Panteidar tarafından postalanan herşey
-
Dini Efsane ve Masallar
6 günde yaratılışı normal gören arkadaşlar için Tevrat'tan alıntıladığım "Yaratılış Masalı" aşağıdadır. Bu masala inanana saygım var. İnanılmayacak derecede saçma oluşundan dolayı, inanmayanların görüşüne de saygı lütfen. YARATILIŞ KİTABI Dünyanın Yaratılışı BÖLÜM 1 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı`nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. 3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. 5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. 6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. 7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. 8 Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu. 9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu. 10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu. 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu. 14-15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu. 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. 17-18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu. 20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu. 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı. 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu. 24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen*fa* türetsin” diye buyurdu. Ve öyle oldu. 25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere -soluk alıp veren bütün hayvanlara- yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu. BÖLÜM 2 1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. 3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.
-
EN MUHTEŞEM HİTABET ÖRNEĞİ
Doğrudur. Recm'den bahsedilir. Bu gösteriyor ki Kur'an gibi, veda hutbesi de revizyona uğramıştır. Recm hadislerde de geçer. Hadis'e göre recm ayetini keçi'nin yediği olasıdır. O keçi'den kasıt ise Ayşe'dir. Veda hutbesi en muhteşem hitabet örneği ise ve vahiy değilse, bu demektir ki Hz. Muhammed vahiye gerek duymadan dönemine göre muhteşem hitabetler yapabilecek yetenektedir. Ümmiliğin hitabete bir engeli yoktur. Zaten Hz. Muhammed ümmi Kureyş toplumundan çıkmış ve ümmilikten kurtulmuş bir liderdir. Kur'an'da karmaşık bir süper market gibidir. Konular darmadağınık ve tekrarlardan oluşur. Müthiş çelişkiler içerir. Bir surede söylenen bir başka surede farklı söylenir. Hatta peşpeşe gelen ayetler dahi farklıdır. Dolayısıyla Kur'an Hz. Muhammed'in eseridir. Hiç Allah'ın eseri böyle yüzlerce hata ile dolu olabilir mi? Allah, matematik hatası yapabilir mi? ( Miras konusu) Allah, aynı kitapta aynı konuda farklı bilgiler verir mi? Allah, onlarca eşi, onlarca cariyesi olan peygamberine "Senin kalbinde gizlediğini biliyorum" diyerek evlatlığının eşiyle evlendirdiğini söyler mi? Allah peygamberine, "Sana zorluk olmasın diye seninle birlikte sefere çıkan amcalarının, halalarının, teyzelerinin kızlarını, mehrini verdiğin kadınları, cariyeleri helal kıldık" der mi? Allah hiç, "Bölgedeki kabileleri kılıçtan geçir, kadınlarını cariye yap, çocuklarını köle, ganimetleri paylaş, bana da pay ayır" der mi? Sırf müslüman değil de Musevi oldukları için binlerce çocuk anasız-babasız bırakılır, evinden barkından edilir, yurtsuz bırakılır, köle yapılır mı? Allah hiç, insanlar arasında ayırımı evrensel kılıp, köleliği doğru bulabilir mi?
-
turan dursun ve psikolojisi
Sevgili Enkas; Tevhid, Tanrı'nın birliği inancıdır. Putperestliğin ve çoktanrıcılığın reddidir. İslam'dan önce bunu çeşitli dinlerde görürüz. Musevilikte, Samirilikte, Hristiyanlıkta, Taoizmde, Zerdüşt dini Mazdeizm gibi dinlerde tek Tanrı inancı vardır. İslamiyet öncesi Araplarda putperestlik hakimken, çevreleri tek Tanrı inancı ile kuşatılmıştı. Hristiyanlık ve Museviliğin etkisiyle putperestlikten ayrılanlar çoktu. Bu iki güçlü dinin dışında gelişen bir "Haniflik" hareketi mevcuttu. Hz. muhammed de peygamberliğini ilan etmezden önce haniflerden etkilenmişti. Yani, tek Tanrı inancını ilk getiren Hz. Muhammed değildi. O İslamiyeti kurmasa dahi güçlü olan ve gelişen bir tektanrıcılık mevcuttu. Putperestlerde ise Ay Tanrısı El-İlah'a inanılırdı. El-Uzza, El-Menat, El-Lat, Hübel gibi putlara ise El-İlah'ın kızları tanrıçalar olarak inanılırdı. Ama El-İlah'ın yani Allah'ın önemi çok büyüktü. Hz. Muhammed'in yaptığı putları ortadan kaldırıp, diğer tek Tanrılı dinlere benzer şekilde El-İlah'ı yani Allah'ı inanç olarak yerleştirmesidir.
-
turan dursun ve psikolojisi
Sen hakikate kavuştuğun zannıyla avun. Cevap veremediğin sorular karşısında bile, nasipsiz vs. diyerek yağ gibi üste çıkmaya kalkışıyorsun. Nasıl "saygılarımla" diyebilirim ki böyle bir insana. Sana söylenecek çok sözüm var ama yerim dar. Sırası geldiğinde konuşuruz. Saygılar değil ama sevgiler..
-
turan dursun ve psikolojisi
Sorularıma hala yanıt alabilmiş değilim. Uzun alıntılara ve boş laflarla çekişmeye harcayacak zamanım yok. Ayrıca bu alıntıları bir çeşit Turan Dursun propagandası olarak görüyorum. Turan Dursuncularla tartışmak istiyorsan ve kendine güveniyorsan onların sitesinde boy ölçüşebilirsin. Sorularımın yanıtını okuyucuların yorumuna bırakıyorum. Hiç bir din ve mezhebin etkisinde kalmadan, sadece bir insan olarak objektif olarak düşünsünler ve yorumlasınlar. O zaman doğruyu göreceklerdir. Ayrıca ben ne yazılarımda hakaret eder, kişisel suçlamalarda bulunur ne de yazımın sonunda saygıdeğer olup olmadığını bilmediğim kimseye "saygılarımla" derim. Böyle çifte standart tavırlar bana uygun değil.
