-
İçerik Sayısı
10.566 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
3
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
sardunyam tarafından postalanan herşey
-
Mustafa Kemal in din hakkındaki görüşleri
sardunyam şurada cevap verdi: saklıgerçek başlık Dini Konular - Din - Dinler
teşekkür ederim arkadaşım ama anlamaya niyeti olmayanlara bişey ifade etmez bizim yazdıklarımız yinede anlayanlar zaten aklı başında olanlar oda bize yeter. varlığınız güç verdi, saolun.- 93 cevap
-
- Mustafa Kemal
- Din Hakkıdna Görüşleri
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Ahmet Ünlü, iddiaları yalanladı: Kadınların olduğu denize girmedim
sardunyam şurada cevap verdi: kontrsağduyu başlık Güncel Konular
Çok haklısınız sayın gelincik, Gözleri ile görseler ki görmüşlerdir (kim bilir cemaat bizim bilmediğimiz neleri biliyordur) ama hoca bu ya ona mübahtır da diyebilirler. Ya da kesin komplodur hoca yapmamıştır hatta hocanın kılığınıa girmiştir de diyebilirler. Çocukken okuduğum vurun kahpeye kitabından beri bu hocalara bir türlü iyi niyet gösteremedim. Şimdi bir kitapla mı karar verdin denebilir, kitapta okuduğumu sonra gerçek hayatta da görünce taşlar daha iyi oturdu. Büyük evliyalarımız var bizim hepsinin hayatı ibretlik ve baktığınızda hiç birinin bu adamlar gibi saltanat sürmedikleri ortadadır. İnsanlar toplum içinde itibar görmek isterler, kimi bu itibarı sanatsal eserleri ile görür, kimi güzelliğiyle, kimi aklıyla, kimi başarılarıyla, kimi de dinini nasıl yaşadığıyla. Dinini gerçek bir samimiyetle yaşayanlar hemen farkedilirler. Samimiyetsizlerde hemen faredilirler. İkisinin arasında ki en önemli fark biri bütün insanları kucaklar ve hepsine sevgi ile yaklaşır diğeri kendisi gibi olmayan herkesi müşrik sayar. Selamlar -
Ve a.selam selef 61 sizin o cemaatten olmanız ya da olmamanız ne beni ne de başkasını bağlamaz. Ancak eğer bağlı değilseniz nasıl bu kadar eminsiniz Ahmet hocaya iftira atıldığından, durduk yere olduğunu nereden biliyorsunuz sayın selef. Bu adamların pek çoğunun (mutlaka istisnalar vardır) gerçek dini öğretmedikleri ortada. Dünyadan kopuk bir Türkiye düşünebiliyormusunuz? Ama bu adamlar düşünüyorlar. Eğer Adapazarı depreminde ölenlerden biride sen olsaydın, o hocaya göre Allah seninde cezanıvermiş olacaktı. Anlatabiliyormuyum. Bu adamlara göre dini yaşayanlar sadece kendileri ve üstelik bunla yetinmiyorlar kendilerine acayip kurallar belirleyip başka bir şekle bürünüyorlar. Belki medya abartıyor olabilir bende medyayı güvenilir bulmayanlardanım ama içinde pek çok gerçeğin olduğuda ortada. Ben kınamaya devam edeceğim, siz karışmayın hocayla helalliğimize bizimde hocadan alacağımız vardır kimbilir. bu arada marcus arkadaşım çok güzel ifade etmiş ne zaman birey olmayı öğreneceksiniz ve ne zaman bir hocanın bütün günahlarına kefil olmaktan vazgeçeceksiniz? Cemaat hocası ne iş yapar sayın selef, görevi nedir? Bana anlatabilirmisiniz?
