Zıplanacak içerik

Legendary

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Legendary tarafından postalanan herşey

  1. Aslan Burcu Partnerinize son günlerde yaşattığınız duygusal yalnızlığı belli bir mantık çerçevesinde açıklamaya çalışmanız, bu ilişkide size de ikna edici gelmiyor. İlişkinizle ilgili derin yanılgılar içinde görünüyorsunuz. İş hayatında uzun zamandan beri yerine oturtmaya çalıştığınız dengeler birtakım sebeplerle yerinden kıpırdayabilir. Sorun yapmayın, tekrar doğru yolu bulacaksınız. Kendinizi yalnız ve çözümsüz gördüğünüz durumlarda, ummadığınız kişiler tarafından destekleneceksiniz.
  2. Yengeç Esprili ve neşeli bir gündesiniz. Bunu iyi değerlendirin. Duygularınız coşacak. Toplum yaşamınızda ve aşkta başarılı olacaksınız. Seviyor ve seviliyorsanız bütün kuruntu ve kuşkulardan sıyrılarak büyük bir mutluluğa erişeceksiniz. Bu gün negatif elektrik aldığınız insanlara karşı daha pozitif davranmaya çalışın. Bu ilişkilerde, yakın dost çevrenizden alacağınız uyarılar önem taşıyacak. Sizi kara kara düşündüren büyük bir ödeme var. Paranız eksik olduğu için, biraz paniktesiniz.
  3. İkizler Burcu Kendinizi çok iyi hissedeceğiniz bir gün. Sevdiğinizin sıcak ilgisi ve duygularını size anlatması, keyfinizi daha da arttıracak. Geleceğe yönelik hoş istekler içine girebilirsiniz. Aile büyüklerine yeterince zaman ayıramamanın sıkıntısını yaşıyorsunuz. İşte yeni bir atılım yapmanızın en uygun zamanı. Bunu güvendiğiniz bir dostunuzun sayesinde gerçekleştirebilirsiniz. Bu da size bol paranın kapılarını açabilir. Frenleyemediğiniz gece atıştırmaları zamanla size kilo olarak geri geliyor.
  4. Boğa Burcu Güzel ve uzun dönemli bir ilişki kurma zamanı geldi. Akıllıca davranarak ve gönlünüzün gösterdiği yöne giderek, aşk dolu ve yaşam boyu sürecek bir ilişki kurabilirsiniz. İş ortamının güzel olması veriminiz açısından önemlidir, bu konuda siz de üstünüze düşeni yapmalısınız. İşiniz konusunda alacağınız kararlarda temkinli hareket edin. İstediklerinizi elde etmek için emek vermeli ve umutsuzluğa kapılmamalısınız. Bir yakınınıza istemeyerek de olsa vereceğiniz para desteği canınızı sıkabilir.
  5. Koç Burcu Mutlu beraberliğinizde yeni gelişmeler görünüyor. Bunlar, beklediğinizden daha ileri boyutlu olabilir. Sürpriz gelişmelere hazırlıklı olduğunuz söylenemez, dikkatli olmalısınız. İşle ilgili koşulların şekilden şekle girmesi, sizi umut ve umutsuzluk arasında götürüp getiriyor. Sabırlı olmanız gerekiyor, destek aradığınız konuyla ilgili olarak başvurduğunuz önemli bir yerden, çok umutlanacağınız haberler alabilirsiniz. Bütün umudunuzu gelecek bir paraya başlamıştınız ama o para gelecek gibi görünmüyor
  6. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Ufolar - Uzaylılar
    UFO görüntüsü 40 dakikalık UFO görüntüsü Çinli bilim adamlarının, bu yazki güneş tutulması sırasında 40 dakika boyunca bir UFO'nun görüntüsünü çektiği bildirildi. Nanjing'deki gözlemevinde çalışan bilim adamları, bu kadar uzun süreli bir UFO görüntüsünün, tanımlanamayan uçan nesnelerin varlığına dair uzun zamandan beri beklenen kanıt olması ihtimali üzerinde duruyor. Güneş tutulması sırasında görüntüleri çeken bilim adamları, görüntülerdeki nesnenin mahiyetiyle ilgili bir yıl sürecek bir araştırma başlattıklarını söyledi. Daily Mail'deki habere göre, uçan nesneyi gören ve görüntüleyen sadece bilim adamları değildi. 22 Temmuz'da Guandong iline bağlı Deqing'de çatıdan güneş tutulmasını izleyen onlarca öğrenci de aynı şeye şahit oldu. Öğrenciler, UFO'nun renk değiştirdiğini, başlangıçta canlı mavi renkte olduğu halde daha sonra karardığını söyledi. Kaynakça:cnnturk
  7. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Ufolar - Uzaylılar
    UFO ZiYARETLERiNiN TARiHi ilk Ziyaretler: Birçok yorumcu modern UFO çaginin 1947'ler de basladigini iddia etmektedirler ama, asil çagin baslama tarihi 1880'de, sanayi devriminin doruguna ulasilirken baslamistir. Aslinda olayin özüne inecek olursak, UFOlar çok daha uzun süredir etrafimizda dönüp durmaktadirlar. Günümüzde bazi Kutsal Kitap alintilari, kimi satirlar dogaüstü varliklarin uçurdugu cisimlere atiflarla doludur. 1880'den Birinci Dünya Savasina kadar olan bölüm ise, bu olgunun en açik seçik örneklerini gözler önüne sermektedir. 16 Mart 1880 aksami, çok büyük bir pervaneye sahip, puro biçiminde bir hava tasiti New Mexico'da üç kisi tarafindan gözlemlenir. Bu üç tanik, hava tasitindaki insanlarin bilmedikleri bir dili konustuklarini, gülerek kendilerine seslendiklerini ve on kisi olduklarini belirtmislerdir. Hatta bu kisiler gemideki kisilerin davranislarini sarhos davranislarina benzetmisler ve gemiden asagi onlara, birinin üzerinde uzak dogu yazisina benzer bir yazi olan ipek ya da saten benzeri bir kagit, birine güzel bir çiçek ve digerine de acayip bir isçilik ürünü olan fincan atmislar. Hava tasitindan atilan bu nesneler hemen o üç kisi tarafindan alinmis ve bir depoda diger insanlara teshir edilmis. Aradan birkaç saat geçmeden depoya gelen bir yabanci esyalari incelemis ve onlarin Asya kökenli mallar oldugunu, kendisinin de bu tip seylerin koleksiyoncusu oldugunu belirterek bayagi yüksek sayilabilecek bir meblagi depo görevlisine vererek esyalari satin almis ve ortadan kaybolmustur. Bu tip yaklasimlar yasanan cisimli UFO olaylarindan sonra hep olagelmistir. Günümüzde bu tip insanlara giyim sekillerinden dolay "Siyahli Adam" denilmektedir. Daha sonralari buna benzer olaylar muhtelif tarihlerde gelismistir. ikinci Ziyaret Döneminin Baslamasi: 1880'den 1947'ye kadar olan sürede yasananlar, 47 ve sonrasinda adeta istila halini almistir. Kayitlara geçen ve geçmeyen binlerce yasandigi iddia edilen olaylar, çok kabarik bir arsivi de beraberinde getirmistir. 