gloria tarafından postalanan herşey
-
İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Kedisiz olmaz tabii Bir de benim en sevdiğim çocukluğumun uç uç çiçekleri
-
İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Bir de çocukluğumdan bu yana hep Küçük Prens romanının çizimlerini sevmişimdir ben
-
İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Hahaahahha Adalet Tanrıçası çok güzel çizmişler ama bunu... Chris Beatrice
-
İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
- İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
"...ve umut" diye adlandırabilirdim mesela ben bu çizimi Bu da kesin "cesaret oyunu" olurdu- İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Bunun renkleri muhteşem... Hep bir çocuk kitabı yazsam ve kitapta bir kız çocupu karakterim olsa saçları mavi olsun isterim, belki de denizi ve gökyüzünü hatırlattığından ve sonuçta özgürlüğe atıfta bulunduğundan... Buna ne güzel bir hikaye yazılır aslında...- İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Ne güzel bunlar böyle ya... Aşkın İçinde Kaybolmak...- Aşık Olunabilecek Bir Erkeğin Özellikleri
İsimler çok kuvvetli beni de cezbetti zaten Ayrıca 3 numaralı maddede ne kadar doğal ve hoşlar değil mi? Sorunun cevabına gelince; sağda solda rastladığım ne varsa hele bir de ilgimi çeken, güzel olduğunu düşündüğüm bilgilerse hiç vakit kaybetmeden hemen sizlerle paylaşmak istiyorum.- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Evet hem de nasıl değişiklik değil mi? Yaşanmışlıkların her biri vurmuş sanki yüzüne... ve ilk fotografta yüze yansıyan merak ve şaşkınlık ikinci fotoğrafta umursamazlık ve acı olmuş sanki...- Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Bu arada bildiğim kadarıyla İranlı yönetmen Majid Majidi Muhammed'in hayatını anlatan bir film çekecekmiş ve Muhanmmedin'in yüzünü göstermeyi planlıyormuş. bu proje hala geçerli mi emin değilim ama merakla bekliyorum işte... ayrıca roma da özellikle ve hatta Vatikan'ın kendi içinde pagan kültürüne ait bir çok eser mevcut... Birgün oturup onlar üzerine de tartışalım, epey ilginç olduğunu düşündüğüm bir konu...- Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Görsel hafızası güçlü insanlarda sanırım bu öyle oluyor... Bende de öyle, birçok şey hafızamda fotoğraf gibi saklı duruyor. mesela kardeşimin doğduğu gün hala gözümün önünde... renkleriyle birlikte hem de... bak o zamanlar renkli fotograf bile yokmuş ama benim hafızam renkli çekmiş o fotografı Bazen düşünürüm hep gözümün önüne gelen görüntüleri, acaba hangileri kaldı öyle.. travmatik etkisi olanlar, mutlu edenler, hüzünlü anlar, şimdi bunları yazarken her biri gözümün önüne geliyor öyle...- Yazarlar ve Roman Taslakları
Burada da George Orwell muhteşem kitabı 1984'ün ilk kopyası üzerinde yaptığı düzeltmeleri görebilirsiniz:- Yazarlar ve Roman Taslakları
F. Scott Fitzgerald, Muhteşem Gatsby'i yazarken- Yazarlar ve Roman Taslakları
Bu da Franz Kafka'dan gelsin...- Yazarlar ve Roman Taslakları
Bu da Jane Austen'den bir taslak: Jane Austen’ın tamamlayamadığı romanı The Watsons’ın elyazmaları, yazarın sekiz yılını geçirdiği Chawton Müzesi'nde sergilenecek.- Yazarlar ve Roman Taslakları
En sevdiğim yazarlardan Chuck Palahniuk'un taslaklarından birisi (bilmeyenler için başrollerini Brad Pitt ve Edward Norton'un üstlendiği Dövüş Kulübü isimli filme uyarlanan kitabın da yazarıdır.)- Yazarlar ve Roman Taslakları
Vüs’at O. Bener’in “İpin Ucu” adlı sosyo-güldürü oyunu için -kendi el yazısı ile- üzerinde çalıştığı taslaklardan birisi- Yazarlar ve Roman Taslakları
Bunlar da Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'nde sergilenen roman taslakları:- Yazarlar ve Roman Taslakları