-
Ne yapılmalı? Her şeyden önce tepkisiz kalınmamalıdır. Öncelikle Beyoğlu’ndaki ‘Fransız Sokağı’na, yeniden eski adı olan ‘Cezayir Çıkmazı Sokağı’ ismi verilmelidir. Sokağın en güzel yerine Fransızların katlettiği Cezayirliler için bir anıt dikilmelidir. TBMM’de Fransa’nın Cezayir’de yaptığı soykırımı tanımak ve bu soykırımı inkar edenlere cezai müeyyide uygulanmalıdır. Üniversiteler, Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum Kuruluşları Fransa'nın yaptığı soykırımlara yönelik tedbirler almalıdır. Ondan da öte; Türkiye’de iş yapan Fransız firmalarına ve Fransız mallarına ambargo uygulanmalıdır. Diğer taraftan bu yasanın geçmesinden en çok Ermenistan'ın etkileneceği, başlatılmaya çalışılan diyalog ortamının baltalanacağı hem Avrupa'ya ve hem de Ermenistan'a net bir şekilde gösterilmelidir. Başlangıç olarak da Ermenistan Avrupa'daki lobileri vasıtasıyla Türkiye'ye yönelik hasmane duyguları desteklediği için şunların yapılabileceği net bir şekilde ortaya konmalı ve gerekirse de yapılmalıdır: 1- Her şeyden önce yaklaşık 70 bin civarında olan ve Türkiye'de kaçak olarak çalışan Ermeniler Türkiye'den sınırdışı edilmeli ve/veya edileceği açık bir şekilde ifade edilmelidir. Burada Rusya'nın Gürcistan'a karşı yaptığı ve Bangladeş'in KKTC'yi tanıdığında Yunanistan tarafından yapılan tehditleri hatırlanmalıdır. 2- Gürcistan'a uygulanan Rusya ambargosundan sonra tam anlamıyla Ermenistan'ın tek umudu Türkiye olmuştur. Zira bu ambargodan en çok Ermenistan etkilenmektedir. Ermenistan'ın bu türden hasmane duygulara sahip olmaya devam etmesi durumunda ekonomik ambargolar uygulanacağı, Gürcistan üzerinden giden mallara denetim getirileceği ve sivil uçuşların durdurulacağı hatırlatılmalıdır. 3- Ermenistan bu kriz ortamında net bir şekilde uyarılmalı ve Dağlık Karabağ'dan çekilmesi, Türkiye'den toprak taleplerinden net bir şekilde vazgeçtiğini bildirmesi, Anayasasında gerekli düzeltmeleri yapması, Türkiye'ye karşı mestenetsiz iddialardan vazgeçmesi gibi şartları kabul etmesi halinde derhal görüşmelere çağrılmalıdır. Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi - TÜRKSAM olarak Türk milletini tepkilerini ortaya koymaya çağırıyoruz. Eğer bu sese kulak veremezsek hem geçmişimize sürülmek istenen bu kara lekeyi kabullenmiş ve hem de geleceğimizi karartmış olacağız. TÜRKSAM tarihine leke sürülmek istenen bu milletin fertlerini milletvekillerini, bürokratlarını, yerel yöneticilerini, bilim adamlarını, akademisyenlerini, politikacılarını, devlet adamlarını, esnafı, köylüyü, çiftçiyi, memuru, öğrenciyi ve hepsinden önemlisi basını, kısacası herkesi göreve ve işbirliği için yardıma çağırmaktadır. TBMM’de kararlar alınmalıdır, yerel yöneticiler şehir meclislerinden kararlar çıkarmalıdır, Akademisyeler üniversite senatolarında kararlar almalıdır, dış politikada gerekli adımlar atılmalıdır, Fransız mallarına boykot uygulanmalıdır. Ermeni sorununda adeta bir “çiban başı” olan Fransa’ya karşı öylesine bir tepki gösterilmelidir ki, bir daha asla hiçbir ülke Türk tarihine böylesi bir çirkinlikte dil uzatmaya cesaret edemesin. Bütün bu gelişmeler tepkisiz kalan Fransız aydını da ayrıca kınanmalıdır. İfade özgürlüğünü dahi politik çıkar konusu yapan Fransanın bu tutumu karşısında bir zamanlar 'Sizinle aynı düşünceyi paylaşmıyorum, ama düşüncenizi ifade etmeniz için hayatımı feda edebilirim diyen Fransız düşünür Voltaire'nin kemikleri sızlıyordur herhalde! Not: Bu yazı geçtiğimiz yaz ayında Fransa’nın söz konusu yasayı meclis gündemine getirmesi öncesinde yayınlanmıştı. Ancak o günden bu yana herhangi bir çabanın gösterilememesi, bütün yazın 'uyunarak' geçirilmesi neticesinde bugün aynı durumla tekrar karşı karşıyayız ve bu yazı da maalesef güncellenerek yeniden yayınlanmaktadır. Gönül isterdi ki şimdi heyetler halinde son dakikada Fransa'nın yolunu tutan heyetler bütün yazı çalışarak geçirselerdi de şimdi bu durumla karşı karşıya kalmasaydık. Maalesef o kadar hadiseyle millet olarak karşı karşıya gelmemize rağmen hala akıllanamıyoruz, sistemli çalışmalar yerine son dakika heyecanları ile Fransızları ikna edebileceğimizi zannederken aslına kendimizi kandırıyoruz. KAYNAK : Sinan Ogan/Türksam Başkanı
-
Sevgili marcus ve keskinkalem tebrikler Bu düşünceyi büyütmek bizlerin elinde her adımı karşımızdan beklemezsek ve yanımızda duran kardeşimize yan gözle bakmazsak bu düşünce bizi bölmek isteyenleri boğacaktır. Ne mutlu Türk'üm diyene... Ne mutlu bu millete...
