
ismailix
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
31 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
ismailix tarafından postalanan herşey
-
Gerçek şu ki sen Allah 'ın ayetlerini şeytanla bir araya gelerek yanlış yorumluyorsun. Halbuki Allah'ın ayetlerini sana yorumla diyen olmadı. ağzına alma. inanmak yada inanmamak senin bileceğin iş. ama işin vahim ötesi hali şudur ki, kalpleri henüz inanca açılmamış bazı insanlar senin bu yazılarını görüp senin bu işleri gerçek anlamda bildiğini zannediyorlar. Arkadaşlar, yukarıda yazılanlara göre cinler müslümanlarca kötü saldırgan kişiler olarak söylenir. Halbuki aşağı cin süre meali vardır. bir de orayı okuyun. 5. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık. 6. Şu da gerçek ki, insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazı kimselere sığınırlardı da, onların taşkınlıklarını arttırırlardı. 7. Onlar da sizin sandığınız gibi, Allah'ın hiç kimseyi tekrar diriltmeyeceğini sanmışlardı. 8. Doğrusu biz (cinler), göğü yokladık, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmuş bulduk. 9. Halbuki, (daha önce) biz onun bazı kısımlarında (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat şimdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. 10. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi? 11. Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk. 12. (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız. 13. Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar. 14. İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. 15. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır. 16. Şayet doğru yolda gitselerdi,onlara bol su verirdik. münafikun süresi 4 - Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar? 5 - Onlara: "Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin." denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün 6- Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.
-
Kürt Nüfusu , Demografik Savaş ve CIA / Ümit Özdağ
ismailix şurada cevap verdi: irinçköl başlık Politika Bilimi
bu yazı senin şahsi fikirlerine mi ait yoksa bir yerden mi aldın? -
kehf 29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
-
zariyat 10 - Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler! 11 - Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar. 12 - Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar. 13 - O gün, onların ateş üzerinde azap görecekleri gündür. 14 - Onlara: "Tadın inkarınızın cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!" denecektir. 38 - Musa'nın kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik. 39 - Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmiş, onun hakkında: "Bu bir sihirbazdır, ya da bir delidir." demişti. 40 - Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
-
senin bir parmağını kesenin, sen gidip kulağını mı kesersin. Nur- 32 - Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranışta olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. 33 - Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor altında bırakırsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarından sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. MÜKÂTEBE : İki veya daha fazla kişinin herhangi bir konuda karşılıklı olarak yazışmaları; bir köle veya cariyeyi kazancı hususunda derhal, kölelik ve esaretten kurtulması hususunda daha sonra ödenmek üzere belli bir meblağ karşılığında hürriyetine kavuşturmak için yapılan anlaşma ve yazışma. Buna "kitabet" de denir. Mükâtebe akdi îcab ve kabulle gerçekleşir. Sahibi kölesine, - Bana şu kadar meblâğı ödersen, hürsün der; köle de bunu kabul ederse, mükâtebe akdi gerçekleşmiş olur. Köle bu miktarı ödeyinceye kadar, köle ve hür statüsü arasında bir konum kazanır. Yani hürriyete adım atmıştır, ama kölelikten de tam manâsıyla kurtulmamıştır. Çünkü Rasûlüllah (s.a.s): "Her hangi bir köle ile yüz okka üzerine kitabet akdi yapılır ve köle bunun on okkası hariç, diğer miktarını ödemiş olursa (hepsini ödeyinceye kadar) köle olmakta devam eder" (İbni Mâce, Itk, 3).
