Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ERBAY

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    5.840
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    7

ERBAY tarafından postalanan herşey

  1. bence eski üye rütbeleri daha iyiydi....süper üyede neymiş yav... bunlarda olabilir bence... 0 = gıcır üye 100 = hevesli üye 500 = alışkan üye 1000 = devamlı üye 2500 =yapışkan üye 7500 = bağımlı üye
  2. ben içimi yeni gırgırladım maalesef kırıntı yok...
  3. beni kızdırmasını...
  4. caz gırl demek istemiştim... :lol:
  5. çazgırlığını sevdim.....
  6. ERBAY

    Çağrışım

    vefakar
  7. bahar geliyo...
  8. Çare aramadım zannetme Çıkmaz yolları zorladım Gittim olmadı Kaldım olmadı Bitti diyorsan laf değil Artık bu son veda üzgünüm Seninle olmazdı üzgünüm Az mı savaş verdim kendimle Elim kolum bağlı üzgünüm Baştan yanlış yaptık üzgünüm Nefret etme benden üzgünüm İster miydim hoşçakal demek Elim kolum bağlı üzgünüm...........
  9. ERBAY

    GİZLİ ÖZNE

    GİZLİ ÖZNE Yaşadığım her acının sonuna Mutlaka iliştiriyorum seni Cümlelerimin en görünmez yerine Her derdimi anlatıyorum Ve alamıyorlar ismini ağzımdan Saklanıyor anlamın kelimelerimde Hep yaşadığımı Anlayacaksın okuduğunda Hüzünlerim eğitildi çünkü Kalbinin anaokulunda Hataydı Bırakmak sana korkusuzca Aşkımın çocukluğunu...... CEYHUN YILMAZ HÜZÜN RÜTBESİ Gözlerin gibi diye gökyüzüne bakamıyorum Seviyorum denizleri ama Artık ıslatmıyor damlalar beni Yürüyorum bir yağmurun üstüne Mevsimsiz bu aşk Ne zaman gelip geçtin benden hatırlayamıyorum bile Ne zaman alt üst ettin beni Bu sakallar hüznümün rütbesi Ve aşk Bir kez daha acı çektikçe ben Duyuyorum kahkahanı kulaklarımda.... CEYHUN YILMAZ
  10. Aşk için ayrılmış özel bir alan yok kapımızın önünde bazen çocuklarımızın da gözü önünde yaşanıyor uzakalara gidip yalnızlarda üzüleyim diyemezsin aşk için ayrılmış başka bir yaşam alanı yok bazen çocukların bazen annenin bazen de artık yüreğinden gittiğin eşinin gözü önünde yakalar seni savaş gibi kazananı tek ve mutlaka hüzün besler içinde.... ceyhun yılmaz
  11. ERBAY

    KARŞILIKSIZ AŞKLARA...

    Gönlümde akşamları karşılıyorum bugün... Sevdiğim ! gözyaşına yeminlim... Sen ağlıyorsunya, Sen sahte sevdalara intizarsınya... Kalamam sende,bırak gideyim... Sen mutlu ol... Bekleyenim bir kara haberse,durma önümde... Bırak ! kurşunlara geleyim....
  12. ERBAY

    İHANET

    ilk önce onu kırmadan neden daha önce söylemedin derdim...eğer gerçekten seviyorsam onunda beni sevdiğine inanıyorsam gider ailesiyle konuşurum olmaz derlerse de kaçırırım..... tabii bunlar senin için geçerli değil maalesef... burda önemli olan seviptemi nişanlanmış yoksa ailesinin zoruylamı nişanlanmış olması...
  13. Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum. Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum. Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin. Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey. Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum. Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok.......... Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez. İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası.... Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım. Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim. Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?.....
  14. ERBAY

    Çağrışım

    rahmetli
  15. ALİHAN'a ....
  16. balık ayhana....
  17. ahmet mete ışıkara'ya çevirirdim...anladın sen onu.....
  18. zemzem suyuna....
  19. HöNk... bende seni agaya çeviriyom...
  20. açık büfe kahvaltıya...
  21. ERBAY

    Çağrışım

    ısıtıcı
  22. ERBAY

    Çağrışım

    uzaylı mustafa....
  23. ERBAY

    Çağrışım

    eminem
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.