Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sevgi-bjk

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    48
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sevgi-bjk tarafından postalanan herşey

  1. sevgi-bjk

    serzeniş

    şimdi kimler için üzüldüğümü düşünüyorumda, şu yüreği çıkarıp atmak geliyor içimden. Kendime olan kızgınlığım onlara olan sevgimden hep nedense daha fazla. Umutlarımı bir adım öteye taşımak için onlara yüklediğim anlam, onların yüreklerinden çok daha ağırdı. Ya onlar bu yolun yabancısıydı yada ben bu yolda kime güvenip kime güvenmeyeceğimi bilemeyecek kadar acemi! Artık bu yolu benimde yüreğim kaldırmıyor ve içi karmakarışık. Benden güven duygusunu aldıklarından beri her türlü sahteliğin üstüne tüm acılarımı kusasım geliyor.. Kafası hep dolu olmalı bu zamanlarda yürekli insanların. yoksa içinden sürekli haykıran ve her haksızlığa , her vefasızlığa uğradığında daha da yükselen o iç sesini nasıl bastırabilirsin ki "cevap vermeye değmez" deriz susarız.. " sevgimize layık değil" deriz susarız.. "terk ettiyse o kaybetti" deriz yine susarız.. ve yürek susunca göz yaşlanır, tuzu dili yakar, gecikmiş her söz yaşlanır..susmak çare değil ki ama yürek konuşsa neye yarar kendine muhatap bulamadıktan sonra.....
  2. Yaptığım yanlışlar için pişman değilim, tek pişmanlığım; yanlış insanlar için yaptığım doğrular..!

  3. sevgi-bjk

    Ayrılık da aşk gibiydi

    bi solukta okudum harika bir yazı her satırında kendimden bişeyler gördüm hatta kendime itiraf edemediğim duygularla yüzleştim teşekkürler deniz kızı
  4. sevgi-bjk

    Ben Seni Hala....

    hem çok yakın hemde çok uzak aşk ne büyük bir ikilem
  5. sevgi-bjk

    Ben Seni Hala....

    Ben Seni Hala.... Hasret kalbimden vururken, resmin karşımda duruyor... Gözümde tüterken yüzün, bütün fotoğraflarda gülümsüyorsun. Zaten, hep gülümsemez miyiz; bazen gerçek, bazen sahte... Belki, bir gün birisi özlemle baktığında, mutlu hatırlasın isteriz. Gelip de geçtiğimizin her zaman bilincindeyizdir de, çok ender fark ederiz. Ölümle yüzleşene dek, hayat karmaşasında tüketilir günlerimiz. Kalan oluncaya dek, daha çok üzülürdüm yitenler için... Yine de ölen için, daha zor olmalı ölmek... Zaten kolay olsaydı, çoktan bırakmış olurdum hayatın yakasını; her gece kapımı çalmasın diye hasret... Kulaklarımda çınlamasın diye sesin... Her gün, tekrar tekrar sevmeyeyim diye seni... Ve her gece, yanmasın diye içim... Ardından bakarken yüreğime akan yaşlar, sapsarı bir gül düşürdü toprağıma. Dikenleri kanatsa da zaman zaman, kokusu her dem taze... Kaybettiğim her şeyle anlam kazanan hayat; o ilk anda, yine düştü gözümden... Ve bir gün yine yüceldi; üstelik sen dönmeden. Kayan her yıldızla buğulanan gözlerim, umudu arıyordu; doğan her güneşte, gülümseyen her yüzde... Bir gün, aynada çıktı karşıma... Şaşırmadım görünce. Böyle öğretmişti hayat; düştükçe kalkmalı, kim ölse yaşamalıydık! Ben de yaşadım! Gel gör ki, sen hala: Ardından ağıtlar yazdığım; Yokluğuna methiyeler düzdüğümsün. Bir bahar sabahı kolsuz kanatsız bırakan, Bir yangın yerinde sarı bir gül unutansın. Sen, Rüyalarda bile görüşemediğim; Her zaman yüreğimdeyken, erişemediğimsin! Sen hayatı ilk reddeden, Ölümle ilk yüzleşensin... Kendimi, hep beklerken bulduğum gelmeyenim; Asla dönmeyecek olan gidenimsin! Sen, Sevinci kalabalık, kederi yalnız; Yüreği hüzünlü, gözleri yaşsız; Hep batarken rastladığım güneşimsin. Eski bir vazoda kurumuş sarı güller, Sarı bir defterde solmuş şiirlersin... Sen sadece dünümsün; bugünüm, yarınım değil. Ama, Dünde kalmak istemezsin bilirim. Seni hatırlatıp durur; gittin gideli yüreğim! Ne yazsam anlatamaz; sana olan özlemimi, sana olan sevgimi... Bilmem son sözlerim; bana yaptığı gibi, seni de titretir mi? Gülleri sarı severim; toprağı ıslak... Türküleri yanık, şiirleri hoyrat! Havayı nemsiz, çayı demsiz... Bir seni olduğun gibi, Bir seni her şeye rağmen, Bir seni, hala!... Ümit Yaşar Oğuzcan
  6. serçe kadar yüreğimin, gökyüzü kadar sancısı var..!!

