Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

dennise

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.240
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    22

dennise tarafından postalanan herşey

  1. Saol ; sizler yokken benim beyin kivrimlarimla iyi idare ettik . P))
  2. bahsettiginiz evrim ; maymundan gelen insan irkini icine kapsiyor mu onu haber verin ; )) Darvini arastiriniz ; soyle der ; ileri irklar , geri irklari elemine etmislerdir ve ilkel insanlari bir dogal icgudu ile dogal denge ile elemine etmislerdir ... tipki bi aslanin ceylani avlamasi gozlemi ile Darvin de ileri maymun irklarinin geri maymun irklarini katlede katlede ancak evrimlesebilecegini one surmustur .. Evrim teorisinin vurgulanmayan satirlarini bilmemektesiniz .. vahseti tesvik ettigini de bilmezsiniz .. BAKINIZ ; TV dizilerinin insan davranislarina olan etkilerinden bahsedebilmektesiniz ; o halde bilimsel bir teorinin ve sozde olgunun da insan zihniyetine olan etkisini farkediniz ; ) gozlemi de ayriyetten aciklamanizi rica ediyorum ; evrim nasil bir gozlem veriyormus !
  3. bolmek gibi olmasin ama evrensel insan ile insan arasinda fark var midir ki ? insan ne olursa olsun evrensel bir varlik degil midir .. dunyanin bir yerinde yasayan sig goruslu kisi ile dunyanin obur tarafinda yasayan ilkel kisi ayni evrensellikte sayilmaz mi ?
  4. gordugum kadariyla tv dizilerinin insanlar uzerinde birtakim caydirici etkileri elbette kusku goturmez duzeydedir +18 sitelerini basta gelen bir faktor olarak soleyebilirz hatta kisacasi herkesin bildigi ama kimsenin bisey yapamadigi bu seye karsi insan apacik bir irade caresizligi gostermektedir : )) bilinclendirme bazen ole bi sekilde yapilir ki ; herkes bilinclenir ama tepki veremez halde kalir insanoglu garip ..
  5. tabi zevkle ve bilimle de ezilmektedirler ... bu konuda simdiye kadar objektif biri ile tartisamadim ; butun kardesler ilk asamaya baslayamadan yan cizdiler kisacasi belli bi noktadan sonra isi edebiyata doken kisi yenildim der .. eski tartismalar hala duruyor bunu israrla vurguluyorum cunku kendileri de farkinda oldugu icin benim de farkinda olduklarini ifade etmem ile bir iletisim halinde olmus oluyoruz
  6. ewrim hic olmadi evrim teorisi ile ortaya cikan Darvinin butun aciklamalari ve teorileri; yaratilisi gecistirmek ve her insanin kendine gore derinlesmesini engellemek ve din ile ilgili felsefelerin ve mekanizmalarin islevselligini beyinlere saf disi ettirmek icin bugun bile israrla savunulmaktadir ... bakin ; bilim ewrimi dogrulasaydi zaten fotosentez gibi , gunesin ve ayin hareketleri gibi acik bir sekilde yasa olurdu : )) ama sadece bir teori ; basbakan nasil gundemi mesgul etme yetenegine sahipse ; ateist onde gelenler de bu sahte teori ile ve homobilmemne insanlari ile gundemi mesgul etmektedirler insanlarin derinlik algilarini halisulasyon ile duzluk gibi gostermektedirler
  7. bi yonden seni taktir etmeliyim ; dolay;li yollardan demektesin ki guc icinde : )) kisi herseyi kendisi yapmaktadir ; inanc yaratirken de kendisi yapmaktadir : ) guc icinde : )) disarda degil .. ama zaman ve mekan kavramlarini aydin insanlarin iyi etut etmeleri gerekmektedir : )) ozellikle bilimsel bir hareket tarzi ile one cikan insanlarin .. kirmizi ile yazdigim yere dikkat ; zamanin baslangici yok ise zaman da yoktur .. baslangici var ise basladigi andan once bir zaman arastirmasi zamansizlik ve yokluk anlamina gelmektedir .. mekan ve zaman kavramlarini kavramadan insan ne kendini ne kaderi ne de imanin hakikatlerini kavrayabilir : ) Allaha inanmak en son noktada gelinen bisey; Ayette ; ilim sahibi olanlar ondan en cok sakinir demektedir ... Allah insani kendine tanitmaktadir .. insan ise kendi kendini bu onay ile taniyabilmektedir .. tabi bu muslumanin sevgi ile sukran duygulari ile ve yogun bir ruhsal tatmin ile inandigi biseydir .. yoksa kimse durup dururken mevlana gibi dans etmeye baslamaz .. sizin fikirleriniz size bizim fikirlerimiz bize : )) simdi uzunca bir sure zaman ve mekan kavramlari uzerinde bilinmeyen ve dikkat edilmeyen hususlara deginmek niyetindeyim : ))
