Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

y/k

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    341
  • Katılım

  • Son Ziyaret

y/k tarafından postalanan herşey

  1. y/k

    Orhan Veli'den

    Sizin İçin Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Ay ışığında yapraklar; Yapraklarda merak; Yapraklarda akıl; Gün ışığında binbir yeşil; Sarılar da sizi için, pembeler de; Tenin avuca değişi, Sıcaklığı, Yumuşaklığı; Yatıştaki rahatlık; Merhabalar sizin için; Sizin için limanda sallanan direkler; Günlerin isimleri, Ayların isimleri, Kayıkların boyaları sizin için; Sizin için postacının ayağı, Testicinin eli; Alınlardan akan ter, Cephelerde harcanan kurşun; Sizin için mezarlar, mezar taşları, Hapishanaler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için.
  2. y/k

    Ahmet Haşim'den

    Merdiven Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlıyarak... Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer? Bu lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
  3. Arkadaşlar, satanizmi metalcilerin üstüne yıkmak soç saçma. Metal müziğin özünde isyan vardır ve metalci olmayan arkadaşlar bu isyan müziğini dinlediğinde garip bulurlar. Birde zamani metalci tiplerini görünce "marjinal, özenti" yakıştırmaları da yaparlar. Ve daha ileri giderek "Hayvan" yakıştırması bile yaptılar. Neyse bu başka konu... Gelelim sanatizme; Herkesin bildiği gibi satanizm şeytana tapmakdır. Satanizm yandaşları kendilerine kobay olarak metalcileri görürler, onları kullanırlar. Daha doğrusu metal müziği kullanırlar. Ayrıca gerçek satanizm de kedi kesme olayı falan yoktur! Gerçek satanizm de, yapılan ayinlerde şeytan için dualar edilir ve kendini çok kaptıran bazı insanlar (çoğuda psikolojik sorunludur) artık şeytanı içinde hissetmeye başlar, rüyalarında gördüğünü söyler ve en sonun da şeytan beni çağırıyor diye intihar eder. Satanizm de hiçbir insan bilerek şeytana kurban edilmez. Gelipde kimse size "seni şeytana kurban edicez" diye birşey söylemez. Herşey bireyin kendi elindedir. Merak edenler olur belki şimdiden söyliyeyim satanist falan değilim. Tekrar söylemekte fayda var! Metalciler satanist değildir. Metal müzik satanist müziği değildir. Sadece satanizmden bi haber olan satanistlerin vurduğu damgadır.
  4. 1- Traş olmadan önce suratını sıcak suyla iyicene yıka masaj yap 2- Mümkünse mach 3 kullan 3- Kolanya vb. şeyler kullanma (Traştan sonra) 4- Traş olduktan sonra suratını soğuk suyla 1 dk. kadar yıka ya da buz kullanarak suratının da gezdir. 5- Sıhhatler olsun
  5. Tabii ki Sevgi! Neden mi? Aşk esasında "kemik" demektir. Aşk'ın normal de "a"sın da şapka olmalıdır. Şapkalar kaldırıldığı için anlamını yitirmiştir. Onun için sevgi...
  6. Bişey daha söyliyim. Genç sinemacıların çektiği "Takva" filmini bekleyin. Türk sinemasının kült filmlerinden biri olacak!
  7. Türk sineması vizyonlardaki filmlere bakıldığında yükselişte. Ama bu demek değildir ki Türk sineması çok iyi durumda. Günde 10 tane film çekilse bile bence Türk sineması atak yapamaz. Aksine düşüşe geçer. Mesela "iki genç kız" filmi o kadar ödül aldı. İzlediniz mi bilmiyorum filmi.. Tek bir sözle berbat diyebilirim. O kadar ödül neden verildi hala anlamış değilim. Rekorlar kıran "Babam ve Oğlum" filmi mesela. Senarist Türk halkını çok iyi tanımış. Damarımızı bulmuş. Damardan girerek olayı bitirmiş. Ama oyunculuklara diyecek lafım yok. "Beyzanın Kadınları" filmi belki de Mustafa Altıokların en iyi filmlerinden biri diye söylentiler çıktı. Ama gişe yapamadı. "Kısık Ateşte Onbeş Dakika" o muhteşem kadroyu görünce vizyona girdiği ilk gün izledim. Ve o muhteşem kadro, rezalet ötesi senaryoyu kurtarmaya yetmemiş. Türk sineması atağa kalmak üzereyken senarist ve konu sıkıntısı çekiyor. Amerika sinemada dünya devi olarak görülürken, zirveye çıkmışken aynı Türk sineması gibi senaryo sıkıntısı çekiyor ve eski filmleri baştan çekmeye başladılar. Görsel efektler kullanmaya çalışıyorlar ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar bizimkiler... ( En iyi efekt "Kurtlar Vadisi Irak filmi.) Kısaca Türk sineması atağa kalkmak istiyorsa öncelikle kendine konu bulmalı. Ki bence en güzel konu da İstanbul'un fethi ve Çanakkale savaşı olabilir. Neyse... Kendim yazar kendim okurum.
  8. Bende bir dergi öneriyim. Birazcık zor bulunur ama çok kaliteli ve dolu bir dergi. İçeriği kültür, sanat, edebiyat. Sarmaşık Kültür adın da aylık yayınlanıyor. En son Beyoğlu Aslıhan Pasajında 2-3 sayılarını (2. Necip Fazıl - 3. Nazım Hikmet özel dosya hazırlanmış). Bu ayda 8. sayıları çıktı.
  9. Bilgiler için teşekkürler... Uzun zamandır düşünüyorum neden bizim hala "Karagöz" müzemiz yok? Var da ben mi bilmiyorum.
  10. y/k

