Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

gloria

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.252
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    157

gloria tarafından postalanan herşey

  1. INTO THE WILD = YABANA DOĞRU Into The Wild filmini mutlaka izlemişsinizdir, kitabı da filmi kadar muhteşem. OKumadıysanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Kitap toplum tarafından onaylanmış bir hayat idealini yansıtan tüm ölçütleri bir kenara bırakarak doğada yaşamaya giden genç bir adamın gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Sean Penn tarafından Eddie Vedder'ın unutulmaz müzikleri eşliğinde sinemaya da uyarlanan ve En İyi Yardımcı Oyuncu dalında Oskar adayı da olan Yabana Doğru (Özgürlüğe Doğru), insanın arayışlarını, toplumun tuzaklarını, bireyin çıkmazlarını ve yaşadığımız hayatları bizlere sorgulatacak, akıllardan kolay kolay silinmeyecek gerçek bir öykü. Christopher McCandless, banka hesabındaki 25,000 doları bir hayır kurumuna bağışladı, arabasını çölün ortasında bırakıp sahip olduğu şeylerin çoğundan kurtuldu ve cüzdanındaki tüm parayı yakarak yola koyuldu. Alaska'ya gitti ve doğada tek başına olmanın türlü zorlukları karşısında yılmadan, kendinden başka kimseye tabi olmayacağı alternatif bir yaşam arayışına çıktı. Paradan, kariyerden, ailevi sorumluluklardan, toplumsal yükümlülüklerden uzakta kendi yaşamını kendi kurmayı seçti. Dört ay sonra, çürümeye yüz tutmuş cansız bedeni bir geyik avcısı tarafından bulunacaktı. "…Birbirimizi yeniden görene değin aradan çok uzun zaman geçebilir. Ama Alaska'dan tek parça dönebilirsem, benden haber alacağına emin olabilirsin. Sana önerdiğim şeyi tekrarlamak istiyorum; yaşam tarzında köklü bir değişiklik yapmalı, daha önce hiç duymadığın ya da yapmakta kararsız kaldığın türden şeylerin tamamını yapmaya başlamalısın. Çoğu insan onları mutsuz eden koşullarda yaşıyor ve gene de bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Çünkü güvenli, rahat, rutin bir hayata koşullanmış durumdalar. Tüm bunlar huzur veriyor gibi görünse de insanın içindeki maceracı ruh için kesin olarak belirlenmiş bir gelecekten daha yıkıcı bir şey düşünemiyorum. İnsanın yaşama arzusunun özünde macera tutkusu yer alır. Yaşamın keyfi yeni deneyimlerde yatar, bu yüzden sürekli değişen bir ufuktan daha büyük keyif olamaz." "YAŞADIĞIM BU HAYAT BENİM SEÇİMİM."
  2. İrlandalı yazar Samuel Beckett’ın yazdığı Murphy adlı romandan bir taslak Bu roman yayınevleri tarafından tam 42 kez reddedilmiş. Daha sonrasında Beckett'in ressam bir arkadaşının tavsiyesi üzerine bir yayınevi tarafından basılmıştır.
  3. Cansever'den Tomris'e: Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle Ve yarışırsa ancak Monet’nin Kadınlarına yaraşan giysilerinle Gördüm de ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında Öyle kısaydı ki adımların Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle Ölçülür ve denk düşerdi ancak Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Yok bir yanıtın ”nereye” diyenlere Bir buz titreşimi gibi sallantılı ve şaşkın Ve çabuk bir merhaban vardır bir yerden gelenlere O bir yerler ki, diyelim çok uzak olsun Sen gelmiş gibisindir oralardan, otobüslerden Yollardan, deniz üstlerinden topladığın gülüşlerle Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki Hani Etiler’den Hisar’a insek bile Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın Çok yaşında her zamanki çocuksun gene Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar Mutfağın mutfak olalı böyleBir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma Oysa güneş pek batmadı senin evinde Söyle ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
  4. Turgut Uyar'dan Tomris'e: Herkes seni sen zanneder. Senin sen olmadığını bile bilmeden, Sen bileSeni ben geçerken Derim ki, saati sorduklarında; Onu ”O” geçiyordur Kimse anlam veremez. Tamir ettirmedin gitti derler şu saati Ettirmek istiyor musun demezler. Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur Zamanı durdururum yüreğimde, Sensiz geçtiği için, Akrep yelkovana küskündür Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür. Bil ki akrep yelkovanı geçerse Atan bu yüreğim durur. Bırak bozuk kalsın, hiç değilse Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.
  5. Cemal Süreya'dan Tomris'e: Ay ışığında oturduk Bileğinden öptüm seni Sonra ayakta öptüm Dudağından öptüm seni Kapı aralığında öptüm Soluğundan öptüm seni Bahçede çocuklar vardı Çocuğundan öptüm seni Evime götürdüm yatağımda Kasığından öptüm seni Başka evlerde karşılaştıki İliğinden öptüm seni En sonunda caddelere çıkardım Kaynağından öptüm seni
  6. Doğru: Ceket Yanlış: Çeket ceket isim Fransızca jaquette isim Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi "Ceketinin arkasındaki potlar, bugün mutlaka her zamandan çok ensesine binmişti." - Y. K. Karaosmanoğlu
  7. İnsanların hangi şehirden oldukları yazılırken, -li yapım eki isimden yeni bir isim üretir ve isimle kaynaşan bu ek üstten kesme işaretiyle ayrılmaz. Ankara'lı Ankaralı İstanbul'lu İstanbullu İzmir'li İzmirli Eskişehir'li Eskişehirli Bursa'lı Bursalı New York'lu New Yorklu Tokat'lı Tokatlı Giresun'lu Giresunlu (Nasıl yazılıyor diye unutursanız, Ankaralı Turgut'u aklınıza getirin )
  8. Bu akşam bir yarışmada soruldu, hemen aklıma buraya bakmak geldi, biz bunu eklemiş miydik diye ki eklememişiz. Ekleyelim Doğru: Floresan Yanlış: Florasan floresan isim, fizik (l ince okunur) Fransızca fluorescent isim, fizik Florışıl
  9. İşte benim için bile kimi zaman doğrusu hangisiydi diye düşündüğüm kelimelerden biri. Doğru: İkindi Yanlış: İlkindi ikindi isim 1. isim Öğle ile akşam arasındaki zaman dilimi "Akdeniz'in, ikindi güneşiyle kamaşmış büyük mavi meydanına başımı çevirerek gözlerimi çocuklara göstermeden ağladım." - H. S. Tanrıöver 2. din b. (***) İkindi ezanı 3. din b. (***) İkindi namazı "İkindiyi kıldım."
  10. Akordeon mu, Akordiyon mu? Doğru: Akordeon Yanlış: Akordiyon akordeon isim, müzik Fransızca accordéon isim, müzik Akordiyon "Lütfü'ye akordeon çaldırıyorlar, lâmı cimi yok, çalacak." - A. İlhan
  11. Aerobik mi, ayrobik mi? Doğru: Aerobik Yanlış: Ayrobik Bu kelime aerobik diye yazılır ayrobik diye okunur aerobik -ği isim, spor İngilizce aerobic isim, spor Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için tempolu müzik eşliğinde yapılan bir jimnastik türü
  12. Ağabey mi, Abi mi? Doğru: Ağabey Yanlış: Abi (aslında yanlış demek de pek doğru olmaz buna, konuşma dilinde biz ağabey yerine bu kelimeyi kısaltarak abi demeyi tercih ediyoruz ancak yazım dilinde doğru olan ağabeydir, yazarken ağabey kelimesini tercih etmeliyiz.) ağabey isim (ağa'bey) 1. isim Büyük erkek kardeş, ağa, aka, ede, efe "Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu." - A. Kutlu 2. ünlem Saygı ve sevgi göstermek üzere yaşça büyük olan erkeklere söylenen bir seslenme sözü "Geçmiş olsun ağabey, ne oldu sana böyle?" - O. C. Kaygılı
  13. Ahbap mı ahpap mı? Doğru: ahbap Yanlış: ahpap, ahbab vs. ahbap -bı isim (ahba:bı) Arapça aḥbāb 1. isim Kendisiyle yakın ilişki kurulup sevilen, sayılan kimse "Ben yeni tanıdım ama kızın eski ahbapları imişler." - O. C. Kaygılı 2. ünlem Samimiyet, içtenlik bildiren bir seslenme sözü "Baksana ahbap!"
  14. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları isimli kitabı okuduğumda acayip beğenmiştim bu yüzden filminin yapılacağını duyunca azıcık tedirgin oldum, kesin kötü olacaktı. Derken filmi Tim Burton'ın yapacağını öğrendim, o halde izlemeden olmaz dedim ve izledim. Film tam da X-Men havasında olmuş, yani Tim Burton tarzında bir X-Men tabii Filmin konusuna gelecek olursak Jacob Portman (Asa Butterfield) yıllarca büyükbabasının kendisine anlattığı tuhaf hikayelerle büyümüştür ancak büyüdükçe büyükbabasının on anlattığı hikayelerin gerçeklikten çok uzak olduğunu anlamıştır. Üstelik ilişkileri de artık eskisi kadar güçlü değildir. 16 yaşındayken büyükbabası ölür. Bu ölümün normal olmadığını düşünen Jacob kendisini bir anda onun anlattığı hikayeleri düşünürken bulur. Jacob etrafta canavarlar görmeye başlar, ailesine göre gerçeklik algısı iyice bozulmaya başlamıştır, ailesi onu büyükbabasının ölümünün üstesinden gelemediğini düşünerek bir psikoloğa götürür. Psikolog ise gerçeklerle yüzleşmesi için çocuğu büyükbabasının anlattığı Bayan Peregrine'in tuhaf çocuklarıyla birlikte yaşadığı adaya götürmelerini önerir. Ve film başlar Yönetmen: Tim Burton Oyuncular: Asa Butterfield , Eva Green , Terence Stamp , Ella Purnell , Samuel L. Jackson Senaryo: Jane Goldman Bu da kitaptan;
  15. Bu filmi izlerken gerçekten eğlendim ve güldüm, öyle canınız falan sıkkınsa açın izleyin derim, aslında biraz Felekten Bir Gece filmi gibi erkeklerin daha çok severek izleyeceği filmlerden birisi. 3 Türk Bir Bebek filmi, Almanya'da yaşayan ailelerinden kalan bir gelinlik mağazasını çalıştıran üç erkek kardeşin hikayesini anlatıyor. Ancak gelinlik dükkanında işler kötü gitmektedir, bu yüzden de anne ve babalarının kendilerine bıraktığı altınları bozdurmaya karar verirler. Hal böyleyken bir de aileye bir bebeğin katılmasıyla her şey rayından çıkar.
  16. gloria

    Oyun = Nerve

    Bu filmi birkaç gün önce izledim, eğer başından ayrılmadan merak içinde izleyeceğiniz bir film istiyorsanız ideal bir öneri olacağından buraya yazayım dedim. Film aslında bir gençlik filmi, oyuncuları da çok genç. Konusu da genç online oynanan bir bilgisayar oyunu hakkında. Oyunun ismi Nerve. Nerve gerçek zamanlı bir cesaret oyunu. Nerve'e izleyici ya da oyuncu olarak kaydolunuyor ve oyuncular, izleyicilerin seçtikleri görevleri yerine getirerek finale doğru ilerlemeye çalışıyor bu arada her görevden maddi gelir elde ediyor. İnsan filmi izlerken düşünmeden edemiyor, ileride gerçekten de böyle şeyler yaşamamız olası, kim bilir belki de şimdiden yaşanıyor bile olabilir. Çok gerçekçi geldi bana. Başrol kadrosunda Emma Roberts, Dave Franco ve Emily Meade gibi ünlü genç oyuncuların yer aldığı Aksiyon, Suç, Gerilim türdeki ABD yapımı filmde yönetmenliği yapan isim Henry Joost ile Ariel Schulman’dır. 2016 Ağustos 2016 tarihinde Türkiye’de gösterime giren filmin IMDB puanı ise 7.0 değerindedir.
  17. Başka çooook ilginç çok vurucu fotograflar var isterseniz google'a tarayıp bulursunuz zaten. Ben daha fazla korkutmayayım
  18. Ölülerin Yaşadığı Müze - Kapuçin Müzesi Bu bilgiyle karşılaşınca dedim ki vayyy be tam benlik bir bilgi, ne ilginç, ne tuhaf... Sicilya'nın Palermo şehrindeki Ortaçağ'dan kalma Kapuçin Manastırı, 20. yüzyılın başlarında yeniden restore edilmiş olup günümüzde müze olarak kullanılan bir manastır. Bu manastırın içinde yaklaşık 500 yıldır ikibin civarında ceset korunuyor ve günümüzde bu cesetler ziyaretçesine sergileniyor. Korkunç değil mi? Ama aynı zamanda yukarıda da dediğim gibi çok ilginç ve tuhaf..
  19. Doktor Strange cerrahi alanda tanınmış, son derece yetenekli, başarılı, bilgisine güvenilen bir doktordur bu onu aynı zamanda aşırı özgüvenli, hatta narsist, küstah ve bencil bir insan yapmaktadır. Ancak Doktor Strange geçireceği bir kaza sonucu ellerinden çok ciddi hasar alır, mesleğini yapamaz hale gelir. Bildiği, inandığı tüm yolları dener ama yine de iyileşmek konusunda hiçbir başarı elde edemez. Bunun üzerine tüm inandıklarından vazgeçerek bir büyücüyle görüşmek üzere Tibet'e gider. Tibet'e giden cerrah, orada sandığından çok daha büyük güçlerle karşılaşır. Şimdi, yukarıda filmin konusuna kısaca değindim, konusuna derken aslında filmin başlangıcına kısaca değindim desem daha doğru olur, asıl hikaye bundan sonra başlıyor. Bu filmi inanılmaz çok sevdim, son yıllarda izlediğim en iyi yapımlardan biriydi, çok ama çok başarılı buldum. Ayrıca Tilda Swinton hayranlığım zaten bilinen bir şeydir yanına bir de Benedict Cumberbatch gelince ben izlemelere doyamadım, sinemada 5 kez daha izler, evde de bir on beş kez tekrar ederim. Ha bu arada Marvel'in tüm filmlerini izlemeyi seviyorum ama Volverine ve X-Men serilerine karşı başka bir tutkum olduğu kesin, şimdi bu tutkuya Doktor Strange'i de eklemiş bulunmaktayım