1947'nin 24 Haziran günü ABD'nin Washington Eyaleti piril piril bir gün yasamaktaydi. Bu havanin temizligi ve berrakligi Cascade Daglarini daha bir güzel hale getiriyordu. Otuz iki yasinda bir is adami olan Kenneth Arnold, ayni zamanda da dört bin saati askin bir uçus tecrübesine sahip olan bir pilottu. Arnold, ayni zamanda tek motorlu bir Callier marka uçaga da sahipti. Bulana 5000 $ ödül vaadedilen deniz piyadelerine ait bir uçagi aramak için o gün gökyüzündeydi. Arnold' un uçagi dag uçuslari için tasarlandigindan, bu tip uçuslar için de ideal bir araçti. Arnold, düsen Curtess C-46 komando nakliye uçagini aramaya basladi. Uçak daglarda bir yerlerde kaybolmustu ve o güne kadar da bulunamamisti. Arnold da o uçagi bulamadi ama; baska bir sey buldu, daha dogrusu, o sey gelip onu buldu! Arnold dagin üzerinde dönüs yaparken, son derece parlak bir isik, uçaginin yüzeyini aydinlatinca sasirir kalir. Önce yaklasmakta olan baska bir uçaga çarpmakta oldugunu düsündü. Ve telasla o uçagi yaklasik otuz saniye boyunca aradi, kendini çarpismadan korumaya çalisti. Gerçekten de bir uçak gördü! Bu, bir DC-4' tü ve Arnold onun San Francisco Seattle tarifeli seferini yapan uçak olduguna karar verdi. Ama iskele tarafinda ve gerideydi ve de o isik oyununu onun yaptigi düsünülemezdi. Bunlari düsünürken, bir isik daha çakti, bu sefer Arnold isigin tam nereden geldigini saptayabildi. O tarafa, o çizgiye dogru yöneldiginde, saskinliktan agzi bir karis açik kalmisti. Dorugun üzerinde inanilmaz hizla formasyon uçusu yapan bir grup çok parlak cisimler görüyordu. Aralarindaki mesafe yaklasik yüz mil civarindaydi ama, onlari tam olarak göremiyordu ancak cisimler kendisine dogru yaklasmaktaydilar. Arnold, son saniyeye kadar onlari formasyon uçusu yapmakta olan jetler oldugunu zannediyordu. Ve dokuz adet olduklarini görebildi. Çapraz bir dizilisle yaklasiyorlardi ve formasyonlarinda ilk dördünün arasindaki uzakliklar esit, sonraki besli grup ise daha seyrekti. Fakat Arnold'un fark ettigi yalnizca bu degildi, daha tatsiz bir durum daha fark etmisti bu da yaklasan uçaklarin hiç birinin kuyrugu yoktu ve çok degisik bir formasyonda uçuyorlardi. En öndeki digerlerinden daha üstte ve sanki rüzgarda savrulan uçurtmalar gibi ya da su üstündeki hiz tekneleri gibi daha dogru bir ifade ile bir kaz sürüsünün uçusu gibi bir formasyon almislardi. Bu uçaklarin etkileyici bir baska özellikleri de, ikide bir kanatlarini egmeleri ve yüzeylerinden o mavimsi beyaz isigi fiskirtarak uçmalariydi, Arnold'a göre! Arnold, ilk baslarda o isigin onlardan geldigini düsünememis, kanatlarin piril piril cilali yüzünde günesin yansimasi olarak yorumlamisti. Arnold'a göre uçusun yönü hiç degismiyor, ama cisimler tek tek dag doruklarinin arkasina girip girip çikiyor, bazilarinin önünde, bazilarinin ise arkasinda uçuyorlardi. Dokuzu birden gözden kayboldugunda, Arnold'un kafasi iyice karismis, Hava Kuvvetlerinin bir teknolojik mucize yarattigini düsünmüstü. Bundan sonra ne yaptigi ise ne de 5000 $ dolara konsantre olamiyordu, bir an evvel asagiya inip gördüklerini arkadaslarina anlatmaliydi. Arnold Tarihe Geçiyor: Arnold inis yaptiktan sonra, bu garip olayi arkadaslarina anlatti ve aralarinda saatler süren bir durum muhakemesi yaptilar. Fakat herhangi bir sonuca varmalari imkansizdi ve olay daha yüksek makamlara intikal etti ve is gazetelere kadar yansidi. Ve bir ajans haberinde olayi ABD'nin her yerindeki insanlar ögrenmisti. Arnold'un inanilir ve güvenilir bir insan olmasi, olayi daha cazip bir hale getirmis ve herkes tarafindan konusulur olmustu. Arnold'un yaptigi tariflerde, gördügü cisimlerden "Suyun üzerinden ileriye dogru firlattiginiz bir tabak nasil uçarsa öyle uçuyorlardi..." seklindeki ifadesinden "uçan daire" tabiri da dogmus oluyordu. Olay tüm dünyadaki basinin hayal gücünü bir anda esir almis, normal olmayan olaylarinin hazirliksiz kurbanlarindan pek çogu gibi, Arnold da istemeyerek bir basin gösterisi baslatmistir. Böylelikle de bu olayin kahramani olarak tarih sayfalarindaki yerini de alir. FBI Etkilenmiyor: Bu olayin yankilari sürerken FBI ajanlarindan birisi Arnold'un görmüs olduklarinin gerçek oldugu tezini savunur ve bu kisinin yalan söyleyerek kazanacaklarinin kaybedeceklerinden daha az olacagina ve böyle bir yalan konusmaya ihtiyaci olmadigini savunmustu. Daha sonra, 22 Mart 1950' de FBI'dan Guy Hottel, patronu J. Edgar Hoover'a, "Uçan Daireler" baslikli yolladigi garip bir yazida sunlardan bahseder : "Bir Hava Kuvvetleri arastirmacisi, uçan daireler diye bilinen seylerden üçünün New Mexico'da ele geçtigini söylemistir. Bunlarin yuvarlak biçimde oldugu, ortalarinin biraz yüksek oldugu, ortalarinin biraz yüksek oldugu, çaplarinin yaklasik 50 feet civarinda oldugu belirtilmistir. Her birinin içinde, insan biçiminde, ama boylari yalnizca 1 metre olan, çok ince metalik giysiler giymis üçer ceset bulunmustur. Bu cisimlerin New Mexico'da bulunmasinin, hükümetin o yörede çok güçlü bir radar tesisine sahip olmasindan, bu radarin uçan dairelerin kontrol mekanizmasini etkilemesinden ötürü oldugu sanilmaktadir." Bu kadar olaganüstü bir haberin nedense FBI hiyerarsisi tarafindan pek de ciddiye alinmadigi söylenebilir. Garip olan; böyle bir olayin o tarihlerde ki kurgubilim film yapimlarinin henüz o düzeyde olmadigi, dolayisiyla da UFO'larin düsmesi konularina atifta bulunulamayacagi savi kuvvetlidir. Ama ondan sonra, Amerika'da insan kaçiran UFO raporlarinda bu yaratiklar bir standart olusturdu. Söz konusu yazi gizlice yollandigi siralarda, dünyanin ilk UFO kitabi olan Uçan Daireler Gerçektir adli kitap piyasaya sürüleli henüz bir iki hafta olmustu. Bu kitabin yazari olan eski bir deniz piyade subayi Donald Keyhoe, kitabinda olayin örtbas edilmekte olduguna dair suçlamalarda bulunmus ve büyük sansasyon yaratmisti. Roswell Olayi : Olay New Mexico'nun Roswell bölgesinde 1947 yilinin 4 Temmuz saat 23:30 siralarinda cereyan eder. Bu tarihte William Mc. Brazel adli bir çiftçinin arazisinde bir UFO yere çakilir. Brazel, UFO'dan etrafa dagilan parçalari görünce olayi yetkililer haber verme ihtiyaci hissediyor ve 5 Temmuz 1947 günü askeri yetkililer inceleme için bölgeye geliyorlar, bölgeyi de ziyaretçilere kapatarak uzay cismine ve içinde bulundugu iddia edilen cesetlere el koyuyorlar. Çiftçi Brazel, ayni gün arazisinde ayni cisme ait bir iki kalintinin daha oldugunu tespit eder. Brazel buldugu o kalintilari da alarak ertesi gün Roswell kentine gider ve yetkililer kendisinden o parçalari da teslim alirlar. Brazel'in buldugu parçalarla ilgili yerel bir gazete de çikan haber üzerine yetkililer olayi yalanlayarak, kalintilarin düsen bir meteoroloji balonuna ait oldugunu açiklarlar. Amerikan hükümeti olayi basindan ve halktan gizlemeye kararliydi. Ve cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlari bir üsse tasidilar. Yillar sonra o zamanlar orduda görevli olan kameraman Jack Barnett, tüm çevreleri ayaga kaldiran açiklamasinda, cesetlere otopsi yapildigini ve kendisinin de bu olayi kare kare kamerayla tespit ettigini açikladi. Bu kayit yaklasik 90 dakikalik olup, belki de dünyanin en büyük sirlarini gizliyordu. Tabi ki bu film, hükümet politikasi geregi yillar boyu açiga çikarilmadi, gizli tutuldu. Hatta bazi iddialara göre dönemin baskani Truman da otopside hazir bulunmustur. Fakat kameraman Barnett o kadar da saf biri degildi ve filmin bir kopyasini da kendine çikarmayi bilmisti. Daha sonra Ingiliz gazeteci ve televizyon yapimcisi Ray Santilli yüklüce bir miktar karsiliginda filmi satin aldi. Bundan sonra da dünya basinini ayaga kaldiran uzayli varlik otopsisi yavas yavas dis dünyaya açilmaya basladi. Kaynakça:nüve
