AsiMeLek tarafından postalanan herşey
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
HER SABAH, YANILMAK !.. sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak denizle gök arasında çiy yorgunu şehre kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız hiç uyumamıştınız / gözleriniz yanıyordu yolculuk sanki bitmemişti / birdenbire kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu dumanlı rampaları / bir kılıç gibi çıplak tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız jilet mavisi bir kadın elinde purosu değdiği yer açılıyor çok fena keskin kim olduğunu bilen yok / işin doğrusu yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor geçmişinden rusça bir şarkı arayarak sarhoş olmamak en büyük korkusu bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız Atilla Ilhan |
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
CİNAYET SAATİ Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu Deli cafer ismail tayfur ve şaşı Maktulün onbeş yıllık arkadaşı Üçü kamarot öteki aşçıbaşı Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Cinayeti kör bir balıkçı gördü Ben gördüm kulaklarım gördü Vapur kudurdu kuduz gibi böğürdü Hiçbiriniz orada yoktunuz Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu On üç damla gözyaşını saydım Allahına kitabına sövüp saydım Şafak nabız gibi atıyordu Sarhoştum Kasımpaşa'daydım Hiçbiriniz orada yoktunuz Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi Polis kaatilleri arıyordu Deli cafer ismail tayfur ve şaşı Üzerime yüklediler bu işi Sarhoştum Kasımpaşa'daydım Vapuru onlar vurdu ben vurmadım Cinayeti kör bir balıkçı gördü Ben vursam kendimi vuracaktım Atilla Ilhan |
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
CLAUDE DİYE BİR ÜLKE claude diye bir ülke siyah palmiyelerin değişerek her gece genç kızların öptüğü yanlış erkekler gibi çizdiği raphael'in şüpheli dudakları ayva tüyü cladue diye bir ülke kuşların ürküttüğü tüylü sevişmesi yağmurlu geyiklerin kırık masallarının uzaktan göründüğü lesbos adasındaki bitmemiş şiirlerin cladue diye bir ülke mermer prensesin ağzıyla emdiği yılanların sütünü o kadar korktuğu ibranî peygamberin ay doğunca yaşayan ay batınca ölü radyoaktif etkilerle saçların birden balmumu bir heykel başında uzaması röntgen yansımaları seramik gözlerinden ellerinin inatla göğsünü araması boşlukta katılaşan bir kadın kahkahası akvaryum yeşili flamand resimlerinden kaşlarının aynalarda incecik alınması her şimşek çakışta kendiliğinden sebâ melikesinin odalık hareminden kuduslü bir kızın âzeri ağlaması servirû sultan'ın yahudi dişlerinden çıplak ten aydınlığına işleyen sızı claude diye bir ülke neuilly'de damgalanmış fransız pullarının paris laciverdine kendinden başlayarak herkeste yanılmış rüyalar işleyince eksik erkekliğine claude diye bir ülke hiç kimse uğramamış okyanus diplerinden yoğun sessizliğine dünya haritasından oyulup çıkarılmış uluyan bir köpek bırakılmış yerine Atilla Ilhan |
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
34 FN 346 geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin dağılmış su dumanı şimşekli bir karanlığa yağmurun altında çınar çınarın altında o karaltı bırakılmış bir araba 34 FN 346 sağ arka lastiği yırtılmış camlarında kurşun delikleri içinde barut kokusu var hala çalışıyor silecekleri bir sola bir sağa bir sola bir sağa geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin şimşekler yaladıkça nikelajını tırnak uçlarında çıtır çıtır yoğun bir elektrik sokağa bu araba mutlaka çalınmıştır şüpheli ne zaman bulabilecekleri dışarda unutmuş bir ayağını bir genç direksiyona yıkılmıştır kanı sımsıcak damlıyor dirseklerinden koltuğa roman çoktan bitmiş yol bitmiş bitmiş kavga hala çalışıyor silecekleri bir sola bir sağa bir sola bir sağa bir sola bir sağa geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin Atilla Ilhan |
-
ne yaparsınız?
