crazy mom

Bu grup fransada su anda cok gozde cunku yapilan el hareketi ve «parle a ma main»(elime konus=yani dediklerin umrumda degil,sen konus ama seni dinmleyen yok) Bugunlerde kim kimi susturmak istiyorsa hemen elini ayni sekilde yapiyor...Acikcasi cok komik geliyor cunku ciddi tartismalarda bile bu hareket olunca taraflar gulmeden edemiyor ve baris saglaniyor

Film gercekten odule degerdi...Fransanin en buyuk sinemalarinda gosterime girmesi ve okulda ogretmenlerimin benimle bu film hakkinda konusmalari cok hosuna gitmisti...Ama kiminle konustuysam bu film ile iklimleri karsilastirdi-ne alakasi varsa

Aslinda cevaplar bek bir genis degil...

Ben forumdaki chate toplasaniz 3 yada 4 defa girdim uyeligim boyunca:))

Bilimselci,uzun zaman ayriliktan dolayi olsa gerek sen bayagi acilmissin Ufurukcuyu tuttum... Ama senin aciklaman daha net ve acik...Gerci bu olay "absurd" gerci yalanmi yok!!!

Degil mi sayin Maraba, Konusturup birde kitaplarina bilimsel bir kitap diyorlar...

Uzgunum ama sen yenisin... Ben sana hosgeldin diyimm bari

Aslinda evlenince varsayilan degisimin sebebi yine insanlarin davranislaridir...Hani devamli derler ya «heyecan»,«ask» aslinda bunlar hep birer bahanedir...Insanlar evlendiklerindede flortteki gibi olsalar degisen pek bir sey olmaz...Ama iki tarafinda var olan hatalar evliligin uzerine karabasan gibi cokuyor...Kadin evlendim diyip,herseyi basitlestirmemeli,erkek nasil olsa artik benim deyip,kadini ikinci plana atmamali...Evliligin kotuye gitmesine neden olan diger bir unsur ise aile faktoru...Su bir gercektirki,kadin ve erkek,evlendiginde artik yeni kuracagi ailesine odaklanmali...Artik gozunde birinci planda kendi ailesi gelmeli...Annesini babasini atsin demiyorum,ama esine/karisina deger verdigi anlasilmali...Taraflar birbirlerini ezerse,ve bu gozukurse kadin/erkek basitlesir...Deger dustukce,sevgide gider...Gittikce gider... Evlilik kasilikli sadakat ve sabir isteyen bir kurumdur...Kurallara uymakta evlenince insanlari degistirmez daha da asik eder.. Insanin sabah uyandiginda sevdiginin yuzune bakarak uyanmasi kadar guzel bir sey var mi?

Rivayet olunur ki,kuslarin hükümdari olan SimurgAnka,Bilgi Agacinin dallarinda yasar ve her seyi bilirmis.Kuslar Simurga inanir ve onun kendilerini kurtaracagini düsünürmüs.Kuslar dünyasinda her sey ters gittikce onlar da Simurgu bekler dururlarmis.Ne var ki, Simurg ortada görünmedikce kuskulanir olmuslar ve sonunda umudu kesmisler.Derken bir gün uzak bir ülkede bir kus sürüsü Simurgun kanadindan bir tüy bulmus. Simurgun var oldugunu anlayan dünyadaki tüm kuslar toplanmislar ve hep birlikte Simurgun huzuruna gidip yardim istemeye karar vermisler.Ancak Simurgun yuvasi ,etekleri bulutlarin üzerinde olan Kaf Daginin tepesindeymis.Oraya varmak icin yedi dipsiz vadiyi asmak gerekirmis. Kuslar,hep birlikte göge dogru ucmaya baslamislar.Yorulanlar ve düsenler olmus.Önce Bülbül geri dönmüs, güle olan askini hatirlayip; papagan o güzelim tüylerini bahane etmis(oysa tüyleri yüzünden kafese kapatilirmis); KARTAL; yükseklerdeki kralligini birakamamis;baykus yikintilarini özlemis ,balikcil kiu batakligini.Yedi vadi üzerinden uctukca ayilari gittikce azalmis.Altinci Vadi "saskinlik",yedinci vadi "yokolus" vadisiymis.Kaf Dagina vardiklarinda geriye otuz kus kalmis.Simurgun yuvasini bulunca ögrenmislerki "Simurg Anka","Otuz Kus" demekmis. Onlarin hepsi Simrgmus.Her biri de Simurgmus.Simurg Ankayi beklemekten vazgecerek,saskinlik ve yokolusu da yasadiktan sonra bile ucmayi sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden dogabilmek icin kendimizi yakmadikca, her birimiz birer Simurg olmayi göze almadikca batakligimizda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yasamaktan kurtulamayacagiz. Simdi kendi gökyüzünde ucmak zamanidir. ........ ........ kendini yakabilmek degildir marifet marifet yanabilmektir simurgun hikayesinde onlar iclerinde tutusan asklariyla yanmislardir yanan sey aslinda kendileri degildir yillarca kendileri gibi gorunen, benimsenen yalanci taraflaridir.Askin atesiyle yandiklarinda ise ortaya gercek kimlikleri cikmistir.Ve aslinda aradiklari seyin bizzat kendileri oldugunu gormuslerdir.Kendi kullerinden yeniden var olmuslar Yeniden varolabilmenin yoludur yanabilmek Ona ulasmayi hedef edinenin kendinden gecebilmesi lazimdir Kendinden verebilmesi Butun bencilliginden, benliginden vazgecebilmesi Kendini icinde tutusan o varma istegine, o ask atesine teslim edebilmesi lazimdi YANABILMEK BIR ZUMRUD-U ANKA'SI OLMAK DEMEKTIR Ugrunda herseyinden vazgecmeyi goze alabildigin bir zumrud-u ankan yoksa eger, Yanamazsin!.. "Sen benim zumrud-u ankamsin" diyebilmeli insan butun benligiyle... -Sen benim zumrud-u ankamsin...- Simurgda adanmak adamak yoktur.BiR olmak vardir sozkonusu vazgecis kendinden dahi vazgecistir... Butun basitlikliklerden, Kendini saran tum sifatlarindan kurtulabilmek Ozgurlesebilmektir yani kendi oz benligini hapsetmis diger benliklerinden O yuzden yanabilmek zordur iste O yuzden herkes yanamaz Tek tarafli olmaz ki zaten Birbirimize hakkiyla teslim olabildigimizde bir gun, iste o zaman cennet dahi ozenecek...

