarak dikkatleri çeken Raman Dağı eteğindeki İluh ve çevresi tekrar önem kazanmaya başlamıştır. Bölgede petrol yataklarının bulunmasıyla da bölge canlanmış ve adı da Batman çayından dolayı Batman olarak değiştirilmiştir. Türkiye’de petrolün ilk işlendiği ve üzerinde ülkemizin ilk Petrol Müzesi inşa edilen ilimizin ekonomisi petrol ve tütüne dayanır. İlimizin antik kenti Hasankeyf binlerce mağara evleriyle bir harikalar diyarıdır. Önplana Çıkan Turizm Değerleri Hasankeyf(Hısn-keyfa): Diclenin kıyısında, zamanında medreseler, rasathane, darüşşifa ve diğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, ulaşım yolları ve ticaret merkezlerinin yer değiştirmesiyle günümüzde önemini yitirmiştir.İlçe, sahip olduğu zengin tarihsel yapılar nedeniyle 1981 yılında bütünüyle sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. GAP projesi kapsamında bulunan Ilısu Barajı nedeniyle bu tarihsel yapılar bütünüyle sular altında kalacaktır. Bu konuda çalışmalar Kültür Bakanlığı ve DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir Hısn, kale veya hisar anlamına gelmektedir. Artukoğullarına 130 yıl başkentlik yapmış bu tarihi yerin ilk olarak kimler tarafından kurulduğu bilinmemekle beraber ilk çağda “Cefa” adını taşıdığı ve Süryani Piskoposluğunun merkezi olduğu bilinmektedir. Dünyanın ilk ve tek açılır-kapanır taş köprüsü de bugün Hasankeyf’de bulunmaktadır. Malabadi Köprüsü: Silvan yolu üzerindeki bu taş kemerli köprü dünyadaki taş kemerli köprülerin en geniş olanıdır. Görkemli bir Artuklu eseri olan köprünün kemerinin ayaklarında yolcuların dinlenebilmesi için odalar yapılmıştır. Köprü 1147’de Artuklu Beyi Timurtaş tarafından yaptırılmıştır. Doğu ve batısı eğimli olan köprü 3 bölümden oluşur. 150x7 mt ebatlarında 5 gözlü zarif bir görüntüsü vardır. Yol güzergahında bulunan köprü mutlaka görülmesi gereken muhteşem eserlerden biridir.
  2. Bu arada şunu belirtemekte fayda goruyorum.Kuran-ı Kerim ve diğer dinler hakkındaki çalışmalarım devam etmektedir.Lutfen hitamlarınız da ilk once sen oku ... felan gibi ibarelerde bulunmayın.Eğer siz biliyorsanız,siz soyleyin lutfen... Teşekkürler...
  3. Arkadaslar oncelikle verdiginiz cevaplar icin hepinize tesekkur ederim.Fakat anlamadıgınızı dusundugum sey(biniriniz haric) Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter.O her şeyi bilir ve o her şeyi görür.O bir seye OL! dediği anda o sey oluverir. Yani eğer kitapların bozulacagini biliyorsa neden dort kitap yolluyor?İnsanların ne yaptıklarını anlayabilmeleri için mi?O din bozulduğu için mi?Şüphesiz ki onun her seye gücü yeter.Bir kitap gonderilecekse şayet; oyle bir kitap gonderir ki o kitap hiç bozulmaya uğramaz.Herkes de onun bir Hak dini olduğunu bilir.Bir arkadaşımızın da belirttiği gibi eğer ayet ya da kitaplar olayların oluşumuna göre geliyorsa Allah once bu olaya izin veriyor ve sonra yasaklıyor gibi bir durum ortaya çıkar ki bu da anlamsız bir çelişkiye yol açar. Ya da Adem ile Havva olayında da aynı şekilde cenneti veriyor ve daha sonra cennet icerisinden bir meyvayı yasaklıyor.Sonra seytan da onları kandırıyor.Tabii bu arada da Allah seytanın onları kandıracagini da biliyor.O halde anlatilanlara gore bu bir kurmaca olmuyor mu sizce de?Yani bir Adem ile Havva yı Dünya'ya gonderme kurmacası? Ya da şeytanın mahşer gununde Allah tan aff dileyeceğinden söz edilir.