    Aldatma üzerine

    Diyelim ki eşinizi aldattınız. Bunu öğrenen eşinizde sizi aldattı. Bu olayı sizde öğrendiniz. Ne yaparsınız?
  11. Keşke alfabemizde ki şapka kanunu geçerli olsaydı. Eğer geçerli olsaydı "Aşk"ın "a" sı şapkalı olurdu ve uzatılarak söylenirdi. Yani gerçek manasını bulurdu. Aşk esasında kemik demek. Sevdiğimiz insana aşkım dediğimiz zaman aslında biz ona kemiğim diyoruz. Bir örnek veriyim; Aşık atmak diye bir tabir vardır. Aşık bel kemiği demektir. Bazı yörelerimizde kadınlar düğünlerde, kına gecelerinde güzel oynayanlar için kullanılırmış. günümüzde bu deyim "göbek atmak" olarak söyleniyor. Neyse... Sevgiden bahsedilen yerde bu tip konulara gerek yokdur herhalde.
  12. Aşık Veysel'i bu yıl geçen senelerde olduğu gibi yine İstanbul Gülhane parkında anıldı. Torunu Çiğdem Özer'in katıldığı anma gününde beni en çok duygulandıran olay Japonya'da TÜrkoloji okuyan Japon öğrencilerdi. Etfarımızdan geçen onlarca insanın "aman boşver banene Aşık Veysel den" der gibi sergiledikleri tavırlarda bir o kadar üzdü. Neden bizim olanlara sahip çıkmıyoruz ki. Geçen sene Sivas'a bir yolculuk yapmıştım. Aşık Veysel'in doğduğu evi müze haline getirmişler. Kullandığı tüm eşyalar, kıyafetleri, sazları... Aşık Veysel hakkın da ne ararsanız bulabileceğiniz bir yer. Yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim. Zaten uğradığınız zaman büyük bir ihtimalle Damadı ve oğlu ile tanışma fırsatınızda olur. Birde güzelce karnınızı doyururlar.(Aç olmasanız bile) İnsanlara insan gibi bakan, güler yüzlerini eksik etmeyen, Aşık Veysel'in hatıralarını anlatarak onu daha iyi tamımamı sağlayan Şatıroğlu ailesine teşekkürler...
  13. y/k

    Karar Kimin?