  8. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    Süperküme Süperkümeler küçük gökada kümelerinden ve gökada gruplarından oluşan büyük kümeler olup evrende şimdilik gözlemlenebilen en büyük yapı birimleridir. Süperkümelerin varlığı gökadaların evrende tekbiçimli dağılmamış olduğunu gösterir. Gökadaların çoğu, kütleçekimi etkisi sayesinde birbirlerine bağlı “kümeler” adı verilen topluluklar oluştururlar; onlar da yine kütleçekimi etkisi sayesinde birbirlerine bağlı süperkümeleri oluştururlar. Süperkümeler de Büyük Duvar CfA2 denilen daha büyük bir yapıya bağlı olduğundan,bu gruplaşmalar zinciri süperkümelerle de son bulmaz ve muhtemelen evrenin gitgide daha büyük ölçekteki gruplaşmalarınca kapsanma sözkonusu olacak şekilde, hiyerarşik olarak uzar gider. Süperkümelerin çoğu 50’ye yakın gökada içeren gökada grupları ile birkaç bine kadar gökada içeren gökada kümelerinden oluşur. Süperkümeler gökada kümeleri, gökada grupları ve bazen de bireysel gökadalar halinde onbinlerce gökada içerirler. Bir milyar ışık yılı uzunlukta olabilen bu muazzam büyüklükteki yapılarda, aralarında büyük boşluklar olan gökadalar, rastgele değil, bir yapıdaki teller ya da ipliksiler gibi dizilmişlerdir.Bunlara galaktik ipliksi ya da gökada ipliği (İng. galaxy filament) adı verilir. Süperküme ölçeğinin daha üzerinde evrenin izotropik ve homojen olduğu düşünülür. Gökadaların yaklaşık % 90’ı bir kümeye ya da bir süperkümeye dahildir. 30 civarında gökadadan oluşan, içinde bulunduğumuz Yerel Grup’un (Local Group) kendisi de Yerel Süperküme de denilen Başak Süperkümesi’nin içindeki bir bulutumsu yapının bir parçasıdır. En parlak 60.000 gökadanın tüm gökyüzü haritası, gökadaların nasıl yığınlar halinde bir araya gelerek büyük süperküme yapıları oluşturduklarını göstermektedir. Yalnızca en yakın süperkümeler belirgin olsalar da büyük süperkümelerin bazıları haritada belirtilmiştir. Bu gökadalardan yalnızca dördü çıplak gözle görülebilmektedir. Haritada görülen geniş, yuvarlak, koyu renk kuşak kendi gökadamızın düzlemidir. Önde bulunan bütün o gaz, toz ve yıldızlar nedeniyle uzak gökadaları görmek zorlaşmaktadır. Kaynakça:Vikipedi
  9. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    SAMANYOLU Yıldızlar “galaksiler”, ya da “büyük yıldız sistemleri” diye adlandırılan kesin sistem­lerle bir araya gelmişlerdir. Gökyüzünde en az bin milyon galaksi bulunmuştur. Güneş de, gök­yüzündeki bütün parlak yıldızlar da Samanyolu galaksisinin bir kısmını oluştururlar. Büyük yıl­dız sistemlerinin (galaksilerin) dönen bir çarkıfe­leğe, sarmal biçiminde büyük kollan olan bir dis­ke benzediği düşünülmektedir. Bizim galaksimizin genişliği yaklaşık 100.000 ışık yılıdır. Bunun 100.000 yıldızı kapsadığı sa­nılıyor. Güneş bizim yıldız sistemimizin merke­zinden 30.000 ışık yılı uzaklıktadır. Gökteki Sa­manyolu dediğimiz, yıldızların oluşturduğu bula­nık şeride baktığınız zaman disk şeklindeki ga­laksiyi kenarından doğru görmüş olursunuz. Ga­laksinin merkezindeki o büyük yıldız kümelerini göremezsiniz, çünkü arada gaz ve tozdan oluşmuş dev “bulutlar” vardır. Bu görüntüyü gizleyen bu­lutlara “nebula” (bulutumsu) adı verilir. Bunlar koyu renk, ya dajparlak olabilirler. Bu durum iç­lerinde yıldızlar bulunup bulunmadığına bağlı­dır. Bazı nebulalar genişleyen gaz yapılarıdır. Bunlann diske benzer bir görünümleri vardır. Bu türlere “gezegen nebulası” adı verilir. Şilyak ta­kım yıldızındaki Yüzük Nebulası bunun iyi bili­nen bir örneğidir. Galaksinin merkezinin “küresel kümeler” diye tanımlanan çok büyük, sıkışık yıldız küme-leriyle sarılmış olduğu düşünülmektedir. Bun­lardan ancak birkaçını görebiliriz. Çünkü çoğu zaman nebulalar, bunları gözlerden gizlerler. Ama, sadece teleskopla görebildiklerimiz de gerçekten şaşırtıcıdır. Bu kümelerde binlerce, binlerce yıl­dız vardır. Gökyüzünün başka yerlerinde de daha gevşek kümeler oluşturan yıldızlar görülür. Bun­lara da “açık kümeler” adı verilir, Bunlann en iyi bilinenleri, en kolaylıkla görülenleri “Ülker” burcu (Yedi Kızkardeş)tir. Samanyolu Gökadası'nın diğer bulutsulardan ayırt edilmesi 10. yy.’da İranlı astronom Abd al-Rahman al-Sufi (El Sufi adıyla da tanınan Azophi) Andromeda Gökadası’nın ilk kayıtlı gözlemini yaptı ve onu “küçük bulut” olarak tarif etti. El Sufi aynı zamanda Yemen’den görünür olan ve Macellan’ın 16. yy.’daki yolculuğuna kadar Avrupalılar tarafından görülmemiş Büyük Macellen Bulutu’nu da tanımladı. Bunlar Samanyolu Gökadası haricinde yeryüzünden gözlemlenen ilk gökadalardı. El Sufi buluşlarını 964 yılında “Sabit Yıldızlar” adlı kitabında duyurdu. 1054’te SN 1054 süpernovasının patlamasıyla Yengeç Bulutsusu’nun oluşması Çin, Arap ve İranlı gökbilimcilerce gözlemlendi. Bu bulutsu yüzyıllar sonra, Batı'da önce John Bevis (1731) tarafından daha sonra Charles Messier (1758) ve ardından Earl of Rosse’(1840’lar) tarafından gözlemlendi. 1750’de Thomas Wright “Orijinal bir Teori ya da Evrenin Yeni Hipotezi” (An original theory or new hypothesis of the universe) adlı eserinde Samanyolu Gökadası’nın yıldızlardan oluşan basık bir disk olduğunu ve gece gökyüzünde görünen bazı bulutsuların Samanyolu Gökadası’ndan ayrı olabilecekleri düşüncesini ifade etti ki, bu düşüncesinde haklı olduğu zamanla anlaşılacaktı.1755’te Immanuel Kant Samanyolu Gökadası’ndan ayrı olan bu bulutsular için “ada evren” terimini ortaya attı. 18.yy. sonuna doğru Charles Messier en parlak 109 nebulayı (bulutsu, bulut görünüşlü gök cisimleri) içeren bir katalog derledi. Bunu William Herschel tarafından 5000 bulutsunun derlendiği geniş bir katalog çalışması izledi. 1845’te Lord Rosse eliptik bulutsular ile spiral bulutsular arasında ayrım yapabilmesini sağlayan yeni bir teleskop yaptı. 