Şeytan (ki bizden daha iyi mantığa sahip olduğunu düşünüyorum) zamanında,Adem yaratılmadan, Allah'ın büyüklüğünü kabul etmiş ve ona secde eden bir varlık; nasıl oluyor da birden düşünceleri değişip Allah'a isyan edecek duruma geliyor,o da Allah'ın galip geleceğini bilmiyor mu,sormak istediğim olayın nasilligi degil,olayin mantiksiz boyutudur. Binlerce yillik insan tarihi oldugundan bahsedilir.Ben diyeyim 50.000 yil,siz deyin 250.000 yil.Bu süre zarfında "Allah İnanci" sadece son iki bin yillik süre zarfinda ortaya çıkmıştır.Peki 50.000 yillik(ben küçüğünü alayım) insanlik tarihinde Allah neredeydi?Neden kendini belli etmek için 48 bin yıl bekledi?120.000 peygamber geldiğinden ve bunların kavimlere yayıldığından bahsedilir.O zamanlarda gelen peygamberler yok mudur? Eğer var ise; bu kavimlere neden Allah tan söz etmemiştir de o insanların öküze bile tapmasına izin vermişlerdir.Eğer tarihlerde gelmediği iddaa edilecek olursa buradan da bu peygamberlerin son 2000 yilda geldiği ortaya çıkar ki bu da sene başına 60 peygamber geldiğine varır.Bu da mantıksız olur... Sorulara mantıklı cevap alındıkça yeni soru ve cevaplarımla burada olacağım.(yazış tarzımı bağışlaın,sorular çok olduğu için asıl sormak istediğimle diğer sorular karışıyor.Umarım beni anlarsınız) Sizden ricam sorulara yaklaşımınız da olayaı çok yönlü ve mantıksal süzgeçten geçirerek ele almanızdır.. İlginize Teşekkürler...
  4. netman şurada bir başlık gönderdi: Mardin
    Mardin Uzun yıllar süren Roma ve İran savaşları sonrasında Roma’ya onlardan da Bizans’a kalan Mardin, 1098’de Artukoğlu Beyliğinin başkenti olmuştur. Çok sağlam bir kalesi olduğundan ele geçirenin uzun yıllar hakim olduğu Mardin, 1515 yılında Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Mardin kalesinin eteklerinde yer alan şehir, küçük pencereli, beyaz boyalı özgün mimarisiyle dikkatleri çeker. İlimiz aynı zamanda güvercinleriyle de meşhurdur. Şehrin esas yerleşim yeri Mardin Eşiği diye anılan dik yamaçlı bir yayla üzerinde kurulmuştur. İlde Harran ovasının devamı niteliğinde olan Kızıltepe Ovasının ayrı bir önemi vardır. Dört mevsimi aynı anda yaşamanın mümkün olduğu ilimiz Habur ve Nusaybin sınır kapıları ile de Orta doğunun bir geçiş kapısıdır. Önplana Çıkan Turizm Değerleri Deyrul Zaferan Manastırı (Mor Hananya): Süryani cemaatinin dini merkezdir. Şehrin 5 km doğusunda bulunan Manastır 1600 yıllık bir geçmişe sahiptir. Burada 52 Süryani Patriğinin mezarı vardır. Manastır M.S.4.yy sonlarında kurulmuştur. Halen eski ihtişamını korumaktadır. Cudi Dağı ve Harabeleri: Dağ üzerindeki yerleşim yerlerine ait kalıntıları mevcuttur. Nuh’un gemisinin Cudi Dağı’nda olduğuna dair Kuran’da geçen işretler bu dağı son yıllarda turizm açısından daha da önemli hale getirmiştir. Midyat: Bir müze kent olan Midyat Mardin’e 1,5 saatlik mesafededir. Süryani kiliselerinin çokluğu ile bir ortaçağ kentini andırır. Telkari denilen taş işçiliğinin son ustalarını Midyat çarşısında görmek mümkündür. İlçenin 18 km doğusunda Deyrulumur Manastırı vardır. M.S.397 yılında yapılan bu manastıra Hz. Ömer zamanında ayrıcalık tanınmıştır. Bu manastır içersinde bulunan zengin kütüphanesi ile 1000’lerce gencin eğitim gördüğü ilahiyat fakültesi olmuştur. Midyat, aynı zamanda acur, kavun ve çok lezzetli üzümleriyle de adından söz ettirmektedir. Dara Harabeleri: Şehrin 30 km güney doğusundaki Oğuz Köyü sınırları içersinde İran Hükümdarı meşhur Dara Yuvanış tarafından kurulan şehrin kalıntılarıdır. Mezopotamya’nın en önemli kentlerinden biri olan Dara yerleşim yeri içersinde kent kalıntıları, mağara evler, saray, çarşı, zindan, su yolları, tophane ve depolar vardır.