Bir gün bir roman yazmak isteyen benim gibiler için işte yazarlardan romanlarını hazırlarken nasıl çalıştıklarına dair birkaç fotoğraf... Karışık çalışıyor bunlar, ben sanırım o kadar karışık çalışmam ama ilginçler Mesela; J.K. Rowling böyle hazırlıyormuş romanlarını William Faulkner daha ilginç bir yöntem kullanıyor Otur kalk kafası bulanır insanın konsantre olmak zor sanki bu yöntemle... Ama o olmuş, ne diyebilirim ki... Sylvia Plath Norman Mailer'in kafası çok karışık olmalı böyle bir haritası, ürkütücü bence! Gay Talese Jennifer Egan, tanıdığım bazı başak burçları gibi Henry Miller Joseph Heller'e ne demeli... Bu düzen de ürkütücü... James Salter, bu gerçekten de bir taslak gibi görünüyor edebiyathaber.net (20 Haziran 2013)- Aşık Olunabilecek Bir Erkeğin Özellikleri
Şöyle bir okudum hoşuma gitti bu yazı paylaşmak istedim. Okurken eğlendim de... 5, 11, 13 olsa iyi olur maddeleri 14 de neden olmasın ama şart değil, 15 daha mantıklı mesela 19, 20 de fena değil Ama bence ideal erkek tam olarak böyle olmamalı ben de olsaydım o toplantıda kriterlerim biraz daha farklı olurdu kesin çoğuna da itiraz ederdim.- Aşık Olunabilecek Bir Erkeğin Özellikleri
Kaynak: Yüzleşmeler – Tomris Uyar (angorasanat.com aracılığıyla - 24 haziran 2012) "1980 başlarında bir yaz akşamı, Füsun Akatlı, Nimet Tuna ve Tomris Uyar, o dönemin gözde uğrağı Şadırvan’da buluşmuş, denizin tadını çıkarıyorlar. Konu bir ara aşka, sonra aşksızlığa, en sonunda da “aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri”ne geliyor ve bir oyuna dönüşüyor. Nesnel davranmakta kararlı olduklarından masalarına gelen Edip Cansever ve Turgut Uyar’ın da görüşlerini alıyorlar. (Sonraları Ferit Edgü, Mürşit Balabanlılar, Aydın Emeç gibi “güvenilir” erkek dostlara da başvurulacak.) Böyle önemli bir konunun koşul sıralamasında ilk maddeyi fiziksel görünüşün ya da zekanın değil giyimin tutması oldukça tuhaf ama ne yapalım? 1- Adam, (o dönemin gözde terliği) Tokyo giymeyecek. Belki de böylelikle onun evde pijamayla dolaşmaması güvenceye alınıyor. Şort yasak değilmiş. Yatarken çorap giymesinmiş. 2- Ama kes giyip jogginge çıkması, pazar günlerini doğa budalalığıyla geçirmesi -sizi de yürüyüşe zorluyorsa- yasak. 3- Pamuklu, keten, yün gibi doğal elyaf giyecek. Naylon ve parlak kumaşlar kesinlikle yasaktır. (Ferit Edgü’nün önemli katkısı: fanila giymeyebilir. Turgut Uyar’ınki: ama don giysin.) 4- Herkes adamın haftada en az bir kere yıkanmasına razıyken Ferit, her gün yıkanmasında diretiyor. 5- Kesinlikle uykucu biri olmasın ama uykusuzluğundan da yakınmasın. Uykusuz gecelerini paylaşılan bin şölene dönüştürebilsin. 6- Alkolik olabilir de sarhoş olmasın. (Ferit’in katkısı: düşebilir ama çelme takmasın.) 7- Uyuşturucu kullanmasına izin var mı? Mürşit’e göre, “ikinci kişiliği gündeme gelmiyorsa kullanabilir.” Turgut’a göre, “hem içki hem uyuşturucu olmaz!” galiba, izin pek yok. 8- TV’de “makul miktarda maç seyredebilir” ama yorum yapmadan, sessizce. Boks ve güreş sevmesin. Turgut “buz patenini” de eklemiş. 9- Tatil günlerini eşya onarmakla geçirmesin. Elektrik sigortası attığında, musluğun contası yenileneceğinde hemen işe sıvanmasın. Bir usta ayarlayacak kadar bilgili olsun (Ferit). Cereyana kapılmayacak ya da evi havuza çevirmeyecek kadar zeki olsun yeter (Turgut). 10- Ya yüzmeyi ya dansetmeyi bilsin ya da herhangi bir sporu iyi yapsın. 11- Haftada en az bir kitap okusun. Mürşit: Red Kit ile Asteriks’ten haberli olsun. Turgut: Pardayyanlar ile Arsen Lüpen’den de. Ferit: şu altı yazardan birini iyice okumuş olsun -Kafka, Shakespeare, Balzac, Sait Faik, Sartre ve F. S. Fitzgerald ya da Hemingway ama İhtiyar Adam ve Deniz sayılmaz. Edip: şiir de okusun. 12- Bir saz çalıyorsa çalsın ama dostlar toplantısında konser vermesin. Aynı şekilde isterse mavi yolculuğa çıksın ama dönüşünde dia gösterileri düzenlemesin. 13- Esprisi “humor”a dayalı olsun. Fıkra anlatmayı, “lazın biri,” diye başlamayı nükte sanmasın. Turgut: askerlik anılarını anlatmasın. Geçmişinden söz ederken, “Sene 1963…” diye girmesin söze. “1963’te filan. Ankara’dayken…” gibi başlasın. 14- Takside arka koltukta otururken de hesabı ödeyebilsin. Lokantada bahşişi yüzde ondan fazla bırakmasın. Garsonlarla bu koşullarda dostluk kurabilsin. Hesabı öderken cebinden tomarla para çıkarmasın. Diline dolamadığı sürece mali durumu önemsiz, yalnız arabası varsa, arabanın park yerine göre program düzenlemesin. Taksiye binebilsin. Çok istiyorsa yabancı sigara ve içki içebilir, tabi büyüklenmediği sürece. (O dönemde yabancı sigaralar kaçaktı.) 15- Edip Cansever’e göre, armağan almayı da vermeyi de bilsin. Her hesabı kendi ödemeye kalkışmasın. 16- Yemek masasında viski vb. İçmesin. Masaya gelen çerezlere saldırmasın. 17- Hayatında en fazla 6 kere doktora gitmiş olsun (ameliyat sayılmıyor). Antibiyotiklere düşkün olmasın. 18- İlk gördüğü insanlar hakkında acele ve değişmez yargılar verecek kadar gözükara bir psikoloji uzmanı kesilmesin. 19- Politik görüşü sola yakın bir aydın olsun. Ama dahi yerine daahi demeyecek kadar düzgün olsun Türkçesi. Parti sloganlarıyla konuşmasın. 20- Omlet, makarna ve biftek dışında yemek pişirmeyi becersin. Kendine yetsin. Kısaca, kişiliğini öne sürmeyecek kadar kişilikli olsun ama belli etmediğini de belli etmesin. Giyiminden, zevklerinden, davranışlarına, günlük diline kadar her özelliğine karıştığımız (dikkat ederseniz, erkeklerin baskısı daha ağır!), bir yalnızlığa ittiğimiz bu adamcağızın fiziksel özellikleri pek önemli değil anlaşılan. Cinsellik konusunda ondan beklenen, “programlı olmaması, kendini bir şeylere zorunlu hissetmemesi, heteroseksüel olsa da homoseksüellerle dostluk kurabilmesi”. Kaç yaşında bu zavallı acaba? Nimet’e göre: 30, Füsun’a göre: 45, bana göre: 30. Ferit’e göre: ideal olarak 25, Edip’e göre: 40, Turgut’a göre: 30-35, Mürşit’e göre: 35. Son danışmanımız Aydın Emeç, “isteklerin oldukça ağır yine de mantıksız olmadığını” belirttikten sonra bir kahkaha atmıştı: “İyi ama bu adam zaten evlidir! Tutalım ki değil, kendini bunca eğitmek için bu toplumda nasıl hırpalandığını düşünürsek, sizin gibi vıdıvıdı kadınlar yerine güleç, uysal bir kadın seçmesi daha doğal değil mi?”- Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
ama bazen küçücük kız çocuklarını sırf islama uygun diye kimsesiz kalmış ortada bırakmayalım demek suretiyle cariye olarak alıp, bu çocuklara hiç unutamayacakları bir acıyla bir çeşit tecavüz eden insanlar var ya işte onların bir gün dünyaya tekrar gelmelerini ve o küçük kızlardan birisi olmalarını istiyorum... Sonra üzülüyorum o küçük kız çocuklarına... Neden bir pisliğin yüzünden acı çeksinler... Gelmesinler en iyisi dünyaya böyle yaratıklarla karşılaşacaklarına... Evet keşke ne tanrı inancı ne dini inançlar olsaydı... Ama insan küçük yaratık, ve büyük bir güce ihtiyaç duyuyor, korkuyor ve kaçınıyor. Kafasında oluşan soruların cevabını aramak yerine bir şeye bağlayıp düşünmemeyi tercih ediyor. Çok tehlikeli... Ayrıca demişsin ya tanrı egoist diye, tanrı yok ki egoist olsun, tanrıyı yaratan egoist, yani insan... İnsan korkunç bir yaratık aslında, bir tanrı düşüncesine ihtiyaç duymayacak kadar korkunç... Neden daha sevgi dolu bir tanrı yaratmamış insanoğlu acaba? Neden korkacağı bir tanrı yaratmış? Eğer ben bir tanrı yaratsaydım sevgiyle dolu olmasını isterdim. Sevgi dolu...- Dinsiz sevgiliniz mi var?