-
Hz. Ömer, elinde bir kısım Tevrat parçaları ile Peygamber Efendimiz (sav)'a gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Zurayk oğullarından bir arkadaşımdan alıp getirdiğim bir kısım Tevrat" Hemen Allah Resulü (sav)'ın yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine ezan rüyasında kendisine gösterilen Abdullah bin Zeyd, Hz. Ömer'e: "Allah senin aklını başından mı aldı? Allah Resulü (sav)'in rengine bak, nasıl kızardı?" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Rab olarak Allah'ı, din olarak İslâm'ı, peygamber olarak Muhammed'i, önder olarak Kur'an'ı kabul edip hoşnut olduk" Hz. Ömer'in bu sözü üzerine Allah Resulü (sav) çok memnun oldu. Üzüntüsü gitti ve şöyle buyurdu: "Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer Musa aranızda olup da beni terk edip ona uysaydınız, apaçık bir sapıklığa düşerdiniz Ümmetler içinde siz benim nasibimsiniz, peygamberler içinde ben de sizin nasibinizim" bakara 285 - Peygamber, Rabbi'nden kendisine ne indirildiyse ona iman etti. Müminlerin de hepsi Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. "Biz Allah'ın peygamberleri arasında ayırım yapmayız, duyduk ve itaat ettik. Ey Rabbimiz, bağışlamanı dileriz, dönüş ancak sanadır." dediler. Şahsi görüşüm kuran da musevilerin ve yahudilerin çok geçmesiyle alakalı, Allah yahudileri önceleri kendi katında üstün kıldı. ama yahudiler bu üstünlüğü kaldıramadılar. önce Hz Musa 'dan Allah ı kendilerine göstermesini istediler, sonra kendilerince inançlarına inaç katmak için putlar yaptılar. ve şirke düştüler. Burada müminlerin hataya düşmemesi için örnekler var. Allah a nankörlüğün sonu ne olacağını gösteriyor. ki zaten oldu. Allah tarafından lanetlendiler. Kuran da çelişki yoktur. Çelişki senin beynin, kalbin ve şeytan arasındadır. Sen önce evrene bak. bunları üstün bir güç yaratmış olacağına inan. Sonra bu üstün gücün. neler yapmaya kadir olduğuna inan. Sonra Rabbimin izniyle arkası gelecektir.
-
esir ve kulla ilgili olarak Pakistan Tarihini okumanı tavsiye ederim. yukarıdaki ayet değil. Hadis-i Şerif (Hz. Muhammed (S.A.V.) sözü)' dir. iyi yaşamak yahut kötü yaşamak. Peygamberim iyi yada kötüyü imamlı yahut kafir olarak sınflandırmıştır. senin düşünmediklerini düşünmeye başla. Çünkü ne zaman öleceğini kimse bilmez. Ansızım ölmüşsündür. Hz. Ali (ra)''a bir gayri Müslim gelip; “Ey Ali siz Müslümanlar öldükten sonra bir hayatın olduğuna inanıp, onun için namaz kılıyor, oruç tutuyor ve dininizin diğer emirlerini yapıp yasaklarından sakınıyorsunuz. Bizler de ölümün bir yok oluş olduğuna inanıp hiç bir şey yapmıyoruz. Şayet bu ölüm yok oluşsa bu kadar eziyetiniz boşa gitmeyecek mi?” Hz. Ali (ra); “Önce sizin dediğinizin doğru olduğunu düşünelim. Öldükten sonra bir hayat yoksa şayet, o zaman sizde öldükten sonra bir şey görmeyeceksiniz biz de, Dünyada yaşadıklarımızla kalırız… Ya bir de bizim dediğimiz doğru ise, o zaman biz yaşantımız doğrultusunda cenneti kazanacağız siz de inkarınız için cehennemde yanacaksınız” dedikten sonra adam hemen iman edip İslam şerbetinden tatmış oluyor.
-
hepsini okur musun. Yasin 7. Ayet : Le kad hakkal kavlü ala ekserihim fehüm la yü'minun Anlamı : Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler. 8. Ayet : İnna cealna fı a'nakıhim ağlalen fe hiye ilel ezkani fehüm mukmehun Anlamı : Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar. 9. Ayet : Ve cealna mim beyni eydihim seddev ve min halfihim sedden fe ağşeynahüm fehüm la yübsırun Anlamı : Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler. 10. Ayet : Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun Anlamı : Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar. 11. Ayet : İnnema tünziru menittebeaz zikra ve haşiyer rahmane bil ğayb fe beşşirhü bi mağfirativ ve ecrin kerım Anlamı : Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. 12. Ayet : İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamim mübiyn Anlamı : Gerçekten biz ölüleri diriltiriz, onların önceden yapıp gönderdiklerini ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Zaten biz her şeyi açık bir kütükte, bir "imam-ı mübin"de (ana kitapta, yani Levh-i mahfuzda) sayıp tesbit etmişizdir. 13. Ayet : Vadrib lehüm meselen ashabel karyeh iz caehel murselun Anlamı : Sen onlara, o şehir halkını örnek ver. Hani oraya peygamberler gelmişti. 14. Ayet : İz erselna ileyhimüsneyni fe kezzebuhüma fe azzezna bi salisin fe kalu inna ileyküm murselun Anlamı : Hani biz onlara iki peygamber göndermiştik, fakat onlar ikisini de yalanlamışlardı. Biz de (onları) üçüncü bir peygamberle destekledik. Onlara: "Şüphesiz ki biz size gönderilmiş elçileriz." dediler. 15. Ayet : Kalu ma entüm illa beşerum mislüna ve ma enzeler rahmanü min şey'in in entüm illa tekzibun Anlamı : Onlar da: "Siz bizim gibi insandan başka birşey değilsiniz, hem Rahman olan Allah, hiçbir şey indirmedi. Siz sadece yalan söylüyorsunuz." dediler. 16. Ayet : Kalu rabbüna ya'lemü inna ileyküm le murselun Anlamı : Peygamberler dediler ki: "Rabbimiz biliyor ki biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz." 17. Ayet : Ve ma aleyna illel belağul mübın Anlamı : "Bize düşen de sadece apaçık tebliğdir." 18. Ayet : Kalu inna tetayyarna biküm leil lem tentehu le nercümenneküm ve le yemessenneküm minna azabün eliym Anlamı : Onlar dediler ki: "Herhalde biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun ki, sizi hiç tınmadan taşlarız ve mutlaka bizden size pek acıklı bir azab dokunur." 19. Ayet : Kalu tairuküm meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmüm müsrifun Anlamı : Peygamberler de şöyle cevap verdiler: "Sizin uğursuzluğunuz beraberinizdedir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavimsiniz." 20. Ayet : Ve cae min aksal medıneti racülüy yes'a kale ya kavmittebiul murseliyn Anlamı : O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!" 21. Ayet : İttebiu mel la yes'elüküm ecrav vehüm mühtedun Anlamı : "Uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir." 22. Ayet : Ve ma liye la a'büdüllezı fetaranı ve ileyhi türceun Anlamı : "Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz." 23. Ayet : E ettehızü min dunihı aliheten iy yüridnir rahmanü bi durril la tuğni annı şefaatühüm şey'ev ve la yünkızun Anlamı : "Hiç ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar." 24. Ayet : İnnı izel le fı dalalim mübın Anlamı : "Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum." 25. Ayet : İnnı amentü bi rabbiküm fesmeun Anlamı : "Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni." 26. Ayet : Kıyledhulil cenneh kale ya leyte kavmı ya'lemun Anlamı : (Sonra ona) "haydi gir cennete!" denildi. O da dedi ki: "Ne olurdu kavmim bilseydi!" 27. Ayet : Bima ğafera lı rabbı ve cealenı minel mükramiyn Anlamı : "Rabbimin beni bağışladığını ve beni kendilerine ikram edilen kullarından kıldığını." 28. Ayet : Ve ma enzelna ala kavmihı mim ba'dihı min cündim mines semai ve ma künna münziliyn Anlamı : Biz arkasından kavminin üzerine bir ordu indirmedik, indirecek de değildik. 29. Ayet : İn kanet illa sayhatev vahıdeten fe iza hüm hamidun Anlamı : Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler. 30. Ayet : Ya hasraten alel ıbad ma yetiyhim mir rasulin illa kanu bihı yestehziun Anlamı : Yazıklar olsun o kullara ki, kendilerine glen her bir peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. 31. Ayet : Elem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun Anlamı : Görmediler mi ki, kendilerinden önce nice kuşakları helak etmişiz. Onlar artık kendilerine dönüp gelmiyorlar. 32. Ayet : Ve in küllül lemma cemiy'ul ledeyna muhdarun Anlamı : Onların hepsi toplanıp, sadece bizim huzurumuza getirilmişlerdir. 33. Ayet : Ve ayetül lehümül erdul meyteh ahyeynaha ve ahracna minha habben feminhü ye'külun Anlamı : Hem bir delildir onlara ölü toprak. Biz ona hayat verdik ve ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar. 34. Ayet : Ve cealna fiyha cennatim min nahıyliv ve a'nabiv ve feccerna fiyha minel uyun Anlamı : Biz orada hurmalıklardan, üzüm bağlarından bahçeler yaptık. İçlerinde pınarlardan sular fışkırttık. 35. Ayet : Li ye'külu min semerihı ve ma amilethü eydiyhim efela yeşkürun Anlamı : (Bunu), Onun ürününden ve kendi elleriyle yaptıklarından yesinler diye (yaptık). Hâlâ şükretmeyecekler mi?
-
senin vereceğin örnekler bana böyle bir inanış yüklemez. 63-MÜNAFİKUN: 5- Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar? 6 - Onlara: "Gelin, Allah'ın Resulü sizin için mağfiret dilesin." denildiği zaman başlarını çevirirler ve onların, büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün 7- Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de onlar için birdir. Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış bir toplumu yola iletmez.
-
@@binyamin senin inandıkların sana benim inandıklarım bana, Allah muhafaza şöyle bir durumla karşılaşırsan tepkin ne olacak, bir gece saat 1 veya 2 herkes yatıyor. zifiri karanlık. sende yatmaya çalışıyorsun yatağın içinde. sonra birden zerzele oldu. 10 sn bilemedin 15 sn sürdü. yatağın üstünde bir sağa bir sola gidip gelir gibi oldun. bu kadar kısa sürede aklına ilk gelen ne olur. mantığın sana neyi gösterir.
-
Şüphesiz, Allah katında tek din, İslâm'dır."(Âl-i İmran Sûresi, 19) Maide - 54 - Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir.
-
@@democrossian savunmasız bir insana tekme atmalarını, yargılanmaması gerektiğini söylemedim. İslam da bunu söylemez. Esirlerinize iyi davranın, yediğiniz yedirin, içtiğinizden içirin diye buyuruyor. Eğer ehli sünneti oradaki insanlar yerine getirseydi. Ehli sünneti sadece tekmeleyenler için değil. Kaddafi içinde geçerli yerine getirmiş olsaydı. bu şekilde belki olmazdı. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür (Hz. Muhammed (S.A.V.) imanlı yaşarsa imanlı bir şekilde ölür, imansız yaşarsa imansız bir şekilde ölür.
-
Özgürlük ya da İslam Seçim Sizin Kampanyası - Van Der Meersch
ismailix şurada cevap verdi: gloria başlık Dini Konular - Din - Dinler
@@gloria islam dini özgürlüktür. Özgürlüğü insana gerekirse hicret yapması gerektiğini söylerek her türlü vermiştir. ve Allah nankörleri sevmez. Senin özgürlük dediğin tanım, haşa Allahın emirlerine karşı gelmek ise o özgürlük değil, şirktir. Nasıl çevrende yaşının senden küçük olduğunu bildiğin birinden daha zeki olduğunu hissediyorsan. nasıl ki tahsil olarak sen odtü yü bitirmişsen, biri de gümüşhane üniv. bitirmişse aynı bölümleri, sen kendini ondan daha akıllı hissediyorsun. Neden seni ve evreni sıfırdan yaratan kudretli bir gücün sana hakim olmasını istemezsin, ondan haşa daha akıllı olduğunun düşüncesini taşırsın. bir video linki paylaşıyorum. dinle ve islamda özgürlüğün ne demek olduğunu biraz olsun idrak et. Anlaman için gerekirse 2 kere dinle. http://www.youtube.com/watch?v=MsEDpKp2BvM- 11 cevap
-
- Özgürlük ya da İslam
- Seçim Sizin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Özgürlük ya da İslam Seçim Sizin Kampanyası - Van Der Meersch
ismailix şurada cevap verdi: gloria başlık Dini Konular - Din - Dinler
@@gloria evet cariye yanlış duymadın. Senin çevrende tüm kızların annesi babası mı var. Çevremizde yardıma muhtaç kız çocuğu olsun, erkek çocuğu olsun bir sürü var. Bunlara sahip çıkan bir el olmadığı takdir de Allah muhafaza yüzlerce örneklerini gördüğümüz, küçük yaşlarda zina kadını oluyor, esrara uyuşturucuya bağlı olarak vücudunu satıyorlar. yada erkekler için orada burada tiner çeken çocuklar oluyor. Bizler evlerimizde sıcak yataklarımızda yatarken, çevremizde görmeye bile tahamül edemeyeceğizi, hatta gördüğümüzde ayıpladığımız binlerce insan kimin yatağı olduğunu bilmediği yerlerde sabahlıyorlar. İslam dini erkeğe gerekirse sahip çıkabileceksen çok eşlilğin kapısını açarak kadına bu şekilde sahip çıkıyor. ya senin mantığın nasıl sahip çıkıyor. ?- 11 cevap
-
- Özgürlük ya da İslam
- Seçim Sizin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
sen neye inanmakta zorluk çekiyorsun. yada senin bilim dediğin aklının kullanmada kastın nedir.? örnek verir misin. rica etsem? kal sağlıcakla.
-
@@democrossian kaddafi'yi de örnek verebilirsin. saddam ı da hitler i, inanmayan nemrut uda yada firavun u da. baktığın pencerenin açısına oranla örnekleri artırabilirsin. bunların hepsinde de iktidar sevdası, başa geçme sevdası, dünyalık menfaatler ve kendilerini tağutlaştırıp en büyük benim meselesinden ibaretti. Onlar yaradanı unuttular. Yaradan da onlara kendini her dönemde hatırlattı. ve hatırlamaya devam ettiği gibi devam da edecektir. MAİDE 32. İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları’na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
-
Özgürlük ya da İslam Seçim Sizin Kampanyası - Van Der Meersch
ismailix şurada cevap verdi: gloria başlık Dini Konular - Din - Dinler
Allah ın sana verdiği bedeni sen neden helalin olmayan birilerine gösterme ihtiyacı duyuyorsun. 4 eş mevzusu senin bildiğin gibi değil. Çok eşlilik İslam'ın getirdiği bir sistem değildir. İslam öncesi dünyada yaygın olan ve sınır tanımayan bir şekildeydi. Kadının zaten hiçbir konuda fikir beyan etmesi bile mümkün değildi. İslam dini böyle bir ortamda ortaya çıktı ve bu çok eşliliği yirmi-otuzdan dörde indirdi. Buna da çeşitli şartlar getirdi. Bu konuda eşler arasında adaletin sağlanması gibi ağır şartlar getirdi. Aksi takdirde bir hanımla evlenmenin daha sağlıklı olacağını tavsiye etti. İslam dininin çok evliliğe ruhsat vermesinin önemli hikmetleri vardır. Toplumlarda azımsanmayacak derecede var olan hastalık, iki cins arasındaki nüfus orantısızlığı gibi faktörler bu hikmetlerden bir kaçıdır. Örneğin, Batı medeniyetinde, hanımı felç de geçirse, deli de olsa, bir erkek ikinci bir hanımla evlenemez. Bu sebeple de gayrimeşru yolların kapısını açmak zorunda kalmıştır. Genellikle erkekler savaşa katılırlar. Bu savaşlarda erkeklerin ölmesi ve –özellikle ahir zamanda- bir hikmete binaen doğumlarda kız çocukların sayısının daha fazla olması kadınların ister istemez bekâr kalmasına sebep olmaktadır. İşte, gerek ağır ve müzmin hastalıklar sebebiyle olsun, ister kızların sayıca daha fazla olmasından dolayı olsun, bazen çok evlilik zorunlu hale gelebilir. Aksi takdirde, aile yuvası bir yandan erkek için cehenneme dönerken, diğer yandan birçok kadın, bu kutsal evlilik hakkından mahrum kalır. Bu ise, toplusal barışı zedelediği gibi, ahlâkı da deforme eder. İşte İslam'ın çok evlilikle ilgili verdiği ruhsat bu yaraları tedavi etmeye yöneliktir. Bu asırda, mümkün oldukça, fertlerin tek evlilikle yetinmeleri daha uygundur. Bu durum onları zulümden, mutsuzluktan, hukukî yönden illegal eş ve çocuklarının haklarını zayi etmekten korur. Çok evlilik söz konusu olduğu takdirde, formel hukuk açısından eski eşinden izin alması gerekmiyorsa da, ailede saygı ve sevginin devamı adına böyle bir izin ve rızanın alınması daha uygun düşer. ÇOK EVLİLİK Eski Mısır Hukuku: Koca bazı şartlar altında birden fazla kadınla evlenebilirdi. Babil Hukuku: Hamurabi kanunlarına göre, zevce çocuk doğurmazsa veya ağır bir hastalığa tutulursa, koca odalık alabilirdi. Çin Hukuku: Kocanın serveti müsait olursa, ikinci derecede zevceler alabilirdi. Şu kadarki, bu kadından doğacak çocuklar, birinci ve asıl zevcenin çocukları sayılırdı. Eski Brehmenler: Vichnou kitabına göre, erkekler bulundukları sınıflara göre bir, iki, üç veya daha fazla kadınla evlenebilirdi. Apastamba kitabında ise, bu konuda tahdit vardı, kadın vazifelerini hakkıyla yerine getirebiliyor ve erkek çocuğu da oluyorsa, koca ikinci bir kadınla evlenemezdi. Manu düsturlarında, bir adam, ilk zevcesini kendi toplumsal seviyesinde seçmesi lazımdı, ikinci zevcesini, daha alt tabakalardan alabilirdi. Eski İran: Çok evlilik kabul edilmişti. Roma Hukuku : Odalık almak, kanuni nikah olmaksızın yaşamak vardı. Kitab-ı Mukaddes : Eski Ahid'de Davud (as)'ın bir çok kadınla evlendiği zikredilir. Eski Ahid'de çok evlilikten bahseden başka yerler de vardır. Müsevilite de çok evlilik vardı. Yeni Ahid'de (İncil), birden fazla kadınla evlenmeyi yasak eden bir madde yoktur. Ancak tek zevce ile yetinmenin iyi olacağına dair tavsiyeler vardır. Birden fazla evlenme, Hristiyanlık aleminde XVI. asra kadar normaldi. İslam'dan önceki Arabistan: Çok evlilik konusunda hiç bir tahdit ve sınır yoktu. Erkek istediği kadar kadınla evlenebildiği gibi, aralarında zevce değişimi bile olurdu. İSLAM'DA ÇOK EVLİLİK Cenab-ı Hak buyuruyor: Ayette açıkça görülmektedir ki, birden fazla -iki, üç, nihayet dört- kadınla evlenme; mutlaka yapılması gerekli farz ve vacib kabilinden bir emir değil, bir müsaadedir. Ancak bu izin, kadınlar arasında tam bir adalet yapmaya bağlanmış, Bir tek zevce ile yetinmenin, adalete en yakın ve en doğru yol olduğu belirtilmiş; adaleti yerine getiremeyeceğinden korkanın, tek kadınla yetinmesi emredilmiştir. "Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır." (Nisa, 4/3)- 11 cevap
-
- Özgürlük ya da İslam
- Seçim Sizin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Özgürlük ya da İslam Seçim Sizin Kampanyası - Van Der Meersch
ismailix şurada cevap verdi: gloria başlık Dini Konular - Din - Dinler
"Derken ikisi de o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerlerinin açık olduğunu farkettiler. Derhal cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi de şaştı kaldı." "Sonra Rabbi onu seçkin kıldı; tevbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti." "Onlara hitaben buyurdu ki: Kiminiz kiminize düşman olarak cennetten yere ininiz. Sonra ne zaman Benden bir rehber gelir de, kim ona tâbi olursa, artık o ne yolu şaşırır, ne de bedbaht olur." (Ta-ha, 20/121-123) NUR 24/31. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar! Saadete ermeniz için hepiniz tevbe ederek Allah’ın hükmüne dönün. 30- Ey Muhammed, mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, edep yerlerini korusunlar. Böyle davranmak onlar için daha temiz ve daha hayırlıdır. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Soyunmak yada yarı giyinik dolaşmak yahut Allah ın bize yapma dediğini yapmak bizi özgürleştirmez, aksine bizi haram çukuruna batırır.- 11 cevap
-
- Özgürlük ya da İslam
- Seçim Sizin
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
“Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi. İkisi arasında bir engel vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.” (Rahman Suresi, 19-20)
-
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar! Asla! O, senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş toplumu uyarman için Rabbinden (olan) Hak'tır. . . Umulur ki (değerlendirip) hakikate ererler. Secde süresi 3.ayet
-
İnananın ve müminin aklı Allah ın hükümleri doğrultusundadır. Allah'ın hükümlerine ve Peygamber efendimiz (S.A.V.) bize tavsiye ettikleri doğrultusundadır. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden olan idarecilere de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah’a ve Resulüne götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa, 4/59)
-
Kesinlikle değil. Üstüne Rabbim senin annenin sana karşı şefkatinde 100 misli kullarına karşı daha şefkatlidir. Rahmandır Rahimdir Gaffardır. kanıtı ise aşağıda Hicr süresi 28 - Ey Peygamber! Rabbinin meleklere şöyle dediğini hatırla: "Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş kokuşmuş çamurdan bir insan yaratacağım." 29 - Ben, onun yaratılışını tamamladığım ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın." 30 - Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler. 31 - Yalnız İblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmişti. 32 - Allah buyurdu ki: "Ey İblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber olmuyorsun?" 33 - İblis şöyle dedi: "Kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde edemezdim." 34 - Allah şöyle buyurdu: "Öyle ise oradan çık! Sen, artık kovulmuş birisin." 35 - "Kıyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir." 36 - İblis: "Rabbim! Öyle ise insanların kabirlerinden kaldırılacakları güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver" dedi. 37 - Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin." 38 - "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..." 39 - İblis şöyle dedi: "Rabbim! Beni saptırdığın için, mutlaka ben de yeryüzünde onlara günahları süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!" 40 - "Ancak içlerinden ihlaslı kulların müstesnâdır." 41 - Allah şöyle buyurdu: "İşte bana ulaşan dosdoğru yol budur." 42 - "Sana uyan azgınlardan başka, kullarımın üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur." 43 - "Şüphesiz ki onların hepsine vaad edilen yer cehennemdir." 44 - "Cehennemin yedi kapısı vardır. O kapıların herbiri için birer grup ayrılmıştır." 45 - Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pınarların başındadırlar. 46 - Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir. De ki: Allah şöyle buyuruyor: “Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.” Zümer 35 Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz. Maide 35
-
Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." (Bakara, 2/256)
-
Eğer Allah Kuranda o şekilde bahsediyorsa ben buna kayıtsı şartsız iman ederim. ve üstüne üstelik aksini kalbimden geçirmekten haya ederim. Ben Rabbimin kitabından hiçbir şüphe duymuyorum. Aksine ben insanların yazdıkları kitaplardan şüphe içindeyim.
-
@@Huhuhi Elhamdürüllah müslüman anne babadan doğdum. ve müslüman olarak İnşaAllah can vericem. İnsanların doğdukları ortamlar tabiki insanların dünya görüşüne etkili olmasında önemli bir yer alır. Aynı coğrafya üzerinde olmamıza rağmen farklı görüşlerde sergilenebilir. mezarlara gelince gerçekten herkes ölecektir. kimisi gülerek kimisi üzülerek... Dünyada her zaman diliminde Allah birleyen, hanif olan insan sayısı azdır. Hz. Musa (AS) kavmi de böyleydi. Hz. İsa (AS) kavmide ve diğerleri de. Ama Allah bize şunu da söylüyor. (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir. Maide 48 öldükten sonraki hayatla alakalı biz müslümanların zanna bağlı olarak konuşmayız. ki 3 şey haricinde zannı Allah yasaklamıştır. 91,92. (Biz de ona:) “Şimdi mi (iman ediyorsun)? Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun. Senden sonrakilere ibret olman için bu gün senin (cansız) bedenini kurtaracağız” dedik. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimize karşı umursamazlık gösteriyor. Allah ölmüş insanların dereceleri bile sıralamışken, nasıl olur ki zanna bağlı konuşabiliriz. 3:12 - O inkârcı kâfirlere de ki, siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena bir döşektir. 3:106 - O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın" (denecektir). 4:56 - Şüphesiz ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine başka deriler vereceğiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. 6:27 - Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen! 6:30 - Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der. 6:128 - (Allah), onların hepsini topladığı gün, cinlere: "Ey cin topluluğu! İnsanların çoğunu yoldan çıkardınız" der. İnsanlardan cinlerin dostu olanlar da şöyle derler: "Rabbimiz! Biz birbirimizden faydalandık. Nihayet bize tayin ettiğin vademize ulaştık". Allah da:"Sizin durağınız cehennemdir. Orada, Allah'ın dilemesi müstesna, ebedi olarak kalacaksınız" der. Şüphesiz Rabbin hikmet sahibidir, her şeyi bilendir. 7:38 - Allah onlara: "Sizden önce geçmiş cin ve insan topluluklarıyla beraber cehennem ateşine girin!" der. Cehenneme giren her ümmet kendi din kardeşine lanet eder. Nihayet hepsi oraya toplandığında, sonrakiler öncekiler hakkında derler ki: "Rabbimiz ! İşte şunlar bizi doğru yoldan saptırdı. Onlara cehennem ateşinden kat kat azab ver". Allah der ki: "Herkesin azabı kat kattır, fakat siz bilemezsiniz". 7:39 - Öncekiler de sonrakilere derler ki: "Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur. O halde yaptıklarınızdan dolayı azabı tadın". 7:40 - Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız. 7:41 - Onlara cehennemde ateşten bir yatak, üstlerine de (ateşten) örtüler vardır. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız. 7:44 - Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: "Allah'ın laneti zalimler üzerine olsun!