1917’de Heber Curtis Andromeda Gökadası'ndaki S Andromedae (Messier nesnelerinden M31)adlı novayı gözlemledi, fotoğraf kayıtlarını araştırarak 11 nova daha buldu. Ayrıca bu novaların ortalama olarak bizim gökadamızdakilerden 10 kat daha soluk olduğunu saptadı. Buradan yola çıkarak da 150.000 parsek mesafede olduğu tahmininde bulundu ve spiral bulutsuların bağımsız birer gökada olduklarını varsayan "ada evrenler" hipotezini destekledi. 1920'de esas olarak Harlow Shapley ile Heber Curtis arasında geçen, Samanyolu ve spiral bulutsuların doğasının yanısıra evrenin boyutu hakkındaki "Büyük Tartışma" o döneme damgasını bırakmıştı. Konu ancak yeni bir teleskop kullanan Edwin Hubble’ın 1920’lerin başlarındaki çalışmaları sayesinde sonuca bağlandı. Bazı spiral bulutsuların dış kesimlerinde bireysel yıldız toplulukları olduğu ayrıntılarını gözlemlemeyi başaran Hubble, bazı sefe değişkenlerini tanımlayabildi ki, bu da kendisine bulutsuların uzaklığını hesaplayabilme imkanı verdi. Böylece bu bulutsuların Samanyolu'nun parçası olamayacak kadar uzak olduklarını ortaya çıkardı.Hubble ayrıca, 1936’da, hâlâ kullanımda olan bir biçimsel gökada sınıflandırma sistemini (Hubble düzeni) ortaya atmıştır. Kaynakça: Bilim ve Teknoloji Vikipedi
  10. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    Modern araştırma Gökadaların uzayda rastgele dağıldıklarını ileri süren teoriler, modern araçlarla yapılan gözlemler sonucunda önemini kaybetmiş, hepsinin belli bir düzen içinde yer aldıkları, gök cisimlerinin hepsinin belirli yasalar dahilinde hareket ettikleri anlaşılmıştır. 1944'de, Hendrik van de Hulst'un dalgaboyunu 21 cm. olarak tahmin ettiği, 1954’te gözlemlenen, yıldızlararası hidrojen atomlarından kaynaklanan mikrodalga ışınımının ortaya çıkarılması ile gökada incelemeleri yeni bir boyut kazandı. Çünkü, bu ışınım tozların soğurmasından etkilenmiyordu ve Doppler etkisi gökada içerisindeki gazların hareketlerini belirlemede kullanılabilecekti. Gelişmiş radyoteleskoplarla bu hidrojen gazı diğer gökadalarda da belirlenebildi. 1970'lere gelindiğinde ise, Vera Rubin'in gökadalardaki gazların dönüş hızı üzerine çalışmaları sonucunda şu husus saptandı: Gökadalardaki yıldız ve gazların görünen toplam kütlesi, gökadaların bu denli yüksek dönüş hızı için yeterli olamazdı; şu halde gözle görülmese de, ek kütlesiyle, hızın bu düzeyde olmasını sağlayıcı bir madde daha var olmalıydı. Böylece bu eksik kütle, görülemeyen, fakat büyük miktarlarda bulunan karanlık maddenin varlığı ile açıklandı. 1990’ların başlarında Hubble Uzay Teleskobu daha ileri düzeyde gözlemlerde bulunulmasını sağladı. Örneğin gökadamızdaki görünmeyen karanlık maddenin yalnızca soluk ve küçük yıldızlardaki karanlık maddeden ibaret olamayacağı anlaşıldı.Yine bu teleskopla önceleri nispeten boş olduğuna inanılan bir gökyüzü parçasının (Hubble Derin Alan) incelenmesi sayesinde, o gökyüzü parçasının boş olmayıp gökadalarla dolu olduğu anlaşıldı ve böylece evrende 125 milyar (1.25x1011) gökadanın olması gerektiğine ilişkin kanıt bulunmuş oldu. Öte yandan gözle görülemeyen birçok tayfı gözlemleyebilen gözlem aygıtlarının (radyo teleskop, x-ışını teleskobu, kızılötesi kameralar vb.) geliştirilmesi Hubble tarafından da saptanamamış birçok gökadanın keşfedilebilmesini sağladı. Böylece “boşluk kuşağı” (İng. zone of avoidance) denilen “Samanyolu kuşağı” yüzünden iyi görülemeyen gökyüzü bölgesindeki gökadalar da keşfedilebildi. Kaynakça:Vikipedi
  11. Galaksilerin tipleri ve biçimleri Gökadalar (Galaksileri) Hubble düzeni olarak adlandırılan yaygın bir biçimsel sınıflandırmaya göre üç ana sınıfta sınıflandırılırlar: Eliptik, sarmal (spiral) ve düzensiz. Bu sınıflandırma tümüyle gökadaların gözle görülen biçimlerine dayanır. Fakat bu sınıflandırma esas alındığında,”etkin gökadalar”daki çekirdek etinliği ya da “starburst gökadaları”nda önem taşıyan “yıldız doğum oranı” gibi, gökadaların bazı önemli karakteristikleri gözardı edilmiş olur. Bir gökadanın en yoğun kısmı çekirdeğidir. Gaz miktarı ve yıldız sayısı gökadanın merkezine doğru gittikçe artar. Eliptik gökadalar Eliptik gökadalar görüş açısından bağımsız olarak, gerçekten elips biçimine sahip gökadalardır. Hubble düzenine göre eliptik gökadalar daire biçimine yakınlıktan aşırı ovalliğe kadar uzanan bir yelpaze içinde kodlanır ya da adlandırılırlar. Bu yelpaze içinde daire biçimine en yakın eliptik gökadalar E0 olarak, en basık ya da en oval olanlar ise E7 olarak adlandırılır. Genellikle küçük yapılı, nispeten yıldızlararası maddesi fazla olmayan gökadalardır. Bu gökadalarda yeni yıldız doğum oranı çok düşüktür, yani yıldız doğumlarının durduğu veya en aza indiği gökadalar olarak düşünülebilirler; dolayısıyla açık kümelere çok az derecede sahiptirler. Bu gökadalar, ortak kütleçekim merkezini esas alan, rastgele sayılabilecek yörüngelerde dönen evrimleşmiş yaşlı yıldızların baskın (çoğunlukta) olduğu gökadalardır. Bu bakımdan çok daha küçük olan küresel yıldız kümeleri ile bazı benzerlikler taşırlar. Buna karşılık en büyük gökadalar "dev eliptik gökadalar"dır. Dev eliptik gökadalar genellikle büyük gökada kümelerinin çekirdekleri yakınında bulunurlar. Sombrero Gökadası, bir çubuksuz sarmal gökada örneği Sarmal gökadalar Evrendeki gökadaların büyük bir çoğunluğu sarmal gökadalardan oluşur. Nispeten yüksek düzeyde açısal hıza sahiptirler. Sarmal gökadalar, dönen bir yıldızlar diskinden, yıldızlararası ortamdan ve genellikle daha yaşlı yıldızlardan meydana gelmiş bir "karın"dan (çekirdek, topak) oluşur. Etrafı teker adlı yıldızlar topluluğu tarafından sarılı bu "karın" ya da çekirdek kısmından dışarı doğru nispeten parlak kollar uzanır. Hubble düzeninde sarmal gökadalar S harfiyle kodlanır; bu S harfinin yanına gökadanın bazı özelliklerini belirtmek üzere küçük harfler (a, b, c) eklenir. Bu ek harfler kolların sıkılık ya da dallanmadaki dağınıklık derecesini ve merkezî “karın” ya da çekirdeğin boyut durumunu gösterir. Örneğin Sa sınıfındaki gökadalarda çekirdek büyüktür, kollar ise belirsizce yayılmıştır. Sc sınıfında ise çekirdek küçüktür ve açılmış kollar ise belirgindir. Sarmal gökadalar adlarını yıldızların oluştuğu parlak kollarına borçuludurlar. Sarmal gökadalarda kollar, merkezden dışa doğru “logaritmik spiral” biçimine yakın bir spirallik göstererek açılırlar. Bu, yıldızlar kitlesinin tekbiçimli dönüşüyle oluşan sapmalardan kaynaklanan bir çalkantının