  5. netman şurada bir başlık gönderdi: Diyarbakır
    Diyarbakır Hititler M.Ö. bu bölgeyi aldıklarında Diyarbakır Hurrilerin elinde bulunuyordu. Uzun süre Med’lerin elinde kalan kent sonra İskender’in eline geçmiştir. Bir süre Sasani ve Bizans arasında el değiştiren Amed, Hz.Ömer zamanında komutan İyaz ibn-i Ganem tarafından fethedilmiştir. Malazgirt savaşından sonra ise Alparslan bu bölgeyi İnanoğullarına vermiş ve 1519 yılında Bıyıklı Ahmet Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı zamanında devletin önemli sancaklarından bir olan Diyarbakır’ın tarihi M.Ö. 3000 yıllarında başlamış ve 26 medeniyete beşiklik etmiştir. Şehir, bölgede yaşayan medeniyetlere ait eserlerle adeta ölümsüzleşmiştir. Güneydoğunun incisi ilimiz Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun ve en geniş surlarıyla çevrilmiştir. Çeşitli uygarlıklara ait pek çok eser Diyarbakır arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. İlimiz, yazın çekilen Dicle’nin yataklarında güvercin gübresi ile yetiştirilen 50-60 kg’lık karpuzlarıyla adını duyurmuştur. Dicle boyundaki köylerin çoğunda Boranhane adı verilen güvercinlikler olup yöre adeta kuş cenneti gibidir. Önplana Çıkan Turizm Değerleri Diyarbakır Surları: Çin Seddi'nden sonra en uzun sur olması ile ünlenen Diyarbakır Surları 5.5 km uzunluğunda ve 7-8m yüksekliğindedir.16 kalesi ve 5 çıkış kapısı olan siyah bazalt surlar, kentin en ilgi çekici yeridir. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem örneğini oluşturan bu surlar yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir. M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ulu Camii: Anadolu’nun en eski camilerinden biri olan cami kesme siyah taştan yapılmıştır. M.S.639 da Diyarbakır İslam ordularınca ele geçirilince burada bulunan Mar-Toma kilisesini camiye çevirmişlerdir. Duvarlarında pek çok uygarlığın kitabesi bulunmaktadır. Dakyanus Harabeleri ve Ashab-ı Kehf Mağarası: Ashab-ı Kehf’ olayında de adı geçen Dakyanus şehri Lice ilçesi yakınındadır. Olayda anlatıldığı gibi Dakyanuş şehri mağaraya 4 saatlik yaya bir mesafededir. Fis Ovasındaki bu Dakyanus şehrinde yapılan kazılarda eski paralar, heykeller, işlenmiş taş ve sütunlar bulunmuştur.
