Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Zuhurat

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    329
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    13

Zuhurat tarafından postalanan herşey

  1. Hazreti Ali "Ey insan, sende alemler gizlidir" diye boş konuşmamış demek ki...
  2. "Ruh biçim anlamında, yani belirli bir nitelikteki bir cismin özü anlamında cevherdir" ARİSTOTELES "Biz birbirinden çok ayrıntılı iki özden kuruluyuz. Hayvanlarla ortaklaşa sahip olduğumuz bir gövde ve Tanrılarla ortaklaşa sahip olduğumuz bir ruh" EPİKTETOS "Pitagoras ve diğerlerinin phren (akıl) ve thumos'u (nefs) hayvanlarla paylaştığımızı söylemeleri, bu durumda alt Manasik yansıma (içgüdü) ve Kama-rupa (hayvansal yaşam arzuları) kastedildiğini kanıtlıyor. Ve Sokrates ve Plato ipucunu kabul edip izlediklerinde, eğer Agathon (Tanrısallık veya Atma), Psike (Ruh), Nous (Spirit), Phren (fiziksel zihin) ve Thumos (arzular) olarak isimlendirilen bu beşe Gizemlerin, görüntüsünü, gölgesel form veya insan dublesi ve fiziksel bedeni eklersek, Pitagoras ve Plato'nun düşüncelerinin bizimki ile aynı olduğunu kanıtlamak kolay olur" Helena Petrovna BLAVATSKY "Ruh, su ile dolu bir havuz gibidir. Onun kanatları bu havuzu aydınlatan ışıktır. Havuzun suyu dalgalandıkça ışığın da dalgalandığı sanılır. Oysaki ışık olduğu gibidir. İnsan erdemleri bulanık ya da sarsılmış değildir. Onun özündeki güçler kıpırdanmıştır. Bu güçler durgunlaşınca her şey durgunlaşacaktır" EPİKTETOS "Ruh, bedene karıştıkça, onunla duygudaşlık kurdukça, onunla anlaştıkça kötüdür, halbuki ruh, bedenle anlaşmazsa yalnız başına hareket ederse; bedenle artık duygudaşlık kurmazsa; bir defa bedeni terk ettikten sonra artık korkmazsa (bu cesarettir), eğer akıl ve zeka dirençle karşılaşmadan egemen olursa (bu adalettir) iyidir ve erdemlidir" PLOTİNUS "Nefs ilahi birlikten ayrılır; fakat yaratılış onu tezahür aleminde çokluğun kalbine yerleştirir. Demek ki tekrar birliğe dönebilmek için ondan soyutlanması gerekir" Fernand SCHWARZ "Tanrı, gelecekte işleyecekleri kötülüklerden kendisini sorumlu tutmasınlar diye, bütün bu yasaları ruhlara tanıttı, bazılarını yerin, bazılarını ayın, bazılarını da öteki zaman aletlerinin üzerine serpiştirdi. Bu işi bitirdikten sonra ölümlü tenlere şekil vermeyi, insan ruhuna katılması gereken, onun için lüzumlu olup da hala eksik kalan her şeyi katmayı, sonra bu ölümlü varlığı, kendi bahtsızlığına kendi sebep olmadıkça, elden geldiği kadar bilgelikle, iyice yöneltmeyi de genç tanrılara bıraktı" PLATON "Niye iyilerin başına birçok bela gelir? İyi insanın başına hiçbir kötülük gelemez; karşıtlar birbirine karışmaz. Nasıl bu kadar çok nehir, gökyüzünden yeryüzüne düşen bu kadar şiddetli yağmur ve bunca güçlü şifalı su denizin tadını değiştirmez, hatta bozamazsa, aynı şekilde felaketlerin hücumu da cesur insanların ruhunu alt üst edemez. Ruh kendi konumunda kalır ve her ne olursa, onu kendi rengine döndürür; çünkü ruh bütün dış şeylerde daha güçlüdür. İyi insanın ruhu bu olanları duyumsamaz demiyorum; aksine onların üstesinden gelir ve saldırıların karşısına sakin ve yumuşak başla dikilir. Her talihsizliği bir deneme sayar" SENECA "Nefs ve beden arasındaki ayrım, eşya ve düşünceler arasındaki ayrımın aynısıdır. İdea gibi nefs de, ebedi hakikatler aleminde kendi kaynağına ve kendi amacına sahiptir. O bedene hapsolmuştur ve kaderini gerçekleştirmek için ondan kurtulmalı ve maddi dünyadan kopmalıdır. Arınmayla ve erdemin uygulanmasıyla İdea'nın bilgisine varır" PLATON "Görme, bizim için en büyük nimettir. Bu büyük nimetin nedeni şudur diyelim: tanrı görmeyi, zekânın gökteki devirlerini seyrederek onları düzensiz olmakla beraber göğün değişmez devirleriyle aynı soydan olan kendi öz düşüncemizin devirlerine uyduralım diye icat edip bize verdi; böylece gökteki bu hareketleri iyiden iyiye inceleyip düşünüşlerinin doğruluğundan pay aldıktan sonra, tanrının hiç değişmeyen hareketlerini taklit ederek yanlış yola sapmaktan geri kalmayan kendi hareketlerimizi doğru yola sokmamız kabil olacaktır. Tanrılar sesle işitmeyi de aynı sebeplerden ötürü vermişlerdir. Musa'lar onu bize ruhumuzun, içimizde düzenini kaybetmiş olan devirli hareketlerini birbirine uydurmaya, düzene sokmaya girişen bir yardımcısı olarak vermişlerdir. Aynı tanrılar insanların çoğunun huyundaki ölçü, zariflik noksanlığını gidermek için de ritmi