-
Fransanın demokrasi anlayışı karikatürde çok güzel ifade edilmiş.
-
nerdesinnnnnnnn gel artık arkadaşım
-
ANADOLU ALEVİLİĞİ İSLAMDAN SAPMIŞTIR
sardunyam şurada cevap verdi: agnostist başlık Dini Konular - Din - Dinler
Aşağıdaki web sitesinde konu ile alakalı ayrıntılı bilgiler var. -http://lidya.hacettepe.edu.tr/~b0152631/turkiye.htm- -
Maksat sadece inkar etmek ve bu inkarlarını avaz avaz bağırmak isteği olunca olay ne kadar abes görünüyor malesef. inanmamakta özgürler ama bu da onlara yetmiyor başkalarının inancınada tahammül edemiyorlar. örümcek kafalılık inanmak değildir örümcek kafalılık haddini bilmemektir, söz söylemesini bilmeyenler sıkışınca hakaret ederler. Selamlar
-
Sedat sözlerine katılıyorum ve arkadaşım adına sana teşekkür ediyorum. Sedelina en iyi şeylere layıktır.
-
Sevgili Gecekuşu Önce biraz sitem edeyim size sonra yazmaya başlayım. Bu kadar uzun yazmayın lütfen cevaplarken sıkılıyorum. Şimdi az çok bir fikir birliğine varmış gibiyiz. Sizin gibi bende erkek egemen toplumların çok eşli yaşamasına karşıyım. Ama ister objektiflik deyin, ister beni taraf olarak görün ben peygamberin evliliklerinin haklı gerekçelerinin olduğunu düşünüyorum. Birincisi Hz. Hatice ile evliliğinde başka bir kadınla evlenmemiştir, ki istese evlenebilirdi o toplumun yapısı buna çok müsaitti. Üstelik yaşıda çok gençti ama evlendiği hanımı kendisinden yaşça çok büyüktü. İkincisi Hz. Ayşe'nin yaşı konusunun çarpıtıldığını düşünenlerdenim ki belgeler ve bilgiler de bunu doğruluyor. Peygamberlik geldikten sonra yaptığı evliliklerinin hepsinin farklı sebebleri var kimi kabileler arasında bağ kurulması için, kimisi savaş sonrası dul kalan mümin kadınların sayısı çok fazlaydı ve Arab toplumunda özellikle putperst arablarda dul kadınların tek başlarına yaşamaları mümkün değildi ki kadınlar alınıp satılabiliyordu. Bu mümin kadınların zorda kalmamaları için ve putperestlerin eline düşmemeleri için onların bir kısmını nikahına almıştır. Ve bunların arasında yaşı Resulden oldukça büyük kadınlar da vardı. Nezaketli kişiliği sizde gösterebilirsiniz buna ben ne diyebilirim ki, ancak zamanın şartları ve eşiniz buna müsade etmeyecektir. Sizde hoşgörürsünüz ki kabul etmesenizde 1400 yıl önceki şartlarda kadınlar bizler kadar özgür ve haklara sahip değillerdi. Anadoluda ve yoksul ülkelerde hala kadınlar belli haklara sahip değiller ve günümüz modern insanları bu konuda ne yapmaktadırlar? Değerli arkadaşım Hangi gerekçeyle olursa olsun bunu hoşgörmem mümkün değil demişsiniz ama size soruyorum, günümüz şartlarında bize hoş görünmeyen pek çok konu ve gelenek var bunları aşmanın gerçekçiliğine inanıyormusunuz? Erkekler tarafından kadınlara yapılan dayatmaların sizin gibi kültürel düzeyi yüksek insanlar dışında buna karşı çıkan erkeklerinde var olduğunu söyleyebilirmisiniz? Günümüz şartlarında kızına fikrini sormadan isteği dışı evlendiren babalar mevcut değil mi? Bunları 21, yy da bile yaşıyorken nasıl 1400 yıl öncesini sorgulayabiliriz? Son olarak Kuran'ın değişik seslenişlerinden yorum yapmışsınız ve çok haklısınız, cemaatler ve kişiler kendilerine göre yorumlamaktalar ama bir gerçekte var ki o farklı yorumları yapanların bir çoğunun gerçek manasını anlamadığı gayet açıktır. Aynı zamanda bu farklı