  6. 17 yaşında oldğunu bilmek güzel...Bu yaşta aldığın cevaplarla yetiniyor olmanda yaşının etkisi büyük...Umarım bundan birkaç sene sonra da aldığın cevaplar (düşünmediğin ölçüde) seni tamin eder... Yine de ilgine teşekkürler...
  7. netman şurada bir başlık gönderdi: Dini Konular - Din - Dinler
    Öncelikle belirtmek isterim Allah'a (Tanrıya) inancım var.Benim karmasam dinler konusunda... Neden dört kitap? Ve bu dört kitabi da müslümanlar neden kutsal sayıyor? Oysa ki; bunların arasında Allah sözü olmayan kitaplar da var.Örneğin İncil.Bu kitap Hz.İsa'nın ölümünden sonra, onlarca İncil arasından Hz.İsa'nın havarilerinden(yanlışsam düzeltin) Matta,Markus,Luka ve Yuhanna'nın,Hz.İsa hakkındaki hikayelerini birleştirmesi ile oluşturulmuş.Yani Hz.isa'ya gelen vahiyler aracılığıyla değil de onun yaşayış tarzıyla oluşturulmuş bir kitap... Cennet ve Cehennem sonsuzluğunda Allah nerededir? Biz insanlık olarak hep şuna inandık: Ölümden sonra hayat var! ve de eğer var ise orada da cennet ve cehennem var.Ve oradaki yaşam sonsuz.Orda ne istersek,neye ol dersek oluverecek ve sonsuz bir yaşamla mükafatlandırılacağız.Ya da sonsuzlukta(bazı durumlarda) cezalandırılacağız.Peki Allah ne olacak?yani biz orada ona ibadet etmeyeceğiz.O bize emretmeyecek?Allah'ın hükmü sadece dünya için mi geçerli?Ki eğer öyle ise bu size de saçma gelmiyor mu? Adem ile Havva'nın ceremesini mi çekiyoruz? Adem ile Havva'nın hikayesini hepiniz bilirsiniz.Orada kimine göre armut kimine göre elma...bir yasaklanmış meyvadan bahsedilir.Ve Adem ile Havva'nın bu meyvayı yemesiyle cennetten atıldığından bahsedilir.Hatta bunu mantığı almayanlar daha farklı hikayelerle inandırıcı kılarlar.. Sormak istediğim; Adem ile Havva'nın cennette yaptıkları her ne ise,belki ben onların yaptığını yapmazdım?(Şimdi diyeceksiniz ki o da ne demek?)Bize hür irade verilmemiş midir?Seçme hakkı yani..Eğer öyle ise belki ben Allah'ın sözünden çıkmazdım ve cennette kalırdım?Adem ile Havva'nın yaptığı bir yanlış(ki bunlar ilk insandır,ilk insanın bile böyle zaafları varsa)yüzünden mi biz insanlar dünyadayız? Diyelim ki öyle; peki Allah (haşa)bilmiyor mu ki biz kulları Adem kadar temiz bile olsak şeytana kanacağız.(Ki biz Allah ile konuşma şansına bile sahip değilken) "İslamiyeti yaymak" ne anlama geliyor?Hür iradeye müdahale mi? Eğer Kuran'da hür iradeden bahsediliyorsa,bu islamiyeti yayma düşüncesi de nedir? "Biz onların kalplerini mühürlemişizdir" "Onlara ateş vaad edilmiştir" ..vb gibi geri dönüşü olmayan ibareler de nedir? Yani kuranda bazı toplumlar için bazı ayetlerde geçer bu söylediklerim.Yani o toplumdan bahsederken, onların hiçbirinin mi geri dönüşü olmadığından bahsediyor?Ki eğer öyle ise; o zaman Allah'ın affedici tarafı nerede kalıyor? Siz hala neden düşünmezsinizin anlamını kavrayamamak? İnanın o kadar kafa yoruyorum ki anlamak için...Fakat düşünüyorum,düşünüyorum ve asıl anlatılmak istenene(miş) varamıyorum.O zaman anlayamadığım bir şeyden sorumlu tutulmak ne kadar mantıklı? "Böyle bir durumda bir bilene danış" tavsiyesi vardır.Neden o bir bilenin kafası benden daha mı çok çalışıyor da algılayabiliyor?Kaldı ki bize eğer bize hep birileri doğru yolu gösterecekse,neden Allah Hz.Muhammed'in son peygamber olduğunu bildiriyor.Onun bilgilerine ihtiyacımız olacağını bilmiyor mu? Bunları okurken lütfen bilin ki : Bunların hepsini "Şüphesiz ki o her şeyi bilir,her şeyi görür" ilkesini göz ardı etmeden yazdım.Zaten benim bu ve bu tür sorularda cevapları tatminkar bulmamamın sebebi Allah'ı yüce bir varlık bulmam ve onun bu tür basit ve mantıksız istemlerde,söyleyislerde bulunmayacağını düşünmemdir.. Bunlara tatminkar cevaplar aldığım müddetçe aklıma takılan diğer (bir sürü) soruları da sizlerle paylaşacağım.. İlginize şimdiden çok teşekkürler...