varlığını gösterir. Yıldızlar gibi kollar da merkez çevresinde dönmekle birlikte, kollar açısal hız sabitiyle dönerler. Bu şu anlama gelir: Yıldızlar hareketleri sırasında bu kollara girip çıkarlar ve gökada merkezine yakın yıldızlar ile kollardaki yıldızların hızları aynı değildir. NGC 1300, bir çubuklu sarmal gökada örneği Günümüzde gökadaların sarmal kolları yoğunluk dalgası teorisi'yle, maddenin geçici olarak artması veya sıkışması şeklinde yorumlanmaktadır. Yıldızlar bir kol vasıtasıyla yer değiştirirlerken her yıldız sisteminin uzay hızı daha yüksek yoğunluktaki maddelerin kütleçekim kuvvetiyle değişikliğe uğratılır. İşte, yolda art arda giden otoların yavaşlamasıyla oluşan harekete veya okyanustaki dalga hareketine benzetilen bu etki, gökadada yoğunluk dalgalarını oluşturmaktadır. Sarmal gökadaların çoğunda, çekirdeği bir uçtan diğerine kateden, yıldızlardan oluşmuş çubuk biçiminde bir oluşum bulunur. Çubuklu sarmal gökadalar denilen bu sınıftaki gökadalar Hubble düzeninde, ardından kolların durumunu belirten bir küçük harfin (a, b, c) geldiği SB kodlamasıyla gösterilir. Çekirdekteki çubuğun çekirdekten dışarı doğru hareketlenen bir yoğunluk dalgası nedeniyle, bazen de bir başka gökadanın gelgit etkisi nedeniyle meydana gelen geçici bir oluşum olduğu düşünülmektedir. İçinde bulunduğumuz Samanyolu Gökadası da bir çubuklu sarmal gökadadır; yaklaşık 30 kiloparsek yarıçapında ve bir kiloparsek kalınlıktadır. Yaklaşık 200 milyar yıldız içermekte olup kütlesi Güneş’inkinin yaklaşık 600 milyar mislidir. Samanyolu Gökadası 4 kısımda ele alınır: Karın, ince teker, kalın teker, hale. Disk çapı yaklaşık olarak yüz bin ışık yılıdır. İçerdiği 200 milyar yıldızın büyük çoğunluğu, diskin merkezinde toplanmıştır. Diğer biçimler “Tuhaf gökadalar” diğer gökadalarla gelgit etkileşimlerinden kaynaklanan alışılmamış özellikler gösteren gökadalardır. Çıplak bir çekirdek ile çekirdeği çevreleyen, yıldızlardan oluşmuş bir halka ve yıldızlararası ortamdan oluşan “halkalı gökada” buna bir örnek olarak gösterilebilir. Halkalı gökadanın bir sarmal gökadanın çekirdeğinden küçük bir gökadanın geçmesi halinde oluştuğu düşünülmektedir. Andromeda Gökadası’nın başından da böyle bir olay geçmiş olması muhtemeldir; çünkü kızılötesi ışın tekniği yardımıyla bu gökadanın çokhalkalı bir yapılanma gösterdiği saptanmıştır. Hoag nesnesi, bir halkalı gökada örneği Bir “merceksi gökada” (İng. lenticular galaxy) eliptik gökada ile sarmal gökada arasında kalan bir biçimde olup her iki gökada sınıfının özelliklerine de sahiptir. Bu sınıftakiler Hubble düzeninde S0 olarak kodlanırlar. Belirsiz spiral kolları olmasının yanısıra yıldızlardan oluşan eliptik bir halesi vardır. Çubuklu merceksi gökadalar ise Hubble düzeninde SB0 olarak kodlanır. Bütün bu sınıflardan başka, eliptik ve spiral bir biçim altında sınıflandırılması pek mümkün olmayan bazı gökadalar daha bulunmaktadır ki, bunlar düzensiz gökada olarak adlandırılır ve Irr I ya da Irr II olarak kodlandırılırlar. Bunlardan Irr I olarak kodlananlar düşük düzeyde bir yapılanma gösterirlerse de bu yapının biçimi biçimsel gökada sınıflarından herhangi birine uymaz. Irr II olarak kodlanan gökadalar ise biçimsel gökada sınıflarını andıran hiçbir yapı izi göstermezler. Düzensiz gökadaların geçmişte birer sarmal veya eliptik gökada oldukları, fakat sonraları kütleçekimsel kuvvetlerin etkisi altında düzensiz hale geldikleri düşünülmektedir. Düzensiz cüce gökadaların yakın örneklerine Macellan Bulutları'nda rastlanır. NGC 5866, bir merceksi gökada örneği. (NASA/ESA) Cüce gökadalar Geniş eliptik ve sarmal gökadaların ününe karşılık evrendeki gökadaların çoğunun cüce gökadalar oldukları görülmektedir. Bu mini gökadalar Samanyolu Gökadası’nın % 1’i kadar olup yalnızca birkaç milyar yıldız içerirler. Kısa zaman önce yalnızca 100 parsek genişliğindeki “aşırı yoğun gökada”lar keşfedilmiştir. Cüce gökadaların çoğu daha büyük bir gökadanın uydusu durumundadır. Samanyolu Gökadası’nın bilinen böyle 12 kadar “uydu gökada”sı olup, keşfedilmeyi bekleyen 300-500 “uydu gökada”sı daha olduğu tahmin edilmektedir. Cüce gökadalar eliptik, sarmal ya da düzensiz gökada sınıflarında sınıflandırılabilirler. Fakat "eliptik cüce gökadalar" büyük eliptik gökadalara pek fazla benzemediklerinden “cüce küresel gökadalar” (İng. dwarf spheroidal galaxy) olarak adlandırılırlar. Kısa zaman önce keşfedilen iki cüce gökadanın herbirinin kütlesinin 10 milyon güneş kütlesi kadar olduğunun saptanması gökadaların büyük kısmının karanlık maddeden oluştuğu varsayımını desteklemektedir. Kaynakça:Vikipedi
  12. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    DIŞ GALAKSİLER Evren binlerce, binlerce galaksiyle doludur. Bunlann çoğu Samanyolu gibi sarmal biçiminde dir. Olağan sarmallardan başka, “çubuklu sar­mallar” da vardır. Bunlarda galaksinin merkezin­den uzanan bir tür çubuğun ucundan helis biçimi kollar çıkar. Bazı galaksilerde böyle kollar yok­tur. Bunlar “elips biçimi” diye sınıflandırılırlar: Bazılarının belirli bir yapıları olmaz. Bunlar da “düzensiz” diye tanımlanırlar. Yıldızların galaksiler halinde kümelenmeleri gibi, galaksilerin de bir araya toplandıkları görü­lür. Bizim yıldız sistemimiz de 20 kadar üyesi olan “yerel küme” diye tanımlanan kümedendir. Bu kümede bize en yakın olan galaksiler (Büyük ve Küçük Macellan Bulutlan) da bulunmakta­dır. Bunlar düzensiz türdendir, güney yarımküre­sinin iyice aşağılarında, gökyüzünde çıplak gözle görülebilirler. Yine teleskopsuz görülebilen bir başka galaksi de ünlü Andromeda sarmalıdır. Bu, kuzey göklerinde görülür. Yerel kümede daha az üye vardır. Oysa, yüzlerce galaksiden oluşan kü­meler bulunmaktadır. Başak burcundaki kümede 2.500 galaksi olduğu sanılmaktadır! Galaksilerin ışığı spektroskopta incelendiği zaman pek çoğunun tayf çizgilerinin kızıla doğru kaymış oldukları görülür. Bu demektir ki ga­laksilerin hemen hepsi bizden uzaklaşmaktadır­lar. Aynca, bir galaksi nekadar uzaktaysa kızıla kayma da okadar ileridir; yani galaksi daha hızlı hareket etmektedir. Böylece, kızıla kaymanın yardımıyla bir galaksinin nekadar uzakta olduğu­nu saptayabiliriz. Galaksinin hızla böyle dışarıya doğru git­mesi bütün evrenin binlerce milyon yıl önce olan dev bir kozmik patlama sonucu genişleyip ya­yılmakta olduğuna inanmamıza yol açmakta­dır. Kaynakça:Bilim ve Teknoloji