-
turan dursun ve psikolojisi
Bu hakaret ve iftira içeren yorumu yapıyor ve ondan sonra da ben yapmadım diyorsun. Çağlayan meydanında, Beyoğlu'nda protesto yürüyüşlerine katılan bir insana bilip bilmeden nasıl iftira edersin? Bu nasıl zihniyet? Filistin'i savunmak için yobaz mı olmak lazım sence? Uzun uzun alıntıları sıralamak yerine kısa ve öz fikrini belirt. Empati yapmaya çalış ve objektif düşün. Her Allah'a inananı da Muhammedi sanma. Muhammed'den önce de tevhit inancı vardı, sonra da. Muhammedi olmak ayrı, müslüman olmak ayrı şeyler. Müslümanlık Muhammed'den önce de vardı. Burada olayları tartışıyoruz. Kişisel inançlara, ya da din tartışmasına girmeden, konuyu dağıtmadan sadece başlıkla ilgili konuyu tartışmalısın. Konu dışı yorumlara girip "siz şöylesiniz, siz böylesiniz" türü tavırlara girdin mi yenilgiyi kabullenmiş olursun. Bu tartışma adabına sığmaz ve konuyu boğuntuya getirmek olur. Zeynep meselesini biliyoruz zaten. Alıntıya gerek yoktu. Sorularıma cevap alabilmiş değilim hala. Senin evlatlığın olsaydı karısıyla evlenebilir miydin? Kızının evlendiği adamdan boşanıp onun üvey babasıyla evlenmesine razı olur musun?
-
turan dursun ve psikolojisi
Gılgameş kişisel yorum yapmadan, hakaretlere yeltenmeden yazmaya çalış. Bilgin, fikrin yetersiz kalınca alaya ve iftiraya kalkışma. Sana çifte standarttan söz ediyorum. Barıştan, adaletten yana olan insan savaşın her türlüsüne, zulmün, zorbalığın tümüne karşı çıkar. "Ben müslümanım, fethederim, cihat ederim, asarım, keserim." deyip karşı taraftan gelen zulme feryat etmez. Gelelim Zeynep meselesine. Burada Hz. hatice aklıma geliyor. Dünyada peygamberin tek eşi iken cennette onlarca eş ve cariyeyi nasıl kabul edecek bu onurlu ve otoriter kadın? Hele hele evlatlıkları Zeyd'in Hz. Muhammed sebebiyle boşamak zorunda kaldığı eşi Zeynep'i nasıl eş olarak istemesini ve almasını kabullenebilecek? Siz bir kadın olsanız, kocanızla birlikte bir çocuğu evlat edindirseniz, ona soyadınızı verseniz, büyüdüğünde evlendirseniz, kocanız evlatlığının gelinine aşık olsa, bu yüzden evlatlığınız eşini boşasa, kocanız da evlatlığınızın eşi ile evlense bunu kabul edebilir miydiniz? Bir de tersini düşünelim. Siz bir erkek olsanız, karınızla birlikte bir kız çocuğunu evlat edinseniz, ona soyadınızı verseniz, büyüyünce onu telli duvaklı evlendirseniz, karınız evlatlığınızın kocasına aşık olsa, evlatlığınız bu sebeple boşansa, karınız da evlatlığınızın kocasıyla evlense bunu kabul edebilir miydiniz? Çok mu abuk oldu? Abukluğu kadın erkek eşitliğinde aramayın. Allah insanı böyle şaşırtır işte. Siz şimdi cennet hesabıyla bunları savuna durun. Mizanda görüşürüz. Eğriyi, doğruyu görürüz inşallah.
-
turan dursun ve psikolojisi
Ahzap 26. Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ahzap 27.Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah'ın her şeye gücü yeter. Beni Kureyza için gönderilen ayetler. Ayette Yahudilerin yeri, yurdu, malları ve toprakları müslümanlara miras olarak sunuluyor. Tevrat'ta ise Filistin ve çevresi Yahudilere vaadedilmiş topraklar olarak sunuluyor. İki din birbirine çarpıştırılıyor. İki ümmet Allah'ın emrini yerine getirmeye çalışıyor. Bu savaş bitmez. Allah insanları işte böyle şaşırtır.
-
turan dursun ve psikolojisi
Öyle ya! Babası birkaç saat önce öldürülmüş bir kıza "Köle mi olmak istiyorsun yoksa peygamberin, müslüman devletinin başkanının eşi mi?" diye soruluyor? Sonuçta "eşi istemiş" oluyor. Ne mantık ama. Sıradan şehvet düşkünü bir adamdan söz etmiyoruz. Peygamber efendimizden bahsediyoruz. Hiç mi yüreği sızlamadı o kadın ve çocukların acı feryatları karşısında, kocalarını ve babalarını kestirirken? Bana ne Turan Dursun'dan, bilmem kimden? Sen bundan bahset.. Bugün Filistin halkına yapılan zorbalıkları, zulmü lanetlerken, vurulan çocuklara, işkence gören müslümanlara yüreğimiz yanarken, çifte standart içinde mi olacağız. Gücümüz yetip de İsrail'i ele geçirsek tüm erkekleri kılıçtan mı geçireceğiz. Kadınları cariye, çocukları köle mi yapacağız? Mallarını, mülklerini, altınlarını, mücevherlerini ganimet olarak mı paylaşacağız? Farklı düşünüyorsanız evrensellik nerede? Nerede peygamberin sünneti? "Evet öyle yapacağız" diyorsanız nerede insanlık? Günahı vebali olmayanların adaleti nerede?