benim kitabımda sevmeyene sevdirmek yazmaz herkes öle olsun
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
ELİMDEN GELEN BU Elimden gelen bu ben iki kişiyim Çoğalmak neyse ne azalmak zor Birisi seni her an bırakıp gittiğim Öbürü kan gibi tutulmuş seviyor Ağzındakı acı alnındaki çizgiyim Gözlerine kirli bir bulut getirdim Hiçbir sevinç aydınlığı onu silemiyor Elimden gelen bu ben iki kişiyim Birisi kapadığın kapılardan gitmiyor Yağmur yağmaksa o güneş açmaksa o Bir yerin üşüse onun sıcaklığı Öbürü en içten çağrını işitmiyor Hüneri ne dersen duygu kaçakçılığı Alıp tutmaksa o basıp gitmekse o Bakışları kıyısız bir deniz uzaklığı Elimden gelen bu ben iki kişiyim İkisi birbirinden çıkmaya uğraşıyor Bilmem ki hangisinden nasıl vazgeçeyim Birisi yeni baştan serüvene başlamış Öbürü silahında son mermiyi yakıyor Çoğalmak neyse ne azalmak zor Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
ELDE VAR HÜZÜN Söyleşir Evvelce biz bu tenhalarda Ziyade gülüşürdük Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler Zamanlar değişti Ayrılık girdi araya Hicrana düştük bugün Ah nerde gençliğimiz Sahilde savruluşları başıboş dalgaların Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller Elde var hüzün O şehrâyin fakat çıkar mı akıldan Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması Sırılsıklam âşık incesaz Kadehlerin mehtaba kaldırılması Adeta düğün Hayat zamanda iz bırakmaz Bir boşluğa düşersin bir boşluktan Birikip yeniden sıçramak için Elde var hüzün Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
BÖYLE BİR SEVMEK Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir Azıcık okşasam sanki çocuktular Bıraksam korkudan gözleri sislenir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir. Hayır sanmayın ki beni unuttular Hala arasıra mektupları gelir Gerçek değildiler birer umuttular Eski bir şarkı, belki bir şiir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir. Yalnızlıklarımda elimden tuttular Uzak fısıltıları içimi ürpertir Sanki gökyüzünde bir buluttular Nereye kayboldular şimdi kim bilir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir. Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
DUYGULAR Duygularım ağır yaralı Sanki kurşun yemiş kan kaybeden Duygularım Hayatını Kaybetmek üzere Ne duygularımı paylaşacak biri var hayatımda Nede beni seven biri Yani unutulmuş mazide kalmış biriyim.... Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
BENCE MALUMDUR dikenin kalbime battığı bir sonbahar günüdür sen elini bulutların içinde gezdirirsin bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler içini kurtlar kemirir bence malumdur buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün senin ateşler içinde olduğun bence malumdur ellerin muhakkak çocuk elleridir hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün onlar neden daima okul türküleridir süleymancıktan bahseder kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden süleymancıktan ve karınca yuvalarından bahseder ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün sen ansızın gökyüzünde görünürsün gözlerinin rengi bence malumdur elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün eylül`den itibaren geceler hazindir uzundur sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler sokakların üstüne bulutlar gelirler bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir bir yıldız bir yıldızın ardınca gider yıldızların kayboldukları yer bence malumdur karanlıkta bir şeyler kopar dağılır uzaktan yabancı sesler duyulur sen elini bulutların içinde gezdirirsin elin hayallerimi dağıtır bilirsin sen elini bulutların içinde gezdirirsin Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