  13. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Galaksiler - Evren
    GALAKSİ NGC 4414 Sarmal Gökada Gökada ya da galaksi, kütleçekim (yerçekimi) kuvvetiyle birbirine bağlı yıldızlardan, yıldızlararası gaz ve tozdan, plazmadan ve şimdilik pek anlaşılamamış karanlık maddeden oluşan sistemdir. Tipik gökadalar 10 milyon (cüce gökada) ile bir trilyon (dev gökada) arasındaki miktarlarda yıldız içerirler ve bir gökadanın içerdiği yıldızların hepsi o gökadanın kütle merkezini (ortak çekim merkezini) eksen alan yörüngelerde döner. Gökadalar çeşitli çoklu yıldız sistemlerini,yıldız kümelerini ve çeşitli nebulaları da içerebilirler. Çevresinde gezegenler ve asteroitler gibi çeşitli kozmik cisimler dönen Güneş’imiz Samanyolu gökadamız içerisindeki yıldızlardan yalnızca bir tanesidir. Tarihsel olarak gökadalar görünürdeki (gözle görülen) biçimlerine göre sınıflanmışlardır. Bu biçimsel sınıflandırmadaki (Hubble düzeni) sınıflardan biri biçimleri elipsi andıran eliptik gökadalardır. Çoğunluğu oluşturan sarmal gökadalar ise tozlu kolları olan eğik bir diski andırırlar. Diğer iki sınıfın biçiminden farklı, tuhaf ya da olağan-dışı biçimli istisnai gökadalar ise "tuhaf (özel) gökadalar" (İng. peculiar galaxies) sınıfına sokulurlar. Bunların bu farklı biçimleri komşu gökadaların kütleçekim etkisinin yol açtığı eğilip bükülmelerden kaynaklanmaktadır. Birbirlerine yakın gökadaların arasındaki bu tür etkileşimler, sözkonusu iki gökadanın birleşmesiyle sonuçlanır. Bu olay aynı zamanda gökadadaki "yıldız doğum oranı"nda “patlama” denecek kadar müthiş bir artmayı da beraberinde getirir ki, bu durumdaki gökadalar “starburst galaksi” terimiyle ifade edilir.[note 2] Düzenli bir yapıya sahip olmayan küçük gökadalar da düzensiz gökadalar (İng. irregular galaxy) sınıfına sokulur. Gözlemlenebilir evrende 100 milyardan (1011) fazla gökada olduğu sanılmaktadır. Gökadaların çoğu 1.000 ile 100.000 parsek arasındaki bir yarıçapa sahip olup, genellikle birbirlerinden milyonlarca parsek uzaklıklarda bulunurlar. Gökadalararası uzay ortalama yoğunluğu m3 başına bir atom bile düşmeyecek derecede az olan bir gazla doludur. Gökadaların çoğu, kütleçekimi etkisi sayesinde birbirlerine bağlı “kümeler” adı verilen topluluklar oluştururlar; onlar da yine kütleçekimi etkisi sayesinde birbirlerine bağlı süperkümeleri oluştururlar. Bir yapıdaki teller gibi dizili süperkümeler de Büyük Duvar CfA2 denilen daha büyük bir yapıya bağlı olduğundan, bu gruplaşmalar zinciri süperkümelerle de son bulmaz ve muhtemelen evrenin gitgide daha büyük ölçekteki gruplaşmalarınca kapsanma sözkonusu olacak şekilde, hiyerarşik olarak uzar gider. Karanlık madde henüz çok iyi bir şekilde anlaşılamamış olmakla birlikte, öyle görünüyor ki, gökadaların çoğunun kütlesinin yaklaşık % 90’ını karanlık madde oluşturmaktadır. Gözlem verileri bazı gökada merkezlerinde dev karadeliklerin mevcut olabileceğini ortaya koymaktadır. Anlaşıldığına göre, Samanyolu gökadamız da çekirdek kısmında böyle bir karadelik içermektedir. Galaksi adının kökeni Galaksi adının kökeni eski Yunanca’daki, bizim galaksimizi belirtmek üzere kullanılan “sütlü, süt gibi, sütsü” anlamlarına gelen galaxias (γαλαξίας) sözcüğü ya da "süt dairesi" anlamındaki kyklos galaktikos (κύκλος γαλακτίκος) terimidir. Bu terim ve dolayısıyla Batı kültüründe Samanyolu için kullanılan "Süt Yolu" terimi eski Yunan mitolojisindeki bir mitosdan kaynaklanır: Bir gece, Zeus ölümlü bir kadından yaptığı oğlu Herakles'i, farkettirmeden uykuya dalmış olan Hera'nın göğsüne koyar. Bebek Heracles, Hera'nın memelerinden akan sütü içecek ve böylece ölümsüz olacaktır. Fakat Hera gece uyanıp tanımadığı bir bebeği emzirdiğini farkedince onu fırlatıp atar ve boşalan memesinden çıkan süt de gece gökyüzüne fışkırıp akar. Hikayeye göre, işte geceleyin gökte sönük bir ışıkla pırıldar halde gördüğümüz “Süt Yolu” (Türkçe’de Samanyolu) denilen kuşak böyle oluşmuştur. Astronomik literatürde galaksi sözcüğü, tek başınayken baş harfi büyük yazıldığında bizim galaksimiz olan Samanyolu’nu ifade eder. Uranüs’ü keşfeden William Herschel (1738-1822) astronominin bugünkü düzeyde olmadığı yıllarda derin (uzak) gök cisimleri kataloğunu hazırladığında M31 (Andromeda Galaksisi) gibi gök cisimlerini adlandırmak üzere “spiral nebula” adını kullanmıştı. Bu gök cisimleri daha sonraki dönemlerde gerçek uzaklıkları anlaşılmaya başlandığında "devasa yıldız yığınları" olarak tanımlandı ve bu kez “ada-evren” olarak adlandırıldı. Zamanla o dönemdeki evren anlayışının terk edilmesiyle bu terim de geçerliliğini yitirdi ve nihayet yerini günümüzde kullandığımız “galaksi” terimine bıraktı. Kaynakça:Vikipedi
  14. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Asteroit ve Meteorlar
    ASTEROİDLER Asteroidler (Küçük gezegenler) boyutları 1 ile 1000 km. arasında değişen kayamsı-metalik cisimlerdir. Bu cisimler Güneş etrafında dolanırlar ve güneş sistemimizde gezegenlerin oluşumlarından sonra geriy kalan artılar olduğu düşünülmektedir... Asteroidlerin büyük bir kısmı Asteroit kulşağı olarak adlandırılan Mars ile Jüpiter'in yörüngeleri arasında bulunur.. Astronomlar ayrıca bir grup Asteroidin Yer yörüngesini kestiğini bulmuşlardır... Asteroidlerden yayınlanan kırmızıöte ışınım onların yerleri,bileşimleri,dönmeleri ve şekil ile boyutları hakkında bilgi verebilmektedir... IRAS Uydusu 400 den fazla yeni asteroid keşfetmiş ve buna ilaveten yaklaşık 1800 tane kadar daha önceden bilinen asteroidin kırmızıöte verilerini elde etmiştir... Birkaç Asteroid 1 Ceres - 1 Ocak 1801 tarihinde kesfedilen en büyük ve ilk kesfedilen asteroid. Ceres asteroidi toplan asteroidlerin kütlesi olan 2.3e21 kg 'in hemen hemen yarisina sahip bir kütlesi oldugu tahmin ediliyor.. 2 Pallas - H. Olbers tarafindan 1802 yilinda kesfedilen ve 2.nci en büyük asteorid. 3 Juno - K. Harding tarafindan 1804 yilinda kesfedilen 3.ncü en büyük asteroid. 4 Vesta - 1995 yilinda Hubble Uzay Teleskopuyla görüntülenen en büyük 3.ncü asteroidlerden birisidir ve demir ve magnezyumdan olusan bir manto tabakasini saran basaltik bir kabugun bulundugu belirlenmistir. 243 Ida - Galileo uydusu tarafidan 28 Augustos 1993 tarihinde görüntülenmistir. Bu görüntülerde Ida asteroidinin cevresinde baska kücük bir uydunun ki daha sonradan Dactyl olarak adlandirilmistir dolandigi bulunmustur. 253 Mathilde - NEAR uydusunun 27 Haziran 1997 tarihinde 433 Eros'un yakinindan gecerken kesfedilmistir. 