    1. Admin

      Admin

      Yüreğini gökyüzü kadar yapmaya çalış... :)

  7. sevgi-bjk

    nefsime mektup..

    rica ederim arkadaşlar
  8. sevgi-bjk

    nefsime mektup..

    nefsime mektup Yıllardır beni uyuttun. Hep yarına bıraka bıraka koca bir ömür heder oldu. Gecelerim teheccütsüz heyecansız gündüzlerim semeresiz başarısız geçti. Acaba yarın yarın diye uyuttuğun yarınlarımı, meçhul bir yarında nasıl doldurabileceksin? Ne zaman beni çevreleyen basitliklerle bağımlılıklara civciv misali küçük bir darbe vurup hür dünyaya açılmak istesem, granitten dağlar gibi karşıma dikildin. Olmadık isteklerle beni kandırdın. Bitmeyen isteklerle beni aldattın. Yıllardır taam (yemek), kelam (konuşma) menam (uyku) hapisanesinde, inim inim inlettin, ızdıraplarımı, bana ney gibi dinlettin. İrademi, rehavet, meskenet zincirleriyle sımsıkı sardın. Bana sunulan saat altınlarını değerlendiremedin. Hepsini badi heva zayı ettin. Kimbilir, içinde ne hediyeler saklayan günlerin ve ayların zarfını açamama bile müsaade etmedin. Hepsi boşa gitti. İçlerinde neler sakladığını anlayamadan. Söyler misin; ALLAH aşkına, senin yaşayan bir cenazeden ne farkın var? İnsan süresini ağlaya ağlaya okudun. Ama o muhteşem sarayın kapılarını bir türlü aralayamadın. Kendini, kendi çevreni tanıdığın kadar tanıyamadın. Kendi içinde kendine yabancı kaldın. Kendi kendine hapishane yaptın. Fetih süresini okudun, bırak dışarıyı, içinde bir tek fetih bile yapamadın. Konuşma, yemek, uyku esaretinden kurtulamadın. İradeni feth edemedin. Namazla cenneti takas etmeyi çalıştın, ayetleri bir teyp gibi ezberledin amma uyguladıkların hep adetlerin oldu. Peygamberimizin saçlarını ağartan Hud süresiyle karanlık gecelerin bir türlü aydınlatamadın. Gayreti hep birilerinden bekledin. Senin de birileri olduğunu hep unuttun. Bir fikir uğruna hayatı hakir gören peygamberlerin hayatını, uzun kış gecelerinde kıssa niyetiyle okudun. Fakat hayatındaki kışları, bir türlü baharlara çeviremedin. Çünkü onları anlayamadın. Yusuf'u düşündün mü hiç? Kuyu diplerini sultanlığa sıçrama rampası yaptığını, hapishaneleri nasıl medreseye çevirdiğini anlayabildin mi? Dünya ve içindeki her şey ayaklarının ucundayken hayatı istihkar edip ölümü özlemesini anlayabildin mi? Anlayamadın evet anlayamadın... Onun içindir ki Yusuf'ta boğulan dünyada, boğulmak üzere ölüm çığlıkları atıyorsun. Ateşler içindeki İbrahim'in ateşleri bir baharistana çevirdiğini, bıçak altındaki İsmail'in yeniden doğduğunu, Sefine-i Nuh'u batırmak isteyen tufanların ancak sahili selametle çıkmasına hizmet ettiğini suikastlar içinde İsa'nın, denizler ortasında Musa'nın nasıl vuslata erdiğini anlayabildin mi? Anlayamadın... Ya çelikten duvarlara çarpmış gibi bir örümcek ağı karşısında beyinleri dumura uğrayan müşriklerin düştüğü perişan halde yatan gizli hikmeti çözebildin mi? Bir gergef gibi ömrünün her anın çile yumağıyla dokuyan Hz. Muhammed (S.A.V) "Ümmetim" derken sen nefsim dedin. O davam derken sen hevam dedin. O davasını yüceltirken sen hevanda cüceleştin. Onun çağları peşinden sürükleyen davasından ne yazık ki kala kala sarığı, sakalı, tesbihi, umresi, namazı kaldı. Ne yazık ki; onları da bir türlü anlayamadın. Kokularla süslediğin sakalın ruhunu, ruhunla mecz edemedin. Dolayısıyla sakallı çocuk olmaktan