BELA ÇİÇEĞİ Alsancak Garı'na devrildiler Gece garın saati bela çiçeği Hiçbir şeyin farkında değildiler Kalleş bir titreme aldı erkeği Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler Çantasını karısı taşıyordu Hiç kimse tanımıyordu kimdiler Gece garın saati bela çiçeği Üçüncü mevki bir vagona bindiler Anlaşıldı erkeğin gideceği Bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler Bir türlü karısına bakamıyordu Ayaküstü birer bafra içtiler Gece garın saati bela çiçeği Şimdiden bir yalnızlık içindeydiler Karanlık gelmişi geleceği Birdenbire sapsarı kesildiler Vagonlar usul usul kımıldıyordu Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
BEKLE Gelecegim bekle dedi Ben beklemedim o da gelmedi ölüm gibi birşeydi Ama kimse ölmedi Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
AYSEL GİT BAŞIMDAN Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Uykularımı uyusan nasıl korkarsın Hiçbir dakikamı yaşayamazsın Aysel git başımdan ben sana göre değilim Benim için kirletme aydınlığını Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Islığımı denesen hemen düşürürsün Gözlerim hızlandırır tenhalığını Yanlış şehirlere götürür trenlerim Ya ölmek ustalığını kazanırsın Ya korku biriktirmek yetisini Acılarım iyice bol gelir sana Sevincim bir türlü tutmaz sevincini Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ümitsizliğimi olsun anlasana Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Sevindiğim anda sen üzülürsün Sonbahar uğultusu duymamışsın ki İçinden bir gemi kalkıp gitmemiş Uzak yalnızlık limanlarına Aykırı bir yolcuyum dünya geniş Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş Sakın başka bir şey getirme aklına Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan seni seviyorum Atilla İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
AYDINLIK NEYİN OLUYOR Aydınlık neyin oluyor senin Gökyüzü akraban filan mı Beni bulur bulmaz gözlerin Şimşek çakıyorum yalan mı Yüzünde yalazını gezdirdiğin Saçlarından tutuşmuş orman mı Akla ziyan bir şey elektriğin Ayışığı mavisi dudaklarından mı O ışık zenginliği mi giyindiğin Uzay tozları mı yıldızlardan mı Elime dokunduğu an elin Güneşler açıyorum sahi ondan mı Aydınlık neyin oluyor senin Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
AN GELİR An gelir Paldır küldür yıkılır bulutlar Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet O eski heyecan ölür An gelir biter muhabbet Çalgılar susar heves kalmaz Şatârâbân ölür Şarabın gazabından kork Çünkü fena kırmızıdır Kan tutar / tutan ölür Sokaklar kuşatılmış Karakollar taranır Yağmurda bir militan ölür An gelir Ömrünün hırsızıdır Her ölen pişman ölür Hep yanlış anlaşılmıştır Hayalleri yasaklanmış An gelir şimşek yalar Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını Direkler çatırdar yalnızlıktan Sehpada Pir Sultan ölür Son umut kırılmıştır Kaf Dağı'nın ardındaki Ne selam artık ne sabah Kimseler bilmez nerdeler Namlı masal sevdalıları Evvel zaman içinde Kalbur saman ölür Kubbelerde uğuldar Bâkî Çeşmelerden akar Sinan An gelir -Lâ ilâhe illallah- Kanunî Süleyman ölür Görünmez bir mezarlıktır zaman Şairler dolaşır saf saf Tenhalarında şiir söyleyerek Kim duysa korkudan ölür -Tahrip gücü yüksek- Saatli bir bombadır patlar An gelir Attilâ İlhan ölür Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
