ERBAY tarafından postalanan herşey
-
Gaflarımız
memleketteki arkadaşımla rahmetli annesinin anısına yaptırdığı çeşme hayratının başında oturuyoduk..."annenin anısına çok hayırlı bir iş yapmışsın diyeceğime", "annenin anasına çok hayırlı bir iş yapmışsın demiştim"... o an yerin 7 kat dibine geçmiştim tabii... ALLAH'tan samimi arkadaşımdı...
-
ŞŞŞŞŞŞ BAK Bİİİİ
ERBAY şurada cevap verdi: made in turkey! başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımnerelerdesin sen,eğer birine kaçtıysan yaktım ikinizide...
-
Üstteki üyeyi görünce aklınıza ne gelio ?
bizim üst kattaki zeynep geliyo aklıma....
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
kelebeklerin kanatlarına yazıp bana gönderdiği şifalı reçetelerini sevdim...
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
en çok çiğnenmiş karpuzlarını sevdim...yaz geliyo artık yapmaya başlarsın...
-
İYİ BAYRAMLAR KOMŞİİİ....:))))))))
STAT: Karaiskaki HAKEMLER: Wolfgang Stark, Carsten Kadach, Sönke Glindemann (Almanya) YUNANİSTAN: Nikopolidis, Seitaridis, Dellas, Kyrgiakos, Fyssas (Torosidis dk. 56), Katsouranis, Basinas, Karagounis, Giannakopoulos (Amanatidis dk. 73), Charisteas(Gekas dk. 63), Samaras YEDEKLER: Chalkias, Anatolakis, Salpingidis, Liberopoulos TEKNİK DİREKTÖR: Otto Rehhagel TÜRKİYE: Volkan Demirel, Hamit, Servet, Gökhan Zan, İbrahim Üzülmez (Volkan Yaman dk. 20), Sabri, Mehmet Aurelio, Tümer (Gökdeniz dk. 81), Tuncay, Gökhan Ünal (Hüseyin dk. 57), Hakan Şükür YEDEKLER: Orkun, Tugay, Emre Aşık, Mehmet Yıldız TEKNİK DİREKTÖR: Fatih Terim GOLLER: Kyrgiakos (dk. 5), Tuncay (dk. 27), Gökhan Ünal (dk. 55), Tümer (dk. 70), Gökdeniz (dk. 81) SARI KARTLAR: Gökhan Zan, Volkan Demirel (Türkiye)
-
İYİ BAYRAMLAR KOMŞİİİ....:))))))))
Avrupa Futbol Şampiyonası Eleme Grubu'nda Atina'da Yunanistan deplasmanında çok önemli bir galibiyet elde ettik. Fatih Terim'in önderliğinde Milliler müthiş bir futbol ile 4-1 galip geldi ve göğsümüzü kabarttı. Bravo çocuklar! Türkiye sizinle gurur duyuyor... Teşekkürler çocuklar!.. Yunanistan'ın resmi bayramı 25 Mart'a girmeden saatler önce komşuya ilk bayram tebriğini biz verdik...Atina'da Yunanistan'ı 1-0 geriye düştüğümüz maçta 4-1 mağlup ettik. Milliler Yunanistan'ı evinde oynadığı futbol ile, mücadelesi ile adeta sahaya gömdü ve 70 milyona müthiş bir gurur yaşattı. Bu takımın önü artık açık, EURO 2008 finalleri öncesi kritik bir virajı geçtik.Günlerdir konuşulan maç öncesinde Milli Takımımız 12 futbolcusunun sakatlığı sebebiyle maç kadrosunda olmaması sebebiyle sıkıntı çekiyordu. Bu sıkıntının Kırmızı-Beyazlı formayı giyen her futbolcunun ne kadar yetenekli olduğunu alınan galibiyetle gerçek bir sıkıntı olmadığı kanıtlandı. Sahaya çıkan bütün futbolcular Atina'da Karaiskakis Stadyumu'nda 33 bin kişinin önünde 90 dakika güçlerini sonuna kadar kullandı.Maç öncesi futbolcularımız sahaya geldiğinde Yunanistan tribünlerinin gösterdiği tepkiler ve sahaya atılan yabancı maddeler de etkilemedi Millileri. Hakan Şükür ısınma hareketleri esnasında kendisine atılan su şişesini ağlara atarak adeta tribünlere bir mesaj gönderiyordu.Fatih Terim'in müthiş planı...Fatih Terim Yunanistan maçına herkesin beklentisinin aksine sahaya tek forvet değil çift