  8. sen harflere ve kelimelere takili kaliyorsun ; cumlelere takili kaliyorsun bir harf semboldur ; harfin olusturdugu kelime de semboldur ; bir yazi ve cumle de onemli olan verdigi manadir ; sen kuran ayetlerini insanin azindan cikabilecek herangi bir arapca kelime olarak ele alicaksin ama hikmet ve hakikate olan cagri sana etki etmicektir : )) ayetleri ben zaten ara ara vererek konusuyorum ; )
  9. 4- Umursamazlık Adamlık dininin en temel esaslarından biri umursamaz görünümdür. Çünkü bu batıl dinde umursamazlık, sözde akıl, yetenek ve şahsiyet üstünlüğünü vurgulama yöntemi olarak kullanılır. Çok özel, önemli ve herkesten daha üstün bir şahsiyete sahip insan izlenimi vermenin yolunun, "umursuzluk" olduğuna inanılır. Bu nedenle özellikle gençler arasında umursuz tavırlar çok yaygındır. Bir lisenin en popüler kızlarını veya erkeklerini düşünün. Genellikle bu kişilerde alçakgönüllü, herkese karşı sevgi dolu, saygılı ve candan bir tavır göremezsiniz. Çünkü güzel ahlakın en önemli özellikleri olan bu tip tavırlar, cahiliyede küçük düşürücü bulunur. Adamlık dininin mensupları arasında popüler olabilmek için mümkün olduğunca kibirli ve umursuz olmak gerekir. Herkese selam vermemek, ancak selam verilen insan olmak bu anlamda çok önemlidir. Sevgi gösteren değil, ancak kendisine sevgi gösterilen kişi olmak da. Çevresindekilerle ilgilenmiyormuş gibi görünmek, birisi candan bir tavır gösterdiğinde mesafeli davranmak, sadece yakın birkaç arkadaşıyla samimi olup bunların dışında herkese karşı ilgisiz davranmak da bu anormal davranışlara örnektir. Umursamazlığın bir de ikinci bir yönü vardır ki, "boş verme" mantığı olarak kendisini gösteren bu yönü, cahiliye toplumunun hemen hemen tamamına hakim durumdadır. Bu ruh halinde insanlar tehlikeyi fark etmez, fark etseler bile akılsızca umursamazlar. Çünkü adamlık dini tehlikeye karşı sakin davranmayı bir üstünlük olarak gösterir. Bu nedenle cahiliyede umursamazlıktan kaynaklanan ölümler, sakatlanmalar, hastalanmalar çok fazla olur. Örneğin kablosu elektrik kaçağı yapacak şekilde yıpranmış olan bir eletronik aleti tamir ettirmek yerine, "boş ver biz böyle şeylerden korkmayız" diyerek bu şekliyle kullanmak bu umursuzluğun bir göstergesidir. Ya da elektirik tesisatı eskimiş ve her an yangın çıkma tehlikesi olan bir apartmanda oturanların, "boş ver bu apartman sağlam apartmandır bir şey olmaz" sözleriyle bu tehlikeyi görmezden gelmeleri… Hatta insanların birçoğu, "biz eski toprağız bize bir şey olmaz" mantığıyla yıllarca doktora gitmez, hastalıkları için herhangi bir tedavi görmeye gerek duymaz. Adamlık dininin bu umursuzluğu nedeniyle, vücudundaki kanseri, tümörleri, virüsleri fark etmeden yıllarca yaşayan ve durum fark edildiğinde de ölümün eşiğine gelmiş insanlar çok fazladır. Bu umursuzluğun getirdiği bir başka tehlike ise çevreye zarar verme ihtimalidir. Örneğin bazı kişiler 3-4 yaşındaki çocuklarını "hiçbir şey olmaz" zihniyetiyle evde yalnız bırakabilmektedirler. Döndüğünde çocuğunu sobaya yapıştığı veya gazı açtığı için yaralı ya da ilaç içtiği veya camdan düştüğü için ölü bulan insanlara çok sık rastlanır. Bu tip haberler her gün gazete sayfalarında çıkar. Ancak adamlık dininin umursamazlığı bu noktada da kendini gösterir. Bu haberleri okuyan insanlar böyle bir olayın kendi başlarına gelmeyeceğine inandıkları için aynı tavra devam ederler.
