
frozen
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
4.763 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
frozen tarafından postalanan herşey
-
hepinizi seviyorum.
-
Sizin Hiç Babanız Öldü mü? Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum Yıkadılar aldılar götürdüler Babamdan ummazdım bunu kör oldum Siz hiç hamama gittiniz mi? Ben gittim lambanın biri söndü Gözümün biri söndü kör oldum Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak Şöylelemesine maviydi kör oldum Taslara gelince hamam taslarına Taslar pırıl pırıldı ayna gibiydi Taslarda yüzümün yarısını gördüm Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü Yüzümden ummazdım bunu kör oldum Siz hiç sabunluyken ağladınız mı? Cemal Süreya ...................................................... babamı kaybedeli 3 yıl oldu ve ben onu çok özledim.yaşarken benim için bu kadar önemli olduğunu kavrayamadığım için vicdan azaplarım var. ona hiç söyleyemedim ama burdan diyorum ki SENİ ÇOK SEVİYORUM BABACIM.umarım beni duyuyorsundur.
-
İki Karanlık Orman Birbirini Sevse Ne Olur, Sevmese Anlaşmak diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş zamanlar dolaşır sokaklarda bir k..,bir p....,bir çocuk-köpek gibi dolaştığım zamanlar varlığımı koruyabilmek için masaların altında ellerimi, ayaklarımı parçaladığım zamanlar Zamanlar haindir,zamanlar muhbir İki karanlık orman birbiriyle anlaşsa ne olur, anlaşmasa Güvenmek diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş korkular dolaşır bense korkumu ölümümün altına sakladım hep korkumun kokusunu aldılar kaçtım kovaladılar İki karanlık orman birbirine güvense ne olur, güvenmese Sevmek diye birşey yoktur aslında dillerin ve yüzlerin altında başıboş yalnızlıklar dolaşır uydurulmuş anılar,sahte öyküler,hiç kullanmadığım yerlerimi bıraktım onlar yine de son kapıma dayandılar kapının ardı karanlık deniz denizde masum,tetikteki sızım,son inancım gördüler onu Artık şimdi o karanlık denizde 'binlerce hiçkimseyim' İki karanlık orman birbirini sevse ne olur, sevmese Cezmi Ersöz
-
Senin Gemin Camdan Sevgili Duydum ki yine umudunu kesmişsin insanlardan, dostluklardan... Duydum ki yine acımaya başlamışsın kendine... Yolunu kimselerin bilmediği, bilmek de istemediği sevginin o hayal ülkesinde birilerini beklerken çok üşümüşsün... İnsan ancak kendisine sevgili olabilir, diyormuşsun. Şimdi artık yollarda ve binbir hayalin peşinde sürüklediğin ve yıprattığın sevgine minnet borcunu ödeyecekmişsin... Acıyan sevgini şımartacak, onu örtülere saracakmışsın. Onu kendini güçlü ve korunaklı olduğunu hissetmediğin hiçbir yerde ortaya çıkarmayacakmışsın... Sevgini yırtıcı bir kuş gibi yetiştiriyormuşsun. En iyi savunmanın saldırı olduğunu ve yokolmamak için yoketmek gerektiğini öğretiyormuşsun ona... Ona onu, sabırlar, merhametler ve inceliklerle değil, hazlar, hayranlıklar ve kıskanç ilgilerle besleneceğini vadediyormuşsun. Her gece uyumadan önce arkasında Che Guevera’nın resmi olan aynanla konuşuyormuşsun: Bir sen varsın önemli olan, bir sen varsın gerçek olan... Hem onca acıya rağmen hala güzelim... Ve artık kendime yasaklıyorum başkalarına acımayı ve hayatın acısını... Aynadaki nefesinin buğusunu görüyorum buradan. Gözlerinle gözgöze gelemediğim için tutup aynadaki buğuyu öpüyorsun. Yaralı kendini öpüyorsun... Çekmeceden cüzdanının çıkarıp içindeki kredi kartlarını seyrediyorsun zoraki bir hayranlıkla. İçinde sevgini sakladığğın kaleyi daha da güçlendirmeyi geçiriyorsun aklından. Kredi kartlarını yalıyorsun dilinle ve onların zehirli tadını içine akıtıyorsun. Bankamatikten her para çektiğinde kulağına gelen ölüm çığlıklarına alıştırmak istiyorsun kendini böylece. Hem senden güçsüzlerin ölümü, hem bu ölümleri gizleyen ve bütün katliamları anında temize çeken teknolojinin zehirli tadı sarıyor şimdi sevginin yaralarını. Bankamatikten her para çektiğinde kulağına gelen çocukların ve kimsesizlerin ölüm çığlıklarına dayanamadığını hissettiğin anlar, senin için hayatta sadece annenin babanın ve kardeşlerinin önemli olduğunu söylüyorsun kendine ve akşam iş dönüşü onlara hediyeler alarak evine dönüyorsun... Ve eskiden, sevgini bir kalenin