-
turan dursun ve psikolojisi
Sad'ın Kureyza Yahudilerinden nefret ettiğini gösteren iki hadis Hadis No : 4249 Ravi: Aişe Tanım: Resulullah (sav) Hendek'ten döndüğü zaman, silahları bırakıp (elini yüzünü) yıkamış, tam başındaki toprakları çırparken Cebrail aleyhisselam geldi. "Sen" dedi, "silahını bıraktın, vallahi biz daha bırakmadık! Onlara geri git." "Nereye kadar?" dedi Resulullah. "Şuraya!" diyerek Beni Kureyza'yı gösterdi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bu emir üzerine onlarla savaşmaya çıktı. Kureyzalılar hükmüne razı oldular. Hakem olarak Sa'd İbnu Mufaz'ı seçtiler. O da: "Ben onlardan muharib olanların öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilmesine, malların da taksim edilmesine hükmediyorum!" dedi. Sa'd, Hendek savaşı sırasında ana damarından yara almıştı. Resulullah (sav) tedavisiyle yakından ilgilenmek için mescidin içinde ona bir çadır kurdurmuştu. -Bir rivayette Sa'd der ki: "Ey Allahım sen biliyorsun ki, senin yolunda kendileriyle cihad etmekten en ziyade memnun olacağım bir kavim Resulünü tekzib eden ve Onu yurdundan sürüp çıkaranlardır. Ey Allahım kanaatim şu ki, sen, bizimle onların arasındaki [harbi artık] bıraktın. Eğer hala Kureyş'le savaş olacaksa bana daha hayat ver de senin yolunda onlara karşı cihad edeyim. Eğer savaşı kesti isen damarımı daha da aç, ölümüm ondan olsun." -Bu dua üzerine, o gece damarı iyice açıldı. O zaman mescidde bulunan Beni Gıfar'a ait çadırda kalanları kanın kendilerine doğru akmasından başka bir şey ürkütmemiş. "Ey çadır sahibi," dediler. "Sizin taraftan bize doğru gelen nedir?" Bu kanamakta olan Sa'd'ın yarasından akmıştı. O sebeple öldü, (ra)." Kaynak: Buhari, Megazi 30, Cihad 18; Müslim, Cihad 67, (1769); Ebu Davud, Cenaiz 8, (3101); Nesai, Mesacid 1 -------------------------------- Hadis No : 4250 Ravi: Cabir Tanım: Ahzab (Hendek) günü Sa'd İbn Mu'az (ra) [Kureyş'ten İbnu'l-Arika'nın attığı bir okla] koldaki ana damardan vurulmuştu, böylece damarı kesilmiş oldu. (Kanı durdurmak için) Resulullah (sav) dağlama uyguladı. Bunun üzerine eli şişti, çokça kan akarak Sa'd'ı zayıf düşürdü. Resulullah tekrar bağladı. Eli yine şişti. Bu hali görünce (Sa'd (ra)): "Allahım, Beni Kureyza'dan gönlüm rahata ermedikçe canımı alma!" diye dua etti. Derken kanı durdu. Kureyza onun hükmüne baş eğinceye kadar tek damla akmadı. Onlar hakkında erkekleri öldürülmesine, kadınların sağ bırakılmasına hükmetti. Resulullah (sav): "Haklarında Allah'ın verdiği hükme isabet ettin!" buyurdu. Dörtyüz kişiydiler. Onların katli tamamlanmca, damarı patladı. Sa'd (ra) vefat etti. (Allah rahmetini bol kılsın.) Kaynak: Tirmizi, Siyer 28, (1582) Sa'd Yahudiydi ama müslüman bir Yahudi, Musevi değil.
-
turan dursun ve psikolojisi
Beni Kureyza Yahudi Katliamı Beni Kureyza'da çoluk çocuk dahil yaklaşık 1500 kişilik bir Yahudi kitlesini ele geçirilir (kısmen sağ, kısmen ölü olarak). Ele geçirilen bu insanların elleri boyunlarına bağlanıyor ve onların akıbeti hakkında Hz.Muhammed, daha önce Yahudi olup da sonradan Müslüman olan Sad Bin Muaz’a yetki veriyor. Sad’ın Hendek Savaşı’nda bir damarı kesilmişti ve kanaması devam ediyordu. Hz.Muhammed’in talimatıyla Sad bir eşeğe bindirilip onun huzuruna getiriliyor. Hz.Muhammed ona, “Bu insanların kaderini sana bırakıyorum. Acaba bunlar hakkında kararın nedir?” diye soruyor. Sad’ın verdiği yanıt aynen şu: “Eli silah tutan her erkeği kılıçtan geçireceğiz.Kadın ve kızları cariye (iş ve seks kölesi); ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları da köle muamelesine tabi tutacağız.” diyor. Hz.Muhammed, Sad’ın bu yanıtına karşı, “Senin verdiğin bu karar Allah’ın emrine tam uygundur ve sen bu kararda tam isabetli davrandın. Zaten seher vakti Cebrail de aynı ifade doğrultusunda Allah’tan bana vahiy getirdi” diyor. (Tecrid-i Sarih, Diyanet Tercümesi, No:289 hadis şerhiyle 1575 ve 1591 nolu hadisler) Bu esirlerden erkek olanlar “Üsame Bin Zeyd” evinde; kadınlar ve çocuklar ise “Remle Binti Haris” evinde toplatılırlar. Hz.Muhammed erkeklerin idam kararını verdikten sonra Medine’ nin bugünkü pazaryeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve o çukurlara atılır. Hz.Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali ve Zübeyr bin Avam’ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Hz.Muhammed tarafından cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam ederlerken Hz.Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Hz.Ayşe'nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip saçlarını başlarını yolmuşlar.(Vakıdi, Meğazi, 2/512-517) Beni Kureyza'da yaklaşık 700- 800 erkeğin kesildiği belirtiliyor. Erkeklerin çoocuk olup olmadığı tüy kontrolü ile tespit ediliyor. Kesim işini Ali ve Zübeyr bölüşüyorlar. Her birine 350-400 insan düşüyor. Sabaha kadar kesiyorlar sırayla ve koyun gibi. Allahuekber.
-
turan dursun ve psikolojisi
"Müşriklerin yaşlılarını öldürün de çocuklarını bırakın!"(Ebu Davud, Cihad/121, hadis 2670; Tirmizi, Siyer/29, hadis 1583.) Bu emir, Kurayza Yahudileri'nin öldürülmesi sırasında verilmişti. Çocukların bırakılması isteniyordu. Çünkü onlar ele geçirilmiş değerli ganimetlerdi, köle yapılacaklardı. Bu katliamda, Peygamber'e dil uzattıgı için bir de kadın öldürüldü. Gene, gece baskınlarında, kafirler toptan kılıçtan geçirilirken, evler yakılıp yıkılırken, öldürülenler arasında kadınlar ve çocuklar da bulunuyordu. Bunun üzerine, Peygamber'e arkadaşlarından biri şöyle sordu: "Ya Resulallah! Evlere yapılan gece baskınlarında, müşriklerin kadınları, çocukları da öldürülüyor, ne dersin?" "Onlar da öbürlerindendir.(Kadın ve çocuklar da onlardandır.)(Bkz.Ebu Davud, Cihad/102, hadis 2638; Cihad/121, hadis 2672; Ibn Mace, Cihad, hadis 2840; Ahmet Ibn Hanbel, 4/46; Tirmizi, Siyer/19, hadis 1570) Bu hadis doğru mudur? Doğruysa bir peygamber, gece baskınlarıyla, kervan soygunlarıyla erkekleri öldürüp kadınları cariye, çocukları köle yapıp tüm mallara, mülklere el koyar mı? Gece baskınlarında kadın ve çocukların öldürüldüğü şikayetine karşı önlem alıp, herkesi uyarıp bunu engellemeye mi çalışması doğru olur yoksa " Onlar da öbürlerindendir" demesi mi? Bunları normal mi karşılıyorsun?