433 Eros - NEAR uydusu ile Eros'un cevresine Subat 1999 tarihinde birakilacak olan uydu ile incelenmesi düsünülen Yer'e yakin asteroiddir. 951 Gaspra - Galileo tarafindan 29 Ekim 1991 tarihinde görüntülenmistir. 1566 Icarus - Yer yörüngesini kesen cok yüksek eksantriteli yörüngeli asteoriddir. 1620 Geographos - Clementine uydusunda bilgisayar arizasi olmadan önce karsilastigi bir asteroiddir. 1862 Apollo - Yer yörüngesini kesen asteroid. 2060 Chiron - Asteroid/K.Yildiz (95P/Chiron) Satürn ve Uranüs'e yakin eksantrik yörüngeye sahiptir. Ilk enberiden 1945 yilinda gecmis ve bir sonraki gecisi 14 Subat 1996 tarihinde olmustur. Günes'e yaklastikca aktivitelerin arttigi gözlenmistir. 2530 Shipka - Rosetta uzay aracinin P/Wirtanen Kuyruklu yildizinin yakinindan gecmesi icin planlanan ucusunda 2008 tarihinde yakindan gözlenecek. 3840 Mimistrobell - Rosetta uzay aracinin P/Wirtanen Kuyruklu yildizinin yakinindan gecmesi icin planlanan ucusunda Eylül 2006 tarihinde yanindan gecmesi planlaniyor. 4179 Toutatis - Yaklasik olarak 2.5 km ve 1.5 km caplarinda iki cisimden olusan muhtemelen birbirine degen iki cisimden olusmaktadir. Arecibo ve Goldstone radarlari tarafindan görüntülenmistir. Yer'e bir sonraki en yakin (0.0354 AU) gecisini 30 Kasim 1996 tarihinde yapmistir. 4769 Castalia - Yer'e yakin cift luplu bir asteroiddir. Herbir lup 75 km capina sahiptir. Arecibo radari tarafindan görüntülenmistir. Kaynakça: Dione.Astro.Science.Ankara
  15. Uzaydan enerji transferine doğru Japonya 2030`a kadar uzayda güneş enerjisi toplamaya ve bunu lazer ışını veya mikrodalga kullanarak Dünya`ya "zaplamaya" kararlı görünüyor. Her ne kadar bilim-kurgu projesi gibi düşünülse de, Japonya 2030`a kadar uzayda güneş enerjisi toplamaya ve bunu lazer ışını veya mikrodalga kullanarak Dünya`ya "zaplamaya" kararlı görünüyor. Bu amaçla endüstri şirketlerini ve bilim adamlarını bir araya toplayarak milyarlarca dolarlık temiz enerji kaynağını gelecekte hayata geçirmek isteyen Japon hükümeti, Uzay Güneş Enerjisi Sistemi projesi çerçevesinde, Dünya`nın atmosferinin dışındaki yörüngeye yerleştirilecek birkaç kilometrekare büyüklüğündeki bir fotovoltaik çanak sayesinde güneş ışınlarını toplamayı planlıyor. Uzayda dünyadakinden en az 5 kat daha güçlü güneş enerjisi, güneş hücrelerinde toplandıktan sonra, yeryüzüne lazer kümeleri veya mikrodalga halinde ışınlanacak. Dünyaya gönderilen bu enerji de, deniz veya barajlara yerleştirilecek dev parabolik antenler tarafından toplanacak. Japon bilim adamları, orta ölçekli bir nükleer santralin ürettiğine eşit bir gigavat gücünde bir sistemin, şu anda Japonya`daki elektrik üretim maliyetinden 6 kat ucuz olan bir kilovat elektriği 8 sente üretmesini hedefliyor. Japon uzay ajansı Jaxa`nın 1998`den beri 130 bilim adamıyla yürüttüğü projenin hayata geçirilmesi amacıyla Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı ile Bilim Bakanlığı, geçen ay bir adım daha adım atarak, aralarında Mitsubishi Electric, NEC, Fujitsu ve Sharp şirketlerinin de bulunduğu, yüksek teknoloji üreten bazı firmaları projeye dahil etti. Jaxa, projenin bir sonraki adımında, 2020 civarında 10 megavat kapasiteli bir fotovoltaik sistemi uzaya göndererek test etmeyi, ardından da 250 megavatlık bir prototipi göndermeyi planlıyor. AA Kaynakça:Tümgazeteler
  16. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Uzay Teknolojisi
    UZAY MEKİĞİ NEDİR? Yeni açılan çağın anahtarı, Uzay Mekiği diye adlandırılan, yeniden kullunılabilen bu tür uzay araçlarının yapımı olmuştur. Mekik, iri bir jet uçağı büyüklüğünde, kanatlı görünümdedir. Atılırken roket gibi atılmakta, fakat dönüşte bir pist üzerine uçak gibi iniş yapabilmektedir. Yükünü ayrı bir bölümde taşımakta, dönüşünde indirip yenilerini alarak tekrar roket gibi atılabilmektedir. Mekiğin yeniden kullanılabilmesi demek, her yollanımı maliyetini, tek sefer yapan eski roketlere oranla yüzde doksan dolayında düşürmesi demektir. Hem bu maliyet düşmesi, hem de mekiğin yor imgelerden buraya malzeme getirebilme üstünlüğü, uzay üretici timini çekici hale getirmeye çalışmıştır. Daha büyük,daha ekonomik mekiklerin yapımı da, uzay sanayiinin kurulmasıyla mümkün olabilecek demektir. Kaynakça:Teknoloji.tc
  17. UZAY MEKİĞİ NASIL ÇALIŞIR? Atılma sırasında, yörüngeye girecek bölüm büyük bir dış tanka bağlanır ve bu tank, üç ana motorun benzin gereksimini karşılar. Yörüngeye oturacak bölümün kendisi benzine gerek duymaz. Yalnızca küçük manevra motorları için pek az benzin gereklidir. Bu tanka iki katı-yakıt deposu takılır. Atılma sırasında tüm motorlar ateşlenir ve mekik ağır ağır yükselir. Yükseliş kuvveti, Satürn V’den sonra gelmekte ve ikinci sırayı almaktadır. 43 kilometre yüksekliğe varıldığında, İki katı-yakıt deposu düşer, paraşütle iner ve okyanustan toplanmayı beklerler. Sonra tekrar manevra donanımıyla donatılarak yeniden Kullanılabilirler. Mekik kendi ana motorlarından aldığı sürekli kuvvetle uzaya yükselmeye devam eder. Dış yakıt tankı, ancak yörüngeye girdikten sora atılır. Mekiğin bütün yapısı içinde, yeniden kullanılması düşünülmeyen tek kısım bu dış tanktır. 333 ton ağırlığında olmasına, mekiğin kargosundan daha ağır olmasına rağmen mekiğin bir seferde bir hafta uzayda kalıp sonra dünyaya dönmesi öngörülmüştür. Yeniden atmosfere giriş sırasındaki ısıya dayanabilecek İzolasyon malzemesiyle kaplıdır. Dünyaya iner ve bir iniş pistine konar. Hangarda kaldığı süre İçinde yeniden uçuş hazırlıkları yapılır ve bu hazırlıklar yine bir hafta içinde bitirilebilir. Her mekiğin en az yüz kere kullanılabilmesi beklenmektedir. 1977 ‘yılında bir mekiğin Jumbo Jet yardımıyla iniş denemeleri yapılmış ve ilk gerçek uçuşun 1980 yılı başlarında yapılması da o zaman planlanmıştır.Mekiğin büyük yük kapasitesi, birkaç uyduyu bir arada yerine götürebileceğini göndermektedir. Kaynakça:Teknoloji.tc
  18. Balık Burcu Sevgilinizi kaybetme korkusu yaşıyorsunuz. Bu korkuyu, tatlı bir heyecan boyutunda bırakmanız gerekiyor. Partnerinize açılmak ya da sorunu gizli yaşamak arasında yapmanız gereken tercih oldukça net. Her şeyin istediğiniz gibi olması için biraz daha beklemeniz gerekiyor. Geleceğe yönelik projeler ve planlar ön plana çıkacak. Önünüzde birçok fırsat var. Fırsatları kaçırmayın! Bugünlerde biraz karışık bir para meselesinin içinde olacaksınız. Deliksiz bir uyku için kafein ve alkolden uzak durun.