forvet sundu. Turkcell Süper Lig'de son iki sezondur gösterdiği performans ile beğeni toplayan fırsatçı golcü Gökhan Ünal Hakan Şükür'ün partneriydi. Öte yandan emektar futbolcumuz Tugay ilk 11'de yer almazken, ofansif anlayışımızı güçlendirecek bir isim Tümer ilk 11'deydi. Maç öncesi herkesin aklında bu kadar ofansif kadronun Yunanistan karşısında büyük bir risk taşıdığı şüphesi yatıyordu ki altın çocukların 90 dakika içerisinde gösterdiği performans, yardımlaşma ve ofansif zenginlik tüm şüpheleri yok etti.Geriye düştük ama inancımızı kaybetmedikMaça iyi başlayan Yunanistan 5. dakikada Kygrakios'un golüyle 1-0 öne geçti. Soğuk bir duş etkisi yarattı adeta bu gol takımımızda. Fakat Milliler maça kolay geri döndü, hem de bambaşka döndü. Oyunun kontrolünün eline alan takımımız 27. dakikada Tuncay'ın golüyle durumu 1-1'e getirdi. İnançlarımız hiç gitmemişti, ve daha da sağlamlaştı bu golün ardından. Özellikle top yüzdesi açısından büyük bir üstünlük kurduğumuz Yunanistan'ı orta alanda kurduğumuz kalabalık blok ile yıktık. Golden sonra yine kontrol bizdeydi. İkinci yarının sonuna doğru Yunanistan kalesini zorladık ama beklediğimiz golü atamadık ve soyunma odasına 1-1 eşitlik ile gittik.Biz sahada konuşuyoruzİkinci yarı sahada yine mücadele eden, koşan ve pozisyonlar bulan takım Millilerdi. 55. dakikada o beklediğimiz gol geldi. Gökhan Ünal - Hakan Şükür paslaşmasında topu önünde bulan Gökhan ceza sahası önünden harika vurdu ve 70 milyonu yerlerinden havaya doğru fırlattı. Tribünler bu golün ardından ölüm sessizliğine büründü. 27. dakikada Tuncay'ın golünün ardından futbolcumuza attığı yabancı cisimlerle sevincimize bile izin vermeyen, maç öncesi Milli Marşımıza saygısızlık yapan tribünlere cevabımız sahadaydı, durum 2-1 olmuştu.Altın çocuklar...Bu golün ardından yine oyundan kopmadık. Sakatlanan Gökhan yerini Hüseyin'e bıraktı. Biraz geri çekilir gibi olsak da maçın bitiş anı Tümer'in sol ayağında saklıydı sanki. Tümer 71. dakikada yine sahneye çıktı. Tümer Nikopolidis'in çaresiz kalacağı bir vuruş ile Millileri 3-1 öne geçirdi. İşte o anda herşey bittiğini ve artık bu işin olduğunu hissediyorduk. Gökdeniz oyuna golün ardından girerken ceza sahasına seri çalımlarla girerek attığı gol ile durumu 4-1'e getirdi ve Atina'yı adeta sessizliğe gömdü. Yunanistan vardı karşımızda. Son Avrupa Şampiyonu Yunanistan, gol yemeyen, defansif yönüyle rakip takımları zorlayan Yunanistan. Lider girdiğimiz Atina'dan lider çıkıyorduk...superspor.com'dan alıntıdır...
-
Forumdaki Ünvanlar Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
abi hani o kadar mesajdan sonra samimi oluyoz ya yapışkan desek nolcak...yeni rütbelerden daha iyi bence şu ankiler hiç güzel diil kanımca... 0 = gıcır üye 100 = hevesli üye 500 = alışkan üye 1000 = devamlı üye 2500 =yapışkan üye 7500 = bağımlı üye
-
Forumdaki Ünvanlar Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
bence eski üye rütbeleri daha iyiydi....süper üyede neymiş yav... bunlarda olabilir bence... 0 = gıcır üye 100 = hevesli üye 500 = alışkan üye 1000 = devamlı üye 2500 =yapışkan üye 7500 = bağımlı üye
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
ben içimi yeni gırgırladım maalesef kırıntı yok...