-
turan dursun ve psikolojisi
Gılgameş bu Turan Dursun müftü değil miydi? Onun da fikir babası İslam alimleri değil mi? Üstelik te İslam tarafından en başta kabul gören Buhari gibi, Müslim gibi alimler. Önemli olan T.Dursun'un yazdıkları değil, bunların doğruluk payı olup olmadığı. Bir peygamber senin yazdığın şekilde babasının öldürüldüğü gün yas içinde olan kızıyla sevişir mi? Çok mu ihtiyacı var buna onca eşi ve cariyesi varken? Bunu nasıl "Keyfinin kahyası mısın?" diye geçiştirebiliyorsun? Daha mantıklı bir açıklaması yok mu sana göre? Ayrıca öldürülenler tüyü bitmişler 700-800 kişi cehenneme. Sağ kalan hem Hz. olacak hem de cennete öyle mi? Kadın olduğu ve güzel olduğu için mi?
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Ebedi Cehennemlikler 1- Allah'a inanmayanlar:Bakara/39. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. 2- Dinden dönenler:Bakara/217. Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir, orada sürekli kalacaklardır. 3- Faiz Yiyenler:Bakara/275. Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alış veriş de faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah'a kalmıştır. (Allah onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedi kalacaklardır. 4- Müslüman katilleri:Nisa/93.Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. 5- Kibirli Kur'an inkarcıları:Araf/36. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. 6- Kötüler:Bakara/81.Kim kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar ateşin halkıdırlar, orada ebedi kalırlar. 7-Asiler:Nisa/14. Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. 8- Kafirleri dost edinenler:Maide/80.Onlardan birçoğunun kâfirleri dost edindiklerini görürsün. Nefislerinin kendilerine sunduğu şey ne kadar kötüdür! Allah onlara gazabetmiştir. Onlar ebedî olarak azap içinde kalacaklardır. 9- Günahları sevaplarından çok olanlar:Müminun/103. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridir. Onlar cehennemde ebedi kalacaklardır. 10- Doğru yola iletilmeyen unutkanlar:Secde/13-14. Dileseydik, herkesi doğru yola iletirdik. Fakat; “Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım” diye söz verdim. Siz madem bu güne ulaşacağınızı unuttunuz. Biz de sizi unuttuk. Tadın ebedi azabı. Bu ayetlere göre; Allah insanları yaratmadan önce kendine söz veriyor. Bir cehennem yaratacak ve insanları, cinleri burada yakacak. Bunun içinde öncelikle gözleri, kulakları perdeli, kalpleri mühürlü inanma imkanı olmayan, inanmayacağı önceden belli insanlar yaratıyor. Bunlar garanti cehennemlik. Peki ama bunların suçu ne? isteseler dahi inanamıyacaklar ise suç onlarda mı? Bunun dışında günahları sevaplarından fazla olanları, faiz yiyenleri (kredi kartı kullanmak dahil sayanlar var) bir ecnebiyi, bir turisti dost, arkadaş edinenleri dahi sonsuza dek cehenneme atıyor. Bir daha çıkmamak üzere. E bunu yapan, kendisine inanmayanı, müslümanı öldüreni, asilik, kötülük yapanı ebedi yakmaz mı? Doğrusu ben bunları Allah'a yakıştıranları, Allah'ı böyle zalimleştirenleri, Allah'a böyle iftira atanları yine Allah'a havale ediyorum.
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Canas kardeşim; Seni de iyi niyetli olarak görüyorum. Madem forumlarda yenisin, hiçbir fikre, inanca ön yargı ile yaklaşma. Bütün görüşleri karşıtlarıyla birlikte değerlendir. Daima sorgulayarak incele, araştır. Kalıplaşmış inançları, hurafeleri, batıl düşünceleri, uydurma hadislerden oluşan dini inançları kabullenmeden önce doğruluğunu tespit etmeye çalış. Sana kesinmiş, aksi düşünülemezmiş gibi gelen konuları dahi sorgula. Bugünkü inançların aynı kalsa dahi, yeniden araştırıp inceleyerek kendi emeğinle iman tazelemiş olursun. Babadan-atadan kalma imana hazıra konmuş olmazsın. Evreni öğren. azametini tahayyül etmeye çalış. Bu azametin sebebini sor kendine. Cehennemi ve ebedi yakılma cezasını düşün. Elinde olsa dünyada yaşamış ve yaşayanlardan kimlere ne ceza verirdin? Yakma cezası verirmiydin? Sonsuz dek yakacağın insan var mıdır? Yüce rabbimiz sırf Kur'an'a inanmadı diye, hiçbir kötülüğü olmayan, faydalı işleri olan bir insanı, farzedelim bir Arjantinli çiftçiyi sonsuza dek yakar mı? Yakmaz diyorsan, bu görüşün Kuran'a terstir. İnkar etmiş olursun. Sonraki yazımda ebedi cehennemlikler kimlermiş? Hak ediyorlar mı bir görelim bakalım..