  10. Adamlık dininde, zengin insanların beceriksiz olması gerektiğine dair bir yanlış inanç vardır. Bu inancın mantığı şu düşünceye dayanır: Zengin olan insanlar yanlarında fiziksel olarak güç sarf edecekleri işleri yaptıracak ücretli çalışanlar bulundururlar. Örneğin yemeklerini kendileri yapmaz, aşçı tutarlar. Evlerini kendileri temizlemez, hizmetçi edinirler. Kıyafetleri söküldüğünde kendileri dikmezler, bir eşya kırıldığında onu yerden toparlamak için gayret sarf etmezler, bir yere gidilmesi gerektiğinde adresi şoföre verir, yolu bulmasını ondan beklerler, alışverişe kendileri çıkmaz eve getirttirirler, rahatsızlıklarında eve özel doktor getirtir, hastane prosedürlerinin neler olduğunu bilmezler. Araba bozulsa, lastik patlasa, herhangi bir eşyaya zarar gelse bunları telafi etmesi için mutlaka yanlarında çalıştırdıkları kişiyi görevlendirirler. Tüm bunlar servet sahibi insanlara mahsus bir hayat şeklidir. Bu nedenle başkalarının desteğiyle yaşamaya alışmış olan bu insanlar, el becerilerini geliştirme gereği duymazlar. İşte bu zihniyet, kendisini zengin gibi gösterip hava atmak isteyen birçok insanın aslında becerikli olmasına rağmen "beceriksizlik taklidi" yapmasına sebep olur. Bu nedenle özellikle kadınlar arasında "el becerisi gelişmemiş, hiçbir şeyden anlamayan insan" havası vermek oldukça yaygındır. Örneğin bir genç kızın aslında bildiği halde arkadaşlarının yanında "ben çay yapmasını bilmem, ben yemek yapmaktan hiç anlamam, hayatım boyunca mutfağa girip bir şey yaptığımı hatırlamam, ben hiç iyi dikiş dikemem, bugüne kadar elime iğne iplik almadım" gibi sözler söylemelerinin altında yatan düşünce budur. Bu şekilde her işini başkasına yaptırma olanağı olan zengin bir insan görünümü vermeye çalışırlar.
  11. buna tefekkur denir : )) insan tefekkur eder ve dogru bilgiye ulasir ; Allah, insani dogru bilgiye yine aklini kullanarak ulasabilecegi bir yapida yaratmistir .. ) insan bunun da ozune indiginde Allahin kendisinin ruhunu adetahissetmeye baslar .. kisir dongu ateizmin her kosesine sinen bir terimdir : )) kisir dongu Ateizmin bir vasfidir : )) simdi zaman ve mekan olgularini iyi kavramak lazim bunu anlamak icin zaman ve mekan kavramlarinin disindan bakabilmek insan icin imkansizdir ; bunu anlamadikca da Allahi kim yaratti diye sormaya deva meder .. halbuki Allah zaman ve mekanin disinda iken, insan hala zaman ve mekan kalibi ile tanimlama getirmekten baska bir fikri tecrube edemez .. bunun icin ilim sahibi olmalidir : )) samimi ve gonul gozune sahip olmalidir ... sen yaraticiyi once vijdanini rahatlatacagin sekilde kasitli tanimliyorsun sonra da felsefi bir baglantinin mantik orgusu ile yok sayabiliyorsun : )) neden insanoglunun kafasinda yarattigi bir tanri imajinasyonunu israrla temel aldigini dusundun mu ? neden insanoglunun kafasinda yarattigi bir tanri imajinasyonunu israrla temel aldigini dusundun mu ? peki Kurana hic baktin mi ?