ADIMLA NASIL BERABERSEM Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların Bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan Koşar gibi yürüyüşün Karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların Uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın Karanlık boşluklarında akıp giderken zaman Adımla nasıl berabersem öylece beraberiz Seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye Gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat Koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz Ve sonra her zaman her ölümlüye Aynı şartlar altında kısmet olmıyan Gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların Sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
ADIM SONBAHAR Nasıl iş bu Her yanına çiçek yağmış Erik ağacının Işık içinde yüzüyor Neresinden baksan Gözlerin kamaşır Oysa ben akşam olmuşum Yapraklarım dökülüyor Usul usul Adım sonbahar Attila İlhan
-
ATİLLA İLHAN ( Şiirleri )
AYRILIK SEVDAYA DAHİL Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın En görkemli saatinde yıldız alacasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan Onu çok arıyorum onu çok arıyorum Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları Bir yerlere yıldırım düşüyorum Ayrılığızı hissettiğim an demirler eriyor hırsımdan Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş Tedirgin gülümser Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar Gittikçe genişleyen yakılmış ot kokusu Yıldızlar inanılmayacak bir irilikte Yansımalar tutmuş bütün sahili Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var Öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil Çünkü ayrılanlar hala sevgili Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık Hava ağır, toprak ağır, yaprak ağır Su tozları yağıyor üstümüze Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı Karanlık cöktü denize Yanlızlık çakmak taşı gibi sert, elmas gibi keskin Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak Bir türlü çözemedikleri bu olu bir gezegenin soğuk tenhalığına Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız Attila İlhan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
KAVUŞURSAK BİTERİZ BİZ . Kavuşursak biteriz biz, Biz mutlu sonlar katiliyiz. Kavuşursak biteriz biz. Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz. Herkesin bildiği bir aşk, Herkesin attığı bir imza Herkes gibi değiliz biz. Belki biraz serseri, Belki biraz deliyiz, Ama kavuşursak biteriz biz. Pervane böceğinin mum alevine sevdası Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz Yanar ama su içmeyiz Etrafında döner, ateşle dansederiz. Bize kimseden zarar gelmez, Biz zararı ancak kendi kendimize veririz. Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz. Biz artık biz değiliz. Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde Ama bedenen kavuşursak biteriz biz. Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz. Onu bilir, onu söyleriz, Kavuşursak biteriz biz. İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz, Dokunursak kanar ellerimiz. Kimselere söylemez gizli gizli severiz Ama kavuşursak biteriz biz. Bir kor var içimizde yanan, Onu küllendiremeyiz. Kimselere söylemez gizli gizli severiz Ama kavuşursak biteriz biz. Bir kor var içimizde yanan, Onu küllendiremeyiz. İstedeğimiz zaman gelip, İstediğimizde gidemeyiz. Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz. Ne bir filmdeki mutlu son, Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz. Sadece özlemle severiz, Ve kavuşursak biteriz biz. Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık. Artık her aşk her ağızda sakız. Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız. Belki ayrı şehirlerdeyiz, Ama her gece aynı mehtapta buluşur, Yağmur yağarsa, çıkar, Aynı yağmurun altında ıslanırız. Bu aşkı ancak biz biliriz. Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar, Mektupları suya yazarız. Biz belki ayrıyız, Ama her gün aynı geceyi sabahlarız. Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz. Onu bilir onu söyleriz. Kavuşursak biteriz biz. Uğur Arslan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