yorumları yapanların niyetleri ve sergiledikleri tutumun da bir vebalinin var olduğu gerçeğini de bilmek gerekir. İnsan yaşamış olduğu çağa aykırı yaşayamaz, yaşamaya çalışan toplum dışı kalacaktır. Hangi inanca sahip olursa olsun insanlar günahsız yaşayamazlar. Müslüman olmaları insanları mükemmel yapmaz, insanı mükemmel yapacak bir hal yoktur. İnsan hata yapmak üzere programlanmıştır. Allah insandan hatasız olmasını beklemez. Ama benim en çok üzerinde durduğum hal "ameller (işler) niyetlere göre karşılık bulacaktır" gerçeğidir. İslam felsefesinde bunun manası çok derindir. Herhangi bir şeyi kendi kişisel menfaatiniz için kullanmanız dinen ve ahlaken yasaklanmıştır. Selamlar (size söyledim ama bende uzun yazdım)
-
HZ. Ayşe'nin Peygamberimizle evlendiği yaşın 9 olması mümkün görülmemektedir. Çünkü Hz. Peygamberin isteği, İslam vahyinin başlangıcından 10 yıl sonradır. Ayşe o sırada 9 yaşındaysa, peygamberlikten 4 yıl sonra doğmuş olmalıdır. Daha ilk günlerde Müslüman olmuş Hz. Ebubekir'in putperest bir aileye kızını gelin vermek üzere anlaşmış olması bu şartlar altında nasıl mümkün olabilir? Anlaşılan odur ki Ayşe, Ebubekir'in Müslüman olmasından epey önce bir putperest aile tarafından istenmiş ve babası da bunu kabul etmiştir. Eğer bu istek, Ebubekir'in müslümanlığından sonra olsaydı, Hz. Ebubekir'in kızını bir putperest aileye asla vermeye kalkmazdı. O halde Ayşe Müslümanlığın zuhurundan önce doğmuş ve hatta o sırada bir aileye gelin edilmek üzere istenecek yaşa gelmiştir. Bunu Arap Yarımadası iklim şartları için düşünürsek Ayşe'nin vahiy başlangıcından beş altı yıl önce doğmuş olduğunu kabul etmek gerekir. Dolayısıyla Hz. Ayşe'nin Peygamberimizle evlendiği yaşın 17-18 olduğu ortaya çıkar. Bu konu, daha detaylı bir şekilde Mevlana Şibli'nin Asr-ı Saadet Kitabında geçer. Hz. Ayşe'nin evlendiği zaman yaşının daha büyük olduğunu ablası Esma'nın hal tercemesinden çok kesin olarak anlıyoruz. Eski terceme-i hâl kitapları Esma'dan bahsederken diyorlar ki; Esma 100 yaşında olduğu halde hicretin 73. yılında vefat etmiştir. Hicrette 27 yaşındaydı. Hz. Ayşe, ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre, Onun da hicrette tam 17 yaşında olması icabe eder. O, Hz. Peygamber'den önce Cübeyr'le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.(Hatemü'l Enbiya Hazreti Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskioğlu, s.210) alıntıdır
-
El insaf ya, hoca diye bir adamı bu kadar tutmanızın mantığı ne, neyini destekliyorsunuz? Diyanet işleri başkanı çok güzel bir açıklama yaptı, İslam cübbe ile güç bulmaz diye. Ama bu adamlar sözde peygamber efendimize benzediklerini iddia ederek cübbelere, sarıklara bürünüyorlar ama nedense onun ahlakını örnek almayı beceremiyorlar. Hocada insan tabi illaki hata yapar, günah işler bunu tartışmıyoruz sayın savunucular: Hoca kılıklı bu adamların İslam'ı kullanarak kendilerine mevki, para ve şöhret elde etmelerini sorguluyoruz. Ama illaki savunacaksınız ya, arkadaşım sormuş bağış adı altında topladığı paraları nerede kullandığını biliyormusunuz diye biz biraz biliyoruz ama siz daha çok biliyorsanız lütfen bizimle paylaşırmısınız. Hoca bu paraları nerede kullanmıştır. Ve din sarıklara bürünmekten ibaretmidir, din şekilden ibaretmidir...
