gloria

ben helal olsunu sevmiştim yaaaaaa aşkolsun ne oldu canın sıkkın herhalde senin? kalbim kırıldı valla şimdi haaa

aşkolsun sedoşşş beni hiç özleme sennnn... Zaten beni kimse özlemiyooooo

aile dostu olmak o kadar kolay degil, çok fedakarlıklar gerektiriyor yapamazsın sen ... Ben sana diyorum yeğen ol diye...

yürüyen merdiven ne bilim ya da adını tam bilmiyorum ama hani şu yürüyen yol diyelim onlardan birinde yazıyor olabilir...

Elektro sen torunu olacağım diye boşuna uğraşma bence bak yeğeni olabilirsin buradan dene şansını... Dayı de sen en iyisi... Ben bu ailenin en yakın dostlarından birisiyim gel sen benim önerimi dinle... Tauruscuğum yap artık bu arkadaşa da bi kıyak

öncelikle bu sorunun cevabı yok diye kesinlikle geçiştirmek istemiyorum... Çünkü bir cevabı var size mantıklı gelse de gelmese de... Ayrıca boru hatlarının döşenmesi için Yumotenin demiş olduğu evlerin tek girişleri vardır düşüncesi bence çok da önemli değildir. Önemli olan kuyudan gelen suyu evin içindeki musluğa herhangi bir şekilde bağlamaktır. Bu da su eve kadar geldikten sonra halledilir. Üzerinde durulması gereken nokta bu değildir. Görüldüğü gibi hiç bir boru hattı bir diğeriyle kesişmektedir, evlerin veya kuyuların yerleri değiştirilmemiştir. Bütün evlere de bütün kuyulardan birer hat çekilmiştir. Bence soruda istenen bütün şartlar yerine getirilmiştir. (üzerine tıklarsanız resmin daha büyük boyutunu görebilirsiniz.)

çok teşekkürler bodrumlu

canım memleketim benim, taşına, dağına, suyuna her yerine kurban olduğum yaaaa... Teşekkürler Whertus yaaa... Ben 6 yaşına kadar Giresun'da babaannemle büyüdüm, ondan sonra da her yıl okul kapanmayla soluğu Giresunumda aldım... Doğduğumdan bu yana sadece 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Giresun'a gidemedim ama bana bi sorsanız nasıl burnumda tüttü o arada benim memleketim, komik gelirdi herkese ama ben sadece Giresunumda gördüğüm çiçekleri düşünür, anneannemin kuzinede yaptığı ekmeği düşünür, kapımızdaki köpeklerimizi düşünür düşünür ağlardım... Sonra dayanamadım ve gittim hem de bir yılda 3 defa... Allahım ya belki sisten hiçbirşey göremedim, yağmurdan dışarı çıkamadım, yıldızları göremedim gökyüzündeki ama ne farkeder mis kokusunu içime çektim ya canım şehrimin... Yağmur yağdığı zaman babaannemin çinko damına pıtır pıtır vururdu yağmur damlaları kimbilir belki ben bundan sevdim yağmuru bu kadar... Ah yazacak ne kadar çok şey var canım Giresunumla ilgili ama şimdi var ya o ekmeğin kokusu burnuma doğru gelmeye başladı yine, galiba ben yine ağlayıp zırlayacağım...

2 kelime olmuş ama neyse ben tek kelime olarak gördüm varsay arkadaşımmm...

iki sene önce bi karadeniz turu yapmıştık. Akçaabatta ışıklardan karşıya geçerken ayrıca da yaya kaldırımı bile varken kaldırımın üstüne "sola bak" yazmışlardı... Bu da onun gibi bir yönerge olsa gerek. Bir yerin girişi ve çıkışını gösteriyo olabilir nerenin onu bulmak lazım.. belki tek yönlü seyreden bir yoldaki bir tünel olabilir. Tünele karşıdan girilmesine engel olmak için (yek yön ya) vs...