vermişlerdir" PLATON "Keyiften kaçının, takat kesen mutluluktan kaçının; ruh bunlarla sersemleşir ve insanlığın ortak yazgısını anımsatan bir şey müdahale etmedikçe, sonu gelmez bir sarhoşlukla uyuşmuş gibi kalır" SENECA "Tanrı soylu ruhları sert biçimde sınıyorsa, bunda şaşılacak ne var? Erdemin kanıtı asla kolay değildir. Talih bizi kamçılar ve vurarak ezer, dayanalım! Bu vahşet değil, bir mücadeledir; bu mücadeleyle ne kadar sık karşılaşırsak o kadar cesur olur." SENECA "Felsefe öğreniminde ilerlemek istersen, ruhu ilgilendirmeyen işlerde aptal görünmekten korkma" EPİKTETOS "Ölüm hemen yakındadır. Bu darbeler için kesin bir yer belirlemedim; istediğin yere vurabilirsin, yaşama giden bir geçit vardır. Ruhun bedenden ayrıldığı ölüm adı verilen o durum, büyük hızının duyumsanamayacağı kadar kısadır. Ya bir düğüm gırtlağı sıkar ya su nefesi tıkar, baş aşağı düşenleri, altlarındaki toprağın sertliği paramparça eder; ya da yutulan duman soluk alıp veren ruhun soluğunu keser; ne olursa olsun, ölüm gelmekte acele eder. Utançtan kızarmıyor musunuz? Bu kadar çabuk olan bir olaydan, uzun süredir korku duyuyorsunuz" SENECA "Ölüler kitabında ruhun gün ışığına çıkışı şöyle dile getirilir; bilinci güneş ve ışık ile özdeşleştirilmiş olan aday, şekillerin efendisi, ışıktaki yolcu olan Gökte yeniden doğabilir. Bu metne göre ruhun gün ışığına çıkışı, zamanın devirlerinden kurtuluş sayesinde gerçekleşir. Aday, 64. Bölümde, zamanın sınırlarının galibi olarak şafakta belirir: - ben dünüm, ben bugünüm, ben yarınım- Bu kurtuluş onu her düzenlemeden özgür kılar ve tam özgürlüğe ulaşmasını sağlar ki ruhun, bütün kozmik biçimlere girme kapasitesi ile sembolize edilmiştir" Fernand SCHWARZ
  3. Melissaya oğul otu denmesinin sebebi ise arıcılıkta kovanların bazı ikinci bir kraliçe arı ve takipçi arıları sebebiyle ikiye bölünmesi yani oğul vermesi olayıyla ilgilidir. Oğul denen ve ana kovandan uzaklaşan yeni arı grubunun yakın bir yerde yuvalanması ve yakalanarak yeni kovana nakledilmesinde oğul otu emdirilmiş bir pamuğun bir kovanın ağzına konmasından yararlanılır. Melissa insanları olduğu gibi arılarıda sakinleştirir. Zaten Melissa yunanca arı demektir. Oğul otunu çok seven arıların bu ottan yaptıkları bal da insanda sakinlik yaratır. Bu sakinlik stres sebebiyle oluşan kalp spazmlarını da bir nebze rahatlatır. Bu arada İbni Sina kitabında "Oğul otunun kalbi ferahlandırdığı, kalbe verdiği kuvveti kırmızı yakutun fiiline muadildir" diye över. Sahi herkesi tıpla tanıştıran İbni Sina ne yazık ki, kolik olduğunda tedavileri reddederek kendini böbrek yetmezliği sonucu ölümüne götürmüştür. Yani neymiş doktorun yaptığını değil, yap dediğini yapmalıymışız.
  4. Kasas Suresi 10- Musa'nın anasının yüreği bomboş kalıverdi. Eğer biz, inananlardan olması için onun kalbini pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi meydana çıkaracaktı.
  5. Bu arada filme göre Titanic'in yaptığı kazanın ve batıp o kadar insanın ölmesinin sebebi, dolaylı ve istemeden de olsa, Rose ve Jack! Çünkü buz dağlarını gözetleme görevindeki gözcü, geminin iç kısmından hemen altındaki güverteye çıkıp ateşli bir şekilde sevişen bizim çifti seyretmeye dalıp dikkati dağılınca, buz dağını çok geç fark etmiş ve bu yüzden artık geminin rotasını çarpışmadan kurtaracak manevranın yapılmasına yeterli zaman kalmamış, kaza gerçekleşmişti. Kısacası rahat dursalardı, kaza da olmayacaktı...
  6. Bu arada Tufan'ın kökeni; Naacal tabletleri sayesinde James Churcward'ın, Meksika'da Amerikalı Jeolog William Niven tarafından bulunan 11.500-12.000 yıllık tabletleri incelemesiyle ortaya çıkardığı Mu Uygarlığı'nın bir parçası olan ve Eflatun'un da Mısırlı rahip Sonchis'ten aktarımını Şair Solon'dan öğrenerek anlattığı MÖ 9500'e ait Atlantis'in batışı ve sular altında kayboluşu ve Mısır'lıların bir gemiyle kurtularak Mısır'da yeni baştan uygarlığı başlatmaları hikayesidir.
  7. Sonradan geliştirilmiş olan Nuh karakterinin aradan geçen yıllar ve dinler tarafından bozulmamış önceki hali olan Türklerde "Nama", Hindulardaki "Manu", Babillilerdeki kökeni Şuruppak kralı "Utnapiştim" ve daha da eskiye gidersek ilk prototip olan Sümerlilerdeki Sippar kralı "Ziusudra" tasvirlerini de buraya eklemeden olmazdı.
  8. Zuhurat

    balsın bal

    Aynı zamanda da kaymak...
  9. Zuhurat

    can tanem

    Yemelik bunlaaaar
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.