  19. Kova Burcu Aşk hayatınızda herhangi bir problem yok, büyük bir uyum söz konusu, her şey yerli yerinde. Ona beklemediği sürprizler yapabilirsiniz. Çalıştığınız iş yerinde hareket kabiliyetinizin sizin dışınızdaki güçlere endeksli olması, çaresizliğinizin artmasına ve kendinizi kurban gibi hissetmenize neden oluyor. Bu tatsız dönemi sabır ve bir parça yavaşlıkla atlatabilirsiniz. Bugünlerde bir yatırım yapmayı düşünüyorsunuz. Bu konuda eski bir dostunuz yardımcı olacak. Çevrenizdeki grip salgını sizi de etkileyebilir.
  20. Oğlak Burcu Aşırı çalışkanlığınız çevrenizde size olumlu puan kazandırırken, çalışma gücünüzü ikiye katlıyor. Bugün iş yerinizde duygusal desteğe ihtiyacınız var. Birlikte çalıştığınız kişilerin kişisel yeteneklerine ve samimiyetlerine dikkat ediyorsunuz.
  21. Legendary şurada bir başlık gönderdi: Uzay Teknolojisi
    TÜRKİYE’DE YAPILAN İLK YER GÖZLEM UYDUSU RASAT, UZAYA GÖNDERİLİYOR! TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (TÜBİTAK UZAY), Devlet Planlama Teşkilatı tarafından sağlanan kaynakla Türkiye’de tasarlanıp üretilen ilk gözetleme uydusu RASAT’ı, 2010 yılında uzaya gönderiyor! Tasarım, üretim ve test aşamalarının tamamının Türk çalışanlar tarafından gerçekleştirildiği ilk uydu olan RASAT ile TÜBİTAK UZAY tarafından tasarlanıp geliştirilen uydu sistemlerinin uzayda denenmesi ve tarihçe kazanarak diğer milli uydu görevlerinde kullanılması hedefleniyor. RASAT’tan elde edilecek uydu görüntüleri ayrıca, şehir bölge planlama, ormancılık, tarım, afet izleme ve benzeri başka amaçlarla da kullanılabilecek. Uydu yapma yeteneğimizi göstermek ve uydu görüntüleri sağlamak amacıyla üretilen RASAT’ın, International Space Company Kosmotras (ISCK-Uluslararası Uzay Şirketi Kosmotras) adlı şirketin işlettiği, Ukrayna yapımı Dnepr fırlatma aracı ile fırlatılması planlanıyor. Fırlatma, Rusya’nın güneydoğusundaki Orenburg Bölgesinde bulunan Yasny Fırlatma Üssünden gerçekleştirilecek. RASAT uydusu, çoklu uydu fırlatmasına katılan uydulardan biri olacak. Fırlatma, dünyanın en güçlü kıtalararası balistik füzesi olan SS-18’den geliştirilen Dnepr fırlatma aracı ile gerçekleştirilecek. Dnepr, günümüzde alçak yörüngeye yapılan mini uydu fırlatmaları için kullanılan en hassas ve etkin fırlatma araçlarından biri olarak biliniyor. Prototip geliştirme ve operasyonel fırlatma aracı üretme sürecinde 160’ın üzerinde SS-18 roket fırlatması yapılmış ve bunlardan 13 tanesi Dnepr programı kapsamında gerçekleştirilmiştir. RASAT’ın katılacağı fırlatmanın, Dnepr fırlatma aracının uydu taşımak için yapacağı 17. fırlatma olması planlanıyor. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından sağlanan kaynakla üretilen RASAT uydusu ile, Türkiye’nin ileri teknoloji üretebilme potansiyelinin artmasına önemli katkıda bulunacak. Kaynakça:Tübitak-Uzay
  22. Yay Burcu Beklemediğiniz yakınlaşmalar gününüzün hareketli ve neşeli geçmesine yol açacak. Aşk hayatınızda edindiğiniz yanlış izlenimler yüzünden kaygı duyuyorsunuz. Gelecek günler, tespitlerinizin ve kaygılarınızın ne kadar yersiz olduğunu size gösterecek. İş hayatınızda problem istemiyorsanız, sorun yaratan insanlardan uzak uzun. Aklınızdaki fikirleri hayata geçirmek için uygun bir dönem. Başarı sizi bekliyor. Parasızlık çektiğiniz söylenemez. Ama yine de denkleştirerek yaşıyorsunuz.
  23. Akrep Burcu İlişkinizdeki en büyük problem sizin duygularınızla, onun ise mantığıyla hareket etmesi. Bunu çözemediğiniz sürece ilişkinizdeki kaos devam edecek. İş hayatınızda sevindirici gelişmeler var. Kendinizi enerjik ve dinamik hissedeceğiniz bir gün. Özgüveninizin artması hayatınızın her alanına yansıyor. İş toplantısında tanışacağınız biri sayesinde maddi kazancınızda beklemediğiniz artış olacak. Sağlığınız son derece yerinde, dolayısıyla istediklerinizi yiyip içebilirsiniz.
  24. Terazi Burcu Sevdiğiniz kişiyi bazı davranışlarınızı onaylaması için zorluyorsunuz. Bu durumun onu çok rahatsız ettiğinin farkına varmazsanız büyük problemler sizi bekliyor. O size ne kadar ulaşmaya, konuşmaya çalışsa da siz buna imkan tanımıyorsunuz. Bu fırsatı ona vermelisiniz. İş yaşantınızda isteksizliğiniz veriminizi düşürüyor. Amirlerinizin gözünden düşmemek için biraz daha çaba gösterin. Parayla ilgili kararlarınızı alırken aceleye getirmeyin, çevrenizdekilere danışın. Sonradan çok üzülürsünüz.
  25. Başak Burcu Sevdiğiniz kişi her zaman anlayışlı ve sizinde aynı tutumda olmanızı bekliyor. Onun gelecekle ilgili beklentilerini hoşgörü ve iyimserlikle karşılamalısınız. Bugün her konuda tartışmadan uzak durun. Akşama doğru karşılaşacağınız sürpriz sizi mutlu edecek. İş yerinde yapacağınız organizasyon sayesinde omuzlarınızdaki yük azalıyor. Patronunuzla yapmanız gereken görüşmeyi ertelemekten vazgeçin. Parasal konularda attığınız sağlam adımlar size kazandırıyor.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.