SENİ YAĞMURDAN SONRA SEVECEĞİM Şimdi git.. Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik.. Say ki, gece mektuplarını, en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik.. Say ki, sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber beklemedik.. Sen git.. Ben gelemem bu yürekle.. Ya da kal.. Eylül yağmurlarını bekle.. Seni yağmurdan sonra seveceğim.. Saçlarıma ak düşmemiş halimle.. Sen yaşlardayken.. Onsekizimde, yirmimde.. Seni yağmurdan sonra seveceğim.. Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle.. Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle.. Seni yağmurdan sonra seveceğim.. Aşksız geçen onca yılı yakacağım.. Sevda alevinde kendi ellerimle... Şimdi git.. Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik.. Say ki, oturup konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı.. Ve sevdadan hiç söz etmedik.. Say ki, hiç gülmedik.. Aynı şeyleri sevmedik.. Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik.. Seni yağmurdan sonra seveceğim.. Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyeceğim.. Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada.. Seninle gökkuşağının altından geçeceğim.. Seni yağmurdan sonra seveceğim.. Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim.. Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak.. Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim.. Ben seni yağmurdan sonra seveceğim.. Ve bir gün ölürsem siyah gözlerinde öleceğim..... Uğur Arslan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
SENİ SEVMEK DİYE BUNA DERİM BEN Seni sevmek diye buna derim ben, Sensiz sabahlara ermek, Gülmek seninleyken gülmek, Sensiz ne ağlamak nede ölmek? Seni sevmek diye buna derim ben, Sevdan kucağımda üç günlük bebek, Seni sevmek yaşamak demek, Sensiz ne ağlamak nede ölmek? Seni sevmek yanımdan geçerken, Kuru bir merhabayla başımı öne eğmek? Korkum senden aşk dilemek, Sevdamı bilmeyip yanımdan geçip giderken, Dönüp rüzgarla uçuşan sarı saçlarını uzun uzun izlemek? Seni sevmek diye buna derim ben? Hergün akşam yemeğini sensiz yerim, Aşka susamışlığım çöl, yaram derin, Şimdiye dek bu denli sevilmediğini bilirim, Ama içimde çağlayan nehri bir sır gibi gizlerim? Son bakışınla alev aldı içim, O alevi söndürmeye çalışır içimde çağlayan nehir, Bir bilsen her yeni gün nasıl büyür içimdeki yangın şehir şehir? Seni sevmek diye buna derim ben? Her yeni gün yeni bir yangın, Her yeni gün yeni bir vurgun yerim? Seni sevmek diye buna derim ben? Güzel gözlerin ömre ömür katar, Bunu birtek ben bilirim? Sen bu deli aşka kulak asma, Olsun ben sensiz gecelerde ölür ölür dirilirim, Her sabah sevginle hayata sarılır, Ve her sensiz akşamın sonunda yıkılır giderim? Uğur Arslan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
NAMIN YÜRÜSÜN Hüzünlü bir kış günü başladı yolculuğum Çocukluğum yıkık kentlerde Ve kesme kaya caddeli ahşap evlerde geçti Okuma yazmayı öğrendiğim gazetelerdeki terör sayfaları Ve haliç tersanelerinde korsanlar Evden çıkarken vedalaşırdı babalarla evlatlar Her sokağın başında anaların isyanı dururdu Ve günler kısa Ama geceler uzun olurdu Bir kurşun bir liraya Ve bir hayat bir kurşuna malolur Benim doğduğum yerlerde insanlar can evinden vurulurdu Sen sarayburnunun dimdik delikanlısı Yavuz zırhlısında deniz piyade eri Yetmişikiye dört çakı gibi asker Arkadaşının kaza kurşunu izini sırtında taşıyan Ve giderken bıraktığı sevdiğini Döndüğünde bulamıyan Yakar mı bizi bu sevda? Bir aşk delikanlıyı bozar mı? Hadi kalk Eski günlerde olduğu gibi Karanlığa yine ışık yak Arka bahçedeki