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Peygamber olup olmadığını anlamak için ismine mi bakacağız yani? Hz. Mirza Hüseyin Ali olsaydı uygun olacak mıydı sence? Tarihte Hz. Muhammed'in örneği var mıydı? Babadan oğula yahudi krallarını peygamber kabul ediyorsun da bunları neden etmiyorsun? Kitabı Arapçadır. Arasına Farsça kelimeler katılmış olabilr, Kur'an'a da Süryanice, İbranice katıldığı gibi. Evrenesoğlu hakkında neden birşey söylemeye gerek yok. Tipi peygamber tipi değil mi? peygamberler nasıl tipte oluyorlar sence? Yoksa konuşması mı hoşunuza gitmedi? Hz. Musa'nın da dili pepeydi, o nedenle Yahve'den ricada bulundu. Harun da peygamber olsun, benim açığımı kapatır diye. Oh ne ala! kardeş kardeş iki peygamber birarada ümmeti Mısır'dan kaçırdılar. Filistin'e bela ettiler. Bugün Arab'ın başına bela oldular. Azure kardeşim; Sen yine en aydınlarındansın, nelere rastlıyoruz bu forumlarda. Ama kitaplara senin gibi yaklaşmayanları ateistlerle bir görme. Yani şunu söylüyorsun bir anlamda; "Benim kitaba olan inancım sarsılırsa Allah'a olan inancım da sarsılır." Neden? Allah'ı şu koca evrende bir kitapta mı buluyorsun sadece? O kitap olmasa Allah olmayacak mı? O kitaptan önce ve diğer kitaplardan önce Allah yok muydu? İslam, Hristiyanlık, Musevilik olmasaydı insanlar Allahsız mı olacaktı? Sümerler, Babiller, Asurlular, Türkler, Yunanlılar, Çinliler Allahsız mıydı? Çok tanrılı dinlerin dahi çoğunda bir Asıl büyük Tanrı vardı.Bir de yardımcıları. Çinlilerin Tao'su. Türklerin Gök Tengri'si. O zamanki dinlerde melek diye bir kavram yoktu. Yardımcı tanrıların yerini melekler aldı. Araplarda büyük Tanrı Allah'dı. (El-lah), ellat, eluzza, Elmenat şefaatçi meleklerdi. Neyi değiştirdi Hz. Muhammed? Pagan, Musevi, Sabii, zerdüşt ve Hristiyan olan bölge halkını tek din çatısı altında toplayacak şekilde hepsinden birşeyler alarak ve katarak Allah'ın izniyle yeni bir din kurdu. Allah'tan ve gaybden alınan ilhamları direk olarak ve tamamen Allah'ın sözleri olarak kabul edersek doğruyu zor buluruz. O zaman Tevrat'a, İncil'e tahrif olmuş demek zorunda kalırız. Halbuki onlarda esinlenme ile yazılmış. İçinde Allah'tan ilham alınmış sözler de var. Kul sözleri de.. Kul sözlerini Allah sözlerinden nasıl ayırırız. Çelişkili olanlar, yanlış olanlar, bilimsel olmayanlar, bugün geçerliliğini kaybedenler kul sözüdür. Örneğin hesap hatası olan miras oranları kul sözüdür. Allah hata yapar mı? O hatalı ayetleri nasıl Allah'a maledebiliriz? Bir başka topicde "Kutsal Kitaplarda Allah'tan Sözler" konusuna değineceğim. Ama sanırım yaz sonu olacak bu. Uzun bir süre yazamıyacağım. Esen kalın..
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Kimin gerçekten Allah tarafından gönderilmiş elçi olduğuna nasıl karar vereceksin? Bağımlı bir yapıda olduğundan, özgürce düşünme ve seçme hakkını kullanma yürekliliğin olmadığından topluma uyacaksın. Toplumun çoğunluğu inanırsa sende inanacaksın. Böylece toplumdan soyutlanmıyacak, karalanmıyacak, suçlanmıyacaksın. Aynı bugün sahip olduğun iman ve inanç gibi. Hazıra konmuş, anne-babadan almış, çevreye uygun, ezası-cefası yok. Tadını çıkar. Hatta ehlisünnet velcemaat, imam-ı azam ebu Hanefi olarak da çoğunluğa sahip bir avantajla farklı mezheplere, farklı inançlara, farklı felsefelere çatarak, yukardan bakarak, alaya alarak, kimi zaman saldırarak, kimi zaman öldürerek, kimi zaman Sivas'ta olduğu gibi yakarak egonu da tatmin edebilirsin. Ya yanlışsan? Ya herşey düşündüğün, inandığın gibi değilse? Herkesin kendisine kayıtsız bir imanla bağlı olduğunu nasıl söyleyebiliyorsun. Kur'an ayetleri 23 yılda tamamlandı. Alıntıladığın ayet de savaşların, tartışmaların sürdüğü dönemde indi. Herhangi bir ayeti yanlış bulup eleştiren topluluklara karşı müphem-müteşabih açıklaması yapıldı. Örneğin ayette "İbrahim'in babası Azer" olarak geçince Yahudiler itiraz ettiler. "Tevrat'ta İbrahim'in babası Terah olarak geçiyor. Azer, İbrahim'in amcasıdır" dediler. Aynı şekilde Tevrat'ta Meryem'in babası İmran olarak yazıyordu ama Harun ve Musa'nın kardeşi Meryem'in babasıydı İmran. Kur'an'da İsa'nın annesi Meryem'in babası İmran diyr yazınca ortalık karıştı. Bu defa Hristiyanlar itiraz ettiler. "Sen Meryem'leri kariştırdın. İmran Musa'nın babasıdır. İsa'nın dedesi değil" diye. bu yanlışlar ve itirazlar karşısında geldi o ayet. Yoksa sen peygamberin çağrısına herkes uydu ve kayıtsız inandı mı sanıyorsun?
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Canas310; Sadece dünyayı değil, tüm kainatı ve bütün varlıkları Allah yarattı. Bu ayrı konu.. Varolan Allah'ın kendisiyle meleği vasıtasıyla temas kurduğunu iddia ederek ortaya çıkanlar var. Mesela İskender Evrenesoğlu. ( Efendi hazretleri İskender Ali Mihr) Nur tv'de tebliğ yapıyor. İnsanları kendisine inanmaya çağırıyor. Allah'tan kendisine gönderilmiş risaleleri de var elinde. Üstelik arşa çıkmış. Allah'la görüşmüş. Tüm peygamberleri arkasına dizip, imamlık yapmış, namaz kıldırmış. Kendisine inananları cennetle müjdeliyor. İnanmayanlara cehennem azabı diyor. Hem de ebedi. Yoksa inanmıyor musun? O da öyle diyormuş. Beni ve risalemi deden göndermedi, Allah gönderdi diye.. İnanmayanlara da kafir diyormuş.. Son din olan bahai dini ve son peygamber Hz. Bahaullah zamanında da bunlar yaşanmış. Onların kitabı olan Kitab-ı Akdes'i de deden mi gönderdi?
-
Kutsal Kitapları Allah mı gönderdi?