    Ya sabır Allah ya sabır... Böyle Türkçe aşıklarını görünce içimde birşeyler kıpırdanmaya başlıyor. Arkadaş "bye ve ok" tabirlerine takmış. Eyvallah haklı. Ama kendisi Türkçe de olmayan "w" karakterini kullanıyor sonra Türkçeyi savunuyor. Önce Türk alfabesini öğren daha sonra Türkçe bilgin yeterli olursa eleştiri hakkını kullan. Neyse...
  14. Arkadaşlar! Türbana kim ne dediğinin ne kadar önemi var ki? Türban takmak medeniyetsizlik ise Atatürk'ün valideside medeniyetsizdir. Ama çıkıpda bunu haykırmak yürek ister. Soluğu savcılıkta alırız. Onun için demiyoruz... Türban takanlara şeriatçi dersek bazıları alkışlar, bazıları taşlar. Onun için yine demiyoruz... Unutmayın ki Türkiye Cumhuriyeti Laik bir ülkedir. Ama; Amerika, İtalya, Fransa, İngiltere, Avusturya, Almanya vs. Laik ülke değildir. Çünkü Orada ki Üniversitelerde öğretim gören hanımlar bildiğim kadarıyla türbanla çok rahat bir şekilde üniversitelere girip çıkıyorlar. Biz Laik bir ülkede yaşadığımız için, karikatür krizi çıktığı zaman hepimiz kınadık o karikatürü çizen ve yayınlayanları... Ama türbanı sorun yapmaktan da geri kalmadık! Çünkü biz; Kendi kültürümüzü unutup, emparyalistlere malzeme olan, batılı olmak uğruna tarihini silip atan, Abdullah Öcalan'ı 5 yıldızlı hücrede Türk misafirperverliğinin güzel bir örneğiyle ağırlayan, Nazım Hikmet'i vatan haini ilan eden, çeyrek komünist, çeyrek liberal, çeyrek milliyetçi, çeyrek laik yönetilen bir ülkede yaşıyoruz dersek ne olur? Tabii ki soluğu savcılıkta alırız. Napıyoruz demiyoruz... Ve diyemediğimiz için neyse... (Belki sanal istihbarat ajanları vardır)
  15. Peyami Safa : Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Harbiye Kemal Tahir : Devlet Ana Tarık Buğra : Küçük Ağa Nazım Hikmet : Memleketimden İnsan Manzaraları Aziz Nesin : Zübük
  16. Şairler sultanı veya Üstad Necip Fazıl Kısakürek... Şiir de birçok kimseler tarafından Türk şiiri'nin tek ismi olarak söylerler... Üstad'ın şiirleri gerçeten de mükemmeldir. fakat bu mükemmelliği ideolojilerine kurban etmek isteyen var! Aynı Nazım Hikmet'de olduğu gibi üstad da yaşadıkları dönemlerde bası insanlar tarafından ideoloji kurbanı olarak seçilmişlerdir. Şairlerin hepsinde kompleks vardır. hangisine sorsanız en büyük benim der. Necip Fazıl'da bu kibirlilik oldukça fazladır. Bunu fırsat bilen bir takım insanlar üstadı kullanmışlardır. Hatırlıyacaksınız Başbakanımız Necip Fazıl'ın bir şiirini okuduğunu için Hapishaneye girdi. Bir lise öğrencisi Nazım Hikmet'in şiirini okuduğu için yargılandı. Bunlar gündeme en çabuk gelen olaylar oldu. Bunlar yukarıda bahsettiğim bir takım insanların ideoloji sebeplerinden dolayı kabullenemediği bizim olan değerlere verdikleri cezalardır. Necip Fazıl'ın ölüm yıl dönümünde Eyüp mezarlığına ziyaretine gittim. Gitmez olaydım! Bir islami örgüt (İBDA-C) Slogonlar atarak eylem yapmaya başladılar. Yani ideoloji kurbanı ettiler! Arkadaşlar yazarlarımız, şairlerimiz bizimdir. Onların ideolojileri değil, yazdıkları gerekir. Belki bana sorarsınız ben şimdiden cevap vereyim. "Neden ideolojik şiirler yazdılar o zaman ?" Arkadaşlar bu sorunun cevabını çok kısa olarak kestirip atiyim. Çünkü yazmak zorundaydılar. Yazma sebeplerini yaşadıkları dönemleri okuyarak çok iyi şekilde anlayabilirsiniz. Bu dünya ya artık Yahya Kemal, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Necip Fazıl gelmez. Onların bizlere bıraktığı en büyük emanet yazı ve şiirleridir. Bizlere düşen en büyük görev o büyük insanları tanıtmak, unutturmamaktır. Ve Necip Fazıl şiirlerinin yazılı olduğu şu sayfaya, o kişilere inat Nazım Hikmet'in güzel bir sözüyle nokta koyalım. "En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız." En güzel günlerinizi yaşamanız dileğiyle...
  17. y/k