ardına saklamadan önce sadece kendi çocuklarını sevenleri kınadığını unutmak içinse bu defa başkaları değil kendin kanatıyorsun sevgini. Sonra küçük, tüylü bir köpek almak istiyorsun kendine. Köpegi severken, kucaklarken sana acımasızlık eden dostlarının, seni sevginin o hayal ülkesinde yıllarca bekletip düşlerini ve ömrünü çalan sevgililerin yüzleri geçsin istiyorsun karşından. Onların yüzleri geçtikçe sahibin olduğun için senden başka kimseyi sevmeyecek ve bağlanmayacak olan köpeğine daha da sıkıca sarılmak istiyorsun, öpüp koklamak. Kendini öper gibi, yaralı ve belki de artık hiç iyileşmeyecek olan kendini. Hiç iyileşmeyeceğini artık kendinden bile saklayamadığın böyle anlarda para kazanmak istiyorsun, iş kurup daha çok para kazanmak. Böyle anlarda bir kalenin ardında gizlediğin herşeye yanlışlarla dolu olsa da senden izler taşıyan tarihine bile düşman oluyorsun. Seni bu hale getirenlerle bir olup bu belki de artık hiç iyileşmeyecek yaralı kendini yoketmek istiyorsun... Sonra yorgun düşüyorsun... Artık dinlenmek istiyorsun. Yarına daha dinlenmiş ve korkularından kurtulmuş olarak uyanmak istiyorsun... Ve uykuya dalmadan önce vitrinlere bıraktığın dalğınlığın geliyor aklına...Kendine bir kez daha acıyorsun ve bu yüzden pahalı bulup da almadığın giysileri almaya karar veriyorsun. Bu pahalı giysiler sayesinde ilgilerin kölesi değil, ilgilerin merkezi olmayı istiyorsun. Bu giysiler sayesinde sızlayan sevgilerini örtmek, örtmek, örtmek istiyorsun. Görünmez olmak istiyorsun. Oysa senin gemin camdan sevgili... İşte güçlü balığın güçsüz balığı yokettiği kanlı denizin her tarafından seni görebiliyorum... Sadece ben değil dost düşman herkes uykuya daldığını görebiliyoruz buradan. Çünkü senin gemin camdan sevgili. Sıkıntından yediğin tırnaklarının kenarlarını... Korkulu bir rüya gördüğünde birden silkinişini... Yaralı sevgini korumak için aldığın onca kötücül karara rağman nasılsa hep masum kalan sayıklamalarını görüp duyuyorum buradan... Kaleni ve kalenin ardında sakladığın yaralı sevgini. Boşuna saklama sevgini. Senin gibiler hiç örtünemez sevgili... Seni bu kanlı deniz ve düşmanların da dostların da hemen tanır. Ya benzerini bulup gidersin buralardan. Ya da seni yokederler sevgili... Herkes gibi ve herşeyi bilerek yaşamaszın sen Senin gibiler örtünemez... Bu kanlı denizde senin gemin camdan sevgili. Şair : Cezmi Ersöz ......................................................... ben bu yazıda kendimi buldum.....çocukluğumu,gençliğimi ve şimdimi......
-
Aşkta Yarın Yoktur Sevgili Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur... Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında. Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de... Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan... Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye... Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya... İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır... Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi... İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu... Birazdan sabah olacak... Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak... Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım... Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek... Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak... Aşkta yarın yoktur sevgili... Cezmi ERSÖZ
-
YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK Ne zaman yüzüne baksam Yalnızlığın o mutlu gerilimi O öksüz göl hızla derinleşir Biliyorum acılarım hiç bitmeyecek Bu öyle bir yeşil Ne zaman gözlerinin içine baksam İkimizi de aşar o kapının ardındaki masal Bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım Bir hız trenine bindirilmiş Küçük bir çocuk gibi Geçip giden yüzlere bakar kalırım Ömrün kısalığı çarpar camlara Ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur evler dolar boşalır Acıyla erir, yüzüne aşık çocuk Ne zaman gözlerinin içine baksam biliyorum İkimizi de aşar O kapının ardındaki masal... Cezmi ERSÖZ
-
uyuyacağım.çok sıcak ama deneyeceğim..
-
gazoz markasıydı eskiden en sevdiğim. berna
-
uzun ve güzel olmasını umduğum.
-
tanımam erol..