Kur'an'ı kendi kafasından uydurup yazmamıştır. Gelen vahyi yazdırmıştır. Gelen vahiy ise ilhamdır. Normal zamandaki kafasındakilerden, düşündüklerinden, konuştuklarından farklı sözlerdir. Örnek vereyim: İfk olayını bilirsiniz herhalde. Bilmeyenler için kısaca hatırlatayım. Bir sefer dönüşünde, kervandan ayrılıp daha sonra bir genç Arapla dönen peygamberin eşi Ayşe ile ilgili zina iddiası, dedikodu ve sansasyon ortalığı kaplamıştı. Şimdi bu olayla ilgili olarak olaydan 1 ay sonra ayet geldi. Ayet gelene kadar geçen bir aylık sürede, peygamberin tüm konuşmaları, görüşmeleri, yaşananlar hadistir. Hz. Muhammed kafasından uydursaydı, olaydan 3-5 gün sonra ayeti yazdırırdı. Yine bir örnek vereyim; Siz bir konuda şiir yazmaya karar verirsiniz, başlarsınız karalamaya. Hep kafanız o şiirdedir. Günle, haftalar boyu o konuda kafa yorarsınız. Bir gün bir anda aklınızdan birşeyler geçmeye başlar. Bunları hemen kağıda dökersiniz. Yaptığınız tüm karamalardan daha mükemmel mısralardır onlar. Karalamaların tümünü atar, ilhamla geleni yerleştirirsiniz şiirinize. Kur'an'da böyle yazdırılmıştır. Her ayette Cebrail gökten inip okumamıştır. Dolayısıyla insan ağzından çıkmış, insan eliyle yazılmıştır. Verdiğim örnek surelerde " De ki" bulunmama hatasının sebebi de budur. Miras hesabındaki Matematik hatasının sebebi de budur. Allah matematiği bilmez mi hiç? Hem de ilkokul 4. sınıf matematiği.. Neden hata verir Kur'an'daki oranlar? Çünkü kul eliyle yazılmıştır.
-
AŞK ve Tasavvuf
Ben düşündükçe var dünya; ben yok, o da yok Gören göze , güzel çirkin hepsi bir; Aşıklara cennet cehennem hepsi bir ; Ermiş , ha çul giymiş ha atlas Yün yastık taş yastık , seven başa hepsi bir. Ömer Hayyam Dilim dilim bende yürek Aşk nicedir gel benden sor. Savrulurum kürek kürek Aşk nicedir gel benden sor. Hallac-ı Mansur Eflatun da delirir, İbn Sina da, Aşk bir şıkırdattı mı aklın zincirlerini. Mevlana Sararken alnımı yokluğun tacı Silindi gönülden neşeyle acı Kalbe muhabbette buldum ilacı Ben de müridinim işte Mevlana. Edebe set çeken zulmeti deldim Aşkı içten duydum, arşa yükseldim Kalpten temizlendim, huzura geldim Ben de müridinim işte Mevlana. Nazım Hikmet İşidin ey yârenler Kıymetli nesnedir aşk Değmelere bitinmez Hürmetli nesnedir aşk Dağa düşer kül eyler Gönüllere yol eyler Sultanları kul eyler Hikmetli nesnedir aşk Kime kim vurdu ok Gussa ile kaygu yok Feryad ile âhı çok Firkatli nesnedir aşk Denizleri kaynatır Mevce gelir oynatır Kayaları söyletir Kuvvetli nesnedir aşk Miskin Yunus neylesin Derdin kime söylesin Varsın dostu toylasın Lezzetli nesnedir aşk Yunus Emre
-
Dini Efsane ve Masallar
Yazıya destek verenleri inançsız, eleştirenleri inançlı olarak nitelemek acizliğin ifadesidir. Yazı içeriğindeki gerçeklere yazacak fikirleri, sunacak kanıtları olmayanların başvurduğu kişisel suçlamalar, isnatlar başka türlü nitelendirilebilir mi... Ne demişler: Küçük insanlar kişilerle, vasat insanlar olaylarla, büyük insanlar fikirlerle uğraşır. Siz hep kişilerle uğraşıyorsunuz. "Sen müslüman mısın" ya da "Allah'a inancın var mı" ki bunlarda kibarları. Bu tür sorular şu anlama geliyor. " Bu konuda söyleyebilecek bir fikrim, bir bilgim yok. Ama konu benim inançlarıma uymuyor. Sen yoksa benimle aynı inançta değil misin? Sanal alemdeki merak!! Bazıları ise bu sorularla, diğer okuyuculara mesaj veriyor. " Benim konu hakkında bir bilgim, bir fikrim yok ama ben inançlı biriyim, o nedenle karşı çıkıyorum, onlar ise inançsız" Bu kafayla, bu anlayışla yetişemezsiniz. Elinizdeki internetin kıymetini bilin. Araştırın, inceleyin, öğrenin, öğretin. Bu forumları da suçlama, isnat, iftira, sataşma, çekişme olarak değil, bilgi alışverişi, fikir tartışması olarak kullanmasını öğrenin. Bakın 19 sorum, hala cevaplandırılamamış olarak duruyor. Diğer başlıklarda da ortaya koyduğum kitap çelişkileri ve soruları var. Cevaplayamasanız bile araştırın.