  12. gozlerin seyirmis radya, biri seni dusunmustur uzaktan uzaktan .. : ))
  13. dennise

    Dennisin Tefekkur Kosesi

    Not ; hosuma giden alintilardan ibarettir : )) Uzaktan kumandalı oyuncak bir araba düşünelim. Arabayı kumanda eden kişinin de bir yerlere gizlendiğini varsayalım. Bu arabayı hareket halinde gözlemleyen bir başka kimse, kumanda cihazını ve bunu kullanan kişiyi göremediği için, yalnızca arabanın hareketleri ile muhatap olacaktır. Bu gözlemci olayı izledikçe arabanın çok akılcı hareketler yaptığını görür. Araba izlediği yola göre yön değiştirmekte, bilinçli manevralar yapmaktadır. Bu noktada eğer gözlemci, sadece ve sadece gördüğü şeylere inanmayı prensip edinmiş biri ise, yalnızca gözlemlediği dünyayı gerçek kabul eder. Kendisinin göremediği, ulaşamadığı bir başka boyut olabileceğini reddeder. Kendisinin gözlemleyemediği bir boyutta akıl sahibi bir insan olduğunu ve arabanın onun kumandası altında hareket ettiğini kabul etmez. Artık bu durumda tek yapacağı şey, arabanın çeşitli tesadüfler sonucu akılcı davranma yeteneği geliştirdiğini kabul etmek, kendini ve çevresini de buna inandırmaya çalışmaktır. Sıra, akılcı bir dayanak bulamadığı bu "kabulünü" hiç olmazsa bilimsellik kılıfı altında destekleyecek uydurma teoriler üretmeye gelmiştir. Biraz hayal gücüyle bu sorunu da halleder: Arabayı meydana getiren atomlar, her ne kadar imkansız gibi gözükse de, "tesadüfler sonucu", böyle karmaşık bir yapı oluşturacak şekilde birleşmişlerdir. Bu atomlar tesadüfen bu kadar karmaşık ve anlamlı bir şekilde birleşince ise akletme, karar verme, kendi kendine bilinçli hareketler yapabilme gibi soyut özellikler de edinmişlerdir. Bu şekilde arabayı açıklayan bir "teori" ortaya atılmış olur.
  14. ewrenin genisledigi defalarca kanitlandi .. 3 ayri fiziksel teknikle kanitlandi ; birbirlerinden alakasiz calismalar yuruten bilim adamlarinca gunumuzde onaylandi .. dostum senin dialektik kaynaklarinda sahsen bi bilimsellik goremiyorum ..