-
Bütün değerler yozlaşıyor, dini, ahlaki, sanatsal, insani bütün değerler. Hiç bir değer kalmadı ki içinde kolaya kaçma olmasın. Gerçek bir sanat eseri çıkmıyor artık, tiyatrolar bile gişeye oynar oldu. Sinema para getirecek ama sanatsal bir değer içermeyen filmlerden oluşur oldu. Napolyon boşuna dememiş "para, para, para" diye herşey satılık arkadaşlar. Bütün insanca yaşanası değerler satılık. Üstelik çok ucuza. Selamlar
-
gugukçuk haklı olabilirsin
-
alalım yaww hakkatten sana fırsat vermiyor değilmi bak sen şu deluyeeeee
-
Sevgili gecekuşu Ayette neden rıza alınmasından bahsetmiyor demişsiniz. Bu bence gayet açık yazıyor "adil olması isteniyorsa kadının rızasını alması şarttır" kadının rızasını almadan nasıl adil olacak ki? aynı zamanda kadın da genel olarak razı olmayacaktır çünkü normal kadınlar eşlerini paylaşmak istemezler. selamlar
-
Ve sevgili Gecekuşu Aslında sizin asıl merak ettiğiniz sorunun cevabı bence şu "yani neden açıkça emretmemiştir" İslama inananlar bilirler ve kabul ederler ki biz bu dünyaya bir sınav için geldik bu bizim gelişimimiz için gereklidir. İnsan düşünen tek canlıdır düşünür ve üretir. O bakımdan Kuran bazı meseleleri tercihlere bırakmıştır ki niyetler anlaşılsın. Ben sanmıyorum ki Allah her çok evlilik yapanı hoş görsün ve bunun hesabını sormasın. Birincisi adil olup olmadıklarından emin olamazlar (ki adil olamazlar) ve Allah'ta bu adaletsizliklerinin hesabını sorar. Bundan korkmayan zaten tam iman etmemiştir. Niyeti nedir allah bilir ve o niyete göre hesabını soracaktır. Kadınlarada soracaktır bu durumdan razı oldunuz mu diye, bu dünya da dilleri ile (mecburiyetten) razı olduklarını söyleseler bile Allah kalbleride bildiği için onlara ahirette de soracaktır razı mısınız diyecektir ve eğer gerçekten razı olmamışlarsa ve eşleri kendilerini hoş tutmadıysa bunun hesabını kendilerine ve Allah' a verecekler. Bu İslamın özüne uygun olandır. İnsanlar kendilerine sebeb bulurlar ama önemli olan Allah'ın o sebebe itibar edip etmeyeceğidir. Herkesin bir mazereti var. Ama gerçekçi mi o bilinmiyor.