Oncelikle herkeze merhaba; Bilin bakalim ben kimim Eskilerden cookkk eskilerden diyede biliriz ipucu:Bek bir yum canim

Ingilizcede anlamadigim bir nokta var mesela derste ogretmen surekli bazi fiilere -ing takisi getiriyor bunun belli bir kureli var mi yoksa oyle her yere koyuyormuyuz... Mesela,cumle yapim bozuk olabilir i want to quit smoking yada i'm thinking of reducu surfing internet yani bu tarz cumlelerde devamli taki geliyor mu?Birde cumlede hata var mi?

Bu topiktede isteyen arkadaslarla karsilikli konusma seklinde yapariz...Diyaloglar gelistirebiliriz... Basitten zora dogru,him 3 ay sonra eminim kendi basiniza baslarsiniz cumleler kurmaya

beyendigine sevindim:)

Bazen diyorum benim hayatimda hic degisik,komik akilda kalici seyler oluyor mu? Evet buldumda hayatimin uzun bir kismi trende geciyor...Ve trende bu birkac yil icinde en az 20'ye yakin insanla konustum ama hic birini bir daha gormedim....Asla ama asla bir gordugumu bir daha gormedim...Ama elbette akilda kalici anilar olmadi degil... Gunlerden birgun Okuldan ciktim Paristeki derse yetismem lazim ama cokda acim...Paramda var(hep olmazda).Gittim Turk yerinden kendime tadi tuzu olmayan lezizmi leziz bir doner aldim...Gare'da kendime guzel bir yer buldum-tabi ben asla popoomu koyacak guzel sicak ve konforlu bir yer aramam,ipod'u cebe ve kulakligi kulagima takarim...Duvar kenari guzeldir...Kitap rahat okunur ama hala Canadadayken Tim Hortonsdan o termos gibi bardaklardan almadigim icin kendime kiziyorum....Ben leziz donerimden bir isirik alirken biri bana afiyet olsun dedi,bende homurdanmaya benzer bir sekilde yanitladim...Tabi genel erkekler gibi buda geri geldi bulundugu noktaya...Basladi benimle konusmaya.(hatta bazilari cok guzelsin der bende bu komplimana allistigim icin biliyorum bilmedigim baska bir sey soyle diyip -simaririm- ...Bu insanlar neden durduk yere konusurlarki...Birkerede trende bir filozofun L'homme crée le dieu sozunu beyendim ve yazarken turk oldugunu bildigim adam basladi kelimeden yola cikip benimle tartismaya...Ben bu olayi bir turklerde birde araplarda gordum durduk yere laf atma olayi...Ama en gicigi gecen cumartesi oldu...Sabahin 7si..Hala yatagimi ve sicakligini dusunuyorum...Bu sekilde son vagona girdim.Oturdum.Kardima iki adam ve yandaki tarafada 5 adam oturdu...Arkadaslar Turk,cunku vagonda yankilinacak sekilde sesli bir sekilde turkce konusuyorlar...Ve arkadaslardan biri nasil yabanci kadinlari yataga attigini ve bunlarla gecen guzel,anlamli ask dolu sevgi agirlikta olan anlari son derece kibar sekilde asla kadinlara karsi kufurlu kelime kullanmadan asagilamadan anlatiyordu(iste buna fransizcada ironi denir)Yani arkadas okadar derin noktalara giriyorduki ben 3o dakika sonra girecegim economie sinavima calisamiyordum...Marx'i okurken zenci kadinla olan fanteziyle karisinca Marx bana kizmasin ama zenci kadin enteresan geldi...Ben Keynes'in politikasini anlamaya calisiyorum,bu adami taktir hatta hayranlik duyuyorum bu arada neoliberalisme'in kelime anlamini ezberlemeye calisirken OLMUYOR!!!Toqeville,BOurdieu aklima girmiyor....Neyse istasyona geldim...Kallktim...O igrenc adamlarin bacaklarina degmemeye calisirken pis cikarci ********** adamlar egildikce egilince bende keskin bir diille ayaklarinizi cekin lutfen dedim...Sonra,adam benim Turk oldugumu bilmiyor ya,icinde benim bulundugum hic ama hic kibar olmayan bir cumle kurunca,bende onlari rezil ettim...Etmesem ayip olurdu... Demek istedigim...Sayin Turk erkekleri,hangi ulkede olursaniz olun bari kendinize sayginizi yitirmeyin...Siz bayani asagiladiginizi sanirken siz asagilaniyorsunuz...Yaptiklarinizi sanki bir marifetmis gibi anlatmak erkeklik degil bippppppppp liktir... Bilmiyorum ama ben asla ama asla boyle basit bir erkegi istemezdim ve eminim kizlarda benimle ayni fikirde...Kizlari elestiriyorsunuz ama sizde kullaniliyorsunuz...Yedim derken yenilmeyin...