  15. insan tanriyi once imkansiz bir varlik olarak tanimlar sonra da onu rahatlikla inkar edebilecegini sanir ; icinde oldugun yanilgiyi sana sole ispatliyim ; Tanriya X de ; butun onyargilarini bi kenara birak ; tanri X ; simdi bu X i oyle bir tanimla ki ; inanmadigin tanrinin butun ozelliklerini ortaya cikaran bilimsel bir kanunun gorulen ve gorulmeyen tamamini icine alsin ; )) tanri yok X var .. yine de buna tanri olarak genel isim koyanlari ; yaptigi cagrisimdan dolayi elestirebilir miydin : )) sorunun cevabi evet olucaktir .. cunku sen din kavramina sacmaliklar butunu olarak bir tanimlama getirmissin ; ) ki ustelik boyle bir yargida da bulunmaktasin ///
  16. bilimi inkar ediyorsun : )) hem de felsefe yapa yapa ; )
  17. bence bilimi koru korune savunmaktasin .. takip etmelisin : )) Evrenin Genişlemesi Edwin Hubble kullandığı dev teleskobunun yanında 1920'li yıllar, modern astronominin gelişimi açısından çok önemli yıllardı. 1922'de Rus fizikçi Alexander Friedmann, Einstein'in genel görecelik kuramına göre evrenin durağan bir yapıya sahip olmadığını ve en ufak bir etkileşimin evrenin genişlemesine veya büzüşmesine yol açacağını hesapladı. Friedmann'ın bu buluşunun önemini ilk fark eden kişi ise Belçikalı astronom Georges Lemaitre oldu. Lemaitre, bu hesaplamalara dayanarak evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıçtan itibaren sürekli genişlediğini öngördü. Ayrıca, bu başlangıç anından arta kalan radyasyonun da saptanabileceğini iddia etti. Aslında Lemaitre'den daha önce, 1913 yılında, Amerikalı astronom Vesto Melvin Slipher farklı bir araştırma yaparken yakınımızdaki bazı galaksilerin dünyadan hızla uzaklaştıklarını fark etmişti. Slipher'ın bu keşfi evrenin genişlediğini gösteren ilk ipucuydu. Bu bilim adamlarının teorik hesaplamaları o zaman çok ilgi çekmemişti. Ancak 1929 yılında gelen gözlemsel bir delil, bilim dünyasına bomba gibi düştü. O yıl California Mount Wilson gözlemevinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble astronomi tarihinin en büyük keşiflerinden birini yaptı. Hubble'ın ilk başlarda yapmak istediği şey, uzak galaksileri incelemek ve yaydıkları ışıklarla ilgili bilgileri kullanarak yıldızların hareketlerini ve kimyasal yapılarını belirlemeye çalışmaktı. Hubble ve ekibi uzak galaksilerden gelen ışıkları tek tek analiz ederek, ortaya önemli bulgular koydular. Bunlardan birincisi, galaksilerde en çok bulunan elementlerin hidrojen ve helyum olduğu idi. Bu bulgu, daha önce bilim adamları tarafından öne sürülmüş olan bilgilerin ispatı niteliğindeydi ve bilim dünyası tarafından doğal karşılandı. Hubble'ın diğer bulgusu ise bilim dünyasında büyük şaşkınlık meydana getirdi: Hubble analiz ettiği ışığın tümünün kızıla doğru kaymış olduğunu gördü. Doppler etkisi olarak adlandırılan fizik kuralına göre, ışık gözlemciye doğru yaklaşırken "sıkışır", gözlemciden uzaklaşırken "uzar". Yani, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. (Gözlemciden uzaklaşmakta olan bir trenin düdük sesinin gittikçe incelmesi gibi.) Evren sıfır hacme sahip olan tek bir noktanın patlamasıyla meydana gelmiştir. Bu da evrenin bir başlangıcı olduğunu göstermektedir. Bu durumda Hubble ve ekibinin bulguları şu anlama geliyordu: Galaksilerin hepsi bizden uzaklaşmaktaydı ve yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Uzaklık artıkça, hız da artıyordu. Hubble bu durumu ifade eden ve "Hubble yasası" olarak adlandırılan bir matematik denklemi de yazdı. Bu denklem, uzak galaksilerden toplanan her yeni bilgiyle bir kez daha doğrulandı. Her şeyin birbirinden uzaklaştığı bir evren karşısında varılabilecek tek sonuç ise, evrenin "genişlemekte" olduğuydu. Bu da, uzun yıllardır bilim dünyasında egemen olan ve materyalistlerin şiddetle savunduğu "evrenin değişmez ve sonsuz olduğu" iddiasının çöküşü anlamına geliyordu. Nitekim Hubble'ın bulguları ilk başlarda büyük tepkilerle karşılaştı. Hubble'ın bulguları karşısında materyalist ve ateist bilim adamlarının tepkisini, bilim yazarı David Filkin Stephen Hawking's Universe (Stephen Hawking'in Evreni: Kainatın Sırları) adlı kitabında şöyle tarif eder: Genişleyen bir evren, değişmez, nihayetsiz ve ebedi bir evren fikrine sıkı sıkya bağlanmış olan ateist bilim adamlarının çoğunluğunun kabul edemeyecekleri bir kavramdı. Genişleyen herhangi birşey değişmez olamazdı. Bu nedenle Hubble'ın bulgularını göz ardı etmek ya da küçümsemek eğilimi belirmişti.3 Ancak her ne kadar materyalistler Hubble'ın bulgularını göz ardı etmeye çalışsalar da, bir müddet sonra elde edilecek yeni bulgular ve veriler, evrenin genişlediğinin reddedilemez bir gerçek olduğunu ispatladı. Evrenin Genişlemesinin Gösterdiği Gerçek: Big Bang (Büyük Patlama) Hubble'ın ortaya koyduğu evrenin genişlediği gerçeği, kısa bir süre sonra yeni bir evren modelini doğurdu. Evren genişlediğine göre, zamanda geriye doğru gidildiğinde çok daha küçük bir evren, daha da geriye gittiğimizde "tek bir nokta" ortaya çıkıyordu. Bilim adamları kuramsal olarak reddemedikleri bu durumu, matematiksel verilerle reddedebileceklerini düşündüler. Oxford Üniversitesi'nden matematikçi Roger Penrose, Einstein matematiğini kullanarak çeşitli varsayımlar üzerinde çalıştı. Penrose'un çalışmaları materyalistleri büyük hayal kırıklığına uğrattı, çünkü matematiksel denklemler çekimin büyük miktarlardaki maddeyi içe doğru çöktüreceğini ve giderek daha yoğun ve daha küçük "tek bir nokta"ya ulaşılacağını gösteriyordu.
  18. Tanınmış astrofizikçi Robert Jastrow God and the Astronomers (Allah ve Astronomlar) isimli kitabının "The Religion of Science" (Bilim Dini) adlı bölümünde Big Bang teorisi ile ilgili ortaya koyulan tüm bulgulara rağmen materyalist bilim adamlarının teoriyi kabullenmekte direnmelerinin nedenlerini incelemiştir. Jastrow bu tepkileri şu şekilde yorumlamaktadır (Jastrow'un bu sözlerinde bahsettiği bilim adamları, materyalist bilim adamlarıdır.): Bu tepkilerde çok ilginç duygular rol oynamaktadır… Bilim adamının sahip olduğu inanç, bilinen fizik kurallarının geçerli olmadığı ve tanımadığı güçlerin bir ürünü olarak meydana gelen bir başlangıcın keşfiyle birlikte ihlal edilmiştir. Bu olduğunda bilim adamı kontrolünü kaybetti. Eğer bu bulguların gerçek anlamını iyice inceleseydi, tamamen travma geçirecekti. Bir travma anında olan oldu ve beyin, bulguların anlamına karşı tepki gösterdi… (Bilim adamları açısından) Problemin büyüklüğünü bir düşünün. Bilim evrenin belli bir anda var olduğunu kanıtladı… Peki evrendeki madde ve enerjiyi "Kim" ya da "Ne" meydana getirmişti? Acaba evren yoktan mı var olmuştu?.. Bu durum din adamları dışında herkes için beklenmedik, şaşırtıcı bir gelişmeydi…11
  19. … Çünkü tekilliğin dışında hiçbir yer yoktur. Evren genişlemeye başladığı zaman daha büyük bir boşluğu doldurmak üzere dışa doğru yayılıyor olmayacaktır. Var olan tek uzay, evrenin genişledikçe yarattığı uzaydır. Tekilliği gözünüzde, karanlık ve sınırsız bir boşlukta bir nevi gebe nokta olarak canlandırmak doğal ama yanlıştır. Zira uzay da yoktur, karanlık da. Tekilliğin etrafında hiçbir etraf yoktur. İşgal edebileceği bir uzay yoktur, içinde bulunabileceği bir yer yoktur. Ne zamandır orada olduğunu, yoksa kısa süre önce, parlak bir fikir gibi aniden mi ortaya çıktığını, ya da ezelden beri orada durup sessizce doğru anı mı beklediğini bile soramayız. Zaman yoktur. Zamanı doğurabilecek bir geçmiş de yoktur. İşte böylesine bir hiçlikten evrenimiz doğar Billy Bryson
  20. dennise

    Inanc Uzerine

    daldan dala degil ; hersey birbiri ile baglantili .. maddenin yoktan yaratilmis olabilecegini bilim kabul edemez diye bir yargi vardir halbuki bunu bilim bile kabul eder ama materyalist bir dunya gorusu hicbir sekilde asla kabul edemez ve bilimin iknada ve adil yasalari ortaya koymasindaki bir kusku goturmezlik vizyonunu her materyalis kendi ideolojisine yararak bir propoganda yapar ... buna inandigi icin degil ; ama dini akima bir tepki kasti icin yapar bunu .. cunku buna inanip inanmadigini sorgulayabilecek kadar bile deger vermez buna .. inanmadigi seyi savunma asamasi asil amacini olusturur bunu vurgulamamistim sahsim adina bi vurguliyim dedim ; tabi bu herkes icin gecerli degil : )) uzerine alinma suallerine ise itina ile zaman ayiracagim ..