offf bu soruyu bana daha önceleri iş yerimden bir arkadaşım sormuştu, cevabını duyunca da cok sinir olmuştum... Tam bir komplo teorisi aslında.. bence bundan daha güzel cevaplar da verilebilirdi bu soruya, örneğin Taurus arkadaşımın verdiği cevaplar cok daha güzeldi herneyse soruyu cevaplayacağım çünkü zaten kimsenin bunu tahmin etme durumu söz konusu olamaz... darbe sırasında malum dışarı çıkma yasağı var ve bizim adam dışarı çıkmış.. Askerler bu adamı yakalamışlar bir güzel dövmüşler sonra da bu bodrum katına atmışlar amma velakin adam ölmemiş etraf o kadar karanlıkmış ki adam kendini öldü sanmış sonra da ölüp ölmediğini kanıtlamak üzere ceketinin bir düğmesini koparıp havaya fırlatmış (bunu niye yapmışa ben de anlamadım, beyin travması geçiriyor sanırım ) Düğme yukarıdaki örümcek ağına takılıvermiş sonra aşağı düşmeyince adamcağız kendini öldü sanmış (düğme düşünce nasıl kendini yaşıyor sanacak onu da anlamadım ama...) ondan sonra da heyecandan mı desem, korkudan mı desem ne desem bilemem kalp krizi geçirip ölüvermişşş ecel diyelim biz en iyisi bunaaa OFFF NE GICIKKKKK BIR CEVAP

MADEM DEDE SORDU O ZAMAN ARKADAŞI DA CEVAPLASIN BAKALIM Tauruscuğum, canım arkadaşımmmmm öncelikleee zekanı takdir ediyorummmm bu birrrr... Bu soru çok zekice sorulmuş bir tuzak sorudur ben yememmmmmmmmmmmm KAĞIT PARA'NIN hammaddesi bir kere ağaç değildir, pamuktur... Bu nedenle USD doları basabilmek için ağaç kesmeye hiç ama hiç gerek yoktur. amaaaa tabiki de sen ben illa kağıttan yapacağım diye tutturursan orasını bilemem yaniiiiii Sorunun cevabı da doğal olarak, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden 1 ayda geçen araçların toplam ağırlığı daha fazladır Akıllı arkadaşım benimmmmmm

EĞER DEDİĞİN GİBİ OLSAYDI ADMIN BU İLETİNİ DE KALDIRIRDI... Adminlerin düşünce yapılarını ben de çok uzun bir süre sorguladım kararımı onların tamamen tarafsız oldukları yönünde kullandım. Bu forumda sağ görüşlü arkadaşlarımız kadar sol görüşlü arkadaşlarımız da vardır ve tabi ki iletişim kuralalrına uymayan kişilerin yazıları silinmektedir. Bu da bu forumun her zaman seviyesini korumasına, kişilerin saygı çerçevesinde birbirlerine hitap etmesine neden olmaktadır Görüşleri ne olursa olsun insanlar eğer birbirlerine saygısızlık yapıyor ve karşısındakini görüşlerinden dolayı uygunsuz bir şekilde eleştiriyorsa asıl yanlış olan budur, adminin yaptığı değil...

bu yorumuna katılmamaktayım. Katılmamaktayım çünkü forum oyunlarındaki birçok üyenin belki güncel konularda olmasa da diğer bir çok tartışma başlıklarında da aynı zamanda aktif olarak bilgi paylaşımlarında bulunduklarını biliyorum. herkes illaki güncel konualara yazacak diye birşey yok bu kişileri kalıba sokmaktan başka bir şey olmaz. İnsanların kendi ilgi alanları vardır ve bu ilgi alanlarına hitap edecek bir çok da konu var bu forumda... orda da fikirlerini açık açık yazmaktan çekinmiyor bu arkadaşlarım. Atatürk gençliği beynini delete falan etmiyor, bu karamsarlıktan başka birşey değildir. Sizin de fikir alışverişinde bulunmadığınız bir sürü başlık olduğuna eminim peki siz neden o başlıklarda fikirlerinizi belirtmiyorsunuz. Çünkü ilgi alanınız buradaki başlıklarla denk düşmekte değil mi? Örneğin ben güncel konularda fikirlerimi iletirim ama dini konularda eğer konu bana hitap etmiyorsa fikirlerimi iletmem bunun gibi birşeydir bu... Forum oyunlarına gelince, insanların günlük yaşantılarında ne iş yaptıklarını, nasıl yoğun yaşadıklarını bilmiyoruz bu durumda belki bu insanlar bütün gün, güncel başlıklardaki konularla ilgili fikir telakkisinde bulunuyor olabilir ya da bununla ilgili bir iş bile yapıyor olabilirler ama burada bunu paylaşmak istemiyor olabilirler... Bu tamamen onların tercihleridir. ben forum oyunlarına senin baktığın gözle bakmıyorum orada insanlar sosyalleşme ihtiyaçlarını gideriyorlar. belki kafalarını rahatlatıyorlar. Stresten uzak kalmaya çalışıyorlar bu da onların en doğal haklarıdır... Bütün gün çalışıp da zaten doğru düzgün iletişim kurmalarını engelleyen ortamlardan çıkıp akşam eve geldiklerinde bu ihtiyaçlarını gidermeleri çok doğal geliyor bana... benim düşüncem bu yönde... İşte iki farklı bakış açısı... Geniş bakmak lazım...