  8. netman şurada bir başlık gönderdi: Adıyaman
    ADIYAMAN Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesiânin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan gerçek bir kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün dönemlerinde yaşanmışlığa dair bulgular elde edilmiştir. Tarih boyunca çeşitli devletler arasında el değiştiren Adıyaman İli, M.Ö. 3000-1200 yıllarında Hititler, 1200-700 yılları arasında Asurlular, 750-600 arasında Frigler, 600-334 yılları arası Persler, 334-69 yılları arası Makedonlar, 69-M.S.72 yılları arası Kommagene Krallığı, 72-395 yılları arası Roma İmparatorluğu, 395-670 Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu, 670-758 yılları arası Emeviler, 758-926 Abbasiler, 926-958 Hamdaniler, 958-1114 yılları arası yeniden Bizanslılar, 1117-1204 Eyyubiler, 1204-1298 yılları Anadolu Selçukluları, 1298-1516 Memluklular arasında el değiştirdikten sonra 1516 tarihinde Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir. Tarih boyunca ev sahipliği ettiği sayısız medeniyetten gelen değerleriyle Adıyaman İli, bugün Türkiye Cumhuriyetiânin önemli turizm merkezlerinden biri olarak, dünyanın her yerinden gelen konuklarını ağırlamaktadır. Güneydoğu Anadoluânun en yeşil ili olan Adıyamanâın adı dünyanın 8. Harikası olarak tanımlanan Nemrut Dağı ile birlikte anılır. Yine Gölbaşı ilçesinde bulunan göller ve dünyanın 4. büyük barajı olan Atatürk Barajı bölgeye ayrı bir çekicilik katmaktadır. Zengin akarsu kaynaklarına sahip ilin Göksu nehri boyunda yer alan Şambayat, karpuzu ile ünlüdür. İlimiz kaliteli tütün tarımı ile de ayrı bir öneme sahiptir. Önplana Çıkan Turizm Değerleri Nemrut Dağı: Yaklaşık 2150 mt yüksekliğinde olan Nemrut Dağı, Eskikale-Yenikale-Karakuştepe ve Cendere Köprüsünü içine alacak şekilde Milli Park haline getirilmiştir. Nemrut Dağı Ören Yeri, Adıyamanâın 86 km. doğusunda Kahta ilçesinin Karadut köyündedir UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesinde yer almakta ve dünyanın sekizinci harikası olarak tanımlanmaktadır.Nemrut Dağı Ören Yerine FIJET tarafından 2004 yılında Altın Elma Ödülü verilmiştir. Açıkhava müzesi konumunda bulunan Nemrut Dağı İlimiz turizmi açısından büyük önem arz etmektedir. İ.Ö. 1. Yüzyıla tarihlenen ve orijinali 55 m. olan tümülüsün bugünkü yüksekliği 50 m., çapı 150 metredir. Gündoğumu ve günbatımının tüm ihtişamıyla izlenebildiği Nemrut Dağında, Kommagene Kralı 1. Antiochos kendisi için görkemli bir anıt mezar, mezar odasının üzerine kırma taşlardan oluşan bir tümülüs ve tümülüsün üç tarafını çevreleyen kutsal alanlar inşa ettirmiştir. Tümülüs, Kral 1. Antiochosâun şerefine tertiplenen törenlere mahsus 3 terasla çevrilidir. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak adlandırılan bu alanlarda doğu ve batı teraslarda; sıra halinde dizilmiş blok halinde 8 yontma taşın üst üste oturtulmasıyla oluşturulan 8-10 metre yüksekliğinde muhteşem heykeller, kabartmalar ve yazıtlar bulunmaktadır. Heykeller, bir aslan ve bir kartal heykeliyle başlar ve aynı düzende son bulur. Hayvanların kralı olan aslan yeryüzündeki gücü, tanrıların habercisi olan kartal ise göksel gücü sembolize eder. Heykeller her iki tarafta da şu şekilde sıralanmıştır: Kral 1. Antiochos (Theos); Fortuna (Theichye-Kommagene-Tanrıça) Zeus (Oromasdes); Apollo (Mithras-Helios-Hermes), Herakles (Ares-Artagnes). Kült yazıtlarında anne tarafından Büyük İskenderâden (Yunan-Makedonya) baba tarafından ise, Darieosâdan (Pers) geldiğini ifade eden Antiochos, atalarından gelen bu etnik farklılığı birleştirerek, kültür zenginliği haline dönüştürmenin göstergesi olarak tanrı heykellerinin yüzünü doğuya ve batıya çevirmiştir. Zaten tanrı heykellerinin isimleri de hem Grek, hem de Pers dili ile ifade edilmiştir. Bu dağ ilk kez 1882âde yol mühendisleri Karl Sester ve Otto Puchstein tarafından keşfedilmiş ve 1987âde ise UNESCO tarafından da dünyanın 8. harikası ilan edilmiştir. Bu dağın en az 2000 yıllık geçmişiyle gün yüzüne çıkarılmasında ve bilim dünyasında tanıtılmasında Türk Müzeciliğinin kurucusu ilk Türk Müzecisi Osman Hamdi Bey öncülük etmiştir. Dağın diğer bir özelliği ise güneşin doğuşunu izlemeye gelen yerli ve yabancı turistlerin hayranlığıdır. Dağda güneşin doğuş ve batışı insanı büyüleyici bir atmosfere taşımaktadır. Bu saatlerde dağın üzeri insanlarla dolmaktadır. Cendere Köprüsü: Adıyamanâa 55 km. uzaklıkta ve Karakuş tümülüsünün kuzeydoğusundadır. Kahta çayının en dar kesiminde iki ana kaya üzerinde 92 iri kesme taştan yapılan bir büyük kemer ve doğu tarafındaki küçük bir tali kemerden oluşur.Üzerindeki kitabelerden, Septimus Severus zamanında (M.S.192-211) Samsatâta karargah kuran 16. Roma Lejyonu tarafından yaptırıldığı, Korint başlıklı sütunların İmparator Septimus Severus, karısı Julia Domna, oğulları Caracalla ve Geta'ya adandığı, daha sonra Caracalla İmparator olunca Geta adına diktirilen sütunun yıkıldığı bilinmektedir. Köprü'nün üzerindeki kitabelerden, Kommageneliler tarafından daha önce yaptırılan eski bir köprünün; Romalılar tarafından yıktırılarak yerine günümüzde de dimdik ayakta duran Cendere Köprüsünün yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Cendere Köprüsü, Roma mühendislik sanatının teknik bir şaheseri olarak bugün de herkesi son derece etkilemektedir. Kahta Kaleleri ve Arsemia: İl merkezine 60 kmâlik bir mesafede bulunan kalelerden Yeni Kale, Eski Kalenin karşısında tarihi Arsemia kentinin 2-3 km karşısında kurulmuştur. İçersinde cami, hamam, dükkanlar ve su depoları bulunan kalede Kahta çayına inen dönerli merdivenli 80 mtâlik bir su yolu bulunur. Kale ilk olarak Hitit döneminde kurulmuş ve Memluklular zamanında onarılmıştır. 