  21. dayanamadim bi daha kirdim sonra da tebessum geldi Eski aşklar bir gün geri gelir.
  22. e heralde ben de ole yapiyorum .. kisisel yorumumu katmadikca ayni bilimsel gelismeleri ayni tarafsiz akilla degerlendiriyorum .. ayni cagdasligi ; ayni modernligi ayni teknigi tercih ediyorum .. ayni kaliteyi ; ayni carpici ifade kabiliyetini ayni ozguveni , ayni guvenilirligi .. : ) hepsi ayni sadece espri farkiyla ... sen hic espri yapmiyosun
  23. inanc ve bilim arasinda ortak bir manyetik alan ilk insandan beri vardi ... insanin ruh hali onun inancini ; ruh halinden dolayi basina gelenler ise bilimin harika kanununu ortaya koymaktadir ; basarisiz insan ; birseyin imkansiz olduguna inandigi icin ve dolayisi ile akli da bunu ona ispatlamak icin calistigi icin basarisiz olur ; )) birseyi yapabilecegine inanan insan icin ise akli bunu ona ispatlamak icin calisacaktir .. akil kullanmak kesin olarak inanmakla baslar .. bilim ise insana akil vermez iyiye inanin iyi olsun demez ; ama bilim iyiyi de kotuyu de tarafsiz kanunlar olarak ortaya koyup birakir ... bilime inanmak diye birsey asla mumkun degildir bu yuzden .. cunku bilim einsteinin dedigi gibi dinsiz ele alinirsa topal kalir .. insan bulut gibi bilimsel kalir valla bunu yuzyilin bilim adami soledi sen hala aksini iddia ediyon : ))
  24. e tabi ki yok ; bole olmasi bile bir Kuran ayetidir O herseyden munezzehtir(ayet) .. yarattiklarinin hicbirine benzemez ifadesi bile bilimi ele gecirmistir .. demek ki nasil bakicaz olaya ? bilim cinde bile olsa onu elde etmeliymisiz gibi acil ; onu ondan Munezzeh bir iradenin yururluge soktugundan ve simdi bile onun yururlukte tutanin bilincinde olucakmisiz ... ama bu herkez icin gecerli degil tabi ... kimisi bilimsel olmayan hicbiseye inanmaz .. bilimin sinirlarinin disina ihtimal veremez ve korkularinin sinirlari icinde kalarak bilime bir vijdan rahatlatici olarak sahip cikmaya calisir (*****) 5 yildiz ; )) goz goze degince duygu alisverisini yasar, tecrube eder ama bilim gozu nasi tarif etti ise ona bagli kalamaz yine de gozler cok sey anlatir ama O kisi bu hissiyati bilime dokmeye calisirsa sadece goz kaslarini aciklamakla yetinebilir .. ama buna ne hikmetse inanir bilim bilim diye on plana cikanlar daha bilimin ne oldugunu tanimlayamayacak haldeler (evrensel insan bunu sana solemiyorum)
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.