aslında aklıma gelmişken hazır konu da uygunken şu bilgiyi de aktarmak istiyorum... 21 gram isimli filmi izlemişseniz bilirsiniz. Bu filmin esin kaynağı şu araştırmadır: 1907 yılında, ABD Massachusetts'de bir deneysel çalışma tasarlayan Dr. Duncan Mcdoughall, ölüm döşeğindeki 6 hastasının ölmeden önce, ölüm anında ve ölümden hemen sonraki ağırlıklarını ölçtüğü bir tartı-yatak tasarlar. Böylece Ruhun, ölüm anında bedeni terk edip etmediğini, dolayısıyla bir ağırlığı olup olmadığını belirlemek ister. Tüm hastalarının ölümünden hemen sonra yaptığı ikinci tartıda, ağırlıklarından 1 onsun dörtte üçünü kaybettiklerini görüyor. Bir onsun 28 grama eşit olduğundan yola çıkarak, bu kaybın 21 gram olduğunu bulan Dr. Mcdougall, ölen kişinin bedenini terk eden ruhun 21 gram geldiği sonucuna varır... Fakat Mcdoughall'ın bu çalışması American Medicene dergisine konu olmuş , oldukça ses getirmiş ve tepki görmüştür ve buna mukabil şu açıklamalar yapılmıştır: Augustus P. Clarke adında bir başka doktor, 'ölüm anında, kan akciğerden geçerken soğumadığı için vücut ısısındaki ani yükselişi hesaba katmadığını, bunun da ter ve sıvının buharlaşmasına yol açtığını' açıklayarak, meslektaşını topa tutmuş. Din bilginleri, psikiyatristler ve ölüm anına yakından tanıklık eden yoğun bakım uzmanları ise, ruhun ağırlığının söz konusu olmadığını, bunun sadece ölüm anında halk arasında 'son nefes' olarak bilinen akciğerlerde depolanan havanın boşalmasından ibaret olduğunu söylüyor. Çünkü, boşalan havanın hacmi yaklaşık 210 cc. yani 21 gram. BU ŞEKİLDE AÇIKANINCA DAHA İYİ OLDU SANIRIM... lazımdır kelimesi zaten benim de kulağımı tırmalamıştı Bodrumlu, senin açıklamanı daha çok beğendim bu arada

ok ama bu ölmüşler için geçerlidir. Son nefesini verirken insanlar henüz yaşıyorlardır. Son nefesini verdikten sonra ölürler...

leyn tevazu kim beeeee... hiç tanışmadık bu gune kadar kendisiyle.. yakışıklı mı bari

bir insan ölürken nefes almaz verir çünkü cigerlerindeki havayı boşaltması lazımdır

ben bilirimmmmmm... en iyi yaptığım iştir bilmek

üç silahşörlerin arasından ayrılıp kendine yeni meslek edinen silahşörümüzün ismi ARAMİStir ve şu anda kendisi forumdan bize bu soruyu sormak ve cevabını almayı beklemekle meşguldur...

sen benim canımmm

eger kesişmeden aynı yola kullnabiliyorlarsa bir sonucu oldugunu dusunuyorum cunku buna benzeyen radikal gazetesinini hafta sonu eklerinde cıkan bir çeşit bilmece vardır gerçi o biraz daha farklı a-a b-b c-c d-d gibi eşlemeler yapmanı isterler burda da aynı mantıgı kullanarak hareket etmeye calısıyorum. Bana olacak gibi geliyor.

canım arkadaşım ben de seni çok seviyorum yeri gelmişken söylim dedim

kızzzz yerim ben seni yaaaaaa... Deliiii... Sardunyam'ın oğlunun sünnet düğünü var pazar günü ona gidiyoruz biz... Gelebiliyorsanız vallahi gelin yaaaa... Ne güzel olur işteeee

birbirine değmeden bi çözümüm var ama aynı yolu kulanıyor bu olabilir mi?