  20. BBC tarafından yayınlanan Planet Earth II belgeselinde milyon dolar bütçeli korku filmlerine taş çıkartacak efsane bir gerilim sahnesi var. İguana'nın yılanlardan kurtuluş hikayesi... Bir survivor mücadelesi İzlerken resmen nefesim kesildi
  21. Majid Majidi en sevdiğim yönetmenlerden birisi, bilmiyorum belki de en sevdiğimdir. Yaptığı bütün işleri takip ediyorum, hepsi beni çok heyecanlandırıyor. Bu filmle ilgili çalışmalarını da en başından beri takip ediyorum. (Devamında ne olacağına dair henüz kesin bir bilgim yok ama) Film üçleme olarak düşünülmüştü ve bu da filmin ilk bölümü yani Hz. Muhammed'in doğmadan önceki zamanı ve çocukluğunun anlatıldığı kısımdı. 3 yıl süren çekimler boyunca elbette bir takım sorunlarla uğraştı, kolay değil, anlatılan kişi Hz. Muhammed. Yüzü gösterilecek mi, sesi duyulacak mı, nasıl anlatılacak vs. vs. Keza, Majidi filmle ilgili yaptığı bir röportajında Hz. İsa ile ilgili yaklaşık iki yüz film, Hazreti Musa ile ilgili seksen film var. Buda hakkında kırk tane film çekilmiş. Ama Peygamberimiz hakkında sadece bir film var. O da kırk iki yıl önce çekilmiş, demiştir. Nihayetinde filmin konusuna gelince, öncelikle söylemeliyim ki çok epik, masalımsı bir anlatım tarzı var, müzikleri de öyle... Ayrıca görselliği de son derece etkileyici. Yukarıda da dediğim gibi filmde Hz. Muhammed'in doğmadan önceki dönemi ve çocukluğunun bir kısmı anlatılıyor. Doğmadan önceki dönemi aslında Kuran'da geçen Fil suresinin tasviriyle anlatılmış. Ebrehe'nin fil ordusuyla Mekke’ye yönelişi, Mekke halkının çaresizce dağlara çekilmesi, Ebrehe'nin kimseciklerin olmadığı şehri kolayca ele geçirebileceğini düşünmesi ancak fillerinin Mekke’ye doğru bir adım dahi atmaması. Ardından milyonlarca ebabil kuşunun, Ebrehe'nin fil ordusunu taş yağmuruna tutarak yok etmesi... Bir ay sonra tıpkı Kuran'da anlatılan mucizevi biçimiyle Hz. Muhammed'in annesinden doğması: Peygamberin dünyaya geldiği gece bir yıldız doğar ve Yahudi alimleri bundan Tevrat'ta anlatılan peygamberin doğduğunu anlar. Ve olaylar gelişir... Yönetmen: Majid Majidi Oyuncular: Mahdi Pakdel , Sareh Bayat , Ali Reza Shoja-Nuri , Mohsen Tanabandeh , Rana Azadivar Senaryo: Mecid Mecidi Yapımcı: Parvaneh Partow , Alireza Rezadad 2015, İran
  22. gloria

    BARAN

    Majid Majidi'nin bir röportajında bu filmle ilgili söylediği bir bölüm okudum, nasıl etkilendim anlatamam! Bu film benim için zaten gerçek bir şaheserdi ama bu cümleler filmi gözümde iyice nadirleştirdi... "Filmim iki kısımdan oluşuyor: birincisi gerçekçi; sosyal sorunlarla - ikincisi manevi; aşk cihetiyle. Kızın ismi, Baran. Baran, yağmur demek. Erkeğin ismi, Latif. Latif, sunmak demek. Latif, yağmurla olur. Baran’sa, beklemekle. Yağmur, toprak için bir bereket ve rahmettir. Baran’da İran Şiiri’nden gelen anlatılar var. Filmimi hangi ülkede temsil etsem, halkımı yansıttığımı belirtmek isterim." Yani diyorum ki seçilen isimlere kadar bu kadar ince düşünmek...
  23. Ya bir gün dünya heteroseksüller için tersine dönerse...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.