-
Dini Efsane ve Masallar
Hadis ve ayetler, insanların kafasında bir cennet-cehennem modeli oluşturuyor. Karşı çıktığınıza göre siz de bunların çoğuna inanmadınız. Demek ki masal demekle haklıymışım. Ya Hz.Muhammed'in başının üzerinde hep bir bulut dolaştığı, ay'ı ikiye böldüğü, parmağının ucundan musluk gibi su akıtıp ordusunu suladığı, göğün katlarına çıkıp, peygamberlerle ve Allah'la görüştüğü, her katta her dereceden peygamber gördüğü, Allah'la namaz pazarlığı yaptığı masalına inanıyor musunuz? Ben hiçbirine inanmıyorum. Çünkü hepsi uydurma ve saçma. İnsanlar sorgulamadan bunlara kolayca inanıyor. Ne uğruna? Bir Tanrı inancı uğruna. Yani bakıyor çevresine, dünyaya, uzaya. "Bunlar nasıl kendi kendine oluşabilir? Muhakkak bir yaratıcısı vardır herşeyin." diye inanıyor. Birileri de çıkıp bu inancı sömürüyor. Allah'ı, Tanrıyı sömürüyorlar, ona olan inanç üzerinden kendi çıkarlarını sağlamaya çalışıyorlar. Birileri de bu inanç üzerinden devlet kurmaya, toplumunu düzeltmeye, taht edinmeye çalışıyor. Birileri de gerçekten dünyadaki adaletsizliğin, zulmün düzelmesi için insanları uyarıyor, mücadele ediyor. Bunların yaşamı efsaneleşerek anlatılıyor. Hadi onların elde ettiği çıkar önemli değil diyelim. Ama din ve mezhep savaşları nedeniyle milyonlarca insanın ölümüne sebep oluyorlar. Dünyada huzur bırakmıyorlar. Hepsi kendi dinini, mezhebini dünyaya hakim kılmaya çalışıyor ve insanlara zarar veriyor. Doğrusu, inancın ve ibadetin kişiye özel olmasıdır. Allah ile insan arasında kalmasıdır. Dini kurumların ve din üzerinden sağlanan menfaatin, sömürünün, bezirganlığın kalkmasıdır. Asla dini yönetimlere meydan verilmemesidir. Çünkü dini rejim insan ayırımıdır, savaştır, kandır, zulümdür, işkencedir, vahşettir. Dünyada din nedeniyle en büyük vahşet ve katliama uğrayanlar Türklerdir. Araplar 100.000'den fazla Türk'ün kafasını kesip ağaçlarda sallandırdılar. İstanbul'dan Adapazarı'na kadar bir mesafedeki yol üzerindeki ağaçlara astılar başsız cesetleri. 10.000'lerce küçük kızı cariye yaptılar, ırzına geçtiler, hayatlarını mahvettiler. 10.000'lerce delikanlıyı esir pazarlarında köle olarak sattılar. 70 yıl süren savaşlar boyunca hunharca katliamlar yaptılar. İşgal ettikleri yerlerde müslümanlığı zorla kabul ettirdiler. Her eve namaz kılınıp kılınmadığını kontrol için bir asker-bekçi yerleştirdiler. Türkler böyle zorla müslüman edildi. Bu muydu doğrusu? Aynı kafalar, şimdi de şeriat rejimi getirmeye çalışıyor. Başı açıkları kırbaçlıyacaklar, sopadan geçirecekler. Zorla çarşafa sokacaklar. Girmemekte direnenlerin ırzına geçip hamile bırakacak, ardından bu nikahsız hamile kalmış, zina yapmış deyip taşlayarak öldürecekler. Bunların hepsi İran'da, Afganistan'da, Arabistan'da yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
-
Dini Efsane ve Masallar
Putperestlerin Ellah'ı nı bilemem. Putperestler yüce Tanrı olarak Ellah'a inanırlardı. Ama kainatın ve tüm varlıkların kaynağı ve yaratıcısı olan Tanrı bir kiyap göndermiş mi göndermemiş mi o konuyu Din felsefesi kısmında işliyoruz. Ama sorun Kur'an içinse Arapçadır ve Arap olan Muhammed Mustafa elindendir ya da dilindendir. Son zamanda bir Yemen San'a Kur'anı tartışması vardı. Yemen'de bulunan en eski Kur'an orijinalinin bugünkülerden farklı olduğu, hatta bir kısmını Hz.Muhamme'den dahi önce yazılmış olabileceği iddia edilmişti. Bu konuda yorum yapamıyorum. Tam açıklık kazanmadan birşey diyemem. http://www.radikal.com.tr/2000/08/16/dis/01isl.shtml Cennet konusunda akılalmaz tanımlamalar var.Bunların hangisi gerçek İslamın düşüncesi? Hangisi uydurma? İçinden çıkmak mümkün değil.. Çünkü hadisler de Kur'an'a pek ters değil.. Bir önceki yazıdaki hadiste isteyene cennette çocuk verileceği vardı.. Tersini söyleyen hadis de var: ÇOCUK YOK 5097 - Ebu Rezin el-Ukayli radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cennet ehlinin çocuğu olmaz, (orada doğum yoktur)." Tirmizi, Cennet 23, (2566). CİNSEL GÜÇ : 5098 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Mü'mine cennette şu şu kadar (kadınla) cima gücü verilir!" buyurmuşlardı. Kendisine: "Ey Allah'ın Resûlü! Buna tâkat getirilebilir mi?" diye soruldu. "Yüz (kişinin) gücü verilir! (Böyle olunca takat getirir!)" buyurdular." HERKES 30 YAŞINDA 5095 - Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bir kimse cennetlik olarak ölünce, büyük veya küçük, yaşı ne olursa olsun, otuz yaşında bir kimse olarak cennete girer ve artık bu yaş ebediyyen değişmez. Cehennemlikler için de durum böyledir." Tirmizi, Cennet 23, (2565). TUVALET YOK 5094 - Hz. Câbir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm : "Cennet ehli cennette yerler ve içerler. ancak tükürmezler, küçük ve büyük abdest bozmazlar, sümkürmezler de!" buyurmuştu. Ashab: "Peki yedikleri ne olur?" diye sordular. Aleyhissalatu vesselam: "Geğirmek ve misk sızıntısı gibi ter! Onlara tıpkı nefes ilham olunduğu gibi tesbih ve tahmid ilham olunur." Müslim, Cennet 18, (3835); Ebu Davud, Sünnet 23, (4741). KILSIZ - SAKALSIZ 5096 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz, elbiseleri eskimez." Tirmizi, Cennet 8, (2542). Her insanın, özellikle cennete inanan insanların aklına ister istemez birtakım sorular takılır: 1- Adem'le Havva cennette çıplak mı dolaşıyorlardı? 2- Cinsel organlarının gözükmesini engelleyen bir unsur mu vardı? 3- Şu anda cennet cehennem var mıdır? 4- Cennetler 7.gök - Sidretül-Münteha yakınlarında mıdır? 5- Neden "O şimdi cennette" "cennete gitti" denilir.Ölenler içinde kıyametten önce cennete gidenin olması mümkün mü? 6- Cennette cinsel organlar , cinsel ilişki yok mudur? 7- Varsa dölleme-üreme de var mıdır? 8-Üreme yoksa , meni-yumurta-üreme organları da yok mu demektir? Bu durumda cinsel haz nasıl sağlanır.Yoksa başka bir sistem mi var? 9-Cennet ve cehennemdeki insanlar , dünyadakinden farklı bir bedende mi olacaklar? 10- Hep aynı yaşta mı kalınacak? Yaşlanma olmayacak mı? 11-Cennette ve cehennemde beden ve sima yenileme mümkün mü? 12-Cennette kölelik mi var? 13-Cennette evlilik var mı? 14-Kıskançlık , ego, öfke , kavga ,nefret var mı? 15-Cehennem kademeli katları olan çok büyük bir kazan mı? 16-Yakılanlar , sürekli deri mi değiştiriyor? 17-Cehennemliklerin kurtuluşu mümkün mü? 18-Cehennemde evlilik,cinsel hayat,çocuk var mı? 19-Cehennemden cennet görünür mü? Sorularımızı 19'da bitirdik..Çünkü cehennem'in üstünde 19 var!!