sanirim ben hayatimdan memnun degilim,hep ayni...Monotonluk slklcllasiyor...Sevgilimi ozluyorum ama goremiyorum... Benim durum kotuya yada 18.yy filozoflari gibi optimist bir bakis acisiylami yaklassam bu olaya...

Tabiyki,teklif var israr yok...!

Buranin adini unuttum...Kucuk bir kasabaydi ama hatirladigim tek sey Tim Hortons kotuydu cok bekledik cokkk!!!

Calgary'de buyuk binarin altindayken kendimi Amerikan filmlerinde gibi hissetmistim...Ama gercektende harikaydi....

RÉSUMÉ Trois personnages se retrouvent à leur mort dans une même pièce. Il s'agit de Garcin, journaliste, Inès, employée des Postes et Estelle, une riche mondaine. Ils ne se connaissent pas, viennent de milieux très différents, ne partagent ni les mêmes convictions ni les mêmes goûts. Jean-Paul Sartre nous décrit ici « son Enfer » avec brio : « l'Enfer, c'est les autres », cette phrase qui a valu à Sartre les pires accusations explique seulement que la vie « se ressent, se perçoit » à travers les autres; rien ne vaut d'autre que les hommes qui nous font prendre conscience de nous-mêmes, de la triste réalité humaine, mais qui restent nécessaires pour se réaliser. Les trois protagonistes se débattent sans cesse pour échapper à leurs situations mais l'Enfer finit par reprendre le dessus. Cette pièce de théâtre est en un acte composé de cinq scènes, dont la dernière est hypertrophiée. alinti wikipédia Ceviri benden ama kellime kelime olmaz... Olumlerinde uc kisi birbirlerini bir odada bulurlar.Karekterlerden Garcin,gazeteci,ines isci ve estelle bir zengini canlandiriyor.Birbirlerini tanimiyorlar,cok degisik yerlerden geliyorlar,ne ayni ozellikleri var nede ayni zevkleri.Jean Paul Sartre burada bize «cehenneme» baska bakis acisiyla bakmamizi sagliyor.«Cehennem,baskalariyla olmakta olabilir»,bu cumle bize Sartre'in hayatin baskalari uzerinde ne kadar etkili oldugunu,insanlarin bir birini nasil elestirdigini. Son bir kac cumleyi ceviremedim je suis désolé (ozur dilerim) ama kendi cumlelerimle anlatayim... Sartre bu tiyatro eseriyle aslinda insanlarin cehenneme hangi gozle baktiklarini ve aslinda cehennemin yanimizda bazen yanimizdakinin gozlerini icine baktigimizda bile gordugumuzu gosteriyor...Bu 3 insanin hayatlarinin sonuna kadar yani sonsuzluk kadar bir zamanda bir oda icinde kalacak olmalari onlarin kendi cehennemlerini yaratiyor....

Himm...Aslinda ben normal hayatta sakin biriyim Bence bu teste hata var

Tu es foutu parcasi ile buyuk sukse yapan italyan bir sarkici... http://youtu.be/YLCWOxraLAg

besame mucho

salma ya salama

Lutfennn hatrim icin dinleyin DALIDA - LOVE IN PORTOFINO