1968-75 yılları arasında bir onarım daha görmüştür, Bunlardan Eski Kale olarak adlandırılan kale ise Ortaçağda İslam dünyasının en sağlam kalelerinden biri olmuştur. Kale civarında II.Selevkosâun kardeşi Arsames zamanında kurulmuş iki kent kalıntısı vardır. Kalenin bulunduğu yer aynı zamanda bir ören yeridir. Dönemin gözde kenti Arsemia M.Ö.2.yyâda Kommenegelilerin atası Arsemez tarafından Eski Kahta Kalesinin karşısında kurulmuş yazlık bir yönetim merkezidir. Tören yolu üzerinde Mitrasâın kaya kabartması ile Anadoluânun en büyük Grekçe yazıtı ve onun altında da kaya dehlizi bulunmaktadır. Perre (Piirin) Harabeleri: Adıyaman ili Merkez Örenli (Pirin) Mahallesindedir.Kommagene Krallığının beş büyük Antik Kentinden birisidir.Kommagene Krallığının başkenti Samosata ile Melitene (Malatya) arasında yer alan bir uğrak yeridir. Antik Roma kaynaklarında suyunun güzelliğinden bahsedilmekte olup; kervanlar, yolcular ve ordular tarafından dinlenme yeri olarak kullanıldığı anlatılmaktadır.Bahsedilen suyun aktığı Roma Çeşmesi halen kullanılmaktadır. Perre Antik Kenti (Niseaie) İznikte toplanan İncil Konsiline temsilci göndermesi aynı zamanda dini bir merkez olduğunu göstermektedir.Perre Antik Kentte en dikkat çeken kalıntılar girişleri kabartmalarla süslenmiş mezar odaları arasında irtibatı sağlayan geçitler bulunmaktadır. Kayalıklar içine oyularak yapılmış mezar odaları içerisinde lahitler de yer alır. Perre Antik Kenti harika bir görünüm oluşturmaktadır. Karakuş Tepesi: Nemrut Dağı Milli Parkı'nın güneybatısında bulunan Karakuş Tepesi, Kommagene Kralı II. Mithridates tarafından 21 Metre yükseklikte çakılların yığılmasıyla oluşturulmuş annesi İsas adına yaptırılan bir anıt mezardır. Sütun üzerindeki kartaldan dolayı Karakuş Tümülüsü olarak anılmaktadır. Tümülüsün kuzey güney ve doğusunda 4 adet 9 m. yüksekliğinde sütunlar yer almaktadır. Sütunlar üzerinde boğa, aslan ve kartal heykelleri ile tokalaşma stel , bulunmaktadır.Bu anıt mezarın kitabesinde M.Ö. I. Yüzyıl sonlarına tarihlenmektedir. Nemrut Dağı giriş noktası olarak belirlenen Karakuş Tümülüsü Milli Park Koruma alanı içersindedir. Haydaran Mağaraları: İlin 17 km kuzeyinde aynı adlı köyün yakınında kayalıklara üzerinde oyulmuş mağaralar topluluğudur. Bu mağaraların birinin üzerinde bir erkek ve bir kadın kabartması, ayın hilal hali ve yıldız kabartması vardır. Işık saçan yıldız motifi ve kabartmaların giyiniş şekline bakılırsa bu kabartmanın ışık tanrısı olarak bilinen Kommegene Kralı I.Antiochusâun babası Mithrades olduğu sanılmaktadır. http://www.adiyamanli.org http://www.adiyamanli.org/turkish-turkce/main-turkce.htm http://www.adiyamanli.org/turkiye_hakkindaki_hersey.htm http://www.adiyamanli.org/nemrut/ http://www.adiyamanli.org/travel/

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.