-
Dini Efsane ve Masallar
Önemli olan bu gerçeklere destek verilip verilmemesi değil. Burada hiç kimse destek vermese de olur. Çünkü insanlar bu ayet ve hadislerle cenneti biliyor. Kafalardaki cennet bu. Bu hadisleri ben yazmadım, ben uydurmadım. Çocukluğumdan beri bunları duyuyorum. Madem bunlar uydurma neden hala yayınlanıyor, anlatılıyor. Çünkü 10 kişi inanmasa, yüz kişi inanır mantığı var. Aldatılıyoruz resmen, işte devamı: Böyle sonsuz cennet için değil 5 vakit namaz Ömür boyu aç-bilaç secdeden kalkmaz baş!! CENNETLİKLER ALLAH'I GÖRECEK "Ey Allah'ın Resulü! Rabbimiz'i görecek miyiz?" "Bulutsuz berrak bir mehtap gecesinde Ay'ı görmek için itişip kakışır mısınız?" "Hayır." "Bulutsuz bir günde Güneş'i görmek için birbirinizi itip kakarak birbirinize zahmet verir misiniz?" "Hayır." "İşte Rabbinizi de öyle zahmetsiz ve sıkıntısız, apaçık göreceksiniz."… [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 416/10133] KADINLAR - HURİLER - GILMANLAR "Orada utangaç bakışlı öyle kadınlar vardır ki, bundan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır" (er-Rahmân, 55/56). "Ve sedeflerinde saklı inciler gibi iri siyah gözlü eşler" (el-Vâkıa, 65/22, 23). "Cennet ehlinden her birinin iki kadını vardır ki, vücutlarının şeffaflığından baldır kemiklerinin ilikleri etinin üstünden görünür." (Buhârî, Bed'ül-Halk, 59, Sıfâtü'l-Cenne). "Müttakilere kurtuluş, başarıya ulaşma, bahçeler, bağlar, göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt (kız)lar ve dolu dolu kadehler vardır" (en-Nebe', 78/31-34) Şimdi Sıkı Durun: Peygamberimiz (SAV), ''Cennet ehlinden bir erkek, beş yüz hûri, dört yüz bin kız ve sekiz bin tane de dul ile evlenir. Onların her biriyle eğlenmesi ve geçirdiği zaman, dünyada geçirdiği hayatı kadardır'' demişti. (İbn-i Kesir, C: 4, S. 251) BAL-SÜT-ŞARAP IRMAKLARI “Muhammet Suresi” (47. Sure) 15 “Allah'a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen Cennet şöyledir: Orada, temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları, süzme bal ırmakları vardır.” AMELLERE GÖRE DERECE DERECE CENNETLER: Cennet yüz derecedir. Doksan dokuzu akıl ehline mahsustur. Geriye kalan biri ise diğer ahaliye. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/11] Cennet ehlinin en aşağı derecesinde bulunan kişinin seksen bin hizmetçisi, yetmiş iki eşi olacaktır. Ayrıca onun için inci, zeberced (zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş) ve yakuttan yapılmış bir çadır dikilecek ve bunun uzunluğu Cabiye (Şam topraklarında bir şehir adı) ile San'a (Yemen'de bir şehir adı) arası kadar olacaktır. [(Tirmizi), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 412/10114] Siz bir de en üst derecede olanı düşünün artık!!
-
Dini Efsane ve Masallar
İSTEYENE İŞ : Bir adam (cennette) ziraat yapmak için Rabbinden izin isteyecek. Rabbi ona diyecek ki: "Sen arzuladığın hal üzerine değil misin? O da şöyle diyecek: "Evet. Fakat ben ziraati seviyorum." diyecek. Ona izin verilecek, hemen tohum ekecek bir anda ekin verecek, büyüyecek, harmanı yapılıp, dağlar gibi mahsul yığılacak... [(Buhari), Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 413/10119] İSTEDİĞİN ŞEKİLDE OLABİLECEKSİN-kadın-erkek-sarışın-kumral Cennette bir çarşı vardır. Ancak orada ne alış, ne de satış vardır. Sadece erkek ve kadın suretleri vardır. Erkek bunlardan bir suret arzu ederse o surete girer. [(Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 434/17] ANINDA ÇOCUK : Mümin cennette çocuk arzu ettiği zaman; onun hamli, doğması, yaşı bir anda olur. [Tezkire-i Kurtubi-1, s. 55] GECE YOK-UYKU YOK : Cennette gece yoktur. O, ışık ve nurdan ibarettir... [Ramuz el-Ehadis-2, s. 366/4] "Uyku, ölümün kardeşidir. Cennet ehli uyumazlar." [büyük Hadis Külliyatı-5, s.414/10125] KAVGA-ANLAŞMAZLIK YOK : Kalpleri, tek bir kimsenin kalbi gibidir. Aralarında ihtilaf, husumet yoktur... [Kütüb-i Sitte-14, s. 449/3] DERT YOK DERMAN YOK : Orada hiçbir dert ve tehlike yoktur... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1] İNCİL'DEN : ... "Beyaz kaftan giyinmiş olan bu kişiler kimlerdir, nereden geldiler?"... Bana dedi ki, "Bunlar, o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir... Bunun için, Allah'ın tahtının önünde duruyorlar... Taht üzerinde oturan, çadırını onların üzerine gerecektir... Tanrı onların gözlerinden bütün yaşları silecektir." (Yuhanna'ya Gelen Esinleme, 7. bölüm, 13-17) Ancak cennete giren rahata kavuşur. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 138/13] Cennet ebedi bir ikamet halinde parıldayan bir nur, yaygın bir koku, çok iyi inşa edilmiş bir köşk, akan bir ırmak, olgun bir meyve, yeşillik, neşe, serinlik, tazelik mahallidir. [Ölümden Sonra Diriliş, s.47] "Cennet" devam edecek.Ardından da sorular tabi!!