kurtulamadın! Başındaki sarık beyaz kefenin iken, yastığının altındaki ölümü çok uzaklarda zannettin. Dünyanın oyuncaklarıyla evcilik oynarken, dünyanın elinde, oyuncaklaştığının farkında bile olamadın. Bir adet halinde getirdiğin beş vakit namazın aynı safta omuz omuza namaz kıldığın kardeşini gıybet etmekten seni kurtaramadı. Kalbine gözüne kulaklarına el ve ayaklarına tutturamadığın oruçların sadece midene münhasır kaldı. Oruç tuttuğunu zannettin amma, aç kaldığını anlayamadın. Başına taç ettiğin başörtüsü sadece başını örtebildi. Başının altındakiler ne yazık ki başörtüsünden nasibini alamadı. Çünkü başörtüsünü takva örtüsüyle birlikte örtmedin. Gözlerin, kalbin ve duyguların çıplak kaldı. Kendini fark ettirebilmek için aynanın karşısında çeşit çeşit kılıklara girdin. Yapmacık gülüşlerle, hırsızlama bakışlarla başkalarının duygularını çalmaktan utanmadın. Ruhunun çığlıklarına bedel sen gülüyordun. Düştüğünü ve düşürdüklerini anlayamadın. Burnunun dibindeki farzları görmezden gelip, sünnet diye diye defalarca umreye gittin. Kabe'yi tavaf ettin. Yeryüzündeki iki milyar Müslüman'ın sadece kemmiyet olduğunu, bir keyfiyet olmadığını hiç düşündün mü? Düşündün mü binlerce birilerimiz varken nasıl ayrı kaldığımızı nasıl parçalandığımızı. Aynı camii de birlikte namaz kıldığın kardeşinin fakr-u zaruretini görmezden geldin. Onu ihtiyaçları pençesinde kıvranırken, zevkle seyrettin. O kuşların dondurucu soğuklarını kemiklerinde ısıtırken, sen buğulu camların arkasında tesbih çekiyordun. Dünya cennet kevserlerine denk bir lezzeti, kardeşinin acılarını dindirme lezzetini tadamadın. O lezzeti falan duayı şu kadar okuyarak alacağını zannettin. Aldandın... Elindeki elmasları birkaç şekerlemeye değişen ahmak çocukları gibi aldandın. Hani hepimiz mümindik, hani birimizin ızdırabı hepimizin ızdırabıydı. Hani şarkta bir müminin ayağına diken batsa, garptaki mümin rahatsız olacaktı. Hani bir mümin öldüğü zaman, sema ve arz onun ölümüne gözyaşı dökerdi. Hani mümin yeryüzünün zinetiydi. Hani müminler bir vücudun azaları gibiydi. Hani göz ağrısa, bütün vücud o acıyı içinde hissedecekti. Hani Hz. Ebubekir'in teslimiyeti? Hani Hz. Ömer'in destanlaşan adaleti? Hani Hz.Osman'ın dillerden düşmeyen hayası? Hani Abdurrahman gibi zenginler? Hani Ebuzer gibi fakirler, Hani Ensar Muhacır gibi kardeşlikte yarışanlar nerede, nerede hani? Anlayamadın… Ne yazık ki bunları anlayamadın! Anla artık!... Ne olur anla! Anla ki, cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil! Anla ki; cennete giden yol asfaltla döşenmemiş! Anla ki; bedelini ödemediğin hiçbir şeye sahip olamazsın! Anla ki; dünyayı bize bizler zindan ediyoruz… ihmallerimiz, enaniyetimiz, samimiyetsizliğimiz ... Anla ki; Eyüp gibi sabır erbaini doldurmadan, Yusuf gibi kuyu diplerinde yıllarca çile çekmeden, Yakuplar gibi gözlerini hasrete kurban etmeden ,olmaz! Anla ki; İsmail'ler gibi bıçak altına yatmadan, İbrahimler gibi YA ALLAH deyip kendine ateşlere atmadan olmaz. Sefine-i Nuh gibi tufanları yara yara hedeflere gitmeden olmaz! Ve Anla ki; bir ömür boyu gözyaşlarını ceyhun edip alın teriyle mecz ederek ümmeti için an be an, dem be dem, çile çeken Hz. MUHAMMED (s.a.v.) gibi çekmeden olmaz! Ve şunu anla ki; Başkalarının hayata Aşık olduğu kadar Ölüme Aşık olmadan Olmaz
  9. sevgi-bjk

    Sana Ne Demek İstiyor :)

    Sana Ne Demek İstiyor Onun beden dilini doğru okuyabildiğiniz sürece, size gizli ne tür mesajlar verdiğini anlayacaksınız ve siz de kartlarınızı ona göre oynayacaksınız. Belki bu hareketler ilişkinizin kaderini değiştirecek ve o buluşma belki daha ciddi bir ilişkiye dönüşecek. İşte sizin ve onun, bilerek ya da bilmeyerek yaptığı hareketler ve ne anlama geldikleri... • Kollarını sürekli oynatmak: İyiye işaret değil. Parmaklarını da masaya vuruyorsa hiç umut yok. • Dokunma: Dokunma, karşımızdaki özellikle de bir yabancıysa, oldukça erotik bir hareket olarak görülür. Kendi kendinizi mınıcıklamanızdan bahsetmiyorum, kolunuza ya da boynunuza dokunmanız, onun size dokunmasından hoşlanacağınızı gösterir. • Ağzınızı kapatmanız: Kendinize güvenmediğinizi gösterir. • Göz teması: Eğer birisi gözlerinizin içine üç saniyeden fazla bakıyorsa size güven ve dürüstlük mesajı gönderiyordur. Gözlerinize bakmayı seviyor ve tepkinizi ölçmek istiyor olabilir. Eğer birisinden hoşlanıyorsanız, göz temasını en önemli anahtar olarak görün. • Ayaklar: Eğer birisinden hoşlanıyorsanız, ayaklarınızı ona doğru çevirirsiniz. Aynı durum, dizler için de geçerlidir. • Kafa ya da kulaklar ile oynamak: Bu kişi içinde bulunduğu durumdan utanıyordur. • Patlak gözler: Bir kişi, sizinle konuşurken gözlerini aniden ve çok fazla açıyorsa, dikkatli olun. Bu durum, asabi ve dengesiz bir karakterin ibreti olabilir. • Yutkunma: Gırtlağın aşağı ve yukarı hareket etmesi stres ve utanç işaretidir. • Elleri boynun arkasına almak: Sadece kontrolü hep elinde tutmaya alışmış birinin yapacağı kibirli bir harekettir. • Eller belde: Bunu her kim yapıyorsa sizle alıp veremediği birşey var demektir. Dirseklerin açılması vücudun hacmini büyüterek savaşa davet eden, savunmacı ve güç gösteren bir anlamı vardır. Bunu size bir erkek randevunuzda yapıyorsa dikkat edin çünkü sizi küçük görüyor anlamına gelir. • Kolları bağlamak: Ne kadar mesafeli! Aynı zamanda gerginlik sıkıntıya işaret edebilir. • Kafayı eğme: Arkadaşlık, ilgi ve düşünme işaretidir. Aynı zamanda gözler de eğilirse, cilve yapılıyor da olabilir. • Kişiye doğru eğilme: Açık bir şekilde "konuşmaya devam et, tatlım” demektir. • Esneme hareketleri: Söylediğiniz ile aynı fikirde olmadığı anlamına gelir. • Ayak parmakların üzerinde yükselme: Baskın davranma ya da tehdit etme anlamı taşır. taşıyın. • Dil çıkarmak: Birinin size dilini çıkarması arkadaşça ve flört dahilinde bir jesttir ancak eğer bir söz ettikten sonra dilinin ucunu gösteriyorsa bu, az önce söylediğinin yalan olduğu anlamına gelir. • İki yana sallanmak: Üst vücutla yapılan hareketler kendine güvenin ifadesidir. Ama fazlası ilgiye duyulan ihtiyacı da gösterebilir. Erkekler bu hareketin kendilerini önemli göstereceğini düşünürken kadınlarsa tüm kontrolün ellerinde olduğunu gösterdiğini düşünürler. • Boğaz temizleme: Kuşku ya da aksi fikirde olunduğunun işaretidir. Eğer birisi boğazını temizliyorsa, konuşulanın tatsız olduğuna ya da doğru olmadığına dair konuşacak demektir. • Göz kırpma: Bu, arkadaş canlısı ve sonu açık bir harekettir. Bu insan, sevilmek istiyor. • Kafanın geriye atılması: Züppe bir hareket. Kişilere burun ucuyla bakma anlamı taşır.
  10. uzattığım eli tutmayana kızarım ben eğer ona elimi uzattıysam doğru kişi olduğundan eminim demektir o buna değer demektir yok o tutmazsa elimi ona kızarım çünkü beni kaybediyordur..
  11. hüzünlerime hapsoldum...

    1. Önceki yorumları göster  1 daha
    2. sevgi-bjk

      sevgi-bjk

      deniyorum ama çok yorucu hüzünlüyken gülümsemeye çalışmak..teşk.

    3. deniz_kizi

      deniz_kizi

      hüzünler başıma vurdu yine :=) aklıma geldi

    4. sevgi-bjk

      sevgi-bjk

      ben getirmedim inş :))

  12. sevgi-bjk

    Erkekleri anlamanın yolu..

    bu yoruma kesinlikle katılıyorum erkekleri anlamak hiç zor değil değil ama kadınları anlamak içinde uğraşılmamalı Kadınlar anlaşılmak için değil yaşanmak içindir yaşanacak kadın bulduysanız anlamak için vakit kaybetmeyin
  13. konunun siyasi boyunun farkındayım zaten bizim insanımız başörtüsüne tesettüre sürekli bi takıntısı var belki başka milletlerdede bu tür takıntılar vardır ama mesele tesettürlü olunca tacize az uğrar veya hiç uğramaz gibi bişey ise -ki öylede bende kendimden örnek verecek olursan dışarda bende başörtülüyüm ve sözlü tacize her daim uğrayabiliyorum malesef yanımda açık bir arkadaşım var ama ben laf işitebiliyorum bu yüzden dedim mesele açıklık kapalılık meselesi değil onun dışında tesettürlü bayanların toplumdan soyutlanmaya çalışıldığı bi gerçek zannedersem sizde bunu anlatmışsınız verdiğiniz örnekte.. bir çok mutasıp ailede kızlarına eşlerine baskı sözkonusu ama ben bu durumda bayanları suçlarım herkes kendi özgürlüğünü kendi kazanır pes etmemek fikirlerini savunmak körü körüne kulaktan dolma şeylere inanmamak konusunda direnmelidir ailesinin kendini toplumdan soyutlamasına izin vermemelidir şunuda söylemeden geçemicem siyasetçiler başta olmak üzere toplumun büyük bir kısmı başörtüsü ile uğraşmak yerine toplumun ahlaki çöküşüne ve bu taciz olayı gibi birçok maduriyette olan insanları bilinçlendirmekle uğraşsa çok daha verimli olur eminim
  14. konu açıklık veya kapalılık meselesi değil ki taciz eden kişinin karakteriyle daha doğrusu karaktersizliğiyle ilgili bir konu bu şahıslara göre açık kapalı hiç farketmez egolarını tatmin etsinler yeter yazara birçok konuda katılıyorum hacda bile bunu yapanlar var çünkü mesele açıklık değil dediğim gibi yapanın karaktersizlliği..
  15. İbrahim (as)ın soyunda iki erkek çocuğu dünyaya geldi bunlardan biri Hacer'den olan İsmail diğeride Sare'den olan İshak. İshak soyundan Yakup dünyaya geldi ve İsrail oğulları bu soydan türedi. İsrailoğullarından birçok peygamber geldi ve son peygamberleride İsa (as) oldu. İsmail (as)dan ise Araplar gelmiştir. Onun soyundan ise tek peygamber Muhammed (sav) efendimiz geldi ve risalet onunla sona erdi. Sonuç olarak Araplarda Yahudilerde İbrahim (as)ın soyundandırlar hatta iki kardeş peygamberin çocukları, baba aynı anneler farklı.. Tarihi çok severim bilgilendirmeler için teşekkürler bende bişiler eklemek istedim
  16. alışkanlık bence hastalık olsa tedavisi mümkün olurdu
  17. erişim sınırlı :)))

    1. Admin

      Admin

      o zaman mişire'yi den belki sınırları yok eder!

  18. sevgi-bjk

    Keşke...

    şimde keşke dicem olmucak
  19. sevgi-bjk

    Keşke...

    Keşke... Hadi her şeyi bir kenara bırakbir mum yak kapat gözlerini ve bütün “keşke”lerinle yüzleş bugün Hayatın sana küstüğü anları düşün ve onlara neden olan “keşke”lerini hadi yüzleş yüzleş ki; her “keşke” yi bir “iyi ki”ile sıvayabilesinyüzleş ki yarın “ben bugün yeniden doğdum”diyebilesin. Yaşamın senden aldıklarını senin ondan çaldıklarını her şeyden öte yaşadıklarını düşün her “keşke”nin yerine bir iyi koy yaşadığın anlara ve anları böl yıllara hadi “keşke”lerini say, senin için yüzlerce “keşke”nin karşısına bir “iyi ki” koy yaşanan anlara inat hadi tart ve düşün hangisi ağır diye. Ne çok şey almıştır zaman ve ne çok şeyi tüketmiştir farkına varmadan insan en çok kaybettiği değerler için ağlar ve en çok yitik zamanlarda bıraktığımız “keşke”leri yaşarız ömrümüzde ne çoktur dilimizdeki yeri ne çok anlam saklarız bu tek kelimede, ne büyük bir sırdır yüreğimizde son nefese kadar taşımamız gereken peki ya “iyi ki” saklamak zorunda olmadığımız en karanlık gecede bile bize ışık olan, herkesle paylaştığımız kaç tane “iyi ki” var hayatımızda. Sen her gece mumlar yakarsın ve ağlarsın en saf yanınla.. Ama “keşke”ler yapışır yakana bir tünel olmalıdır hayatın karanlığında, ışığa uzanan bir dehliz ne kadar yakındır oysa beklenen ışık görürsün, ama yaklaştıkça kaybolur hayattaki “keşke”lerin gölgesindebütün renkler yitirir anlamını,bütün anlamlar kaybolurkendini en mutlu hissettiğin anda bile bir “keşke”çıkar karşına seni umutsuzluğa sürükleyen.. İçeriyi “iyi”ki olan hiçbir “keşke” yoktur Hadi her şeyi bir kenara bırakbütün “keşke”lerin karşısına tek bir tane “iyi ki”koykapat gözlerini ve düşün “keşke”ler ıslıkla “iyi ki”ler yumrukla yıkılır unutma. Hadi “iyi ki” askerlerinde bir ordu kur kendine, bütün “keşke”lere savaş açpusuya düşür onlarıdenizden geçemiyorsan,karadan yürüt gemilerini kavgada namertlik yoktur unutmavarsın senin için kalleş desinlersırtından kurşunla onları sonra bir dar ağacı kur yüreğinde, geri kalan bütün “keşke”leri idamla yargıla ve asyürü ardında bakmadan, başın dik olsun, muhteşem bir savaş kazanmış muzaffer bir komutan edasıyla yürüadımların hiç tereddüt etmesin “iyi ki”lere giderken.. “zorbalar görünüşte galiptir” unutma*** Çünkü keşkeler yok artık yokuş yokviraj yokartık ömrünün her karesini dilediğin renge boyayabileceğin bir yol var önünde hep “iyi ki”lere uzanan hep “iyi”lerin olduğu boya dilediğince boya her umut ayrı bir renk, her hayal bir desendir avuçlarında unutma.. Yaşam bir düş değildirhangi rüyayı görmek istiyorsan onu hayal edersin ve kapatırsın gözlerinibırak hayat bütün “keşke” yapraklarını döksün takviminden dünün hükmü dünde kalmıştır çünkü. Tek kural vardır yaşamda “DÜŞÜN İNAN BAŞAR” Hadi her şeyi bir kenara bırak bir mum yak birleştir kirpiklerini ve yeniden öğret gözlerine “iyi ki”leri görmeyi Eline bir sözlük al önce KEŞ sonra İYİ kelimelerinin anlamana bak hadi karar ver hangisini daha hoş geliyorsa kulağına yarın sabah onları kat hayatına olur mu ? *** Abraham LİNCOLN
  20. kırgınım..kime olduğunu neden olduğunu bilmeden kırgınım..belki hayata belki kendime..kırgınım sadece...

  21. görmemek mümkün değil çok başarılı teşekkürler zevkle okudum..
  22. Merhaba sevgi-bjk....sevgiler

  23. bi sayıyorum 12 sonra bidaha sayıyorum 13 kafam karıştı
  24. Kimi kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler ama benlik insanın bulduğu değil oluşturduğu şeydir. Thomas Szasz
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.