-
Sevgili Gecekuşu önce hoşgeldin Ben bunu bana neden sorduğunu anlamadım çünkü bir kadının 4 ten fazla sayıda erkekle evlenebilmesini mümkün ve ahlaka uygun bulmam söz konusu olamaz. Sizinde bunu böyle anladığınızı biliyorum şayet sormak istediğiniz erkeğe izin varsa kadına neden yok ise ben daha önceki iletilerimde de söylediğim gibi 1400 yıl önceki şartlar göz önünde bulundurulduğunda Arab toplumunun genel yapısı itibarıyla çok sayıda kadınla beraber olmaları gayet normal bir durumken Kuran bunu 4 ile sınırlamıştır ama üzerine basa basa söylediği de sizin için hayırlı olan tek eşliliktir demiştir... Ayrıca erkeklerin dünya üzerindeki hakimiyetleri ve güçleri itibarıyla çok sayıda kadını himayeleri altına almalarına rastlanmıştır ama kadınların bunu yapması ne toplumlarca ne de dinlere göre doğru bulunmamıştır. Sizde bilirsiniz ki pek çok erkekler beraber olan kadına ne denir. Kadın yapısı itibarıyla zaten (normal olanlar) sevmiş oldukları erkekle birlikte olmak isterler ve kadınlar erkekler gibi birden fazlasına ihtiyaç duymazlar. Bunun duygusal, psikolojik ve gerçekçi pek çok faktörü var. Ben müslüman bir kadın olarak çok sayıda kadınla evlenen ya da beraber olan erkekleri hoş görmüyorum ve bunu doğru bulmam olanak dışı. Ancak konu Hz. peygamberimizin tutumu ve o günün şartları bakımından gereklidir. Çünkü bu evliliklerin sebeblerini biliyoruz...
-
Değerli arkadaşım Kuran dili itibarıya bile farklıdır anlatımı farklıdır ama bu farklılık anlamamak için sebeb değil. Ki sen oldukça zeki ve bilgili bir insan olarak (araştırdığın konuları da bildiğim için) bunları anlayamadığını hiç sanmıyorum ama neden buna takılıyorsun onu anlamıyorum. Kuran okuyan biri olarak (pekte az okuduğum söylenemez) en azından pek çok farklı tefsir okuyorum ne kadar sık okursanız o kadar çok şeyi anlıyorsunuz ama bunun sonu yok zira her okuduğumda daha derin manalar çıkarıyorum. Bunu şu sebeble söyledim okuduğum ve bildiğim kadarıyla... Kuran kimi zaman emreder, kimi zaman tavsiye eder, kimi zaman korkutur, kimi zaman doğrular, kimi zaman umut vaad eder, kimi zaman azarlar, kimi zaman düşündürür, kimi zaman çok açıktır, kimi zaman kapalıdır. Şuan aklımda olmayan bir surede şöyle okumuştum Kuran okuyun ve okumanıza devam edin ancak size sıkıntı veren bir ayeti okursanız onu o an geçin daha sonra yeniden okuyun. Burada anladığım şudur: Kuran akademilerce bile üzerine yorumlar yapılan ve sürekli araştırılan bir kitap. O yüzden ondaki bilgi kimi zaman insana ağır gelebiliyor, ben deneyimledim ki bazen surelerin enerjisi o kadar yoğun oluyor ki kendimi yorulmuş hissediyorum ara verip daha sonra yeniden devam ediyorum. Selamlar
-
Bende katılıyorum arkadaşım sana ve la boheme ile tartışmayacağım çünkü bu imkansız (şimdi kendisi engin bilgisinden kaçtığımızı sanacaktır ama o öyle bilsin)
-
İNANÇLILAR İÇİN DÜŞÜNDÜRÜCÜ SORULAR
sardunyam şurada cevap verdi: netman başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ay'ın yarılması mucisesi gerçektir ve miraçta mucizedir ve gerçektir biz buna iman ederiz çünkü biz Kurana iman ederiz ve ondan şüphe etmeyiz. İsra suresi (gece yürütmek) miracı anlatır. bir insanın çok kısa bir zaman diliminde Mekke'de Kudüs'e gitmesi o günkü ulaşım araçları ile günler süren bir yolculuktur ama peygamberimiz kısa bir zaman diliminde oraya gitmiştir. bu bir mucizedir. ki kendisi daha sonra Kudüs'te gördüklerini anlatmıştır zira daha önce hiç Kudüs'te bulunmadığı halde orada gördüklerini anlattığında Kudüs'ü bilenler bunu doğrulamıştır.- 298 cevap
-
- Düşündürücü Sorular
- Din
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: