-
İçerik Sayısı
91 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
tarlabaşı tarafından postalanan herşey
-
foruma uğramayalı epeyce zaman geçmiş çok birşey değişmemiş gibi henüz dolaşmadım ama ilk bakışta bu başlık dikkatimi çekti tabii, birşeyler eklemeye çalışırsam.. bu cevaptaki üslup bana ciddiyetsiz ve cevabı haketmemiş gibi göründü, birşey anlatılacaksa tarafsızlık öngörülmeli ve tabii karşı tarafa her anlamda saygı, ha ben yapmamışmıyımdır aynı saygısızlığı yapmışımdır ve o zaman bende cevabı haketmem, muhattap olunmaması gerekir benimle de... peki bu yazı da söylenen nedir alıntıladığı görüşten farklı olarak ne söylemektedir, bende seçimlerden değil mecburiyetlerden sözetmişim, konunun en başına dönüp tekrar açıklama mı yapmam gerekiyor.. nietzsche görüşüne kıyısından giriş yaptığım tek felsefecidir, ki o da giriş sadece, burada yazılanlar hali hazırda var olan herhangi bir felsefi, siyasi ya da dini görüş izinden gitmedi, en azından bilinçli olarak yapmadı bunu, sadece ne düşünülüyorsa söylendi.. evet bu soruyu ben de inananlara sorarım yeri geldikçe, ve bu soruya genelde "orasını tanrı bilir" şeklinde cevap verilebilir, ki bu sadece en iyi ihtimalle sorulabilecek sorudur, bunun şöyle sorulması her ne kadar karizmasını zedelese de, "ben hayatım boyunca kötülük de yaptım iyilik de ama eğer inansaydım cennete gidecek biri olurdum ama ateistim, şimdi ben cennete mi gideceğim cehenneme mi", daha doğrudur, inanan biri buna kendi cevabını vermeye yahut üzerinde düşünmeye değer bulmayacaktır çünkü tanrının işine karışmak olur, gerçekten suçlu olanın kim olduğuna karar vermek onun işidir çünkü, ama ben veya benim gibiler bu soruya da cevap üretmeye çalışırlar, fakat bu beyhude bir çabadır zira cevaplanması mümkün değildir bence, kişi sadece kendini tanrının yerine koyar ve kendi cevabını verir, biri sadece tanrıyı inkar ettiği için cehenneme gidebilir mi?(ki cevap olarak sunulan şey yine bir sorudur), eğer cevap evet ise bu tanrının da egosunun varlığına işarettir, eğer hayır ise asıl meselenin tanrının varlığı veya yokluğu olmadığı anlaşılır, bu bakımdan sadece etkili bir soru olarak kalması daha doğrudur... açıkçası kütüphaneden çıkmayan, bir fikir hakkında söylenmiş her şeyi okuyup ona göre karar veren birine ben ateistim desem herhalde soracağı birkaç sorudan sonra hayır sen ateist değilsin şöyle şöyle bir dine mensupsun diyecektir, ben ne din felsefesi hakkında ne de ateizm hakkında felsefi kaynaklardan ilham almayan bir izleyici olarak nasıl bir dine mensup olduğunuzu ya da ateist olup olmadığınızı söyleyemem, benim ateistim dememdeki sebep ise inanmamamdır ve üzerime en uygun gördüğüm tanım odur, ve eğer ortamlarda ben şöyleyim demem gerekmese o tanıma da ihtiyaç duymam, siz de kendi tanımınızı yapıp ne olduğunuza karar verebilirsiniz şayet gerçekten bu tanıma ihtiyacınız varsa... yazdıklarınıza bakınca etrafımda yine çokca bulunan bireylerden biri olduğunuza karar verdim, çünkü o kadar çok, "hayır illa ki kutsal kitapların anlattığı şekliyle bir yaratıcının olduğuna inanmıyorum ama kendi içimde hesap verdiğim sığındığım birileri var" diyen insan var ki çevremde, ben de buna sıklıkla ihtiyaç duyarım ama maddecilik bana daha gerçekçi geldiğinden içimde ne sığınabilceğim ne de hesap verebileceğim bir başka kişi bulundurmam, hesabı yalnızca vicdanıma veririm, ki bu bir inanç olarak algılanamaz nasıl ki aşk insanın kontrolünde değilse vicdan da hesap sormak için iradenin çarpıklıklarını gözönüne almaz, benim bugüne kadar anlatmaya çalıştıklarım hep tabağına koyduğu yemeğin yarısını yemeyip gönül rahatlığıyla çöpe dökebilenlere karşıydı ve bunun, onun inancına göre günah, inançsız birine göre ise yanlış olduğunu anlatabilmekti derdim, bir kimsenin inancının ne olduğu değil nasıl uyguladığı ilgilendirir beni ve onun üstüne kafa yorarım, orucunu tutan namazını kılan ama hala açlıktan ölen insanlar varken, sürekli daha fazlasına sahip olma isteğiyle hareket edenlerin, benim onların dini hakkında yaptığım tarafsız yoruma, verdikleri cevaplar, ve yine aynı inanca sahip gerçekten akıllı insanlar, inancın değil uygulanışının zararlı olduğunu göstermiştir... peki tanrı inancıyla niye böylesine uğraşıyoruz?, neden onun varlığı ya da yokluğu üzerine düşünmek ihtiyacı hissediyoruz?, çünkü bu kontrolsüz bir hissiyat, ve eğlenceden farklı değil... ben dinin faydalı olduğu konusunda hala olumlu düşünmüyorum, hala insanların düşüncelerini hapsetmiş bir sebep olarak bakıyorum, ama eğer olmasaydı neler yaşanabilirdi dünya ne halde olurdu bilemiyorum ki varlığı da sadece din sebebiyle kaybedilenler düşünüldüğünde yokluğunun verebileceği zarara göre az zarar vermemiştir bence.. ve ben en ufak şüphe duymadan ateistim diyorken, içimde tanrının varlığını diliyorum, çünkü gerçekten adaleti ancak o sağlayabilir ve adaletin öngördüğü herşey uygulanmalıdır, adalet tüm evrenin en önemli olgusudur, bu sebeple her ne kadar tanrıyla aram iyi olmasa da, dinin değil ama onun varlığı mutlak olması gerekenler listesinin başında durmaktadır, ama bunları dilerken de eğer varsa onun gerçek bir adalet sağlayıcısı olup olmayacağı düşüncesi aklımdan hiç çıkmıyor saygılar.. söylediğiniz özellik bile bilimin en güvenilir kaynak olarak algılanmasına yetiyorsa varsayımlardan daha geçerli fikirler üretilemiyor demektir, söylediğim gibi eğer sonuç tanrıya çıkacaksa onu da bulacak olan yine aynı mercii olacaktır..
- 116 cevap
-
- ateizm hakkında
- inananların anlayamadığı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
aksinin iddia edilmesini istiyorsan edelim, inanmadığıan inanmak değil, inanmadığını bilmektir, inanç ancak yeterli hazırlığı olmayan beyinlerin üretimidir, sorulara cevap bulamadığında cevap yaratanların toplanış yeridir.
-
öncelikle sonsuzluğu anlamak hiç de kolay bir iş değildir, sonsuz bir örnek verilemediğinden kesin olarak sonsuz olan bir şeyden söz edilemez, yukarıda verilen örnek de yanlış bir yorumlamadır şöyle ki, varsayımlar ve gerçekler her zaman birbirini tutmak zorunda değildir matemetiksel çözümler için, bahsettiğiniz çıkmaz gereklidir ama bir milimetreyi sonsuz sayıda parçaya bölebilecek bir teknoloji yoktur ve olabileceği düşüncesi de mantıksızdır, fakat varsayımsal olarak nokta denilen şey boyutsuzdur, boyutsuz olan birşey ise evrende yer kaplamaz, bu sebepten noktalar her cisimde sonsuz sayıdadır sonlu olması mümkün değildir sonlu olması için illaki bir şart koşulmalıdır, böyle düşünüldüğünde nokta denilen şeyin var olmadığı anlaşılıyor, doğrudur bu bir varsayımdır ama gerçekleştirilemeyecek olan doğru bir varsayımdır, tabiki yer kaplayan herşey elbette bir zaman sonra belli büyüklükteki alanı dolduracaktır ozaman bir metre ile bir milimetre arasındaki fark anlaşılır, sonsuzluk ise sonlu bir maddede bile rastlanabilmesi açısından çok karmaşık bir kavramdır, eğer sonsuzluk pratikte mümkün olsaydı sonsuz varlıklardan meydana gelmek zorunda kalırdı çünki sonlu bir varlık sonsuzluğa sebep olamaz, sonsuzluk için sonsuz parçalar gerekir ki bu durumda ancak boyutsuz parçalardan meydana gelen bir şey sonsuz olabilir.
-
dedi:alem neden meydana geldiyse elbet bulunacaktır bilimin ulaşamadığı yerde ne olduğu bilinmez.
-
geçmiş geleceği belirler ama bunu geçmiş tecrübelerimizin geleceğimizi şekillendirdiğini görerek söylüyoruz bunun için mantıksal çıkarımlara gerek yok ben doğduğum için doğum günümü kutluyorum su içtiğim için tuvalete gidiyorum ütüyü fişte takılı unuttuğum için yangın çıkabilir,ama geçmişimde çok yemek yedim ve rehavet çöktü ve uykum geldi ama ders çalışmam gerekiyor uyumak yada ders çalışmak benim seçimim bu durumda gelecek bana seçenek sunuyor eğer ders çalışırsam dersi geçebilirim uyursam geçemem,çalıştığımı varsayalım ve dersi geçtiğimi o zaman mezun olurum ve iş aramaya koyulurum birkaç seçenek olabilir yada işsiz kalabilirim yada isteyerek çalışmayabilirim,geri dönüp ders çalışmadığımı düşünürsek dersten geçemeyebilirim ve mezun olamayabilirim ve bunun son şansım olduğunu varsayalım ve okuldan atılıyorum bu durumda birinci seçenekteki iş imkanlarını bulamam ama eğer ordada çalışmamayı seçseydim sonuç değişmeyecekti iki durumdada çalışmıyor olacaktım ki burdanda geçmişin geleceği şekillendirdiğini ama bunu kişinin kendi seçimine göre yaptığını anlıyoruz farklı iki seçimdede aynı durumda olunabilir ve geçmiş geleceği belirlermi sorusu gayet anlamsız geldi bana nedense,kadere inanan biri bunu kabul etmez çünki herşey zaten bellidir ne geçmişi nede kendisi olacaklara karar verir ama inanmayan biri geçmiş olayların sonuçlarının bizim yaşamımızı oluşturduğunu ama seçneklerin olduğunu anlamıştır
-
sizce türkiyede metal'e nasıl bakılıyor?
tarlabaşı şurada cevap verdi: idealist serseri başlık Rock - Hard Rock - Heavy Metal
merhaba arkadaşlar ben yukarda genelde s.lak olarak nitelendirilen gruba giriyorum yani metal hakkında hemen hemen hiçbirşey bilmeyen ama müzik hakkında geniş sayılabilecek tecrübe sahibi bi tip olarak metali dinlerken onun felsefesini sufi dinlerken onun felsefesini sanat müziği dinlerken onun felsefesini ve en çok içinde bulunduğum tarz etnik müzik dinlerken onun felsefesini gözönüne alırım "bence müzik isyan demektir o da sanat müziğinde yoktur metalde vardır" gibi bi düşünceyi benimsemeye uzağım her müzik türünde her türlü duygu vardır sadece ruh haliniz o an neye ihtiyaç duyuyorsa ona göre seçersiniz dinlerim ve beğenirim yada beğenmem mesele bu kadar beğenirsem öğrenirim beğenmezsem öğrenmem ve kimin nasıl baktığı önemsizdir bence sokakta rock dinliyorsunuz diye size saldırılıyormu o zaman mesele olur sizde size öyle bakanlara aynı şekilde bakarsınız zaten o size satanist der siz ona cahil her insanın bakış açısı kendine göre doğrudur ne zaman yanlış olduğunu düşünür o zaman değişir zaten.bu ülkede yirmi yıldan fazla süredir bulutsuzluk özlemi diye bir grup var,belki oda rock mı diyeceksiniz ama moğollar die bi grup var düş sokağı sakinleri die bir grup var ki bunlar en bilinenleridir ve azımsanamıyacak dinleyici kitleleri vardır yani ne kadar henüz tanınamamış benimsenememiş olsada rock piyasası yirmi yıldır ayakta kalmayı başarıyor ki araştırırsak dahada geriye gidebiliriz ayakta durduğu ve sevenleri dinleyebildiği sürece sorun yoktur bence,şunuda eklemek gerekir diye düşünüyorum türkçe forumlarda en çok rağbet gören kategori rock müziktir en fazla sayıda materyal orada bulunur ve en fazla sayıdada grup ve icracı belki,müzik kaliteli olduğu sürece uzun ömürlü olacaktır,ekmek gibi -
maarifin tavrı bu konuda ne olur bilemem ama öfke yada bunun gibi duygulardan sıyrılma çabası son derece isabetlidir kimin neyi nasıl dışa vuracağına karışmanız mümkün değildir ve dışa vurum yöntemleri iyi yada kötü olarak kişisel fikirlerle değerlendirilir ve bu yöntemler çoğu zaman insanın kotrolünde olmadan dışa vurulur bu sebepten öfke ve benzeri duyguların dışa vuruma gerek kalmadan bünyeden atılması çabası çok daha mantıklı akıllıca ama zor olandır peki dışa vurum yöntemlerinin doğruluğunu kontrol etmek bundan dahamı kolaydır? bunu nereden bilebiliriz,yazdığınız metnin aralardaki nota dizilimlerinin amacı dışında şiir denilebilecek özellikleri yoktur ki buda kişisel bir görüştür birçok kişiye buda gayet gereksiz ve mantıksız gelecektir insanın duygularını belirtmesi ne şiirdir nede edebiyat bunları dikkate değer bir şekilde dile getirmesi meseledir.anlayamadığım bir konu ise nefretin bünyeden atılmaması ona karşın dile getirilme şeklinin doğru seçilmesi gibi bir fikri neden ürettiğinizdir insanın düşüncesinde nefret olmaması kadar güzel birşey olabilirmi ve nefreti tasvip etmek kadar(nasıl dile getirilirse getirilsin) kötü bir içselleştirme olabilirmi.biraz şaşırdım açıkçası böyle absürd bir fikri bu kadar kibar osmanlıca yada tahminimce farsçaya kaçan bir üslupla dile getirmeniz milliyetçiliğin içinde barındırdığı nefret duygusunu ne kadar benimsediği ve normal karşıladığının vücut bulmuş halidir diye düşünüyorum
-
özgür irade ile yaradılış düşüncesini nasıl birleştirdiğiniz burasa ek bir soru olarak karşımıza çıkmalı bence eğer özgür irademiz yok çünki annemizle babamızın evlenmesinin bir sebebi vardı derseniz o sebep aşk olabilir peki ona sebep nedir ona sebep hormondur hormon olmasaydı eğer aşkta olmazdı ve annemizle babamız evlenmezdi ama bunun sebebi olarakta hormon diye birşeyin omamasını gösteremezdik çünki varolmamış birşeyin yokluğu zaten bilinemez.bana sorarsanız ateistim derim ama kitaplarda ateizm hakkında ne yazar bilmem ve pekte ilgilenmem benim için inançsız olmak demektir sebep sonuç ilişkisine gelince bütün sonuçların bir sebebi illaki olmalıdır ama bu sebep sonucu özgür iradeyi reddetmek önsezi olarak görülebilir irade herşeyden bağımsız olunması demek olmamalıdır çünki zaten herşeyden bağımsız olamazsınız en azından vücudunuz sebebiyle karar verme yetiniz vardır peki hormonlar gözönünde tutulmazsa annemiz ile babamız evlenmeyebilirdi öyleyse özgür irade tanımında bir sorun var ben kendi tanımımı yaparsam özgür irade iki yada daha fazla olay arasından seçim yapmaktır yani sebepleri ve sonunda doğacak sonuçları tahmin etme yetkisidir eğer siz doğaya muhtaçsanız onu reddetmek gibi bir seçeneğiniz olamaz ama benim annemle babamın evlenmemek gibi bir seçenekleri vardır bunun sonucu olarak evlenmeyi seçtiler belki aşktı sebebp belki başka birşey ama iki seçenek arasından seçim yaptılar ve bundan sonraki seçimleride yine bir veyda daha fazla seçenek arasından olacaktır beni dünyaya getirmeye karar verirken getirmemeye değil getirmeye karar verirler bana mama verirken aç bırakmaya değil doyurmaya karar verirler herhangi bir olayın sonucunda olacak şeyin muhtemel olması özgür iradei ortadan kaldırmaz özgürlük seçim yapabilme yetisidir.özgür irade ancak mecburiyetler sözkonusu olduğunda yok denilebilir eğer siz iki gündür susuzsanız bir bardak su bulduğunuzda içmemeye karar verebilecek durumda olmazsınız ama bu su siz açlık grevi yaparken size verilse onu reddedebilrisiniz belki sizin gücünüze kalmış orası ama açlık grevi yapıp suyu içmemek yada yapmayıp içmek sizin verdiğiniz grev kararıyla değişir grev kararına başka etkenler sebep olur bu doğru o etkenlere karar vermenizede başka tkenler sebep olur ama sadece tek bir etken varken bile sizin onu seçip seçmeme kararını verebilmeniz özgür yapar sizi özgürlüğün olmadığı ve olamıyacağı durum ise insanın karar verme yetisine henüz ulaşmamış olduğu dönemidir.özgürlük iki olay arasından seçim yapmaktır diyorum kısaca
-
uzun zaman sonra neler değişmiş forumda bir bakayım diye girdim cevap verilesi bu soru çıktı karşıma bu soruda din teorisinden başka kimsenin cevap veremediği bir sorudur eğer dine sorarsanız allah zamandanda maddedende sonsuzluktanda bağımsızdır çünki herhangi birşeye bağımlı olması onun insan karşısında aciz duruma düşmesine sebep olur ama bu bağımsızlık teorisi o kadar ters tepkiler doğururki,mesela onun sonucu olarak kader inancı ortaya çıkar yine onun sonucu olarak her resmin bir ressamı varsa evreninde ressamı allahtır düşüncesaini belirten din alaahın bir yaratıcısı olduğunu kabul etmemektedir çünki herşeyin bir yaratıcısı vardır ama allahın yoktur herşeyin bir sonu vardır ama allahın yoktur herşeyin bilmediği birşey vardır ama allahın yoktur yani o kalıba sığmaz ve eğer var olacaksa böylede olması gerekir ama bu sonuçlar bize onun var olup olmadığını tartışma isteği verir tanrı eğer varsa kendi varlığını mualllakta bırakacak şekilde yaratmıştır dünyayı ama yoksa zaten onu yaratan insandır ki düşündüğünde insanın yaratıcılığı onunkinden daha güçlüdür en azından yoktan var ettiğini iddia etmez umarım biraz yaklaşmışımdır cevaba
- 150 cevap
-
- allahın varlığı
- sonlu bir zaman mı
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Acaba kendini müslüman zannedenler taşa tapan putperestler mi?
tarlabaşı şurada cevap verdi: evrensel_mesaj başlık Din Felsefesi
kesinlikle haklısın kuranın insanları iyiye yöneltme aracı olduğunda ama ben iyinin ne olduğunu zaten az çok bilirim ve bu yğzdn kuran a da başka kitaplara da ve hiç bir dine de ihtiyaç duymam zaten kuranın bir ilahi güz tarafından yazıldığpına da inanmıyorum köy filmindeki gibi bise gerçekleri göstermek istemeyen bizi korumak isteyen bir grubun otrtaya attığı bişey gibi gelir hep dinler ama iyi bieşy olduunu düşünüyorum kesinlikle ben inanmasam da... ufukkarakuş -
hakkaten de saçma bi soru alevilik dinbe biraz daha özgür bakmayı sağlar alevi bi soydan gelip alevi olamyan biriyim ben yani hiç bir türlü bağlanmayı kabul etmeyen biriyim aileden alışkanlıklar alevi müziklerinin benim için yerinin ayrı olması olsa da ben alevi değilim... ama benim kendimi sorguladığım kadar daha saçma olan hatta ***** uydurması dinler kendilerini sorguluyorlar mı acaba... ben illa bi din olcaksa aleviliği tercih ederdim ama zaten karşı çıktığım şey de babadan oğula geçen bu özellikelrdir...saygılar
-
söyledikleriniz benim de kafamı kurcalayır aynen sizin gibi düşünenlerdenim cennet ve cehennem varsa ve allah bizi buraya götürüyorsa işleyeceğimiz günah da bizim değil onuhndur aslında ayrıca ben allahın olmasını isteyen biri olarak allahın o kadar bencil olduğpuna inanmıyorum ki inanmayanları yaksın önemli olan insan olmak değil mi ben çok iyi bir insansam ama inanmıyorsam nolcam ben yanıcak mıyım... bu arada arkadaşım tarlabaşından özür dileyerek giriyorum ben ufukkarakus... en kısa zamanda üye olacağım.. zaten tarlabaşıyla dsa düşüncelerimiz benzer iyi geceler saygılar... bu arada biraz daha hakaret sınırlarına ulaşmayan yorumlar yapmanızı rica edicem herkesin inancı kendine tekrar iyi geceler... açıkcası burda kralx beye katılıcam bence de dünya kuralları için geçerli onlar şahsen ben tanrıya inanan biri diilm ama bu zaten manevi bişey maddeyle çürütmek ve ya idrak etmek yannış ayrıca olmasını çok isteyen biri olarak olduğunu düşünmek kendini kandırmak gibi gelir bana şahsen... ama yine de ben halkın inanması gerektiğini inançsızlığın çok köt şeyler getireceğini bu tip bi dünyayı düşünmek bile istemediğimi söylemek istiyorum ben ufuk tarlabaşı değilim
- 2.558 cevap
-
- Allahın varlığı
- Allahın yokluğu
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
en iyi üç uçurtmayı vurmasınlar hayat güzeldir yazı tura en kötü üç dabbe (daha kötüsü olamaz) cennetin krallığı -tüm holivıt filmleri-
-
başlıkta birsürü yazı yazılmış afıınıza sığınarak okumadığımı ama birşeyler yazmak istediğimi belirtmek istiyorum. bu soruya kaçkere cevap verdiğimi hatırlamıyorum ama tekrar edeyim. "birşeyin yokluğu değil varlığı anlaşılır ama ancak mantık kuralları çerçevesinde tartışılırsa" kendinizi boşa yormayın ben sizin yerinize sizin sorularınızın hepsini sorayım, *her canlıda tanrının izleri varmıdır yokmudur? *her resmin bir ressamı varsa bu evrenin ressamı kimdir? *tanrı yoksa maddenin oluşumu nasıl gerçekleşmiştir? ve bunların yanında bir soruda ben sorayım ve cevaplayayım bütün sorularınıza cevap olsun, *soru-uzaylı diye birşey varmıdır yokmudur? cevap:bilinmiyor ama yanlış anlamayın bunu,gerçekten inanan arkadaşlar içindede gerçek soruları olanlar var onlarla tartışmak önemli bizim için daha iyi sorularda görüşmek dileğiyle saygılar herkese. . ...
-
teşekkürler efendim nedemek asıl seviyesi yüksek olan sizsiniz yazılarınız okuyunca kendimi çok yetersiz hissediyorum ama iyikide böyle oluyor çünki yetersiz hissetmeden ne öğreneceğimizi nasıl bileceğiz öğrenme isteğini nereden alacağız,kükremeden konuşmak bence insanın tabiki biiiirsürü durumda olduğu gibi istemesi ile oluşacak bir durumdur öyleki bakıyorsunuz bir yazı başlıyor gayet sakin, önyargısız,akıllıca,saygılı ama ortasını geçince bir bakıyorsunuz hakarete varan sözler okumaya başlamışsınız ki bu durum baştan bu yapılmak istenerek klavyenin başına oturulmasından kaynaklanıyor bence.keşke diyorum keşke herkes buradan birşeyler öğrenmek için burada olsa kendi fikirleri zaten onlarda başkaları ne düşünür nasıl düşünür neden düşünür öğrenmeye çalışsalar her söylenen hakkında düşünmeyi göze alsalar. saygılar herkese.
-
hiçbir anne pisikopat olmadığı sürece çocuğunu ateşe atmaz arkadaşım ve hiçbir varlık buna tanrıda dahildir bir annenin evladına olan sevgisi kadar sevemez hiçbirşeyi insanların yapabildikleri birsürü şeye tanrının aklı ermez onların iradesinin gerçekleştirebildiği birsürü şeyi tanrı anlıyamaz ve bazı insanları yakmaya tanrının gücü yetmez yanmaktan korkmayanı ateş yakmaz cennetin nimetlerini umursamayanı safe ve zevk kontrol altına alamaz ben öyle insanlar tanıdımki tanrısız olmalarına rağmen tüm ömürlerini hapiste geçirmeyi söyleyecekleri bir yalana tercih ettiler açlıktan ölmeyi göze alarak fikirlerini savundular kim onlara yanacaksınız namaz kılın diyebilir kim böyle bir yaklaşımla bu insanları kulluğa zorlayabilir.bana bir şöyleyin allah aşkına! amaç cennete gitmek değilse cennet nedir.siz bir insan olarak bunu anlıyorsunuz ama tanrı size ödül sunmuş siz ödül için yapmıyorsunuz ama o size karşılığında ödül sunuyor.kim bana insanın neden varolduğunu neden bu misyonu üstlendiğini açıklayabilir
-
yam yam bir kaç yazını okudum hala şaşırıyorum
tarlabaşı şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
ne söylediğini anlamak gerçekten zor birşey söyliyeceksen onu hiçbirşey bilmeyen birnin bile ankamasına yetecek sadelikte söylemelisinki daha çok kişiye ulaşabilesin.ama burda muhattap kabul edilen ben bile anlamadım söylenmek isteneni tamamen alakasız geldi -
ben komünizmin anlamını bilmiyorum ama yakında öğrenmeye çalışacağım zamanı geliyor ve herhangi bir siyasi görüşüm yoktur eşitlik benim için en önemli olgudur bu anlamda belkide komünistimdir ama haberim yoktur çokta umurumda değil kimin safında olduğum ama fırsat eşitliğini savunurum eğer elinizde iki ev var ve biri boğaz kıyısında biri bodrum katında ise bir kura çekersiniz ve taraflarında itiraz edemeyeceği bir şekilde paylaştırırsınız.şöyle bir zeka sorusu duymuştum bir ara -bir babanın bir taralsı var ama iki tarafı farklı verime sahip bir tarafı verimli bir tarafı kurak baba ölüyor ve çocuklar arsayı paylaşamıyor bu arsayı öyle bir paylaştıracaksınızki ikiside itiraz edemesin(ama burda tarlanın yarısı kurak yarısı verimli derken düzenli bir bölümden bahsedilmemeiş o yüzden tarlayı kurak ve verimli kısımları ayıran çizgiye dik bir şekilde geçecek bir sınırla ikiye bölemezsiniz farklı noktalarda ve düzensiz biçimde ayrıldığını düşünün mesele tarlanın şekliyle alakalı değil yani) ve cevapta şudur ki çocuklardan birine tarlayı ikiye bölme diğerine ise istediği parçayı seçme şansı verilir bölen kişi seçimi kendi yapmayacağı için adaletli bölecek böylece seçende kendini kayıramayacaktır-.buda eşitliğin insanların kendileri tarafından nasıl mecburen sağlandığına örnek olabilirmi acaba?? birde şunu eklemek isterim deniz kenarına ev yapmazsınız bütün evler bir katlı ve müstakil olur birbirine benzer özelliklerde yerlere yapılır (dersenizki insanın yaşam standartları noolacak neden birileride boğazda yaşama lüksüne sahip olmasın burdada eşitliğin önemi çıkar bence ortaya bazıları iyi bazıları kötü yaşayacaksa ve bunun alternatifi herkesin kötü yaşamasıysa ben ikinci kısmı tercih ederim eğer şartlar herkesi iyi yaşatmaya yetmiyorsa herkes toplumda herkesin aynı seviyede tutulabildiği en iyi şartlarda yaşamalı,bu kendimde dahil olmak üzere çoğu kişi tarafından kabul edilmesi zor bir denklemdir kimse elindekini başkasına dağıtmak istemez bu konuda ken loach ın ülke ve özgürlük isimli filminde çok iyi işlenmektedir izlemeniz yararınıza olacaktır düşüncesindeyim)ve kura yöntemi ile dağıtılır bu durumda her şey eşite yakın olacaktır.
-
ben birinin ürettiği bir şeyi birbşkasının almasına gerek duymuyorum bir şey üretilmişse yayılması yani kabul ettirilmesi şart değildir her şahsın kendi için ürettiğine inanıyorum yani tabi burda bahsedilen araba üretmek değildir ticari bir üretimden bahsetmiyorum çok güzel bir beste yaptınız ama sizden başka kimse bilmiyor ve bence şartta değil demek istiyorum size sağladığı yarar yeterlidir bence ama mesele bu iki olayın gerçekleştirilmesindeki "zorluk"sa sadece yani üretimin amacını değil varlığını ve öğrenilmesini önemsiyorsak bu bana üretilen şey ne olursa olsun ticari bir yaklaşım gibi gelir.ve soruya cevap vermeye çalışırsam üretmek bence çok daha zordur ama zorluğu "gerçekleştirmek için geçen süre" üzerinden değerlendirirsek kullanılan malzemeye üretilmek istenen şeye görede değişir burda cevap,örneğin sıfırdan bir uçak üretmek onu ürettiğinizi yaymaktan çok daha zordur bir baraj yapmak elektirik dağıtmaktan daha kolaydır ama konu bir resim yapmaksa çok küçük şeyler bile hem üretimi hemde kabullendirmeyi çok zorlaştırabilir,tabi burda bence üretimin zorluğu dendiğinde akla gelmesi gereken kişinin harcadığı efor ve emek olarak düşünülebilir zamandan bağımsız olarak.ki burda kişiden kişiyede değişen ve kişisel yeteneklerin önde olduğu bir durum ortaya çıkar "yumurtamı tavuktan tavukmu yumurtadan çıkar"sorusu bir üretimdir ve sorular çok öenmli üretimlerdir,bu üretimi yaptıktan sonra insanlara iletmek için çeşitli seçenekleriniz vardır ve bu iletim belli bir süre gerektirir ama yaratım bu seviyede farklılık gösterir söylediğim kişisel yetenek olmazsa olmaz dır bu süreç için sözel yeteneği olmayan birisi şiir yazar ve kabullenilmesini sağlarsa burada üretim değil ikinci kısın yani benimsetme kısmı zordur ve kabullenen kişinin seviyeside önemlidir burda çok iyi bir şiir yazarsanız ilettiğiniz kişiler anlayacak seviyede değilse iletim zorlaşır ve sözel yeteneği olmayan birinin yazdığı şiiri yayması kolay olur bu durumda ama üretim aşamasına göre yine daha kolaydır ama asıl zor olan bence sözel yeteneği olmayan birinin güzel şiir yazmasıdır ki burada yetenekli birinden çok daha fazla çaba gerekebilir ve yinede ortaya kaydadeğer bir ürün çıkmayabilir.şöyle özetlersem yeteneksiz birinin iyi bir şiir yazması yani gerçek anlamda bir üretim yapması yaymasından çok daha zordur ama kötü bir şiir yazması kabullendirmesinden çok daha kolaydır eğer kişi yetenekliyse burdada her ürüne özel durum ortaya çıkar her ürünün üretim aşaması ve kabelleniliş aşaması farklılık gösterir.ana fikir olarak bence genellemeye uygun bir soru değil sözkonusu her obje için farklılık gözteren bir konu diye düşünüyorum. saygılar herkese
-
arkadaşım burası din forumu deil "din felsefesi" forumu lütfen dini konuları burda tartışmayın git cinler aleminide dini konular başlığı altındaki forumda tartış lütfen
-
yam yam bir kaç yazını okudum hala şaşırıyorum
tarlabaşı şurada cevap verdi: adba başlık Din Felsefesi
sen merak etme aristo duyar önce sen kendin duymaya bak bişeyleri ama duymakta yetmez biliosun doyduklarını işleyecek bi işlemciye ihtiyacın olacak duyma işlemini yaparken onuda kutudan çıkarıp yerine takarsan senin için faydalı olacaktır -
herkesin kafasında bir tanrı inancı yoktur ve bence senin başlığının yanlış anlaşılması değil doğru anlaşılması sorun yaratabilir inandığı tanrıyı sorgulayabilen az bulunur ve sorgulayamayanlar tepki gösterebilir.tanrı umut verir insana ve en büyük sorunlarından biride budur neye karşı umutlu olmalı insan umut nedir nasıl körü körüne bağlanılır.umutta tanrı gibidir bu yüzden onun içinde bolca bulunur,umut etmek geleceğin içinde yaşamaya benzer yaşadığınız zamanın ve belki dahada kötüsü çoğu zaman gelecek zamanında heba olmasına sebep olur.dünya üzerinde birsürü konuda umut yoktur benim için,gerçeği görmekse mesele olmamalıdırda. saygılar herkese "ümit kötülüklerin en kötüsüdür" f.nietzsche
-
tanrı varsa inananlar cennete gider inanmayanlar cehenneme tanrı yoksa ikiside yokolur şimdi bu durumda inanalarmı inanmayanlarmı kolayı seçmektedir acaba inanmayanlar cennete gitmek varken neden bu sonsuz huzuru reddetmektedir hiç düşündünüzmü eğer düşündüyseniz ve bu dünyada başıboş yaşamak istediğini yapıp sefa sürmek için tabiki cevabını verdiyseniz birdaha düşünün belkide birkaçkere daha.bu toplum içinde inanmak değil inanmamak çaba ister inananların harcadıkları heba ettiklerinden daha fazla heba ve özveri ister sanki inananlar çok özverili ve sorgulayıcı yardımsever ahlaklı gibi görünür onlar kendilerini öyle zannederler ama anlayamadıkları en önemli şey ateistlik seçilmez isteyen inanamaz istediği gibi.ateistlik seçim değildir zorunluluktur,kendinizi hiçe sayıp inanabiliyorsanız zaten sorun yok demektir ama bunu yapamayanlar doğruyu bulma çabasının yarattığı kişiliklerdir.sizin onları sorgulamaya yetecek tecrübeniz varmı acaba inandığınız şey hakkında bile.
-
merhaba izninizle bende tartışmaya katılmak isterim bu başlığı açan arkadaş nerede neden yazılanları muhattap kabul etmiyor onuda anlamadım ama biriki şey söylemek istiyorum A.T. nin yazdığı birşey vardı yanlış hatırlamıyorsam bir sosyoloji yasasından bahsetmiş,benim bunun sosyoloji yasası olduğundan haberim olmamasına rağmen bir inanana söylemeyi en çok sevdiğim şeylerden biridir ve bunu yazan arkadaşımız A.T nin bu foruma biraz fazla geldiğini düşünüyorum ben bu forumda yoğun olarak dolaşırken gerçekten zeki insanlara rastlıyordum ama şimdi bakıyorumda az rastlanır olmuşlar ve bu arkadaşımızda yeni gelmiş zaten bir ara canuğur vardı hala burdamı bilmiyorum yeterince gezemedim henüz bayağı zaman geçti. A.T nickli arkadaşımızın hepimize faydalı olabileceğini düşünüyorum ama gördüğüm kadarıyla hakettiği seviyeyi henüz bulamamış umarım onuda zorlayacak fikirleriniz olur (şimdiye kadar beni bile zorlayamadınız ama)ben sizden ümitliyim ve arkadaşımızı onaylayacak kendi fikrimi hatırlatmam gerekirse "inanca dayalı herşey kendi içinde doğrudur" inanç doğruluğu kanıtlanabilecek birşey değildir ve herşeyi reddetme lüksüne sahiptir ve bu yüzden insanları esir almaktadır birde kültür olarak gelişirse ve bu yapının içinde büyürseniz çevre baskısı ve neredeyse kalıtımsallaşan inanç kültürü sizi kurtulması zor bir kutuya sokacaktır ama bu kutuya girmekten kurtulanlarda olacaktır tabiki.söylediğim gibi çevre çok önemli bir etkendir insanlar içinde yaşadıkları habitattan vazgeçmekten korkarak bile düşünmeyi reddedebilir huzuru bozacak noktalarda tövbe ederek tehlikeli çizginin gerisine dönebilir ve kutularında yaşamaya devam edebilirler.ama inancın gücü reddedilemez taki insan bilimi gerçek anlamda kabulleninceye kadar sadece düşünmesi gerektiğini anlayıncaya kadar inanç yaşıyacaktır.şu an da insanlar "evet nisan geldi elbet bu ay içinde yağmur yağacak" ile "her resmin bir ressamı vardır" ı karıştırmaktalar birbirine,tecrübe ile sabit olana bilim tecrübe etmesi mümkün olmayana ise inanç denir (burda bahsedilen hipotez tarzı bir yapı değildir ne kadar bilimde tahminle hareket ediyor gibi görüsede burda önceki tecrübelere dayanan bir fikir yürütme vardır ve aksi kanıtlanabilir, kanıtlandığında ise tamamen geçersizdir umarım meteorolojide yağmuru tahmin ediyor gibi bir iddiayla gelen olmaz).mantıklı olanı herkes kendisi seçmekte özgürdür. saygılar herkese
-
evet vazgeçmişim ama geçerli olduğunu düşündüğüm sebepleri var.vazgeçtim çünki burdan ileriye kendi düşüncemle gidemiyorum,vazgeçtim çünki bana katkı sağlayacak birini bulamıyorum inananlar ......... başka birşey bilmiyor inanmayanlarda zaten açıklamak zorunda değiller ve açıklıyacak birşeyleride yok hep bildiğim şeyler söyleniyor.ama vazgeçmedim çünki bilim var.saygılar.. ) ne sordunuzda cevaplamadım ve bana ait olan cavapları kendin verdin acaba merak ettim.ikikere ikinin dört ettiğini bile anlayamayan ilginç insanlarsınız bence ne diyim.allah alnımıza yazmış ne yaşıyacağımızı göndermiş dünyaya ne yaşıyacağımız belli ama yaşadıklarımızdan biz sorumluyuz çünki irademiz var:))) ya armuttur bir meyve ya elma ya kiraz ya çilek ya ...... bir meyvenin hem armut hem elma hem kiraz hem çilek olduğuna inanmak bile buna inanmaktan daha kolaydır ama bir insanı önyargılarından kurtarmak sadece o insanın beyninin yapabileceği birşeydir siz ne yaparsanız yapın istemiyorsa hiçbirşey işe yaramaz yarasa bile sizin haberiniz olmaz.allah akıl fikir versin:)) ne diyim cahile doğruyu söylersiniz ama o öyle bir inkar ederki doğruyu söylemekten soğursunuz en iyisimi hiç uğraşmıyim der kendinize dönersiniz yine. ya biz toptan akılsızız ya siz boynunuzdan kuvvetlice bir şeye bağlısınız. bu uzun aradan sonra yine forumlara vakit ayırmaya çalışacağım umarım güzel tartışmalarda buluşuruz. saygılar herkese. biraz geç oldu ama bu soruyu sorabilecek ve bunula gurur duyacak birsürü ***** insan vardır.bunlardan birde benim.