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
beni kızdırmasını...
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
caz gırl demek istemiştim... :lol:
-
üsttekinin en çok nesini sewdin.....
çazgırlığını sevdim.....
- Çağrışım
-
Üstteki üyeyi görünce aklınıza ne gelio ?
bahar geliyo...
-
Alemdeki Alem-i Sır desem sizce naslı acaba?
ERBAY şurada cevap verdi: Alem-i Sır başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin...
-
İçindeki nakaratı yaz...
Çare aramadım zannetme Çıkmaz yolları zorladım Gittim olmadı Kaldım olmadı Bitti diyorsan laf değil Artık bu son veda üzgünüm Seninle olmazdı üzgünüm Az mı savaş verdim kendimle Elim kolum bağlı üzgünüm Baştan yanlış yaptık üzgünüm Nefret etme benden üzgünüm İster miydim hoşçakal demek Elim kolum bağlı üzgünüm...........
-
GİZLİ ÖZNE
GİZLİ ÖZNE Yaşadığım her acının sonuna Mutlaka iliştiriyorum seni Cümlelerimin en görünmez yerine Her derdimi anlatıyorum Ve alamıyorlar ismini ağzımdan Saklanıyor anlamın kelimelerimde Hep yaşadığımı Anlayacaksın okuduğunda Hüzünlerim eğitildi çünkü Kalbinin anaokulunda Hataydı Bırakmak sana korkusuzca Aşkımın çocukluğunu...... CEYHUN YILMAZ HÜZÜN RÜTBESİ Gözlerin gibi diye gökyüzüne bakamıyorum Seviyorum denizleri ama Artık ıslatmıyor damlalar beni Yürüyorum bir yağmurun üstüne Mevsimsiz bu aşk Ne zaman gelip geçtin benden hatırlayamıyorum bile Ne zaman alt üst ettin beni Bu sakallar hüznümün rütbesi Ve aşk Bir kez daha acı çektikçe ben Duyuyorum kahkahanı kulaklarımda.... CEYHUN YILMAZ
-
HALA AŞKSIN SEN.... AMA SADECE ŞARKILARDA....
Aşk için ayrılmış özel bir alan yok kapımızın önünde bazen çocuklarımızın da gözü önünde yaşanıyor uzakalara gidip yalnızlarda üzüleyim diyemezsin aşk için ayrılmış başka bir yaşam alanı yok bazen çocukların bazen annenin bazen de artık yüreğinden gittiğin eşinin gözü önünde yakalar seni savaş gibi kazananı tek ve mutlaka hüzün besler içinde.... ceyhun yılmaz
-
KARŞILIKSIZ AŞKLARA...
Gönlümde akşamları karşılıyorum bugün... Sevdiğim ! gözyaşına yeminlim... Sen ağlıyorsunya, Sen sahte sevdalara intizarsınya... Kalamam sende,bırak gideyim... Sen mutlu ol... Bekleyenim bir kara haberse,durma önümde... Bırak ! kurşunlara geleyim....
-
Sıcak Bir merhaba
ERBAY şurada cevap verdi: Finalist başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin...
-
İHANET
ilk önce onu kırmadan neden daha önce söylemedin derdim...eğer gerçekten seviyorsam onunda beni sevdiğine inanıyorsam gider ailesiyle konuşurum olmaz derlerse de kaçırırım..... tabii bunlar senin için geçerli değil maalesef... burda önemli olan seviptemi nişanlanmış yoksa ailesinin zoruylamı nişanlanmış olması...
-
Gönderilmeyen Mektup
Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum. Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum. Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin. Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey. Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum. Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok.......... Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez. İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası.... Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım. Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim. Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?.....
- Çağrışım
-
büyücü olsan üstekini neye cevırırdın :)
ALİHAN'a ....