mahalle kavgalarında Kaşına sapan taşı geldiğinden beri Hani kanına kanımı sürdüğüm o günden beri Can dostum ve kan dostum İster kalbine gömdüğün sevdanın aşkın İster Allahın aşkına kalk Bir ışık yak Bir kor düşür yüreğimize Savaşmak ne güzel bir şey uğrunda Ve yeniden Yeniden aşık olmak Unutmadık o günleri Sevdamız yüreğimizde gizli kalır Ve mahallemizin kızına aşık olmak ayıp sayılırdı Bir kıza aşık olmak bir de parkayı çıkarmak haramdı Ve dünya dedikleri şey yalandı Paranın geçmediği günler vardı gençliğimizde Ve namerdin yıkamadığı mertliğimiz Silah çekmek ve tesbih sallamak değildi delikanlılık Tesbihi çekmek ve silahı saklamaktı Yazık Gün geldi nasıl da azaldık Sonra üç kuruşa satılan arkadaşlıklar ve ucuz aşklar Artık bizim işimiz değildi Ah sarayburnunun dik ve yitik delikanlısı Ne geçmişten yükselen ağıtlar anlıyor seni Ne de geleceğe satılan aşklar Gidiyorsun belki Sana kal diyemem giderken Sevmek kadar ölmek de kader Ama giderken bile ışığın yol göstersin kayıp gemilere Gözlerin gökyüzünü aydınlığa bürüsün Ve sen ölsen bile bir gün Namın yürüsün... Uğur Arslan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
METRİS Ben hep 17 yaşındayım Demir kapının her açılışında Her ayak sesinde içime sığmaz yüreğim Her türlüsünü tattım acının ve ızdırabın Yalnız seni özlerken kendimi yenemedim Çünkü; senden gayrısı haram Şu Metris'in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan Cigara çekmedi canım hiç Çıkarken havalandırmaya Olmadı avluda atılmış voltam hiç Hele masmavi bir denize atılmış oltam Hiç mi hiç... İçerde bıraktım dünyayı Parmaklıklarla bölünmüş olarak Görmeye alışık gözleri Ve senin için yazdığım şiirleri, sözleri. Sana olan aşkımı Defterlere değil Metris'in duvarlarına yazdım Uykusuz geçen geceler akıllara zarar Kıramazdı beni duruşmada kırılan kalem Senin görüşlere gelmediğin kadar Şu Metris'in önü bir uzun alan Bir tek seni sevdim gerisi yalan Senin hasretindi hücreme dolan Yalnız seni sevdim gerisi yalan. Parmaklıkların elime bulaşan pası Havalandırmadan gelen hela ko0kusu Işık ve ufuksuz hücremde Gözlerim kuvvet kaybındaydı. Bir şişin ucundaydı ölüm korkusu Ve özgürlük kravatlıların avucundaydı Bir kazaydı gelişin Ya seni sevişim? Bir masaldı. 17 yıl 15 gece Bir ranzaydı yattığım Bir de oturduğum masaydı Ben gençliğimin en tutkulu aşkını Kağıtlara değil Gönlümün en derin nağralarını Kalemle değil Tırnaklarımla Metris'in duvarlarına yazdım Ve kanayan ellerime tuz bastım Çok mektup yazdım sana Ama hiç yollamadım Ben sana olan mektuplarımı Metris'in duvarlarına yazdım Ve üzerine zarf değil Mapushane kapılarını kapattım Şimdi bir şey yok yanımda senden kalan Şu Metris'in önü bir uzun alan Benim sevdam gerçek Senin aşkın yalan Hücrem değil hasretinle yanarım Senin için hergün hergün ağlarım Kanım hep içime akar kanarım Beni anlamadın ona yanarım..... Uğur Arslan
-
UĞUR ARSLAN ( Şiirleri )
KORKUYLA UMUT ARASI Bilinmeyene yürümek garipti Hayat belki de Bilinmeyene yürümekten ibaretti Bir sonraki Atılıp atılamayacağı bilinmeyen bir adımın Götürüp götüremeyeceği bilinmeyen bir yolun Sonundaki bilinmeyenlerden oluşuyordu herşey Ve hiçbirşeyi önceden bilmek mümkün değildi Aslında yürütülmekti sonunu bilmeden yürümek cesur atılmalıydı adımlar korkuyla umut arasında Güneş açar ya da yağmur yağardı. Deprem ne zaman nereyi yıkar belli olmazdı En iyisi hazırlıklı olmaktı herşeye Umudu ve korkuyu elden bırakmadan... Kimin ne zaman, nerede, ne kadar olacağı belli olmadan. Önemli olan bir yerlerde olduğumuz sürece oranın hakkını vermek ve geride birşeyler bırakmaktı. Bir iş, bir eser ya da bir iyilik, Belki de kıyamet son iyilik yapıldıktan sonra kopacaktı. Uğur Arslan