    TİYATRO YAPMA HAKKINA ENGEL

    Tiyatro oyuncuları derneğine şikayet edin. Eğer arkanızda bir vakıf veya birlik olursa daha olumlu sonuçlar çıkartabilirsiniz. Ayrıca gazetelere de konunun içeriğini kısaca anlatan basın bültenleri yollayın, özellikle de Hürriyet gazetezi yazarlarından Doğan Hızlan'a ulaştırın. Zaten devlet tiyatroya fazla önem vermediği için ve tiyatro sever yazarlar, insanlar olduğu için elbet birileri ilgilenir. Eğer gazetelerin haber merkezlerine ulaşamazsanız eğer ben size faks ve tel. numaralarını veririm. Tiyatro yolculuğunuza başarılar...
  18. Çiğdem, eğer tanıdıkların yoksa özellikle de "Yıldız Kenter" i tanımıyorsan birazcık işin zor... Benim bir çok arkadaşım girmek için çabaladı ama nafile... İlla ki tiyatro okumak istiyorsan İstanbul Büyükşehir Belediyesi "Gösteri Sanatları Merkezi" ne kayıt yaptırabilirsin. GSM (Gösteri Sanatları Merkezi) Şehir Tiyatrolarının alt yapısıdır. Eğer oradan güzel bir dereceyle mezun olursan şehir tiyatrolarına girme ihtimalin olabilir. Tirad istiyorsan da örnek veriyim: Oyun Adı : Antigone ANTİGONE: İsmene’m canım kardeşim benim babamız Oidipus’un mirası hiçbir acı, kahır, utanç kaldı mı Zeus’un yaşarken bize tattırmadığı? Şimdi de Kral bütün kente buyruk salmış diyorlar, biliyor musun ne? İşittin mi? En sevgilimizin başına gelecekten belki haberin bile yok senin. (İsmene:Bir şey duymadım ben, bilmiyorum.) Sezmiştim böyle olduğunu, ondan çağırdım seni buraya , sarayın dışına yalnız sen işitesin diye. . . . Kreon yalnız birini gömüyor ağabeylerimizin öbürünü gömütsüz bırakıyor aşağılamak için. Eteokles’in cenazesini doğru dürüst dua ile kaldırttı, saygınlık içinde varsın diye ölüler ülkesine. Ama onunla kucak kucağa can veren Poluneikes’i kimse gömmeyecek demiş, kimse yasını tutmayacak! Kardeşimizi böyle gömütsüz, gözyaşsız leş kargalarına, akbabalara peşkeş çekmiş tatlı bir şölen niyetine. Anlıyorsun ya. Sayın Kreon’un buyruğu seni de beni de yakından ilgilendiriyor... Özellikle beni. Duymayanlar iyice öğrensin diye kendi de geliyormuş buraya. Şakası yok, uygulanacak emir. Yasağa karşı çıkan olursa , halkça taşlanarak can verecek surlarda. Durum böyle, günü saati geldi özündeki mayayı görelim yaratılıştan soylu musun yoksa soylu ataların yozlaşmış bir çocuğu mu? . . . Israr etmiyorum, yardımın eksik olsun, işine bak sen. İlerde gönlünden kopsa bile yardımını kabul etmem artık. Ben gömmeye gidiyorum ağabeyimi. bu uğurda ölsem ne gam? Yan yana yatarız kardeşimle iki sevgili gibi, suçsa kutsal bir suç benim ki. Şu kısacık yaşamda dirilere yaranmaya değer mi? Öte yandan sonrasızlık bekler beni Ölmüşlerime adıyorum sevgimi, sen ama yüz çevirip kutsal yasalardan gönlünce sürdür günlerini. Birazcık zordur ama insallah basarırsın...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.