-
-
YENİ ORTADOĞU HARİTASINI ÇİZEN YARBAY TEK DOSTUNUZ ABD DEDİ
frozen şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
'YENİ ORTADOĞU HARİTASI'NI ÇİZEN YARBAY "TEK DOSTUNUZ ABD" DEDİ! 'Gerçek olmasını BEKLEMİYORUM!' Türkiye'nin bölündüğü, Kürt ve Şii devletlerinin kurulduğu alternatif Ortadoğu haritasıyla olay yaratan Amerikalı Yarbay, o haritayı neden çizdiğini Referans'a anlattı. Armed Forces dergisine yazdığı makalede ortaya bambaşka bir Ortadoğu haritasının çıkacağını iddia eden Emekli Yarbay Ralph Peters, makalesinin Türkçe çevirisinde çarptırmalar olduğunu ve yanlış algılandığını söyledi. "Elbette o haritanın gerçek olmasını beklemiyorum. Gerçekten böyle bir haritanın ortaya çıkması Amerikan çıkarlarına ters düşer. Armed Forces dergisindeki makaleyi kaleme almamın nedeni de buydu. -------------------------------------------------------------------------------- Armed Forces dergisinde çıkan yazısının Türkçe’ye çevrilirken anlam saptırılmasına uğradığına inanan Peters, vermek istediği mesajı şöyle tanımladı: "Türkiye'nin sınırları ötesinde çizilen tüm sınırlar suni sınırlardır ve bugün işlevselliklerini yitirmişlerdir. Zamanında çizilen bu sınırlar, birbirleriyle birlikte olmak isteyen halkları ayırıyor, birbirlerinden nefret edenleri ise zorla bir arada tutmaya çalışıyor. Bu yüzden Ortadoğu'da yeni sınırlara ihtiyaç var." 'Türkiye İsrail'den ders çıkarmalı' Ortadoğu'daki son gelişmelerin ışığında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Beyaz Saray'ı arayarak Kuzey Irak'taki PKK milislerine karşı sınır-ötesi operasyon fikrini dile getirmesini değerlendiren Ralph Peters, bu konuda Türkiye'nin İsrail'in içine düştüğü durumdan ders çıkarması gerektiğini ifade etti. "İsrail'e olanlara bir bakın. Eğer Türkiye, Kuzey Irak'ta PKK'nın peşine düşecek olursa, bu, PKK için bölgede sempati yaratacak" diyen Amerikalı Yarbay, ne Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ne de Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani'nin Kuzey Irak'ta PKK'nın varlığından yana olduğunu vurguladı. Türkiye'nin Kuzey Irak'a geçmesi halinde, bunun yanlış anlaşılacağını söyleyen Peters, "normalde PKK'dan nefret eden Kuzey Irak'taki Kürtler'in, Türkiye'ye karşı birleşme tehlikesine" dikkat çekti. Peters ayrıca, şu noktaların da altını çizdi: "Bugün en başta Kürdistan Demokrat Partisi olmak üzere Kuzey Irak'taki Kürtler, PKK'yı sevmiyor...Bağdat'ta çok iyi tanıdığım Kürtler, PKK'nın yok olmasını istiyor...Fakat [Türkiye'nin bölgeye müdahele etmesi durumunda] bir dayanışmanın oluşacağı çok büyük bir olasılık..." 'Türkiye, önce kendi içindeki meseleleri çözmeli' Ortadoğu'daki krizin çözülmesinde Türkiye'ye nasıl bir rol düşüyor sorusunu yanıtlayan Yarbay Peters, Türkiye'nin "eski Osmanlı politikalarını sürdürmektense, öncelikle iç meselelerine odaklanması gerektiğine" inanıyor. "Türkiye, tarihi yükünü artık üzerinden atmalı ve kendi sorunlarıyla yüzleşmeli" sözlerini sarfeden emekli Yarbay, bu bağlamda Türkiye'nin dış meselelerde kendisine rol aramadan önce Ermeni ve Kürt problemlerini çözüme kavuşturmasının gereğine değindi. Ordunun rolünün de açıklığa kavuşturulmasının şart olduğunu belirten Peters, "Türk ordusu son derece iyi bir ordu, fakat içeride bir jandarma olarak kullanılıyor...iç siyasi tiyatroda oynanan oyunlara alet ediliyor" dedi. 'ABD, Türkiye'nin tek dostu' Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkiyi de değerlendiren Peters, "ABD, Türkiye'nin sahip olduğu tek gerçek dost" dedi. 1 Mart 2003 tarihinde Ankara'nın ABD askerlerinin Türk topraklarında konuşlanmasına karşı çıkmasıyla bu dostluğun hasar gördüğünü ifade eden Peters, 70'li yıllardan beri Türkiye'yi sıklıkla ziyaret ettiğini; eşiyle balayını Türkiye'de geçirdiğini; İstanbul'dan Doğu Beyazıt'a kadar Türkiye'nin her yanında bulunduğunu ve Türkleri çok sevdiğini; fakat 1 Mart sonrasında "Türkiye'ye farklı bir gözle" baktığını açıkladı. Peters, makaleyi kaleme alırken ve haritayı oluştururken, tezkerenin geçmeyişinin üzerinde, doğrudan olmasa da, etkisinin olduğunu itiraf etti. REFERANS / ONUR SAZAK kaynak:haber turk ................................................................. pişkinliğin bu kadarınada pes diyorum. -
kederli birine çeviriyom
-
bende sonbahara çeviriyom
-
şarj aletine
-
öyle bakma pisicik sevesim geliyor bizden birisisin..
-
ha kaydırdığın yıldızların yerine seni yıldıza çeviriyorum AYSUM'A
-
dil çıkaranısın
-
aksesuarım olarak yıldızlara çeviriyom
-
avatarı güzel olanısın