demek ki tanrı katında insan hakkı diye bişi yok- Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Bunları inanılmaz merak ediyorum desem... Herşey bitti sanıldığı yerden yeniden başlar aslında diye düşünürüm hep hani vardır ya romantik bir söylem: her bitiş bir başlangıçtır diye... Ölüm bence bir bitiş olamaz olmamalı, ancak ve ancak bir başlangıçtır mantığım bunu alıyor... Bir film izlemiştim basit bir film, bir çeşit polisiye şu an ismini bile hatırlamıyorum. İlk defa o filmde bir cesedi ararken mezarlıklardaki çiçeklerin neden daha iyi serpildiği konusunu aslında insan kemiğindeki fosfor etkisine bağlamışlardı. Fosfor bitkinin gelişimini ve aynı zamanda dna sını belirleyen maddelerden birisiymiş, bunu sanırım bir yerlerde daha yazmıştım. Neyse etkilenmiş olacağım ki öldükten sonra yaşamıma hiç yoksa bir bitki olarak devam edebileceğim ve o bitkinin genetiğine karışacağımı az biraz tahmin ediyorum. Eşkiya filminin de sonunda vardı ya bir replik: "Korkma sadece toprağa gideceksin... Sonra toprak olacaksın... Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin... Oradan özüne ulaşacaksın... Çiçeğin özüne bir arı konacak... Belki... belki o arı ben olacağım." gibi... Erkek olmak nasıl bir şeydir acaba? kuş olmak ya da ne bileyim balık olmak... ya da senin örneğindeki gibi bir yaprak biti, elma kurdu ama ne olursam olayım özgür olmak isterim, özgürce hareket etmek... Bir kadın olmayı öğreniyorum daha da iyisi insan olma vasfına sahibim diye düşünüyorum. Birileri cehenneme odun olmak ya da hurilerle sevişmeyi hesaplarken benim tek derdim aslında belki de çiçek olup bir sevgilinin burnuna tütmek.. ölüp ölüp dirilmek belki de vampir gibi.. bir kaç tane blog yazım geldi şimdi de aklıma Çok entresan çağrışımlar uyandırıyorsun kafamda... Ömer Hayyam olmak bu arada nasıldı acaba? Ya da Emma Goldman olmak... Mesela ben neden değildim ya da onlar neden Ömer Hayyamdı veya Emma Goldman... Kim bilir belki de ben de onlardım... Ooooooo ne yaptın bana? Gittikçe absürtleşiyor söylemim farkındayım, aslında belki de başkası ve hatta senin için boş şeyler gibi bunlar, hani okunmaya değmez, oysa ben ne kadar absürtleşirsem o kadar derinleşiyor ve genişliyor düşüncem... bu arada henüz yazmadım bununla ilgili de bir blog yazısı yazmak istiyorum artık Marilyn Monroe olmak ne demek biliyorum Belki bir gün Ömer Hayyam olmak ne demek onu da öğrenirim ama bunu normal zihinle yapamam...- Dan Brown Cehennem Kitabında Bahsedilen Sanat Eserleri ve Tüm Yerler
Çok mu karışık şeyler anlattım acaba? Bazen kendimi ifade etmekte zorlanıyorum ben.. - İllüstrasyonlar - Yani Beni Etkileyen İllüstrasyonlar
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.